Başakşehir gerçekten oturmuş kadrosuyla futbolunu yerli-yabancı rakiplere kabul ettirebilen bir takım. Avusturya ekibi, grubun ilk maçında Almanya’da Mönchengladbach karşısında 4-0’lık bir galibiyet almıştı.

İster istemez Başakşehir bu skorun etkisini maç öncesi hissetti. O nedenle önemli hücum denemeleri olsa da savunmada iyi kapandılar. Ama kaleden başlayan ataklarda genelde orta alanı da iyi geçen Başakşehir’in 3. bölge yani rakip ceza alanına girişte oldukça sıkıntılıydılar. İlk yarıda tüm çabalara rağmen gol sesi çıkmadı. İkinci yarıda orta alanda Mahmut’un yerine Azubike ve sonrasında da Guldbrandsen’in yerine Robinho’yu sahada gördük. Orta alanda atakların hazırlayıcısı olarak hep İrfan Can’ı gördük. Genç oyuncu ön bölgedeki isimlere önemli servisler yaptı.

Farkı kaçırdık

Baktı olmadı, 78. dakikada kendisi devreye girdi. Çok şık bir çalım ve devamında güzel bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0. Robinho ile 2. gole çok yaklaşan Başakşehir’de, 89. dakikada Visca daha kolayını kaçırdı. Kısacası dün sonuç daha da farklı olabilirdi ancak önemli olan galibiyetti. Başakşehir hem ilk zaferini kazandı hem de Avusturya ekibini yıkarak ülke puanına önemli katkı sağladı.

Trabzonspor dakikalar 9’u gösterirken golü buldu. Daha önemlisi Sturridge’den geldi. Ardından rollerin değişmesiyle gelen Sörloth golü Trabzonspor’u rehavete soktu. Oyunu dengeleyen Gaziantep, devrenin bitmesine doğru çok önemli pozisyonlarda Uğurcan‘ı geçemedi.

Trabzonspor ilk yarıda erken öne geçmenin avantajını kullanamadı. Gaziantep, Jefferson ile farkı bire indirince ev sahibi için gerilimli dakikalar başladı. Çünkü rakibin hızlı hücuma yatkın olması Trabzonspor’u ister istemez kontrollü olmaya zorladı.

Tüm yükü çeken Sosa’da yorgunluk belirtileri takımı kısmen oyundan düşürdü. Ünal Karaman 65’te Doğan’ı alarak orta alanı güçlendirdi. Tam Trabzonspor tribünlerinde maç sıkıntıya girer mi diye homurtular başlarken Sosa, füzesiyle ‘Oh’ dedirtti. Sonrasında farka giden, zirveye oturan Trabzonspor vardı sahada.

Ligin 8. haftasını geride bırakırken bu maç bize artık çanta da keklik, kolay rakip yok hiç bir takım için dedirtti.

Gecenin sorusu

Nwakaeme’nin bir asist yapmasına rağmen dün gece diğer maçlara göre isteksiz oluşu ve defansif anlamda katkısının azlığı...

Maçın starı

Tartışmasız Trabzonspor’un Arjantinli yıldızı Sosa. Kaptan dün geçe orta alanda ileri yaşına rağmen enerjisiyle kalitesiyle ve attığı nefis golle maça damgasını vurdu.

Maçın olayı

İlk yarı biterken Gaziantep’in hücumunda çok yakın mesafeden Uğurcan‘ın inanılmaz kurtarışı

Kısa mesaj

Trabzonspor’da hücumda Sturridge fizik olarak 90 dakikalık hale gelirse Sörloth ile iyi bir ikili olacaklarının mesajını oyunun başında verdi.

Rıza Çalımbay’ın ekibi oyunun iki tarafını da iyi oynayabilen oturmuş bir kadro. Sakatlığı geçen Emre Kılınç’la birlikte sahaya ideal kadrosuyla çıkacak. Genç kaleci Samasssa çok uzun boylu ve bu bir handikap gibi gözükse de hem hava toplarında hem de yerden başarılı bir isim. Savunma hattında Appindangoye, Ümraniye’den geldi, Süper Lig’de ilk sezonu. Caner ile tandemde iyi bir ikili oldular. Appindangoye’nin sıkıntısı yani soru işareti, az hata yapıyor ancak bu hatalar rakibe net gol pozisyonları sağlıyor.

Bol gol pozisyonu bulur

Ama bu maç özelinde Sivassporlu futbolcular için hem 13 maçlık Galatasaray’a karşı dış saha başarısızlığına son vermek hem de rakibin yaşadığı örtülü kriziden yararlanmak bir motivasyon unsuru olabilir. Yani Sivasspor aslında rahat olan taraf olacak bu maçta. Kanatları ve orta alanı iyi kullanan Yiğidolar’da, savunmasında hata oranı yüksek Galatasaray önünde bol pozisyon bulur.

Terim’in kadrosu etkiler

Yatabare, Emre, Fernando ve arkalarında formda Mert Hakan ile rakibi fazlasıyla zorlarlar. Tabii ki büyük bir taraftar baskısı altında oynayacaklar ama rakibine karşı gol atar ya da erken bir golü kalelerinde görmezlerse, stattaki havanın lehlerine eseceğini söyleyebilirim. Tabii ki Terim’in kadro rotasyonu da belirleyici unsur olur. Şener, Taylan ve Ömer Bayram’lı bir 11’i, Sivasspor’un çok da istemeyeceğini söyleyebilirim.

Kısa mesaj

Sivasspor karşısında geçmiş maçların eleştirilerinden ötürü daha diri ve motive bir Galatasaray bulacaktır. O nedenle rakibin son oynadığı maçı kriter almamalı ve kontrollü futbolu tercih etmeli.

Ön plana kim çıkar?

Çok formda ve skorer bir futbol oynayan Mert Hakan ile sol kanatta Emre Kılınç Galatasaray savunmasını çok zorlayacak oyuncular olarak öne çıkar... Fernando’nun gol yollarındaki etkisini de unutmayalım

Sivas’ta ev sahibi sahaya oldukça ofansif bir 11’le çıktı. Rıza Çalımbay uzun süredir ilk 11’de şans vermediği Kone ile birlikte Fernando ve Yatabare’yi de hücumda kullanıp milli maç arasına 3 puan alarak girmek istediğini gösteriyordu. Ancak uzun süredir mali sıkıntılar içinde olan transfer yasaklı Ankaragücü karşısında bir çok ekip aynı gevşemeyi kısmen de olsa yaşıyor. Oysa Başkent ekibi sahada bu sorunlarını hiç yansıtmadan mücadele ediyor.

İlk yarıda da daha baskın gözüken Sivasspor’du ama öne geçen taraf Ankaragücü oldu. Appindangoye ile kaleci Samassa’nın anlaşmazlığını Orgill affetmedi: 0-1. Yenik duruma düştükten sonra beraberliği kovalayan Sivasspor, Mert Hakan’ın nefis golüyle beraberliği yakaladı: 1-1. Bu arada Mert Hakan’ın performansı ve gol sevincindeki hırslı hali sanki biraz sitem gibiydi. Gerçekten orta alandaki futboluyla Şenol Güneş’e ‘beni de gör’ dercesine mesaj veriyordu. Özetle ilk yarıda iki gol, hareketli, mücadelesi yüksek bir maç ve beraberlik vardı.

Nefis bir gol...

İkinci yarı ilk yarının yıldızı Mert Hakan’ın takımı ve kendi adına attığı şık golle başladı. Yiğidolar’ın orta alandaki başarılı ismi nefis bir vuruşla Korcan’ı ikinci kez avlamayı başardı: 2-1. Açıkçası Sivasspor öne geçtikten sonra maçın temposu da biraz düştü. İki takım adına da çabalar vardı ama yetersizdi. Oyuna sonradan giren Erdoğan önce kendisi yokladı olmadı. Ardından uzatmalarda, asistini Yatabare gole çevirdi ve skoru ilan etti: 3-1.

Fenerbahçe öyle bir başladı ki sanki bu maç tek kale oynanacak gibiydi. Ancak erken baskı beklenen pozisyon zenginliğini getirmedi. Antalyaspor ise ilk rakip kaleye çıkışında golü bulup öne geçti. Israrla kanatlardan gelmeye çalışan bir Fenerbahçe izledik. Bir anlamda Antalyaspor’un iki stoperini çalıştırdı bu oyun tarzı. Oysa içeriden arkası dönük oynayabilen Vedat Muriç ve Krause ile hücum denense daha etkili olurdu. Fenerbahçe ise ezici istatistik üstünlüğüne rağmen soyunma odasına yenik gitti, gerçekten düşündürücüydü... İkinci yarıda Zajc’ı gördük Tolga’nın yerine. Şunu biliyorduk ki, bu devrede Fenerbahçe, Antalyaspor kalesini topa tutacak, aynı zaman da rakipten hızlı hücumlar görecekti. Nitekim Antalyaspor baskı yediği anlarda ilk yarıda yapamadığı hızlı hücumları gerçekleştirdi. Ancak son vuruşlarda Altay’ı geçemedi. Fenerbahçe’den fark beklenen maç tam bir hayal kırıklığı ile bitti. Antalyaspor dirençli futbolunu 90 dakikaya yaydı ve istediğini aldı.

Gecenin sorusu

İyi kapanan takımlara karşı Fenerbahçe’nin Kadıköy’de bir ‘B’ planı var mı?

Maçın starı

Emre Belözoğlu Oyundan 60. dakikada çıktı. Ama bu sürede oyunun iki yönünü de müthiş oynadı. Takımı ateşleyen isimdi.

Maçın olayı

Antalyaspor’un deplasmanda rakibin baskılı oyuna rağmen sadece iki sart görmesiydi. Kaleci Boffin’in gördüğü kart da faulden değil, zaman geçirdiği içindi.

Kısa mesaj

Büyük takım çabuk oynar ama telaşlı değil.Fenerbahçe’nin dün yenik duruma düştükten sonraki oyun telaş futboluydu.

Avrupa Kupası’na farklı yenilgilerle bir anlamda çok kötü başlangıç yapan iki takımın hedefi kazanmaktı. Açıkçası maç önü tablo bize bu maçtan çıkacak her sonuç sürpriz olmaz dedirtiyordu. Bizim taraftan bakarsak Başakşehir haftalar ilerledikçe kalitesini ortaya koyuyor. Gerçekten kaleci Mert’ten başlamak üzere her mevkisinin içini dolduruyor oynayan isimler. Dün gece Alman ekolünün önemli temsilcisi Mönchengladbach karşısında gerçekten iyi mücadele etti.

Maç öncesi Okan Buruk’un; Alman ekibini iyi analiz ettiğini daha iyi anladık. Aynen Okan Buruk’un söylediği gibi konuk ekip hücumda etkili ama hücum yediğinde savunma zaafları yaşadığını net gördük. Oyun planı iç saha İçin 4-3-3 düzeni gerçekçiydi. Nitekim bu düzen bize çok önemli gol pozisyonları da getirdi ama kaleciyi geçemedik ilk yarıda. Özellikle maçın hemen başında Aleksiç sonrasında İrfan Can ve Visca ile gole çok yaklaşan taraftık. Rakibin tehlikeli diyebileceğimiz ataklarında da Mert önemli kurtarışlarla kalesini gole kapattı ilk yarıda.

Ayağa gelen şans!

İkinci yarı iyi başladık. Orta alanda yaptığımız baskıda Crivelli kaptığı topu rakip savunmanın arkasına çok güzel bıraktı. Visca da bu güzel asisti şık bir vuruşla gole çevirdi. Önemli pozisyonlar bulmamıza rağmen son vuruşlardaki beceriksizlik farkı artırmamızı önledi. Bütün olarak büyük bir mücadele vardı sahada. İşte bu tip maçlarda skoru, o kaza golüne karşı perçinlemek lazım. Gerçekten de olmayacak bir şans golüyle rakip beraberliği yakaladı. Ayağımıza gelen 3 puan şansını kaçırdık, yazık oldu.

Derbi mücadelesinin başlangıcına bakarsak kazanmaya şartlanmış Galatasaray gergindi. Bunun etkisini orta alanda çok rahat bir şekilde görmek mümkündü. Özellikle iki stoper, Marcao ile Luyindama’nın potansiyel hata ihtimaline karşı orta saha oyuncularının hücumdan çok savunmayı düşünmesi ev sahibi olarak Galatasaray‘dan beklenen iç saha baskısının oluşmasını engelledi. Zaten ilk gollük şutun 22. dakikada gelmesi bunun göstergesiydi. İlk yarıda Fenerbahçe, Kadıköy’de oynar gibi rahattı. Baskıyı, Vedat Muriç ile başlatıp disiplinli bir şekilde uyguladı ve rakibe sadece uzaktan şut şansı verdi. Fenerbahçe buna karşılık oyun anlayışıyla hücum da da önemli gol pozisyonları buldu. Karşılaşmanın ikinci yarısı açıkcası hamlelerin boşa çıktığı, karşılık bulmadığı bir devre oldu. Heyecanın arttığı ender anlardan birinde Falcao’nun sayılmayan golü aslında bir mesajdı. Kolombiyalı yıldız pozisyon bulduğunda nasıl bir golcü vuruşu yaptığını gösterdi. Öne çıkan çok da fazla pozisyon olmadı. Maçın 90 dakikası skorun da hakkıydı.

Gecenin sorusu

Sezonun 6. haftasını geride bıraktık, Terim’in rakibe temaslı çabuk oynayan takımını ne zaman göreceğiz?

Maçın starı

Luiz Gustavo orta alanda tüm ikili mücadelerde tecrübesiyle fark yaptı. Fenerbahçe’nin oyun kurgusunda bence kilit isimdi.

Maçın olayı

Saha dışında yaşanan tüm gerginliklere rağmen oyun alanında mücadelenin centilmence geçmesi gecenin en güzel olayıydı.

Kısa mesaj

Galatasaray’ın bu temposuyla, oyun tarzıyla Diagne’den sonra aynı akıbet Falcao’yu da bekliyor. Golcü İçin çok zor bir oyun şekli.

Haftanın ilk maçında zemin güzel, hava da güzel olunca hareketli bir karşılaşma izledik. Baskılar sonucu özellikle orta alanda bol pas hatası vardı. İlk yarıda daha baskın oynayan, rakibini zaman zaman sahasına hapseden taraf Başakşehir’di. 8’de Visca’nın topuna hamle yapan Meljnak’ın ters vuruşunda top Rizespor kalesinin yan direğinden döndü. Ev sahibi, 19’da Visca’nın asistinde Aleksic ile öne geçti: 1-0. Başakşehir, 34. dakikada 2. golü buldu. Sağ kanattan Visca’nın yerden sert pasında Rizespor kalecisi Gökhan kucağına gelen topu sektirince, Aleksic’in kafa pasında bir başka yeni transfer Gulbrandsen rahat bir konumda farkı ikiye çıkardı: 2-0. 39’da Rize etkili geldi ama Pauw’un ceza alanına girerken çektiği sert şutta top üstten auta gitti. İlk yarıya baktığımızda oynayan ve karşılayanın maçıydı. Zaten yüzde 62’ye yüzde 38’lik toplama oynama oranı her şeyi anlatıyor. Başakşehir hak ettiği bir skorla soyunma odasına gitti.

İrfan son sözü söyledi

İkinci yarıya iki değişikle çıktı Rizespor, Oğulcan ve yeni transfer Yan Sasse ile güç tazeledi İsmail Kartal. Rizespor, oyunda dengeyi kursa da son vuruşlarda etkili olamadı. Visca’nın vuruşunda Chatziisaias’ten seken topta Aleksic ile gelen 3. Başakşehir golü, bir anlamda konuk ekibin de gardını düşürdü. Güçlü bir rakip karşısında Çaykur Rizespor’un puan şansı da kayboldu. Ardından Elia pas verdi, Crivelli farkı 4’e yükseltti. Son sözü ise ceza sahası dışından harika bir gol atan İrfan Can söyledi: 5-0. Bana göre yükselen performansıyla Başakşehir bu sezon da zirve yarışında yer alır.