Arama

Popüler aramalar

‘’Trabzon'a zarar verir‘’

Bir transfer mantığı, daha doğrusu kulüp felsefesi yerleşmediği, yönetimler ve hocalar da sürekli değiştiği için her sezon ve hatta devre arası Trabzon’da ‘transfer şenlikleri’ söz konusu. Kimi dönemler kenti 2010-2011 sonrası tekrar futbola döndürmek için yapılan, mali yükü ağır hamleler... Kimi zaman Avrupa standartlarında atılan adımlar... Kimi süreçlerde de panik atak haller. Haliyle gelen giden, giderken üzerine para bile verilen oyuncuların listesini tutmak bile zorlaştı.

İkinci büyük vaatti

Muharrem Usta’nın şampiyonluktan sonraki en önemli vaadi, harcamada şeffaflık, ekonomik yükü azaltırken sportif olarak da asla geri düşmeyecek bir transfer politikasıydı. İlk dönem buna uygun adımlar atıldı, maaş bütçesi düşürüldü, kadrodaki oyuncu sayısı ideal normlara indirgendi. Her türlü reklamı yapılan scout ekibi göreve başladı. Ancak bu çalışma modeli neredeyse 6 ay gibi kısa bir sürede tamamen, iz bırakılmamak üzere terk edildi.

Devre arası ilaç oldu

Eğer devre arasında yapılan Mas, Pereira ve Olcay transferleri tutmasa, Ekici varken şans bulamayan Yusuf Yazıcı krizden bir kardelen gibi çıkmasa hiç kuşku yok ki Başkan Usta’nın şu anki huruzu da kredisi de olmazdı. Ve yeni sezon... Acil ihtiyaçlar çok belliydi; stoper, öne taşıyacak 10 numara, ayağı iyi 6-8 numara ve iyi bir forvet.

Dengeyi Burak sarstı

Bitti denen Serdar Taşçı’daki kriz stoper işini, Junuzovic’in oyalaması 10 numara konusunu uzattı, hatta kilitledi. 6-8 pozisyonu için Milan’da geçen sezon 30 maça çıkmış, kalitesi tartışılmayacak bir ismin takviyesi ise her açıdan çok değerli. Ve Burak Yılmaz... Tüm dengeleri alt üst eden yıldız. İlk yazan gazete olduk, ‘bitti’ demedik ama, Trabzon’un Burak’ı, Burak’ın Trabzon’u istediğini ısrarla belirtti. Çin tarafı da yavaş yavaş ikna oluyor, fakat her geçen saat taraftarı sabırsızlandırıyor.

Yıldız kolay değil

Hiç kuşku yok ki Başkan Muharrem Usta da en az Bordo-Mavili taraftarlar kadar ‘yıldız’ istiyor, kaç mil yaptığını iyi bilen birisi olarak Junuzovic’ten Medel’e, Burak’tan Visca’ya gerçekten ciddi uğraş verdi. Üstelik bunu az önce bahsettiğim, ‘ekonomiyi doğru zemine oturtma’ sözüne rağmen yapmaya çalışıyor. Fakat ‘sınıf atlatacak’ transfer, üstelik Avrupa’ya gitmiyorsanız ve İstanbul’a karşı dezavantajlıysanız öyle kolay değil. Kentin ve kulübün gerçeklerini önce taraftar bilmeli. Üstelik sevinmek için sevmeyen bir kitlenin forma ile kombine işini yıldız transferine bağlaması ‘sosyal medya’ kolaylığı. Başkanın aynı yoldan cevabıysa o kitlenin veli nimeti. Tüm bunların sonucu ise sadece Trabzonspor markasına zarar verir.

21 Temmuz 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Satır satır doğrulanmak‘’

Tekrarlıyorum; transfer dönemidir, duyumu, dedikodusu, bitmek üzereyken yatanı, yatmak üzereyken mutlu sonla tamamlananı çoktur. Hiçbir meslektaşıma, “Yalan yazmışsın” demem, diyemem. “Yok artık” sözünün ağzımdan çıkması ise zordur. Çünkü illa ki birilerinden bir duyum vardır, olmayacak iş ise yok denecek kadar azdır. Hal böyleyken Burak Yılmaz haberini ilk veren gazete olarak biraz hırpalandık. Yöneticilerden aynı yolda yürüdüğümüz arkadaşlara kadar. İnanmadılar, inanmamanın yanı sıra ‘komik’ buldular. Ama kaynağımız ve ortaya koyduğumuz veriler sağlamdı, hayal değildi. Ve sağolsun Başkan Muharrem Usta dün tek tek, satır satır ‘Burak Yılmaz gerçeklerini’ doğruladı. İhtiyacımız var mıydı, elbette hayır. Her haber için doğrulanmayı beklemek iş değil ama en azından işimizi bizden iyi bildiğini düşünenleri de düşündürmüştür belki başkanın açıklamaları.

17 Temmuz 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çok şık bir fotoğraf‘’

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, en yakın çalışma arkadaşı Çubukçu, takımın göz bebeği 2 oyuncusu Okay ve Yusuf... Mardin’e gidiyorlar, taraftar derneğinin, “Bize misafir olun” çağrısı üzerine. Başkaları da gitse kimse, “Neden siz geldiniz?” demezdi Mardinliler.

Ancak Usta’yı, ekibini, Türkiye’nin yıldızlarını görünce hepsinin gözünün içi parlamış belli. İstanbul ile zaten ekonomik olarak iç içe olan Trabzonspor’un Anadolu’da birbirine eklediği sevgi halkaları çok kıymetli. Bu Trabzonspor sevgisinin nesilden nesile büyümesinin, Mardin’de bile Trabzonsporlu olmasının en açıklanabilir gerçeğidir.

Yeni Yusuflar’ın şansı

Yusuf Yazıcı çok özel bir yetenek. Kendini geliştiren, fırsat bulamadığında küsmek yerine güçlenen, oyun zekası fazlasıyla yüksek ve hepsinden de önemlisi giydiği formanın kıymetini bilen bir futbolcu. Kötü örneklerin kısa süren ‘artistik’ hayatlarından gereken dersi alıp daha uzun ve başarılı bir kariyer düşündüğü çok belli. Sempatikliği sayesinde semtin çocuğu olma handikapını çok az yaşıyor. Şimdi kampa yeni gençler de gidecek. Hepsinin hayali ‘Yeni Yusuf’ olmak. Olabilirler mi, neden olmasın. Ancak Yusuf’un yolundan yürümeleri şartıyla.

Doktor Muharrem Usta!

Bir kere çok net söylemek lazım ki, bireysel olarak kurumsal açıdan Trabzonspor’dan iyi kullanıyor sosyal medyayı. Tepkileri, övgüleri, heyecanı, umudu, umutsuzluluğu iyi okuyor. Doktor olmanın verdiği avantajla nabzı çok iyi tutuyor. Kâh, “Durun abartmayın, sakin” diyor... Kâh, “Paniğe gerek yok, sabır... İyi şeyler olacak” diyerek ayar veriyor. Böylece her gün TV’ye çıkıp antipatik olmasına da, kulüp sitesinden ‘resmi’ açıklama yapmasına da gerek kalmıyor. İyi kullanırsanız 140 karakter çok şeye yetiyor.

O hedef tutar mı?

Yönetimin hedefi, daha doğrusu taraftarından beklentisi; 25 bin kombine, 100 bin forma. Yeni formaların gayet beğenildiğini görüyoruz sosyal medyada. Yazın bölgeye gurbetçi akını olacağını da düşünürsek 100 bin forma çok ütopik değil. Ancak... 25 bin kombine, yani her hafta maça gelecek taraftara hitap etmek için 2 olmazsa olmaz var. Birincisi... Ya özellikle de transferde beklentiyi yükseltmeyecek, kontrolsüzce yükseliyorsa ‘hooop’ diyeceksiniz. Ya da beklentiye karşılık verecek oyuncular alacaksınız, her şeyi göze alarak. İkincisi... Sezon başladığında, hatta öncesinde takım taraftarın kafasına yatacak. Hocanın, yönetimin yattığından fazla yatacak hatta. Işık saçacak, “İlk 10 hafta olmasa bile sonrasında uçarız” dedirtecek. Ama ikisinden de uzak kalırsanız, o binler evde kalır.

02 Temmuz 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener zaferi için en uygun mevsim‘’

Trabzonspor bu sezon Karadeniz gibiydi, bol dalgalı. Bazen gitti en olmayacak rakibe takıldı, bazen öyle bir performans sergiledi ki, “Hep böyle devam etse şampiyonluğa oynardı” dedirtti. Yani mevcut yapı kaliteli ve potansiyeli var ama motivasyon farkları sebebiyle bir türlü istikrarı yakalayamadı. Bunda taşların ocak transferleriyle yerine oturmasının da kuşkusuz rolü büyüktü. Bu gece Fenerbahçe ile oynanacak olan karşılaşma ise motivasyonu kendisinden bir maç. Ayrıca ortada 19 yıllık bir Kadıköy’de galibiyet hasreti de var ki, bu durum bile gecenin motivasyonunu katlayacak kadar kıymetli.

Rakipte sorun çok

Üstelik tüm bunları gerçekleştirmek için Trabzonspor’un karşısına bu gece belki de son dönemlerin en sorunlu Fenerbahçesi çıkacak. Sadece puan cetvelinde bulunduğu yer açısından söylemiyorum bunu. Kafa olarak takımla ilişkisini çoktan kesmiş bir teknik adam, stada küsmüş taraftarlar, umursamaz yıldızlar. Trabzonspor eğer Kadıköy’de galibiyet hasretine son verecekse en uygun mevsim.

27 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir arkadaşa bakıp çıktılar‘’

İklimi zor bölgenin kardeleni gibiydi Sivasspor. Çok göç veren, birçok şehirde kendi topraklarından daha fazla nüfusa sahip olan Sivaslılar, yakın zaman öncesine kadar öyle büyük mutluluklar yaşamıştı ki, Süper Lig’den 1.Lig’e gerilemek onlar için rüyada görülse inanılmayacak bir durumdu. Fakat oldu. Sivasspor, Şampiyon Ligi ön elemesi oynadığı dönemlerin ardından Süper Lig’e veda etti. Böyle hayal süreçlerin ne kadar zor olduğunu, alt lige düştükten sonra çıkmanın güçlüğünü bildiğim için Sivasspor’un yaşayacakları da doğrusu merak konusuydu. O kadar çok kötü örnek vardı ki, büyük destanlar yazıp ardından amatöre kadar düşen... Sivasspor onlardan biri olmadı. Devam ettiler yollarını ve bir de slogan buldular, son derece sempatik; “Bir arkadaşa bakıp çıkacağız.”

Favoriler yolda değişti

Öyle de yaptılar. İyi bir kadroları vardı ama çalkantılar yaşadılar, hoca değişiklikleri kaçınılmazıydı bu ligin, onların da başına geldi. Son olarak dümene Samet Aybaba geçti. Deneyimiyle derledi, toparladı. Kadro zaten neredeyse Süper Lig ayarındaydı. Ancak öyle zannediyorum ki, son yılların en ciddi ilk 2 kapışmalarından birine sahne oldu TFF 1.Lig... Eskişehir, Göztepe, Adana Demir, gibi favoriler vardı ama sadece Es Es, dün son düdüğe kadar o yarışın içinde kalabildi.

Bu maçın duygusu başka

Dün özelinde bir şey söylemek yersiz olur. Sivas şöyle oynadı, Adana Demir bunu yaptı diye. Çünkü bir taraftarı ‘şampiyonluk’ diğer yandaki ‘kümede kalma’ stresini anlamak gerekir. Teknik taktik kadar çelik gibi sinirlere de hakim olmak lazımdı. O nedenle çok pozisyondan ziyade çok kontrollü bir maç ortaya çıktı ve son düdük çaldığında Sivaslılar sahada Eskişehir’den gelecek sonucu beklemeye başladı. Ve Sivasspor’u tekrar Süper Lig’e taşıyan haber çok gecikmeden geldi. Yiğidolar birkaç sezon Süper Lig’de kalmayı son anda garantileyip yola devam etse 1 yıllık 1.Lig deneyimi kadar ders alamazdı. Artık çok daha farklı bir yapılanma olacağı kesin.

15 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Nostalji!‘’

Trabzonspor arada bir nostajli yapmaya, geçmiş sezonlara, ligin ilk yarısına dönmeye bayılıyor... Dün Kayseri’deki Bordo-Mavi görüntü, ne kaybetmesine rağmen alkışlandığı son haftalardaki performansıyla ne de genel deplasman formuyla örtüştü. İdeal sayılabilecek 11’i oturmasına, oyun formatında büyük gelişim sağlanmasına rağmen Ersun Yanal’ın ekibi dün her yönüyle tanınmayacak haldeydi. Ne savunması savunabildi, ne orta sahası üretebildi, ne golcüleri işini iyi yapabildi.

Hiçbir işi yapamadılar

Evet, Trabzonspor pozisyon veriyordu ama dünkü kadar değil. Evet, Trabzonspor orta sahası aksıyordu ama biri çıkıyor yükü sırtlıyordu. Evet, Trabzonspor forvetleri değişken bir performansa sahipti ama biri atmasa diğeri yapıyordu. Bunların hiçbiri olmadı dün. Kaybettiği maçlarda bile vasat üzerinde en az 5-6 oyuncu sayarken, dün vasata yakın futbolcu sayamıyorsak bunun alt yapısına bakmak gerekiyor. ‘Trabzonspor hedefsiz olmaz’ demekle bu iş bitmiyor gerçekten de. Buna en iyi örneklerden biriydi dün gece. Sportif hedef tükenmeye yakın olsa bile bu formayı giyen oyuncuların en azından o seviyede kalmak için bir şeyler yapması gerekiyor. Sonuçta maç başları, taksitler, takımın ligdeki anlık konumuna göre değişkenlik göstermiyorsa futbolcuların da ‘işlerini yapmama’ lüksü yok diye düşünüyorum.

Üstelik Adanaspor’a karşı

Adanasporlular darılmasın ama tüm bu negatif tablo ligde küme düşmesi kesinleşen ilk takım olan Adanaspor karşısında yaşandı. Dün gece özelinde değil, zaten genel anlamda da biraz daha yetenekli isimleri olsaydı buralarda olmazlardı.

Kalan maçlar prestij

Trabzonspor, dün gece itibariyle zaten bir umut şeklinde kovaladığı Avrupa hedefinden çok büyük ölçüde uzaklaştı. Artık kalan 3 maç, ki bunlardan bir tanesi ligin lideri Başakşehir diğeri de ezeli rakip Fenerbahçe ile olacak ki, gerçek manada Trabzonspor’un prestij karşılaşmaları hepsi.

14 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teşekkürler Başkan Usta...‘’

Önce çok keyifli bir sohbet yaptık, sonra da 2 gün üst üste röportajını yayınladık Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’nın. Sık aralıklarla görüşüyoruz belki ama yüz yüze sohbetin tadı da, enerjisi de elbette başka.

Usta’nın kısa aralıklarla oturduğu koltuğa daha fazla ısındığını söylemek de mümkün. Sezon bitiyor olmasından ötürü artık tamamen gelecek sezona, yani 50. yıla konsantre gördük başkanı. Çok hırslı, arzulu ve en az taraftarlar kadar heyecanlı olduğu her kurduğu cümleden belliydi.

Ayrıca başta transfer konusu olmak üzere tüm dinamakler açısından çok çok daha deneyimli olduğuna da tanık olduk. Ve özellikle de sadece Trabzonspor’un sorunlarına değil, Türk futbolunun sorunlarına kafa yorması önemliydi. Orada ettiği sıradışı cümleler, her başkandan duyduğumuz şeyler değildi. Taraftarlar için tespitleri, kurumsallaşmaya dair hedefleri...

Özetle Yayın Yönetmenimiz Necil Ülgen, Genel Koordinatörümüz Yalçın Uygun ile birlikte dolu dolu bir sohbet ortamında bulduk kendimizi. Teşekkürler Başkan Usta, samimiyetin için özellikle de.

12 Mayıs 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tek eksik dokunuş kalitesi‘’

Trabzonspor için en az deplasmanda oynadığı ve kazandığı Antalyaspor karşılaşması kadar önemliydi dünkü Gençlerbirliği mücadelesi. Bordo-Mavililer de en az o maçta olduğu kadar istekliydi ama istemenin yetmediği, son dokunuş kalitesinin gerektiği gecelerden biriydi bu kez karşımızdaki.

Gol kaçırma yarışı

Ersun Yanal’ın öğrencileri daha 3. dakikadan itibaren Başkent temsilcisinin kalesini abluka altına aldı. N’Doye ile başlayan ‘Kim daha fazla kaçıracak?’ yarışı maç boyunca sürdü.

Kötü değillerdi ama...

Karşılaşmanın kaderini etkileyecek isimler arasında ilk sırada yer alacak Yusuf da, Rodallega da, Olcay da hep oyunun içindeydi ama bir türlü skoru değiştirecek dokunuşu yapamadı.

İlk yarıda bitebilirdi

İlk yarı için en çok akıllarda kalacak, taraftarın nabzını yükselten pozisyon ise hiç kuşku yok ki, 24. dakikada Rodallega’nın yakaladığı ve karşı karşıya durumda ağları bulamadığı fırsattı. Oyun ilk yarıda kopabilir, hatta farklı bir skor bile gelebilirdi ama başaramadı Karadeniz ekibi.

Planlarından vazgeçmediler

Devrede de Trabzonspor’un mutlak üstünlüğü vardı karşılaşmada. Bordo- Mavililer’in takdir edilecek şekilde ısrarla vazgeçmediği oyun planı defalarca olumlu sonuçlar doğurdu ama yetmedi. İkinci yarıda ise zihinlere kazınacak gol fırsatını Olcay yakaladı, penaltı noktasından bile yakın mesafede topu ağlar yerine kaleciye emanet etti.

Gençler’i de kutlamalı

Gençlerbirliği’ne de haksızlık etmemek lazım. Onlar da ligde herhangi bir hedefleri olmamasına rağmen en az Trabzonspor kadar oyun planlarına sadık kaldılar, hızlı hücumlarla gol aradılar. Özellikle duran toplarda buna birkaç kez de yaklaştılar ama kalabalık ceza sahası faktörü skorun değişmesine engel oldu.

30 Nisan 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI