‘’Yanlış modelledik‘’
Portekiz’in, eleme grubunda İrlanda ve Sırbistan’a karşı oynadığı 4 maçta sadece 1 kez kazanması ve rakiplerinin bunu 3’lü savunmayla başarmış olması Kuntz’u da benzer yola sevk etti anlaşılan. Ne var ki, Sırbistan 3-4-1-2 ile sahaya dizilip Vlahoviç-Mitroviç forvet ikilisiyle Portekiz’e baskı yaptı, oyun kurulumunu bozdu ve hücum aksiyonlarında fark yarattı. Kuntz’un Portekiz’e karşı kurguladığı 3-4-3 Cengiz-Burak-Kerem’in aralarına giren mesafelerden dolayı kadük kaldı.
Daha uygunu vardı!
Oysa, kendisi farkında olmasa da Sırbistan modeline çok uygun bir forvet seçeneğine sahipti. Alman hoca şayet Sırbistan’ı modelliyorsa Enes ile Burak’ı birlikte kullanmalıydı. La Liga’da attığı 14 golle Benzema’nın ardından krallık yarışına katılan Enes Ünal’ın bu formunu görmezden gelmek büyük bir antrenör handikabıydı. Enes, zaten Getafe’de klasik bir 3-5-2’nin ön ucunda partneri Ramirez ile tamamlayıcı forvet olarak aylardır harikalar yaratıyorken Kuntz’un başlangıç planında olmaması hayret vericiydi doğrusu.
Yanıltan detay
Keza Berkan’ın ligde her maç 12 kilometre ortalamayla koşu mesafesi katediyor oluşu Kuntz’u yanıltan bir başka detay. 3 stoperle savunmada beklerken sol kenarda Rıdvan Yılmaz gibi topu saklayabilen bir bekle oynamak ilk yarıda top kaybı neticesinde yediğimiz baskıyı kırabilirdi. Cengiz ile Burak’ın ikili oyunuyla golü bulduğumuzda henüz oyuna dengeyi getirememiştik ama Enes Ünal sahaya girer girmez ön alan baskısıyla büyük fark yarattı. Üstüne bir de Enes penaltı kazandırdı. Ne var ki, sırf bu kritik anlar için Milli Takım’da olan Burak Yılmaz penaltıyı auta atınca tur da elimizden kaçmış oldu. Kuntz Türkiye’yi Katar’a götüremedi diye yerin dibine sokulamaz. Biz zaten Katar’ı Güneş döneminde yitirmiştik, ona rağmen son ana kadar heyecanımızı taze tutabildik, ama insan bu kadar yaklaşmışken elinden kaçan tura yanıyor.
‘’Kim daha kötü?‘’
Muslera daha 1. dakika dolmadan öyle bir pas hatası yaptı ki, Muhammed kendi standardında vurabilse Galatasaray ağlarını havalandırabilirdi. Muslera’nın artık eski halinden eser yok. Bunu yönetim de Torrent de ve elbette bizzat Nando’nun kendisi de kabul etmeli. Kerem’in, Djilobodji’ye attığı çalım son zamanlarda ligimizde gördüğümüz en akıl dolu ve estetiklerinden biriydi. Pozisyonun devamında Gomis golü attı ama herkesin aklı Kerem’in çalımında kaldı.
Gomis’in, Kitsiou’ya devre bitmek üzereyken yaptığı faul sanırım maçın en anlamsız hareketlerinden biriydi. Gaziantepspor çok iyi olduğu duran top organizasyonunda Djilobodji ile golü yaparken, Berkan Kutlu’nun rakibiyle eşleşmesine rağmen savunamaması gole yardımcı oldu. Gaziantepspor ilk yarıda Galatasaray’a karşı oyunun her iki yönünde de üstünlük kurdu. Hava toplarında Galatasaray’ı açık ara geçen Erol Bulut ve öğrencileri yüzde 71’e 29’luk bir fark yaratırken ikili mücadelede yüzde 63’e 37 ile rakibini geçti. Bu istatistikler elbette hücumdaki rakamları da olumlu tetikledi ve Gaziantepspor Galatasaray kalesine sadece ilk yarıda 13 şut çekerek bu alanda bir rekora imza attı.
Doğru plan Antep'ten
Galatasaraylı futbolcular arasında kim daha kötü yarışması gibi bir 90 dakikaydı. Morutan 10 top kaybı, 0 top çalma ve sıfır etkiyle oynarken, Berkan Kutlu Galatasaray’ın yediği ilk 2 golde en hatalı oyuncuydu. Semih Kaya, Boey ve Omar’ın yokluğunda mecburen sağ bek oynadı, hücumda hiç bir etkisi yoktu. Savunma kısmında Sagal’a fizik üstünlük kurduğu söylenemez, Maxim’den söktüğü topu tekrar rakibine vererek 3. golün asistine yardım etti. Yarışmanın galibinin önemi yok, organize bir kötülük söz konusuydu ama maçın kazananı doğru planı uygulayıp, Maxim’e sahip olan Gaziantep’ti. Galatasaray’ın büyük para ve umutlarla transfer ettiği iki Rumen’den Cicaldau kenarda otururken, Morutan sıfır çekti. Gaziantep’in Rumen’i Maxim ise 2 asist 1 gol ile maçın adamı oldu.
‘’Sen konuşmazsan taraftar konuşur‘’
Batshuayi’nin golden sonraki sevincinde eliyle tribünlere yaptığı ‘Çok konuşuyorsunuz’ göndermesi çok anlamsız. Premier Lig’de bile çok yüksek oranda gol atan uluslararası bir santrfor, dünyanın herhangi bir liginde bu kadar uzun süre ve ısrarla gol kaçırırsa eleştirilir. Sevgili Batshuayi, Beşiktaş, Hatayspor kalesine tam 22 şut girişiminde bulunup, 12 isabet sağlıyorken, maç 1-1 berabere bitiyor ve sahanın en çok şut çeken futbolcusu sen oluyorsan, üstelik bir de gole giden topu kafanla auta yönlendiriyorsan taraftar elbette konuşur. Sen sahada konuşamadığın için konuşur. Bu çok doğal. Beşiktaş taraftarı bu sezon forvet performanslarından dolayı çok yıprandı, üzüldü. Zira Batshuayi böyle de Larin uçuyor mu? Elbette hayır. Larin’in basit top kayıpları Beşiktaş’ı takım olarak geri koşmak zorunda bırakıyor. Beşiktaş’ın forvetleri çok formsuz, Larin yetersiz, Güven umursamaz, Alex güçsüz. Olan Ghezzal’in çabalarına oluyor.
İkincilik iddiaları var mı?
Genç kaleci Emre Bilgin Saba’nın frikik golünde 4’lü bir baraj istedi, kendisi de çizgide barajın boş tarafını aldı. Kabul, Saba Lobjanidze topa nefis vurdu ama kaleci görüş açısı varken, barajı eksik kurdurduğu ve duruş hatası yaptığından golü yedi. Sanırım bu maçı uzun süre unutmayacak, önünde uzun bir kariyer var ve dün gece önemli tecrübeler edindi. Beşiktaş, ligde son 3 maçını kazanamadı, kupada Kayserispor’a elendi, Milli maç sonrası Trabzon deplasmanına gidecek. Sezonun bitimine 8 maç kalmışken Batshuayi ve arkadaşları lig ikinciliğine dair herhangi bir iddiaya sahipler mi?
‘’Mohamed'siz zordu‘’
Torrent’in, Mostafa Mohamd'i oturtup, Gomis ile başlaması herkesi olduğu gibi Xavi’yi de şaşırtmış olacak ki, Galatasaray forvetleri henüz 15 dakika dolmadan Barcelona kalesinde 3 pozisyon ürettiler. Galatasaray tribünleri, ‘Gomis soğukkanlılığını koruyabilmiş olsa, Babel son vuruşunu dengeli yapsa, Kerem panik olmasa’ cümleleriyle 15 dakikada bir sezonluk heyecan yaşadılar. İlk 15 dakikanın ardından Barcelona, Gomis’in yapamadığı baskıdan dolayı kalecisinden başlayarak genetiğine uygun pas oyununa dönebildi. İlk maçta Mohamed’in baskı kalitesi Barcelona’yı en zorlayan detaydı. Ne var ki yine Babel’in kazandırdığı bir korner neticesinde Cicaldau’nun ortası ve Marcao’nun usta işi kafa golü Barça’nın hesaplarını geciktirdi. Torrent, golden sonra takımını iki hat halinde kalesine çok yakın konumlandırdı, tıpkı ilk maçta olduğu gibi. Fakat bu kez sahada Mohamed ve Feghouli yoktu ve bu Galatasaray’ın hücum geçişlerinin önündeki en büyük engeldi. Üstelik Marcao ve arkadaşlarının savunma performansları ilk maçın uzağındaydı. Pedri’nin golünde herkes yerinde olsa da Marcao ve Berkan’ın savruluşları dikkat çekiciydi.
Barça'nın işini kolaylaştırdı
Gomis 30. dakikadan itibaren coşkusunu yitirdi, devre dönüşü Mohamed ile yer değiştirmesi gerekirken Torrent, yazılı olmayan antrenör kanununa uyarak 60 dakikanın geçmesini bekledi. Xavi’nin, Dembele hamlesine karşılık Babel sağa, Kerem sola geçti, Mohamed ise girdikten sonra ön alanda istediği topları alamadı. Buna rağmen baskı kalitesi yüksek, oyun iştahı Kerem dahil tüm takımı yükseltecek kadar yukarıdaydı. Galatasaray’ın ilk maçtaki planı çok güçlüydü. Ne var ki, Torrent’in, Ali Sami Yen’de Gomis tercihi ve Mostafa'yı oyuna geç alışı Barcelona’nın işini kolaylaştırdı. Yine de Galatasaray tatmin edici bir seri oynadı.
‘’Şimdi fark yaratmalı‘’
Vitor Pereira Fenerbahçe’deki ikinci dönemine hayli görkemli bir başlangıç yapmıştı. İlk 8 haftada topladığı 19 puanla Trabzon deplasmanına lider çıkmayı başarmıştı. Ne var ki, Trabzon maçında 1-0 öne geçişe rağmen Kim Min-Jae’nin erken kırmızı kartı sonrası hem maçta hem sezonda kırılma yaşamıştı.
İsmail Kartal, 15 Ocak’taki Antalyaspor deplasmanında ilk kez Fenerbahçe’nin başında görev aldı. Tam 9 lig maçında takımını yönetti ve aynı rakiplerle oynadıkları dönem baz alındığında Pereira’nın 2 puan önünde ilerliyor. Yani iki hocanın Antalyaspor ile Alanyaspor maçları arasındaki fikstür performanslarına bakıldığında arada devasa bir fark olmadığı görülüyor.
Henüz izleri silemedi
İki hocanın saha dizilimleri dışında oyun anlayışlarında büyük farkların olmadığı görülüyor. Malum Pereira şu anda Brezilya Ligi’nde çalışıyor olsa da hâlâ Türk spor kamuoyuna onu 3’lü savunma konusunda eleştirdiği argümanıyla göndermeler yapıyor. İsmail Kartal ise Pereira sonrası, ‘ben 4’lü savunmayla oynayacağım’ diyerek Pereira’nın izlerini sileceğinin sinyallerini vermişti. Peki gerçekten silebildi mi?
İstatistiklere bakıldığında silip süpürdüğünü söylemek zor. Neden mi? Cevabı 9 haftalık performansta gizli elbette. Aynı rakiplerle oynadıkları maçlara bakıldığında topa sahip olmada Pereira yüzde 51.3, Kartal yüzde 51.1 neredeyse eşitler. Toplam şutta durum 115-114 Kartal lehine, maç başına isabetli şutta ise Pereira 4.8’e 4 önde ve bu alanda yüzde 20 daha çok yüksek bir istatistik yakalamış.
Savunma gelişti
Peki Kartal’ın yakaladığı bu küçük fark nereden geliyor? Savunma ve penaltılardan... Pereira döneminde Fenerbahçe, Antalya ile Alanyaspor fikstürlerindeki 9 haftada 13 gol atıp 11 gol yerken, Kartal döneminde 16 gol atıp 9 yiyerek küçük de olsa fark yarattı. Üstelik İsmail Kartal ligdeki ilk 4 maçını kalede Berke ve Ertuğrul ile oynamasına rağmen istatistikleri düzeltmeyi başardı. Pereira ise maçların tümünü Altay ile oynama şansına sahip olmasına rağmen üçlü savunma arkasına sarkan forvetlerden beklenenden daha çok gol yedi. Bu süreçte Pereira ile Fenerbahçe hiç penaltı golü atamazken Serdar Dursun (2, Hatayspor) ve Mesut’un (Alanya) penaltıları İsmail Kartal’ı 3 gol farka taşıdı.
Takımı ayakta tuttu
Özetleyecek olursak; iki teknik direktörün aynı süreçleri mercek altına alındığında Fenerbahçe’de büyük farklar yaratmadıkları söylenebilir. Pereira 9 maçta 3 kez yenilirken, Kartal’ın sadece Başakşehir maçını kaybetmiş olması, Trabzon karşısında çok erken 10 kişi kalmasına rağmen takımını ayakta tutması, Alanya deplasmanında 5 golle kazanması gibi farkların altı çizilebilir. İsmail hocayı şimdi 3 maçlık sert bir fikstür bekliyor. Bu hafta Konya’yı ağırlayacak, Kayseri deplasmanına gidecek ve sonra Galatasaray ile Kadıköy’de oynayacak. Eğer fark yaratmak istiyorsa bu üç maça odaklanması ve Trabzonspor maçındaki futbol planını sürdürülebilir hale getirmek için ekstra çalışması gerekiyor.
‘’Koruma kalkanı‘’
Fenerbahçe, fizik olarak diri, geçişlerde hızlı ve Arda Güler’den sonra göz alıcı bir futbolla Alanya’ya 5 atarak sezonun en görkemli galibiyetlerinden birine imza attı. Alanya’nın neredeyse tesislerden itibaren pas yapmaya çalışan 3’lü savunmasına karşın Ozan Tufan’ın sağ bek oynadığı bir dörtlü hat kuran İsmail Kartal, Samuel’i sağ öne çekip Mesut’u sahaya sürdü. Bu tercihlere rağmen topun hakimiyeti Alanyaspor’da kalsa da oyunun momentumu hep Fenerbahçe’nin elindeydi.
Altay’ın asisti usta işi
Altay Bayındır bu sezon nefis işlere imza atıyor. Ayaklarını o kadar geliştirdi ki, dün gece Fenerbahçe’nin ilk golünde Rossi’ye yaptığı asist tam bir usta işiydi. Kaptan Altay’ın liderliği bir yana bu sezon ligin asist yapan ilk ve tek kalecisi olmayı başarması, çok hak ettiği bir unvandı doğrusu.
Altay’ın bu asistini överken Rossi’nin dokunuşunu göz ardı etmek haksızlık olur. Uruguaylı forvet geldiği günden bu yana en etkili maçlarından birini oynadı. Hem Arda’ya hem de Pelkas’a gol attırdı. 1 gol 2 asistle gecenin yıldızı oldu.
Asisti cila oldu
İsmail Kartal Arda Güler’i korumaya, Arda ise Fenerbahçe’yi korumaya kararlı görünüyor. Mesut Özil’in yerine oyuna girdikten kısa süre sonra klas bir gol attığında doğrudan yedek kulübesindeki Mesut’a koşacak kadar olgun ve düşünceli. Son dakikada Berisha’ya yaptığı asist performansının cilasıydı. Bir yıldız doğmuyor, yıldız doğalı epey oluyor. Bundan sonra koşması için sahaya çıkarılması, gelişim için dakika alması gerek.
‘’Umut verici‘’
Torrent, Barcelona'dan ziyade takımının Terim dönemi Avrupa Ligi performansını analiz etmiş. Neredeyse tesislerden itibaren pasla çıkan Barcelona'ya karşı, takımının sahadaki oyun boyunu kısaltan Torrent; Kerem ve Mustafa Muhammed'den savunma arkası koşular bekledi. Ancak Terim döneminden bir farkla; Halil'in yerinde sanırım tecrübesinden dolayı Feghouli'yi tercih etti. İlk yarıda Galatasaray rakibini iyi kontrol etti.
Frikikler dışında şutlara önlem aldı, alınamayanları da Pena tuttu. İnaki Pena dün gece muhteşem oynadı. Bir frikiği köşeden çıkardı, şutları direk diplerinden çeldi, tüm takıma özgüven yükledi. Pena, iyi bir kaleci ve önümüzdeki sezon Barcelona'nın kaleci rotasyonuna dahil olacağından, sadece bir kaç ay daha Galatasaray formasıyla izleyebileceğiz onu. Kerem ile birlikte Pena sahadaki tüm Galatasaraylı futbolculardan daha konsantre ve isteklilerdi. Kerem'in ilk yarıdaki slalomları Galatasaray'ı sahada cesaretlendirecek kadar başarılıydı.
Kerem takım arkadaşlarının zihninde bambaşka kapılar araladı, daha önemlisi tehditkâr futboluyla Barcelona'yı biraz olsun geri itebildi. Babel ise bildiğiniz gibiydi. Sahanın en etkisiz ismiydi. Torrent, 68'de Babel ve Muhammed'i alıp tıpkı Göztepe maçında olduğu gibi Emre Kılınç ile Gomis'i oyuna alarak Barcelona'lı meslektaşına bitirici bir hamle gösterdi. Bu hamlelerden sonra işler Galatasaray için beklenenden çok daha iyi ilerledi. Üstelik Xavi, 46'dan itibaren peş peşe hamleler yapmasına rağmen. Galatasaray nefis bir deplasman planıyla tur şansını İstanbul'a taşırken; Torrent ve futbolcuları rövanş için umut verdi.
‘’Yüksek tempo, bol hata‘’
Beşiktaş ile Başakşehir arasında dün gece Dolmabahçe’de oynanan karşılaşma bu sezonun en tempolu maçlarından biriydi. Beşiktaş, Başakşehir’e karşı maça beklenenden daha iyi başladı, Kenan ile Can biraz daha becerikli olsa ilk 20 dakikada 2 farklı öne geçmesi işten bile değildi. Önder Karaveli’nin Batshuayi’yi yedek kulübesine çekip Güven’i sahaya sürmesi son derece doğru ve adaletli bir tercihti. Güven Beşiktaş hücum setlerine büyük bir hareket getirdi, pozisyon üretti, ekmeğini taştan çıkardı ve bulduğunu da attı. Ne var ki, Beşiktaş iki tane büyük savunma hatasıyla gol yiyerek ‘savunma nasıl yapılmaz’ı uygulamalı gösterdi.
Eleştiriye açık
İlk golde Serdar Saatçi’nin topu uzaklaştırırken Trezeguet’e asist yapması, Welinton sakatlanıp çıkarken Önder Karaveli’nin Necip’i oyuna almak yerine biraz daha ısınmasını istemesi Başakşehir’i tabelada öne taşıdı. Elbette iki golde de Rosier’in duruş hataları ve ofsaytı bozan adam oluşu Fransız sağ bek adına gecenin bahtsızlığıydı. Önder hocanın Necip’i oyuna sokamaması eleştiriye çok açık bir konu elbette. Fakat ikinci yarı oyunu doğru kurgulayıp takımının topa nitelikli sahip olmasını sağlayarak Başakşehir’e tek bir şut attırmadan tüm inisiyatifi alan da Önder Karaveli’ydi. Dün gecenin dikkat çeken bazı performansları vardı. Alex Teixeira kendi standartlarının üzerinde oynarken, Kenan Karaman Beşiktaş formasıyla ilk golünü attı.
Çözüm üretemedi
Başakşehir Teknik Direktörü Erme Belözoğlu ise ikinci yarı topun hakimiyetini kaybeden takımına çözüm üretemedi, Pizzi’yi oyuna almak için 85’e kadar bekleyerek Beşiktaş’ı izledi. MHK’nin 8 Mart Dünya Kadınlar günü gerekçesiyle dün oynanan 3 Süper Lig maçına 4. Hakem olarak kadın hakemlerimizi ataması şık bir hareketti. Ama hemen ekleyeyim hakemin cinsiyeti olmaz, yeteneklisi ve iyisi olur. Lütfen bu 8 Mart ile sınırlı kalmasın kadın hakemlerimizi sahada daha sık görelim.