Geniş kadrolu bir büyük takım için işi zorlaştıran detaylardan biridir, seyrek maç takvimi. Galatasaray 5 Şubat’ta Trabzonspor ile oynadıktan sonra ilk kez geçen hafta Kasımpaşa’ya karşı bir lig maçına çıktı. Dün gece de Konya deplasmanına. Okan Buruk elindeki geniş ve kaliteli kadroyu küstürmemek bir şekilde formda tutmak zorunda. Sanırım bu durum Buruk üzerinde rotasyon baskısını artırıyor olsa gerek. Konya deplasmanında beklenenden daha derin bir rotasyona gitmesi Galatasaray’ın oyun standardını etkileyen en önemli faktördü.

Aşırı risk aldı

Konyaspor yeni hocası Stanojeviç ile çıktığı 5 lig maçında gol atamazken Galatasaray’a karşı da ilk yarı tek bir isabetli şut çekemedi. Hocanın Diouf’u alarak ikinci yarıya çift santrforla başlaması Galatasaray stoperlerinin üzerindeki baskıyı artırdı. Konyaspor’un oyunundaki bu değişime karşılık Okan Buruk henüz Barış-Zaniolo hamlesini yapmışken Soner Dikmen’in golü geldi. Maçın senaryosu bu golden sonra tamamen değişti. Çünkü Okan Buruk’a rekor daha cazip geldi.

Okan hocanın, hiçbir kuşun sonsuza kadar uçamayacağı gerçeğini aklından çıkarmaması gerekir. Ama 14 maçtır kazanıyor olmak, hoca için maçları hep tek ihtimalli hale getirmiş. Konya deplasmanında beraberliğe rıza göstermemek adına yaptığı 79’dan sonraki hamleler aşırı riskliydi ve maçı kaybedecek pozisyonları son 11 dakikada fazlasıyla verdiler.

Sevilla’ya karşı yine 3’lü bir savunma tercih eden Jesus, Ferdi’yi en formda olduğu sağ bekte, Oosterwolde’yi solda kullandı. İlk yarı Fenerbahçe oyunu domine ederken Arda, İsmail ve Ferdi beklentilerin üstünde oynadılar. Bir ara öylesine kendilerini kaptırdılar ki, sanki top sahada sadece bu üçü arasında oynanıyor gibiydi. Arda Güler, belli ki Alex de Souza’nın maçlarını izleyerek hazırlanmış bu maça. En az onun kadar teknik, göz kamaştırıcı ve yürekliydi. İsmail Yüksek, aylar sonra ilk kez oynamasına rağmen Arda ve Ferdi’nin destekleriyle ilk yarının en iyilerinden biriydi. Faulsüz toplar kazandı, Arda Güler’in arkasını topladı, Ferdi ile sahanın sağ kanadında ikili oyunlarla topu kaleye taşıdı. İlk 45 dakikada en dikkat çekici detaylardan biri Fenerbahçe’nin Oosterwolde’yi kullandığı sol kanattan neredeyse hiç gitmemesi, topu oraya hiç çevirmemesiydi. Nitekim Sevilla, Avrupa Ligi tarihinde ilk kez bir maçın ilk yarısını rakip ceza sahasında topla buluşamadan bitirdi.

Kale arkası durdurdu

Jesus, maçtan önce riskten bahsetmesine rağmen ikinci yarının başında Serdar Aziz’i kenara alıp sahaya fazladan bir ofansif hamle yapabilirdi. Ama Jesus riski sarı kartlı Serdar Aziz’i sahada 84’e kadar tutarak aldı. Jesus’un yapmadığı değişiklik yetmezmiş gibi bir da ritmini bulmuş takımı sahaya yabancı madde atan kale arkası tribünleri durdurdu. Bu sayede tam da Sevilla’nın istediği kıvamda bir son yarım saat izledik. Fenerbahçe çok daha farklı kazanma ve tarih yazma fırsatı ayağına kadar gelmişken bunu geri tepti. Üzücü bir klişe ama maalesef yazık oldu.

Fenerbahçe, Sevilla ’ya karşı ilk maçı 2 farkla kaybettiği için Kadıköy’de yüksek riskler almak zorunda kalacaktır. Elbette risk ne kadar büyükse kazanç da o oranda büyür. Fakat bu gerçeğin yanına kaybın da büyük olacağı detayını eklemek gerek. Jesus açısından, Sevilla rövanşı tam bir tecrübe konuşturma maçı olmalı. Kariyerinde iki Avrupa Ligi finalini üst üste kaybetmek gibi bir ayrıntı bulunmasına karşın hocanın Benfica, Sporting ve Flamengo ile kazandığı kupalar düşünüldüğünde onca antrenörlük birikiminin Sevilla ’ya karşı işe yaraması beklenebilir. Jesus bu sezon Fenerbahçe ile ligde 3 derbiyi de kazanamadı, Avrupa Ligi ’nde Rennes’e karşı hep geriden gelip berabere bitirdi. Neredeyse hiç büyük maç kazanamadan ilerliyor. Sevilla onun için de büyük bir fırsat olabilir. Bunun için hocanın riski yükseltmesi gerekebilir. Kadıköy ’de taraftarın desteğiyle coşkulu bir ön alan baskısı yapıp rakibin top kayıplarıyla oyun kurulumunu engellemeyi seçebilir. Ama burada yaşanmış acı bir Galatasaray derbisi tecrübesi olduğunu unutmamalı.

Risk alınmalı ama!

Galatasaray rakibin ön alan baskısını öngörüp statik bir santrfor yerine Barış Alper-Kerem-Rashica-Mertens ile savunma arkası koşulara odaklanınca Fenerbahçe ’yi rahat yenmişti. Sevilla’nın ilk maçta Torres, Gil ve Navas ile benzer bir strateji uyguladığını ve bunda ne kadar başarılı olduğunu hatırlatmak gerek. Risk alınmalı ama savunma arkasında oluşacak boşluklara stoperlerle birlikte beklerin zamanında dönebilmesi şartıyla.

Geçen hafta Ankaragücü’ne karşı kahramanlardan biri olan Aboubakar, Başakşehir önünde de maça damgasını vurmayı başardı. Kamerunlu santrfor bir çok özelliğe sahipken açık alanda yakalanması hayli zor, birebirde durdurulması imkansıza yakın bir santrfor. Kaleye yüzünü döndüğü anda rakip savunma için tehlike çanları çalıyor. Aboubakar geniş alan bulduğunda acele etmiyor, topu hep en doğru yere oynayabiliyor. Cenk Tosun’un orta sahada kazanıp başlattığı atağı jeneriklik bir gole çeviren Aboubakar, takım arkadaşlarından bu tip pozisyonları daha çok talep etmeli. Nitekim Masuaku’nun attığı gol öncesi atağı doğru yere yönlendirmesi boşuna değil.

Dolmabahçe’deki ilk maçta yeteneği sınırlı ama fizik gücüyle önde top tutan forveti Keny ile başlayıp maçı kazanmayı başaran Emre Belözoğlu, Okaka ve Kenny’i kenarda tutup Adnan Januzaj-Patrick Szysz-Figueredo ile başlayarak Beşiktaş savunmasına eşleşme sorunu yaşatmak istedi. Bunda kısmen başarılı olsa da Januzaj’ın erken atılışı sayısal olarak üstün olan Beşiktaş’ı ilk yarıda ayakta tuttu. Oysa, Başakşehir’in ilk 45 dakikadaki planı, golü yemiş olmalarına rağmen daha iyi istatistik üretmelerine yardımcı oldu.

Kalitesi yükselecek

Güneş, 70’te Maxim ve Rosier’i oyuna alarak 4-3-1-2’ye dönüp oyunu tuttu. Onur’un Rosier’i sonrası üçlü orta sahanın sağ ayağı olması, Maxim’in forvet arkasındaki konforunu sağladı. Yarın Ghezzal döndüğünde Maxim’le ikisinin aynı anda sahada olduğu dakikalar Beşiktaş’ın kalitesini hayli yükselteceğe benziyor.

Galatasaray en son maçını 5 Şubat akşamı Trabzonspor’a karşı oynadığından beri tek bir resmi maç yapmadı. Arada hazırlık maçları oynasa da lig ritmine, birçok rakibinden iki hafta sonra dahil olabildi. O yüzden Okan Buruk ve futbolcularının tempo sorunu göze batmış gibi görünse de Galatasaray’da eksik olmayan tek şey; kalite. İyi bir kadroyu, devre arasında çok daha iyi hale getirdiler. Okan Buruk, maça Mata ve Yunus ile başlayıp, son maçını Ocak ayında oynayan Zaniolo’yu yanında oturttu. Mata erken sakatlandı, Yunus da hazırlık maçlarının çok uzağındaydı. İkinci yarıya Yunus’un yerine başlayan Zaniolo, hakkında çıkarılan sakat, depresyonda tarzı söylentilere kulak tıkayıp harika bir organizasyonla golü attı. Pek depresyonda gibi görünmüyordu. İşin şakası bir yana Zaniolo ilk maçında temposu düşen Galatasaray’ın antidepresanı gibiydi. Zaniolo henüz 23 yaşında. 1.90’lık güçlü fiziğinden beklenmeyecek kadar bilekleri yumuşak.

Fikstür rahatlığı

Galatasaray futbolcuları maçın momentumunu elinde tutacak motivasyon kaynaklarını sınırsız kullanabiliyor. Oyunun sıkıştığı, temponun düştüğü anlarda Koita’nın taç çizgisinde Abdülkerim’in solundan atıp sağından geçme teşebbüsünde Galatasaray stoperinin attığı depar ve kazandığı top bile tüm takımla birlikte tribünleri oyunun içinde tutmaya yetebiliyor. Galatasaray, Fenerbahçe’yi, Kadıköy’de yendiği günden bu yana fikstürü lehine çevirmiş durumda. Bu fikstür rahatlığı, rakiplerinden daha az yoğunluklu bir takvimde maç oynayan büyük takımlar için bazen zorlayıcı olabiliyor. Böylesine kaliteli ve geniş bir kadroyu seyrek maç takviminde sürekli zinde, hazır tutmak ayrı bir meziyet gerektirir.

Jesus’un Sevilla’yı bu kadar formsuz ve kötü döneminde yakalamışken tıpkı derbilerde olduğu gibi Sampaoli’nin karşısına da haftalardır elini sürmediği üçlü savunmayla çıkışı mağlubiyeti açıklamaya yeter sanırım. Samet Akaydın Fenerbahçe’ye imza attığı gün Jesus’un onu üçlü savunmada kullanma konusunda çok istekli olduğunu söylemişti. O yüzden olsa gerek Jesus, Sevilla planını Samet’in üzerinden başlayarak kurmayı tercih etmiş olmalı. Nitekim Galatasaray derbisini kaybettiğinden bu yana dörtlü savunma oynayan Portekizli hocanın en kritik maçta Sevilla’ya karşı topu rahat çıkarmak ve üç forvetle gelen rakibi üç stoperle karşılama isteği Samet’e merkezde kritik bir rol getirdi. Samet, El Nesry ile Sevilla takımının arasına çok rahat girdi, fizik avantajını kullandı. Faslı santrfor bu yüzden koca ilk yarıda sadece 9 kez topla buluşabildi. Samet’in arkadan destek olduğu düzende King ve Valencia, Sevilla kalesini defalarca zorlarken İrfancan kötü bir gece geçiriyordu. Sampaoli devrede Telles’i çıkarıp Gudelj’yi sol stopere, ilk yarıyı Rakitiç’in yanında geçiren Fernando’yu da 3’lü savunmanın merkezine aldı.

Formasyonu ve planı...

Formasyonunu olmasa da oyun senaryosunu değiştiren Sampaoli bu hamlelerinin karşılığını erken bir golle aldı denebilir. Jesus ise golün ardından 5-3-2 diziliminde üçlü orta sahanın solunda oynayanCrespo’yu Rossi’yle, King’i de Batshuayi ile değiştirdi. Yani formasyonunu ve planını koruyarak sadece isimleri değiştirdi. Jesus, üçlü savunma aşkına 3 derbiyi feda etmişti, dün gece de Sevilla maçını ikinci yarıda yapamadığı hamlelerle kaybetmiş oldu.

Fenerbahçe, Sevilla ile en doğru zamanda karşılaşıyor. Jesus ve futbolcuları,Dünya Kupası sonrası kaybedilen iki derbiyle yara almış olsalar da hem moral hem form açısından Sevilla’ya karşı avantajlılar. Jesus’un altını çizdiği gibi Sevilla, Avrupa Ligi’ni en çok kazanan takım elbette. Ama her takımın türbülansa girdiği dönemler olabilir, İspanyol temsilcisi de şu an derin bir türbülansın içinde can çekişiyor. Kâğıt üzerinde etkileyici bir kadroya sahip olsalar da saha sonuçları Sevilla taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmış halde. Sezona Julien Lopetegui ile başlayan Sevilla, 8. haftada getirdiği Jorge Sampaoli’den de beklediğini alamadı. Son 5 lig maçının 3’ünü kaybedip sadece birini kazanan Sampaoli, geride kalan haftada Atletico Madrid’e 6-1 yenilince ortalık fena karıştı. Geçen sezon La Liga’yı ilk 4’te bitirip Şampiyonlar Ligi’ne giden Sevilla artık can havliyle düşme hattından kendini kurtarmaya çalışıyor.

Sampaoli, Avrupa’da sıkıntılı

Daha önceden Şili ile 2015’te Copa Amerika’yı kazanıp, Arjantin’i çalıştırma şansı yakalayan Jorge Sampaoli, geçen sezon Marsilya’da parlak bir antrenörlük performansına imza attı denebilir. Ne var ki, PSG’nin ardından gelen lig ikinciliğini Avrupa Ligi’ndeki başarısızlık gölgede bıraktı, Konferans Ligi’ndeki yarı final de taraftarı tatmin etmiş gibi görünmedi. Nitekim Feyenoord’a elenişin yankıları uzun sürdü. Bu sezon da Avrupa’da durum çok farklı ilerlemedi.

Kadro-hoca uyumsuzluğu

Şampiyonlar Ligi’nde tek bir Kopenhag galibiyetiyle Avrupa Ligi’ne tutunan Sevilla, PSV’yi son 16 turunda içeride 3-0 yendikten sonra deplasmanda 2-0 yenilmesine rağmen elerken ecel terleri döktü. Sampaoli ile Sevilla kadrosu arasında derin bir uyumsuzluk olduğu artık yüksek sesle konuşuluyor. Elinde iyi bir kadro olmasına rağmen rakip analizlerinde hatalar yapan Sampaoli’nin oyun planı tercihleri hep sorgulanıyor.

Fenerbahçe daha formda

Arjantin Milli Takımı’yla kupayı kaldıran Acuna ve Montiel’e, Brezilya’nın sol beki Telles’e, Fas ile tarih yazan kaleci Bono ile santrfor El Nesry’ye sahip olmasına rağmen onları bir türlü verimli kullanamayan Sampaoli’ye karşı Jesus’un en büyük kozu kadro uyumu olacaktır. Jesus, sıkışık takvimde kadrosundan aldığı verimi yükseltiyor. Bireysel anlamda elbette Sevilla’nın kariyerli bir oyuncu grubu olduğu aşikar.Ne var ki, Fenerbahçe’nin kadrosu daha uyumlu ve formda. Bu turda iş biraz Jesus’a ve onun planına düşüyor.

Fenerbahçe, Kayseri deplasmanında Valencia’nın henüz 6. dakikada attığı golle erken öne geçmiş olsa da devre bitene kadar savunma arkasında verdiği pozisyonlar dikkat çekiciydi. Merkezdeki Arao- Crespo tercihinde aksayan Portekizli orta sahanın etkisi top kayıplarını artırınca Kayserispor tabelada geri olsa da oyunun inisiyatifine ortak oldu. Orta sahada beklediği direnci göremeyen Çağdaş Atan, pasla örerek çıkmak yerine merkezden uzun toplarla Fenerbahçe savunmasının arkasına oynadı. Nitekim Samet ile Szalai’nin en zayıf yönleri olan ağırlıkları Kayserispor’u hücumda hep canlı tuttu.

İkinci yarıya Crespo-Zajc değişikliğiyle başlayan Jesus’a karşı Çağdaş Atan’ın Campanzaro ve Karimi’yi atıcı olarak kullanıp Mane, Cardoso, Kemen, Thiam’i savunma arkasına koşturması Fenerbahçe’nin yediği baskının süresini uzattı.

Hayli süslü gösteriyor

Ne var ki, bu baskıyı kıran Ferdi Kadıoğlu’nun olağanüstü füzesi oldu. Ferdi Kadıoğlu öyle görünüyor ki, ülke futbolunda sağ bekin yeni referans noktası. Stoperlere baskı geldiğinde Fenerbahçe’yi sağ koridordan hücuma çıkarıyor, oyunu çizgiye doğru genişletiyor, forvetiyle ikili oynayıp merkezi alıyor kısacası ideal bir sağ bekin yapması gerekenlerin fazlasını yapıyor. Bu sezon Valencia’nın golleri Fenerbahçe’nin oyununu hayli süslü gösteriyor. Ama Ferdi Kadıoğlu binanın taşıyıcı kolonları gibi, her türlü sallantıda takımın ayakta kalmasını sağlıyor.