Arama

Popüler aramalar

‘’Tartışmalardan uzak bir yönetim...‘’

Hatta bugüne kadar zorlanmadan yönettiği en rahat 90 dakikalardan biri oldu. Genelde orta alan mücadelesinde geçen bir maçtı. Özellikle ilk yarıda, iki takım oyuncuları da sanki ağır çekim bir oyun ortaya koydular. Ama ikinci yarıda Aykut Kocaman’ın yaptığı değişikliklerle Fenerbahçe’de biraz daha hareket ve tempo beklentisi yerine, oyuncuların tamamına yakını yürümeye dahi mecalden yoksun göründüler. 80’inci dakikadan sonra Kasımpaşalı oyuncular ayağa pas yapıp taraftarlarına ‘oley’ çektirme zevkini yaşattılar. Kasımpaşa’nın attığı iki golde de pozisyonların başlangıçlarında ofsayt yoktu. Egemen’in bu pozisyonlarda yapmış olduğu bireysel hatalar, gollerin yenilmesine neden oldu. Hakem İlker Meral birkaç yıldır yönetmiş olduğu maçlarda inişli-çıkışlı grafikler çizen bir hakem... Artık bu görüntüsüne son vermesi gerektiğinin bilincinde olmalı. Çünkü bu kadro içerisinde kendine artık önemli bir yer bulmalı. Bazı faullerdeki tehlikeli pozisyonları süzememiş olsa da genelde kötü oynanan oyuna çomak sokmayan bir yönetim ortaya koydu. Yardımcılarıyla göstermiş olduğu uyum da yerindeydi. Sonuçta, bu karşılaşmanın genel hakem değerlendirmesini sorunsuz bir yönetim olarak değerlendirebiliriz.

30 Eylül 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Eboue'ye yapılan hareket net penaltı‘’

Halbuki yaklaşık 7 yıldır bu ligde maç yönetiyor. Maç içerisinde gerek mimikleri, gerek işaretleri ile gidişata ve duruma göre farklılıklar gösterebilmeli. Aslında maça iyi bir başlangıç yaptığını gördük. Hasan Kabze’nin atmış olduğu golde karar yerindeydi. Bu gol sırasında Semih için tehlikeli sayılabilecek bir hareket söz konusu değildi. Ancak ikinci yarıda oyun biraz zorlaşıp, mücadele artınca maçın kontrolünü sağlamada zaman zaman zorlanan bir görüntü ortaya çıktı. Galatasaray ceza alanında Melo ile Monje arasındaki ikili bir mücadelede devam dedi. Pozisyona yakındı, buradaki kararını anlayabiliriz. Sonuçta iki oyuncunun mücadelesi olarak değerlendirip oyunu devam ettirme duygusuyla verdiği bir karar olarak değerlendirelim. Ancak 66’ncı dakikada arka arkaya yaşanan iki pozisyon var ki, maçın gidişatını bir anda değiştirdi. Önce Atila, Orduspor ceza alanında topla ilerleyen Eboue’nin arkasından topuğuna basarak oyuncunun dengesini bozdu ve oyuncunun yerde kalmasına neden oldu. Hatta Eboue’nin ayakkabısı bile ayağından çıktı. Net penaltı. Ancak devam kararı dönen bu topun Galatasaray kalesinde Ordu’nun ikinci golü olarak sonuçlanmasına neden oldu.

29 Eylül 2012, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aydınus ve ekibine tebrikler‘’

Şükrü Saracoğlu tarlasındaki maçın son dakikalarında artan tempo, arka arkaya gelişen gol pozisyonları müthiş heyecana sahne oldu. Özellikle iki yardımcı Serkan Ok ve Aleks Taşçıoğlu tek kelimeyle harika yardımcılık yaptılar. Fırat Aydınus da yardımcılarından aldığı bu destekle yerinde ve zamanında kullanmış olduğu sarı kartları ile oyunun sertleşmesini engelleyerek maçı 90 dakika kontrolü altında tuttu.

Maçta göze çarpan çok fazla olmasa da birkaç kritik sayılabilecek, yani penaltı diye beklenilen hareketler de vardı ki, bunlardan biri ilk yarıda Yobo ile Yasin arasında yaşandı. Yobo’nun fizik gücünü kullanarak topa müdahalesinde ve yine ikinci yarıda Sow-Bamba mücadelesinde Sow topa dokunduğu anda Bamba da topa vurmaya çalışıyor. Sadece bu ayak hareketi hem topu hem de Sow’un ayağını sıyırarak geçiyor. Sow da dengesini kaybederek yerde kalıyor. İki pozisyonda da devam kararları yerindeydi. Sonuçta ilk 5 haftada hakem performanslarına baktığımızda, kağıt üzerinde zor olduğu bilinen bu dev maçta Fırat Aydınus yardımcılarıyla beraber, diğer hakemlerin yapmış olduğu hatalara düşmeyerek başarılı bir maç yönettiler.

25 Eylül 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Eboue ve Selçuk ihraç edilmeliydi‘’

Kalkavan’ın yaptığı hataları anlayışla karşılamamız gerekir, ancak vasat bir yönetim sergilediğini de söylemeliyiz. İlk yarıda Selçuk’a elle oynama nedeniyle gereksiz bir sarı kart gösterdi. Ancak aynı Selçuk ikinci yarıda ayak tabanı ile rakibin tendonuna kontrolsüz bir şekilde çok sert bir hareket yaptı. Normalde bunun karşılığı ikinci sarıdan kırmızı olmalıydı. 12. dakikada Melo-Kürşat mücadelesinde, Galatasaray ceza alanı içerisinde bu iki oyuncu, birlikte kafa topuna yükseldi. Fizik gücünü kullanarak topa kafa vuran Melo’nun yanındaki Kürşat yerde kaldı. Pozisyonda penaltı söz konusu değildi. Yardımcı hakemlerin 90. dakikada Melo’nun attığı golü ofsayt gerekçesiyle iptal etmesi de yerinde bir karardı. 16. dakikada ise belki de maçın en kritik pozisyonu yaşandı. Ceza alanı içerisinde göğsüyle topu önüne indiren Dany, Mert’in hamlesi sırasında ayağını topa doğru uzatırken, bir temasta bulundu. Hakem pozisyonu iyi süzemedi, ancak bu hem penaltı hem de Dany’e kırmızıyı göstermeliydi.

24 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Skorlar, hakem hatalarının önüne geçiyor‘’

Merkez Hakem Kurulu (MHK) neye göre atama yapıyor, çıkıp açıklamalı. Adalet ve en önemlisi de vicdan olmalı. Bakın bakalım bu maça hangi kriterlerle atama yapılmış. MHK’nın başında, hakemlikten gelmiş birinin olmasının ne kadar önemli olduğu, burada bir kez daha ortaya çıkıyor. İşi bilenler olarak görünen kişilerin yapmış olduğu atamalar, MHK Başkanı Zekeriya Alp’e daha çok sıkıntı yaratacağı apaçık belli oluyor. Bir takımın öne geçme şansını, daha oyunun başında elinden alıp, bu avantajını kaybettirmek oyunun gidişatına da direkt etki etmek oluyor.

Taç atışlarında kuralı uyguluyor

Daha üçüncü dakikada Sivok tam cepheden zamanlama hatası yaparak, Serdar Kurtuluş’un ayağına bastı. Ceza alanında net penaltı ve sarı kart olmalıydı. Ama Yunus Yıldırım için farketmiyor ki. Zaten yıllardır birçok penaltıyı vermiyor, açık faulleri de çalmıyor. Yalnız Yunus Yıldırım’ın doğru yaptığı işler de yok değil. Allah’ı var, taç atışlarında kuralı neredeyse eksiksiz ve tam uyguluyor. Geçen hafta penaltı ve kırmızı ile bu maçta da ilk yaptığı penaltıdan kurtulan Sivok, nasılsa düdük çalınmıyor diye, bu kez o kadar abarttı ki, 75’inci dakikada kornerden gelen topa boksör gibi yumruk vurdu. Yunus Yıldırım da penaltıyı çaldı, ardından da sarıyı gösterdi. Sivok ilk yaptığı hareketten de sarı kart görmüş olsaydı, ikinci sarıdan kırmızı alacaktı. Ancak tek sarıyla kurtuldu. Sonuçta geçen hafta da belirttiğim gibi maç sonlarındaki skorlar hakem hatalarının önüne geçiyor. Aynen Antep’in uzatma dakikalarında bulduğu golle galip gelmesinde olduğu gibi. Yunus Yıldırım’ın fizik gücü de motivasyonu da alt seviyede. MHK ile anlaşmalı biçimde FIFA listesi dışında kaldığını açıkladıktan sonra belli ki konsantrasyonunun tamamına yakınını kaybetmiş gibi görünüyor. Eğer Yıldırım ilerleyen haftalarda kendini toparlayamazsa, hem kendini, hem MHK’yı, hem de federasyonu ciddi anlamda zora sokacak gibi görünüyor.

23 Eylül 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Evet, çizgiyi geçmedi‘’

Gökhan Gönül’ün 6. dakikada ortaladığı top, rakibe çarpıp doğrudan kaleye giderken, Marsilya kalecisi Steve Mandanda, topu tam çizginin üzerinden çeldi. Ancak kurallar, gol kararının verilebilmesi için, topun tamamının kale çizgisini geçmesi gerektiğini söylüyor. Bana göre ise bu gerçekleşmedi ve Ivan Bebek ‘devam’ diyerek doğru karar verdi. Zaten ilave yardımcı hakem de pozisyona çok yakın ve hakimdi... Maçın başında Volkan Demirel’den seken topa hamle yapan Marsilyalı oyuncuya kalkan ofsayt bayrağı yerinde bir karardı.

38. dakikada ise kendisini ceza alanı içerisinde yere bırakarak penaltı bekleyen Ayew’e gösterilen aldatmaya yönelik sarı da son derece yerindeydi. Ivan Bebek’i, önceki gece Galatasaray maçını yöneten Alman hakem Wolfgang Stark’la mukayese etmek dahi futbol adına büyük haksızlık olur. Oyunun başından sonuna kadar, skor gözetmeden, standart kararları yardımcıları ile beraber vererek mükemmele yakın bir maç yönetti.

21 Eylül 2012, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İki penaltımızı vermedi‘’

Daha maçın ilk dakikasında yardımcı hakem, çizgideki ilave yardımcı ve orta hakem Wolfgang Stark’ın oluşturduğu bir üçgende, Vidic, topa sahip olan Umut’un bileğine ceza alanı içinde bastı. Yüzde 100 penaltı ve sarı kart. Arkasından Hamit ceza sahasına girerken kaleyi gördüğü anda topa vurmak üzereyken rakibinin darbesiyle hem kontrolünü kaybetti, hem topa vuramadı ve yerde kaldı. Bu da tartışmasız fauldü. Ancak bu pozisyonlara ‘devam’ diyerek daha maça başlar başlamaz direkt etki eden Alman hakem, daha zor görüş alanı içinde olan Burak’ın hareketine penaltıyı gözü kapalı ve tereddütsüz verebilme cesaretini gösterebildi. Alman hakem, Dany’nin Valencia’ya ve Elmander’in Nani’ye, yine uzatmalarda rakibinden önce davranan Aydın’a yapılan penaltıları vermedi. Bakıyoruz, maçın geri kalan bölümlerinde UEFA Finali yönetmiş ve hakemlik kariyeri açısından hiçbir şekilde endişe yaşaması söz konusu olmayan Alman hakem, oyuna hakimiyet ve cesaret olarak güven vermeyen bir yönetim sergiledi.

‘Çizgi hakemi günah çıkarttı!’

İlginç olanı da, Umut’a yapılan harekete yardım etmeyen ilave yardımcı, pozisyon ceza alanı dışında olunca Amrabat’a yapılan faulü uyararak günah çıkarmaya çalıştı. Tabii ki, verkaç yaparak attığı golle ofsayt olmadığı gibi Muslera’dan sekerek yakın mesafedeki Eboue’nin koluna çarpan pozisyonda da penaltı yoktu. Sonuçta atılacak bir golün bile son derece önem taşıdığı böylesine önem arzeden bir karşılaşmada Stark, iki takım adına da verdiği ve vermediği kararlarıyla maçın önüne geçen kişi olmayı başardı. Her ne kadar Manchester United adına vermediği penaltı pozisyonları olmuş olsa dahi Stark, temsilcimizin bu en zorlu deplasman sınavında öne geçme avantajını elinden aldı.

20 Eylül 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hakemliği tehlikeye girerdi‘’

Göçek, 70’de Nduka’nın hızlı atağında, Fenerbahçe kalesinin içine kadar girdi... Kazayla top kendisine çarpıp gol olsa hakemliği tehlikeye girebilirdi. Kafa mesafesindeki topa ayağını kaldırarak müdahale etmek tehlikeli hareket. Ancak ayakla oynanacak topa da kafa uzatmak aynı şekilde tehlikeli. 62’de Boum’un, Yobo’nun topa vuracağı anda kafasını ayağa uzatmasında olduğu gibi. Aydın’ın, Hasan Ali’nin ayağına bastığı pozisyonda gördüğü sarı doğruydu. Ancak benzer durumda Keçeli’nin, Topuz’un ayağına basmasını es geçti. Stoch’a gösterdiği sarı kartın, uzaktan yakından aldatmaya yönelik hareketle alakası yoktu. Baroni’nin golü öncesinde, Mersin ciddi atak geliştirmek üzereyken, birden dönüp faul vermesi de, hakemlerimizin modasıydı. Ne diyelim; yardımcılara birer düdük verilirse hem çalıp hem oynasınlar bence. En doğrusu bu gibi görünüyor.

17 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI