‘’Kuşların türleri ve özellikleri‘’
Boyutları arısinek kuşunda 5 cm, deve kuşunda ise 2.7 metreye kadar gider. Bulunan fosillere göre kuşlar yaklaşık 150-200 milyon yıl önce Jura devrinde dinazorlardan gelmektedir.
Şimdi bu kuş merakına nereden sardığıma gelince...
Ülkemizde, 'deve kuşu kafasını kuma gömer' deyişine uygun, kendini bir halt zanneden sözde gazeteci kimliğinde kuş türleri var. Köşesini kendisine rant sağlamak için kullanan, içeriden bilgi almak için hakem yöneticilerine ve hakemlere yalakalık yapan, bazen de bunu tehditkârca kullanan, ey benim nesli az bulunan kuş türü yazarım...
Bak, Urfa'da nesli tükenmek üzere olan kelaynak kuşları var. Şu an koruma altına alınmış durumdalar. Onlara benzeterek, sana önemli bir ivme kazandırmak istiyorum. Yaptığım bu fedakârlığın kıymetini bil ki, sana özlem duyalım. Hangi hakemin kaç maça gittiğinin istatistiklerini tutmak ya da yapılan hakem seminerlerine katılmakla kendine 'Biliyorum' süsü verme. Çünkü benim kadar bilemezsin.
Hakemlik yapmadığın için oyun kurallarının ruhunu bilemez, içerisine yorumu katamazsın. Futbol oyun kurallarındaki değişiklikleri, ek sirküleri, talimatları senden daha fazla takip ederek biliyorum.
Ha bir şey daha var... Bir seferinde de Türkçe'yi iyi konuşamayan Urfalı birinin yorum yapmasından duyduğun rahatsızlıktan bahsetmiştin. Bak sana ekstra bilgi olsun. Yaklaşık 14 bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski, belki de ilk şehri olan Şanlıurfa, çıkardığı birçok alim, sanatçı, bürokrat ve siyasetçisiyle Türkiye'nin önemli kentlerinden biridir. Kendine has özelliğiyle 'Urfalı'ca lisanı da edebiyatta kendi başına bir dil olarak kabul edildiğini bil; bil ki, Şanlıurfa'nın dili ve Şanlıurfa'nın insanıyla dalga geçme...
Sana son bir tavsiye... Ben Şanlıurfalı olmakla gurur duyuyorum. Sen de, ülkemizin başka güzel bir şehri olan Erzincanlılığın ile gurur duy, içine sindir.
‘’İpin ucunu kaçırdı‘’
Bülent Yıldırım için zor ötesi bir maç oldu. Yıldırım, daha oyunun 3. dakikasında Eboue ve Emre’nin yaşadığı pozisyon sonrasında barıştırmak isteği üzerine yanlarına gittiğinde, oyuncuların elleri ve kollarıyla yapmış olduğu hareketler ve tavırlar sahada otorite olmadığını gösterdi.
İpin ucunu kaçırdı
Bülent Yıldırım’ın otoritesinin hiçe sayılması ilerleyen dakikaların da habercisi niteliğindeydi. Yıldırım’ın o andan sonra sahanın kontrolünü kaybettiğini söyleyebiliriz. İpin ucunu kaçırdıktan sonra bir daha tutması zor oluyor. Emre
Belözoğlu’nun gördüğü iki sarı kart kesinlikle doğru. İkinci sarısında yapmış olduğu fuzuli faul ona pahalıya maloldu. Emre’nin kırmızı görmesi sonrası Melo’nun yapmış olduğu dil çıkarma ve diğer hareketleri sportmenlik dışı
olarak değerlendirebiliriz. Melo’nun bu hareketleri tamamiyle alay edici, parmağı ile dışarı çık manasında yapmış olduğu işaret ise etik dışı. Yıldırım’da, Melo’ya ikinci sarıyı gösteremeyişinin baskısı vardı ve 87’de eyyam bir kararla bu oyuncuyu atması anlamsızdı. Gösterilen 12 sarı, 2 kırmızı kartın hakem performansı açısından ne kadar kontrolsüz, otoritesiz bir yönetim olduğunu ortaya çıkarıyor. Kaldı ki, sarıların bazıları tartışılır.
Hatalarını örtmedi
Hakemler devre arası soyunma odasında özeleştiri yapmış olacaklar ki, herhangi bir küçük hareketi faul olarak görüp düdük çaldılar. Hakem açısından oyunu bu kadar kesmek yanlış. Selçuk’un 61’de yaptığı faulde Yıldırım kart göstermeme gibi bir tavır takındı, yanlıştı. Topal, 67’de Semih’e yapmış olduğu gereksiz faul nedeniyle sarı görüp oyundan ihraç olabilirdi. Yıldırım, ilk yarıdaki hatalarının üstünü örtmeye çalıştı ama başaramadı.
Gökhan-Sneijder gerilimi
12. dakikadaki kahramanlar Gökhan Gönül ve Sneijder’di. Daha sonra bu ikiliye Bekir de eklendi. Topsuz alanda Sneijder’in kendisini itmesine tepki gösteren Gökhan, Hollandalı’nın üstüne yürüdü. Daha sonra Bekir’in de Sneijder’i itmesi diğer oyuncuların da o bölgede toplanmasına neden oldu. Bu pozisyondan sonra sarıyla cezalandırılan Gökhan'dı.
İlk gerginlik
Başlangıç düdüğünden itibaren sahada gergin anlar vardı. 12 sarı, 2 kırmızı kartın çıktığı maçta ilk dakikalardan itibaren taraftarların birbirlerine sert müdahaleleri oldu. Sahadaki ilk itiş-kakış 8. dakikada yaşandı. Emre’nin Eboue’ye yaptığı faul sonrası ikili arasında gerginlik yaşandı. Diğer oyuncuların araya girmesiyle olay fazla büyümeden yatıştırıldı.
Emre çileden çıktı
41’de bu kez maça damgasını vuran iki oyuncu, Emre Belözoğlu ve Melo sahnedeydi. İlk andan itibaren birbirleriyle didişen ikiliden Emre, kırmızıyı gördü. Melo ise Fenerbahçe’nin kaptanı oyundan alınınca alaycı bir hareket yaptı.
Emre de karşılık vermek istedi ama takım arkadaşları buna engel oldu.
..Ve son kavga
79’da karşılaşmadaki son gerginlik görüntüsü vardı. Sneijder ve Topal, topu bıraktı birbirlerini itmeye başladı. Ardından Volkan kalesinden çıktı, Hollandalı’nın üzerine yürüdü ve karşılık da gördü. Diğer futbolcular yaşananlara eşlik etmeyince itişmeler kısa sürdü. Hakem Bülent Yıldırım, iki oyuncuyu da sarıyla cezalandırdı.
‘’Dany oyundan atılmalıydı!‘’
43. dakikada Atiba, Biseswar’ı ceza sahası içerisinde koşu yolunu tıkayıp yere indirdi. Net penaltı, hatta kartın rengi de kırmızı olmalıydı! Yine 76. dakikada İsmail’in Kayserili oyuncuya yaptığı hareket yüzde 100 penaltıydı. Bu iki pozisyon içerisinde hakemin penaltı kararı vermemesine, kendi açısından haklı diyelim... Ancak 60. dakikada Dany, Bobo’yu kaleyi cepheden gören bir pozisyonda son adam konumunda arkadan tutup çekerek yere indirdi. Bobo, topla buluşmuş olsa, direkt Tolga ile karşı karşıya kalacak. Bu pozisyona eğer faul çalınıyorsa, kartın rengi de bariz gol şansını engellemeden dolayı kırmızı olmalıydı.
Serdar Tatlı
‘’Penaltı tamam da kırmızılar nerede?‘’
Yasin, topu kontrolü altına aldığı an Gökhan Gönül dikkatsizce diziyle net biçimde faul yapıyor. Penaltı kararı kesinlikle doğru. Ancak Gökhan, Çağatay Şahan’ın penaltı işareti olarak gösterdiği kolunu tutup aşağıya indirdi.. Ve bununla da yetinmeyip formasını sert biçimde tırmaladı. Çağatay Şahan da bu durum üzerine sarı kart gösterdi.
1- Hakemin otoritesini sarsan bu hareketin karşılığı sarı kart olmaz.
2- 60. dakikada oyun alanının alakasız bir yerinde Emre Belözoğlu, ayak tabanıyla arkadan Yasin’in tendonuna tekme savurdu. Hakem de sarı kartını çıkardı. Şimdi tersten inceleyelim olayı. Yasin, bu hareketi Emre’ye yapsaydı, Emre yerde kaç takla atardı? Hakem de Yasin’e yine sarı mı gösterirdi? Hakem ürkek davrandı bu konuda ve kırmızı kartına başvurmadı.
45+1’de öyle bir pozisyon vardı ki, Emre Belözoğlu’na çift ayakla yapılan sert bir hareket var. Çağatay Şahan adına pozisyonun sonuçsuz kalması büyük bir şans oldu. Belki iyi şeyleri iyi niyetle yapmaya çalışan bir hakem görüntüsü vermeye çalıştı. Ancak sezonun sonlarına yaklaştığımız bu dönemeçte oyuncuların hakem otoritesini sahada sarsacak bu tip hareketleri sıkça yaptı. Futbolcuların, 34 haftalık maratonun sonlarına yaklaştığımızda deneyimsiz hakemlerin üzerinde rahatça baskı uygulayabileceklerini gördük. Amaç; bu tip hakemleri kazanmak mı yoksa sorumluluk almadan kaçıp, tartışma ortamını yaratmak mı?
‘’Drogba'nın golü temiz, Telles'inki ofsayt!‘’
Yardımcı hakem Serkan Ok, aslında 3 tane ofsaytta bulunan Galatasaraylı oyuncu olmasına rağmen pozisyonu atladı. İkinci yarı, belki de çok az rastlanan bir durum yaşandı. Akhisarlı oyuncu, kendi kalecisine kafayla pas verdiğinde, Drogba’yı fark edemedi. Drogba da gelen bu pası golle süsledi. Şunu net biçimde söyleyelim. Drogba, pozisyona bakıldığı zaman ofsayttaymış gibi gözüküyor. Kısacası Akhisar kalesine en yakın oyuncu konumunda. Ancak, ofsayt pozisyonunda bulunmak başlı başına bir ihlali gerektirmiyor. Ve rakip oyuncudan gelen top da ofsayt olarak haliyle nitelendirilmez. Yani gol nizami. Aslında skorun farklı bitmesi ve saha içerisinde oyuncuların yağışlı hava ve kaygan zemine rağmen sadece futbol oynamaya yönelik bir düşünce içerisinde olması Fırat Aydınus’un da birkaç pozisyonda hatalı kararlarını kabul edilebilir şekle getirdi. Fakat Galatasaray cephesinden ortaya konulan iddia o ki; Fırat Aydınus’un Melo ile yaşamış olduğu ikili diyalog sonrasında Melo’ya küfür ettiği yönündeki söylemler. Umarım doğru değildir!
‘’Doğru ve yanlış‘’
Hakem Cüneyt Çakır, verdiği iki penaltıyla geceye damgasını vurdu. İlkinde Kulusic’in topa elle yaptığı hamledeki penaltı, kesinlikle doğruydu. Ancak Alper Potuk’un düştüğü pozisyon bana göre yanlış bir karardı
Fenerbahçe-Gençlerbirliği karşılaşmasında Cüneyt Çakır’ın tartışmalı iki penaltı kararı vardı. Ancak biz ondan önceki ilk pozisyondan başlayalım. Kaleci Ramazan yandan gelen topu, kontrolüne almak isteyip iki eliyle topa dokunduğu an Sow, dikkatsiz bir şekilde pozisyonda hamle yapıp hem Ramazan’ı bozuyor, hem de topun ağlara gitmesine neden oluyor. Gol iptali doğru. Maçın ikinci yarısında ciddi ve önemli pozisyonlar yaşandı. Bunların ilki 56. dakikada yaşandı. Gökhan Gönül’ün kaleye çektiği şuta Kulusic’in bir hamlesi oldu. Bu pozisyona Cüneyt Çakır penaltı kararı verdi. Şöyle bakmak lazım; Kulusic üzerine gelen topa, kolu vücuduna yapışık olmasına rağmen topa vurma hamlesi içerisinde refleks yapıyor.
Direkt topa temas var
Bence burada, her ne kadar kollar vücuda yakın olsa dahi Kulusic’in topa eliyle vurma teşebbüsü var. Bu da direkt topa temas ettiği için hakemin penaltı kararını doğru buluyorum. Yine driplingler yaparak Alper Potuk, Gençlerbirliği ceza alanı içerisinde yerde kaldı. Burada pozisyona çok yakın olan Cüneyt Çakır, penaltı noktasını gösterdi. Çakır’ın darbe olduğunu düşünerek verdiği kararda ben doğrusu net bir şey görmedim. Her ne kadar Alper, oyuncuyu bacağına takılıp düşüyorsa da, penaltı kararının doğru olmadığını düşünüyorum.
Gosso’ya kırmızı olmalıydı
Bence maç içerisinde en önemli pozisyonlardan biri, Gosso’nun Kuyt’ın yerdeyken hassas bölgesine ayağıyla yapmış olduğu hareket. Burada Gosso’nun kesinlikle iyi niyet dışında oyuncunun sağlığını tehlikeye sokan bir davranış söz konusuydu. Bunun karşılığı kırmızı olmalıydı. Ancak özellikle maçın ikinci yarısı Cüneyt Çakır için ilk verdiği penaltı sebebiyle baskı oluşturdu. İyi götürdüğü maçı yanlış ve hatalı tespitleriyle bir anda konuşulur hale getirdi.
‘’Donk'la alakası yok‘’
John Terry’nin taca attığı top, reklam panolarından çarpıp tekrar oyun alanına giriyor. Terry’nin, topu elinde bulundurma nedeni ise sadece zaman geçirmek. Zaten bu çabasının cezasını aldığı kartla çekti. Atışı yapmak üzere topu eline alan Eboue hemen Burak’ı gördü.
Burak da topu alır almaz ceza alanına girerek golü yaptı. İspanyol hakem Carballo, gol kararını vermeyip, karşılaşmanın tekrar taç atışıyla başlamasını istedi ve Terry’e sarı kart gösterdi. Bir defa şunu çok net belirtelim. Söz konusu pozisyonun Kasımpaşalı Donk’un hareketiyle uzaktan yakından alakası yok. Oyun durmuş, Terry’nin sahadaki ikinci topu elinde tutup dışarı atmadan oyun sahası içerisine bırakması, zaman geçirmeye yönelik bir hareket. Hakemin iptal kararı ve İngiliz oyuncuya göstermiş olduğu sarı kart doğru. Bunun dışında İspanyol hakemin maçın genelindeki performansına baktığımızda iyi kararlar
verdiğini söyleyebiliriz. Gerek oyun kontrolü gerek gösterdiği kartlar yerindeydi.
‘’Kırmızı çok ağır‘’
Baroni resmen parendeye maruz kaldı! Onur’dan kurtulmak için ayağıyla hamle yaptı. Bu itmenin karşılığı kırmızı kart olmamalıydı.
Fenerbahçe Sivas maçından sonra, Elazığ’da da ilave yardımcının oyuna çomak sokmasıyla, sahadaki motivasyonunu kaybetti. 58’de Onur, serbest güreşte olduğu gibi Baroni’nin ayaklarına ‘çift elle parende’nin bir başka versiyonunu sergiledi, rakibini yere düşürdü. Hüseyin Göçek, top Fenerbahçeli oyuncularda kalınca pozisyonu avantaja bıraktı. Göcek sonrasında, Onur’a sarı göstermeye giderken yardımcısı Kemal Yılmaz’ın uyarısıyla, Baroni’ye kırmızı çıkardı. Baroni, ‘parende’ye maruz kaldıktan sonra önce tepkisiz kaldı. Onur tutmaya devam edince, ayağıyla hamle yaptı. Onur’un tahriki söz konusu. Bu itmenin karşılığı kırmızı olmamalı.
Emenike kendisi attı
47. dakikada Pape Sow’un elini vücudunda hissettiği an, o güçlü fiziğe sahip olan Emenike, kendini çok basit bir şekilde yere bıraktı. Yine 80. dakikada Emenike, Elazığlı oyuncu ayağına basmış gibi havaya sıçrayıp kendisini bir anda yere bıraktı. İki pozisyonda da penaltı kararı çıkmaması doğru bir kanaat. Şunu da belirmekte fayda var. Elazığ’ın atmış olduğu gol öncesinde Fenerliler’in elle oynama itirazı ise gereksizdi. Hakemin devam kararı doğruydu. Hüseyin Göçek, karşılaşmanın genelinde doğrusunu söylemek gerekirse yardımcısının uyarısıyla çıkardığı kırmızı kart dışında kötü maç yönetmedi diyebiliriz.
Yardımcılar çomak sokuyor!
İlave ek yardımcılara birileri mutlaka oyunun içerisinde kendinizi gösterin diye zorunlu görev mi veriyor ki, yardımcı olayım diye sahadaki mücadeleye çomak sokuyorlar! Bu da ciddi anlamda sahadaki maçın skoruna ve gidişatına direkt etki ediyor.