‘’Bile bile lades!‘’
Ligin ikincisi ile üçüncüsünün maçında taktik açıdan doyurucu bir ilk yarı izledik. 20 takımlı ligimizin en çok akan oyun golü atan iki takımı Hatayspor ile Beşiktaş birbirinden farklı oyun tarzına sahipler. Beşiktaş sete yerleşerek 16 ‘Akan oyun golü’ atmışken, Hatayspor 14 ‘Akan oyun golü’nün 10’unu kontra ataktan (geçiş oyunundan) kazanmıştı. Ömer Erdoğan ve futbolcuları dün Beşiktaş’a karşı 11. kez aynı başarıyı gösterdi ve rakibin stoperine yaptığı baskıyla merkezde kazandığı topu 3. pasta ağlara gönderdi.
Bencilce hareket...
Elbette Vida’ya bu baskı bir çok maçta geliyor ama Beşiktaş Souza gibi güvenli bir limandan yoksun olunca Hatay yaptığı her stoper yönlendirmesinde topu ya kazandı ya da rakibine pas yaptırmadı. Hatayspor’un golünde El Kaabi topu kaleye gönderdiğinde Saba tam çizgi üzerinde gole ismini yazdırmak için dokundu. Ofsaytta olabilirdi argümanını hiç karıştırmadan söylemek gerekirse Saba’nın yaptığı takım arkadaşının emeğine haksızlık. Top zaten çizgideydi ve dokunmasa da gol oluyordu. Bu kadar bencilce hareket ederek takıma değil kendine hizmet etmesini takım arkadaşlarının da doğru bulmadığını düşünüyorum. İlk yarıda Beşiktaş bir türlü istediği pas akışını sağlayamazken bir de 24’te Batshuayi’nin sakatlanıp çıkması Sergen Yalçın’ı Kenan Karaman’ı oyuna sokmak zorunda bıraktı. Ne var ki, Milli forvetin pas ve şut tercihleri saç baş yolduracak kadar yanlıştı.
Hatay'ı cesaretlendirdiler
Necip ile Atiba’nın bölge geçişlerini pasla yapamamaları aslında ilk yarının en önemli detaylarıyken Sergen Yalçın’ın değişim için 61’i beklemesi Hatay’ı cesaretlendiren birincil unsurdu. Salih ile Mehmet Topal’ın girişinin ardından Beşiktaş orta saha üstünlüğünü aldı, beklenen seviyede olmasa da baskıyı kurdu. Bu baskı anlarından birinde Mehmet Topal topukla kariyerinin golünü attı. Montero kaleden ve kaleciden uzak olmasına, topa dokunmamasına rağmen Cüneyt Çakır yardımcısıyla birlikte VAR’da inceleyip bu estetik golü iptal etti. Hatayspor, alameti farikası olan geçiş oyunuyla Beşiktaş’a bir gol attı ve sonrasında da tabelayı tutmayı başardı. Sergen Yalçın ve futbolcuları aynı golü yiyerek bile bile lades dediler ve bu sezon deplasmanda 3. kez yenildiler.
‘’Sorun 3'lü değil B planının olmaması‘’
“Pereira’nın sistemi kolay savunulur hale geldiğinden her maç formasyonu sabit tutup isimleri değiştirerek fark yaratmak istiyor ama forvetler bu kez oyun pratiği eksikliğine takılıyor. Pereira’nın en büyük sorunu ana planının 3-4-3 olması değil, B planının olmaması”
"Forvette istikrar gerek"
Fenerbahçe, ligde ilk 10 sıradaki takımlar arasında en az gol atanı (14). Bunun nedeni oyuncuların son vuruş başarısızlığı mı yoksak taktikten kaynaklanan bir sorun mu?
Fenerbahçe topu rakip ceza sahasına yeterli sayıda taşıdığı bir çok maç oynadı. Lig gollerinin 9’unu forvetleri, 3’ünü Ferdi ve Samuel, 2’sini orta sahaları, sadece 1’ini savunması atmış. Geçen sezon Ozan Tufan 6 gol 8 asist ile 14 lig golüne katkıda bulunmuştu. Bu yıl Ozan etkisi yaratanın henüz çıkmamış olması ve dönen topları doğru kullanamama Fenerbahçe’nin gol sorununu derinleştiriyor. Pereira’nın sistemi kolay savunulur hale geldiğinden her maç formasyonu sabit tutup isimleri değiştirerek fark yaratmak istiyor ama forvetler bu kez oyun pratiği eksikliğine takılıyor. Vitor Pereira yönettiği 15 resmi maçta sadece 3 kez aynı forvet hattıyla maça başlamış.
"Mesut'u sorun haline getirdi"
Mesut Özil ile Pereira’nın iletişimini ve yaşadıkları sorunları nasıl yorumlamak gerek?
Mesut’un aldığı dakikalara ve oyundan çıkarken mimiklerine bakıldığında hocayla iletişiminin çok da iyi olmadığı düşünülebilir. Bunu biraz da Pereira körüklüyor. Mesut Özil’i 86’da oyuna almak ‘burada patron benim’ demektir. Basketbolda 20 sayı önde olan antrenörün bitime 30 saniye kala mola alması nasıl hakaret sayılırsa, Mesut standartında bir dünya yıldızını Hatay maçında 86’da oyuna almak aynı sınıfta değerlendirilir. Mesut’u takımın bir parçası yapmalıydı ama o takımın sorunlarından biri haline gelmesine göz yumdu.
"Kendisini değiştirmeli"
Kulüp, Vitor Pereira’yı açıkladığında taktik konusundaki esnekliğine özel olarak vurgu yapmıştı. Ancak şu ana kadar ne olursa olsun 3’lü savunmadan vazgeçmeyen bir hoca var. Bunun sebebi, planı iyice oturtmak mı yoksa bir inatlaşma mı?
Pereira’nın en büyük sorunu ana planının 3-4-3 olması değil, B planının olmaması. Hocanın sorunu oyuna müdahalelerinin zayıflığı ve B planının sadece oyuncu değişimiyle sınırlı kalması. Gole ihtiyacı olduğu dakikalarda bile sahada 3 stoperle kalması ve stoper çıkarıp stoper sokması. Hocanın bir hamle sorunu olduğu aşikâr. 15 resmi maçta sadece Helsinki maçında Mesut- Muhammed değişimimi ve Antalya maçında Arda Güler’i alarak kazanabildi. Kalan 13 maçta oyunu ve skoru değiştiremedi. Pereira taktiksel esneklik konusunda kendisini değiştirmeli, yoksa iş sistem fetişizmine dönebilir.
"Endişeyi körükledi"
Zirveyle puan farkı 5 ve daha oynanacak 28 maç var. Buna rağmen camianın karamsar bir havaya bürünmesinin nedeni ne olabilir?
Camia havayı kokluyor, oyunu görüyor, Pereira’nın Antwerp maçı sonrası açıklamalarını dinliyor ve karamsarlığa kapılıyor. Pereira’nın son Avrupa Ligi çıkışı camiadaki endişeyi körükledi. Pereira’nın ‘Avrupa Ligi’ni almamızı mı bekliyorsunuz’ açıklaması gereksizdi. Fenerbahçe’nin kadrosu Antwerp, Frankfurt ya da Olympiakos’tan aşağıda değil ki. Camia bu kadrodan kupayı kazanmasını elbette bekler çünkü burası Fenerbahçe. Ama bundan da önce Pereira’dan taktik esneklik göstermesini, Olympiakos’tan Kadıköy’de 3 yememesini, Antwerp’i, Sivas’ı, Alanya’yı evde yenmesini bekliyor.
‘’Büyük buhran‘’
Kadıköy’de Alanyaspor’a karşı maçın genelinde topun hakimiyeti Fenerbahçe’deydi. Baskıyı kurdular, tempoyu hep elde tuttular, oyunu Alanyaspor’un ceza sahasına yıktılar, kendi rekorlarını kırarak 46 kez rakip ceza sahasında topla oynadılar, 20 kez gol girişiminde bulundular. Ne var ki, bitiricilik kısmında yetersiz kaldılar.
Kırılma anı
Serdar Alanyaspor ceza sahasına yerleşmiş ve kısa mesafede Fenerbahçe’yi savunmaya çalışırken arkada çok nadir boşluk bıraktı. Pelkas ve Rossi kısa mesafede patlayıcı kuvvet koşuları ve çabukluklarıyla pozisyon ararken, en müsait olanını Serdar Dursun buldu. Serdar’ın 3 metreden boş kaleye vurmak yerine topu tribünlere göndermesi maçın kırılma anıydı. İlginçtir; Alanyaspor 75’e kadar Fenerbahçe kalesine tek bir şut çekemezken kaleye gelen ilk şutun gol olması kaderin cilvesi olsa gerek. Bülent Korkmaz tüm maç bir ya da iki kez yakalayacağı pozisyonu kovalarken Efecan o kadar ustaca savunma arkasına koşu gösterdi ki, Juanfran’ın akıl dolu pası ayaklarına geldiğinde artık Fenerbahçe savunması için çok geçti. Efecan, geçen hafta Kayserispor’a karşı 1 gol 2 asistlik performansına dün gece de nefis bir asist daha eklerken, Emre Akbaba bu sezon ilk kez golle buluştu.
Hocadan beklentiler
Alanyaspor golü bulunca tribünlerin baskısı Serdar’ın omuzlarına binmeye başladı. 80’de Serdar kafayla topu ağlara göndererek yükün altında tek başına kalmaktan kurtulmuş görünse de Alanyaspor’un bitime dakikalar kala Efkan ile attığı gol tüm Fenerbahçeli futbolcuları çığın altında bıraktı. Elbette kimse Pereira’dan Avrupa Ligi’ni kazanmasını beklemiyor. Ama en azından Olympiakos’tan Kadıköy’de 3 yememesini, Antwerp’i Alanyaspor’u yenmesini, Mesut’u bir sorun değil yıldız olarak takımın parçası yapmasını bekliyor.
‘’Rakibin tarzı Fenerbahçe'ye ters!‘’
Fenerbahçe'nin hocası Vitor Pereira, bugün en sevmeyeceği tarzdaki rakiple karşı karşıya gelecek. Topla oynamayı çok seven Çağdaş Atan’dan topa az dokunup hızlı kaleye gitmeye odaklanan Bülent Korkmaz’a geçen Alanyaspor, 6 haftada hiç kaybetmedi. Yüksek tempolu oyunlara cevap verebiliyor, topa sahip olmaları gerektiğinde bocalamıyorlar. Vitor Pereira’nın son 3 lig ve Avrupa Ligi maçlarındaki oyun tercihlerine bakınca topsuz oyuna daha çok odaklandığını görebiliriz.
Endişe taşımıyorlar
Sarı-Lacivertliler için Hatay deplasmanındaki topa az sahip olunan ama tempoyu belirleyen dominant oyun modeli sonraki maçların hiçbirinde o şiddette kullanılamadı. Bu sürede Olympiakos ve Trabzon yenilgileriyle Antwerp beraberliği yaşandı. Bugünkü rakip Alanya da tıpkı Vitor Pereira’nın Hatay maçı planında olduğu gibi topa az dokunuyor görünse de oyunun inisiyatifini asla rakibe bırakmıyor. Büyük takımlara deplasmana gittiklerinde endişe taşımıyor tam tersi rakibi huzursuz eden bir oyun tarzına sahipler.
Abartmış da olmayız
Pereira’nın en sevmeyeceği tarzdaki dersek de abartmış olmayız. Fenerbahçe’nin artık kendi imza oyununu seçmesi ve o yolda ilerlemesi gerekiyor. Pereira’nın oyununu sadece yüksek tempo ile izah etmek yetmez. Tempo oyununa yetenek ve topa nitelikli sahip olunan sürelerin artırılması da eklenmeli. Kim Min Jae’nın yokluğunda merkeze Szalai, sağ stopere Tisserand, sola da Novak’ın geçmesi beklenebilir. Samuel cezalı olduğundan sağ kenarda Nazım’a forma şansı doğacaktır. Ama tabii ön alanda Mesut mu, Pelkas mı, Rossi mi sorusu en can alıcı soru...
‘’Uçmuyor, akıllı oynuyor‘’
Galatasaray Avrupa Ligi’nde hayli zor bir grupta 3. maçlar sonunda 7 puana ulaştı. Muhtemelen son Lokomotiv galibiyeti Terim ve öğrencilerini gruptan lider çıkarmaya yardımcı olabilir. Bunun için evdeki Moskova maçının kazanılması işleri kolaylaştıracak. Gelelim Beşiktaş derbisi öncesi futbol kalitesi ve Terim’in kadroyu kullanma şekline. Galatasaray sezon öncesi yeni başkanıyla transfer politikası ve kadro yapılanmasında ‘ray’ değiştirdi. Görüyoruz ki, Muslera’nın önünde oynayan 10 futbolcunun yaş ortalaması 24’lere kadar indi. Galatasaray sahada dinamizm ile fark yaratmaya çalışıyor. Devre arasında güçlü bir 6 numara ve kazanılmış oyun pratiğiyle her şey çok daha iyi hale gelebilir.
Toparlanma süreci
Galatasaray’ın Kasımpaşa beraberliğiyle başlayıp içeride kazanılan Göztepe maçına kadar süren 4 maçlık bir tıkanma süreci oldu. Avrupa Ligi’nde maç kaybetmeyen ve ligde 3 haftadır kazanan Terim’in, futbol olarak takımı şahlandırdığı söylenemese de doğru oyun Galatasaray’a maç kazandırıyor. Futbolda her zaman estetik kazanmaz, bazen tabelaya oynamak hayat kurtarır. Terim de bunu uyguluyor ve takımını girdiği 4 maçlık girdaptan çıkarmayı başardı. Avrupa Ligi’nde Marcao ile oynamanın getirileri oyun kurulumunda kendini gösteriyor. Beşiktaş derbisinden itibaren Brezilyalı stoperin oynayabilecek oluşu Galatasaray’ın savunma kusurlarının önemli bir bölümünü düzeltebilir.
Sporting taktiği!
Galatasaray’ın son Konya ve Moskova maçlarında topun hakimiyetini yitirmiş olması kalesine baskı olarak dönmüş olsa da Muslera ve arkadaşları gol yemeden sahadan ayrılmayı başardı. Ama bu durum Galatasaray’ın kusursuz savunma performansıyla değil rakibin son vuruş kabiliyetiyle açıklanırsa daha doğru olur. Beşiktaş, Konyaspor ve Moskova’dan çok daha yetenekli, topa yatkın bir takım. Maçın Dolmabahçe’de oynanacağı da düşünüldüğünde Beşiktaş’ın topa sahip olduğu Galatasaray’ın, Lokomotiv Moskova maçının son 20 dakikasında olduğu gibi geçiş oyunu üzerine plan yapacağı bir derbi beklentisi oluşuyor. Sanırım Terim, Beşiktaş-Sporting maçını daha dikkatli gözlerle analiz etmeli ve önde oynayan stoperlerin geri koşulardaki zaaflarını çalışmalı.
‘’Toptan uzak kalınca‘’
Fenerbahçe Avrupa Ligi’nde Antwerp’e karşı, belki de sezonu kaçıracağı, bir puan kaybı yaşadı. Kadıköy’de iki maçta 1 puan almak, grupta ilk ikiye girme şansını zora sokabilir. Maçın başlangıç temposu Pereira standartlarının çok altındaydı. Savunmanın yerleşmesi zaman aldığından, Fenerbahçe arkada Samatta ve Fischer’a dengesiz yakalandı. Henüz 2. dakikada Samatta’dan golü yedi. Mesut ve Berisha toptan çok uzak kalınca, sahanın en etkisiz iki ismi oldular. Fenerbahçe önde top tutmakta zorlandı ve basit top kayıplarıyla geri koşmak zorunda kaldı. Valencia’nın iştahı ve arayışları sayesinde skoru 2-1’e çevirebildiler. Ne var ki, ülke futbolunun onarılamaz kusuru duran top savunmasına bir katkı da! Fenerbahçe yaptı. Duran top savunmasında Antwerpliler’in bile şaşıracağı kadar kötü bir alan paylaşımı ikinci gole mal oldu. 67 sonrası Nazım sağa, Samuel sola, Valencia en uca geçse de hücum etkinliği bireysel çabalarla kalıcı olamadı. Pereira takımın yarısını 67’de değiştirip, bir de toptan vazgeçince işler dün gece yolunda gitmedi. Fenerbahçe’nin özellikle Kadıköy’de toptan bu kadar uzak kalmaması gerek.
Gecenin sorusu
Mesut 67’de oyundan alınırken, Berisha ile birlikte takımının en az topla buluşanı olmasına mı, yoksa Pereira’ya mı kızıyordu?
Maçın starı
Valencia kariyerinin en özel sezonlarından birini Fenerbahçe’de yaşıyor. Penaltı kaçırmasına rağmen Antwerp’e 2 gol attı, gecenin yıldızı oldu.
Maçın olayı
İlk yarıda Mesut Özil’in 14 kez topla buluşması ve sahada topa en az dokunan Fenerbahçeli olması.
Kısa mesaj
Pereira 2-2’den sonra aynı anda 4 oyuncuyu değiştirerek hem tempoyu hem topu rakibe teslim etti. Kadıköy planını gözden geçirmeli ve topa hükmetmeyi düşünmeli.
‘’Oyun Palut'un, tabela Terim'in‘’
Galatasaray’ın ilk yarıda Halil’i Mohamed’le kullandığı düzen, merkezde Berkan’ın eksikliğini hissettirmedi. Mohamed, Rize deplasmanından yükselerek gittiği Mısır Milli Takımı’yla iyi bir Libya maçı oynayıp döndüğünden hayli moralli ve formdaydı. Golü çok erken atarak Galatasaray’a rahat nefes aldırdı. Fakat Terim’in golden sonraki planı işlemedi. Taylan orta sahada doğru pas tercihleriyle Morutan ve Cicaldau’yu oyunun içinde tutarken erken bir sarı kart ile riskini yükseltince devrede oyundan çıkarıldı. Fakat yerine giren Assuncao o kadar acemi göründü ki, top kayıpları, yanlış pas tercihleri ve gereksiz taça vurulan toplarla Galatasaray’ın ekstra baskı altında kalmasına sebep oldu.
Santrfor acemiliği
İlhan Palut, ilk kez forma verdiği Oğulcan’dan merkezde beklediğinden bile daha iyi performans almasına rağmen Rahmanoviç’in santrfor acemilikleriyle pozisyonları harcadı. İkinci yarı oyunun tüm momentumu Konyaspor’dayken Fatih Terim 60. dakikada 4 oyuncu değişikliği hakkını kullandı. Fakat oyunda değişen bir durum olmadı. İlhan hoca özellikle Serdar’ın bire birlerinden memnun olduğundan 74’e kadar bekledi, Michalak’ı oyuna aldıkdan sonra da Serdar Gürler’i sol kanada çekerek etkinliğini sürdürdü. Bir ara topa yüzde 70’lerin üzerinde sahip olan Konyaspor, Rahmanoviç’in bitiremediği pozisyonlardan dolayı etkinliğini tabelaya yansıtamadı.
İyi etüt edilmeli
Galatasaray erken bulduğu golle maçı kazanmayı başarsa da Fatih Terim’in Konyaspor maçını iyi etüt etmesi gerekiyor. Bu kadar baskı yiyip, ceza sahasında oynanan bir maçta gol yemediyse rakibin santrforunun şanssızlığına dua etmeli. Ya da kendi şansına. Sanırım Berkan’ın ve iyi bir 6 numaranın eksikliğinin nelere mal olduğu görülmüştür
‘’Artık her şey Norveç'e bağlı‘’
Norveç beraberliği gruptan ikinci çıkma umutlarımızı azalttı. Fikstüre bakıldığında Letonya ve Karadağ ile deplasmanda oynayacağız, içeride Cebelitarık ile karşılaşacağız. Norveç ise Letonya ve Karadağ ile evinde, Hollanda ile deplasmanda karşılaşacak. Biz 12 puandayız, 3 maçta 9 yaparsak maksimum 21’e ulaşırız. Norveç’in 21’e ulaşması için 7 alması yetiyor. Fakat bu bir FIFA organizasyonu ve ikili değil genel averaja bakılıyor. Norveç bizden 4 averaj önde, bu da demek oluyor ki, 21’e ulaşmaları halinde sadece 9 puan yetmez averajımızı düzeltmemiz gerekiyor. Açıkçası işimiz kolay değil. İçeride yenemediğimiz Letonya ve Karadağ’ı deplasmanda devirmemiz elbette kolay olmayacak. Norveç’in sonHollanda maçına çıkmadan oynayacağı Letonya ya da Karadağ maçlarından birinde takılması için dua edeceğiz.