Arama

Popüler aramalar

‘’-5'te huzur‘’

Off Bobo off... Hava sıcaklığı -5 derece. Sadece sahada siz değil, stada gelen taraftarlar ve basın tribününde bizler de donduk. Öyle goller kaçırdın ki, son 15 dakikayı sıcak salonda izleme fırsatı bulamadık. Kaçırdığın bu gollerin ana sebeplerinden bir tanesi de, sahada ayakta duramamandı.
Aslında sen ve takımdaki arkadaşlarından İbrahim Üzülmez, Baki, Holosko, Cisse, İbrahim Kaş, Ali Tandoğan başta olmak üzere ayakta duramadınız. Kötü oynadınız demiyorum, ayakta duramadınız.
Saat 14.05’te sahaya çıktınız, 55 dakika ısındınız. Ayakkabılarınızı neden kontrol etmediniz? Bu nasıl profesyonellik?
Kararımdan vazgeçmeyeceğim. Herkes stoper, stoper diye bağırsın. Ben, ısrarla Koray’ın açığını kapatacak bir oyuncu istiyorum. Dün, sevgili Konya ASKF Başkanı Mehmet Baykan ile Mevlana’ya gidip dua ettim, Cisse’ye bir şey olmasın diye. Kasımpaşa maçından önce de Eyüp Sultana gideceğim, sakatlanmasın diye. Çünkü rakip, Beşiktaş forvetinden topu kaptığı andan itibaren, İbrahim Toraman ve Baki ile karşı karşıya kalıyor. Dün Konya kaçırdı, yarın ne olur bilinmez.
Son sözüm Halis Özkahya’ya; hocam ayıp oluyor... İnsanın ekmeği ile oynanmaz. Bu gidişle Ali Tandoğan’a futbolu bıraktıracaksınız. Ali’nin de dayanma gücü var. Biz,(teşbihte hata olmaz) malımıza sahip çıkıyoruz. Ama siz hocam, hırsızların başını belaya sokuyorsunuz. Ali Tandoğan’ın her düşüşünde sarı kart göstermek, biraz ayıp oluyor. Dünkü pozisyon penaltının babasıydı.
Ali Tandoğan olmasa, inanıyorum ki sen de penaltıyı verecektin Halis hocam.
Kulübelerin üstünde Mevlana’nın bir söz vardı: Her şeyin başı iyi huydur. Ben de şunu diyorum; her şeyin başı iş ahlakadır. Beşiktaş takımı Ertuğrul Sağlam önderliğinde iş ahlakını iyi beceriyor.
Dünün özeti de buydu.

13 Ocak 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu ne çelişki‘’

Beşiktaş hep ilklerin takımıydı. 2008’in de ilk seyircisiz maçını Beşiktaş oynadı (Galatasaray’ın 5 maçlık seyircisiz oynama cezası 2007 yılındaydı). Sebep Ankaragücü maçının devre arasında edilen küfürlerdi. Helal olsun temsilcilere, takım ismi vermiyorum... Sonra başımız ağrıyor ama sanki küfürler İnönü Stadı’nın dışında edilmiyor. Haddinden fazla ediliyor!
Halbuki 2007-2008, UNESCO tarafından Mevlana Hazretlerinin 800. yaş günü itibariyle, Mevlana Hoşgörü Yılı ilan edildi. Hoşgörü anlayışını sporun Fair-Play anlayışıyla özleştiren Konya, spor ailesini de bu etkinliklerin içine aldı. Ankaraspor maçını seyircisiz olarak buruk izlerken Konya’dan sevgili Mehmet Baykan aradı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Spordan Sorumlu Murat Başesgioğlu’nun da imza attığı bu hoşgörü yılında paneller yapıldı. UNESCO tarafından Milli Olimpiyat Fair Play Ödülü sahibi İsmet Karababa’nın Konya Tufat’la organize ettikleri Fair Play ödülü güzellik ödülü. Bakın tekrarlıyorum Fair-Play ödülü “Beşiktaş taraftarına” verilmiştir. 2007 Fair Play Hoşgörü Ödülü’ne sahip Siyah-Beyazlı taraftarlar ile beraber Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da yöneticilik dalında hoşgörü ödülü aldığından, 14 Ocak’ta Konya’da ödüllerini alacaklar. Çelişki değil mi? Aslında çelişki, hem de çok büyük çelişki. Yukarıda da belirttiğim gibi Beşiktaş taraftarına yıllardır verilen bu cezalardaki hassasiyet ve dikkat sadece taraftara değil, hakemlerinde Beşiktaş Futbol takımı üzerinde göstermiş olduğu, hassas yönetimler malesef diğer kulüplere işlememekte. Bu da Türkiye Futbol Federasyonu’nun Beşiktaş’a bakışının en güzel örneği. Yani orada adam gibi temsil edilmiş olsaydı Beşiktaş, bilhassa son 4 senedeki bu sıkıntıları yaşamayacaktı.
Bugün bu konuyu ele almamdaki sebep, yaklaşan TFF Genel Kurulu’nda Beşiktaş’ın iyi temsil edilmesi için...
Sorun stoperde mi?
Ara transferde Holosko’nun gelmesi ile Beşiktaş şimdi rakip kaleye çok daha çabuk gidiyor. Ceza alanı içinde her pozisyonda 3-4 kişi ile yer alabiliyor. Ancak top Beşiktaş’ta iken bu üretkenlik ve güzellikler var. Top rakipte olunca ise yok. 2. bölge dediğimiz orta alanda Cisse’den başka ısıran yok. Serdar Kurtuluş ve Gökhan Zan iyileştiği zaman Baki Mercimek’in de son haftalarda yükselen formunu göz önüne alarak Kartal’ın asıl ihtiyacının bu bölgede olmadığı anlaşılıyor. Orta sahada her müsabakada kurtarıcı olarak sarılınan Koray Avcı’nın yokluğundan sonra mutlaka bu bölgeye bir oyuncu transfer edilmeli. Çünkü top rakipte iken Beşiktaş defansı sıkıntılar yaşıyor. Orta sahasını rakip yürüye yürüye geçiyor. Şunu söylemek istiyorum, sorun bana göre orta alanda... Takviye şart!

10 Ocak 2008, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Taraftar sevmeli‘’

Bugün Türkiye Şampiyonu Beşiktaş Yıldız Takımı ile Yunanistan’a, Atatürk’ümüzün doğduğu şehir olan Selanik’e gidiyoruz. Geçen hafta bu takımımızdan Yaş Grupları’nda 12 oyuncumuz milli takım seçmelerine çağrıldı. Beşiktaş’ın gündemini, son iki ayda milli takım apoletini takan 30’un üstündeki sporcudan daha çok Holosko meşgul ediyor. Düne kadar teknik özelliklerini hemen hemen herkes masaya yatırdı. Holosko’nun başarılı olup olmayacağı, Beşiktaş’ın aradığı santrfor olup olmadığını zaman gösterecektir.
Ancak Beşiktaş’ta Holosko’nun başarılı olabilmesi için önemli faktörlerin başında gelen Beşiktaş taraftarıdır. Neden mi? Bu kulüpten nice ümitlerle transfer edilen Ferdinand, Nouma ve Carew’in dışında birçok oyuncu Atatürk Havalimanı’nda omuzlara alındı, İnönü Stadı’ndan ise arkasından teneke çalınarak, gönderildi.
Holosko’nun hocaları ile görüştüm. Teknikten daha çok ahlaki yönü beni ilgilendiriyordu. Burak Yılmaz’a da, İbrahim Akın’a da Beşiktaş formasını giydiren futbol kariyerleriydi. Ama Beşiktaş’tan gönderen spor ahlaklarıydı. İkisi için de çok mücadele verildi. Avcı’yı ayrı bir yere koyuyorum. Çünkü onun adamlığına, iş ahlakına laf söyleyen çarpılır. Başka Ertuğrul Sağlam olmak üzere bütün hocaların, neticeye oynama düşüncesinde Koray kurtarıcıydı. Ama işe yaramadı.
Dönüyoruz Holosko’ya; Çalışkan, arkadaşlarına ve ortama uyumu iyi. Ama çocuk ruhlu. Olaylardan çabuk etkileniyor. Olumsuzluklar, kötü tezahüratlar çabuk yıpratıyor. Manisa’ya geldiği ilk dönemde, 2 milyon Euro gibi çok yüksek bonservis bedeli nedeniyle taraftardan çok tepki aldı. Ersun Yanal’ın kendini ortaya koyup Holosko’ya sahip çıkması, onu bugünlere taşıdı. Holosko’nun Beşiktaş’ta kalıcılığı isteniyorsa, ne yönetimin ne teknik kadronun ne de arkadaşlarının etkisi olacak. Tabii ki, desteği olacak. Ancak asıl sorun Beşiktaş taraftarı. İşte sıkıntı burada.
Taraftar, Holosko gelir gelmez, ‘leblebi çekirdek gibi’ gol atacak düşüncesinde olmasın. Böyle bir şey olmayacak. Çünkü Holosko’nun asist yönü daha ön plana çıkacak. Holosko, Beşiktaş’ın ilk yarıdaki oyun anlayışı ile sıkıntı yaşabilir. Taraftar sabretmeli. Koray ve Burak’ı da sayarsak, kulübe yaklaşık 15 milyon Euro maliyeti olan Holosko, önümüzdeki sezonu bile göremeyebilir. Sevgiye, desteğe ihtiyacı var. Beşiktaş taraftarı birçok yerli futbolcunun dışında, başta Youla’ya olduğu gibi eğer oyunun ilerleyen dakikalarında Holosko’ya sıkıntı yaratırsa, Filip de onlara sıkıntı yaratabilir.

02 Ocak 2008, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Biliyor musunuz?‘’

Beşiktaş yetkilileri Avrupa’ya dağılmış, paraları bol galiba! Ama hangi para harcanıyor, kimin parası harcanıyor, bilinmiyor. Bilinen, mali kurulda karşımıza felaket tablosunun çıkacağı.
Bütün olumsuzluklara rağmen, (hakem atamaları, kadrodaki sakatların çokluğu), 3 puan fark hiç önemli değil. Üstelik tüm derbiler de İnönü’de oynanacak 2. yarı, bu biiir!
U19 Milli Takımı’na 3 isim çağrıldı; Ethem Yılmaz, Koray Şanlı, Serkan Çelik. Eyüpcan, Tufan Kılıç, Kerim Gözen, Ömer Faruk, Mehmet Uygun, Mertcan Demirel, Abdullah Toktaş, Rıza Halmurat, Cumali Busi, Hasan Türk, A.İhsan Şahin, Semih Ramazan, Yıldız Milli Takıma davet edildi. Ayrıca PAF’tan Soner Ergençay, Gökhan Aydaş, Abdullah Eryılmaz, Onur Çelik, Ömer Sümer, Erdem Köse, Bülent Uzun, Ali Kuçik, B Genç Takım’dan İlkcan Kaya, Furkan Şeker, Sercan Hacıoğlu, Sezer Özmen, Ömer Karancı, Orhan Gülle, Umut Yeşiltepe de çeşitli kategorilerde Milli Takımlar’da. Bunun dışında A Takım’dan M.Sedef, Batuhan, S.Özkan, İ.Kaş, Korcan ve Aydın Karabulut, Beşiktaş ailesinden Milli Takım apoletini taşıyan oyuncular. Şunu belirtmek istiyorum; yukarıda 30’un üstünde isim saydım. Milli Takım’ın yarışmacı kadrolarında olacak bu oyuncular, Beşiktaş’ın geleceğidir. Hani diyorlar ya, “Beşiktaş alt yapısında ne oluyor?” diye. İşte size neler olduğunun kanıtı.
Mevcut kadrodakilerin dışında; Serkan Çelik, Ethem Yılmaz ve Koray Şanlı da devre arası kampında olacak. A takımdaki oyuncularla nasıl gurur duyuyorsak, gelecekte diğerleri de A takıma göz kırpmaktadır. Bu başarının altında yatan bir gerçek var; Ertuğrul Sağlam. Çünkü bu çocuklara destek verdi. Böyle devam ederse kazanan hem kendi, hem de Beşiktaş olacak. Yani transfere gerek yok, bu da ikiii...

26 Aralık 2007, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’18'inci adam nerede?‘’

Ali Tandoğan potansiyel suçlu tamam. Ama olanı da vereceksin hocam! Sarı kart vermeye gidiyorsun, Erhan Sönmez olmasa penaltıyı ‘es’ geçeceksin. Adı çıkmış bir kere. Bu gözler ne rüzgârlara penaltı çalındığını gördü. Aferin Sönmez’e...
İstemek çok önemli. İlk yarıdaki görüntü ile Giray Bulak’ın talebeleri daha çok istedi. Ceza sahasında daha çok bulundular. Ertuğrul Sağlam; Bobo-Nobre ile çift forvet oynattı. Ancak ceza sahası içinde bu ikisi de yoktu. Top almak için orta sahaya kadar geldiler. Halbuki santrfor ceza alanı içinde olmalı. Bobo belki Beşiktaş’a geldiğinden beri en etkisiz maçını oynadı. Fakat iki gol birden attı. Nobre Hollandalı Seedorf’a özendi. Ancak gözlüğünün camını temizlemekten pozisyonları süzemedi.
Sağlam, kadro yetersiz diyor. Doğrudur... Ancak Beşiktaş takımı, sahaya 17 kişi çıkmaz. Esame listesi 18 kişiliktir. Göndermeyi düşündüğün Burak, Diatta da kulübede. Gönül isterdi ki, en azından PAF takımından bir oyuncu kulübenin havasını tatsın.
Beşiktaş dün, çok sıkıntılı bir oyundan sonra üç puan aldı. Görünen o ki, biz ne kadar ‘transfer yok’ desek de, galiba gene paralar sokağa atılacak. Maçta bilhassa orta sahada çok top kaybı vardı. Pozisyon açısından kısır olmasının ana sebeplerinden bir tanesi de Serdar ve Tello’nun devamlı orta alanda Cisse’ye yapışık oynaması.
Holosko, Rafael eşleşmesi savunmada bayağı sıkıntılar yaşattı. Toraman ve Kaş ister istemez bu iki oyuncuyu takip etmekten, rakip orta sahasında çok boş alan bıraktılar. Bir üzüntüm de; Beşiktaş’ın attığı ikinci golde Holosko’yu suçlu gören Bulak’ın artık bu oyuncuyu bu saatten sonra Manisa hudutlarına sokmayacağı. Her ne kadar Holosko’ya sahip olsa bile, ya Bulak ya da Holosko gidecek.
NOT: Aferin İbrahim Üzülmez’e. Gençler ona bakarak biraz utansın.

22 Aralık 2007, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hayırlı bayramlar‘’

Koray Şanlı, Erkan Çelik, Etem Yılmaz... Bu isimleri bugün pek tanıyanınız olmaz. Bu çocuklar, Beşiktaş PAF takımının oyuncuları... Dün U-19 Milli Takımı’na çağırıldılar; geçen hafta da Orhan Gülle, Sercan Hacıoğlu, Furkan Şeker ve Ömer Karancı, Amerika’daki U-16 Milli Takımı’ndaydı. Bugün Ali Kuçik profesyonelliğe davet edildi, A Takımı ile idmana başlayacak. Özelliği de şu; Batuhan Karadeniz ile beraber 91 doğumlu bu çocuklarımız Beşiktaş’ın geleceği.
Şimdi konuya girelim... 31 Ocak’a kadar gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında, birçok futbolcu sadece Edirne’den ötede futbol oynadıkları için Beşiktaş gündemini meşgul edecekler. Transfer edilmeleri halinde bütçe yine allak bullak olacak.
Menacer Sinan Engin’e ve Ertuğrul Sağlam’a söyleyeceklerim var. Bunları kendileri ile de konuştum, sizinle de paylaşmak istiyorum. Özellikle U-19 Milli Takımı’na giden bu oyuncularımız başta olmak üzere hem Beşiktaş, hem futbolcu potansiyeli, hem de ekonomik huzur açısından bu çocuklarımıza mutlaka kucak açmalılar.
Fenerbahçe bunu dört sene önce yaptı. Ümit Milli takım kadrosundaki yetenekli gençleri bünyesinde toplayarak. Bugün kaliteli yabancılarıyla da, şimdiki gençleri harmanlayınca sportif başarı kaçınılmaz oldu. Onun içindir ki, Beşiktaş da günlük yaşamamak zorunda, günü kurtarmak yerine geleceği kurtarmak mecburiyetinde. Bu da yukarıda ismini saymış olduğum oyunculardan geçer. Bu duygu ve düşünceye niye kapıldım? Daha doğrusu neden sıkıntı yaşıyorum? Araştırma grubunun izlediği futbolcuları, transfer edilmesi düşünülen oyuncuların geçmişine bakınca, ‘Eyvah ki Eyvah’ diyorum. Gitti paralar yine!
Bakın rica etmiyorum, yalvarıyorum! Mübarek Kurban Bayramı’nın şu ilk gününde Allah rızası için ne olduğu belirsiz, eline kalemi kağıdı alan bu menacerlerden kurtulun. Beşiktaş sayesinde, Çamlıcalar’da villalar, arsalar alan, son model arabalara binen, transferlerden sonra da attığı kazıklardan dolayı gülen ve arkalarına teneke bağlanarak gönderilen futbolcuların menacerlerini biliyorum. Bu mübarek günde Allah ıslah eder inşallah. Ama belli ki, ben ne kadar bu temennilerde bulunsam da maalesef bu işlere çanak tutanlar da yöneticiler.
Yöneticiler bu kulübü doğru düzgün borç altında yaşatmamak için yönetime talip oluyorlar sanki. Kendilerine menfaat sağlamak için değil. Anlayan anlasın, ama kulübe son 6-7 senede öyle yöneticiler geldi ki...
Kurtuluş; Ümraniye’deki A takım binasının yanında çalışan gençlerde...

20 Aralık 2007, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teşekkürler Jaba‘’

Ertuğrul Sağlam bu saatten sonra adam kazanmak yerine,”maçı kazanmak” daha önemli değince, Beşiktaş hem pozisyon hem de gol olarak sezonun iyi maçlarından birini oynadı.
Ancak eksikler yok muydu? Tabiki vardı. Takımda devamlılık, oyun anlayışını 60-70 dakika sahaya yansıtmak düşüncesi sahadaki oyunculara yerleşirse, Avrupa macerası biten Beşiktaş, Süper Lig’de çok işler yapar. Bunu da mevcut kadro yapısını düşünerek söylüyorum.
Transfere ihtiyaç var mı? Var, ama bu dönemde değil.
Şunu söylüyordum; Nevzat Demir’deki binanın yanına baktığınız zaman, transfere ihtiyaç olmadığını daha iyi anlarsınız. Dün sahada milyon Euro’luk adamlar kulübede dahi yokken, Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Mehmet Sedef, kulübede de Aydın Karabulut... Daha ne olsun?
Kaleci konusunda ne hikmetse huzurlu olamıyoruz. Her ne kadar Jaba’ya teşekkür etsek de, Hakan’ın yerden gelen iki pozisyona müdahalesi maçın kader anıydı. Ama, Eminönü’nden gelen toplara çıkmıyorsun da neye çıkacaksın?
Beşiktaşlı futbolcular, taraftarın da çok önem verdiği Ankaragücü maçındaki kazanma arzuları gayet iyiydi. Bir de topsuz oyunu beceribilseler!
Bir tebrik de İbrahim Kaş’a. Kritik maçta, kritik bir bölgede oynadı, hiç sırıtmadı. “Beşiktaş’ın o bölgedeki arayışına merhem olur mu?” diye sorarsınız; Ertuğrul Sağlam bıkmadan ve usanmadan formayı ona verirse neden olmasın. Milli takım da Fatih Terim şans verdikten sonra, sen de ver Ertuğrul hoca.
Bursa’ya Beşiktaş taraftarının alınmamasına ne kadar tepki verdikse, Beşiktaş stadına Ankaragücü taraftarının olmamasına da yanlış diyoruz. Futbol ilgiyle güzel.
Not: Serdar Özkan’ı iyi oyunundan dolayı kutluyorum. Ama ne olur topun sibobunu fazla aramasın.

17 Aralık 2007, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Transfer çare mi?‘’

Bugün İnönü’de ilk yarının son maçı oynanacak. Sezon başından beri, maalesef saha içine hiç giremedik. Aslında bu konuda, Beşiktaş tepeden tırnağa çok yetenekli! Yönetimi, teknik kadrosu, menaceri, futbolcuları... Haklarını inkâr edemeyiz, kimseyi sermayesiz bırakmadılar.
Yarından sonra gazete sayfaları, televizyon ekranları ve gündem Beşiktaş yönünde transfer haberleri ile dolup taşacak. 31 Ocak 2008’e kadar... O gün gelse de kurtulsak.
Doğrusunu isterseniz sezonun bu döneminde aradığın özellikteki oyuncuları nerede bulacaksın? Bunu adım gibi biliyorum ki, yine hüsran sezon sonu, yeni arayışlar... Olan yine bütçeye olacak.
Transfere ihtiyaç yok mu? Var, ama şimdi değil. İyi bir devre arası hazırlık kampı ve mevcut kadro ile ligi de kupayı da çok iyi götürürsün. İlk yarıdaki puan kayıplarına bir bakılırsa hakem hataları dışında en önemli faktör kaleci. Her ne kadar iki kaleci de milli takım düzeyinde olsa bile; Beşiktaş’ın defansı, göbeğini oluşturan Ronaldo ve Zago’dan bu tarafa en büyük sıkıntıyı bu bölgelerde yaşadı. Öncelikle, sezon sonuna kadar iyi bir araştırma yapılıp buraya mutlaka transfer yapmak için değil, iyi ve doğru oyuncu bulmak için transfer yapmalı. Bunun çalışmaları da bugünden başlamalı. Kaleci ile başlamıştık kaleci ile bitsin istiyorum. Rüştü de, Hakan da sağlıklı bir Murat, Atilla, Korcan da iyi kaleciler. Ama gel gör ki, yaraya merhem değiller. Ne yazık ki, file bekçileri tuttukları ile değil, tutamadıkları ile ön plana çıkıyor. İşte o en son örneği Porto maçında yaşadık. Çok kritik dakikalarda mükemmel kurtarışlar yapan Rüştü, yapmış olduğu tek bir hata ile bütün yaptıklarını bir anda sildi. Bu görüntü sezon içindeki maçlara da yansıdı. Kaleciler çalışmıyor dersem ayıp ederim, çünkü biliyorum Öztürk hoca ile çok iyi çalışıyorlar. Bir eksik var, o eksiği de Ertuğrul Sağlam çözecek.
Bir başka konuya da değinmek istiyorum. Merak da ediyorum, acaba sezon başı Beşiktaş profesyonel takımı MHK’ya talepte bulunup, FİFA ve UEFA kararlarıyla ilgili olarak oyuncuları bir seminer aldı mı? Aldığına inanmıyorum. Çünkü eğer almış olsalardı, Liverpool maçında Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan; Porto maçında da Rüştü Reçber o hataları yapmazlardı. Hatalar neydi? Futbol oyun kuralları dışında hakeme itiraz. Şöyle bir bakın sezon içinde alınan kart sayısına ve bunların çoğu da pozisyon gereği değil, itirazlardan. Açıkça şunu söylemek istiyorum; maç başına oynayan futbolcu kardeşlerimiz profesyonel oyuncu olduklarını temmuz ayında değil, sezon içinde de hatırlamalılar. Transfer paralarını, ‘canlı’ isteyen futbolcu kardeşlerimiz, sezon içinde de aynı canlılık ve heyecanı göstermeliler...

16 Aralık 2007, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI