‘’Mahallenin en şık topçusu‘’
Pendikspor’un maç boyunca Fenerbahçe’ye karşı alabildiği tek önlem ilk yarım saatte oyunu pasla başlatmak yerine uzun vurarak topu kalesinden uzak tutma çabalarıydı. Eren Can’ın fuleli koşuları net pozisyona dönüşmediği gibi Becao ile Samet’i meşgul etmekten öteye geçemedi. Ama bu meşguliyet esnasında Becao da sakatlandı ve maça öyle devam etmek zorunda kaldı. Üstüne bir de Fred’in erken sakatlığıyla yüzleşen Fenerbahçe ön alan baskısı yapacak fırsatları çok nadir buldu. Ludogorets’ten sonra Pendik’in de topu kalesinden pasla başlatmaması Fenerbahçe’ye sadece zaman kaybettirdi. Zira ön alan baskısı sonucu hızlı hücum etmek Fenerbahçe’nin alameti farikalarından sadece bir tanesi.
Gücünün göstergesiydi
Dün gece Becao’nun sakatlanmasıyla İsmail Kartal’ın stoper tandemi idealin hayli dışına çıkmış olsa da ilk yarıda rakip ceza sahası topla buluşma rakamlarında 21/0 üstünlük sağlamak oyun gücünün bir göstergesiydi. Stoperde Samet-Oosterwolde ile maçı bitiren İsmail hoca oyun standardının korunmasına skordan çok sevinmiştir.. Ve elbette Dzeko kalitesi denen bir gerçek var. İsmail Kartal’ın bu sezon en büyük şansı şüphesiz onun gibi klas bir santrfora sahip olmak. Boşnak yıldız, hemşehrilerinin en yoğun yaşadığı yer olan Pendik’te hat-trick yaptı. Pendik’e karşı savunmasının derinine gelmeden tamamen üçüncü bölgeye konsantre olarak üç gol birden atan Dzeko mahallenin en şık futbolcusuydu.
‘’Bitirememe sendromu‘’
Bayern Münih maçında harika bir ilk yarı planı uygulayan Okan Buruk’un Çaykur Rizespor deplasmanındaki başlangıç kadrosunda üç isim farklıydı ama oyun standardı kendi vasatının altındaydı. Mertens’i forvet arkasına alıp Kerem’i sol, Zaha’yı sağ kenara çeken Okan Buruk, Icardi’nin yalnızlığını hesaplayamadı. İlk yarıda sadece 4 kez topla buluşan Arjantinli golcü pozisyonları bitirme aşamasına getiremedi bile. Galatasaray adına Rize deplasmanının özeti de buydu, Zaha’dan Kerem’e kadar herkesin bitirme sorunu hortladı. Bayern maçında dinlenen Mertens’in fiziksel açıdan daha diri olması beklenirken Belçikalının düşük enerji seviyesi Icardi’nin oyun metrajını uzattı. Galatasaray için başlangıç planı sorunlu görünse de Kerem Aktürkoğlu ilk yarıda adeta atom karınca gibiydi. Galatasaray adına sahada her şeyi yapmak istiyordu.
Başka izahı olamaz
Ön alan baskısını başlatan, geri koşularda dekarları iştahlı atan, rakip kaleye topu taşıyan kısacası sahada bir çok şeyi doğru yapanların başındaydı. Ne var ki, Kerem hemen her maç benzer çalışkanlıkta oynuyor, pozisyon üretiyor ama basit pozisyonları atamadığında girdiği krizden çıkmakta zorlanıyor. 6 pas çizgisinden kaçırdığı golün başka bir izahı olmaz aksi halde. İkinci yarıda Oliviera, Ziyech, Kaan Ayhan oyuna girdikten sonra Abdülkerim sol beke, Kaan sol stopere, Ziyech ise forvet arkasına geçince Galatasaray’ın oyunundaki enerji açığı kapanır gibi oldu. Angelinho diğer takım arkadaşlarına kıyasla henüz sezonu açmış görünmüyor. İspanyol sol bek için ofansif bek tanımı yapılıyor olsa da Galatasaray’ın hücum setlerinde Abdülkerim’in sınırlı sürede ürettiği aksiyonların yanına bile yaklaşamıyor oluşu Angeliho için büyük bir problem.
‘’Zajc'ın dönüşü‘’
İsmail Kartal, Ludogorets’e karşı ligdeki ideal omurgasına yakın bir kadroyla sahaya çıktı. Her ne kadar Szymanski, İrfan Can ve Ferdi yedek kalsalar da Fred’in merkezdeki varlığı Fenerbahçe’nin oyundaki balansını korumasına yardımcı oldu. Elbette İsmail Kartal’ın ligdeki santrforu Dzeko’dan aldığı bağlantı desteği dün gece en aksayan detaydı. Dzeko’nun savunmanın derinlerine kadar gelmesi ve bölge geçişlerinde inisiyatif alması Fenerbahçe’nin oyununu çok akıcı hale getiriyordu. Batshuayi onu yapmadığı için o rol Konferans Ligi’nde King’e verilmişti. Ne var ki, King’in yokluğunda bu rol için ekstra efor sarfeden Fred oyun metrajını uzattıkça erken yorulma durumuyla yüzleşti. İsmail Kartal, 52’de 2-0’ı yakalamasına rağmen oyunun akmadığını fark ettikten sonra acilen idealine yaklaşma girişiminde bulundu.
Kafa karıştırıyor!
Szymanski, Ferdi ve İrfan Can’ın oyuna girdiği dakika kornerden golü yemek İsmail Kartal’ın şanssızlığıydı. 2-1’den sonra Ludogorets’in dönem dönem baskısını artırmasına karşın Szymanski’nin delici savunma arkası koşuları umut vericiydi. Fred sahadayken de Szymanski girdikten sonra da Fenerbahçe’de iştahı, coşkusu değişmeyen oyuncuların başında Zajc vardı. Zajc, her dönem benzer şeyler yaşıyor, uzun süre oynamadığında bile öyle bir dönüyor ki hocasının kafasını pozitif manada karıştırıyor. Attığı 2 golle gecenin yıldızı oldu, sahadaki en verimli isimlerden biriydi. Ligde İsmail ile Fred’in arasına girmesi kolay değil ama Konferans Ligi’nde sırası geldiğinde neler yapabileceğini gösterdi.
‘’Yazık oldu‘’
Galatasaray, Bayern Münih’e karşı ön alan baskısını Şampiyonlar Ligi standardının bile üstüne çıkardığı bir ilk yarı oynadı. Dev bir rakibe karşı dominasyon, nefes aldırmayan bir ön alan baskısı, pozisyonlar, yüksek gol beklentisi yani pozitif futbol adına sahada yapılması gereken her şeyi yaptı Okan Buruk ve öğrencileri ilk yarı boyunca. Bayern Münih’e karşı Şampiyonlar Ligi sezonunun açılış maçında Manchester United 3 gol atmasına rağmen 90 dakikada sadece 9 şut denerken, Kopenhag tüm maça 11 şut sığdırabilmişti.
City bile yapamadı
Doğrusu Galatasaray’ın sadece ilk yarıda 16 şut çekmesi, Bayern’in son yıllarda gördüğü en büyük baskının ispatıydı. Nitekim geçen sezon Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Manchester City’nin bile 3-0 kazandığı maçın tamamında Bayern’e 17 şut attığı düşünüldüğünde Galatasaray’ın nasıl çılgın bir ilk yarı oynadığı daha net anlaşılır. Bu etkileyici performans, insan faktörü düşünüldüğünde büyük bir efor gerektiriyor. Birinci saat dolarken Galatasaray’ın yorulmasıyla Harry Kane’in kendi ceza yayı civarından çıkardığı toplar orta sahaya doğru kaymaya başladı.
Fazlasıyla hak etti
Bayern Münih kalitesini bozacak tek şeyin sahanın her bölgesinde yapılacak şiddetli baskı olduğunu herkes bilir ama 1 saatin üstünde bu baskıyı yapacak takım yok denecek kadar azdır. Okan hoca ve futbolcularının yorulana kadar yani 70 dakikalık performansı olağan dışıydı. Kazımcan, Zaha, Kerem o kadar yoruldular ki bayılmak üzereyken golü yedik. Aşırı yorulmadan hamleler gelebilseydi bu performans en azından 1 puanla taçlandırılabilirdi. Galatasaray bunu fazlasıyla hak etmişti.
‘’Hızlı ve baskılı‘’
Bu sezon ön alan baskı şiddetini doruklara çıkaran iki takım var ligimizde, onlar da puan cetvelinin zirvesinde zaten. Fenerbahçe’nin Hatayspor’a karşı ilk 45 dakikada yaptığı ön alan baskısı o kadar bunaltıcıydı ki, Dele Bashiru ve arkadaşları için topla oynamak bir azaba dönüştü. Hatayspor auttan ya da kalecisinden oyunu başlattığı andan itibaren baş döndürücü bir ön alan baskısına maruz kaldı. Bu sayede Fenerbahçe topu rakibin ayağından kısa sürede aldı, kaybettiklerini de çok çabuk kazandı. Fenerbahçe, oyun metrajını ilk yarıda o kadar kısa alana çekti ki, Tadiç, Dzeko ve Szymanski enerjilerini genelde öne doğru koşularda ekstra verimli kullanarak maçı çok erken 3-0’ı getirdiler.
Kalesine getirmedi
Galatasaray’ın, Beşiktaş’a karşı ilk yarıda rakip ceza sahası topla buluşma rakamı 20/0 iken dün gece Fenerbahçe Hatay’a karşı 27/1 RCS yaptı, rakibi kalesine hiç getirmedi. Hatayspor tek bir şut dahi deneyemedi ve gol beklentisi ‘0’ olarak gerçekleşti. İkinci yarı Volkan Demirel’in hamleleri Hatayspor’un oyun farkını kapatmasına yardımcı oldu. Ghoulam’ın sıra dışı frikik golüne İrfan Can’ın yine aynı tarzda cevabı maçın ikinci yarısını çok daha çekişmeli hale getirdi. Ne var ki, ilk yarıyı 3-0 kazanan İsmail hocaya karşı Volkan hocanın bitiriş planı 2-1 galip geldi.
‘’Baskımetreyi kırdılar‘’
Galatasaray’ın attığı ilk gol Okan Buruk’un Trabzonspor, Manchester United maçlarında ısrarla uyguladığı, her maç biraz daha üzerine pratik yaptığı Beşiktaş derbisinde kusursuza yaklaştırdığı ön alandaki bire bir baskı oyununun eseri. Beşiktaş’a karşı ilk yarım saatte maç 11’e 11 devam ederken öyle şiddetli bir baskı yaptılar ki, Amartey ile Colley çaresizlik içinde Mert’e dönmek zorunda kaldı. Galatasaray, deyim yerindeyse orta saha çizgisini rakibine sınır haline getirdi ve Beşiktaş’ı sahada hapsetti.
Sakince kararı bekledi
Oyunun temposunu istediği gibi ayarladı, Icardi ise ilk yarım saatte derbiyi bitirecek kadar bol aksiyonlar gerçekleştirdi. Arjantinli yıldız Beşiktaş’ın iki stoperinin arasında attığı zor golün ardından kaleci Mert’in atılmasına sebep olan pozisyonu da hazırladı. Icardi ne kadar büyük bir sporcu olduğunu da bu pozisyonda bir kez daha gösterdi. Mert’in hamlesinden sonra düşmedi, yuvarlanmadı, eli görmesine rağmen kendini paralamadı. Pozisyonu takip etti, bitirmeye çalıştı ve sonrasında sakince kararı bekledi.
Domine ettiler
Beşiktaş 30. dakikadan sonra 10 kişi oynadı ama Galatasaray başlangıçtan itibaren oyunu domine etti. Icardi ve arkadaşları ilk yarı boyunca Beşiktaş’a sadece 1 şut izni verirken 8’i isabetli 13 şut çekti, rakip ceza sahasında tam 20 kez topla buluşma gerçekleştirirken Burak Yılmaz’ın futbolcularını kendi ceza sahasına sokmadı. Burak Yılmaz’ın Masuaku ve Oxlade-Chamberlain’i oyuna sürmesinin ardından takımın öne doğru cesaretle gitmesi Galatasaray’ın baskısını kırma çabalarıydı. İlk yarının kötülerinden Rosier’in ikinci yarıda Angelinho’ya kurduğu üstünlük Galatasaray’ın sol kenarını geri iten en önemli faktördü. Nitekim Oxlade’in golündeki aslan payı sağ bek Rosier’e aitti.
‘’Müthiş final‘’
Montella, Hırvatistan maçında topu karşılama ve geçişler üzerine kurduğu doğru taktik planla büyük bir zafere imza atmıştı. 3 gün önceki topu karşılarken yapılan baskıya dayalı plan belki de bizi 2024 yazındaki Avrupa Şampiyonası’nda da taşıyacak. Fakat oraya ulaşma yolunda Letonya ve Galler’e karşı topa sahip olma, savunmasını derinde kuran rakibi açma konusunda fark yaratmamız gerekiyordu. Letonya karşısında sadece İrfan Can Kahveci’yi kenarda tutup Yunus Akgün’ü sağ forvette kullanarak başlamak ilk yarıda beklenen sonucu vermedi. Topla oynama yeteneği sınırlı Letonya’nın karşılama planında kalacağı bu kadar açıkken Barış Alper’in, santrfor Cenk Özkaçar’ın sol bek başlaması bize verimsiz set hücumları olarak yansıdı. Sete yerleşme sorunu yaşamadık ama derine gömülen Letonya’ya karşı yüzde 76 topa sahip olmamıza ve 26 kez rakip ceza sahasında topla buluşma rakamı üretmemize rağmen sadece 2 tane isabetli şut çekebildik. Hatta Letonyalılar soldan Cenk’in ortalarını teşvik ederek cepheden Barış Alper’in yüzünü döndürmediler.
Orijinal santrfor farkı
Doğrusunu söylemek gerekirse ikinci yarıya da sorunlu başladık. Ferdi çıktı, Zeki girdi, Kerem sol kenarda toptan uzak kaldı, Barış Alper’in stoperlerde mücadelesi onu ekstra yordu, Salih merkezde İsmail ile üst üste oynadı. Montella tam Cenk Tosun ile Eren Elmalı’yı oyuna sokacakken Yunus Akgün’ün tüm senaryoyu değiştiren golü geldi. Oyuncu değişikliği ertelendi, takım özgüven kazandı ama bu kez Letonya’nın şaşırtıcı baskısına maruz kaldık. Cenk Tosun girdikten sonra sahada orijinal bir santrforla oynamanın konforuna erişebildik. Samet’in akıl dolu çalımı ve sonrasındaki ortasını Cenk gole çevirdiğinde ise maçın fişini çekti. Üstüne Kerem ve Cenk Tosun’un golleri şovu tamamladı. Avrupa Şampiyonası’na katılmayı garantiledik, 2024 yazında Almanya’dayız.
‘’İtalyan işi‘’
İtalyan hocaların ne kadar iyi birer taktisyen oldukları dünya futbolunda kabul edilmiş bir gerçekliktir. Montella’nın ilk maçında verdiği sınava bakarak, ‘Kadro iyi, hoca oynatamıyormuş’ yorumunu yapanların sayısı az olmayacaktır. Montella, aslında Kuntz’un çıkaracağı kadroyla Hırvatistan karşısına çıkıp bambaşka bir taktikle oynadı. Bu oyun, bir topa sahiplik oyunu değil, topa sahip olmayı nefes almak gibi pratiğe dökmüş bir rakibe karşı ön alan baskısıyla üstünlük kurma oyunuydu. Montella’nın yeni planında belki soldan top taşımakta biraz zorlandık ama Kerem’i, İrfan Can’ı, Barış Alper’i derine kadar çekerek topu ağırlıklı olarak ikinci bölgede kazandık. Bu Hırvatları fazlasıyla bozan, oyun kurulumunu zorlaştıran bir taktikti.
5 saniyede gol
Bu sayede bire bir eşleşmelerle nefis bir ön alan baskısı kurduk. Geçişlerde Hırvatlar’a karşı hep hızlıydık çünkü pasın hızı ve metrajı kendi standartlarımızın üzerindeydi. Attığımız gol aslında Montella’nın yeni oyun yazılımının bir yansıması. Savunmanın derininde topu kazanan Kerem Aktürkoğlu, merkezde bağlantı oyuncusu Salih Özcan ve hızıyla Gvardioal’a fark atan Barış Alper Yılmaz. Kazandığımız topu, neredeyse 5 saniyede rakip kaleye taşıdık, golü yaptık. Hırvatistan’a karşı İsmail Yüksek insan üstü bir performans gösterdi. Orta sahada planın ana parçasıydı. Sanırım kariyer sezonunu oynadığına dair kimsenin kafasında bir soru işareti kalmamıştır.