‘’Vizyon farkı‘’
Montella nefis işler çıkarmaya devam ediyor. Kimsenin beklemediği, hatta 11’ler açıklandığında şaşırdığı kadroyu, Nagelsman’ın 3’lü savunmayla sahaya sürdüğü Almanya’ya karşı taktiksel olarak kusursuz bir fırtınaya dönüştürmek büyük bir antrenörlük meziyeti. Her şey bir yana Kenan Karaman’dan Kenan Yıldız’a geçişimiz bile Montella’nın futbol vizyonunun Kuntz’tan ne kadar farklı bir vizyona sahip olduğunun bir göstergesi. ‘İtalyan teknik direktörler iyi taktiksyen olurlar’ klişesinin Montella tarafından sağlamasının yapılıyor oluşu, ülke futbolu adına mutluluk verici doğrusu. Hırvatistan karşısındaki bire bir baskı oyununa Almanya önünde de 4. dakikada yediğimiz gole rağmen mental anlamda dağılmadan devam etmek Berlin’de büyük bir fark yarattı.
Yıldızlarından biriydi
Almanya’ya karşı oynadığımız ön alanda yapılan bire bir yakın baskılara dayalı bu plan yüksek ihtimal EURO 2024’teki ana planımız olacak. Abdülkerim gecenin yıldızlarından biriydi. İlk yarı Ferdi’ye yaptığı asist artık ezberlediği bir hücum setinin icrasıydı. Neredeyse hiç hava topu kaybetmedi, yüksek isabetli paslarıyla oyun başlangıçlarımızın sorunsuz olmasını sağladı ve elbette kazandırdığı penaltıyla da galibiyetimizin mimarlarından oldu. Artık Hırvatistan’ı deplasmanda yendikten sonra Almanya’yı Berlin’de deviren, bizlere EURO 2024 için büyük hayaller kurduran bir Milli Takımımız var. Bunun için bile Montella’ya teşekkür borçluyuz.
‘’Sadece gol yok‘’
İki hafta önceki Ludogorets maçından bu yana Fenerbahçe’nin oyununa karşı panzehir bulunmuş, yarım saatlik Pendik, 90 dakikalık Abdullah Avcı ve üstüne Ludogorets’in uzun top planları İsmail Kartal’ı hayli zorlamıştı. Kluivert’ın da Ludogorets ve Trabzonspor maçlarının analizinden esinleneceği bir plan beklentiler dahilindeydi. Ne var ki, beklenenin tersi oldu ve Adana Demirspor kalesinden başlayarak pas örgüsüyle oyun kurmak istediği bir ilk yarı oynadı. Bu oyun tercihi, Fenerbahçe’ye sezon başından beri rakiplerini parçaladığı şiddetli ön alan baskısı ve sonrasındaki geçiş hücumlarının yolunu açtı. Dzeko ve Szymanski ile Demirspor’a oyun kurulum aşamasında gelen baskılar henüz ilk yarıda Fenerbahçe’ye tam 13 şut getirirken Kluivert ve öğrencileri Livakoviç’in koruduğu kaleye sadece 1 kez şut deneyebildi. İsmail Yüksek ve Fred’in aynı anda oynamadığı bir günde Fenerbahçe ilk yarı sadece yüzde 43 topa sahip olurken, topun karşısında doğru pozisyon alarak Adana Demirspor’u kalesine getirmedi.
Dzeko ve Tadic yorgundu
İkinci yarının başında Adana Demirspor kalesinden küçük adımlarla çıkmak yerine orta mesafeli uzun toplara döndüğü anda Fenerbahçe’nin elinden en önemli silahını almış oldu. Adana Demirspor’un iki hızlı Yusuf’uyla direkt hücum tercihleri ve Gravillon’un direkte patlayan şutu oyuna bir süre denge getirdi. Dzeko ilk yarıda savunmanın derinine kadar inip oyunun kurulumuna katılıyordu ama ikinci yarıda mesafeler uzadıkça yoruldu. Tadiç, yoğun maç trafiğinde fazlaca yorgundu, Ferdi’nin enerjisi yine dikkat çekiciyd i. Demirspor’da ise açık ara kaleci Ertaç’ın performansı göz kamaştırıcıydı. Fenerbahçe, Fred, İsmail Yüksek, Becao ve Djiku’nun olmadığı bir Adana Demirspor deplasmanında, hem de kötü zeminde 1 puanla dönüp yine liderlik koltuğuna oturduğu için mutlu olmalı.
‘’Seri sonu‘’
Galatasaray geniş bir kadroya sahip ama herkes aynı formda olmayınca Şampiyonlar Ligi dönüşleri Okan Buruk için rotasyon kartını devre dışı bırakıyor. Buruk, ön tarafta Münih dörtlüsüyle çıkarken sol beke yerli kuralı sebebiyle Kazımcan’ı koydu. Ne var ki, Icardi’den Kerem’e, Ziyech’ten Zaha’ya herkes o kadar yorgun görünüyordu ki, henüz ilk yarı bitmeden Buruk’un gözleri kulübede dinamik birilerini aramaya başladı. Her maç iğneyle oynadığı iddia edilen Icardi’nin artık dinlenmesi gerekiyor. Yoksa sadece puanları, 10 maçlık yenilmezlik serisini değil geçen sezon Yunan Ligi gol kralı Bakambu’yu da kaybedecek Okan hoca. Galatasaray’ın bariz bir sol bek sorunu var. Bu sorunu Okan Buruk da kabul ediyor ve sürekli o bölge için doğru adamı arıyor. Kazımcan henüz çok genç ama sahanın en temposuz oyuncularından biriydi. Geri koşularda rakiplerini yakalayamıyor, takımı sete yerleştiğinde hücumu çizgiye doğru genişletemiyor. Angelinho ise istenen seviyeye bir türlü gelemiyor. O yüzden Kazımcan’ı oyundan almak zorunda kaldığında Kaan Ayhan oyuna giriyor, Sanchez sol stopere, Abdülkerim sol beke geçiyor.
Fikstürün azizliği...
Galatasaray fikstürün azizliğine fazlasıyla uğruyor. Oynadığı tüm Şampiyonlar Ligi maçlarının ardından deplasmana gidiyor. Kopenhag sonrası Başakşehir, United sonrası Antalya, Bayern sonrası Rize yine Münih sonrası Hatay deplasmanı. Keza 29 Kasım’daki United sonrası Pendik, 12 Kasım’daki Kopenhag sonrası Sivas deplasmanı gelecek. O yüzden Ndombele’nin artık dönmesi, Icardi’nin dinlenip iyileşmesi, Bakambu’nun oynaması, Kerem’in kafasını toplaması ve sol beke doğru alternatifin bulunması kaçınılmaz. Hatayspor, Galatasaray’ı çok iyi karşılayıp hızlı hücumlar üzerine kurduğu planını kusursuza yakın işletti. Galatasaray’ın yorgun forvetlerinin top kayıplarını doğru geçişlerle cezalandıran Hatay’da Lamkel kariyer maçlarından birini oynadı. 1.93’lük forvet hem müthiş bir atletizm gösterisi yaptı hem de 1 gol, 1 asistle gecenin yıldızı oldu.
‘’Çözümsüzlük‘’
Fenerbahçe bu sezonun en kötü ilk yarılarından birini oynadı. İsmail hoca Tadiç’i sağa, Kent’i sola, Crespo’yu 6 numaraya çektiğine fazlasıyla pişman olduğu bir ilk yarı izledi. Fenerbahçe, topa sahip olsa da pozisyon üretemedi, tek bir korner dahi kazanamadı, akan oyunda bir tane isabetli orta yapamadı, sadece 1 şut atıp, 0.01’lik gol beklentisi yaratabildi. Ryan Kent büyük bir özgüven erozyonu yaşıyor, topla buluştuğunda bir sonraki hamlesini kafasında canlandıramaz durumda. Keza iki hafta önce Kadıköy’de Ludogorets maçını çözen Zajc hem Trabzon derbisinde hem de dün gece beklenenin çok gerisindeydi. Crespo 6 numarada iyi niyetle çaba sarf ediyor ama tempo sorunu yaşadığından rakiplerinden hep bir saniye geride kalıyor. Bu yüzden erken bir sarı kart gördü ve kalan bölümde büyük bir riskle oynadı. Kent’in kötü oyununu sol kanatta oynamasına bağlayan tek Fenerbahçeli İsmail Kartal’dı sanırım. Zira başlama düdüğüyle birlikte Tadiç sola, Kent sağa geçse de değişen hiç bir şey olmadı.
Felaket pas tercihleri
İsmail hoca, İrfan Can ve Szymanski’yi oyuna almak için 63’ü beklemese senaryoyu değiştirmek için daha çok zamana sahip olabilirdi. Fenerbahçe bu değişimin ardından yine topa sahip olmaya devam etti ama üçüncü bölgeye geçen herkes felaket kötü pas tercihleri yapınca takım olarak şuta çıkmak zorlaştı. Bu karmaşanın arasında Batshuayi’nin direkten dönen şutu dışında neredeyse tehlikeli sayılacak tek bir aksiyon gerçekleşmedi. İsmail Kartal’ın stoperde şans verdiği 2006’lı Yusuf Akçiçek ilk maçına oranla gayet özgüvenli bir fotoğraf verdi. Sahada en çok topla buluşan Fenerbahçeliler'den biri olmasına rağmen en az pas hatası yapanlardan biriydi.
‘’Finali görememek...‘’
80 dakika başa baş oyun, Ali Sami Yen’deki kadar olmasa da yeterli bir ön alan baskısı, yakalanan pozisyonlar ama bitime 10 dakika kala duran toptan yenen bir golle kaybedilen bir maç. Bayern Münih şu an Şampiyonlar Ligi’nin en elit takımlarının başında geliyor. Sezona belki çok iyi başlamadılar ama yavaş yavaş formlarının zirvelerine yaklaşmaya başlamışken Bayern’e karşı Galatasaray’ın Münih’te 80 dakika oyunu tutabilmesi büyük bir efor gerektiriyordu. İlk yarı Zaha, Münih’e gelmemiş gibiydi. Upemacano’nun ağırlığından faydalanmak için Zaha’nın birebirlerine fazlasıyla ihtiyaç vardı ama Fil Dişili forvetin ne Kasımpaşa maçındaki iştahı vardı, ne de United deplasmanındaki liderliği. Böylesi büyük maçlarda lider geni taşıyan oyunculara fazlasıyla ihtiyaç olacağı belliyken Zaha sahadaki en etkisiz Galatasaraylı futbolcuydu. Okan Buruk’un oyuna ilk müdahalesinin Zaha üzerinden yapması beklenirdi ama sorunu ters kanatta gördü. Barış Alper girdikten sonra Davies ile eşleşmesinden bir kart çıkma ihtimaline oynamak bir yana Bayern ceza sahasını karıştıran isim oldu. Bakambu-Zaha değişiminin çok daha erken gelmesi gerekirdi doğrusu.
En büyük pay Sanchez...
80 dakikalık bu direnişte en büyük pay şüphesiz Davinson Sanchez’e aitti. Müthiş bir stoperlik, doğru yerde doğru müdahaleler ve topun takımında kalmasını sağlayacak pas çıkışları... Son 10 dakikaya kadar iyi oynayıp, 2-0 geri düştükten sonra kısa sürede doğru tepkiler verilmesine rağmen kaybedilen bir maç oldu. Ama ne olursa olsun zaten içerideki United maçı belirleyici olacak.
‘’Güçlü 'A' zayıf 'B'‘’
İdeal stoper tandeminin çökmüş olmasının etkilerini göz ardı etmemek kaydıyla İsmail Kartal’ın en büyük yanılgısının; Trabzonspor’un ana planını yani Paul Onuachu’nun yüksek top becerisini küçümsemek olduğu hafta sonu fazlasıyla göze battı. Nijeryalı santrforun Türkiye kariyeri Beşiktaş maçıyla başlamış ve o derbiyi Trabzonspor, Onuachu’nun sakatlanıp çıkana kadarki performansıyla devre bitmeden 2-0’a getirmişti. Onuachu topa sahip olan tüm rakiplere karşı aynı oyunu oynuyorken ondan seken toplara gidememeyen her takım benzer sonu yaşıyor.
Trabzon’un ana planı
Ludogorets’in başlattığı, Pendik’in 30 dakika denediği, Trabzonspor’un ana plan olarak uyguladığı kaleden oyun başlatmama ve uzun topla oynama taktiği Fenerbahçe’nin panzehiri olmuşa benziyor. Topu kalesinden pas örgüsüyle çıkarmaya çalışan rakiplere karşı güçlü bir A planı olan İsmail Kartal’ın bundan sonrası için uzun top savunmasının üzerinde durması kaçınılmaz.
Zorlayıcı bir hafta
Yarın Ludogorets deplasmanına çıkacak Fenerbahçe’yi hafta sonu da ligin en zorlu deplasmanlarından biri bekliyor. Adana Demirspor’un savunma arkası koşuları, ideal stoperleri olmadan Fenerbahçe için fazla zorlayıcı olabilir. Samet Akaydın, Trabzonspor maçında kötü bir sınav verdi ama taraftarın onu ıslıklaması oyuncunun özgüvenini yerle bir etti. Samet, genç bir oyuncu değil, 28 yaşında A Milli Takım’a çağrıldı, 29 yaşında büyük takıma transfer oldu. Ama hafta sonu yaptığı hataların ardından topu ayağına her aldığında ıslıklandı. Becao ve Djiku sahalara dönene kadar Samet’in ayağa kalkması kolay olmayabilir. Eldeki tek sağlıklı stoper Samet ve henüz bir kaç hafta önce nefis iki Milli maç oynayıp büyük bir özgüven kazanmışken Fenerbahçe taraftarının daha bağışlayıcı davranması beklenebilirdi.
‘’Avcı'nın zaferi‘’
Abdullah Avcı, ideal stoperlerinden ve Fred’den yoksun İsmail Kartal’a karşı Visca’yı sol kenara çekerek asıl denge bozucu hamleyi yaptı. Bu zekice bir satranç hamlesi gibiydi. ‘Onuachu’ya uzun at, ikinci toplara git’ planı deşifre olmuşken iki ayağını da yakın seviyede kullanan ama kariyerini sağ kenarda geçirmiş Visca’yı solda kullanmak 2 metrelik santrforuna konforlu pozisyonlar yaratmanın anahtarıydı. Bu plan ilk yarıda fazlasıyla etkili oldu. Visca solda hızıyla büyük fark yaratırken sol ayağından çıkan ilk kaliteli ortayı Onuachu tabelaya yazdırdı. Buna mukabil İsmail Kartal’ı çaresiz bırakan stoperlerinin dağınıklığıydı. Sezon başından beri ilk kez Fenerbahçe, stoperleri yüzünden bu kadar pozisyon verip kalesinde 3 gol birden gördü. Samet, Samuel’in kademesinde Visca’ya doğru açıldığında yavaş kaldığı için arkasına adam kaçırdı.
Fred’sizlik...
Onuachu’ya atılan yüksek toplara gittiğinde kısa kaldı. Pas başlangıçlarında basit top kayıplarıyla takımının geçiş hücumu yemesine zemin hazırladı. Yaptığı hataların ardından gece sadece onun adına değil tüm Fenerbahçeliler için kötü geçti. Fenerbahçe, Fred’in yokluğunda topa sahip olmasına rağmen orta sahayı rakibinden alamadı. Bloklarının arasında kopukluklar oluştu. Dzeko da orta sahanın derinine çekilip oyun kurulumuna katılmayınca tüm yük İsmail Yüksek’in sırtına bindi. Fenerbahçe ilk sert maçında kırıldı, hafta içi Ludogorets hafta sonunda da Adana Demirspor deplasmanı var. Stoper ve Fred’sizlik karşıdan esen rüzgarın şiddetini artırabilir.
‘’Zaha'nın gecesi‘’
‘Bir sol bek koca bir takımın planını nasıl etkiler’ adlı çalışmayı, dün gece Ali Sami Yen’de izledik. Geçen hafta Rize deplasmanında Angelinho’ya 45 dakika dayanabilen Okan Buruk, Kasımpaşa’ya karşı Abdülkerim’i sol beke çekip Sanchez’i sol stoper, Nelsson’u da sağ stoper olarak kullandı. Kaan’ın da merkezde Torreira’ya eşlik etmesiyle eldeki tüm stoperler sahaya çıkmış oldu. Bu biraz sahadaki yerli denklemini tutturmak adına mecburiyetti ama Kaan’ın orta saha performansı beklentinin üzerindeydi. Abdülkerim çok iyi bir sol stoper ama vasat bir sol bek. Zaha ilk yarıda Galatasaray’ın en aktif futbolcusuydu. Bazen sahada topun sahibi gibi davransa ve biraz fazla top kaybı yapsa da iştahı, çalımları ve elbette attığı nefis golle gecenin yıldızı oldu.
Günay ihtimali yüksek
Kasımpaşa, ligin en iyi geçiş takımlarının başında geliyor. Bugüne kadar ligde karşılaştıkları hiçbir rakibe karşı topa sahip olmada yüzde 50’nin üzerine çıkamadı ama baskıyla kazandığı topları çok çabuk Fall ve Ngoy’a ulaştırıyorlar. Fall dün gece bir kaç tane net pozisyon buldu, gole en yakın Kasımpaşalı futbolcuydu. Ne var ki, koşu kalitesinin altında bir vuruş performansıyla oynadı. Galatasaray, Muslera’yı sakat verdi, maçı Günay bitirdi. Bu sakatlığın ciddiyetine göre Münih deplasmanında Günay’ın ihtimali yüksek. Galatasaray yıllardır Muslera’ya aşırı bağımlı bir takım. Günay’ı bugünlere, dakika vererek hazırlamak gerekirdi doğrusu.