Galatasaray’da Icardi’nin penaltıyı kazandırıp topu Kerem Aktürkoğlu’nu bırakması hepimizi şaşırtmıştı ki, gerçek bir kaç saniye sonra ortaya çıktı. Kerem penaltıyı kullanmak için topun başına geldi ve yavaşça dokunup Icardi’ye pas verdi, Arjantinli de boş kale yerine auta attı. Kerem ile Icardi tüm dünyada viral olacak bir penaltı atışı izletecekken penaltının kaçması hayal kırıklığıydı. Yine viral olacak ama bir başarısızlık hikayesi olarak. İlginçtir, Icardi penaltı kaçırsa bile kendini affettirireceğine Okan Buruk’tan tribündeki taraftara kadar herkes o kadar emin ki. Sanırım Icardi’nin yarattığı en büyük fark bu. Icardi, takım arkadaşlarından taraftarına kadar herkesin güvenini güvenini kazanmayı başardı. Nitekim bir kaç dakika sonra attığı golle güvenin boşa olmadığını gösterdi.

Gerçek ortaya çıktı!

Gün geçmiyor ki, bir zihni sinir projesiyle şaşkınlıktan ağzımız açık kalmasın. Olimpiyat Stadı’nın zemini, çim yanmasından dolayı önceki maçlarda dikkat çekmişti. Zeminden sorumlular ilginç bir buluşla İstanbulspor-Galatasaray maçı öncesi zemini yeşil gıda boyasıyla boyamışlar. Galatasaray beyaz forma giydiğinden yere düşüp kalkan her futbolcu bildiğin ‘hulk’a dönünce gerçek ortaya çıktı. Bu çim meselesi bir kaç yılda bir tekrarlıyor. Hali hazırda ülkedeki zeminlerin çoğunda benzer bir bozulma var. Fiyakalı kadrolarının kurulduğu bir sezonda daha düzgün zeminlerde oynamak onların, daha kaliteli futbol izlemek de bizim hakkımız.

Fenerbahçe 7 Avrupa Konferans Ligi, 5 Süper Lig maçının tamamını kazanarak İsmail Kartal yönetiminde etkileyici bir sezon başlangıcına imza atıyor. Kartal ve futbolcuları Alanyaspor deplasmanında topa sahip oldu, oyunda inisiyatifi hep elinde tutan taraftı, kötü zemine rağmen ilk yarıda 300 pasa ulaşarak bu sezon kendi adına en yüksek sayısına ulaştı. İrfan Can kariyer sezonunu oynuyor. Dar alanda attığı çalımlar, tabelayla sonuçlanan arka direk koşuları ve şık goller. Alanyaspor’a karşı sağ forvet olarak oyuna başlayan İrfan Can, sağ çizgiden içeriye kat ettiği anda Fenerbahçe forvetleri için yepyeni bir pencere açılıyor. Solak bir oyuncunun sağ çizgiye basarak oynaması çok beklenmez ama İrfan bunu dozunda yapıyor. Dün gece Osayi Samuel ve Fred ile kurduğu üçgenler Alanyaspor’un sol iç koridorunda derin yaralar açtı.

Dengeli götürmeye çalışıyor

İsmail hocanın elinde kaliteli ve geniş bir kadro var. Konferans Ligi ve Süper Lig arasında adaletli bir kadro planlamasıyla mutlu bir futbolcu topluluğu oluşturmuş vaziyette. Dzeko’yu daha diri tutmak adına belki ligde Batshuayi’nin dakikalarını arttırabilir. Onun haricinde hemen her futbolcusundan maksimum verim almak için adalet terazisini dengeli götürmeye çalışıyor. Alanyaspor karşısında Dzeko ve Tadiç’in yorgunluğunu daha erken fark etmeliydi. 78’e kadar beklemek Fenerbahçe’nin ön alanda kalma süresini negatif etkiledi.

Okan Buruk’un geçen sezon da yaşadığı en büyük sorun, rakiplerin ayakları daha düzgün olan Abdülkerim’e baskı getirip topu Nelsson’a yönlendirerek uzun pas çıkışlarının önünü kesip oyunun tekrar Muslera’ya dönmesini sağlamaktı. Nitekim en son Kopenhaglılar bunu yaparak gol bulduklarında oklar yine Nelsson’u gösteriyordu. Artık iyice göze batan hatalarının ardından biraz da ailevi gerekçelerle kadronun dışında kalan Nelsson’dan Davinson Sanchez’e geçiş Galatasaray’a büyük bir konfor sağladı. Doğru hamleleriyle savunmada Galatasaray’a seviye atlattı. Bundan sonra Sanchez’den formayı almak kolay olmayacak.

Muslera da nasibini alabilir...

Nelsson gibi Muslera’nın da rotasyonlardan nasibini alması kaçınılmaz gibi görünüyor. Çok hata yapıyor, pas çıkışlarında tercihleri sorunlu ve basit goller yemeye başladı. Dün gece Dubouis’dan yediği gol Muslera’yı çok acemi gösterdi. Ayrıca Okan Buruk, kalecisi yabancı olduğundan Kazımcan sakatlandığında iki oyuncusunu değiştirmektense Abdülkerim’i sol beke çekmeyi seçmek zorunda kaldı. Galatasaray kadrosu gerçekten çok kaliteli. Ziyech, kötü oynuyor derken öylesine usta işi bir gol attı ki, neredeyse maçı kurtardı. Ndombele oyuna çok geç girmiş olsa da form tuttuğunda neler yapabileceğinin fragmanını izletir gibiydi. İkinci yarıyla sahaya çıkan Kerem Aktürkoğlu Kopenhag maçının acısını çıkarır gibiydi. Kerem, bu ligin en kaliteli, fark yaratan yerli forvetlerinin başında geliyor. Taraftar Kerem’e karşı biraz daha toleranslı olmalı.

Hafta sonunda Antalyaspor’a karşı Dzeko’nun savunmanın en derinine kadar gelip bağlantı oyuncusuna dönüşmesinin ardından dün gece de King’in benzer performansını izledik. İsmail Kartal’ın forvetlerinden istediği bu bağlantılar Fenerbahçe’yi oyun kurulumunda çok rahatlatıyor. Bu durumda Kent’i ve 8 numaralarından birini önde tutabiliyor ve ceza sahasına doğru kontra koşuları rahat yapabiliyorlar. King ilk yarıyı solda, ikinci yarıyı sağda geçirerek Nordsjaelland’in baskı dengesini bozdu. King’in bağlantıya geldiği pozisyonların akabinde Kent ve Mert Hakan’ın blok arasından yaptığı koşular, topa sahip olmayı seven Nordsjaelland’a karşı etkili geçiş hücumlarına dönüştü. Bu sayede Fenerbahçe Kadıköy’de topa sahip olmadan da oyununu rakibine dikte edebildi.

Danimarka’nın Çağdaş Atan’ı

Nordsjaelland’in 34 yaşındaki hocası Thorup Danimarkalılar’ın Çağdaş Atan’ı. Genç çalıştırıcı, kalesinin önünden itibaren pasla çıkmaya ve şartlar ne olursa olsun topa sahip olmaya gayret gösteriyor. Ne var ki, oynamaya çalıştığı çok pahalı bir oyun ve Fenerbahçe gibi hem atlet hem kaliteli bir kadroya karşı çalışması zordu. Çünkü Fred gibi ön alan baskısını zekasıyla yöneten, doğru zamanda fitili ateşleyen bir merkez orta sahanın liderliğine karşı bu oyunu oynamak daha da pahalı hale gelir. Fred, Fenerbahçe’nin yıllardır beklediği oyun yapıcı. Baskıya gidiyor, kazandığını asiste dönüştürüyor, duran topları etkili kullanıyor, aklıyla büyük fark yaratıyor. İsmail Kartal, Fred gibi bir futbol dehasına sahip olduğu için kendini fazlasıyla şanslı hissediyordur.

Heyecan dolu, aksiyonu bol, hikayesi sağlam, zaafların hortladığı, hakemin parladığı nefis bir geri dönüş filmi. Maçın Bulgar hakemi Kabakov, Kopenhaglılar’ın zaman geçirme çabalarını erken kartlarla kesti, pozisyonları genel olarak doğru yorumladı, avantajları akıttı, maçı daha zevkli hale getirdi. Galatasaray yıldızları alarak yeni bir kadro kursa da geçmişten gelen zaaflarını yenemediği için iyi oynadığını zannettiği anlarda 2-0 geri düştü. Muslera birden çok opsiyona sahipken oyuna ısrarla Nelsson’un tarafından başlamayı tercih ederek Kopenhag’ın baskı planına katkı yaptı. Galatasaray savunmasını Nelsson tarafından baskılayan her takım karşılık buluyor. Uzun mesafeli paslarda zorlandığı için yine Muslera’ya dönme ihtimali yüksek oluyor. Nitekim Kopenhaglılar sıklıkla bu senaryoya oynadılar ve sonunda bu ısrarlarının ekmeğini yediler. Muslera’nın hatalı pası, döndü dolaştı ağları buldu maalesef. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde kendi sahasında Muslera’nın ellerinden çok ayaklarına ihtiyacı var.

Faciadan dönüldü

Nelsson’un boşalttığı alanlar Galatasaray’ın bir başka zaafıydı Kopenhag karşısında. Nelsson’un oyun kurmasına ve çıkışlarına oynayan Kopenhaglılar madeni Galatasaray’ın sağ iç koridorunda buldular, Goncalves’e de golü bu sayede hazırladılar. Okan Buruk, Nelsson’u Davinson ile değiştirerek çözüm üretebilir, lakin Muslera konusunda eli ne kadar güçlü onu kestirmek güç. Okan Buruk, 76’da Ndombele’yi sokup Nelsson’u çıkararak 10 kişi kalmış Kopenhag’a karşı gözünü kararttı. Son bölümde Tete ile Zaha rüzgarı terse çevirmeyi başardılar. Boey’in ‘isyan’ golüne Tete eşlik edince büyük bir faciadan dönüldü.

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi perdesini Kopenhag maçıyla açıyor. Kadro değeri açısından Galatasaray’ın sahip oldukları Kopenhag ile kıyaslanamayacak kadar iyi görünebilir. Ama Danimarkalılar’ın yıllardır Avrupa’da oynama pratiğine dikkat etmek gerek. Geçen sezon Trabzonspor da Kopenhag’dan her anlamda üstündü ama Kuzey Avrupalılar topu karşılayıp, hızlı geçiş hücumları üzerine inşa ettikleri bir planla Abdullah Avcı ve futbolcularını hayal kırıklığına uğratmışlardı. Galatasaray’ı, bu gece Ali Sami Yen’de en zorlayacak detay, aşırı öz güven ve buna bağlı rehavet sendromu olabilir.

Buruk’un eli güçlü

Galatasaray, transfer döneminde savunmada Davinson Sanches’den forvette Ziyech’e kadar çok önemli güncellemeler yaptı. Henüz Davinson’u Galatasaray formasıyla izlemedik ama hafta sonu Samsunspor karşısında Ziyech’in 45 dakikalık performansı tüm Galatasaraylılar adına umut vericiydi. Kopenhag’a karşı Okan Buruk yılın en güçlü eline sahip olacak. Zaha ne zaman başlar bilinmez ama Ziyech’in Kopenhag’a karşı 11’de sahaya çıkma ihtimali bile rakip adına korkutucu bir detay. Tete sağ kenarda oynadığında çizgiden içeriye doğru driplingleriyle pozisyon arıyor olsa da Ziyech topu aldığı anda sadece dripling üzeri pozisyonlarla kalmıyor acayip bir şutöre dönüşüyor. Sanırım tüm kariyeri boyunca Ziyech’i bu kadar farklı kılan da skora olan yakınlığı. Faslı yıldız oynadıkça Icardi ve Kerem’i anlamaya, oyunlarına dahil olmaya başlayacak.

Savunma arkası sorunu

Galatasaray’ın ön tarafta ışıltılı bir oyuncu grubuna sahip olduğu artık bilinen bir durum. Davinson Sanchez’in katılımıyla arka taraftaki defoların azalması beklenir. Nelsson ve Abdülkerim çok uyumlu olsalar da açıkta yakalandıklarında rakibin Muslera’yla karşı karşıya ihtimali çok güçleniyor. Davinson, Tottenham’da hem üçlü hem dörtlü savunmanın sağ stoperi olarak geri dönüşlerde sigorta rolüyle Premier Lig’de var olmayı başarmıştı. Dolayısıyla Okan Buruk’un savunma kurgusunda değişime gitmesi beklenebilir. Şampiyonlar Ligi’ne özel üç stoperli oyun Galatasaray’ın boy ortalamasını yükseltebilir ama 3-4-3 ya da 3-5-2’de Mertens’in dışarıda kalmasına yol açabilir.

Kopenhag’ın beyni çalışıyor!

Kopenhag, Trabzonspor’dan Cornelius’u almış olsa da efektif kullandığı pek söylenemez. Ana planın merkezinde Mohamed Elyounoussi var. Sağ ayaklı bir sol kanat olan Elyounoussi’yi orta sahanın sol içi olarak da kullanabiliyorlar. Kopenhag takımının ana beyni olan Fas asıllı forvet Galatasaray’ın sağ ve sağ içi için en büyük tehdit. Galatasaray’ın, Molde karşısındaki iç koridor savunmasının gösterdiği zaaflar düşünüldüğünde Ndombele form tutana kadar üç stoperle oynama fikri Okan Buruk’un kafasında fazlasıyla canlanıyor olabilir. Grupta fikstür Galatasaray’ı destekleyecek kadar iyi görünüyor. Sezona henüz tam hazır değilken Kopenhag ile Ali Sami Yen’de başlamak büyük bir avantaj. Hem sezona galibiyetle başlama ihtimali hem de son maçı yine Kopenhag ile oynama durumu Galatasaray’ın Avrupa’da devam etme ihtimalini güçlendiriyor.

Antalyaspor karşılaşması, ‘6 numara nedir, ne işe yarar?’ sorusunun cevabı niteliğinde bir maçtı Fenerbahçe için. Antalya’nın hocası Nuri Şahin, İsmail Yüksek’in yokluğunun Fenerbahçe’nin bölge geçişlerinde nasıl bir boşluk yaratacağını iyi bir analizle gözler önüne serdi. Fenerbahçe’nin oyun kurulumunu bozdu. Savunmanın derine gömüldüğü baskı anlarında pas opsiyonu yaratmak, sırtını rakibe dayayıp topu korumak, bölge geçişlerini sorunsuz hale getirmek için gerçek bir 6 numaraya ihtiyaç var. Zajc bu işi yapamayınca Antalyaspor ilk yarının çok önemli bir bölümünde oyunu istediği gibi domine etti.

Can simidi Dzeko

Antalyaspor’un derine kadar ittiği Fenerbahçe savunmasının bir can simidine tutunması gerekiyordu, o da Dzeko oldu. Dzeko ligimizin gördüğü en iyi santrforlardan bir tanesi buna şüphe yok. Ne var ki, onun kalitesinin kaynağı sadece bitiriciliği değil. Savunmasının derine gömüldüğü baskı anlarında blok aralarına döndü, nefis bağlantılar yaptı. 1 golü 1 de asistle süslemiş olabilir ama oyunun merkezinde yaptığı bağlantılar en az tabela istatistikleri kadar önemliydi. İrfan Can Kahveci’deki gelişim de dikkat çekici boyutlarda. Ceza sahasında buluştuğu toplar bu sezon çok daha büyük anlam kazandı. Keza oyun aklıyla Szymanski’nin de yıldızını parlatacağa benziyor.

‘Form geçici klas kalıcı’ sözünün karşılığı gibi bu sezon Galatasaray kadrosu. Icardi geç form tuttu, tutana kadar attı, atmaya devam ediyor. Hakim Ziyech topla çalışmalara bir hafta önce başladı, oyuna 46’da girdi kalitesiyle büyük fark yarattı, ilk golünü tabelaya yazacaktı, mermi gibi şutuna Icardi kafa koyunca asiste dönüştü. Hakkını teslim etmeli, Icardi o sert şuta bilinçli bir şekilde ince ayar yapmak için kafa vuruyor. Normaldir, Arjantinli santrfor adeta gol için yaşıyor, kokusunu aldığı anda gözünü karartıyor. Kerem Aktürkoğlu, bu sezon Galatasaray’ın en formda oyuncusu. Hızı, oyun görüşü ve bitiriciliğiyle sahada hemen her Galatasaraylı futbolcunun topu aldığında aradığı adama dönüştü. Galatasaray hücum bölgesine topu taşıdığı andan itibaren Kerem başka bir boyuta geçiyor. Rakip kaleye öylesine iştahlı hücum ediyor ki; Icardi bile topun Kerem’e gitmesini istiyor.

Telapatik iletişim!

Nitekim dün gece Mertens, Kerem Aktürkoğlu’nu iki kez buldu ikisinde de top Samsunspor ağlarından çıkarıldı. Kerem’in kornerden Abdülkerim’e yaptığı asist ise performansının süsü gibiydi. Kerem’in, Icardi ile telepatik bir iletişimi vardı ve bu Galatasaray’ın hücum organizasyonlarına fazlasıyla yansıyordu. Topun ve pasın yönünün Icardi’den Kerem’e doğru yön değiştirmesi Okan Buruk’un bundan sonra da tercih edeceği bir hücum opsiyonu olacak gibi görünüyor. Yarın Zaha geldiğinde durum ne olur bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki, Galatasaray’ın kadro kalitesi ve hücum gücü geçen sezonun çok önünde. Dün gece Ziyech ile Ndombele ilk kez sahaya indi. Ziyech büyük kalite, formunu çabuk bulur. Ama Ndombele’nin biraz zamana ihtiyacı varmış gibi görünüyor.