‘’Kavgayla değil hamleyle kazanılır‘’
Türkiye Ligi’nin şampiyonluğa oynayan takımıyla 3. sıradaki takımının maçını izlemeye Avustralya’dan bir seyirci getirsek mesela. Sarı-Lacivertli takımın hocası baskıyı artırmaya başlamışken aynı tarzdaki oyuncularını değiştirse, Yeşil-Beyazlı takım da ön liberosunu çıkarıp 2. forvetini alsa. Hangi antrenörün şampiyonluğa oynadığını düşünürdü sizce? Çok net söyleyeyim dün gece Aykut Kocaman, Vitor Pereira’yı taktiksel anlamda sahada darmadağın etti. Fenerbahçe’nin baskıyı artırdığı 45-60 arasında ön libero Volkan’ı çıkarıp Bajiç’i alarak rakibi geri itme planı maçın kırılma noktasıydı.
B planı yok
Fenerbahçe’nin karşısında en az kendisi kadar iyi bir savunma takımı varken Pereira’nın kazanmak için hiçbir riski almaması inanılır gibi değil doğrusu. Sadece oyuncuların isimlerini değiştirmek yetmez. Fernandao, Nani, Diego ile başlamak olmasa gerek antrenörlük. Ya da baskının arttığı anda Diego’yu Ozan’la değiştirip, Volkan’ın yerine Alper’i almak. Konya’nın oyun merkezi Ali Çamdalı. Beklenti Souza’nın Holmen ile Ali’nin mesafelerini açması, pas metrajlarını uzatmasıydı. Şayet Souza bunu yapabilse, Aykut hoca mesafeleri daraltmak için çok geri yaslanacaktı. Holmen; Ali-Volkan tandeminin önünde Rangelov’la ön alan baskısını nefis yaparak orta sahadaki pas geçirgenliğini sürdürdü. Pereira ise B planı olmadığı için kavgayla takımını ayağa kaldırmaya çalıştı.
Gerilimden beslenmek
Vitor Pereira olayın çok farkında. Bu sene Fenerbahçe’yi şampiyon yapamadığı takdirde görevdekalma ihtimali sıfır. Konya’ya karşı çok erken geri düşen takımını kavgayla gerilimle ateşlemek istedi. Ömer Ali’yle girdiği münakaşada Cüneyt Çakır, Avrupa standartlarını uygulayıp Pereira’yı atsa bu gerilimden yine Fenerbahçe zarar görmeyecek miydi? Maçın 75 dakikalık bölümünü tribünde geçirdiği yetmeyecek derbide de kulübede olamayacaktı. Aynı şeyi Donetsk’te Fred’e yaptığında Alman hakem Zwager attı, Braga’da atıldı, Konya’da da atılması gerekirdi. Ama Konya’da hakemlerin engin toleransı var nasılsa diye düşünüyor herhalde.
‘’Ne savunma ne hücum tek avantaj tecrübe‘’
Beşiktaş’ın Kasımpaşa’ya kaybetmesinin ardından matematiksel açıdan ipler Fenerbahçe’ye geçti. Basit bir matematikle ‘8 maçı kazan şampiyon ol’ denebilir. Ama bu, gerçekten derinliği olmayan basit bir hesap olur. Ligin boyu bu kadar kısalmışken hiç bir futbol aklı Fenerbahçe için 8’de 8 yapar cümlesini rahatlıkla kuramaz. Aynı şey Beşiktaş için de geçerli.
İki takım adına da ortada büyük bir avantajdan bahsetmek mümkün değil. Fakat Fenerbahçe’yi bu yarışta Beşiktaş’a karşı avantajlı kılan tek şey kadro tecrübesi olabilir. Sarı-Lacivertli takımda şampiyonluk gören oyuncuların sayısı çift hanelere ulaşmışken görmeyenler bir elin parmaklarını bulmuyor. Kjaer, Fernandao, Şener ve Ozan Tufan dışında Pereira’nın ligde şans verdiği isimlerin tamamı şampiyonluk coşkusunu yaşamış oyuncular. Son üç sezonu mart-nisan aylarında kaybeden Beşiktaş’ın belki de en büyük eksiği bu olacak. Serdar Kurtuluş (BJK), Atiba (Kopenhag), Gomez (Stutgart, B.Münih), Quaresma (S.Lizbon, Porto, İnter), Sosa (B.Münih, A.Madrid)dışındaki oyuncuların hiç biri lig şampiyonluk nedir bilmiyor.
Esasında teknik direktörler için de durum çok farklı sayılmaz. Şenol Güneş’ten 16 yaş küçük olan ve birinci lig teknik direktörlüğüne 2011/12 sezonunda Porto ile başlayan Vitor Pereira, kısacık kariyerine şimdiden 3 şampiyonluk sığdırmış vaziyetteyken, Şenol hocanın henüz mutlu sona ulaşamamış olması da dikkate değer bir istatistik olsa gerek.
Sorun RVP’de değil 8 numaralarda
Osmanlıspor’a Kadıköy’de puan kaptıran Fenerbahçe’nin birinci sorunu Van Persie değil 8 numaraların oyun içerisindeki rolleri. Pereira 7. haftadaki Akhisar maçından bu yana savunma kaygıları ağır basan bir oyun oynuyor. Yer yarılsa gök delinse Topal-Souza ikilisinden vazgeçmiyor. Belki de bu tercihi ona şampiyonluğu getirir... Bilinmez. Ama tarihe en vasat hücum performansıyla şampiyon olan Fenerbahçe diye geçer. Hocanın son Osmanlı maçında Van Persie’nin yalnızlaşması üzerine kafa yorması şart. Bu problemin çözümü bizzat Pereira’nın elinde aslında. 21. haftadaki Kasımpaşa maçı, Beşiktaş derbisi, Akhisar deplasmanı hatta kazanamamasına rağmen Bursa maçlarındaki düzene dönmeli. Yani iki 8 numarasını kanat kademesine değil santrfor desteğine odaklamalı. Başka türlü Diego’ya skor yaptırmak, Van Persie’ye gol attırmak çok kolay olmayacak.
Torku Konya artık başka bir takım
Pereira’yı Konya’da sahanın her alanını iyi kullanan zor bir rakip bekliyor. Devre arasında yaptığı iki bek transferiyle oyunun eksik parçalarını tamamlayan Aykut Kocaman’ın takımı defansta Ali Turan-Vukovic ve merkezde Ali Çamdalı-Holmen tandemleriyle zor gol yiyen bir ekibe dönüştü. İlk yarıda 19 atıp 24 yiyen bir takımken ikinci yarıda oynadıkları 9 maçta 13 gol atıp sadece 2 gol yemeleri sanırım en çok Pereira’yı tedirgin ediyordur. Eminim ki Pereira’nın savunma kaygısı yine ön planda olacaktır. Fenerbahçe adına işleri kolaylaştırmanın yolu Konya’nın oyun merkezine Souza’nın yapacağı baskıdan geçiyor. Şayet Ali Çamdalı’nın pas metrajını uzatmayı başarabilirlerse Konya’yı düzenlerinin dışına çıkarabilirler. Yoksa 40 bin taraftarın önünde işler çok zorlaşır.
Podolski fikstürü biliyor mu?
Podolski’nun dünkü basın toplantısında sarfettiği, “Beşiktaş şampiyonluk yarışında daha avantajlı çünkü Fenerbahçe bizimle oynayacak” cümlesi sahibini zor durumda bırakır. Galatasaray için Fenerbahçe derbisi hayat memat meselesi. Buna kimin itirazı olabilir. Zaten durum ortada; Avrupa Ligi biletini almak için bu derbi başta olmak üzere hep kazanmak zorunda. Peki Podolski 32. haftada takımının Beşiktaş ile oynayacağını bilmiyor mu?
‘’Şüyuu vukuundan beter oldu‘’
Güzel bir Osmanlıca deyimdir yani bir şeyin söylentisi olmuşundan beterdir anlamına gelir. Herkes birbirinden korkarak başladı maça. Pereira neticede burada yaşıyor, okuyor, izliyor ve analiz ediyor. Osmanlıspor’un ligin en iyi kontratak takımı olduğunu biliyor. Üzerine bir de kulaktan kulağa yayılan ‘Ya puan kaybedersek!’ kaygısı eklenince ortaya abartılı sayılacak reaktif bir kurgu çıkıyor işte.
Osmanlı’da da durum farklı değildi doğrusu. Ligin ikinci yarısında Ankara ekibine sınıf atlatan bu kontratak oyununda 6 golle en etkili silah olan Rusescu kenarda Webo’yu izlerken, devre arasında gelip 4 asistle puan deposu olan Delarge yedek kaldı. İşin özeti şu; herkesin birbirinden korkarak oynadığı ilk 45 dakikada kayda değer tek bir futbol enstantanesi olmadı.
Git-gelli olsaydı...
Fenerbahçe’ye kaybettiren Pereira’nın maç önü röportajında söylediği, ‘Git-gelli maç olsun istemiyorum’ cümlesinde gizli aslında. Portekizli hoca sezonun genelinde böyle abartılı tedbirlere başvurduğu için Ferrari’den aile arabası performansı alıyor esasında. Evet Kasımpaşa maçında Kadlec’in ön libero oynaması o günün şartlarında tuttu. Ama o tercihin tutmasını sağlayan Souza ile Diego’nun hep ceza yayına gitmesi ve 2. topları kovalamasıydı. Fakat dün gece Hasan Ali ile Gönül yeterince çıkmadıkları için Volkan ile Alper hep çizgide kaldı. Takımın iki 8 numarası kademelerde kayboldu, Van Persie yalnızlaştırıldı. 8 numara demişken Ozan konusu çok garip geliyor bana. Doğal akışa göre, bir oyuncu kulübünde iyi oynar Milli Takım’a seçilir. Ozan, Milli Takım performansıyla kulübünde ilk 11 başlıyor. Rakibin oyun yapısı düşünüldüğünde Diego’nun oynaması gereken maçta hem de.
Akçay ikram etti ama!
Osmanlı’yı arkaya itip kilidi açmak kolay olmadı o yüzden. Zaten Akçay ve öğrencilerinin istedikleri de bu. Arkaya yaslandıklarında zor çözülüyorlar. Hele hele kilidi açacak Nani ile Diego kenardayken pozisyon vermeden devreyi bitirdiler. Maçın genelinde misafirin nezaketi sözkonusuydu desek yanılmış olmayız. Akçay, rakip meslektaşına hamle şansını hediye etti. Önde Webo ile top tutamazken Souza- Diego değişiminde çözülmedi, bekledi. Fernandao ile Nani’nin girişinde 8 dakika daha bekleyip fabrika ayarlarına döndü. Görünen o ki, Pereira’nın bu defansif kaygılarının faturası Fenerbahçe’ye çok pahalıya patlayacak.
‘’Normali skandala dönüştürme becerisi‘’
Galatasaray - Fenerbahçe derbisi, alınan saldırı istihbaratı sebebiyle ertelenebilir. Bu gayet anlaşılır bir durum. Lakin saat 17’de seyircisiz oynama kararı alınıp, yoğun kamuoyu baskısının ardından erteleme gelince olay normal akışından çıkıp bir skandala dönüşebiliyor. Şayet böyle bir istihbarat varsa, ‘Derbiyi erteledik' dersiniz olur biter. Seyircisiz oynatmanın hiç bir mantığı yok. Madem statta gündüz bomba ihbarı oldu, aramalar yapıldı. Ertelemeyi açıklarsın, kimsenin itirazı olmaz. Böyle bir ihbar var ve stadı boşaltıp seyircisiz maçı oynatma kararı hangi akla hizmet? Futbolcuların, medyanın, antrenörlerin güvenliği önemli değil mi?
Kaos ortamı
O an stada şehir dışından ve yurt dışından gelmiş taraftar var, içeri kadar girmişler ve anonsla dışarı çıkmaları isteniyor. Stat çevresinde binlerce insan şaşkınlık içinde bekliyor. Tam bir kaos ortamı.
Paris’te olduğu gibi!
Terörün asıl amacı, insanları kaosa inandırarak sosyal hayatlarını sekteye uğratmaksa buna benzer kararlar 'onların ekmeğine yağ sürer' diye düşünülebilir. Ama Paris saldırılarının ardından Belçika - İspanya ve Almanya - Hollanda karşılaşmaları, müsabakaların başlamasına saatler kala güvenlik gerekçesiyle iptal edilmiş ve buna da kimsenin itirazı olmamıştı. Bizde de olmaz lakin olayı kendi kendimize böyle çetrefilli hale getirmeye bayılıyoruz.
‘’Hakem katliamı!‘’
Fenerbahçe açısından Braga deplasmanındaki en büyük handikap maçın psikolojisini elinde tutamamasıydı. 1-0’ın avantajını daha 8. dakikada Mehmet Topal’ın orta sahada faul almak için hakemi aldatmaya yönelik düşüşünden gördüğü sarı kartla yitirdiler. Sonrasında ise katilin bebek yüzlü adam çıktığı senaryo oynandı. Hırvat hakem Ivan Babek, Vukcevic’in ayağından çıkan topta Ahmet Hassan’ın bariz ofsaytta kalışını süzemeyip golü verdi ve 11. dakikada filmin başrolünü eline geçiren kötü adam oldu. Peşinden Van Persie ile Souza’nın sarısı ve Vitor Pereira’nın atılması.
Böylesi düşman başına
Bugüne kadar çok hakem hatasına şahit oldum ama Ivan Babek gibi katliam yapanını az gördüm dersem abartmış olmam sanırım. Ofsayttan verdiği golle yaraladığı Fenerbahçe’yi penaltı pozisyonunda resmen katletti Hırvat hakem. Birincisi pozisyonun başlangıcı ofsayt, ikincisi Mehmet Topal iki elini de göğsünde birleştirerek saklıyor ve top eline çarpıyor. Bu pozisyonda penaltı ve ikinci sarıya hükmetmek için ya kör olmak ya da kuralları bilmemek gerek. Bu hakemi gördükten sonra Türk hakemleri öpüp başımıza koyalım bence.
Nani ne zaman oynayacak?
Pereira’nın Portekiz’in yetiştirdiği en yetenekli kanat forvetlerinden birini Braga’ya karşı ilk 11’de sahaya sürmesi son derece makul bir karar. Fakat Nani’nin kendi ülkesinde bu kadar kötü oynaması pek anlaşılır şey değil. Mehmet Topal’a çalınan penaltıdan bir kaç dakika önce Fenerbahçe kontratağa çıkarken top doğru ayakla buluştu aslında. Nani 4’e 3 giderken en kötü tercihi yaptı ve saçma sapan bir şutla topu auta atarak turun dibine dinamiti koydu. Fenerbahçe Nani’yi eylül, ekim için değil nisanda yarı finali hatta mayısta finali görmek için almıştı oysa ki.
‘’Mucizevi değişim‘’
Pereira’nın üç cephede mücadele ederken kadro derinliğinin konforunu yaşamak istemesi anlayışla karşılanabilir. Ama Braga maçından sonra Kadıköy’de Kayseri’ye karşı ilk 11’de 5 değişiklik Fenerbahçe’nin oyun standartlarını başlangıçta kötü etkiledi.
Kadıköy’de taraftarın yarattığı boğucu ortam hem rakip hem de hakem için büyük baskı unsuru. Kayseri defans hattı önde başlayarak bu baskıyı kırmak istedi. Fernandao, fiziksel gücünden faydalanmak için zaman zaman topu Birol ile Mabiala’nın arkasına istedi. Bu toplar Nani ile Volkan’ı da çizgiye indirdi. Fakat vuruş kalitesi vasatın altında seyredince senaryo Fernandao’nun istediği gibi gelişmedi. Şayet ilk yarıda atılan 9 şuttan bir gol çıkarabilseler Kayseri’nin direncini erken kıracaklardı.
Kjaer büyük oynuyor
Kayseri ilk yarıda Fenerbahçe kalesine tek bir isabetli şut atamadı. Maç 11’e 11 oynanırken de ibre hiç Kayserispor’u göstermiyordu. Lakin Mabiala’nın ilk yarıda ikinci sarıyla atılması Kayseri’nin direncini iyice kırdı.
Pereira, ikinci yarıya başlarken Şener’i çıkarıp Van Persie’yi alarak oyun formasyonunu 4-4-2’ye çevirdi. Böylelikle eksik kalan rakibe karşı bir fazla hücumcuyla baskıyı artırarak ceza sahasına hapsetmeyi planladı. Kadlec sol stopere, Diego merkeze, Kjaer de sağ beke geçti. Stoperde ligin açık ara en iyisi olan Kjaer yeni pozisyonunda da hayli iddialıydı. Taraftarın dediği gibi bu takımın savunma bakanı o.
Van Persie artık bir lüks
Diego’nun pası, Hasan Ali’nin asisti Robin Van Persie’nin vuruşu maçın en güzel hareketler bütünüydü. Golün ardından baskı iyice artıp bir de penaltı gelince Van Persie’deki mucizevi değişimi gördük. Fernandao penaltıyı atmak istedi, gitti ona moral verdi. Zaten gününde olmayan Brezilyalı penaltıyı kaçırdı ama onu ilk teselli eden Van Persie’ydi. Sanırım 20. haftadan beri takımına hakim olan Pereira’nın en büyük başarısı bu sahneydi. Fenerbahçe’nin artık Van Persie diye bir sorunu yok, Van Persie lüksü var.
‘’Geceyi değil turu kurtardı‘’
Bazen bir maçı daha başlarken kazanırsınız. Vitor Pereira, Braga maçını henüz soyunma odasındayken yaptığı kaleci tercihiyle kazandı. İlk yarı oyunu eline hiç alamadığı için Pereira ister istemez bazı riskleri göğüslemek zorunda kaldı. Takımının Kasımpaşa maçından bu yana icra ettiği yeni sürüm oyuna geçmesi için zaman zaman arkada boşluklar verdi. Fenerbahçe’nin baskıyı artırdığı anda Josue’nin sol ayak içiyle 20 metreden attığı şut direk dibinden ağlara gidecekken Volkan Demirel belki de sezonun en kritik kurtarışına imza attı. Bu kurtarış Fenerbahçe’nin total oyun enerjisini de bir tık yukarıya çıkardı desek yanılmış olmayız. Sanırım dün geceyle ilgili en güzel detaylardan biri golü Mehmet Topal’ın atmasıydı. Mehmet çok özel bir oyuncu. 30 metre dripling yapıp sol ayak içiyle kalecinin sağ dibine vuruşu sezonun taç giyme töreniydi onun adına.
Alan paylaşımı kusursuzdu
Maçın başlangıç düdüğüyle birlikte Braga’nın olağanüstü alan paylaşım becerisi uzun zamandır izlediğimiz en iyi 4-4-2 icrasıydı. Devre arasında Josue’yi aldıktan sonra kenardan bir fazla yetenekle oyunu kurgulayan Fonseca’nın santrforundan aldığı orta alan desteği ilk 45 dakika boyunca hiç eksilmedi. Topal’ın önünde oynayan Souza ile Ozan baskıya gidecekken baskın yedikleri için ceza yayına gelemediler bile. Oysa beklenti, Topal ve arkadaşlarının merkezde sayısal açıdan bir fazla olmanın avantajını kullanmalarıydı.
1-0 tura yeter
Merkezde kurulamayan baskı oyunu aslında bize ilk 45 dakikada eski sürüm Fenerbahçe’yi izletti. Bir türlü orta sahayı alamamak Şener ile Caner’i de oyundan düşürünce oyun hep Braga’nın istediği alanda oynandı. Sezon başından bu yana kanat kapamalarını en iyi yapan rakibe karşı oynamak Vitor Pereira’nın Alper-Volkan tercihini de boşa çıkardı. Zira bu iki oyuncu neredeyse ceza sahasına girmeden ve hiç şut atmadan devreyi bitirdi. Sanırım burada Şener’in Rafa Silva’yı kovalamak zorunda kaldığı için Volkan Şen’le bağlantısının kesilmesi Fenerbahçe’yi eski sürüme mahkum etti. Fenerbahçe savunma standartları çok yüksek bir takım. O yüzden gol yemeden alınan 1-0’lık galibiyet sadece geceyi değil turu kurtardı.
‘’Yeni nesil Fener Braga'yı yener!‘’
UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek final kapısına gelmiş Fenerbahçe’nin oyun rengi sezon başından beri çeşitlilik gösterse de Kasımpaşa maçından bugüne hücumdaki gelişim tatmin edici. ‘Referans oyun hangisi’ sorusunun cevabı artık çok net; Lokomotiv, Bursa (yenemese de), Beşiktaş ve Akhisar karşısındaki yüksek eforlu, bol iştahlı oyun. Sanırım bugün Braga karşısında Pereira’nın en büyük kozu bu gelişim olacak.
Daha düne kadar dönen toplara çözüm üretilemediği için Fenerbahçe’de santrfor yalnızlığı en büyük sorundu. Pereira yeni düzende Volkan, Alper kısmen de Nani’nin baskı oyunuyla 8 numaralarını kenar çizgisine değil ceza yayına yaklaştırdı. Artık bekler ortayı attığında ikinci şansı kovalayan bir oyuncu grubu var. Yeni oyun yazılımıyla hücum defoları giderilmiş başka bir Fenerbahçe’den bahsetmek mümkün. Bu durum Josue’yi aldıktan sonra 4-4-2’yi kenardan bir fazla oyun kurucuyla oynayan Braga’ya karşı merkezden gidişlerde önemli bir avantaj sağlar. Topal, Souza ve Ozan karşısında rakibin sayıca eksik kalması yoğun baskı ve bol ortalı bir oyuna davetiye çıkartır. Tabi Şener, Rafa Silva’yı kovalamak zorunda kalmazsa. O yüzden parola; kolay top kaybetme, bekleri ekstra koşturma olacak.
Mourinho taktiği
Son 4 lig maçında 8 atıp sadece 1 gol yiyen Fenerbahçe, Kadıköy’de coşkulu oynuyor. Bu yüksek iştah Kasımpaşa (37. dk), Lokomotif (18. dk), Beşiktaş (3. dk), Amed (31. dk) maçlarında tabelaya erken gol olarak yansıdı. Braga’ya karşı yüksek iştahla başlanan bir oyun ve ilk yarım saatte gelecek gol, turun müjdecisi olabilir. Pereira da bilir ki, Braga her daim Porto, Benfica ve Sporting’in gölgesinde kalmıştır. Hafta sonu Braga, Porto’yu İndi ve Casillas’ın akıl almaz hataları neticesinde 3-1 yense de hala ülkedeki algısının olduğu yerde yani dördüncü. Pereira çok zeki adam. Rehaveti önlemek adına dün basın toplantısında rakibine övgüler yağdırdı. Bu bir Mourinho taktiğidir. İçten içe Pereira’nın, Fonseca’ya bilendiğini cümle alem bilir. Zira Vitor, Porto’yu 2 yıl üst üste şampiyon yapmasına rağmen 2013 Haziran’ında koltuğunu bugünkü rakibi Fonseca’ya teslim etmek zorunda kalmıştı.









































