‘’Makine düzeni‘’
İsmail Kartal yönetimindeki Fenerbahçe dün gece Kasımpaşa’yı da deplasmanda yenerek bu sezon oynadığı 16 resmi maçın tamamını kazanmış oldu. Fenerbahçe geniş kadrosuyla makine düzeninde, hiç aksamadan, içeride dışarıda kendine kazandıracak futbolu oynamaya devam ediyor. Kabul edelim, Fenerbahçe’nin lig kadrosu Avrupa kadrosundan çok daha heyecan verici. İsmail hoca da bunun farkında ama 26 Temmuz’da kontak açan kadrosunu hep taze ve formda tutmak, futbolcularına karşı forma adaletini göstermek adına bu rotasyonları yapmak zorunda. Kasımpaşa karşısında Becao-Djiku stoper tandemiyle omurgasını sağlam bir temele oturtan İsmail Kartal’ın oyun senaryosunda Fred-İsmail’in rolleri her geçen gün ağırlığını artırıyor. İsmail’in oyun grafiğine bakılırsa bu sezon kariyer zirvesine çıkacak gibi görünüyor.
Sıra dışı performanslar
Sadece mücadelesiyle değil sezgilerinin desteklediği yetenekleriyle de fark yaratan İsmail, Dzeko’nun ilk golünde kadife kramponlarıyla akıl dolu bir asist yaptı. İkinci gol öncesi kazanılan penaltının organizasyonunu hazırlayan isimdi. Ve elbette Ferdi Kadıoğlu çalışkanlığı denen bir gerçek var futbol literatürümüzde. Maça sağ bek başladı, önündeki İrfan Can’la eşit oranda forvette yoğunluk yarattı. Mert Müldür girdikten sonra sol beke geçti bu kez Tadiç’in iç koridorunu renklendirdi. İsmail ile Ferdi’nin sıra dışı performansları o kadar dikkat çekiciydi ki Dzeko’ya, Tadiç’e, Fred’e sıra gelmedi.
‘’Galatasaray-Icardi benzerliği‘’
25 Temmuz’da Zalgiris maçlarıyla kontak açan Galatasaray form tutma sürecinde kalitesiyle hiç maç kaybetmeden Antalya deplasmanına kadar geldi. Bu zaman zarfında kadroya sonradan katılan yıldızlar da yavaş yavaş takımın parçası olmaya başlayınca Galatasaray kalitesini formuyla birleştirdi. Nitekim Ankaragücü’ne karşı sadece 2-1 kazanmış olsa da acayip bir üstünlük kuran Okan Buruk ve öğrencileri, Manchester deplasmanında United’ı 3-2, peşinden de Antalya’yı rakibinin evinde yendi.
Form ile kalite birleşiminin kusursuz yansımalarından biri şüphesiz Mauro Icardi. Arjantinli ceza sahası içinde topa büyük bir sihirle dokunuyor ve her dokunuş bir şekilde istatistik defterine işleniyor. Duran topta Davinson Sanchez’e yaptığı asist göz kamaştırıcıyken, kendi attığı gol klasının göstergesiydi. Oysa ki, Icardi yaz döneminde hem transferi geç bittiği hem de eşinin rahatsızlığından dolayı Galatasaray ile ön hazırlık kampı yapmamıştı. Sezon başı fazla kilolarından dolayı bir beden büyük forma giymek zorunda kalsa da bugün takımın en formda futbolcusu olmuş durumda. Aslında Galatasaray’ın bizzat kendisi Icardi gibi. Formda değilken kalitesiyle kazanıyordu, bugün hem formda hem kalitesiyle kazanmaya devam ediyor.
Davinson Sanchez sağ stopere geçtiğinden beri Galatasaray savunması boyut değiştirdi. Atletizmi, yüksek top başarısı ve elbette doğru pas tercihleriyle büyük fark yaratıyor. Manchester deplasmanına yaptığı iki asistle damga vurması bir yana, top kendine gelmeden çabuk düşünüp karar vermesiyle blok kıran paslara imza atması Okan Buruk açısından paha biçilemez.
‘’63'ten sonra gerçek Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe’nin ligdeki futbol kalitesiyle Konferans Ligi’ndeki oyunu belki de bu sezon ilk kez Trnava deplasmanında ayrışmış göründü. Fenerbahçe’nin sahip olduğu geniş kadrodan iki tane yarışmacı 11 çıkarmak mümkün. Ama Batshuayi’nin bağlantı için orta sahanın derinine inmemesi, merkezde Zajc’ın tempo sorunu, sol kenarda oynamak isteyen Kent’in sağda kaldığında kendini oyundan soyutlaması Trnava deplasmanında fazlasıyla göze battı.
King’in damgası
Rotasyon elbette kadroyu tazelemek, herkesi ritimde tutmak adına olması gereken bir durum. Lakin kaleciden, stopere, merkezdeki üçlünün tamamından forvet hattına kadar herkesi değiştirmenin iyi bir fikir olmadığını İsmail hoca da tecrübe etmiş oldu. Hoca da bu düzensizliğe 63 dakika dayanabildi. Fred, Djiku, Szymanski’yi aynı anda oyuna sokup senaryoyu değiştirdi. Fred sonrası Fenerbahçe, pas kalitesinde taşlı yoldan otobana geçiş yaptı adeta. İlk yarıyı büyük oranda solda geçiren King’in ikinci yarıda sağ koridoru çok daha efektif kullanması da bu sayede kolaylaştı. Nitekim attığı ilk gol, King’in fizik kalitesinin, cesaretinin ve elbette yeteneklerinin yansımasıydı. King bu sezon dakikalarını biraz kaybetmiş olsa da ağırlıklı olarak oynadığı Konferans Ligi’nde büyük fark yaratıyor. Nordsjaelland maçındaki nefis ikinci yarı performansı gibi dün gece Trnava deplasmanında da geceye damgasını vurmayı başardı. İki gol attı, ikinci yarıda Trnava’nın sol iç koridorunu otobana çevirdi, takımını koltukta tuttu.
‘’Hedef yine zirve‘’
Fenerbahçe 26 Temmuz’da Zimbru maçıyla açtığı kontağı kapatmadan iki cephede birden dolu dizgin yoluna devam ediyor. İsmail Kartal ve futbolcuları müthiş bir formla ilerliyorken sahada her şeyi kusursuza yaklaştırdıklarını söylemek mümkün. Sadece son 10 günde oynadıkları 3 lig maçında 10 gol atıp hiç gol yemediler, Başakşehir ve Çaykur Rizespor maçlarında ise futbol zirvelerine çok yaklaştılar. Bugün Spartak Trnava karşısında da bu zirveyi zorlamaları bekleniyor. İsmail Kartal’ın sahip olduğu oyuncu grubuna forma adaletini hissettirmesi büyük bir kazanım. Kartal’ın, Dzeko’yu oyun bağlantılarında kullanması ve derine kadar indirmesi, Szymanski ile İrfan Can’dan büyük katkı alması, Fred’in oyun aklını yüklenmesi, Becao ile Djiku’nun uyumu, Livakoviç’in kalesinde güven vermesi gibi bir çok olumlu detaydan bahsetmek mümkün.
Ana plan Dzeko ama...
İsmail Kartal’ın kafasındaki ana plan santrforu Dzeko ama Konferans Ligi’nde Batshuayi’yi diri tutmak isteyecektir. Ligde tüm maçlara Dzeko ile başlamış olsa da Konferans Ligi’nin 11’inde Batshuayi’yi görmüştük. Belçikalı forvetin sadece Trnava deplasmanında değil Konferans Ligi grup aşamasının tamamında başlangıç kadrosunda olması beklenebilir.
Uyum için rotasyon şart
Fenerbahçe bu sezon kaliteli ve geniş bir kadro kurdu. İsmail Kartal’ın, Trnava deplasmanında Ryan Kent, Oosterwolde, Joshua King, Mert Hakan, Crespo ve Batshuayi gibi oyuncuları tercih etme ihtimali yüksek. Çünkü ligde yedek bekleyen oyuncu grubunun ana kadroyla uyumlu ilerlemesi için gerek şartlardan biri formanın kendine geleceğini bilmesidir. Oynadığı futbola ve oyuncu grubunun sahaya koyduğu karaktere bakarak hedefin mart ayı sonrası olduğunu söylemek abartı değil.
‘’Rüya gibi‘’
Galatasaray, Manchester United’ı böylesi bir kaos içinde yakalamışken fırsatı değerlendirmek için her yolu deneyeceğini ilk dakikadan itibaren gösterdi. Okan Buruk’un Kaan Ayhan’ı orta sahada Torreira’nın yanında kullanması, Kerem’i forvet arkasına çekmesi Manchester deplasmanında konforlu olmasa da heyecanlı bir ilk yarı izletti. Manchester’a karşı bu kadar önde basmayı planlamak büyük riskti. Ama hayatın gerçeklerinden biri risk ne kadar büyükse kazanç da o kadar büyük olur. Okan Buruk, önde basmanın riskini satın aldı, Angelinho’nun ön alan baskısında boşalttığı alanı Rashford doldurunca Höjlund’un kafasına çarptırarak tabelayı değiştirdi. Bu gol Galatasaray’ın özgüvenini zedelemediği gibi Davinson’un iç koridordan Zaha’ya attığı uzun pas maçın gidişatını değiştirdi. Zaha, Dalot’a rağmen klas bir golle takımını maça döndürdü.
Davinson büyük kazanım!
Oliviera’nın kalesinden 70 metre ileride yaptığı bir pas hatasının dönüp gol olsa da Galatasaray’ın her gole ilk 5-6 dakika içinde cevap vermesi dün gecenin en büyük kazanımıydı. Davinson Galatasaray’ın bu sezon en büyük kazanımlarından biri doğrusu. Old Trafford’ta Zaha’ya attığı golün asisti muazzamdı ama Icardi’ye kafasıyla orta sahadan blok kıran bir pas atması ve Arjantinlinin de onu gole çevirmesi gecenin en güzel detaylarından biriydi.
‘’Derindeki oyun kurucu‘’
Hafta içinde Başakşehir’i sahadan silerek 4-0 yenen Fenerbahçe, Çaykur Rizespor karşısında da o kadar yüksek tempolara çıktı ve rakibine bariz üstünlük kurdu ki aradaki fark dudak uçuklatıcı seviyedeydi. İsmail Kartal ve futbolcuları 4 günde hiç gol yemeden 9 atıp tüm istatistikleri alt üst ettiler. İsmail Kartal, Dzeko’ya sahip olduğu için çok şanslı. Boşnak yıldız olağan dışı bir santrfor performansı göstermekle kalmıyor, aynı zamanda savunmanın derinine kadar inip bağlantıları yapıyor, gerçek bir oyun kurucu gibi davranıyor. Bu davranış modeli her santrfor tipine uygun olmamakla birlikte Dzeko bunu dünya üzerinde en iyi yapanlardan olduğu için nefis bir kariyer inşa etmeyi başardı. Çaykur Rizespor’a karşı kendi savunmasının derinlerine kadar inen Dzeko, yaptığı nefis pas bağlantılarıyla Fenerbahçe’nin bölge geçişlerini daha da pürüzsüz hale getirdi. İrfan Can’ın İsmail Kartal ile değişen dünyası üzerine kitap yazılmalı.
Felsefe farkı
Bir hocanın felsefesinin bir futbolcuyu ne ölçüde değiştireceğinin en canlı örneği İrfan Can Kahveci. Muazzam bir dönüşüm hatta gelişim içinde İrfancan. Yeteneklerini sergilerken rahat tavırları, sağdan içeri kat ettiğinde Tadiç’e indirdiği yetenek pasları, Dzeko’ya merkezden top taşırken hücum setlerine yüklediği futbol aklı bu büyük dönüşümün delilleri. Bunu sağlayan elbette İrfan Can’ın yetenekleri ama sadece böyle söylenmesi İsmail Kartal’a haksızlık olur. İsmail hocanın oyun planında İrfancan’a yazdığı rolün en az oyuncunun yetenekleri kadar etkili olduğunu unutmamak gerek. Ve elbette alkışlatmak için oyundan çıkardığında ona bir baba şefkatiyle sarılması. Bir kaç ay önce oyundan çıkarken tepki gördüğüne şahit olduğumuz İrfan Can’dan ayakta alkışlanan bir fenomene dönüşmesi büyük bir başarı hikayesi değil de ne?
‘’Bahadır faktörü!‘’
Galatasaray, Ankaragücü karşısında bir takım bir maçı ne kadar domine edebilirse o kadar etti. Maçın her bir dakikasında Ankaragücü kalesine yakın oynadı, topa yüzde 68 sahip oldu, tam 36 şut çekti ama kaleci Bahadır kalesinde büyüdükçe büyüdü, 12 kurtarışla Süper Lig tarihinin kurtarış rekorunu kırdı. Willfred Zaha’yı Galatasaray taraftarı uzun süredir bekliyordu, dün gece Ankaragücü karşısındaki performansına bakınca beklediklerine değecek gibi görünüyor. Premier Lig temposuna her sezon fazlasıyla uyum sağlayan, takımının lideri olan Zaha, Galatasaray’da sezona geç başlamış olsa da gerçek bir ‘winner’ olduğunu göstermek ister gibiydi. Attığı şık gol kaleci Bahadır’ın olmasa da Ankaragücü’nün direncini kırdı. Zaha’nın denkleme girmesiyle Kerem’in Icardi’nin arkasına yolculuğu kaçınılmazdı. Kerem orta sahanın derinine kadar indi. Icardi’yle daha çok ceza sahasına girdiği yeni oyun planında yeterli sayıda şut şansı yakaladı. Dün gece skor yapamamış olabilir ama hücum setlerinde doğru yerde topla buluştu. Kilometre yaptıkça tabelayla arasını düzeltecek.
Geri koşular...
Davinson Sanchez yine gecenin dikkat çekenlerinin başındaydı. Ankaragücü’nü orta saha çizgisinde karşıladı, doğru zamanda doğru müdahalelerle Torreira’nın yükünü aldı. Yedikleri golde arkayı boşaltmış görünse de Boey’in geri koşulara kendini hazırlaması gerekecek. Okan Buruk, ligde Günay Güvenç’i bir yerde devreye sokmak zorunda kalacak. Zira Muslera sahada olduğunda 3 yerliyi önde kullanmak mecburiyetinde. Oliviera ya da Ndombele’yi oyuna sokamadı, Barış Alper’i de sol forvete atıp Tete’yi Icardi’nin yanına çekti, Kerem Aktürkoğlu’nu iyice derine indirdi. Buna 8 dakika dayanabildi, Zaha’yı çıkartıp oyun idealine döndü.
‘’5 saniye kuralı‘’
Fenerbahçe öyle bir maç başlangıcı yaptı ki, Kadıköy’ü Başakşehir için yangın yerine çevirdi. İsmail Kartal ve futbolcuları ilk 20 dakikada Çağdaş Atan’ın oyuncularına adeta 5 saniye kuralı getirmiş gibiydi. Yüksek şiddetli bir ön alan baskısıyla Başakşehir’in 5 saniyenin üzerinde topa sahip olmasına müsaade etmediler. Topu yiyecek kadar istekliydiler ve baskının şiddeti Başakşehir için baş döndürücüydü. Kornerdeki duran top organizasyonu sonunda Djiku’nun attığı harika golün ardından Fenerbahçe baskının dozunu daha da artırdı. Duarte’nin alanlarını kapatıp sol stoper Cemali’nin top çıkarmasını sağladıktan sonra baskıyla kazanılan toplar Fenerbahçe’ye bol pozisyon olarak döndü. İrfan Can’daki gelişim dün gece de devam ediyordu. Sağ çizgiden içeri doğru kat etmek zaten İrfan Can’ın imza yeteneklerinden biri. Başakşehir’in sol koridorundaki Lima ve Cemali’ye karşı defalarca denedi ve Tadiç’i arka direkte topla buluşturduğunda tüm takım gol diye sevinmeye koşmuştu bile.
Szymanski ışıldıyor
Szymanski, Fenerbahçe’nin en büyük yatırımlarından biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Dinamik, yetenekli, şutlar, baskıyı dozunda yapıyor ve kazandıklarını yüksek oranda tabelaya yansıtıyor. Fenerbahçe’nin birebir baskıları Başakşehir için peş peşe top kayıplarıyla sonuçlanırken Szymanski’nin kazandığı top sonrası ceza sahası dışından attığı gol jeneriklikti. Başakşehir iyi bir kadroya sahip olsa da bu sezon girdikleri türbülanstan bir türlü çıkamıyorlar. Çağdaş Atan’ın gelişi belki ilerleyen haftalarda ve daha alttaki takımlara karşı bir pratik kazanmayı sağlayabilir. Ama Galatasaray’ın ardından dün gece de Fenerbahçe’ye karşı oyunun büyük bölümündeki çaresizlikleri şaşırtıcıydı. İlk yarıda Başakşehir’in gol beklentisi 0.01 idi. Bu rakam şaka değil. Yani Başakşehir, kurulduğu günden beri bu kadar kötü bir ilk yarı oynamış mıdır hatırlamıyorum ama böylesine iyi bir kadronun sadece 0.01 gol beklentisiyle 45 dakika geçirmesi inanılmazdı.