Ulus olarak acılarla doluyuz, kalbimiz kanıyor, ciğerimiz dağlanıyor. Dün geceki görüntü, futbolun birleştirici tarafının resmiydi. Konyaspor Diouf’un erken atılmasıyla yeni hocasının kırılgan planını tuzla buz etse de Fenerbahçe’nin başlangıçtan itibaren oyunun inisiyatifini elinden bırakmadığı gerçeğini unutmamak gerek. Jesus, yeni sol beki Oosterwolde’yi kulübede oturtup yine Lincoln ile başlarken merkezde Zajc’ı, önde de King’i sahaya sürdü. 11’e 11 oynanan dönem dahil maçın her bir saniyesinde topa ve doğal olarak sahaya hükmeden taraf olmak isteyen Jesus için ilk yarıda işler rölantide giderken bile Valencia gol atmaya devam etti.

Acayip bir 'atanı' var

Fenerbahçe’nin her şeyden önce acayip bir ‘atanı’ var. Ekvatorlu forvet, şartlar ne olursa olsun her pozisyonda gole ulaşabiliyor. Jesus ve futbolcularının önünde zor bir fikstür var. 4 lig maçının 3’ünü deplasmanda oynayacaklar, içeride ise Beşiktaş derbisine çıkacaklar. Arada 9 ve 16 Mart’ta Sevilla ile Avrupa Ligi maçlarını yapacaklar. İyi tarafından bakılacak olursa Fenerbahçe bu sezon en iyi formuna 3 güne bir maç oynarken yoğun takvimde ulaşmıştı. Elinde geniş bir kadro bulunan ve her bir futbolcusunu oynatarak formda tutmak isteyen Jesus için bu yoğunluk ilk etapta avantajdı, bakalım yüksek ritimde aynı performans gelecek mi?

Ülke olarak yasta olduğumuz günlerde Trabzonspor’un, Konferans Ligi’nde sahaya çıkması ne kadar zorsa acılarımızı 90 dakikalığına erteleyip futbol maçı izlemek o kadar zordu. Tüm takımlar bayraklarıyla, başkanlarıyla, kısmen taraftarlarıyla birlik ve dayanışma halinde tribünlerdeydi. Ama gözyaşlarımızı kalbimizin en derinine akıtan deprem felaketi olduğu andan itibaren yardıma koşan ülkelerin bayraklarıyla, arama tarama çalışmalarında hayatını kaybedenleri simgeleyen koreografiydi. Elbette canlarımızı kurtarırken yaşamını yitiren can dostumuz Proteo da unutulmamıştı. Saygı duruşundaki sessizlik, bir ülkenin göz yaşlarını yağmur damlası gibi dökme seromonisiydi aslında. 90dakika içerisinde01 Adana ile başlayıp, 02Adıyaman ile devam eden depremzede illerimizin tamamının plaka numarasındaki çığlıklar kulaklarımızda değil yüreğimizde çınlıyordu. Böyle bir günde futbol analizi yapmak çok zor ama Abdullah Avcı ve futbolcularının emeklerine saygı için bunu yapmalıyız.

Umarım kupayı alır

Abdullah hoca sağ bekte Bruno Peres’le başlayıp solda Eren Elmalı’yı tercih ettiğine ilk yarı sonunda pişman oldu. İkinci yarı Larsen’i sol beke alınca Trabzonspor’un oyunu dengelendi. Gomez’in santrfor etkinliği sağda Abdülkadir’i solda Trezeguet’i daha efektif kullanma şansı doğurdu. Trabzonspor, Avcı’nın ikinci yarıdaki tercihleriyle hem topun hem oyunun inisiyatifini eline aldı. Hatırlatmak faydalı olacak; Galatasaray Marmara depremiyle başladığı 99-2000sezonunun sonunda UEFA Kupası’nı kazanmıştı. Ağlıyoruz, yüreğimiz kanıyor, ciğerimiz yanıyor ama pes etmemeliyiz. Avrupa’daki 4 temsilcimizden en azından biri depreme kurban verdiğimiz canlarımız için kupayı alır umarım.

Trabzonspor’un kâğıt üzerinde kaliteli bir kadrosu varmış gibi görünse de Avcı’nın elinde hayli formsuz bir oyuncu grubu bulunuyor. Galatasaray’a karşı 13. saniyede golü bulmuş olmalarına rağmen maçın tek bir dakikasında bile maçı kazanacakları hissi uyandırmadılar. Oysa Galatasaray kendi vasatının üzerine çıkmadan da oyuncu kalitesiyle maç kazanabileceğini bir kez daha gösterdi. Torreira ile Barış dökülseler de Oliviera ve Mertens yine döktürdüler.

Lahtimi ne yaptı?

Trabzonspor’un Larsen ve Lahtimi ile kontrol etmeye çalıştığı sağ kanadı ilk yarı boyunca neredeyse hiç çalışmadı. Galatasaray’ın Dubouis Kerem ile o kanadı kullanamaması şaşırtıcıydı doğrusu. Abdullah Avcı, maç önü röportajında Djaniny ayrılığı üzerine Lahtimi’yi yetenekleri sebebiyle tercih ettiğini söylemişti. Hocanın ağız alışkanlığı sonucu ‘yetenek’ tabirini kullandığını düşündürttü Lahtimi. Zira Faslı futbolcunun sahada topla ya da topsuz yaptıklarına bakarak yeteneğin böyle bir şey olmadığını anlamış olduk.

Okan Buruk gerçeği

Okan Buruk’ın formu takımıyla paralel ilerliyor. Okan hoca oyunu doğru okuyor, tercihi tutmadığında gurur yapmıyor oyunu değiştirmek için her yolu deniyor. Değişiklikler sonrası iki takımın oyun standardında gözle görülür değişimler oldu. Galatasaray, Fenerbahçe derbisini kazandığından bu yana eline geçirdiği fikstür avantajını sonuna kadar kullanıyor. Okan Buruk maça 1-0 yenik başlamasına rağmen akılcı oyun tercihi ve doğru hamleleriyle ustası Abdullah Avcı’yı devirdi. Okan Buruk büyük bir antrenörlük performansı gösteriyor, zira bu sezon oynadığı derbilerde tüm rakiplerini mağlup etmiş oldu.

Karmaşık duygular yaşadığımız bir maçı geride bıraktık. Futbol adına harika istatistiklerin üretildiği, izleyenlerin heyecandan yerinden kalkamadığı, tam 45 şutun atıldığı, aksiyonu bol harika bir maç izlettikleri için Adana Demirspor ve Fenerbahçeli futbolcu ve teknik heyetlere teşekkür etmek gerek. Ama gel gelelim maçta yine hakem kararları ön plandaydı ve tüm bu istatistikleri yerle bir edecek yorumlamalarla maçın önüne geçtiler. Oysa maç harika başlamıştı. 7 dakikalık başlangıç sanki tempolu oynanıp bitmişbir maçın özeti gibiydi. Adana Demirspor ilk 3 dakika rakibine nefes aldırmadan hücum etti, Fenerbahçe aynı dozda cevap verdi. Sanırım bu sezonun en iyi, en tempolu, en pozisyonlu maç başlangıcına şahit olduk. İlk 7 dakikada Adana Demirspor 6, Fenerbahçe 3 şut çekmişti bile. Bu başlangıca böyle bir gol yakışırdı doğrusu. Mert Hakan’ın ceza sahası dışından attığı gol enfesti. Ama VAR hakemleri, pozisyonu ‘Mert Hakan topu eliyle önüne aldı’ şeklinde yorumlayıp Ali Palabıyık’a golü kulaklıktan iptal ettirdiler.

Mücadele olağan üstüydü

Üstüne bir de yan top organizasyonunda Batshuayi’nin Ndiaye tarafından düşürülmesine ‘oyna’ kararı gelince sahada Fenerbahçeli futbolcuların, sosyal medyada da taraftarların sinirleri gerildi. Hakem kararlarının sebep olduğu tüm bu gerginliklere rağmen iki takım futbolcularının mücadeleleri olağanüstüydü. Maçın ilk yarısı bu sezon izlediğimiz aksiyonu en bol Süper Lig maçı olabilir. İki takım da o kadar hızlı, hırslı ve isteklilerdi ki peş peşe gelen pozisyonları kaçırmamak için yerimizden kalkamadık.

Ümraniye, Galatasaray’a bu sezon bir 45 dakika boyunca en büyük zorluğu çıkaran takım olabilir. Dubois’nın, Giresun performansı sonrası yedek kalması beklenmezdi ama kalecisi Muslera olduğu için sahada 3 yerliyi bulmak adına Emre Taşdemir’i tercih eden Okan Buruk ilk yarıda sol kanatta çift yönlü sorun yaşadı. Soyunma odasına gider gitmez Dubois ve Yunus Akgün’ü oyuna süren Okan hoca sol kenara önlem alırken Kerem’in arkasını doldurarak hücum bölgesinde kalış süresini artırdı. Yunus’un, Kerem ile ikili oyunları ceza yayı civarında Galatasaray’a ekstra şut şansı doğursa da asıl amaç Icardi’yi savunmacıların arasına gömülmekten kurtarmaktı. İlk 1 saatin ardından Ali Sami Yen’de Icardi zamanı başladı.

Direnci kıran penaltı

Galatasaray 2-1 gerideyken, Icardi’nin soğukkanlı panenka penaltısı Ümraniye’nin direncini kırdı. Arjantinli, akan oyun ortalarını bitirmede ne kadar mahir olduğunu dün gece Abdülkerim’in, ortasında yine gösterdi. Icardi ligin hali hazırda en fark yaratan santrforlarından biri. Okan hocanın elinde geniş ve formda bir kadro var. Bunu elbette kendi yarattı ve 11’de 11 yaparak bir başka rekora daha ortak oldu. Sanırım Abdülkerim dünkü performansıyla özel bir paragrafı hak ediyor. Duran top organizasyonunda takımının ilk golünü atması Galatasaray’ı maçın içinde tuttu. Ama sol ayağıyla Icardi’ye yaptığı asist o golden çok daha değerli ve estetikti.

Jesus’un Kasımpaşa’ya karşı Arda’yı sağda, Zajc’ı merkezde, İrfanCan’ı solda başlatması ilk yarıda Fenerbahçe’nin topu rakip yarı sahada akıcı dolaştırmasını engelledi. İrfanCan çok iyi bir solak, topu sağına çektiğinde şut değil, pas ya da çalım atmak zorunda kaldı. Bu da Fenerbahçe’nin hücum alışkanlıklarını değiştirdi. İlk yarıda Rossi’nin dripling becerisi ve hızı fazlasıyla arandı.Ne var ki, ikinci yarıda Arda resitale başladı. Rakip yarı sahada topa dokunduğu her an Fenerbahçelilere pembe hayaller kurdurdu. Valencia’nın üçüncü golünü hayallerin ötesindeki vuruşuyla hazırladı. Fenerbahçe’nin dördüncü golünde ise pası Valencia’ya atmasına rağmen Batshuayi son bir gayretle topu kontrol edip direğe nişanladı. Ama Arda’nın yazdığı senaryo işledi, golü yine Valencia attı. Arda olağan dışı bir yetenek, tek başına tribünleri dolduracak kadar hem de... Oyun iyiden iyiye Fenerbahçe lehine kopmuşken Jesus onu 90 dakika sahada tutabilirdi. En azından futbola dair kurdurduğu rengarenk hayaller için teşekkür edebilirdi.

Yıldız Valencia...

Gecenin yıldızı Valencia tam 4 gol birden atarakDünya Kupası sonrası oynamadığı maçların da acısını çıkardı. Valencia Fenerbahçe’nin en yetenekli forveti. Golü adeta kokluyor, rakip sahayı radarla tarıyor, savunmanın en zayıf anında öldürücü hamleyi yapıyor. Farklı kazanılan bir maçta bazı zaafların altını çizmek gerek. Geçen haftaÜmraniyespor karşısında kalesinden 70 metre ileriden kullanılan taç atışından sonra gelişen atakla golü yiyen Fenerbahçe savunması dün gece Kasımpaşa’dan da bir taç organizasyonu golü yedi. Taç sonrası organizasyonlar önlemi zor olmayan, temel savunma duruşları, oyunu okuma ve savunmacı becerileriyle önlenecek setlerdir. Ama Fenerbahçe iki hafta üst üste bu basit taç organizasyonlarına önlem alamıyor.

Galatasaray gün geçtikçe formunu yükseltiyor, herkes oyuna katkı yapıyor. Okan Buruk, Giresun deplasmanında Abdülkerim Bardakçı’nın yerine Emin Bayram’ı koyuyor, savunma standardı devam ediyor. Rachica’yı kesip Barış Alper’i sağ önde kullanıyor, oyun gücü sürüyor. Sol bekte Dubouis’yı deniyor, müthiş bir geri dönüş alıyor. Kısacası Galatasaray kadrosu, oynayanıyla bekleyeniyle hocasıyla müthiş bir form tuttu, şampiyonluk yarışında dolu dizgin ilerliyor. Giresun’da Icardi kendi kazandığı penaltıyı kaçırmasına rağmen Mertens’in golü, Galatasaray adına vasat, temposuz diyeceğimiz ilk yarıyı kurtarmasında yardımcı oldu. Okan hoca ikinci yarı Oliviera’yı biraz öne itip, Icardi ile Kerem’e top taşınmasına zemin hazırladı.

Fikstür avantajı da var

Torreira’nın merkezde yaptığı baskı, rakibi rahatsız edici temaslar Galatasaray’ın kontra setlerle Giresun’u avlamasına yardımcı oldu. Nitekim, Torreira’nın yakın markajı neticesinde rakip topu yanlış kullanınca Dubouis’nın enfes golü geldi. Okan Buruk, planının tuttuğunu görünce 70’e kadar oyuna müdahale etmedi. Ama sonrasında yaptığı her bir hamleye karşılık aldı. Rashica golünü attı maçın fişini çekti. Keza sonradan giren Yunus Akgün belki de kendini hayata döndürecek gole imzasını koydu. Dile kolay, Okan Buruk üst üste 10 lig maçını kazanarak Galatasaray tarihindeki yerini aldı. Üstelik takımı acayip bir fikstür avantajına sahip ve 7 maçın 5’ini Ali Sami Yen’de oynayacaklar.

Jesus’un dörtlü savunma tercihinin vazgeçilmezleri Arao ile Crespo’nun merkezdeki enerjisiyle Fenerbahçe ilk yarıda bölge geçişlerini sorunsuza yakın yaptı. Valencia’nın bitiremediği, İrfan Can ile Batshuayi’nin kaybettiği toplar bile Ümraniye’nin takım boyunu uzatmaya yetmedi. İkinci yarının başlamasıyla Emre Mor’u oyuna alıp Crespo’yu kulübeye oturtan Jesus oyun planını ofansif yönde çevirmek istedi. İrfan Can’ı merkeze çeken Jesus, Emre Mor’u sağ forvete gönderdi. İrfan Can Fenerbahçe’ye gelene kadar kariyerinin önemli bir bölümünü geçirdiği 8 numarada bekleneni veremedi. Oysa, Başakşehir ile harikalar yaratırken İrfan orta sahanın en değerli en üretken oyuncusuydu. Fenerbahçe’deki dönemi ağırlıklı olarak sağ forvetten ilerlediğinden sanki merkezdeki oyun pratiğini yitirmiş gibiydi. Jesus’un, İrfan Can’ı sahada tutmak istemesi gayet anlaşılır bir durum. Ne var ki, Crespo yerine Rossi tercih edilebilirdi. Fenerbahçe Jesus’un bu tercihinin ardından saha organizasyonunu yitirdi. Ta ki, Zajc ile Alioski girene kadar.

İlk golü...

Bu süreçte Ümraniyespor birkaç kez yuvasından çıktı, Fenerbahçe kalesine kontra setlerle geldi, özgüven kazandı ve savunma çizgisini ileri aldı. Jesus’un istediği de sanırım buydu. Nitekim, Batshuayi Szalai’nin Ümraniye savunmasının arkasına indirdiği ilk topu gol yaptı. Ümraniyeli Umut Nayır, taç organizasyonundan skoru eşitlediğinde savunmanın dengesini yaptığı hatayla Samet bozdu. Fenerbahçe forvetleri maçın son dakikasına kadar ısrarla savunma arkasına koşu gösterdi, Arao, Szalai uzun attı. Maçı da böyle çözdüler.