‘’Git artık ya!‘’
Yine bir deplasman, yine amacı olmayan bir yol, sıradan, toplu halde eziyet sezon sonuna kadar. Hagi’nin alışılagelmiş terörü her dönem, öne çıkan kramponlara bizzat kendisi tarafından çelme, baştan aşağı buram buram kokan kompleks. Son kurban Baros. Önce kovuldu sözüm ona, sonra özür diledi ve affedildi! Yaa buna çocuk inanmaz... “Adnan Polat olaya el koydu, Hagi mecbur kaldı” diyen yok. İşte öylesine bir hoca. İmam böyle olursa cemaat ne yapar? Yine iş kaldı mucizelere. Hadi bakalım, geçelim vazife icabı Galatasaray’ın misafir olduğu Başkent yolcuğuna...
Yine garip tercihler. Aydın var Yekta ve Kazım ise Hagi’nin yanında. Servet’in partneri Hakan... Culio İstanbul’da, merkezde Cana (!). Her şey derbi için, Fenerbahçe maçı kurtaracak ya beyefendiyi, tövbe. Neyse bu kadar kötümser olmayalım. İlk 45’te oyunun hakimi misafir takım. Gerçi endamlı Ankaragücü defansına karşı uzun, şişirmevari toplar boşa giden dakikalarla eş değerdi. Topu derinden oynamak isteyen bir Kewell, bir de Pino. Aydın’ın golü de böyle geldi, ikilinin katkılarıyla...
İkinci yarı hafif sendeleme, topu taşıma aczi. Öyle bir panik ki Bank Asya’da göremezsiniz. Acemice yenen bir gol. Karşılığı günün yıldızı Pino’dan tez elden. Biraz da Aydın, ya kardeş madem futbol yetin var, fena da oynamadın dün, peki aklın şimdi mi başına geldi? Sonrası bir klasik Hagi’nin boncuklarından Barış ve Mustafa Sarp’ın girişi, bir de 90 dakika Hakan Balta ne olur sizce? Arka arkaya golleri görürsünüz kalenizde, rezalet ötesi. Yaa Hagi, gerçekten kabak tadı verdin, ne alacaksan al da git şu kulübün başından. Ankaragücü’nü çalıştırsaydın bu kadar faydalı olamazdın ev sahibine. Ne istiyorsun, amacın ne yaa..
‘’Bir dost...‘’
Futboldaki sefil tablonun ressamı, meğerse Adnan Sezgin’miş. Başkan ısrarlara ve baskıya dayanamayıp operasyonu gerçekleştirdi. Gerçi operasyon demek hata olur, mini harekat. Öyle görünüyor ki Adnan Polat’ın gündeminde erken seçim yok, en yakınını feda ettiğine göre. Takip edenler bilir, rüzgara göre yön değiştirenlerden değiliz. Üstelik Adnan Polat’la 20 seneye dayanan bir ağabey-kardeş ilişkimiz var. Her zaman savunduk, her daim arkasında durduk, her türlü hakareti ve iftirayı da göze alarak... Yağcı dendi, Polat’ın basın sorumlusu dendi tınmadım. Beni bilen bilir ben menfaati için kalem oynatanlardan değilim. Polat’ı savunursan her türlü pislige karşı ayakta kalman gerekiyor. Kararımdan vazgeçmiş değilim bugün seçim olsa oyumu ona vermek bir yana, gönülden de desteklerim. Ama...
Evet şirketler birleşti, Riva değerlendi, Arena açıldı, salon sporlarında yükseliş son hızda, bunların hepsi güzel, az sabredin o “ama” ya geliyorum. Kulüp mali açıdan eskiye nazaran çok daha iyi, sporcular ve çalışanlar paralarını zamanında alabiliyor, bunlar da harika. Bankaların gözünde Galatasaray eski itibarina kavuştu. Bonus Card ve GSMobile projeleri çığ gibi artıyor eyvallah...
Ama ya futbol. Yıllardır şampiyonluk yok, Şampiyonlar Ligi hak getire. Büyük bir isim Rijkaard’ı getirdiniz, küçük çıktı. Haklısınız, futbolu Hollandalı’ya siz ögretemezsiniz ama pekala sezon bitiminde gönderebilirdiniz. Taraftarı heyecanlandıracak bir Keita vardı, anlamsız ve saçma sapan bir şekilde sattınız. Etrafındakilerin dolduruşuna gelip en işe yarayan isimleri kapı önüne koydunuz, Mustafa Turgun, Mihriban Oğuz ve birçok isim gibi. Adnan Sezgin’i her an ateş önüne atıp, tüm yönetim kurulunun basiretsizliğini yine aynı isme yüklediniz. Hocalık kariyeri sıfır, insan ilişkileri eksi, futbolculuk döneminde taraftarın sevgilisi olan Hagi’yi getirdiniz, çeneleri kapatmak adına. Aynı hataya devam edip, şimdi bu hocayla devam ediyorsunuz...
Yazık Adnan Abi, abi diyorum size başta da yazdım gönül bağımızı. Ama artık bunları ben bile yazıyorsam, sizin yanlış bir yolda olduğunuzu biraz olsun kabul etmeniz gerekir. Rumen’le vedalaşıp Terim mi olur, Yanal mı yoksa Avcı mı size kalmış. Acil olarak sizi satmayıp, arkadan vurmayacak kişilerden oluşan yeni bir kadro, yeni bir heyecanla seçime gidin. Sonrası kolay, geçmişteki 20.45’leri düşünürsek. Bir dost...
‘’İstifa...‘’
Galatasaray’ın bu sezon ilk iddialı maçı, öyle yenilsen de yensen de masalı yok yani anlayacağınız. Gerçi aşağı tükürsen sakal, yukarı ise bıyık. Elesen Hagi’yle devam yolun sonu, elensen Rumen Hoca’dan kurtuluş, gelecek için umut. İki ucu, neyse daha fazla ilerlemeyelim. Maçı devlet televizyonu veriyor, hava buz Arena’nın 4’te 3’ü dolu, helal bu taraftara.
Hagi zahmet edip dün akşam biraz daha mantıklı bir takım çıkarmıştı ama yine Yekta’sız. 60 dakika sonra gel beni kurtar! Taktı bir kere çocuğa, Misimovic’den sonra kıyılacak ilk krampon Yekta demiştik, bir kez daha söylüyoruz unutmayın. Becali ve Popescu getirseydi banko oynatırdı o da başka bir skandal ya boşverin. Bütün bunlara rağmen gol kaçırma yarışı ev sahibinden. Tabii burada Antep’in beraberliği düşünmesi de bu manzaranın böyle görünmesinde en önemli etken...
Ayhan’a yapılanı kabul etmek mümkün değil yazık bir tek günah keçisi o mu bu takımda Allahaşkına? Yönetim hata yapar, Adnan Sezgin; futbolcular söz konusu ise Ayhan Akman! Yok böyle bir muhasebe. Herkes canını dişine takmış kazanmak istiyor. Kişisel çabalar son çırpınışlar taktik maktik hak getire. Olsun taraftar buna da razı yeter ki üzerinizdeki formanın ağırlığını taşıyın...
Olmadı, top Antep çerçevesinde yerini almadı. Seneye Edirne ötesine vize alamayacak bir Galatasaray. Yazıklar olsun. Rijkaard 3.’lük başarı derken haklımıydı acaba. Son sözüm beterin beteri Hagi’ye, tazminatını almadan istifa et görelim bakalım Galatasaray sevgini. Ayrıca Köstence’deki yeni otelin hayırlı olsun. Anlamışındır umarım, gerçi yarın tüm Türkiye anlayacak...
‘’Serap görmeyin...‘’
Vah vah koskoca Galatasaray’ın miniminnacık hocası, ne günlere kaldı bu camia Allah affetsin. Bir de “Bana vurmaya çalışıyorlar” demiş.
Ee açık vermeyeceksin kardeş vururlar, futbolculuk devrinde baş tacıydın şimdi niye böyle, bir sor kendine istersen bizleri suçlayacağına.
Neyse biz geçelim düne. Hava buz, 2000 izleyici, ne yolu yol, ne de mimarisi futbolla alâkası olmayan bir stat, kafadan skandal...
Önce ilk 45, Mustafa Sarp’ın ilk onbirde olması, Cana’nın Servet’in partneri rolüne sığınması ve Sabri’nin 10 numara oynatılmasına rağmen gayet iyi başladı misafir takım.
Futbol olarak doyurmasa da mücadele ediyordu Florya’nın delikanlıları.
Bu gayretten Baros’la öne geçildi. İnanılmaz ama Zapata bu devreyi gol yemeden bitirdi. Ve ikinci 45, dökülen yapraklar maskenin düşüşü.
Yenilen 3 gol peşpeşe. İşte gerçek Zapata, helal koçuma. Kim kakaladı bu arkadaşı anlam veremiyorum.
Hagi efendi Sabri’yi çıkartıp, Yekta’yı oyuna sokuyor bir çuval gol yedikten sonra yazık be. İbrahim Akın şov, ev sahibine alkış.
Belediye’nin tarihinde ilk Galatasaray galibiyeti. Rezil bir sezon. 11 yenilgi 7’si Hagi’den. Ve bu arkadaş hala bu takımın hocası. Her deplasmanda etek giyen bir takım yazıklar olsun.
Dilimizde tüy bitti, serap görmeyin bu hocadan bir hayır gelmez diye.
Ne oyun okuyabiliyor ne de bir taktiği var. Aslına bakarsanız tam tabiriyle hem kel hem de fodul.
Misimoviç’i bitirdi, şu an kendi de bitti. Sırada Adnan Polat var, kupa maçında takımın başında Hagi olursa Başkan’ı da kimse kurtaramaz benden söylemesi...
‘’3 krampon...‘’
Galatasaray’ın orta sıralarda olması izdahımı engellemiyor, büyük takım portresi bu olsa gerek. Bir de küçük insanlar var yaratık kimlikli, metroda kadınmış, çocukmuş dinlemeyen küfürün en babasını maksimum volumle anıran. Emniyet güçlerine bir rica lütfen, maç saati gelin bu vagonları temizleyin şu birkaç pisliği, ellerinde içki kadehleriyle terör estiren sefilleri. Taraftarlarla başlamıştık öyle devam edelim, bu durumda bile en az 25 bin kişi dile kolay ne diyelim helal olsun...
Sanırım artık Arena da çare değil bu kötü gidişata. Gün geçtikçe kötüye giden bir takım. Düşünün 3 pası bile yapamıyorlar. Birinci vazifeleri top kaybetmek adeta Floryalı arkadaşların. İlk 45 direklerin maçıydı, ev sahibinden bir o da Servet’ten(!) konuk takımdan 2 şut direkte patladı. Futbol karaborsa, içi boşalmış bir ekip. Bu takımı ben bu hale getirmedim diyen bir hoca. Evet, siz getirmediniz Hagi Bey ama bir adım ileri götürdünüz mü? Koskoca bir hayır. Hem Rijkaard’a sallıyorsunuz hem de Hollandalı’nın sisteminden vazgeçemiyorsunuz. Kahrolası 4-3-3...
İkinci yarı biraz kıpırdanma. Kenarda turşusu kurulan futbolculardan Yekta’nın oyuna dahil olması, umarım bu çocuğun kaderi de Misimoviçvari olmaz. Akşamın en elle tutulur kramponu Culio’dan şık bir imza, kötü futbolu unutturan, o da şimdilik. Zaten bir Culio bir de Stancu biraz da Neill, gerisini siz düşünün. Hiç değilse Arena’da şu ana kadar karizma sağlam henüz çizik yok. Hagi destek istemiş medyadan, peki destek sana, hala Mustafa Sarp’tan medet ummana rağmen, sadece futbolculuk günlerinin hatırına. Yoksa bu yolun sonu yol değil...
‘’Derbiye Catchings imzası‘’
Heyecan doruktaydı. Bu sezon bir türlü yenemediği rakibi için hertürlü hazırlıklar yapılmıştı Galatarasaray MP’ da. Tamika Cathings için herkes seferber olmuştu. Biran önce özellikle de bu maça yetişmesi için kulüpte A ‘dan Z’ye herkes dil dökmüştü tecrübeli basketbolcunun tekrar dönmesiadına. O tam bir profesyoneldi, savaşcı ruhu, toparlayıcı özelliğiyle artık gelmesi şart olmuştu WNBA’in kraliçesinin.Ve geldi ayağının tozuyla dünkü maça imzasını en fiyakalı şekilde attı. Fenerbahçe’nin gücü ortada devirmek istiyorsan takım gibi olacaksın ve çark hatasız dönecek. Oldularda, özellikle hucüm ve savunmada yardımlaşma mükemmeldi…
Ceyhun Yıldızoğlu’nunilk beşi hatasızdı. Işıl, Bahar, Simone,Tamika ve Fowles. Daha ilk periyotdamaçın kaderi belli oldu. Bir ara fark 15 sayıya kadar çıktı. Ağır bir sakatlıp geçirip uzun süre salonlardan uzak kalan Işıl’ın performansı mükemmel üstüydü. Biz Işıl’dan hep bunu bekliyoruz. Kenardan gelenler de bu tempoya ayak uydurdular. Melisa ve Doneka ellerinden gelenin maksimumu yansıttıler parkeye. Bahar’a gelince her geçen gün üzerindeki tedirginliği atıp potaya girebiliyornihayet . Kritik yerlerdeki sayıları ve Fowles’a indirdiği toplarla alkışı hak etti.. Fowles demişken Tamikay’la beraber maçın yıldızıydı. Feneri içten yıktı desek yalan olmaz sanırım…
Tartışmasız Türkiye’nin en iyi hocası olan Ceyhun Yıldızoğlu nihayet ektiklerini biçiyor. Kafasındaki oyun düzeni oturmaya başladı ayrıca alt yapıdan ne fidanlar geliyor hocanın sayesinde beraber göreceğiz. Evet Galatasaray MP artık lider. Play-off daki seriye kadar bir kaza kurşunu olmazsa salon avantajını da yakaladılar. Biraz da Fenerbahçe, Horakova ve Birsel’in çabaları yetmedi tüm maç oyuna bir türlü konsantre olamadılar böyle bir yenilgide beklemiyorlardı aşırı güven sonucunda hayal kırıklığı.Dünkü maça Başkan Adnan Polat’da gelmişti uzun zaman sonra yüzünün güldüğünü gördüm. Teşekkürler kızlar, tebrikler basketbola heyecan ve rating kazandıran yönetimin en başarılı kartviziti Hakan Üstünberk…
‘’İmzayla gelen...‘’
Bunun üzerine Federasyon Başkanı basın toplantısı yapıyor ama sadece adı basın toplantısı, gazetecilerin sorularından kaçarak. Sayın Başkan bunu pekala ofisinden ya da evinden yapabilirdi, laptopunu kullanarak, ne zahmet etti ki anlamadım gitti. Neyse yine de yorumlayalım Özgener’in kurduğu bazı cümleleri. Başkanları eleştiyor, aynaya bakmayarak. En komiği, hakem Abitoğlu’nu yedirmem diyor. Peki siz değil miydiniz skandal bir yönetimden iki gün sonra aynı ismi A2 maçına tayin eden. Ve son anda hatayı anlayıp o görevden de alan. Madem Federasyon, MHK‘yla ayrılmaz ikili bu kararda sizin parmağınız yok mu? Bitmedi! Tüm takımlarımız gözümüzde eşittir diyorsunuz. Vallahi ne yalan söyleyeyim, bugüne kadar gördük ki evet tüm takımlar eşittir ama bazı takımlar daha eşittir. Ama siz de haklısınız, futbolda demokrasi yoktur!
Gelelim esas görevimiz olan Galatasaray’a. Divan toplantısındaki manzarayı gördünüz, şık değildi açıkçası. Ben anlamıyorum, hayatım boyunca istenmediğim yerde değil bir dakika, bir saniye bile durmadım. Galatasaraylılığı’ndan ve beyefendiliğinden asla kuşku duymadığım Sayın Helvacı ve arkadaşlarının yapmak istediklerini inanın çözemiyorum. Sonra Başkan’ı devirmek adına bir imza kampanyası saçmalığı devam ediyor son süratle. Yahu beyler, imzayla gelen imzayla gider. Üstelik 3 sene önce aklınız nerdeydi. Nedir bu iştah, ne yaparsanız yapın bu yönetim gitmeyecek. Utanmayın, girin taraftarın arasına. Merak etmeyin kirlenmezsiniz, biz oradan geldik. Taraftarın sesine kulak verin bakın neler diyorlar. Yüzde 90’ı Adnan Polat’ın kalmasını istiyor haklı olarak. Karıştırmayın şu kulübü, birlik olun daha fazla nefret ettirmeyin kendinizden.
Biraz da havadis... Biz ne yaparsak yapalım Misimovic satılacak. Katır inadı tutan Hagi’ye yönetim karışmama kararı aldı. Yara vermemek adına bizde de bu konu kapandı. Galatasaray TV ile Digitürk arasındaki pürüzlerin giderilmesi konusunda sona gelindi, şifresiz günler yakında. Arena’daki büfelerin havaalanı fiyatları indirilecek. Ha bir de Başkan’ın hayali Galatasaray FM konuşulmaya başlandı. Ee daha napayım, bugünlük bu kadar hadi bana eyvallah...
‘’Oh be...‘’
Yine bir umut, tuttuk Arena’nın yolunu. Her geçen gün daha da güzelleşiyor stad, eksikler gideriliyor.. Acaba Galatasaray’da nasibini alır mı diye geçiyor içimizden. Malum mu oldu ne? Ya da bu takım, o takım değil mi? Abartmıyoruz, mükemmel başladı ev sahibi. Hani derler ya, kıtlıktan çıkmış gibi. Sağdan, soldan, her yerden rakibine nefes aldırmamacasına. Aslında kadroya baktığımızda, ‘Bu Hagi ne yapmaya çalışıyor’ demeyen yoktu. Öyle ya Cana stoper, Neill ön libero garip gelmişti. Ama Floryalı kramponlar oynadıkları oyunla ve görülmemiş hırslarıyla ilk dakikadan itibaren ben dahil hepimizi susturdular...
Biraz da imzalardan söz edelim. Önce Sabri yolu açtı, Cana yön değiştirdi. Sonra Stancu devreye girdi. Kewell’da bir imza çakıyım dedi en fiyakalısından, oldu 3 hem de 45 dakikada. İnanması zor, sanırım Galatasaraylı futbolcular futbolda çerçeve diye bir olgunun varlığını hatırladılar sonunda. Gerçi şaşırılacak bir şey yok. Merkezde topu sürekli geriye oynayan müthiş üçlü(!) BAM oynamayınca ilk kez takım bu kadar şık gözüktü futbol anlamında. Culio, Stancu ve yerinde duramayan Kazım işte gerçek üçlü! Reçete basit.. Hagi’ye geldiğinden beri yazdığımız mektuplar bu şekildeydi en ağır şekilde de olsa.
İkinci yarı biraz vites düşüklüğü, Neill’in çıkışı, Sarp’ın girişi(!), yenen duble gol arka arkaya. Bir avuç incir olmasını engelleyen Baros.. Güzel bir akşamdı ve bu kadar iddiasız bir akşama 40 bine yakın şekilde iştirak ettikleri için taraftara kocaman bir bravo, üstelik temiz ve protestosuz. Eskişehir için söylenecek söz, iyi takım ama rakipleri aylar sonra uyanmıştı ve bu onlara denk gelmişti. Son olarak her şeye rağmen “Oh be futbol varmış!“ Yola devam...