Arama

Popüler aramalar

‘’O gece bu gece‘’

Mevcut kadroya yapılan Burak- Bongonda-Kucka gibi nokta atışı takviyeler Trabzonspor’a sınıf atlattı. Henüz Ersun Yanal’ın kafasındaki makina tam olarak hazır değil belki ama ilk haftadaki iştah ve özellikle de Kadıköy’deki 20 yıllık galibiyet hasretine son verme motivasyonu Ersun Yanal ve öğrencilerinin artısı. Halen oturmayan rakip orta saha ve savunmasına karşı Trabzonspor’un Yusuf Yazıcı, Bongonda ve Burak Yılmaz gibi sürprizi bol hücum aktiviteleri, haftanın maçında sonucu belirleyecek faktörlerin başında geliyor.

Favori Trabzonspor

Her ne kadar fikstür avantaj ya da dezavantajına inanmasam bile Trabzonspor için Fenerbahçe ile Kadıköy’de oynanacak en güzel zamanın da stresin ve hesabın az yapıldığı sezon başı olacağı düşüncesindeyim. Özetle, bir favoriden bahsediyorsak gecenin favorisinin ilk kez bu kadar çok artıyla Trabzonspor olacağını söyleyebilirim..

20 Ağustos 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tutunamayan Burak'tan Tutulamayan Burak'a...‘’

✓Burak Yılmaz ilk geldiğinde Gökhan Ünal’ın bonusuydu.
✓Burak Yılmaz bu kez mali açıdan da hak ettiği şekilde geldi.
✓Burak Yılmaz’ın ilk gelişinde kafalarda soru işareti değil, ünlemler, üç noktalar vardı.
✓Burak Yılmaz’ın gelmesiyle bu kez rakiplerin kafasında ‘Onu nasıl durdururuz?’ soruları ve ‘Yandık’ ünlemleri var.
✓İlk geldiğinde bir stili yoktu. Onu bunu iyi yapar diyebileceğiniz şeyler yani.
✓Şimdi kafa vuruyor, ayak içi müthiş, frikik bile atabilir.
✓İlk geldiğinde kimseyle bir gönül bağı yoktu, hatta İstanbullu Burak gözüyle bakılıyordu.
✓Dönüşünde ise Oflu, Beşirlili, Maçkalı Burak gibi karşılandı.
✓İlk geldiğinde tutunamayandı.
✓Şimdi tutulamayan.

Başkan Usta’nın yeni cangılla sorunları

Başkanım siz bambaşka bir mecradan geliyorsunuz, kabul etmeniz gerekir.

✓Başkanım geldiğiniz profesyonel iş yaşamında bir liyakat var, işini iyi ya panla-yapmayanın ayrılması esası var, para alandan işinin karşılığını bekleme şartı var, ödül-ceza var. Bu cangılda ise du rum bambaşka başkanım. Saydıklarımın daha fazlası yok!

✓Sizin ne kadar zeki, işbilir ve başarılı olduğunu takd ir benim işim değil, gerçekler ortada. Bu cangılda ise herkes her şeyi bilir. Siz de insanları ve sistemi tam
çözdüğünüzü sandığınızda yanılırsınız başkanım.

✓Başkanım siz pek alışkın değilsinizdir koca koca insanların, büyük soyadlarının, dev kurumları yönetenlerin size söylediğini 2 metre sonra inkar etmesine. Burada alası va rdır başkanım.

✓Bu cangıl en yakınınızdakini bile sorgulamayı, onun ne dere ce kandırılıp-kandırılmadığını sorgulamanızı, yani kontrol mekanizmasını 3’e 5’e katlamanızı gerektirir. Ya ni gölgenize bile beni mi takip ediyor acaba diye sormayı.

✓Burada bilinmeyen, adı olmayan bir çok kurum, kuruluş var başkanım. Adı yoktur, sanı yoktur ama etkisi çoktur. Çünkü buralar biraz da şahsi tatmin mekanlarıdır başkanım. Yo ksa kulüplerini ne hallere soktuğu belli kişiler hatalarının yüzde 5’ini bile yapsa babası dahi kapının önüne koyar başkanım.

Tribünler yine mesajını verdi

Daha önce de yazmıştım yanlış hatırlamıyorsam...

Bir Denizlispor maçıydı, hoca da Lazaroni. Trabzonspor maçı kazandı ama öyle kötü bir oyun oynadı ki, tribünler hadise çıkardı. Skoru ekrana koymayıp tribünlere zum yapsanız anlayacağınız tek şey ev sahibinin büyük bir hüsran yaşadığı olurdu. Hatta o karşılaşmadan sonra Lazaroni gitti, gecenin rakipteki kahramanı Mustafa Keçeli Trabzon’da kaldı falan filan. Özetle Trabzonspor taraftarının skora ve sevinmeye odaklı olmadığının benim zihnimde kalan önemli örneklerinden biriydi o gece. Üzerine kaybettiği maçlar da izledim, takım defalarca çağrılıp alkışlandı. Siyaset ile çok iç içe bir şehir Trabzon ve dolayısıyla Trabzonspor. O nedenle de siyasi bölünmüşlükler yaşanabiliyor. En çok da sahadaki takım konsantrasyonu yeşil zemine kaydıramayınca. Konya maçını kaybedebilirdi de Fırtına ama eminim ki alkışlanacaktı. Çünkü her oyuncusu mücadele etti, elinden geleni yaptı. Destek de bu yüzden 90 dakika devam etti, özetle tribünler yine mesajını verdi.

16 Ağustos 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gündemdeki mevzularla alakalı kısa kısa yorumlar‘’

61 için en doğrusu!

Yönetim ve teknik heyet, 61 numaralı formayı yine askıya kaldırmış. Çok doğru bir karar. Yusuf Yazıcı’ya da, Burak’a da, Onur’a da, Uğur’a da yakışırdı elbette. Ancak saplantı haline gelen bazı durumlar gereksiz sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Nereye bağlayabiliriz bilmiyorum ama 61 Gökdeniz’den sonra pek hayır getirmedi. Bu plana kodunu ya anlamını hiç bilmeyen bir yabancıya vermek ya da taraftara teslim etmek en doğrusu.

50. yıl kadrosu mu?

Başkan Usta’nın seçim sloganıydı, 50. yılda şampiyonluk. Fakat kendisi de çok kısa sürede bu söylemin motivasyondan çok sorun getireceğini, baskı oluşturacağını gördü. Asıl motivasyonu takımın sahadaki enerjisi sağlayacak çünkü. Taraftarı o hayava sokacak. Gelelim, 50. yıl kadrosuna... Şampiyonluk iddialı her takımın hayali elbette. Ancak yarış içinde bu durum şekilleniyor, hatta bazen çok küçük ayrıntılar belirliyor mutlu sonu yakalayacak olanı. Genel olarak bakarsak yönetimin gidermeye çalıştığı eksikler de tamamlandığında Trabzonspor’un kadrosu geçen sezonun çok önünde. Bir kere kulübesi güçlü, hazır. Giren ile çıkan arasındaki makasın arası kapandı. Kale ve sağ-sol bekler kesin gibi dursa da her bölgede rekabet var. Serdar gelirse Durica ve Uğur ile, Sissoko gelirse takımın 3’te biriyle yarışacak. Ersun hocanın ilk 7 hafta planı, yani Konya-Fener- Başakşehir-Beşiktaş maçlarının içinde bulunduğu süreç her açıdan bir belirleyici olacak.

Usta ile Özbek küser mi?

Başkan Muharrem Usta, çok profesyonel, işinde kitabı yazılacak başarılara imza atmış bir figür. Elbette futbol ortamımızı biliyordu ama dışarıdan görmekle içine girmek arasında yüzde 70-80 fark olduğunu sanırım tahmin etmezdi. Yoksa kendisi gibi bir proje adamının imza attığı hataları asla yapmazdı. Sohbetlerimizde genel yapılanma, bu oyunun geleceğini kurtarma, mali yapıyı düzeltme adına çok tatmin edici tespitlerini aktardı hep. Fakat bu çarklar onun istediği gibi dönmeyeceğini hep gösterdi. En sert çıkışlarından birini Kulüpler Birliği Başkanı aynı zamanda bir kulüp başkanı olmamalı, şeklindeydi ki bu çıkış ve ısrarı belki de Visca transferine mal oldu! Başkan değişti ama yine Usta’nın istediği olmadı, bir başka kulüp başkanı oturdu koltuğa. Kendi kulübünü yönetim şekli ile çok eleştirilen Dursun Özbek yani. Bakalım bu sistem (!) 2 yakın dost olan Usta ile Özbek’i ne zaman ve ne şekilde küstürecek.

13 Ağustos 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Burak Yılmaz mali dengeleri bozar mı?‘’

Çok merak edilen yıllık ücreti açıklandı Burak’ın; 3 milyon 550 bin Euro garanti maaş. Öngörüldüğü üzere Burak’ın parası şu an sahaya çıkmadığı için işinin önünde. En büyük dert de, ‘Bu rakam takım içinde rahatsızlık yaratır mı?’ şeklinde. Nasıl oyuncular paralarını alamayıp yönetimleri şikayet ettiğinde, ‘E adam zamanında silah dayayıp mı yaptırmış. Hakkıdır, alsın parasını. Varsa yöneticilerde bir yürek geçmişe dönük hesap sorma mekanizmaları oluşturulsun, sorumluluk ömür boyu sürsün o halde’ diyorsak burada da mevzu benzer. Oyuncular o rakamlara zorla ‘evet’ demedi. Özetle Burak sorun yaratmamalı...

Çünkü; Burak yeni bir transferdir. Çünkü; Burak öyle ya da böyle (Yani kendisi için de bundan daha uygun ekonomik ve sosyal bir şart olmasa dahi) Çin’deki rakamının neredeyse yarısına oynayacaktır. Çünkü; Burak neredeyse dünyanın her yerinde özel ayakları bir kenara koyarsanız en çok paraları hep 10 numaralar ve forvetler kazanır. Çünkü; Burak bu camiada gol kralı olmuş, ligde bunu sonra yine tekrarlamış, özetle adı tarih yapraklarında bolca geçen bir figürdür.

Rakiplerin 1 puana sevindiği bir stat

Yıllar önceydi. Halen beraber çalıştığımız Serkan Hacıoğlu ile tesislerin misafir salonunda röportaj için sözleştiğimiz Trabzonsporlu futbolcuyu bekliyorduk. Adı bizde saklı (Çünkü açıklamalarının bir kısmını sohbet olarak yaptık, yazmadık) deneyimli oyuncu geldi, çok keyifli bir röportaj ve sohbet oldu.

O dönemler yine takım sıkıntılıydı, iç sahadaki eski hava kaybolmuştu. Şu cümleleri hem benim hem Serkan’ın aklında yer etti: “Abi, eskiden Avni Aker’e gelen rakibin ayağı titrermiş. Bunu biz de yaşadık bir dönem. Şimdi ise tribünler boş, en basit yanlış pası bile ıslıklıyorlar. Herkes hata yapmamak için en kolayına kaçıyor. Eskiden 1 puana sevinen rakipler şimdi durum berabereyken üstümüze geliyor, hatta öne geçerlerse bile hücumu kesmiyor. Şu anki atmosfer bize değil rakibin işine yarıyor.”

Bunu o sezondan sonra birkaç kez daha gözlemlemek mümkün oldu. Geçen sezon ise yeni stattaki atmosferin etkisi malum. Şu an için takımın en büyük eksiğinin bu, rakiplerin 1 puana bayram edeceği, futbolcularla beraber taraftarın da oynayacağı bir hava olduğu inancındayım.

08 Ağustos 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nevzat Aydın ne demek istiyor?‘’

Nevzat Aydın’ın attığı tweet her zamanki gibi yankı uyandırdı. Burak’ı överken maliyeti sebebiyle Başkan Muharrem Usta’ya hafif dokundurdu. Dümdüz okursanız...

Yönetimde aktif olmadığı için yapıyor. Başkanın yakın çalışma ekibinde olsa bunu der miydi? Hala yönetici olmasına rağmen bunu neden söylemiyor da tweet atıyor? Ve finalinde de Burak bu parayı eder kardeşim, Nevzat Aydın hesap bilmiyor, dersiniz. Ancak biraz derinine inerseniz Nevzat Aydın’ın şunları diyor; Kardeşim biz yola bambaşka bir projeyle ve şu an harcananların 5’te 1’i bütçeyle çıktık. O zamanlar baktığımız oyuncuların maliyetini hesaplamaktan anamız ağladı, şimdi rahat rahat bu paralar harcanıyor. O zaman da bu rakamlara çıkabilseydik hem izleme-araştırma ekibimiz faydalı olur, proje bu kadar çabuk bitmez hem de ben ve ekibim ‘iş bilmez’ ilan edilmezdik. Ne Muharrem Usta, Burak’ı aldığı için haksız, çünkü Burak o paraları hak eder Ne de Nevzat Aydın, sadece işin içindekilerin anlayacağı sitemini yapmakta haksız. Çünkü bu oyunda asla tek doğru yok. Mevzu olabildiğince çok doğruların aynı organizasyonda toplanması.

Trabzonspor sokağa inerse

Kesinlikle inmeli. Takım o sokaklardan uzak kaldıkça, sırça köşklerde oturdukça taraftarından, ailesinden kopuyor. Daha zamanı gelmeden bekar evi yaşamaya hevesli genç gibi oluyor. O zaman aile nedir, bağ nedir, sevgi nedir bilmek yerine, günlük yaşıyor. Kazanınca turluyor sokakta, kaybedince hapsoluyor evine. Oysa ki eskiden daha sokaktaydı Hami Mandıralılar, Fatih Tekkeler, Hüseyin Çimşirler, hatta Şenol Güneşler. O zaman kentin kızması gerektiği anlardaki tepkisi bile başka oluyordu. Yeni dönem için eski günlerdeki gibi taraftarla, kentle ilişkiyi düzenlemek, doğru bir seviyede yürütmek, bağları kuvvetlendirmek gibi bir fikir varmış. Bence doğru. Ölçüsü iyi ayarlanır, organizasyonu sağlıklı yapılır, medya ile doğru paylaşılırsa çok faydası görülür.

Tribüncülük üzerine

Tribüncülük başka iştir, bilen bilir. Kimseyi zorla her maçta tribüne getiremezsiniz, getirseniz de istediğiniz karşılığı alamazsınız. Tribüncüler de kendi içinde ayrılır elbette. Başkana, hocaya, takıma, tabelaya bakmadan tribüne gidenler. Yukarıda saydıklarıma bakarak gidenler. Çıkarcıları saymak bile istemiyorum. Onlar çıkarları için rakip tribüne bile gider! Ancak ilk 2 bölümdekileri birlikte tribüne çekmenin, üstelik neredeyse tamamı Trabzonsporlu bir şehirden bahsediyorsak, en kolay yolu iyi futbol, stadı bir sosyal aktivite alanı haline getirmektir. Mevcut kadroda bu enerjiyi yayacak çok oyuncu var. Onlara ve doğru figürlere, özellikle de Başkan Usta’nın doğru mesajlarına büyük iş düşüyor.

06 Ağustos 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Selçuk, Burak etkisi yapmaz‘’

Çünkü Trabzonspor’dan ayrılış süreci Burak Yılmaz gibi olmadı. Çünkü Trabzon şehrinde Burak Yılmaz gibi bir karşılığı yok. Çünkü Burak Yılmaz gibi futbolunun olgunluk değil, durgunluk, bitkinlik çağında. Çünkü Ersun Hoca’nın gönlünde her ne kadar ciddi bir yeri olsa da kadrosunda öyle bir yeri yok. Çünkü Trabzonspor yeni sezonda her mevkisiyle enerjik bir takım olma arzusunda, Selçuk da buna hiç ama hiç uymuyor. Mevki mevki bakınız ne demek istediğimi anlarsınız. Çünkü Trabzonspor artık son durak olmak istemiyor!

Başkanın Burak Yılmaz yorgunluğu

Burak Yılmaz transferinin resmen tamamlanmasının üzerinden hemen sonra konuştuk ve ertesi gün de siz okurlarımızla paylaştık. Keşke işin enerjisini, ses kaydını da bizzat sizlere ulaştırma imkanımız olsaydı o an diyebileceğim bir sohbetti. İçinde hem yorgunluk hem de mutlu sonla bitmiş güzel bir işin verdiği huzur vardı. İlerleyen günlerde tıpkı geçen sezon başı ve ortasının değerlendirmesini çok samimi bir şekilde yaptığımız gibi yine bir transfer süreci değerlendirmesini FANATiK’te bulacaksınız.

Şık bir muhalif

Celil Hekimoğlu, aslında zafer kazandığı bir seçimi kaybetmişti koltuğa Muharrem Usta otururken. Seçim boyunca sergilediği centilmen tavır için ‘artık kavga istemeyenler için bir strateji’ diye düşünenler vardı. Ancak o sonrasında da bu centilmenliğin bir strateji değil kendi gerçeği olduğunu gösterdi. Destek verilmesi gereken süreçlerde Usta’nın yanında yer aldı, eleştirmesi gerektiğinde de kaçınmadı. Ve sezon yaptığı gelenek. Göstermelik, reklam amaçlı diyenler de olacaktır ama muhalefetinin böyle şık olmasını her camia ister bence. Gitti yine tüm çalışanlarına yeni sezon forması aldı. Gerektiğinde de koltuğa tekrar aday olmaktan kaçınmayacağından eminim.

05 Ağustos 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Lüks değil ihtiyaç‘’

“Geçen sezonun ikinci yarısında başlayıp gelişerek ilerleyen orta alan ve kanat etkinliklerinin Burak Yılmaz ile finalize edileceğini bir düşünün. Başkan Usta’nın panik atak değil, doğru davrandığı inancındayım. Deneyimli golcü, kenti de ateşler takımı da. İlk başta lüks gibi dursa da aslında ihtiyaçtır Burak Yılmaz.”

Burak Yılmaz’ın Trabzonspor’a dönüş ihtimali belirdiğinden bu yana sayısız yorum yapıldı, öngörüler ortaya atıldı. Yönetim içinde bile seslendirmesi dahi Burak Yılmaz’ın ‘fantazi’ olduğunu, konuşulan paraların lüks olacağını düşünenler vardır! Muhalif kanat ise zaten çoktan, “Muharrem Usta, İbrahim Hacıosmanoğlu’nu aratmıyor, panik atak transferler yapıp borç yükünü katlıyor” bayrağını açtı.

Panik atak bir iş değil

Elbette ki, Burak Yılmaz için 2 ‘işler iyi giderse’ ve ‘işler kötü giderse’ şeklinde senaryo yazılabilir. Fakat bunun her oyuncu, her operasyon için de aynı şekilde gelişeceğini unutmamak lazım. Her ne kadar bonservisi ve yıllık ödenmesi planlanan maaşı hatırı sayılır seviyedeyse de ben Burak Yılmaz’ın dönüşünün ‘lüks’ değil şu an için bir ‘ihtiyaç’ olduğunu düşünen taraftayım. Yani bir başka deyişle de Usta’nın panik atak bir girişim yaptığını değil, bir planlama paralelinde hareket ettiğini düşünüyorum.

Bir çırpıda Burak sebepleri

Çünkü Burak Yılmaz, futbolunun olgunluk çağını yaşayan bir yıldız. Çünkü Burak Yılmaz, şu an için Trabzonspor’u gerçek bir fırsat ve doğru adres olarak görüyor. Çünkü Burak Yılmaz adının taraftar ve şehir üzerinde çok ciddi bir karşılığı var, heyecan uyandırıyor. Çünkü Burak Yılmaz, teknik direktör Ersun Yanal’ın oynatmayı planladığı alternatif hücum şekillerinin tamamına uyum sağlayabilecek bir figür. Çünkü Burak Yılmaz, yeni stada yeni bir yıldız etkisi yapacak kadar havalı, gol kralı gittiği şehire gol kralı olarak dönecek.

Arkası çok daha güçlü

Geçen sezonun ikinci yarısında başlayan oyun gelişiminin bu yıl da artarak süreceğini düşünecek olursak, N’doye ve Rodallega’ya yapılan servislerin Burak Yılmaz’a sunulduğunu bir düşünün... Birbirini daha iyi ezberlemiş kanat organizatörleri, daha kreatif bir orta saha... Tüm bunların Burak ile finalize edildiğini bir düşünün...

Yabancı olsa ne eder?

Tabi ki bu özelliklere sahip, üstelik sıfır uyum sorunu yaşayacak bir futbolcunun bazı ekstraları olacak. Yani doğal olarak Burak Yılmaz, takımdaki tavan ücreti isteyecektir, vermek de yine bana göre lüks değildir. Bu etkileri yapacak, böyle bir kariyer geçmişine sahip yabancı bir golcüyü Trabzonspor’a ve Trabzon’a getirmek isteseniz hem masada hem kasada neler yaşayacağınızı da bir düşünün.

Yıldızları rahatsız eder

Tüm bu tabloya körü körüne muhalif olmadan, her yapılana peşinen ‘felaket olur’ diyerek yaklaşmadan bir bakın. Eğer son pürüzler de giderilir ve planlandığı gibi Burak Yılmaz, 2 Ağustos’taki açılışa getirilirse taraftarın da onu nasıl sahipleneceğini herkes görecektir zaten. Hep aranan ve bulunamayan kan uyumunun da ispatı yapıldıktan gerisi Ersun Yanal’ın kurgusuna kalacak. Bu arada Burak Yılmaz gibi bir yıldızın varlığının N’doye’u Rodallega’dan, Rodallega’yı da N’doye’den çok daha fazla rahatsız edeceğinden (iyiye gitme açısından) eminim.

31 Temmuz 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşler iyi giderse Burak'lı senaryo‘’

*Ekstra hava ve özgüven getirir. Asla eldekiler ruhsuz demiyorumama 2010-11’deki ruhu getirir.
*Ndoye ve Rodallega’ya ekstra motivasyon getirir.
* Forma satışına artış, tribünlere heyecan getirir.
* Ersun Yanal’ın elindeki kadroya ve hücum organizasyonlarına çeşitlilik getirir.
*Sürekli bir para-pul hesabı yapılır.
* Takım içinde olsa da olmasa da ‘Burak’ın ücreti sorun oluyor’ haberleri yapılır.
* Attığı gollerin, yaptığı asislerin aldığı para bölündüğü analizler yapılır.
* En kısa zamanda Burak’ın İstanbul’a döneceğine dair özel haberler yapılır.
*Taraftar üzerinden yönetime vurmak için Burak baskıları yapılır.

İşler kötü giderse Buraklı senaryo

Burak Yılmaz’ın ardından Çin ekibi, ‘Tamam’ dese bile bu transfer gerçekten de bir transferden fazlasıdır. İyisini yönetmeye gerek kalmaz, bu işe imza atanlar keyif çatar ama kötüsü iyi
yönetilmezse o zaman yönetim çatlar. Şimdiden neden kötüsünü düşünüyorsun-düşünelim birader diyenlere de vardır kesin... O da, ‘Sonra olunca yazmak kolay’ diyecekler için!

Başkan değilsen hiçsin

Bir değil birkaç etkili-yetkili yöneticiden duymasam, ‘O kadar da değil canım, demek ki sizde bir eksiklik var’ der, geçerdim. Ancak mevzu bunca yılın birikiminden sonra iyice oturdu kafama. Türkiye’de 3. Lig’den Süper Lig’e... Bir kulüpte başkan değilseniz hiçsiniz. Alınacak oyuncuyu TV altyazısından öğrenebilirsiniz. 1 gece öncesine kadar arkasında durulan proje ertesi sabah rafa
kalkabilir. 1 hafta önce bileti kesilen yönetici 1 hafta sonra, ‘en kral adam’ olabilir. Özetle bizim memlekette sorsan herkes ‘tek adamlığa’ karşıdır, herkes çok demokrattır ama A’dan Z’ye tüm
kulüplerimizde başkandan başkası yalandır. Başkan değilsen bir hiçsin, o yüzdendir yönetimlerin içinden her dönem 3-4 başkan adayının çıkması.

Trabzonspor için sezonun adı: Yusuf

Rakamlarla bakıyoruz, Başakşehir’den Roma’ya giden, yeteneğiyle hayran kaldığımız Cengiz kardeşimizden daha iyi. Yeşil zemine bakıyoruz, 15 milyon Euro’ya transfer olan aynı arkadaşımızdan daha fazla bölgede oynuyor, her derde deva yani. Yaşları da eşit. Bana sorarsanız 15 milyon Euro barajını geçmek de, sıradanlaşmak da Yusuf Yazıcı’nın elinde. Eğer hoca ve yönetimden başlayarak tüm camia Yusuf Yazıcı’nın etrafında bir koruma kalkanı oluşturur, onu para puldan kötü arkadaşlıktan yediğinden içtiğinden, kısacası kafasıyla ayakları arasındaki koordinasyonu bozacak her şeyden uzak tutmalı. Ve tabi ki Yusuf Erdoğan. Potansiyelinin çok gerisinde dönemler geçirdi, 18 kişilik kadroda olmayı kafa olarak kendine yeterli gördü. Ancak kamptan gelen haberler bu kez farklı. Adı Visca işinde Başakşehir, sonra da Beşiktaş ile anılan Yusuf Erdoğan’ın eski günlerine döndüğü, ilk günkü gibi konsantre olduğu söyleniyor. Fakat bu konsantrasyon, ‘Nasılsa gideceğim’ konsantrasyonu mu, yoksa gerçekten Trabzonspor ile ilgili bir durum mu bunu zaman gösterecek.

25 Temmuz 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI