‘’Sayın Yıldırım, ayıp oluyor‘’
Kazanan ve kaybeden belli olduktan sonra da, rekabetten kaynaklanan taraftarların birbirine karşı olumsuz tavırları, spor ahlakı gereği olarak sona erecek, kaybeden kazananı kutlayacaktır. Daha doğrusu böyle olması gerekmektedir.
Rakiplerin başarısı yok sayılıyor
Ancak ne acıdır ki, Türkiye’nin en büyük futbol kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’de, başkanlığı süresince milyonlarca Dolar harcanmasına karşın, sayın Yıldırım, uğradığı başarısızlıkları örtmek, kendi camiasına şirin görünmek adına Beşiktaş’ın şampiyonluğunun ardından yeni iddialarla ortaya çıktı. Başka bir deyimle, ünlü İngiliz yazar Shakespeare’in, “herkes suçlu ise kimse suçlu değildir” sözünü Yıldırım, “herkes başarılı ise kimse başarısız değildir” biçiminde yorumlayıp, rakiplerin başarısını yok sayarak, kendilerinin de başarısız olmadığını kanıtlama çabası içine girdi.
Yumuşak yazıyorum farkındaysanız... Şunu kabul edin sayın başkan, Beşiktaş bu yıl aslanlar gibi şampiyon oldu. Sizin deyiminizle, “ağlaya ağlaya” değil... Çevrenizdeki yalakalar hariç, kendi camianızın yüzde 85’i ve futbol kamuoyunun tamamının kabul ettiği gibi bileğinin hakkı ile...
Taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği, sizin ise bu gerçeği başarısızlıklarınızı örtmek için kabul etmemeniz, boşuna bir çaba ve deve kuşu misali maalesef acıklı bir durumdur. Düştüğünüz bu duruma çok üzülüyor. Bir Beşiktaşlı olarak ben bu tavrın Fenerbahçe’ye ve başkanına yakışmadığını düşünüyorum.
Sayın başkanım bakın, çok yumuşak yazdım. Beşiktaş camiasından uzak durun. Camiamızın çok temiz bir ismi vardır. Başkanımız Fikret Orman’ı da, size cevap vermediği için tebrik ediyorum...
‘’Bozkurt gitti!..‘’
Mete Bozkurt, Beşiktaş’ın Trabzonspor ile 1974-75 sezonunda oynadığı kupa finalinin kahramanıydı... Sonra Beşiktaş altyapılarında uzun süre yeni yeteneklerin yetişmesine öncülük etti. Fulya’ya uğradığımda, kendisine şaka yollu olarak, “Faal futbolculuk yıllarında bir sezonda bana oynadığın 5 maçı söyle, sana istediğini alayım” dediğimde, “Benim 175 maçlık saha içinde oynamışlığım var. Ben kulübe kalecisi hiç olmadım” yanıtını alırdım.
Beşiktaş alt yapısındaki teknik adamlar kusura bakmasın hepsi bilir, Mete en çok sevdiğim hocaların başında gelirdi. Erken hastalandı, hayata tutunmak için çok çabaladı. En büyük hayali ise doğduğu memleketinde başladığı evi bitirip, son günlerini burada geçirmekti. Ama kısmet olmadı. Metin Doğantimur ve sevgili kardeşim Coşkun hocamla derdine çare bulmak için hastane hastane dolaştı. Sevgili Mehmet Ali Aydınlar da bu konuda çok destek oldu. Beşiktaş camiası ise maalesef efsane kaleciyi biraz yalnız bıraktı.
Başkan Orman yanındaydı
Doğanın kanunu bu. Gündemden düştün mü, arayanın bile olmaz!.. Başta Fikret Orman olmak üzere, Haluk Özgerçek, Metin Doğantimur hep yanındaydı. Ruhu şad olsun Mete Bozkurt hoca... Ben şimdi kimle şakalaşacağım. İnan ayaklarım Fulya’ya gitmiyor. Bundan sonra hep senin anılarını yaşatacağım. Beşiktaş camiasının başı sağolsun, ışıklar içinde yat... Buradan Beşiktaş camiasına sesleniyorum. Yaşarken yalnız bıraktığımız bu kardeşimizin hiç olmazsa, son yolculuğunda yanında olalım. Bazıları yaşarken ölür ama Mete hem yaşarken efsaneydi hem de öldükten sonra efsane olarak kalacak.
‘’Hayal aleminden çıkılmalı‘’
Takım şampiyon oldu, hep birlikte mutlu olduk. Başkan Fikret Orman, bana göre gelmiş geçmiş en iyi başkanlar arasında yerini alacaktır. Vodafone Arena yapılmış, Beşiktaş takımı şampiyon olmuş, tamam... Hep beraber sevindik ve çok da mutlu olduk. Ancak artık bir yerde bitmeli. Kupa, dernek dernek dolaştırılmamalı. Merak ediyorum derneklerdeki üyelerin kaç tanesi kulüp üyesi?
Fikret Orman artık 2016-17 sezonuna odaklanmalı. Kalede sorun, sağ bek sorun, defans sorun, Gomez’in durumu belirsizlik içinde, Gökhan Töre gitti... Artık takıma odaklanmalı.
Ama menacerlerin etkisinde kalmamalı... Duyuyoruz.. Kulüp sanki Ahmet Bulut’a endekslenmiş. Her transfer edilen futbolcunun altından o çıkıyor! Dışarıda ve içeride bu sorun böyle. Ondan başka menacer yok mu? Onu mu zengin edeceğiz yoksa Beşiktaş’ı mı güçlendireceğiz. Borç 2 milyarı aştı. Daha hâlâ menacerlerin kuklası oluyoruz!
Necip’ten sonrası yalan
Bu hovardalığın önlenebilmesi için alt yapıya önem vermek gerekiyor. Şimdi diyeceksiniz ki yok ki oraya odaklanalım! O zaman köklü değişiklik şart. Necip’ten sonra altyapıdan başka futbolcu gelmiyorsa bunun sebebi araştırılmalı. Genç milli takım hocalarıyla devamlı iç içeyim. Acaba benim yaptığım kavgayı alt yapı hocaları yapıyor mu? Fikret Orman’dan acil bir ricam var...
Altyapıdaki hocaların tamamını değiştir. Senede 2 milyona yakın para alt yapı hocalarına ödeniyor. Bu paralara yazık. 5 senedir 1 tane Necip çıkmadı. Sağolsun Spor Genel Müdürümüz Mehmet Baykan ve Dursun Türk ile kişisel baskılarımla il müdürü İbrahim bey aracılığıyla mükemmel bir alt yapı tesisi Beşiktaş’a kazandırıldı. Şimdi yeni Necip’ler yetiştirme zamanı. Yetiştiremiyorlar ise özür dileyerek yetiştirenlere bırakacaklar. Çünkü sorun çok büyük!
Bu fuzuli seyahatler niye?
Yasin Sülün, Beşiktaş’ın altyapısında en başarılı hoca. Yurt dışında takım seçmeleri oluyor; kendisi İstanbul’da; altındakilerden gitmeyen yok. Sevgili Fikret Orman, 96 doğumlu bir çocuğu, A Takım’a gönderemedikten sonra ne seçmesine gidiyorlar? 2000 doğumlular Türkiye Şampiyonası var, Türkiye’nin bütün alt yapı hocaları orada ama Beşiktaş’tan kimse yok. Ama yurt dışı seyahati olunca herkes orada. Fikret Orman’ın bu hovardalığa bir son vermesi gerekiyor. Bu şartlar altında değil 6 sene; 60 sene de geçse maalesef altyapıdan 1 tane oyuncu bile çıkaramayız. Şenol hoca gereken desteği veriyor; ama yine de alt yapıdan bir futbolcu çıkartamıyoruz!
‘’Harç bitti yapı paydos mu?‘’
Dün sabah Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaydım. Konya’ya hareket ettik. Yağmurlu bir gündü. Konya’da mükemmel ağırlandık. Zeki Cihan Baykan ve arkadaşları unutulmaz bir gün yaşattılar. Stada geldiğimizde yine yağmur vardı ama yalnız bir Beşiktaş gördük. Bir hafta önce kongre yapılmış... İsterdim tam kadro statta olmasını yönetimin. Yine eski yöneticiler vardı. Yenilerin yaklaşık yüzde 60’ı yoktu. Allah Fikret Orman’ın yardımcısı olsun. Galiba yine bu takımı Orman ve Çebi sırtlayacak. Yağmurlu bir günde stres yaşadı Beşiktaş. Şenol Güneş’in çıkardığı yedek kadro elime geçince başkaları üzülmemiştir ama ben üzüldüm. Şenol hoca adına da üzüldüm. Kardeşim bu takımın içinde bir tane U19’dan U21’den oyuncu olmaz mı? Kazansan ya da kaybetsen hiç itibar kaybın olmaz. Hocam yedekler dahil bir tane oyuncu olmaz mı allah aşkına...
Nerede bu gençler?
19’da Sosa, 21’de Abdou Razack, 22’de Holmen.. Bundan sonrası beni ilgilendirmiyor zaten. Dün heveslenmiştim. Havaalanında gençleri gördüğüm zaman dedim bunlardan bir tanesini kazanmamız lazım. Beşiktaş’ın kültürü bu çünkü. Şenol Güneş’in de kültürü bu olmalıydı. Aşağıdan yukarıdan nereden gelirsen gel. Netice ne olursa olsun takımın ligdeki yerini etkilemiyor. Sosa çıkıp Gökhan girdiğinde bile hiç memnun olmadım. Aşağıdakiler canlanın biraz canlanın! A Takım’a bir tane oyuncu veremedikten sonra ne işleri var orada. Şenol hoca almıyorsa o da gitsin.
‘’Hayırlı olsun...‘’
Beşiktaş adına dün akşam iki mutluluk birden yaşandı. Kulübe, bir sezon içinde hem Vodafone Arena’yı hem de Süper Lig şampiyonluğunu kazandıran Fikret Orman ekibi, önce kongreden başarı ile çıktı, üç yıl için yeniden başkanlık görevini üstlendi, ardından sabırla beklenen şampiyonluk geldi. Başkan’ın gazetemize vermiş olduğu röportajda söylediği gibi ‘O sene, bu sene’ idi.
Orhan Yıldırım’ın röportajında Orman, “İki canbaz” değil, “İki laz bir ipte oynamaz” diyordu, tabi latife... Asıl söylemek istediği: Herkes kendi işini yapmalı... Öyle de oldu. Sezon başında yalnızca Mete Vardar’ın olur verdiği takımın patronu Şenol Güneş Ümraniye’de, koordinatör olarak Ahmet Nur Çebi gereken her yerde, Fikret Orman ise Akaretler ve Vodafone Arena’da, sadece ama sadece işini yaptı. Kısacası başarı, şampiyonluk bu görev paylaşımı ile geldi.
O sene bu sene oldu!
Geçen sezon kaçan şampiyonluğu dün gibi hatırlıyoruz. Yetki karmaşası içinde, kupa avuçlardan uçup gitti. Bu sezonun başarısı ise herkesin sorumluluk alanını bilmesiydi. Bana göre en büyük başarı ise taraftarın... Başakşehir Fatih Terim, Atatürk Olimpiyat, Konya ve Osmanlı statları... Kısaca Beşiktaş’a gönül verenler Evliya Çelebi gibi, dolaştı durdu...
Ve Vodafone Arena... Şampiyonluğun üstüne kaymaklı ekmek kadayıfı... Hayırlı, uğurlu olsun.
Fikret Orman, ‘hazırmısınız’ diye sordu. Beşiktaş taraftarı, takım, teknik heyet ve yönetim dahil herkes bu şampiyonluk için hazırdı. Başkanının dediği gibi, “Bundan sonra her sene” hazırız. Alışırsak, kolay da... Niçin olmasın. Vodafone Arena’ya kimse inanmamıştı. Hele bu sene biteceğine asla...
İşte o sene, bu sene oldu... Vodafone bitti, şampiyonluk geldi. Bu işte emeği geçen başta Fikret Orman olmak üzere, yönetim kurulundan, Şenol Güneş ve ekibinden, malzemeciler Süreyya ve Ünal ve tüm tesislerde bu başarı için görev yapan ve emeği geçen tüm personelden Allah razı olsun. Camiaya hayırlı olsun. Haydi Siyah-Beyaz renklere gönül verenler, bayraklar göndere...
‘’Yalancılar sizi!‘’
Müsabakadan önce her türlü şehir dedikoduları dolaştı. Galatasaray maçı verecekmiş! Kolay bir maç. Yalancılar sizi! Kandırdınız bizi! Hiç de öyle olmadı. Hafta içi yaptığım bütün yorumlarda hep şunu savundum. ‘Galatasaray hayatta maç vermez, güvenmeyin, inanmayın bu dedikodulara’ dedim. Aslında çok istekli çok arzulu ve son haftaların en iyisiydi. Psikolojik olarak çok önemli bir maç. Hakim olan kazanacak. Galatasaray taraftarı 90 dakika hakeme ve Beşiktaşlılar’a küfür etti. Bilmiyorum bu küfürlere ne ceza gelecek! İleriki haftalarda göreceğiz. Quaresma. Namı diğer Q7. Kayseri maçında oynasın banane. Sen bana bu maçta lazımsın. Beşiktaş taraftarına işte burada sitemim vardı. Q7 değil, Beşiktaş takımı vardı sahada. Sosa, Oğuzhan, Olcay, Gomez ve tabi ki Atiba. Onlara bağırın onlara.
Sosa’ya yakışmadı
Podolski kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Bu çocuk dünkü hırsını diğer maçlarda gösterseydi Galatasaray bu durumda olmazdı. Dedik ya psikolojik bir maç, psikolojisine hakim olan kazanacak. Beşiktaş takımı çok stresliydi. Beşiktaş gibi oynamadı. Pas hataları da çoktu. Aslında temposu da çok yüksek bir maçtı. Özellikle defansta görülen sarı kartlar 2. yarı açıkça kendini gösterdi. Ve çocuklar istemeyerek zıp-zıp oynadılar. O da Beşiktaş’ın aleyhine oldu. 2012 sezonundan beri dünkü Galatasaray Beşiktaş’a kaybetmedi. Aslında 5. ve 57. dakikalarda, Sosa klasına yakışmayacak pozisyonları dışarı attı.
Muslera’ya aferin
Oyunun kaderi 70. dakikadan sonra Cenk ve Gökhan’ın girmesiyle Quaresma ve Olcay’ın çıkmasıyla çizildi. Fizik gücü daha üstün olan Beşiktaş 78. dakikada Cenk’in pasıyla boş kaleye Gomez’le golü attı. Şampiyonluğun ‘geliyorum’ dediği andı. Ve son söz Muslera’ya. Aferin. Galatasaray’ı da Galatasaraylı’yı da sevmem. Ama bu çocuğu oyun karekteri olarak ve iş ahlakı olarak çok seviyorum. Yabancı alacaksan böyle olmalı.
‘’Utku'yu alan kaleyi düşünmez!‘’
Beylerbeyi, Play-Off serisinin ilk maçında Bayburt’un hayallerini 3-0’lık skorla bitirdi, 2. Lig’in kapısını araladı. 2 sezondur 2.Lig’in kapısından dönen Boğaz’ın ekibi için bu galibiyet ve erken tur ümidi gerçekten de çok anlamlı. Çünkü Beylerbeyi Başkanı Mustafa Yazıcı ve arkadaşları uzun süredir yokluklar içinde bu kulübü bir yerlere getirmeye uğraşıyorlar. Ne çok ciddi maddi destekleri var ne de aynı şekilde iç saha avantajları. Taraftardan konu açılmışken, dün Beylerbeyi Stadı’na gelen ve bu maçın önemini kavramış 2 bin dolayındaki futbolseveleri de
unutmamak gerekir.
Fark yaratanlar
Gelelim maçın detaylarına... Böyle rahat kazanılan bir maçta tabii ki tüm ev sahibi oyuncuların görevlerini eksiksiz yaptığını söylememiz gerekir. NAncak ekstra olarak öne çıkan isimler de vardı. Özellikle Beylerbeyi kalecisi Utku, Bayburt’un kritik ataklarında yaptığı hamleler ve özgüven dolu duruşuyla fark yarattı. Fatih, Mümin, Mustafa Çeçenoğlu, Alaattin ve Çağrı da ona ayak uyduran arkadaşlarıydı.
En az 15 sene...
Maçın önemli konukları da Utku için oradaydı. Beşiktaş Yardımcı Antrenörü Tamer Tuna 19 yaşındaki kaleci için bol bol not tuttu. Eğer Beşiktaş’ın böyle bir niyeti varsa, benden söylemesi 15 yıl kaleci sıkıntısı yaşamaz.
‘’Aman Başkanım!..‘’
Beşiktaş’ı yeni dönemde yönetmeye talip olan arkadaşlar, dün itibariyle isim listelerini Divan Kurulu’na teslim etti. Üzüntüm Beşiktaş camiası adına, şahsi değil... 1975 yılından bu yana Fikret
Orman’ı ve ailesini tanırım. Abdülkadir Orman, hiç bir şeyden ödün vermeyen, çok ciddi, Beşiktaş aşığı biriydi. Kendi menfaatlerini, hiç bir zaman Beşiktaş’ın menfaatlerinin önüne taşımaz, “Önce Beşiktaş” derdi.
Bugün bakıyorum, Fikret’in etrafını yalakalar sarmış! Ciddi işadamlarını ve bazı arkadaşlarımızı bunların dışında tutuyorum. Ancak, localarda Fikret Orman, sürekli menacerlerle beraber. Biliyorum o da, Beşiktaş’ın menfaatlerini ön planda tutuyor, geleceğini kurmaya çalışıyor... Ancak çevresindeki yalakaların düşüncesi bu değil, “Beşiktaş’ı sırtından nasıl vurabilirim? Beşiktaş’tan nasıl nemalanabilirim”in peşine düşmüşler...
Vodafone Arena bile kurtaramaz!
Futbol piyasasında esamesi okunmayan, sıradan adamlar, transfer gündemine getiriliyor, alınması için kulis faaliyetleri yapılıyor. Takım şampiyonluğa giderken, bunu başarmanın peşine düşen futbolcuların kafaları karıştırılıyor. Ancak arkadaşlar önümüzde Galatasaray, bir hafta sonra Osmanlı ve ardından Torku Konya maçları var... Bu takım şampiyon olamazsa, şimdiden kimi transfer ederseniz edin, Beşiktaş camiasını 50 sene geri götürürsünüz. Vodafone Arena bile sizi kurtaramaz. Yani bu aşamada birinci hedef şampiyonluk olmalı...
Bakın size bir anekdot anlatayım. Dostları ve yakınları kendisini arkadan hançerledikleri günlerde, rahmetli Süleyman Demirel tırnaklarını etine geçirmiş, acısını kimse görmesin diye de elini cebine sokmuş. Bu durumu farkeden siyasetin Nasreddin Hocası Osman Bölükbaşı, Demirel’in yanına gelip, “Üzülme Başbakanım... Benim çevremde şu anda Karacaahmet ve Zincirlikuyu mezarlığı var. Sizin çevresindekilerden 10 kişi sizi terk etmiş, ne önemi var. Aldırmayın” demiş, teselli etmiş...
Karşındakiler ‘işini bilenler’!
Fikret kardeşime kıssadan hisse, seni düşünen hiç kimse yok. Çevrende menfaatçiler dolu. Bugün “Vodafone Arena’yı yaptın” diye, sana 10 kişi yalakalık yapar. Ama takım bu aşamada şampiyonluğu kaybederse, çevrende kimse kalmaz... Bu nedenle ısrarla bir kez daha söylüyorum; Önce şampiyonluk...
Karşındakiler bu işi çok iyi biliyor. Kitabını yazmışlar, mektebini bitirmişler. Sen ise bunları henüz tanımayamadın. Aman Fikretim, dikkat!..