‘’Denizli'de Horoz öttü‘’
Denizli’de öyle bir ilk yarı izledik ki inanılmaz. Sanki iki takım da birbirlerine pozisyon vermemek için sözleşmiş. Aslında bu taktiksel anlayış tribünleri de futboldan soğutuyor. Hele ki elinizde yetenekli, adam eksilten bir oyuncuya da sahip değilseniz yandınız.
Çünkü futbolcu hocasının dediğini yapmak İçin büyük bir taktik disipline bağlı kalınca ortaya oynar gibi yapan ama hiçbir şey yapamayan bir futbolcu topluluğu çıkıyor. Dün de ev sahibi olarak Denizlispor bir baskı kuramadı rakibi karşısında. Temkinli futbol, savunma ağırlıklı futbol ister istemez gol pozisyonu doğurmadı. Özellikle Rizespor kaptığı toplarla birşeyler denese de yetersizdi. Kısaca ilk yarı 0-0’lık skoru futbola da yansıttı.
Bu oyun yetmez
İkinci yarı klasik skoru değiştirme çabasıyla biraz daha hareketliydi. Zaten tribünler de maçı bıraktı, yönetimi ‘istifa’ sesleriyle protesto etti. 74’te Halil Umut Meler verdiği penaltıyı VAR’a gittikten sonra iptal etti, doğru karardı. İki teknik adamın oyuncu hamleleri de istenen katkıyı yapmadı. Ankaragücü’den sonra Süper Lig’in en az gol atan takımı Denizlispor aradığı golü bir duran topta buldu.
Oyuna sonradan giren Estupinan altın değerinde bir kafa vuruşuyla takımına altın değerinde 3 puan kazandıran golü atarken Denizlispor rahat nefes aldı. 90’da VAR kontrolü ile gelen penaltı golü ise galibiyeti perçinledi. Rizespor sadece bir puan anlayışından dolayı kaybetti. Oysa gergin olan, evinde baskı altında olan Denizlispor’un bu handikabını değerlendirebilirdi, ama bu oyunla değil tabi ki...
‘’Başakşehir geçen yıldan daha iyi‘’
Bu Başakşehir geçen sezon şampiyonluğu kaçıran takımdan daha iyi bir ekip. Galatasaray sakatlar ordusu ve mecburiyetten farklı bir taktik kadro ile çıkacak. Savunma tandemi Ponck ve Skrtel ile daha da güçlendi. Orta alana Azubuike, Mehmet Topal ve de Berkay Özcan, forma rekabetini artırdı. En önemli artı forvette oldu. Geçen sezon Avcı’nın ikinci yarıdaki Robinho transferiyle santrforsuz hücum hattı planı belki de şampiyonluğu kaçırttı. Şimdi ise daha gerçekçi, içi dolu ve her bölgesi dengeli bir Başakşehir var. 41 maçtır sahasından kaybetmeyen Galatasaray’ın bu unvanını yıkmaya en yakın takım diyebilirim. Her şeye rağmen iki takımın da 3 puana oynayacağı maçın skorunu bana göre kaleciler ve son vuruşcular belirler.
Ön plana kim çıkar?
Gulbrandsen ile Crivelli, Visca’lı hücum hattının değerine değer kattı. Hatırlayın geçen sezon Adebayor, Bajiç ve Demba ile göz kamaştırıcı isimlerle donatılmış ama kulübede oturan ünlüler topluluğu vardı.
Kısa mesaj
Galatasaray her türlü eksiğine rağmen son iki maçta kazandı ve moralli. İkincisi de takımdaki yerli isimler özellikle forvette Adem Büyük faktörü, taraftarın da saha içine etkisiyle Başakşehir’e kart sorunu yaşatabilir.
‘’Beşiktaş 14 puan alır‘’
Beşiktaş’ın, yakaladığı seri galibiyetlerden sonra, ‘ilk yarı biterken nerede olur’ sorusunu herkes merak ediyor. Bir anda yaptığı çıkışla şampiyonluk yarışının ortaklarından olması gelecek haftalardaki maçlarının önemini fazlasıyla artırıyor. Abdullah Avcı kendisi ve takımının tartışıldığı dönemden bugünlere gelmesi kolay olmadı. Önce yönetimdeki olumlu gelişmeler ve yeni başkan ardından saha içinde alınan başarılı sonuçlar Beşiktaş’ın moralini yükseltti. Çok eleştirilse de gerçekçi ollmak lazım Beşiktaş’ın Avrupa Ligi’nde havlu atması hayrına oldu. Belki prestij açısından şimdiye kadar hiç puan alamamaları biraz taraftarın gönlünü incitse de bundan sonrasının iyi geçmesi, kötü günlerin izlerini silecektir.
Ljajic, soru işareti
Şimdilik ilk yarı bitimine kadar fikstüre bakıp maç maç bir değerlendirmek yapmak daha önemli. Çünkü hafta hafta bakıp kötü gidişi durduran Beşiktaş’ın, bundan sonra hafta hafta maçlarına bakması gerekli. Gördüğümüz kadarıyla Abdullah Avcı, takımını iyi gidişatıyla birlikte devre arası için bir kadro planlaması yapıyor. Bazı oyuncuların verimsizliği, radikal kararlara itecek Avcı’yı. Başta; Oğuzhan, Lens ve Roco’nun performanslarından memnun değil. Ayrıca Ljajic’in beklentilerin çok altında kalan oyunu, büyük bir soru işareti.
Birçok bölgede sorun kalmadı
Avcı, Karius ve savunma hattını oturttu. Bu konuda eli rahat. Orta alana da Dorukhan’ın sakatlığı nedeniyle eksilen boş alana Atiba-Elneny ikilisiyle halletti. Forvet hattında Burak, sol kanatta Caner ve N’Koudou etkili. Bana göre sorun ofansif orta alan ile sağ kanattaki arızayı çözebilirse Beşiktaş’ta işler rayına girer. Ancak kadro şimdilik ilk yarı bitene kadar bu futbolcu havuzuyla oluşturulacak. O nedenle biz şimdilik maç maç resime bakalım...
Konya deplasmanında avantajlı taraf
Konyaspor-Beşiktaş: Rakibin içinde bulunduğu formsuzluk, Beşiktaş için avantaj gözüküyor. Oyunun hücum yönünü oynamakta zorlanan Konyaspor için kritik bir maç olacak. Aykut Kocaman bir anlamda Avcı’nın bu sezon başındaki yaşadığı benzer hisleri yaşıyor. Abartmayalım ama bu maçı kaybederse yönetime bırakmadan veda bile edebilir. O nedenle Beşiktaş, kimyası bozuk gergin rakibi karşısında şanslı.
Gençler mücadelesi kayıpsız geçer
Beşiktaş-Gençlerbirliği: Kartal, ilk yarının son maçında bu karşılaşmaya kadar yaptığımız analizler ışığında Başkent ekibi karşısında kayıp yaşamaz diye düşünüyorum. Sonuç olarak Beşiktaş ilk yarı bitimine kadarki maç fikstürüne bakarsak sakatların ve formsuzların da düzelmesiyle şampiyonluk yarışının içinde olması konusunda şansı var diyebiliriz. Kalan periyotta Kartal’ın; Konya, Kayseri, Yeni Malatya ve Gençlerbirliği maçlarını kazanıp; Kasımpaşa ve Fenerbahçe karşılaşmalarından da 1’er puan alacağını düşünüyorum.
Kayseri karşısında hata yapılmaz
Beşiktaş-Kayserispor: Her ne kadar toparlanma süreci içinde olsa da Kayserispor mücadelesi, Beşiktaş için fikstür olarak en rahat maçı Beşiktaş’ın... Kafası oldukça karışık futbolculardan oluşan Kayserispor, kırılgan bir ekip. İç sahada Konyaspor maçını istediği gibi bitiren bir Beşiktaş hata yapmaz diye düşünüyorum.
Kasımpaşa maçı kolay geçmez
Kasımpaşa-Beşiktaş: Her ne kadar Kasımpaşa’nın sahasında da oynansa bir deplasman sayılmaz. İstanbul’daki maçın kadrolara baktığımızda kolay geçmeyeceğini söyleyebilirim. Kemal Özdeş, bu tür maçları iyi oynatıyor ve takımı iyi motive ediyor. Bana göre Beşiktaş’ın zor maçlarından biri olabilir. Özellikle Abdullah Avcı Başakşehir’in başındayken Kasımpaşa karşılaşmaları hiç de iyi geçmemişti. Bu psikolojik faktörü de unutmamak lazım.
Yeni Malatya’da Sergen faktörü...
Beşiktaş-Yeni Malatya: Tabii ki bu maçta Sergen Yalçın faktörü devrede. Bu maçta tribünlerin tavrı da önemli. Çünkü Kasımpaşa-Malatya ve Fenerbahçe serisinden alacağı artı ve eksiler Beşiktaş’ın gelecek yol haritasında belirleyici 3 hafta olur. Ligin en golcü ekiplerinden Yeni Malatyaspor maçının kazanılması sadece Beşiktaş adına değil Avcı içinde en azından şimdilik birçok ağızı kapatır.
Kadıköy’de beraberlik...
Fenerbahçe-Beşiktaş: Bence bu maça kadar firesiz gelen bir Beşiktaş’ın Kadıköy’den beraberlik alma ihtimali oldukça yüksek olur. Tabii ki Fenerbahçe’nin geçen sezona göre çok daha iyi olması ve şampiyonluk yolundaki favorilerden olması Beşiktaş için ilk yarı biterken en zor maçı diyebiliriz. Galatasaray derbisiyle çıkışa geçen Beşiktaş, 16. haftada deplasmanda Fenerbahçe derbisini de yenilgisiz geçirmek önceliği olacaktır.
‘’Yiğido zirvede‘’
Konyaspor 4 maçtır kazanamayan bir takım olarak kötü gidişe ‘dur’ demek için Sivas’a gelmişti. Aykut Kocaman’ın, kadroda da küçük dokunuşlar yaptığını gördük. Sivasspor ise cezalı Uğur Çiftçi dışında tam kadro sahadaydı. Beklentiler bu maç öncesi fazlaydı ancak ilk yarıya baktığımızda beklentinin altında bir performans izledik. Daha baskın olan, gol arayan taraf Sivasspor’du. Aykut Kocaman ise rakibin etkili silahlarını markaj altında tutmuştu. Elbette bu futbolun 90 dakika sürdürülmesinin zor göründüğü de bir gerçek. Özellikle savunma ve orta alanla maçı bitirmenin kolay olmadığını Kocaman da en iyi bilenlerden bana göre. Ama bu sıkıntılı dönemde önce rakibini kontrol altına alıp skor hamlesini ikinci yarıya bırakma anlayışı ağır basıyordu.
Penaltıda doğru karar
İkinci devre daha hareketli başladı. Mete Kalkavan maçın başında göstermesi gereken sarı kartı geç de olsa Fatih’e ikinci yarıda gösterdi. 58. dakikada penaltı kararı doğruydu. Ama bu pozisyonun öncesindeki ofsaytı VAR sistemi tespit edip hakem de penaltıyı iptal etti. Açıkcası VAR böyle kullanıldığında kimsenin bir itirazı olamaz.
Shengelia atıldı
Aykut Kocaman’ın 60’tan sonra yaptığı Bajiç ve Miloseviç hamlesiyle golü aradığını gördük. Rıza Çalımbay da etkisiz Fernandao’nun yerine kanatları iyi kullanan Erdoğan’ı aldı. 78’de Shengelia, korner atışında gördüğü basit sarı kartın bedelini ağır ödedi ve ikinci sarıdan takımını 10 kişi bıraktı. Ve dakikalar 80’i gösterirken Emre Kılınç’ın füzesi geldi. Sivasspor’un yıldızı topa öyle bir vurdu ki, uzun yıllar unutulmayacak bir golle takımını 1-0 öne geçirdi.
Serkan Kırıntılı çaresiz
Yiğidolar’da 89’da bu kez sahneye tecrübeli bir isim çıktı. Hakan Aslan’ın ceza alanı dışından sert şutunda Serkan Kırıntılı çaresiz kaldı ve Sivasspor 2-0’ı yakaladı. Bu aynı zamanda maçın skoruydu. Sivas bu galibiyetle aynı zamanda maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturdu
‘’Konya'ya bir darbe daha‘’
Fenerbahçe’ye 5 golle boyun eğen, kupadan elenen Konyaspor, Gençlerbirliği karşısında öne geçti. Kötü futbola rağmen 3 puana çok yaklaşmıştı ki; 90+3’te Yasin röveşatayla skoru tayin etti.
Hafta içi kupaya veda eden ve son lig maçlarında sahadan puansız ayrılan iki ekibin maçında ilk yarı dalgalı bir tempo da geçti. Başkent ekibi sahaya yeni teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu ile çıktı. Takımlar için yeni teknik adam her zaman yeni bir motivasyondur.
Oyunun ilk yarısına bakarsak Gençlerbirliği adına çok fazla bişey göremedik. Aslında ligin başından beri böyle oynadılar. Mücadele açısından sorunları yok ancak rakip ceza alanına girmede sorunlular. Dün de ilk 45 dakikayı tek pozisyon bulamadan bitirdiler.
Konyaspor’a gelince; sıkıntılı bir süreçten geçen Yeşil-Beyazlılar rakibi karşısında oyuna tutuk başladı. 20. dakikadan sonra baskılı oyun fazla pozisyon üretmese de, ceza alanı dışından attıkları şutlarla golü aradı Kocaman’ın öğrencileri. Ancak ev sahibinin beklediği gol, kaleci Ertaç’ın beklenmedik hatasından geldi. Tecrübeli kaleci topu rakipten ayağıyla kurtarmaya çalışırken açınca, Miya meşin yuvarlağı ağlara yolladı.
Puan hakkıydı
Maçın ikinci yarısında roller değişti. Gençlerbirliği futbol adına doğruları yapan taraftı. Zaten saha kenarında Aykut Kocaman’ın sıkıntılı yüz ifadesi herşeyi anlatıyordu.
Henuz 2. yarının başında Stancu’nun yan direkten dönen nefis şutu, konuk ekip adına şanssızlıktı.
Son bölümlerde Konya’yı sahasına hapseden Gençler, oyuna sonradan giren Yasin ile beraberliği yakaladı.
Maçın özeti bana göre Konyaspor uzun yıllardır sahasında bu kadar mahkum oynamamıştır. Gençlerbirliği ise hak ettiği bir puanla Başkent’e döndü.
‘’Çözüm yine eldekilerde‘’
Galatasaray öyle sıkınıtılı bir dönem yaşıyor ki, inanılır gibi değil. 13 puanla yarışta olan bir takım için niye bu kadar umutsuzluk var? Dikkat ederseniz çözüm önerileri gırla... Aslında geçen sezona dönüp çözümü bulmak daha gerçekçi bence. Bu takım geçen sezon nasıl şampiyon oldu?. Ligin ilk yarısında iyi futbol oyanayan ama bir türlü gol yollarında başarılı olamayan bir Galatasaray vardı sahada. Herkes şunu söylüyordu: Biz Sinan Gümüş’e mi kaldık! Bu sözler hâlâ kulaklarımızda. Hele ki o unutulmaz Porto deplasmanında mtüthiş futbola rağmen girilen gol pozisyonlarındaki başarısızlık ve mağlubiyetle evimize dönüş...
Geçen sezondan farklı
Ligin 2. yarısında flaş Diagne transferi ve kanatlardan uçan, sonuca giden bir Galatasaray 8 puanlık farkı kapatarak mutlu sona erdi. Tabii ki Galatasaray geçen sezon şampiyon olurken, yine bugün çok eleştirilen iki stoper vardı sahada. Ama önlerindeki orta alan bugünkü orta alan değildi. Fernando ve Ndiaye yanlarında zaman zaman Donk ve daha formda bir Belhanda vardı. Yani daha net anlatalım, bugünün tam tersi bir durum vardı ortada. Takımda her şey vardı, golcü yoktu. Bunu da devre arası transferiyle, 10 gollük katkı yapan Diagne ile çözmüştü Fatih Terim.
Hep kariyer aldatmacası
Bugüne gelince; gerçekten işi çok zor Galatasaray’ın. Muslera hariç hangi mevkiye baksanız elinizde kalıyor. Sanırım bizleri en çok aldatan, kariyer lafı ve bonservis ücretleri. Bu da günümüz dünyasında bir pazarlama taktiği olsa gerek. Bir futbolcu sunulurken öyle bir vitrin yapılıyor ki, sanırım Galatasaray da bu tuzağa düştü.
Umutsuz olanlar gitmeli
Fatih Terim’in son basın toplantısındaki düşük modun, bir anlamda çaresizliğinin altında bu yatıyor. Devre arası 10 oyuncu gönderip 10 oyuncu alınmayacağına göre, çözüm eldekilerden en azından bu sezonluk iş yapma ihtimali olanların performanısını artırmak. Umutsuz olanları da elden çıkarmak, zararına da olsa.
Kredi de yok, vakit de
Sanırım Rizespor maçıyla başlayacak operasyonda, eldeki yerli isimleri ilk yarı bitimine kadar 11’de daha çok göreceğiz. Galatasaray’ın kısa vadede hedefi, şampiyonluk yarışı yapan gruptan kopmadan ilk yarıyı bitirmek olmalı. Bir taraftan da Ocak ayı gelmeden nokta transferin bitirilmesi gerekir. Daha yazacak konuşacak çok şey var Galatasaray için ama sözün özü; her bakımdan kredisini erken tüketmiş, güven duyulmayan ve de vakti olmayan bir ekip var ortada...
‘’Sivas'tan çıkış yok‘’
Geçen haftanın iki kaybedeni Sivas’ta karşılaştı. Konuk ekip bu deplasmana ağır yaralı gelmişti. İçerdeki 6-0’lık Gençlerbirliği yenilgisinden sonra işleri kolay değildi. Sivasspor ise Galatasaray’a İstanbul’da 10 kişiyle kaybederken alkışlanacak bir futbol sergilemişti. Açıkçası Sivasspor’un neler yapabileceğini biliyorduk ama Antalyaspor için kafamızda soru işaretleri vardı maç öncesinde. İlk yarıda, bir önceki maçtan esintiler yani bireysel hatalar vardı Antalya adına. Ama Sivasspor bunları değerlendiremedi. Yiğidolar baskılı gözükse de etkili değildi. Özellikle final paslarında, final vuruşlarında Antalyaspor kalesini rahatsız etmediler.
İlk tehlike Antalya’dan
İkinci yarı iki takımın da skoru bozma çabaları vardı. İlk tehlike Antalyaspor’dan geldi. Sağ kanattan gelişen hücumda Nazım Sangare, kaleci Samassa ile karşı karşıya kaldı ama Samassa geçit vermedi. Bu pozisyon, o ana kadarki maçın en net gollük pozisyonuydu. Bu atağın hemen arkasından Sivasspor’un golü geldi. Yatabare’nin geliştirdiği atakta, Fernando çizgiye indi, ortasında Emre Kılınç fileleri havalandırdı: 1-0. Devamında Rıza hocadan Erdoğan hamlesini gördük. Bülent Korkmaz da Blanco ve Serdar Özkan ile golü aradı.
Yatabare rüzgârı...
Ancak Yatabare, Sivasspor’daki başarılı performansını bu maçta da sürdürdü ve takımını 2-0 öne geçirdi. Böyle maçlarda iki fark, 3 puanı garantiler bir anlamda. Nitekim 83’te Serdar Özkan penaltıdan durumu 2-1’e getirse de, Sivasspor istediğini aldı. Yiğidolar sadece skor değil, oyun anlamında da emin adımlarla yola devam ederken, Antalya üzerinde kara bulutlar dolaşmayı sürdürüyor.
Maçın adamı Emre Kılınç
Mert Hakan Yandaş ile birlikte Sivasspor’un yükselen değeri olan Emre Kılınç, solak olmasına rağmen dün sağ tarafta kusursuz oynadı. 1 gol, 1 asistle yıldızlaştı.
‘’Aslan tempolu ve dikine oynamalı‘’
Galatasaray için de Beşiktaş için de zor bir dönem. Çünkü mutlu değiller. Ne taraftar ne de kendileri. Öyleyse mutlu olmak için tek hedef kazanmak. Böyle bir ortamda maçın psikolojisine bakarsak tablo Beşiktaş açısından daha vahim. Abdullah Avcı Başakşehir’in başında şampiyonluğu kaybettiği geçen sezonun 33. haftasındaki Galatasaray maçından sonra Terim’in karşısına ilk defa çıkıyor. Bu defa fark hem Beşiktaş’ın başında hem de kendi saha ve seyircisi önünde.
Psikoloji çok önemli
Bence teknik-taktik kısmından önce en önemli faktör bu olacak. Terim, işleri sezon başından beri kötü giden köşeye sıkışmış rakibi ve Avcı karşısında nasıl bir Galatasaray sahaya sürer ve nasıl oynatır. Beşiktaş’ın hemen hemen her bölgede çok önemli eksikleri var. Galatasaray‘da Ömer Bayram cezalı, Falcao da oynamayacak gibi gözüküyor. Velev ki oynarsa bana göre yanında mutlaka Andone oynamalı. Galatasaray‘ın en çok eleştiri alan bölgesi her ne kadar savunması olsa da bana göre yumuşak karnı orta alanı. Terim’in çözmesi gereken bölge burası olmalı. Fatih hocanın şimdiye kadar oynattığı tüm takımların en büyük özelliği savaşcılığıdır. Böyle bakınca Seri’nin şansı gözükmüyor.
Ev sahibi hataya yatkın
Beşiktaş baskı yediğinde hataya yatkın savunma anlayışı karşısında orta alan Nzonzi, Lemina, Belhanda ve Babel’den oluşan bir dörtlü etkili olur diye düşünüyorum. Falcao’nun oynamadığını düşünürsek orta alana ya Donk ya da Taylan Antalyalı sürprizi olabilir. Yani 4-5-1 şeklinde güçlü orta alan ve pres yapan forvetle Galatasaray bana göre etkili olur. Böyle bir kurguda savunmanın da en az hata ile oynayacağını var sayıyorum.
Belhanda’yı hoca oynatır
Burada kilit soru, Belhanda krizden sonra şans bulur mu! Bence Fatih Terim Belhanda’yı son maçtaki tepkilerini kullanarak motive eder. Üstelik maçın deplasmanda olması da işini bu konuda kolaylaştırır. Beşiktaş’ın evinde mutlaka kazanma isteği ve ofansif anlayışla oynayacak olması Galatasaray için avantaj olur. Yeter ki aşırı yan pas ve geri paslar ile tempo sorunu yaşamasın.
Karius’tan dönenlere dikkat
Bu maç öncesi sonuç olarak ortaya şu çıkıyor: Galatasaray, Beşiktaş deplasmanında bir kere tempolu ve dikine oynamalı. İkincisi orta alanda top kapmalarda başarılı bir performans ortaya koymalı. Ve çabuk oyununu etkili paslarla 3. bölgeye, yani gol alanlarına ulaştırmalı. Özellikle şutör oyunculara sahip Galatasaray’da Karius’tan dönebilecek muhtemel toplarda da hücumcular takipçi olmalı. Bu oyun anlayışı kenardan hamle gücü oldukça zayıf Beşiktaş karşısında başarılı olur diye düşünüyorum