‘’Şansı iyi kullanamadılar‘’
Hazırlık maçlarında özellikle sezon başı yorum yapmak zordur. Çünkü hocanın kafasında bir takım vardır ama görmek istediği, karar verme konusunda soru işaretleri olan isimler vardır. Dün gece de Ausburg karşısında Fatih Terim genç ve alternatif olabilecek isimlere şans verdi. Tabii ki oyun şablonu değişmese de uygulamadaki aksaklıklar hemen göze çarptı. Özellikle orta alan iyi işlemeyince hem hücumda hem de savunma da yetersizlikler gördük. Bu maçlarda amaç bunları görüp ona göre önlem almak. Ausburg karşısında sahadaki isimler arasında dikkati çeken genç Erencan’ın 11’de başlaması oldu. Fiziğiyle, kısa deparlardaki üstünlüğüyle gelişime açık bir yetenek görünümü verdi 17 yaşındaki oyuncu. İlk yarıda yenilen 2 golü sadece kaleci İsmail Çipe’ye bağlamak haksızlık olur. Rakip Ausburg o kadar rahat hücumlar yaptı ki bu gollerin gelmesi asla sürpriz değildi. İlk yarıda Galatasaray adına tek pozisyon Adem Büyük’ün Linnes’in ortasında dar açıdan dışarı çıkan kafa vuruşuydu.
Orta saha sorunlu
İkinci yarıda dolu yağarken Galatasaray’ın kalesine de goller yağmaya devam etti. Savunma tel tel dökülürken, şans verilen birçok futbolcunun sınıfta kaldığını gördük. Adı üzerinde hazırlık maçı ama yine de bu tür karşılaşmalar daha ciddiye alınmalı. Nitekim Ausburg bu ciddiyetini gösterdi ve farka gitti. Sonrasında hocaları tüm takımı değiştirdi. ‘Bir takımın atanı ile tutanı iyi olmalı’ deriz. Ancak bu ikilinin iyi olabilmesi için çok iyi bir orta alan gerekli. Galatasaray’ın bu bölgedeki zaafiyetini dünkü maç fazlasıyla gözler önüne serdi.
‘’Ersun Yanal takımı‘’
Ersun Yanal, oynatacağı sistemi monte etmek için idmanlarda yoğun bir şekilde çalışıyor. Hedefi, kompakt bir takım oluşturmak. Hocanın oynatacağı sistemde hızlı geçişler ve ileri, yana kaymalar çok revaçta...
Önemli bir artı, yenilerin takıma uyum konusundaki istekleri. Emre Belözoğlu, büyük bir özlemle döndü. Her şeyiyle güzel bir final yapmak istiyor ama idman performansı hiç de final yapacak gibi değil!
Fenerbahçe’de yeni sezon için transfer arayışları sürerken, Ersun Yanal da oynatacağı sistemi bir an evvel takıma monte etme çabasında. Hazırlık maçları ve idmanlarda gördük ki tecrübeli teknik adamın hedefi kompakt bir takım oluşturmak. Bu tabii ki söylemle değil, çalışmayla oluyor. Yanal’ın ekibi Wolfsburg maçında özellikle ilk yarının son 15 dakikasında ve ikinci yarı bölüm bölüm bu futboldan ışıklar verdi.
Yeniler uyum sağlamış
Tabii ki böyle bir anlayışı sahada uygulamak için elinizde oldukça güçlü ve kaliteli bir kadro olmalı. Bana göre hoca ne yapacağını nasıl oynatacağını çok iyi biliyor. Ancak takım geçen sezon yaşadığı travmanın etkisinden kurtulmaya çalışıyor. Yani bir anlamda mental onarım devam ediyor. Ama Fenerbahçe’de artı olan şimdiye kadar yapılmış olan transferlerin takıma uyum konusundaki istekleri. Hocanın oynatacağı sistemde hızlı geçişler ve ileri, yana kaymalar çok revaçta.
Dar alanda oyun
Bunun ipuçlarını Graz’daki idmanda çok net gördük. Dar alana takımı yerleştirip çizdiği formatı uygulatma çalışması yaptı. Ayrıca Ozan Tufan’ın basın toplantısında Ersun hocanın sistemi konusunda, ‘Farklı bir Fenerbahçe geliyor’ söylemi önemliydi. Tabii ki Emre Belözoğlu’nun takıma dönmesi de önemli bir ağırlık. Kaptan saha içi ve saha dışı takıma katkısı yüksek olacaktır. Emre, Fenerbahçe’ye büyük bir özlemle döndü. Her şeyiyle güzel bir final yapmak istiyor. Ancak tecrübeli kaptanın idman performansına bakarsak hiç de final yapacak gibi değil!
Yanal baskıyı sever
Uzun ince bir yol ama Fenerbahçe taraftarının da ne kadar sabırsızlandığını, Wolfsburg maçında tribünleri tamamen doldurmasından gördük. Takımın ve hocanın üzerinde baskı olacağı kesin. Ama ben bunu olumlu görüyorum. Çünkü Ersun Yanal böyle ortamlarda iyi motive olur. Bir anlamda taraftarın baskısıyla geldiğini düşünürsek, onlara olan borcunu ödemek için tüm birikimlerini kullanacaktır.
‘’Ersun hocanın mesajı var!‘’
Fenerbahçe’nin dünkü karşılaşmadaki ilk yarıdaki 11’ine bakarak sonuç çıkartmak mümkün. Ersun Yanal belli mevkilerde denediği oyunculara bakarsak transfer konusunda mesajlar vermek istemiş gibiydi! Önce olumsuz tarafından bakarsak savunma en acil bölüm. Bakmayın Alman ekibinin az da olsa girdiği pozisyonları gole çevirmesine. Murat Sağlam daha çok toy. Elinizde Barış Alıcı gibi bir yeteneği, kiralık olarak vermek nasıl bir anlayış. Stoperde Jailson elinden geleni yapsa da Fenerbahçe’nin bu bölgede çaresi olmaz, olamaz. Orta alanda Tolga Ciğerci, ‘ben bu kadarım’ dercesine elinden geleni yapmaya çalıştı ama yetmez. Gelelim pozitif tarafına Fenerbahçe’nin... Bence, Gary eğer istediği topları alırsa Hasan Ali ile birlikte tribünleri ayağa kaldırır. Çok istekli ve hareketli oyunuyla çabuk uyum sağlamış gördüm. Kruse her zaman iyi takımın iyi oyuncusu olduğu her halinden belli.
Ozan etkili ve güçlüydü
Alman oyuncu, tecrübesi ve fundamentaliyle iyi bir isim olduğunun sinyallerini verdi. Sağ kanatta Moses istekli, çalışkan ama Gary kadar verimli gözükmedi. Sanırım bu bölgede Isla ve Dirar ikilisi çok daha iyi iş yapar. Gelelim yılın transferine; Muriç gol attı, savaştı, savunmasına geldi top çıkardı, ayağına gelen topları arkası dönük iyi kullandı. Kosovalı forvet, sezon başı formuyla en dikkat çeken isimdi ve kolay kolay bu formayı vermez. Ozan Tufan’ı da beğendim. Orta alanlara ve oyunun iki yönüne de iyi oynadı. Ozan, etkili ve güçlüydü.
‘’Yusuf ve altyapı sorunları...‘’
Trabzonspor, Yusuf Yazıcı olayını çözmeden lige başlarsa canı çok sıkılabilir. Niye derseniz gelişmeler, duyumlar bu olayın perde arkasını araştırdığımızda bizi böyle düşünmeye itti. Şimdi başkan Ahmet Ağaoğlu biraz da mecburiyetten dolayı kulübünü doğru yola soktu. Ağaoğlu şimdilerde yaptıklarıyla her kulübe örnek gösterilen bir popülariteye sahip. Ben de gerçekten gıpta ile izliyorum yapılan güzel işleri.
Eğer gitmezse...
Ancak bugün bunlar yapılırken benim kafamda iki tane soru işareti var. Bir tanesi Yusuf Yazıcı transferi, ikincisi de Trabzonspor altyapısında neler oluyor. İsterseniz iki konuyu kısa ve özet olarak açayım yorum sizin olsun. Bugün Yusuf Yazıcı ile ilgili aldığım duyumlar, bilgiler, ‘15 milyon Euro getir git’ şeklinde. Ve bu rakam kulübe getirildikten sonra başkan ‘Bu paraya olmaz’ diyor. Eğer bu rakam önerilmemişse söyleyeceğim bir şey yok. Ancak tekliğin doğru olduğunu kabul edersek Yusuf’un gönderilmeyişi kulüp adına eksi yazar.
Önünü açmak lazım
Bundan sonra Trabzonspor formasıyla gitmeyi kafasına koymuş bir Yusuf’tan fazla hayır gelmez. Madalyonun diğer yüzü kulübün bu transferdeki duruşu Yusuf’u tribünlerin önüne atmak demek. Bu daha da tehlikeli bir durum. Kişisel fikrim şimdiye kadar ki gelişmelere bakarak bu transferin önünün açılması. Çünkü Trabzonspor ürettiklerini satmaya başlarsa bir Türk markası olarak Avrupa kulüpleri kapısını çok sık çalar. Elindeki genç futbolcu havuzunun müşterisi çok olur.
Porto ve Benfica gibi...
Bugün Porto’nun, Benfica’nın yaptığını yapan bir kulüp olarak gittikçe büyür hem madden hem de manen. Gelelim altyapıya; burada kafama takılan, alınan tüm gençlerin Trabzonspor altyapısından değil de dışarıdan olması. Tabii ki yerli ve gurbetçi yetenekler kazanılmalı ama Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür gibi değerleri yetiştiren altyapıdan sadece 5 ismin alınması şaşırtıcı. Türk futbolunun geleceği hep altyapı derken ülkenin en yetenekli kaynağı kurudu mu, yoksa görmezden mi gelindi anlayabilmiş değilim. Sanırım yönetim bu konuda altın yumurtlayan tavuğu kesmemiştir. Şimdiye kadar ki emareler biraz kafa karıştırıcı geldi bana.
‘’'Okay Yokuşlu merkeze ilaç olur'‘’
Galatasaray’ın geçen sezon en güçlü bölgesi bana göre savunmanın önüydü. Fatih Terim bu bölgeye Donk’u da monte edince Fernando ve zaman zaman da Ndiaye ile müthiş bir savunma duvarı oluşturdu. Çoğu kimse beğenmese de Belhanda da çok koşan yapısı ile 8 ile 6 numara arası futboluyla bu bölgenin gücüne güç kattı. Sadece yanlış algı kurbanı oldu... Herkes Belhanda’ya giydiği forma numarası ile hep 10 numara olarak baktı ve Hagi-Sneijder beklentisi nedeniyle Faslı oyuncu kimseyi pek memnun edemedi.
Fernando doğru karar
Gelelim yeni sezona... Fernando gitti, yeri dolar mı? Fernando iyi bir profesyonel ve kariyerli bir oyuncu olarak aldığının karşılığını, açıkçası bekleneni fazlasıyla yerine getirdi. Ardından yaşına rağmen takımına para kazandırarak ayrılması Galatasaray için doğru bir transfer olduğunu gösterdi. Şimdi Terim bu bölgeyi lejyoner bir isimle doldurmayı planlıyor. Anladığım kadarıyla Terim, yeni bir Selçuk İnan peşinde. Yıllarca orta sahayı kurtaracağını düşünüyor. Selçuk da Trabzon’dan önemli bir performans ile geldi ve takıma katkısı ortada.
Savaşçı ve dinamik
Okay bence bu bölgeyi fazlasıyla doldurur. Okay’a bakınca hem Selçuk hem de Fernando’yu bir arada görmek mümkün. Futbol yeteneklerine bakınca iki ceza alanı arasında gerekeni çok iyi yapabilen ve savaşçı kimliği ile geniş oyun yapısına çok uyuyor. Henüz 25 yaşında ve her sezon üstüne koyan bir oyuncu olan genç yıldız, İspanya deneyimiyle de özgüvenini artırdı. Üstelik Şampiyonlar Ligi ve geleceğe yönelik yabancı kısıtlamasını düşünürsek, Galatasaray bir taşla çok kuş vurmuş olur, orta sahaya ilaç olur... Yeter ki alınabilsin!
‘’O sene bu sene gibi...‘’
Trabzonspor bu matematikle giderse gerçekten çok rahatlar. Aslında bu rahatlık yönetimin elini güçlendirirken doğru düşünmesini de sağlar. Çünkü tüm kulüplerimiz deyim yerindeyse kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamıyorlar. Türkiye Futbol Federasyonu’nun kulüplerle ile ilgili aldığı karar zaten isteseniz de istemezseniz de bu yolda gitmek zorunda olduklarını gösterdi.
Trabzon fark attı
Ama bu Trabzonspor bu kararlar alınmadan daha öncesi çizdiği doğru stratejiyi pratiğe geçirerek bence bir anlamda fark attı. Öyleki şu ana kadar transferde aldığı futbolcu sayısı 11 ve kasadan çıkan para bir milyon 100 bir Euro. Öte yandan Rodallega, Olcay Şahan, Ibanez ve Amiri gibi isimlerden ödeyeceği maaşalara bakarsanız senelik 5 milyon Euro gibi bir yükün altından kurtuldular.
Başkan gerçekçi davranıyor
Sonuçta Başkan Ahmet Ağaoğlu popülizm yapmadan gerçekçi davranıyor. Elinde sıkıştığında bozdurcağı altınlar hatta pırlantalar var. Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür bugün Ağaoğlu’nun bir anlamda teminatı. Başkanın burda şöyle de bir avantajı oluştu. Eğer ekonomik yönden çok sıkışsaydı bu futbolcuların transferinde boynu bükük olacak, belki de değerlerinin altında satmak zorunda kalacaktı. Şimdi ise yaptığı başarılı operasyonların meyvesi olarak elini fazlasıyla güçlendirdi.
Rüzgarı iyi kullanmalı
Bugün bu iki ismi Avrupa’nın önemli liglerine istediği gibi pazarlama ve satma şansına sahip. Sözü fazla uzatmayalım sonuç olarak sözün özü; Trabzonspor kamuoyunda takdir toplayan işler yapmaya da devam ediyor. Önemli olan yakalanan bu rüzgarı iyi kullanıp gemiyi şampiyonluk limanına yanaştırabilmek. Sanırımı bu sene o sene gibi gözüküyor...
‘’Rüya değil ayak sesleri‘’
Trabzonspor’da yüzler gülüyor. Art arda yapılan ve daha önceden planlı olduğu her haliyle belli olan transferler takıma katıldı. Arkası gelecek gibi de gözüküyor. Son günlerde Ümraniyespor’un genç yıldızı Emircan da Bordo-Mavili formayı giyerse sürpriz olmaz. Başkan Ahmet Ağaoğlu, “32 üstü ve 20 yaş altı yaş transferlerle 24-25 ortalamayı hedefliyoruz” dedi. Çünkü hali hazırda elde de geçen sezondan kalma önemli isimlere sahipler.
Psikolojik kısım Karaman’da
Şimdi Trabzonspor cephesinde işin bir psikolojik bir de sosyolojik yönü var. Psikolojik kısmını birebiri teknik direktör Ünal Karaman ve ekibi çözecek. Geçen yılın tatlı bir rüya olmadığını bunun şampiyonluğa giden yolda ayak sesleri olduğunu tüm takıma anlatması gerek. Çünkü fizik kondisyon gibi parametreler kulüpler için sıradan bir olgu oldu. Artık önemli olan futbolucuların beyinlerine tek tek girebilmekte ve bunda ne kadar başarılı olunduğunda yatıyor her şey.
Karadeniz fırtınası esecek
Bunu geçen sezon kısmen özümsemiş kadronun yeni gelen gençler ve Obi Mikel gibi tecrübeli isimlerle iyi bir sentez oluştuğunda Karadeniz fırtınası 2019-2020 sezonunda çok sert eser. Ama bu konuda bir türbülans yaşanırsa sarsıntısı da krize kadar gidebilir. İşte biraz evvel anlatmak istediğin noktada devreye sosyolojik boyut girer. Yani taraftar yani camia. Olası bir kriz veya daha hafif sarsıntılarda dik durmak takımın arkasında olmak çok çok önemli. Bence yıllardır şampiyonluk özlemi içinde olan taraftar ve camia bu konuda çok hoşgörülü, sabırlı davranacaktır. Hani hep deriz ya 12. adamdiye. Evet bu sezon 12. adama her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu Trabzon’un ve Trabzonlu’nun bilmesi lazım.
‘’Avcı'ya verilen sözler tutulmalı‘’
Beşiktaş transferde en durgun takım olarak gözüküyor şu an itibariyle. Rakipleri bonservisi elinde olsun, imza parasıyla olsun ya da çok genç isimlerle de olsa taraftarını bir nebze olsun memnun ediyor. Ama Kara Kartal’da öyle bir durgunluk var ki spekülasyonları doğrular nitelikte. Bunu niye söylüyorum, çünkü Boyd, Umut Meraş nerdeyse bitti denmişti. Çok kolay gözüken bu transferlerde dahi henüz bir sonuç alınamaması can sıkıcı. Oysa Abdullah Avcı, Beşiktaş’a gelirken ilk basın toplantısından itibaren gülen yüzüyle, pozitif enerjisiyle çok şeyler yapmak istediğinin mesajını vermişti. Üstelik, Avcı uzun yıllar Başakşehir kulübünde adeta dikensiz bir gül bahçesinde çalışmanın verdiği rahatlıkla her istediğini yapabiliyordu.
Kadro yeterli olsaydı...
Avcı; Adebayor dedi alındı, Arda dedi alındı, Robinho dedi alındı. Clichy gibi, Emre gibi diğer maliyetli isimleri de katarsak, Abdullah Avcı’nın kafasında bazı soru işaretleri oluşmuş mudur merak ediyorum. Evet başkan Fikret Orman seçildikten sonra küçülmeyi söyledi, bütçenin az olduğunu belirti ama şu anki durumu anlatmıyor bu söylemler bana göre. Diyebilirsiniz ki Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Trabzonspor’a baktığınızda transferler yaptılar ama ellinde ne bir Burak Yılmaz var ne bir Güven gibi genç yetenek. Orta alanda çok kaliteli bir kadroya sahip olabilir Siyah-Beyazlı ekip... Ancak hocanın iddialı olabilmesi için bu kadronun yetersizliği de ortada bu da başka bir gerçek. Eğer geçen sezonki kadro çok yeterli olsaydı şampiyonluk yarışında havlu atılmazdı.
Güzel bir veda gerek
Sonuç olarak kişisel fikrim, yıllar sonra Başakşehir’den ayrılıp mutlu bir şekilde Beşiktaş’ta göreve başlayan Abdullah Avcı’ya verilen transfer sözlerinin yerine getirilmesi gerekir. Feda sezonu ile gelen Başkan Orman’ın, çok güzel işlere imza attıktan sonra finalinde güzel bir veda yapması gerekir. Gördüğümüz kadarıyla ruhlarının çok uyuştuğu Abdullah Avcı’ya fazla geç kalmadan transfer müjdelerini en kısa zamanda vermeli...