Maçın başlama düdüğüyle birlikte Fenerbahçe istediği gibi topa sahipti, Dzeko’nun derindeki oyunuyla orta sahayı tamamen ele geçirdi. Sahada nereye baksan sarı formalı futbolcular görülüyordu, Trabzonspor orta sahası tesislerden stada gelmemiş gibiydi. İsmail ile Fred’in ikisi bile Trazonspor’un bol hata yapan orta sahasına bariz üstünlük kuruyorken Dzeko’nun katkısı oyunu daha tek taraflı hale getirdi. İlk yarıda Trabzonpor’un gol beklentisi 0.01 iken Fenerbahçe Fred’in son dakikada attığı ikinci golle soyunma odasına hayli avantajlı gitti. Abdullah Avcı’nın ikinci yarıya başlarken stoperden Fernandes’i çıkarıp Bardhi’yi alması, Mendy’yi stopere çekmesi maçın senaryosunu değiştirmek için yeterli olmuş gibi görünüyordu.

Resmen sulu bir derbi

Trabzonlu taraftarlarca sahaya atılan pet su şişeleri ve yabancı maddeler dakikalarca sürünce oyunun temposu hayli düştü. Üstüne Bardhi’nin frikik golü gelince Trabzonspor’un oyuna geri dönme umudu belirdi. Maç 2-2’ye gelene kadar resmen sulu bir derbi izledik. Sahada futbolcular arasında gerilim normaldi ama tribünlerin ateşi hiç düşmek bilmedi. İsmail Kartal’ın Batshuayi ile Serdar Dursun’u oyuna sokup 2 santrfora dönüşü işe yaradı ve Fenerbahçe son dakikada maçı kazandı. Ülke futbolunda şaşırma duygumuzu yitirdik artık. ‘Daha kötü ne olabilir ki?’ dediğimiz her an yeni bir şeyler oluyor. Şimdide taraftarın sahaya inişi Fenerbahçeli futbolcularla yumruk yumruğa kavga edişi. ‘İnanılmaz’ diye bir tabiri rafa kaldırmak lazım çünkü her şeye inanılır artık.

İlk maçın 3-0 kazanılmasının rahatlığı İsmail Kartal’ın kadro seçimine fazlasıyla yansıdı. Kaleye İrfan Can’ı koyup Ryan Kent’i sol forvette kullanan İsmail hoca önde de yine Batshuayi’yi tercih etti. Batshuayi, alışılmışın dışında bir maç başlangıcına imza attı. Sahada ‘Edin Batshuayi’yi izletmeye çok niyetliydi. Nitekim 18. dakikada Batshuayi’nin yarattığı bir pozisyon seyrettik. Savunmanın önüne kadar gelip oyunun kurulumuna katılan Belçikalı santrfor Dzeko’nun kostümünü giymiş gibiydi. Onun başlattığı atak İrfan Can Kahveci’nin pası ve Osayi’nin ağlara gönderdiği topla bittiğinde ofsayt bayrağı kalkmış olsa da harikulade bir organizasyon izlemiş olduk. Ama sonrasında gözler hep Dzeko’yu aradı durdu çünkü Batshuayi’nin fabrika ayarlarına dönmesi uzun sürmedi. Dzeko ile Batshuayi arasındaki en büyük farkı 75’ten sonra gördük sanırım. Geriye yaslanmayı reddettiğini jest, mimikleriyle gösterdi, sahadaki herkesi öne çağırdı, derine geldi oyunu kurdu ve maçı bitirdi.

İki kişilik Djiku

İsmail Kartal’ın ilk maça başlama planının sebebi aslında Fenerbahçe’nin yediği golün organizasyonunda gizliydi. US Gilloise forveti, Osayi’nin üzerinden ortayı kestiğinde arka direkte sol bek savunmasıyla bertaraf edilecek bir pozisyon Ferdi’nin kısa kalması sebebiyle top ağlarla buluştu. Djiku dün gece savunmanın sigortası gibiydi. Ganalı stoper harika oyun kuruculuğunun yanında Becao’nun sert savunmasından esintiler sundu. Birçok pozisyonda doğru yerdeydi, rakibin tehlikeli ataklarını kesti, adeta iki kişilik oynadı.

Kadıköy’de oynarken Fenerbahçeli futbolcular inanılmaz bir baskı altına giriyor. İsmail Kartal ve futbolcuları Pendikspor’la birlikte evde oynanan son 4 maçın tamamında kalesinde ilk golü gören taraftı. Dün gece öylesine yüksek gerilimli bir ilk yarı oynandı ki adeta iki takımın futbolcularının kramponlardan ateş çıkıyordu. Oyun çok fazla durdu, tam 28 faul yapıldı, yatan kalkmadı, uzatmalarla birlikte 59 dakikanın 36 dakikası boşa geçti, top sadece 23 dakika oyunda kalabildi. Tüm bu gerilim aslında Fenerbahçe’nin oyun konsantrasyonunu alıp götürünce, Dzeko ve arkadaşları 0 isabetli şut ve sadece 0,38 gol beklentisi ile devreyi bitirdi. İlk yarı boyunca Mert Hakan enerjisinin yüzde 90’ını hakem ve rakiple tartışmaya yüzde 10’unu topa harcadı. Fenerbahçe hücum setlerinde 8 numaranın rolü bu kadar belirginken Mert Hakan gereksiz enerji sarfiyatından senaryonun dışına çıktı ilk 45 dakikada. Hatta bir ara Dzeko’yu bile isyan ettirdi Mert Hakan. İkinci yarının başlangıcıyla Mert Hakan gerilimi azalttı, oyuna odaklandı ve harikulade bir golle tabelaya eşitliği getirdi. Gerilimi yönetememesi ona büyük zarar veriyor, farkına vardığında ise iyi bir takım oyuncusuna dönüşüyor.

Sarıları olanları aldı

İsmail Kartal da yüksek gerilimin farkındaydı ve ikinci yarıya sarı kartlı Oosterwolde ve Mert Müldür’ün yerine Osayi ile Djiku’yu alarak başladı. Üstüne Cengiz-İrfan Can ve golü atmasına rağmen Mert Hakan-Batshuayi değişimi geldi. Fenerbahçe, Mert Hakan’ın golüyle işaret fişeğini yaksa da maçın saneryosunu değiştiren; İrfan Can Kahveci’nin girdikten sonra hücum aksiyonlarında aldığı rol ve Wellinton’un atılmasıyla Pendik’in 10 kişi kalması oldu.

Kerem Demirbay öylesine müthiş bir ilk yarı oynadı ki, adeta Bundesliga’daki prime dönemlerine taş çıkarttı. Sezon başında lige adapte olma sorunu yaşayan Kerem Demirbay’ın aylar ilerledikçe Ali Sami Yen’e nasıl kök saldığını Galatasaray’ı nasıl sahiplendiğine şahit oluyoruz. Galatasaray taraftarının ‘dayı’sı dün gece adeta alev aldı, ceza sahası dışından iki nefis gol attı, Icardi’nin ikram ettiği penaltıyla üçlemeyi tamamladı, maçın yıldızı oldu. Kerem Demirbay uçarken Torreira’nın orta sahada boş durduğunu söylemek haksızlık olur. Uruguaylı orta saha iki sezondur her maçta aradığı Galatasaray kariyerindeki ilk golünü dün Rizespor’a karşı buldu. Torreira ile Kerem’in bu kadar iyi oynadığı ilk yarıda Galatasaray’ın 4 gole ulaşması garip değil doğrusu. Bu ikilinin son haftalarda kusursuza yaklaşan uyumlarına bakarak Okan Buruk’un Galatasaray’a imza attığı günden beri aradığı ve kemikleştirmek istediği orta saha kurgusuna çok yaklaştığını söyleyelim.

Esas adam Mertens

Sanırım Galatasaray’ın ligdeki bu konforlu oyununu sağlayanın Mertens’li ‘4-2-3- 1’ olduğunu söylemeye gerek yok. Okan Buruk sezon başında Zaha’yı sola koyabilmek için Kerem Aktürkoğlu’nu forvet arkasına çekip yeni bir kurgu denemiş olsa da aradığı konforu yine Mertens’te buldu. Futbolu bırakmaya hazırlanırken bir anda Galatasaray’da oyunun temel taşına dönen 37 yaşındaki Mertens kariyerinin verimli dönemlerinden birini geçiriyor. Galatasaray yıpratıcı bir fikstürden çıkarken 2 kupadan birden elenmişti. Şimdi geçen sezonki düzenlerine dönmenin konforunu yaşıyorlar. Haftada sadece 1 maç oynayarak ilerleyecek olmak Icardi ve arkadaşları için fazladan taktik idman, dinlenme ve toparlanma anlamına gelecek.

Fenerbahçe, Konferans Ligi’nin en kompakt takımlarının başında gelen US Gilloise’a karşı deneyim ve kalitesiyle fark yarattı. Stoper tandeminde Djiku’yu sağa, Çağlar’ı sola koyan İsmail Kartal, 1.96’lık Nilsson’a ekstra önlem getirmek için Ferdi’yi kenarda tutup Oosterwolde’yi sol bekte kullandı. Maçın başlangıcında US Gilloise’nin bire bir baskıları Fenerbahçe’nin oyun kurulumunu negatif etkilese de Çağlar’ın ekstra savunma performansı önemli olması muhtemel birkaç pozisyonu önledi. Belçika temsilcisinin ön alan baskısını kırmak için topa sahip olmaktan başka çaresi kalmayan Fenerbahçe biraz fazla hazırlık pası yapmak zorunda kaldı. Ferdi olmadığı için Oosterwolde’nin hücum çıkışları orta çizginin ötesinde top kaybına dönüşse de Hollandalı’nın fizik kalitesi Gilloise’nin sağ koridoru için caydırıcı bir güce dönüştü. Genel anlamda fizik mücadelenin zirve yaptığı bir ilk yarı izledik. Fenerbahçe, tam 6 korner kullanan rakibine Çağlar önderliğinde ceza sahasında topla buluşma imkanı vermezken tek bir isabetli şut imkanı bile vermemesi ilk 45 dakikanın en dikkat çeken detayıydı. Fred’e merkezde ekstra baskıya gelecekleri çok belliydi ve Szymanski’yi de kapsayan sert bire birler ön bölgeye geçişleri zorlaştırdı. Bu baskılar düşünüldüğünde duran toplar Fenerbahçe için can simidi olacaktı. Nitekim beklendiği gibi oldu ve Cengiz’in taç çizgisinden kullandığı serbest vuruşu Çağlar indirdi ve Batshuayi neredeyse topla ilk buluşmasında golü yaptı.

Artık daha kolay

Sahanın en iyisi Çağlar’ın sakatlığı sonrası Ferdi girdi, Oosterwolde stopere geçti. Djiku da savunmanın dümenine. Ganalı stoper mükemmel bir maç çıkardı, top kazandı, geriden oyun kurulumunda hep doğru çıkışlar yaptı. Fenerbahçe, her anlamda Gilloise’den üstündü. Fizik mücadeleye karşılık verdi, herkes ayakta kaldı, Fred orta sahadaki derin boşluğu doldurdu, Tadiç yine büyük liderlik yaptı, Ferdi ile birlikte sol kenarı etkin kullandı. Özetle Fenerbahçe kalite ve deneyimiyle turu kolaylaştırdı.

Galatasaray için bir antrenör avantajından söz edilebilir. Okan Buruk, yeni transferlerin tutmamasını bir dezavantaj olarak göstermediği gibi bu sezon oynadığı derbilerde Beşiktaş ve Trabzon’a karşı 4 maçı da kazandı, Kadıköy’de ise yenilmedi. Davinson dışında formsuzlar ordusuna dönüşen Ndombele, Ziyech, Zaha, Tete, Aurier, Vinicius’a rağmen Okan hocanın Mertens’i yeniden yıldızlaştırması, Kerem’leri yükseltmesi, Barış Alper’in pozisyon esnekliğinden yararlanması ve Nelsson’u tekrar devreye sokması gibi hamleler Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında ayakta tutan en önemli detay.

EKSTRA KREDİSİ VAR

Rakibinden 2 puan önde olduğu için ekstra krediye sahip olan Galatasaray, Avrupa ve Türkiye Kupası’ndan elendiği için mart ayının kalan bölümünde içeride Çaykur Rize ve deplasmanda Kasımpaşa ile oynayacağından İstanbul’dan çıkmayacak. Fenerbahçe ise Pendik sonrası önce Belçika peşinden Trabzon deplasmanlarına gidecek ve Milli Takım arasına girene kadar 4 müsabakaya çıkacak.

FENER’İN FİKSTÜRÜ SERT

Fenerbahçe, Kadıköy’de Galatasaray’ı yenemediği günden itibaren fikstür avantajını rakibine kaptırdı. Ayrıca ligin ikinci yarısında oynaması gereken tüm derbiler hiç açılmamış sert bir paket olarak İsmail Kartal’ın masasında duruyor. Bu hafta Pendik ile oynayıp önce Belçika’da US Gilloise ardından Trabzonspor deplasmanlarına çıkacak olmak Fenerbahçe’nin sert fikstürünü yeterince anlatıyor. Ayrıca Beşiktaş’ı Kadıköy’de ağırlayacak olsa da Galatasaray ile bitime 1 hafta kala Ali Sami Yen’de oynamak hiç de avantajlı bir durum olmasa gerek.

KADROSU DAHA GENİŞ

Bu yüzden İsmail Kartal, önce rakip meslektaşının takılmasını beklemek zorunda. Fred döndü, Dzeko ve Tadiç formlarına kavuştu, Becao, Djiku, Çağlar derken herkes sağlıklı bir şekilde sahaya çıkacak seviyeye geldi. İsmail Kartal, kadro genişliği konusunda Okan Buruk’tan bir adım önde. Fikstür sert olsa da İsmail hocanın elinde hemen her pozisyonda bolca alternatif ve sahada Fred gibi bir yardımcı var. Bu durum başlı başına bir avantaj elbette. Bundan sonrası antrenör formuna ve kabiliyetlerine kalıyor.

Beşiktaş’ta topu ayağına alan Rashica’yı arıyor, uzun vuruyor, sonrası top kaybı ve geri koşular. Koca ilk yarı Beşiktaş adına böyle geçti. Normal şartlarda Cenk formda olsa hücumu çift yönlü hale getirip Galatasaray savunmasında blokların arasını açıp Semih ve Muci’ye alan açabilir ama Tosun aylardır olduğu gibi ortada yok. Garip bir formsuzluğu var Cenk’in. Hani mazideki kalitesini hatırlamıyor olsak Beşiktaş formasını nasıl giyiyor diyeceğiz, o kadar kötü halde. Galatasaray stoperlerinin Semih’e kurduğu üstünlüğü gören Santos’un, Semih’i sola çekip Cenk’i santrfora itmesi kaçınılmazdı. Ama onun da işe yaradığını söylemek zordu. Beşiktaş’ın, Galatasaray’a karşı daha geniş bir kadroyla oynaması bir şey ifade etmedi çünkü kulübesi zayıf olsa da Galatasaray’ın eksiklerine rağmen oyun ve oyuncu kalitesi Fernando Santos’un tahmin ettiğinden daha fazlaydı. Ve sonucu da bu belirledi. Galatasaray için ilk yarı beklenenden çok daha kolay geçti. Icardi ve arkadaşları kendilerini sıkmadan vasatın üzerine çıkmadan 1-0’ı rahat oynadı ve kalelerinde pozisyon vermediler

Mucizeyi sürdürüyor

Davinson’un sağ stoper oynuyor oluşu oyunun kurulumunda Galatasaray’ı rahatlatan en önemli detaydı. Davinson ligin en formda stoperi ve atletizmiyle geri koşuları doğru yapıyor, hücum çıkışlarında hep doğru pozisyonda oluyor. Galatasaray’da Mertens de çok büyük oynadı dün gece. Erken gelen golün ardından Galatasaray tempoyu düşürse de Mertens’in topun yönünü belirlemesi sayesinde maçın ritmini kendi belirledi. Okan Buruk, elindeki malzemeden maksimum verimi alarak ileri teknik direktörlük mucizesini sürdürüyor. Dün gece kulübesinde oyuna sokacak güvenilir oyuncusu olmasa da maçın momentumunu her an elinde tutmayı başardı. Okan hoca bu sezon hiçbir derbiyi kaybetmezken yenilenmiş Dolmabahçe’de kazanan ilk Galatasaray teknik direktörü de oldu.

Fenerbahçe, hafta içi Ankaragücü’ne karşı kupa elenişinin ardından Hatay deplasmanında lig ciddiyetinden geri adım atmadı. İsmail Kartal, sakatlıktan dönen Becao’yu aylar sonra stoper tandeminde kullanırken Osayi Samuel sağ bek, Ferdi sol bek başladı. Maç Mersin’de oynandı, ev sahibi Hatay’dı ama tribünlerin hakimi Fenerbahçe’ydi doğrusu. Kadıköy kadar coşkulu ama baskısız bir ambiyans buldu İsmail Kartal ve futbolcuları. Bu aslında Fenerbahçe’nin arayıpta bulamadığı bir ortam. Zira bu sezon kaybedilen 11 puanın 9’unu Kadıköy’de yitirmenin başka izahı olamaz. Aylar sonra dönen Becao’nun Çağlar ile uyumu tatmin ediciydi. Brezilyalı stoper sert ve iyi bir savunmacı. Oyun Çağlar tarafından kuruldu, Ferdi ile geliştirildi ama sahadaki her bir Fenerbahçeli futbolcunun gözleri hep kulübedeki Fred’i aradı.

İşte Dzeko’nun kıymeti

Dzeko, Fred’in yokluğunda oyun kuruculuğundan ödün vermedi yine. Mert Hakan’ın yardımı işini hayli kolaylaştırıyor olsa da savunmanın derinlerine kadar inişi, oradan tekrar çıkıp hücumu organize edişi ve bunun üzerine Samuel’e attırdığı gol gerçek bir usta işiydi. Sırf şu golün şemasına bakarak bile Dzeko’nun ne kadar kıymetli bir santrfor olduğu üzerine kitap yazılabilir. Gençler Dzeko’yu izlerken ideal bir oyun kurucu santrforun nasıl olması gerektiğine dair bedava ders alıyorlar. Hatayspor, son 4 maçın 3’ünü kaybetmiş oldu. Düşme hattının alevleri Volkan Demirel ve futbolcularının paçalarını ısıtmaya başladı.