Arama

Popüler aramalar

‘’Barış için Abitoğlu!‘’

“MHK, sezona sorunsuz başlamak için bu atamayı yaptı. Çünkü Abitoğlu, hem oyunculara hem de kulübeye karşı hep hoş görünen tavırlar içindedir. Aşırı itirazlar yapılsa bile gülümser, pozisyonu anlatır ve gerilimi başlamadan
bitirir”

“Yaşı, handikap değil... Tam aksine; tecrübesi, avantajı bile olabilir. Bu atama kesinlikle ‘yersiz’ ve ‘gereksiz’ değil. Yani kimse ‘nereden çıktı bu hakem’, ‘bu maça bu hakem olmaz’ diyemez. Yılların birikimiyle Abitoğlu ‘yanlış adres’ değil”

FANATİK: Merkez Hakem Kurulu, Süper Kupa Finali’ne Mustafa Kamil Abitoğlu’nu atadı. Bu atamayı nasıl buluyorsunuz?

SERDAR TATLI: Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanacak Süper Kupa Finali’ne Mustafa Kamil Abitoğlu’nun atanması, aslına bakılırsa benim açımdan hiç de sürpriz olmadı. Çünkü hem Futbol Federasyonu hem de Merkez Hakem Kurulu, sezona sorunsuz, kavgasız gürültüsüz ve gerilimden uzak girmek istiyor. Abitoğlu’nun karakter yapısı ve yönetim tarzı da tamamen bu kriterlere uyuyor.

Mustafa Kamil Abitoğlu; saha içinde hem oyunculara hem teknik heyete hem de kulübeye karşı her zaman hoş görünen bir tavırdadır. Futbolcular aşırı itirazlarda bulunsa bile vereceği yanıt bellidir; Gülümser, pozisyonu anlatır ve olası bir gerilimi ya da kavgayı daha başlamadan bitirme yoluna gider.

Tecrübe ve olgunluğu artısı

Abitoğlu tam 44 yaşında... Bu bir handikap mı?

Yaşı, çok garipsenecek bir durum değil. Çünkü 44 yaşındaki bir hakemi, halâ kadronun içinde aktif görevde tutuyorsanız, derbide görev vermeniz de normal... Ayrıca kazandığı tecrübe ve olgunluğu da sahadaki en büyük artıları olabilir.

Peki, bu yaşta ilk kez bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yönetmesi doğal mı?


Sonuçta mevcut hakemlerin hepsi, her derbiye adaydır. Yani bu atamayı bir ‘emekli ikramiyesi’ gibi düşünmemek lazım. Biraz önce de söylediğim gibi; deneyimi, tecrübesi ve tarzı önemli...

Nasıl bir hakemdir sizce Abitoğlu?

Uzlaşmacıdır... Her zaman oyunu idare etmeye çalışır. İşte bu nedenlerden ötürü, sezona sorunsuz başlayalım diye derbiyi ona verdiler zaten. Henüz FB-GS derbisi yok ama...

Bu atama size göre ne kadar doğru?

Henüz sezon başı... Hakemlerin performansları çok bilinmiyor. Fakat bundan önceki yönetim şekillerine bakılırsa, Abitoğlu’nun bu maça atanması ‘yersiz’ ve ‘gereksiz’ değil. Henüz bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yönetmemiş olması ilginç... Fakat sezon içinde her iki takımın da çok sayıda maçını yönettiği de gerçek. Yani kimse ‘nereden çıktı bu hakem, bu maça bu hakem olmaz’ diyemez.

FİFA’lar neredeler peki?

Can alıcı noktalardan biri de bu zaten... Her şey iyi güzel de, FİFA hakemleri neden kullanılmıyor peki? Benim anladığım kadarıyla hem Futbol Federasyonu hem de Merkez Hakem Kurulu ‘çok zor bir sezon’un kendilerini beklediğinden emin... Bu derbiye Abitoğlu’nu verdiler, çünkü sezon içindeki çok önemli derbilere, mevcut FİFA hakemlerini hiç yıpratmadan görevlendirecekler.

19 Ağustos 2014, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çakır finale göz kırptı‘’

Cüneyt Çakır’ın bu turnuvada yarı final müsabakası yönetmesinin Türk futboluna kattığı ivmenin altını çizmek gerekiyor. İki takımın da oyunu çok kontrollü oynaması, sportmen tavırları ve kritik pozisyonların yaşanmaması mutlaka hakemlik adına bir şans unsuru olsa da Cüneyt Çakır’ın yakalamış olduğu bu başarının gerçekten çok önemli olduğunu söylemeliyiz. 120 dakikalık oyunun geneline baktığımız zaman, pozisyonlara yakınlığı, doğru verdiği kararlarla, özgüven ve cesaretini oyuncular üzerinde hissettirdi. Deneyimli, tecrübeli, kendinden emin bir hakem profili çizdi. Mesela ilk yarıda Messi’ye arka arkaya faul yapan Martins İndi’yi önce uyarıp, sonraki hareketine sarı kart göstermesi derslikti. Derslik bir başka kararı ise 75. dakikada Messi’ye faul yapılmasına rağmen oyunu Arjantin adına avantaj olarak devam ettirmesiydi. Bu pozisyonun finalinde Hollanda kalesinde ciddi bir tehlike yaşandı. Çakır bu kararıyla müthiş bir hakemlik örneği sergiledi. Sonuç olarak Cüneyt Çakır ve ekibinin bu Dünya Kupası’nda son derece başarılı olduğuna şahit olduk. Çakır ve ekibi artık önümüzdeki Avrupa Şampiyonası’nın finaline göz kırptı.

10 Temmuz 2014, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çakır sınavı geçti‘’

Bu tür turnuvalarda, özellikle ev sahibinin maçını yönetmek zordur çünkü psikolojik baskı altında kalma ihtimali oldukça kuvvetlidir. Bir de bu takım kupanın ağır favorisiyse, zorluklar katmerlenir. Bu fikrin en somut örneğini açılış maçında Japon hakemde çok belirgin şekilde gördük. Maçın geneline bakıldığında, 88. dakikada, Marcelo’nun Meksika ceza alanı içerisinde yerde kaldığı pozisyon dışında tartışılacak pozisyonlar olmaması, Cüneyt
Çakır açısından avantaj oluşturdu. Yeri gelmişken; Marcelo’nun pozisyonunda penaltı kararı verilmiş olsaydı, üzerine çok konuşulan bir karar olurdu. Basit ve etki altında kalmış bir ruh halinin vermiş olduğu karar olarak algılanırdı. Bana göre pozisyonu devam ettirerek, doğru bir karar verdi. Cüneyt Çakır ve yardımcılarını ele aldığımızda, maç boyunca uyumlu bir görüntü içerisindeydiler. Pozisyonlara yakın olması, genelde doğru düdüklerin çıkmasına vesile oldu. Sonuç olarak, şunu net bir şekilde söyleyebiliriz; Çakır, ilk maçta sınavı geçti. İlerleyen maçlarda da görev alacaktır.

18 Haziran 2014, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gol temiz de penaltılar nerede?‘’

Melo’nun 6. dakikada Eskişehir ceza alanı çevresinde, geride kaldığı bir pozisyon yaşandı. Hüseyin Göçek ise yorumu gereği oyunu devam ettirdi. Bu harekete parelel olarak 42. dakikada Sabri, Eskişehir ceza alanına girmek üzereyken Tarık ile mücadelesinde maçın hakemi, Eskişehir lehine faul verdi. Şimdi bu iki pozisyonu da yan yana koyduğumuzda birbirinden hiç farkı olmadığını görebilirsiniz. Tarık lehine serbest vuruş kararı veriyorsan, Melo’ya yapılan harekete de penaltı çalman lazım. Kamil, 9. dakikada 30 metre mesafeden gelen topu ceza alanında koluyla net biçimde oynayarak, kontrolü altına alıyor. Yüzde 100 penaltı. Elle oynamalarda kriter olarak doğal duruş konumuna bakılır. İster kol açık olsun, ister kapalı, isterse de vücuda yapışık; bir oyuncu topla koluyla bilerek oynarsa, bu kasti müdahaleye girer. Dolayısıyla Kamil de kasti olarak oynadığı için kararın penaltı olması lazım.

Ofsayt yok


42’de topsuz alanda Sabri- Tarık arasında bir mücadele yaşandı. Hakem de oyunu durdurup, Sabri’nin lehine serbest vuruş kararı verdi. Topsuz alanda sportmenlik dışı hareket yapan oyuncu kim olursa olsun sarı kart görecekti. O zaman nerede yürürlük/yasa. Hemen şunu da belirtelim, 53. dakikada Hakan Balta’nın Kamara’ya yaptığı hareket penaltı değil. Sneijder’in atmış olduğu golde ise ofsayt yok, kısacası temiz.

08 Mayıs 2014, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Almeida ofsayt!‘’

Dakika 13: Öncesinde Mehmet Topal’ı çeken Jones, Emre’ye çift daldıktan sonra atılmalıydı

Dakika 44: Beşiktaş’ın golünde iki kez aktif alanda bulunan Almeida net ofsaytta, gol geçersiz olmalı

Dakika 58-90+3: Motta’nın ve İsmail Köybaşı’nın ikinci sarıları doğru karar

Ligimizde ender rastlanabilecek bir hareket oldu... 87. dakikada Dany, hakem atışında topu zıplatıp kafasıyla Tolga’ya pas verdi. Bir oyuncu kendi sahip olduğu topu zıplatıp, kalecisine pas verirse oyun kurallarının ruhunu delmeye yönelik, centilmenlik dışı bir hareket yapmış olur. Sarı kart ve aleyhine endirekt serbest vuruş verilir. Dolayısıyla verilen karar doğru. Motta ile İsmail Köybaşı’nın gördüğü ikinci sarılar da doğru. Gelelim yanlışlara... Gereksiz sarı gösterdiği Jones, arka arkaya önce Mehmet Topal’ı topsuz alanda çekti, sonra Emre’ye arkadan çift daldı. Ama Özkahya elini cebine atmadı. Aslında Emre’ye yaptığı hareketten sonra atılmalıydı. 44’te Motta’nın golü öncesinde Gökhan’ın pasında Almeida ofsayttaydı. Veli’nin direkten dönen şutunda da aktif alandaydı. Motta’nın vurduğu anda topun üzerinden atladı. Yani Portekizli forvet aksiyonu devam eden pozisyonun içinde iki kez ofsaytta kaldı.

FIFA hakemine yakışmadı

Yine ilk yarıda yaşanan bir ikili mücadelede de Fenerbahçe ceza alanı içerisinde topa hareketlenen Almeida’yı, Alves omuzundan engelledi. Bu tip pozisyonları sıkça gördük. Genele bakıldığında Halis Özkahya’nın gösterdiği doğru kartlar olmasına rağmen oyunun kontrolünü sağlamada üst düzey ve FİFA hakemine pek de yakışmayan kararlar verdi.

21 Nisan 2014, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltı öncesi yüzde 100 faul‘’

6. dakikada Babel’in Semih’e hareketi yüzde 100 faul. Bu pozisyondan sonraki penaltı ve kırmızı kart, maçın gidişatını ve skorunu etkileyen 1 numaralı faktördü. MHK, Çakır’a bir iyilik yapmak istiyorsa, sezon sonuna kadar maç vermesin, Brezilya öncesi daha fazla demoralize etmesin!

Hafta içinde MHK’nin asbaşkanı tarafından yapılan açıklamalara göre, birkaç maçta yaşanan şanssızlıklar dışında hakemlerimizin performansı fevkalade iyiymiş! “Biz son derece memnunuz” diyor. Şimdi ben de soruyorum, bu sezon hakem performansının iyi olduğu 3 tane maç sayabilir misiniz?

Hep kamufle etmeye çalıştınız

2 sene önce Cüneyt Çakır’ın Avrupa Şampiyonası’na, bu sene de Dünya Kupası’na çağrılmasının arkasına sığındınız. Hakemlerin başarısızlığını bu şekilde kamufle etmeye çalıştınız. Hakem camiasının getirildiği vahim nokta apaçık ortada. Birkaç haftadır söylüyoruz, Cüneyt Çakır son haftalarda üst üste yönettiği tüm maçlarda büyük bir performans düşüklüğü yaşıyor. Daha geçtiğimiz Beşiktaş-Kayseri maçında Dany’nin bariz gol şansı içeren pozisyonuna kırmızı kart çıkartamayan, Motta’nın pozisyonunu penaltı olarak değerlendiremeyen bir Cüneyt Çakır’dan bahsediyoruz. MHK artık bir iyilik yapmak istiyorsa, sezon sonuna kadar Çakır’a maç vermesin, Brezilya’daki turnuva öncesi onu daha fazla demoralize etmesin!

Evet, hareket penaltı, ama...

Maçın 7. dakikası... Top Semih’in önünde ve kontrolünde. Babel arkadan vücudunu abartılı kullanarak, net yüzde 100 faul yapıyor. Devamında da Hakan Balta, Scarione’ye kontrolsüz biçimde müdahale ediyor. Evet, hareket penaltı, son oyuncu olması konumu itibariyle de kırmızı kart doğru. Ama, bu pozisyon öncesi Semih’e yapılan faul nasıl verilmez, anlamak mümkün değil. Bu öyle bir pozisyondu ki, maçın kaderi daha 7. dakikada çizildi. Galatasaray’ın 10 kişi kalması, Kasımpaşa’nın penaltı golü, skorun bu kadar farklı olmasındaki en önemli etkendi.

Ofsaytı görmemesi de skandaldı


Yardımcı hakem Tarık Ongun’un, Semih’in kale önünden topu çıkardığı pozisyonda ofsayt kararını atlaması da ayrı bir skandaldı. İkinci yarıda Melo’nun Viudez’e arkadan çelmesine, hakemlere karşı sportmenlik dışı tavırlarına sadece tek bir sarı kart verilmesi de, ancak Çakır’ın 7. dakikadaki pozisyon ve sonrasında yaşanan baskıdan etkilenmesiyle açıklanabilir.

20 Nisan 2014, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hakem maçın skoruna etki etti‘’

Maçın kırılma noktası, ilk penaltı düdüğünün çalınma anı. İbrahim, topa sırtını dönüyor ve kolu vücuduna yapışık vaziyette. Top dirseğine geliyor, bu dersek ne açı genişletiyor, ne de kendisine avantaj sağlıyor. Böyle penaltı olmaz. Süper Lig klasına yakışacak nitelikte değil. Kaldı ki, 5 gün önce TFF tarafından yapılan seminerde, bu pozisyonlar üzerinde hakemlere, net, anlaşılır ve yalın şekilde bilgiler aktarıldı, konferans düzenlendi. Aynı İbrahim, ikinci penaltıda Sabri’ye altıpasın civarında yerden kayıyor. Topla oynayarak hem açı genişletiyor hem de kendisine avantaj sağlıyor. İki penaltı atağında da İbrahim başrolde. İkinci penaltında İbrahim’in herhangi bir itirazı oldu mu? Demek ki; haklı verilen net penaltılarda oyuncular da dahil karşı durmuyorlar hakeme. Oyunun genelinde şu da net görüldü ki, İlker Meral sahanın kontrolünü sağlamakta bayağı zorlandı. İpin ucunu kaçırma noktasına geldi, fakat Galatasaray’ın farkı açması bunu önledi. Sonuç olarak, Galatasaray’ın finale çıktığı ikinci yarıdaki performansı iyiydi. Ancak şunu unutmamakta fayda var; verilen ilk penaltı maçın skorunu da gidişatını da direkt etkiledi.

17 Nisan 2014, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Golde faul yok Burak'a kırmızı var‘’

Aatıf’ın golünde Muslera, havadan gelen topun kontrolünü yere düşerken kaybetti. Aatıf’ın Muslera’ya yönelik faul çalınacak bir hareketi yok. Sadece koşu halinde. Uruguaylı kaleci, topu yerden sektirirken Aatıf’ın ayağına temas edip avantajı rakibine verdi. Dolayısıyla gol kararı doğru ve yerinde. İlker Coşkun’un, birkaç pozisyonda özellikle, serbest vuruş kararlarında hataları vardı. Burak’a gösterdiği sarı kart yerine kırmızı gösterse veya Da Costa’nın oyunun daha başında Burak’a yapmış olduğu faule sarı kart çıkarsa ağır kararlar olmazdı. Çünkü, hafta içerisinde yapılan seminerlerde söz konusu pozisyonlar üzerinde çok durulmuştu.

13 Nisan 2014, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI