Arama

Popüler aramalar

‘’Sivas'a yakışmadı‘’

Tam 5 gol hem de sadece ilk yarıda. Böyle bir maç için çok güzel ama aynı zamanda düşündürücü. Kayserispor ile birlikte bu maça kadar Süper Lig’in en az gol yiyen ekibi, Sivasspor adına şaşırmadım dersem yalan olur. Oysa maç öncesi Bülent Uygun’un 11’ini çok olumlu bulmuştum. Özellikle orta alan kurgusunun doğru olduğunu düşünüyordum. Ama rakip Fenerbahçe ve Alex gibi bir beyini bu kadar rahat oynatıyorsanız, 2-1 öne geçmenize rağmen rakip takımın hücumlarına karşı böylesine çaresiz kalırsınız. Yiğidolar’ın ilk yarıda kaderini birazda sol tarafı çizdi. Murat Sözgelmez ve Gökhan Gönül’ün karşılıklı mücadelelerinden hatalar ve goller çıktı.

2. yarıda teknik direktör Bülent Uygun kötü gidişi durdurmak için orta alandaki arızayı görerek, iki oyuncu değişikliği yaptı. Murat Erdoğan ve Onur Tuncer’i oyuna alması doğru bir karardı. Çünkü yedikleri goller belki savunma hatasıydı ama hataların başlangıcı orta alandı. Bu hamleye rağmen 2. yarıda da rakibe mahkum bir Sivasspor izledik. Uygun, üçüncü değişikliğiyle risk alarak Balili’yi soktu ve üçlü forvete döndü. Aslında dün Kadıköy’de Sivasspor’un sıkıntısı bana göre dönen toplardaki çaresizliğiydi. Fenerbahçe top kapmalarda ve Sivasspor’un pas hatalarını değerlendirmekte çok başarılıydı. 90 dakikayı özetlersek son haftalarda düşüş yaşayan Sivasspor oldukça da avantajlı başladığı bir 90 dakikanın sonunu getiremedi. Süper Lig’deki üçüncü yenilgisini aldı. Bence yenilgi değil ama oyun ve skor Sivasspor’a yakışmadı.

01 Mart 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şok şok şok!‘’

Galatasaray şoku seviyor! Kocaeli maçında taraftarını şok eden Cim Bom, dünkü maça da şok bir golle başladı. Avrupa Kupaları’nın en erken gollerinden birini yedik. Belki çok moral bozan bir goldü ama 0-0 giden maçın son dakikasında yemekten daha iyiydi. Nitekim 20’den sonra Bordeaux karşısında dengeyi kurduk. Gözüken tek sorun hücumda çoğalamamaktı... Kaderin cilvesine bakın! Mehmet Topal’ın sakatlığı zorunlu değişiklik getirdi, Kewell girdi. Sorun da kendiliğinden çözüldü. Aslında ilk 45 dakikada beklenti soyunma odasına 1-1 gitmekti. Beklentiden de fazlası oldu, önce Arda sonra da Kewell’ın nefis golleri geldi, yüzler güldü.

İkinci yarının sıkıntılı geçeceği belliydi. Fransızlar golleri yedikten sonra dağıldı ve Aslan 3. pençeyi de Galatasaray’ın en üretken ismi Arda ile vurdu. Artık iş bitti dediğimiz, keyif yapmaya niyetlendiğimiz anlardı.
Ama dedik ya Galatasaray şoku seviyor, tribünlere rahat vermiyor!
Birbirinden basit ve Galatasaray takımına yakışmayacak kaleci ile savunma hataları sayesinde önce ikinci, sonra da üçüncü Bordeaux golleri geldi. Onlar atmadı, biz yedik.
Fakat pes etmedi Aslan, istedi her an... Giden, gelen ve sonra bir kez daha elimizden kaymak üzere olan tur biletini belki de bileti kesilmek üzere olan Sabri getirdi!
Bir hatırlatma; 2000 macerası da böyle kriz dolu maçlarla doluydu!

27 Şubat 2009, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ortalık karıştı!‘’

Bank Asya 1. Lig’de neler oluyor? Gerçekten herkes birbirine bu soruyu soruyor. Son 3 haftaya baktığımızda, “Artık bu kadarı da fazla oluyor” demekten, insan kendini alamıyor. Gerçekten sezon başında oluşan bir saptamamız vardı, 1. Lig ile ilgili olarak. Demiştik ki; Bu ligde herkes birbirini yenecek güçte... Ama şunu, üzerine basarak söylemek istiyorum. Bundan 3 hafta evvel hem Manisaspor’un hem de Kasımpaşa’nın üst üste 3 maçını da kaybedeceğini söyleseler, inanmazdım.
1.Lig’e baktığınızda ne Bolu’nun ne de Altay’ın, üst üste aldığı galibiyetler şaşırtıcı. Çünkü bu takımlar, futbolun içinde olan bir seri yakaladı. Ama kimse, ilk ikideki 2 takımın 3 maç üst üste yenileceğini düşünmezdi.


Üst sıralardaki müthiş çekişmenin bir başka benzeri de küme düşme hattında gerçekleşiyor. Son sıradaki Sakarya, mucizevi bir çıkış peşinde... Tatangalar inanılmaz bir direnç gösteriyor. Öte yandan 6 maçtır sahayı puansız terk eden Rize, bu defa Malatya deplasmanında turnayı gözünden vurdu. Ligin en istikrarlı takımları arasında saydığımız Karşıyaka ise, evinde başarısız bir sezon geçiren Gaziantep’e teslim oldu.


Bu kadar laf edip, Boluspor’dan bahsetmeden olur mu! Benim de sonucunu merakla beklediğim maçta, ikinci yarının iki başarılı ekibi kozlarını paylaştı. Ev sahibi Karabük, ilk maçta Bolu’da yendiği rakibine kendi sahasında yenildi. Bolu, ikinci yarının ilk maçında lider Manisaspor’a yenildikten sonra, üst üste 5 maçını da kazanarak, nerelerden nerelere geldi.
Zirvedeki ekiplerin sürekli puan kaybetmesinden sonra, bazı çevrelerin “İzmir takımları kollanıyor ve Kasımpaşa da bu gurubun içinde” gibi komplo teorilerinin çürümüş olduğunu da belirtmeden geçemedim.


Samsunspor-Manisaspor
Bu maç öncesi tahmin yaparken, “Çıkacak sonuç ne olursa olsun, sürpriz olmaz” demiştim. Özellikle Manisaspor’un, kayıplarının telafi maçı olarak Samsun’da 3 puana oynayacağını belirtmiştim. Ama bu yorumuma, bir de şunu ekledim; Samsunspor’un bir iç saha canavarı olduğunu unutmayalım. İşte bu son cümle tuttu ve Manisa, Volkan’ın golüne engel olamadı.


Kasımpaşa-Güngören Bld.
İlk yarıda Güngören Belediyespor, Kasımpaşa’yı yendiğinde herkes şaşırmıştı. Ama bu defa evinde de Kasımpaşa’yı yenmeyi başaran Güngören’i kutlamak gerek. Küme düşme hattında dolaşan Güngören Belediye, altın değerinde bir galibiyet alırken, rakibine de Süper Lig’de ağır bir darbe vurdu.


Diyarbakırspor-Erciyesspor
Zor bir maçtı. Diyarbakır mutlaka kazanmak istiyordu. Çünkü bu maç öncesi rakipleri kaybetmiş ve kazanırsa Kasımpaşa ile puan puana gelecekti. İlk yarı golsüz bitti. Erciyes, geçen hafta zehirlenmeler nedeniyle Adanaspor maçını oynayamamıştı. Kayseri ekibi de şiddetle puana ihtiyacı olduğunu, dirençli futbolla gösterdi. Ama sonunda gülen Diyarbakır’dı. Erhan Şentürk uzaktan bir şutla kaleci Kaya’yı avladı ve 3 puanı kazandırdı.


Altay-Orduspor
İzmir’de ev sahibi ekip kabus gördü. Eski futbolcuları Mehmet Şen’in golüyle Orduspor karşısında yenik duruma düşen Altay, maçı bırakmadı ve sahadan galibiyetle ayrıldı. Orduspor ise ligin ikinci yarısındaki beklentileri yine boşa çıkardı.


Gaziantep B.B.-Karşıyaka
Bu sezon iç sahadan çok dış sahada aldığı puanlarla dikkati çeken Gaziantep Belediyespor, bu kısır döngüyü Karşıyaka önünde kırdı. Galip gelse, çok şey kazanacaktı Karşıyaka, ama Gaziantep’te kaybederek, taraftarını hayal kırıklığına uğrattı.


K.Karabükspor-Boluspor
Karabük’te gülen Boluspor oldu. Kırmızı-Beyazlılar 3 puan serisini formda rakibi önünde de devam ettirerek, gözünü zirveye dikti. Boluspor’un bu başarısının altında; hem iyi yönetilmenin hem de devre arasını çok iyi değrelendirmenin yattığını düşünüyorum. Karabükspor ise kaybetmeyi aklından geçirmediği bu karşılaşmada, sahadan puansız ayrıldı.


Malatyaspor-Çaykur Rizespor
Malatyaspor, son iç saha maçlarındaki başarısını Rizespor önünde tekrarlayamadı. Sarı-Kırmızılılar erken bir golle öne geçmelerine rağmen eski oyuncuları Serdar Samatyalı’yı tutamayınca, sahadan boynu bükük ayrıldı. Konuk ekip Serdar’ın bir golü ve bir asisti ile haftalar sonra kazandı.


Adanaspor-Kartalspor
Adana’da öne geçen Kartalspor’du ama sahadan galip ayrılan Adanaspor oldu. Turuncu-Beyazlılar, ofansif gücünü Kartal karşısında gösterip rahat bir nefes aldı. Kartal, Serdar Akdoğan’ın oyunun başlarında attığı golle öne geçmesine rağmen, bu avanatjını kullanamadı. Ev sahibi ikinci yarıda attığı 3 golle zafere ulaştı.


Sakaryaspor-Giresunspor
Adapazar’ında iki takım için de hayati bir maç oynandı. Küme düşme hattından kurtulmak isteyen Sakarya ve Giresun, kıyasıya bir mücadele gösterdi. Ev sahibi, ilk maçta deplasmanda yendiği Giresunspor’u, kendi sahasında 1-0’la geçip, kümede kalma umutlarını arttırdı.

BANK ASYA 1. LİG'DE HAFTANIN GÖRÜNÜMÜ

25 Şubat 2009, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ya rütbeleri sökecek...‘’

Galatasaray’da Bülent Korkmaz dönemi ne getirecek? 48 saat evvel esamesi bile okunmayan, ama şimdi teknik patronluğa getirilen efsane kaptan ne yapacak? Öncelikle önünde; bir başka efsane kaptanın yaptıkları var. Fatih Terim de, Ankaragücü ve Göztepe deneyimlerinden sonra soru işaretleriyle gelmiş ve unutulmaz başarılara imza atmıştı.
Bülent Korkmaz dendiğinde ilk aklımıza gelen, müthiş bir profesyonellik, disiplin ve savaşçı bir ruh. Yıllarca bu ruhla oynamış bir futbol adamının takımına oynatacağı futol tarzı da aşağı yukarı bellidir. İlk deneyimi olan Erciyesspor’da bunu uygulattı ve kupada finale çıkan bir takım oluşturdu. Elindeki Galatasaray belki Fatih Terim’in UEFA’yı kazanan kadrosunun ruhunda değil. O kadroda en büyük savaşçı kendisiydi. Şimdi Süper Lig’in en pahalı kadrosuna sahip bir lejyonerler topluluğu var. Yani takımda general çok, ama askerler yeterli değil. Ya rütbeleri sökecek ya da kendi tarzına uyduracak Bülent Korkmaz.
Futbolu bırakırken bir jubile dahi yapılmayan ve buruk ayrılan Bülent Korkmaz’a yönetim böyle kritik bir görevi vererek, bir anlamda onurlandırmış ve günah çıkarmış oldu. Şimdi Galatasaray adına hesaplaşma değil, başarıyı yakalama ve yaraları sarma zamanı. Bülent hoca da soyadı gibi bunu korkmadan yapacaktır. Bence en büyük destekçisi de onu yıllardır tribünlere çağıran ve bağrına basan 12. adam Galatasaray taraftarı olacaktır.

24 Şubat 2009, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tünelin ucundaki ışık göründü‘’

Sivasspor rüzgarı, bütün Türkiye’yi sarmış durumda. Bu konuda yakın zamanda o kadar çok şey yazıldı, çizildi ki, bundan sonra söylenecekler, tekrardan ibaret gibi... Artık bu saatten sonra ne yaptıkları değil, ne yapacakları önemli. Genelde seslendirilmiyor ve yazılmıyordu ama kapalı kapılar ardında anlı şanlı otoritelerimiz, “Bu takım bu işi götüremez, bir yerde lastik patlatır” diyordu.
Bu düşüncenin sahipleri biraz da, “Ya sezon sonunda Sivasspor ipi göğüslerse, biz de patlarız” diye korkuyor. Ben kendi adıma çok rahatım. Çünkü bu takımı yaz kış demeden, her zaman, her yerde, her şartta takip ettim. Kötü gününü de gördüm iyi gününü de... O nedenle, görüş belirtirken; iyi de yazsam kötü de yazsam, hiç bir Sivaslı benim eleştirimden rahatsız olmaz. Tam aksine bunu yapma hakkını kendileri bana teslim eder.
Şu anda 3 puan farkla lider olan Sivasspor’un aklı; hem Süper Lig şampiyonluğunda hem de Türkiye Kupası’nda. Bu iki hedefe ulaşmak, tabi ki zor bir iş... Bu ikisini de elde etmek, müthiş bir başarı. Bir tanesini elde etmek bile, yine büyük başarı. Eğer hangisi olsun diye tercih noktasına gelinirse, sanırım tabi ki “Süper Lig Şampiyonluğu” tercih edilecektir.
Bitime 13 maç kaldı. Yani, Sivasspor’un önünde 39 puan var. Elde 45 olduğuna göre, bir kere Şampiyonlar Ligi şansı, oldukça yüksek. Hele hele Beşiktaş ve Trabzonspor ile içeride oynacakları maçları kazandıkları ya da kaybetmedikleri takdirde, bu şans daha da yükselecek.
Bu hafta Fenerbahçe ile cumartesi Kadıköy’de lig, çarşamba günü yine aynı statta bu kez kupa için karşılaşacaklar. Zamanın, Yiğidolar’ın lehine işlediği kesin. Futbol iklimi ve büyüklerin durumu, fazlasıyla Sivasspor’u şampiyonluğa itiyor. Bir kere iplerin elinizde olması önemli bir koz.
Gelelim bu iş nasıl olura; Sivasspor bir kere Trabzonspor’un tarihini iyi incelemeli. “Trabzonspor nasıl şampiyon oldu”, buna iyi bakmalı. Belki diyebilirsiniz ki; takım oluşumları, kent yapıları çok çok farklı... Ama Trabzonspor’un, şampiyonlukları yakalarken, yürek ve inanç bütünlüğü mükemmeldi. Şimdiki Sivasspor’a baktığımızda da; yürek ve inanç bütünlüğünün üst düzeyde olduğunu görüyoruz. Ama o zamandan bu zamana, Türkiye, bir futbol devrimi gerçekleştirdi. Anadolu’da bu devrimin öncülüğünü yapmak da artık Sivasspor’un işi...
Bence tünelin ucundaki ışık göründü, gerisi bu tüneli geçmeye kalıyor...

24 Şubat 2009, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Umut'suz da olur...‘’

Trabzon’da Hüseyin ile Umut yok! Öyleyse bu takımdan umut yok mu! Böyle düşünenler yanılır. Şampiyonluğa oynayan Trabzon’un işi 2 oyuncuya kaldıysa vay haline! Tabii ki sezon başından beri beraber oynayan ekipten 2 eksik kırılma yaratabilir. Ama şöyle bir kaç hafta geriye gidelim... İçeride kazanılan Ankaragücü maçı bundan farklı mıydı? Beşiktaş maçındaki futbol kimi tatmin etmişti? Şimdi kaybedince yazmak çizmek kolay. Ama bu maçlarda aklı selim spor yazarları gerekli uyarıları yapmıştı zaten. Sezon başından beri taraftarı önünde alınan 3 puanlara baktığınızda hep sıkıntı dolu dakikalar... Belki rakibe az pozisyon verdi Bordo-Mavili ekip ama şöyle Avni Aker’de keyifli bir galibiyet izlemedi taraftar. Sezon başı şampiyonluk sözü verilmedi. Fakat skorlar öyle bir noktaya getirdi ki Trabzonspor’u, fırsat kaçırılmamalıydı.
Ersun Yanal’la bu meslekte yola çıkan ve ondan çok şey öğrenen Mesut Bakkal, bildiklerini sahaya yansıttı. Belki de Yanal’ın silahıyla, taktik düşüncesiyle vurdu Trabzon’u. Şimdiye kadar deplasmanda sadece puan alabilir ve hiç galibiyeti olmayan Denizli evinde hiç yenilmeyen Trabzon’u devirdi. Konuk ekip için ligde kalma mücadelesinde ne denli önemli bir 3 puansa rakibi için de şampiyonluk yolunda bir o kadar önemli bir kayıptı. Devre arası revizyona giden Denizli, yabancıda tam isabet sağlamış. İki şık golün ötesinde müthiş bir yardımlaşma ile oynadı Horozlar. Orta alanı inanılmaz çalışan (özellikle Braga maçın gizli kahramanıydı) ve hem savunmayı hem de hücum dengeli götüren Denizli’de 2 golcünün birbirlerine asistleri de dikkat çekti.
Savunmada Egemen’in başarılı oyununa rağmen, tecrübeli Song’un 2 haftadır üst üste rakibe vurdurduğu kafalar biraz pahalıya patladı takımına. Golcü Gökhan Ünal Beşiktaş’a zorunu attı ama Denizli’ye kolayını yapamadı. Hani derler ya bir müsibet bin nasihaten iyidir. Bu yenilgiden gereken ders çıkartılırsa Trabzon yarışa kaldığı yerden devam eder!

22 Şubat 2009, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Top artık Aslan'da‘’

Fransa’da zafere kaçış değil zafere çıkış maçıydı. Ligde kötü günler geçiren Galatasaray Avrupa Kupaları’nda Türkiye’yi tek başına temsil ederken bir anlamda küllerinden doğmayı hedefliyordu. Skibbe, sahaya Antalya maçı sonrası verdiği demeci doğrularcasına hem değişik bir sistem hem de değişik bir kadro sürdü. Ancak maç öncesi kafamızda soru işaretleri de oluşmadı değil. Acaba bu taktik Bordeaux gibi bir deplasmanda geçerli olur muydu? Bunu Ali Sami Yen’e bıraksak iyi olmaz mıydı? Bordeaux cephesinde maç öncesi Fransız ekibinin, ‘önce lig sonra UEFA’ demesi bize biraz avantaj gibiydi. Şampiyonlar Ligi’nden iyi para kazanan Bordeaux’nun kendi liginde yine bu şansı yakalaması ve bu yolda UEFA’nın bir köstek olacağı düşüncesi maç öncesi konuşulanlardı.

Kısacası Kadıköy’e giden yol Bordeaux’dan geçiyordu. Ama dereyi görmeden paçayı sıvamak olmazdı. 2000’deki UEFA kupası nasıl gelmişti... Tek tek engelleri aşarak ve bileğinin hakkıyla Danimarka’da zafere ulaşmıştık. Bence önemli olan dün gece o ruhu yakalamaktı. İlk yarıda Skibbe’nin 3-5-2 taktiği tuttu. Rakip ilk 15 dakikada kanatları iyi kullandı ama, sonrasında oyunu dengeledik. Bana göre bu kadroda Barış’ın yerine Sabri tercihi daha doğru olurdu. Alman hoca da ikinci yarıda Sabri’yi aldı zaten. Savunmadaki 3’lü görevini iyi yaptı ama aynı agresifliği forvette göremedik. Kewell kendine yakışmayacak bir gol kaçırırken, henüz tam hazır olmadığı belliydi. Lincoln zaman zaman parladı ama genel olarak etkisiz kaldı. Sanctis ise Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Hem önemli kurtarışlar yaptı hem de savunmayı organize etti.
Sonuçta iki ayaklı bir maçtı, Galatasaray ezilmeden avantajlı bir sonuç aldı. Yıldızları daha gününde bir Cim Bom, bu turu İstanbul’da çok zorlanmadan geçer.

19 Şubat 2009, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Daha yeni başlıyor‘’

1.Lig’de önceki hafta olduğu gibi zirvedeki iki takım yine kaybetti, takipçileri ise yola devam etti. Liderlik yarışı kızışırken, alt sıralarda da heyecan dorukta...

Bank Asya 1.Lig yeniden başlıyor... Baksanıza neredeyse Süper Lig’e geldi dediğimiz iki takım Manisa ve Kasımpaşa üst üste aldıkları ikişer yenilgiyle takipçilerini iştahlandırdılar. Bu hafta birbirinden ilginç sonuçlar vardı. Ama sonuçlardan öte bir maç da ertelendi Bank Asya’da... Kayseri Erciyesspor’da Adanaspor maçına bir gün kala, 22 futbolcunun zehirlenme teşhisiyle rapor alması ilginçti. Kimseyi suçlamıyorum ancak, bir hafta idmana çıkmayan Erciyesspor’un böyle önemli bir maç öncesi toplu halde zehirlenmesini biraz manidar karşıladım. Tabi ki doktor raporuna diyecek sözümuz olamaz. Ancak rakip takım Adanaspor Başkanı Bayram Akgül, bu olayı inandırıcı bulmadığını çok net bir demeçle belirrti ve Erciyesspor’u kınadığını ifade etti. Bu olayın bir federasyon boyutu vardı tabi ki. Önce 12 kişi denilen zehirlenme, Adanaspor’un ‘33 kişilik bir kadro var, diğerleriyle çıkar oynarlar’ itirazı üzerine, birden 22’ye çıktı. TFF yetkililerinin tavrının da burada pek tatmin edici olmadığının altını çizelim. Bu olayın hassas tarafı; ligin sonlarına doğru kullanılabilecek bir örnek teşkil etmesiydi. Bizden söylemesi diyelim ve noktayı koyup haftanın maçlarına geçelim...

Manisaspor-Altay
Manisa’da gerçekten 6 puanlık bir maça çıktı iki takım. Kağıt üzerinde ev sahibi, bir önceki hafta Karabük’teki şok sonuca rağmen ağır basıyordu. Nitekim ilk yarı beklenildiği gibi geçti. Altay bir penaltı yaptı, Erdi kırmızı kart gördü. Ancak Manisa bu fırsatı kullanamadı ve penaltıyı Altay kalecisi Gökhan kurtardı. İkinci yarı bir kımızı da Manisa’ya çıktı; Yiğit ikinci sarı karttan oyun dışı kaldı. Artık iki takım da bir puana razı derken, Yasin’in kornerinde Tiago kafayla Manisa ağlarını havalandırdı ve Altay’ı yine ilk iki yarışının içine soktu.

Karşıyaka-Kasımpaşa
Karşıyaka, Çaykur Rize maçında olduğu gibi yine son dakikada güldü. Uzun süre birbirlerini deneyen ve tartan iki takım 90 dakikada çok az gol pozisyonu buldu. Hafızalarda kalan, ikinci yarıda Erhan Küçük ile gole çok yaklaşan ve Kerem’in Karşıyaka kalesinde önlediği gollük bir pozisyondu. Daha sonra Eser’in Kasımpaşa üst direğinden dönen topu. Ve son dakikada tecrübeli Fuat’ın rakip savunmaya çarpıp gol olan frikiği.

Çaykur Rizespor-Diyarbakırspor
Rize’de kemençeler galibiyet için çalıyordu. İlk maçta deplasmanda yendikleri Diyarbakırspor’u evinden puansız göndermeyi amaçladı Karadeniz ekibi. Ancak Raşit Çetiner’le çıktıkları ilk maçta puansız sahadan ayrıldılar. Üst üste 6. maçını da kaybeden Rizespor, sanki bir uçurumdan yuvarlandı. Diyarbakırspor’a ise Karadeniz yarıyor. Güneydoğu ekibi ikinci yarının ilk maçında da Ordu’dan 3 puanla dönmüştü. Diyarbakırspor, büyük önem taşıyan bu maçta 3 puanı, yeni transferi Ömer’le kazandı.

Boluspor-Malatyaspor
Ligin ikinci yarısının flaş ekibi Boluspor kazanmaya doymuyor. Evinde Malatyaspor karşısında favori olduğu maçta İlyas ile öne geçen Yarenler, uzun süre 2-1 lik skorla götürdüğü karşılamada farka son dakikalarda gitti. Bu skorla Play-Off için önemli bir avantaj kazanan Boluspor, belki de sürpriz sonuçların çokça alındığı 1.Lig’de ilk ikiyi de zorlarım mesajlarını verir gibi...

Kartalspor-Sakaryaspor
İstanbul’da ne şiş yandı, ne de kebap. Kartal ligde kalmayı garanti altına alıp, diğer hedeflere koşma peşinde. Sakaryaspor ise 3 puan için geldiği İstanbul’da kazanamadı ama kaybetmedi de. Aslında 1 puan iyidir ama Tatangalar’ın böyle karşılaşmaları 3 puanla kapatması lazım. Kartal ise toparlanma sürecinde ve evinde de olsa haftayı boş geçmedi.

Orduspor-K.Karabükspor
Karadeniz’de ilginç bir karşılama vardı. Orduspor, Karabükspor’u bu maçta evine az kalsın puansız yolluyordu. Golcüsü Bruno ile öne geçen Orduspor, skoru koruyamadı ve son saniyelerdeki Karübük golüne engel olamayınca sahadan bir puanla ayrıldı. İkinci yarının flaş takımı Karabükspor ise zorlu bir deplasmanda aldığı beraberlikle, yükselişini sürdürdü.

Güngören Belediyespor-Samsunspor
İki takımın da puana ihtiyaç duyduğu bir karşılaşmaydı, amaçları üst sıralara tırmanıp rahat bir nefes almaktı. Güngören uzun süredir başarısız bir dönem yaşıyor ama saha avantajını da kullanmak istiyordu. Samsun ise deplasmanların başarısız takımı. Karadeniz ekibi Murat’ın erken gelen kırmızı kartı ile uzun süre 10 kişi oynamasına rağmen, 1 puan çıkartıp evine mutlu döndü. Maçta zaman zaman yaşanan gerginlikler ise iki takıma da yakışmadı.

Giresunspor-Gaziantep B.B
Giresunspor’un eski hastalığı yine hortladı.. Çotanaklar ilk yarıda iç sahadaki başarısızlıkları nedeniyle tehlike çemberinden uzaklaşamadılar. 2. yarıya iyi başlayan Giresun, moralli çıktğı Gaziantep önünde 2-0 yenilip adeta şok oldu. Aslında Gaziantep Büyükşehir Belelediyespor da içerde kaybeden, dışarda kazanan bir yapıya sahip.... Sonuçta Gaziantep ekibi altın değerinde bir 3 puanı ve ilk yarıdaki yenilginin rövanşını almış oldu.


BANK ASYA 1. LİG'DE HAFTANIN GÖRÜNÜMÜ

18 Şubat 2009, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI