‘’Malzeme bu kadar‘’
Trabzonspor’un öne geçtiği maçlarda skoru tutaması kadro derinliğiyle ilgili bir durum.
Son Kasımpaşa maçında 2-0’ı yakaladıktan sonra Ünal Karaman’ın kulübeden oyuna hamle yapabileceği Amiri dışında oyuncunun bulunmaması Trabzonspor için son dönemdeki en büyük sorun.
Devre arasında transfer tahtasının kapalı olması, düne kadar Sosa ve Novak’ın bugün ise Abdülkadir Ömür, Onazi ve Pereira’nın sakatlıkları Karaman’ın maçları maksimum 12-13 kişiyle oynamasına sebep oluyor.
Kasımpaşa hamleleri yaparken Ünal hoca sadece Amiri’yi sahaya sürebildi. O yüzden bu puan kayıplarını salt teknik direktör hatası olarak görmek gerçekçi olmaz.
‘’Ağlatan zafer‘’
Ligde tam 9 haftadır maç kazanamayan, hatta son 4 haftadır rakiplerine gol bile atamayan Bursaspor, sahasında Sivas’ı son dakika golüyle yenerek belki de sezonun en kritik 3 puanına ulaştı. Maça Sivasspor Emre Kılınç’ın golüyle başlasa da Bursaspor iç saha desteğini arkasına alarak oyunun her dakikasını kontrol altında tuttu. İki teknik adamın pozitif futbol anlayışlarının maçın seyir zevkini yükselttiğine şüphe yok. Hakan Keleş’e oranla daha zor durumda olmasına rağmen Samet Aybaba’nın cesareti maçı çeviren unsurdu. Kolay değil, 9 haftadır maç kazanamayan, yakın tarihinde şampiyonluk yaşayan bir camiayı ‘her şey çok güzel olacak’ vaadine inandırmak. Sivas karşısında bir an bile geri adım atmadı Samet hoca. 2-1 öndeyken bile ofansif hamleler yaptı.
Risk varsa kazanç var
Belki cesaretin bedeli 89’da N’Dinga’dan yedikleri golden dolayı ağır da olabilirdi ama risk varsa kazanç vardır. Aytaç Kara da bu riski sıfırlayan adam oldu. Aytaç formasını giydiği her takımda aidiyet ruhunu sonuna kadar gösteren bir oyuncu. Ama bu yıl çok farklı bir role soyundu. Kariyerinin hiç bir bölümünde 4 golü aşamayan Aytaç, 90 artı 7. dakikada 5. golüne imza atarak kendi rekorunu da kırmış oldu. İki hafta önce taraftarın sahada ağlattığı Yusuf için de aslında hayata dönüş maçı oldu. 11’de başladı ilk golün asistini yaptı, ikinci golde organizasyonu tamamlayarak iyi iş çıkardı.
‘’UEFA, yabancı kuralı ve yayın ihalesi‘’
Yıldırım Demirören’in 7 yıllık görev sürecinde UEFA ile ilişkilerden naklen yayın ihalesine, IFAB ile uyumdan VAR’ın ilk kullanıcılarından biri olmaya kadar birçok önemli done mevcut. UEFA ile ilişkilerin Şenes Erzik sonrası felaket olacağı yorumları yapılırken TFF’nin Finansal Fair Play ve sportif birçok konuda doğru bir iletişim kurduğu söylenebilir. UEFA ile ilişkiler demişken, Uluslararası Futbol Birliği Kurulu’nun (IFAB) birçok uygulamasını ilk kullanan federasyonlardan biri olmayı ilk sıraya yazabiliriz. TFF, ilave yardımcı hakem uygulamasını ilk kullanan federasyonlardan biriydi. VAR’ı da ilk hayata geçiren federasyonlardan biri oldu.
Kulüplere can suyu
UEFA ile ilişkileri bir kenara bırakırsak bence Demirören döneminin en önemli icraatlarından biri Süper Lig’deki yabancı kuralının değiştirilerek, Ocak 2015’te kulüplerdeki yabancı futbolcu sayısının 14’e çıkarılmasıydı. Bu kararın ardından 2016 Kasım’ında yapılan yayın ihalesi 500 milyon Dolar artı KDV’ye kadar yükseldi. Ülke futbolu adına son dönemde yapılan yayın ihalesinin kulüplere can suyu olduğunu unutmamak gerek. Tabii BDDK ile son süreçte yapılan anlaşmanın, mali anlamda can çekişen bir çok kulüp açısından önemi önümüzdeki sezon daha da iyi anlaşılabilir.
‘’Akhisar kupaya tutundu‘’
Kasımpaşa için de Akhisar için de hayat ligde hayli zor geçiyorken Türkiye Kupası ikisi adına da bir nefes molası gibiydi.
İlk maçı Akhisar 3-1 kazandığı için İstanbul’daki rövanşa rahat geldiğine şüphe yok. Bu rahatlık maçın başında öne geçmelerine yardımcı oldu.
Kasımpaşa, Diagne ve Eduok gittiğinden beri gücünün yarısını kaybetmiş gibi. Trezeguet her şeyi yapmaya çalışıyor, topun sahibi gibi oynuyor, asist yapıyor, gol arıyor. Ama Mısırlıyı tamamlayacak ikinci bir oyuncu olduğunu söylemek zor. Ayrıca Kasımpaşa ligin en kötü savunma yapan takımı. Bu savunma zaaflarının Akhisar karşısında da sürdüğünü görmek için sadece yedikleri ilk gole bakmak yeterli sanırım.
Josue, Trezeguet’in Kasımpaşa’da yapmaya çalıştıklarını Akhisar’da dün gece fazlasıyla yerine getiren bir orkestra şefiydi. Topa en çok ama en zekice dokunan adamdı dün gece. Akhisar’ı rakip sahaya yerleştirirken hep doğru adamı buldu.
Dar kadro ve can havli...
Attığı gole şansı yardım etti ama şans da çalışanın, çabalayanın yanında olur genelde. Akhisarsporlu futbolcular ligde son sırada olmalarına rağmen kupada Kasımpaşa’yı saf dışı bırakarak sezonun kalan bölümüne ayakta girdiklerini düşünebilir. Fakat dar kadro ve can havliyle oynanan lig maçlarına eklenecek kupa takvimi işleri daha da zorlaştırabilir.
‘’Kırılma noktası olur‘’
Beşiktaş derbisindeki tarihi geri dönüşün Fenerbahçe adına sezonun pozitif anlamda kırılma noktası olma ihtimali çok yüksek. İkinci yarıda Ersun Yanal’ın hamlesine takımın verdiği reaksiyonun bu yılın kült performanslarından biri olarak anılacağına şüphe yok. Artı tarihinin en kötü sezonunu yaşıyorken bile hem Galatasaray’a hem de Beşiktaş’a karşı deplasmanda geri dönmek oyuncu grubunun özgüvenini yükseltecek. Eminim ki Ersun Yanal elinde sihirli değnek olsa bu hafta rakip olarak Rize’yi değil Başakşehir’i isterdi.
Taraftar taçlandırır
Takımın bu pozitif havasını daha zorlu bir rakibe karşı kullanmayı düşünebilirdi. Fenerbahçe bence hem sahada hem transferde iyi bir devre arası dönemi geçirdi. Beşiktaş derbisinde kulübede yer alan 10 futbolcunun tamamı oyunu değiştirecek kalibredeydi. Rize’ye karşı güçlü bir iç saha oyunu bekliyorum. Fenerbahçe taraftarı da böylesi bir derbi dönüşünü statta taçlandırmak ister. Gelelim Dirar meselesine. Sadece Dirar’a bakarak sezon başında Fenerbahçe futbol takımının sorununu anlamak mümkün. Eminim, o gün Dirar’ı kadro dışı bırakan futbol aklı! bugün bu performansı hayretler içinde izliyordur.
‘’Tarihe geçer‘’
Öyle bir derbi ki, Beşiktaş ilk yarıda 3- 0’ı buluyor, Fenerbahçe dönüyor 3-3 yapıyor, maçta tam 41 faul var ama her saniyesi futbolla geçiyor. Son yıllarda izlediğimiz en iyi, zevkli, çekişmeli ve temiz derbilerden biriydi gerçekten. Klişedir, ‘Maça fırtına’ gibi başladı demek. Ama Beşiktaş’ın Fenerbahçe karşısındaki başlangıcını ve Fenerbahçe’nin ikinci yarı dönüşünü tarif etmek için ‘fırtına’nın üzerinde bir tanım bulmak gerek.
İlk yarıda Kagawa Beşiktaş’ı rakip sahaya beyniyle, paslarıyla yerleştirdi ve tüm baskıyı yönetti. Gökhan Gönül’ün golü ve 7 dakika sonra kazandırdığı penaltı tabelayı 2-0’a çok erken taşıdı. Kagawa- Burak işbirliği derbi tarihinde az rastlanır bir senaryoyu doğurdu. Yanal, Dirar’ı sağ beke çekip, Valbuena ve Ayew’le maçın kaderini değiştirdi. Fenerbahçe, Galatasaray’dan sonra Beşiktaş derbisinde de öyle bir geri dönüşe imza attı ki uzun yıllar unutulmaz.
Gecenin sorusu
Yanal, Dirar’ı sağ beke çekip Valbuena ve Ayew hamleleriyle maçı döndürürken, Güneş Quaresma’yı 3-0’ı tutmak için değil de 3-3’ten sonra oyuna almasını nasıl açıklayacak?
Maçın starı
Kagawa ve Dirar. İlk yarıda Japon yıldız beyniyle oynadı, müthiş paslar attı, asist yaptı. İkinci yarıda sağ beke geçen Dirar fırtına gibi esti.
Maçın olayı
Fenerbahçe’nin, oyununu topa sahip olmak üzerine kurgulayan Beşiktaş’tan topu alması hatta Dolmabahçe’de yüzde 60’ın üzerine çıkması...
Kısa mesaj
Tarihe geçecek bu 3-3’lük derbi Beşiktaş’ın şampiyonluk şansını azaltırken, Fenerbahçe için hem oyun hem moral anlamında büyük bir kazanım olacağa benziyor.
‘’Konya'da zafer Kayseri'nin‘’
Hikmet Karaman, Kayserispor’u başka bir boyuta taşımaya devam ediyor. Transfer tahtası kapalı, devre arasında kimseyi alamadı ama Konya’da üst üste 3. maçını kazanarak harika bir iş çıkardı. Konya deplasmanında Deniz Türüç’ün golü belirleyici olsa da Umut Bulut’un sol kenarda Skubiç ve Traore’yi savunması maça damga vurdu. Kolay değil, Umut 36 yaşında ve santforluktan kenar forvete geçip 105 metrelik koridoru olağanüstü kullanarak rakiplerinin bile saygısını kazandı.
Cezalı Jahovic ve sakat Yatabare’den dolayı maça santrforsuz başlayan Konyaspor ilk yarıyı rakip kaleyi bulamadan bitirdi. Stoperlerin önünde Volkan ile oynayan Aykut Kocaman, pasör bir orta sahanın yokluğunu iliklerine kadar hissetti.
Şamil'den nefis asist
Sahada fizik olarak da kısa kalan Konya her topu stoperden pasla çıkarmaya çalışınca Kayseri ön alan baskısıyla oyun hakimiyetini eline aldı. Şamil’in Deniz’e nefis asisti tabelayı Kayseri lehine değiştirse de oyun Ali Çamdalı’nın girişiyle Konyaspor’a döndü. Son 15 dakikada Konya’nın müthiş baskısını tempoyu düşürerek ve Umut’u Skubic’in üzerinde tutarak kıran Kayseri altın değerinde 3 puan kazandı.
Maçın adamı: Umut Bulut
36 yaşında futbola yeni başlamış kadar iştahlı, takımı ayağa kaldıracak kadar liderdi. Konya’nın beyni Skubic’i olağanüstü savundu.
‘’Böyle gol yenmez‘’
Fenerbahçe için bu sezon ‘Böyle gol yenmez’ cümlesini kurmadığımız maç yok neredeyse. Zenit karşısında o kadar büyük savunma hataları vardı ki, sağ bekten, sol beke, stoperden, Mehmet Topal’a kadar herkes faciaya zemin hazırladı. ilginçtir Mehmet Topal kariyer golünü attığı maçta öyle bir hata yaptı ki tur resmen kanatlanıp uçtu. Zenit’in turu hak edecek bir futbol oynadığını söylemek zorken bu kadar basit savunma hatalarıyla avrupa’dan elenmek çok acı gerçekten. Zenit’in attığı ilk iki golde iki bekin etkin rol oynaması bir tesadüf değil maalesef.
İki golde de Şener’in alanını boşaltması ve Hasan ali’nin iranlı forvet Serdar’ın altında ezilmesi... Bunlar antrenör için de, oyuncular için de tarifi zor pozisyonlar.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe ‘Böyle gol yenmez’ klişesinden ne zaman kurtulacak? Bariz savunma hatasından 3 gol yemeyi Skrtel ve arkadaşları nasıl izah edecek?
Maçın starı
Serdar Azmoun, Zenit’e yeni katılmış olmasına rağmen sistemin temel taşıymış gibi oynadı. İlk golün asistini yaptı, diğer golleri de kendisi attı.
Maçın olayı
Fenerbahçe savunması tel tel döküldü ama Mehmet Topal kariyer golünü attığı maçta öyle bir hata yaptı ki tur elden uçup gitti.
Kısa mesaj
Mehmet Topal’ın attığı Zidane golü ve Tolgay sonrası oyun Fenerbahçe’yi bu savunmaya rağmen Petersburg’dan turla döndürebilirdi. İnsan buna yanıyor.









































