Arama

Popüler aramalar

‘’Umutlar 2. devrede‘’

Galatasaray maça bir büyük içmiş gibi başladı. Ayakta durmakta tüm takım zorlanırken İngilizler de tam Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen'in dediği gibi 'Toplu bir halde' futbol oynadılar. Ama Türk geleneklerinde yalnız içmek yok. Rakibine de ikram etti. 30'uncu dakikada Mancini'nin de sihirli dokunuşuyla İngilizleri de kendinden geçiren bir futbol sergilemeye başladı Sarı Kırmızılılar.

Mancini aksayan Hajroviç'i 30'uncu dakikada oyundan alırken yerine giren Yekta takıma canlılık getirdi. Drogba ortada, Burak sağda, Sneijder de solda gol arayan isimlerdi. Defansa da yardım etmeye başladılar. Top daha fazla Galatasaray'da kaldı. Hatta bir ara Chelsea'yi kendi alanlarına hapsettiler. Ancak çabalar yetmedi ve devre 1-0 İngilizler'in üstünlüğüyle tamamlandı.

Devreyle takım canlandı

Semih'in Hakan Balta'nın yerine girmesiyle başlayan ikinci devrede Galatasaray dalga dalga gelmeye başladı. Artık tek kale oynuyordu Sarı Kırmızılılar. Bir karambolde topa dokunan Selçuk'a kale direği engel oldu. Ancak 65'inci dakikada Sneijder'ın kullandığı köşe atışında şık bir plase yapan Chedjou eşitliği sağladı. Tribünler yıkılırken Galatasaraylı futbolcular turun gelebileceğinin de sinyallerini veriyorlardı. Öyle ki topu oyuna geç sokmaktan kaleci Cech sarı kart gördü. Günündeki Galatasaray karşısında kim olursa olsun zaman zaman aciz duruma düşmekten kurtulamıyor. İngilizler kısa bir bocalamadan sonra oyuna dengeyi tekrar getirdiler. Ancak gol arayan taraf yine Galatasaray'dı. Yekta, Melo ve arkadaşlarının baskısı ne yazık ki başka gol getirmedi ve maç 1-1 sona erdi.

Elenmeyecek takım değil

Biz mi acaba gözümüzde çok büyütüyoruz ama Chelsea maçın genelinde beraberliğe razı gibi görünen taraftı. Tabii ki avantaj onlarda ama geçen seneyi unutmamak gerek. Schalke de Yeni Ali Sami Yen'den 1-1 beraberlikle ayrılmıştı sonra Almanya'da neler oldu daha hepimizin hafızalarında. Bu Chelsea elenmeyecek takım değil. Yeter ki konsantrasyonu bozmasın sarı Kırmızılı futbolcular. 10 - 15 dakikalık durgunlukta bile affetmiyorlar. Rövanş maçına umutlarını taşıyarak çıkacak Galatasaray.

Taraftar yine 10 numara

Yeni Ali Sami Yen'i cehenneme çeviren Sarı Kırmızılı taraftarlara yine koca bir alkış. Tek kelime küfür yok, sahaya çiçek bile atmadılar. Takımlarına en zor anda bile destek vermekten başka birşey yapmadılar. Başkan Ünal Aysal'ın dediği gibi gerçekten rakipleriyle aralarında bilinç ve ahlak olarak büyük bir fark var. Futbolun güzelliklerine topyekün katılıyorlar. Galatasaraylı futbolcular da rövanş maçına kalplerinde taraftarlarının sıcaklığını taşıyarak çıkarlarsa neden olmasın. Bu takım imkansızları başararak neler kazanmadı ki. Son bir 90 dakika daha çocuklar, bu ülke insanının sevinmeye çok ihtiyacı var.

26 Şubat 2014, Çarşamba 21:40
YAZININ DEVAMI

‘’Gerilim durgunluğu‘’

Galatasaray ezeli rakibi Beşiktaş'ı Yeni Ali Sami Yen'de zor da olsa mağlup ederek bir diğer ezeli rakibi Fenerbahçe ile arasındaki puan farkını maç fazlasıyla 3'e indirdi, Elazığ'dan gelecek kendi açısından müjdeli haberi beklemeye geçti. Beşiktaş galibiyeti Galatasaray'ı dördüncü yıldıza bir adım daha yaklaştırdı.

Kötü futbol iyi sonuç

Galatasaray beklenenin aksine karşılaşmaya çok kötü başladı, bir ara pas bile yapamadı. 30'uncu dakikadan sonra kendine gelen Sarı Kırmızılılar kısa bir süre iyi oynarken de penaltıdan golü buldu. Bugün herkes kötüydü. Drogba ayağına top geldiğinde biraz kımıldanır gibi yaptı. Burak Drogba'nın atacağı bir golü engellerken Sneijder ve Drogba'nın bomboş beklediği başka bir pozisyonda ise kaleye vurmayı tercih etti. Herhalde maçtan sonra bu pozisyonların muhasebesini yapar. Telles, Veysel, Ceyhun, Semih iyiler arasındaydı. Ancak Galatasaray'da sahanın yıldızı kuşkusuz Muslera'ydı. Almeida bile bir ara gelip kendisini kutladı. Sneijder, Selçuk için de söyleyeceğimiz; diğer iyi oynayamayan arkadaşları gibi Chelsea maçını bekliyorlar. Neticede Galatasaray çok önemli bir galibiyet aldı. Daha önce bir Avrupa Kupası maçının önü ve ardında da iyi oynayamayan Sarı Kırmızılılar hiç olmazsa bu kez puan kaybetmediler.

Gerilim Aslan'a yaramıyor

Hafta içinde futbolla ilgili kim varsa bu maçı konuştu. Koca duayenler bile, "Bir duyum aldım, Galatasaray ile Beşiktaş gizli anlaşma yapmışlar. Kiralık giden Dany oynayamayacak" diye yangına körükle gittiler, kötü niyetli olduklarını ispatladılar. Şimdi ekrana çıkıp ne diyecekler merak ediyorum. Dany'nin sebep olduğu penaltıya da art niyetle yaklaşabilir bu zihniyet. İşte bu nedenle Galatasaraylılar dışarıdan gelen hiçbir sese kulak vermeyip tam konsantrasyonla önüne bakmalı. Çünkü sağla solla dalaşmak yaramıyor bu camiaya, yakışmıyor da.

Taraftara ve Semih'e şapka

Arena'da dün ilginç bir maç vardı. Beşiktaş kalecisi Tolga sakatlanarak devrede yerini Cenk'e bıraktı. O da ikinci yarının sonlarına doğru ciddi bir sakatlık geçirdi. 10 dakikadan fazla yerinden kalkamadı. Kalktığında ise centilmen Galatasaray taraftarlarının alkışıyla moral depoladı. Sarı Kırmızılı renklere gönül vermiş 52 bin Aslan küfürsüz bir 102 dakika tamamladılar. Bakalım bu her taşın altında bir buzağı arayan federasyon bu kez ne bulup da ceza yazacak Galatasaray'a çok merak ediyorum. Semih ise Olcay'la girdiği bir pozisyonda hakem lehine karar vermesine rağmen Cüneyt Çakır'a giderek, "Hocam aut kararı verdiniz ama top en son bana çarptı, korner vermeniz gerek" diyerek bu yılın tüm centilmenlik ödüllerinin sahibi olmaya hak kazandı. Bu kadar karanlık işler dönerken genç Semih'in bu hareketine şapka çıkartmak lazım.

Çakır bildiğimiz gibi


Her maça başka bir ruh haliyle çıkan Cüneyt Çakır'ın bugünkü hali, "Faul çalmam"dı. Sert futbola izin vermesi daha teknik olan Galatasaray'ın oyununu bozdu.

22 Şubat 2014, Cumartesi 18:55
YAZININ DEVAMI

‘’Kurumsal yolsuzluk!‘’

Sarı-Kırmızılı kulüpte görevlendirilen avukat Ayşegül Egemen’in, sahte dosya, sahte evrak ve sahte fatura düzenleyerek, onca hukukçunun arasında paraları cebe indirdiği ortaya çıktı. Üstelik, öylesine bir yalan rüzgarı yaratmış ki, okuduklarınıza inanamayacaksınız...

Galatasaray’da çok tartışılan ve şu ana kadar yaşanan rezaletlerin örtbas edilmesiyle sonuçlanan kurumsallaşma operasyonunda iş öyle bir yere vardı ki; artık mızrağı saklayacak çuval bile lime lime. Kurumsallaşma çerçevesinde işe alınan bir avukat 6 ayda kulübü 500 bin lira dolandırdı. Hem de Sportif A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Lutfi Arıboğan ve Mali İşler ve Kurumsal Hizmetler Direktörü Kadri Çıtmacı’nın imzaladığı belgelerle.

Galatasaray Liseliyim diyerek kandırdı!


Ayşegül Egemen, 2005’e kadar Ayşegül Çoban. Mahkeme kararıyla soyadını değiştirmiş. Galatasaray’ın dev kurumsal kadrosunu Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum diye kandırarak. Halbuki kendisi İzmir Aliağa Lisesi ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Bitmedi, kurumsalın baronları tarafından zembille Galatasaray’ın Hukuk İşleri’nin başına getiriliyor. Galatasaray’ın her türlü yazılı olmayan kuralını bilen, yıllardır kulüp için alın teri döken eski avukatlarını yönetici Aka Gündüz Özdemir, Lutfi Arıboğan ve Kadir Çıtmacı’nın yardımlarıyla mobbing uygulayarak kulüpten kaçırtan bu şahıs daha sonra tek kaldığı Arena’da sahte dosya, sahte evrak, sahte fatura düzenleyerek Arıboğan ve Çıtmacı’nın da imzalarıyla bu paraları cebine indirmiş. Kurumsalcıların ruhu duymadan!

Ameliyat oldum dedi, muayene bile olmamış!


Yine bitmedi; herkesi “Çok hastayım Amerikan Hastanesi’nde göğüs ve rahim ameliyatı oldum” diye kandıran Egemen 100 bin liralık hastane ve ameliyat masraflarını da Arıboğan’a imzalatarak tahsil eder. Sonradan yapılan küçük bir araştırma bu kişinin değil ameliyat, Amerikan Hastanesi’nde muayene bile olmadığı gerçeğini ortaya çıkarır.

Davaların tamamen sahte olduğu belirlendi


Egemen’in 8 Kasım 2012’den bu yana hiçbir davaya katılmadığı ortaya çıkınca hakkında araştırma yapılır ve bir davayı sahte olarak açtığı ortaya çıkar. İcra inkar tazminatı olarak muhasebeden 22 bin lira para çekmeye çalışan Egemen, kulübün avukatı Mahinur Dengiz tarafından yakalanır. Araştırmayla bu gibi onlarca sahte davaya rastlanır. Yetki kısıtlamalarıyla muhasebe yukarıdan Arıboğan ve Çıtmacı imzasıyla gelen her evrağı işleme koyar, ödemeleri yapar. İşlemler de bir bankanın Gaziosmanpaşa Şubesi’nden idare edilmiş. Oysa ki Galatasaray’ın bu şubeyle hiç işi olmamış. Dengiz adliyede 22 bin liralık davanın olmadığını, icra müdürlüğünde de böyle bir dosyanın olmadığını görür. Getirilen makbuz ise sahtedir.

Rakamla 8 bin lira, yazıyla 12 bin lira!

Dengiz olan biteni bizzat Başkan Ünal Aysal’a anlatır. Ayrıca yapılan sahtekarlık o kadar acemicedir ki rakamla 8 bin lira yazılan bir makbuzun yazı ile miktarın belirtildiği hanesine 12 bin lira yazılmıştır. 29 Ekim tarihli sahte mahkeme kaydı bile vardır.

Ortaya çıkınca, Arena’ya çağrıldı ve...

Her şey ortaya çıkınca 14 Şubat 2014 günü Egemen, Arena’ya çağrılır. Önceden getirtilen noter huzurunda şirketlerden azledildiği yüzüne okunur. Sahtecilik yaptığı itirafı alınır, dolandırdığı para karşılığı senet imzalatılır. Resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılıktan da adli makamlara suç duyurusunda bulunma kararı alınır. Çünkü Sportif A.Ş. borsaya kote bir şirket olduğu için bu işlem mecburidir.

Faruk Işık’ın atanma sebebi işte bu olay

Bütün bu gelişmeler üzerine Faruk Işık, Mali, Ticari, Hukuki ve İdari konulardan sorumlu Sportif A.Ş. Genel Koordinatörü olarak atanır. Bu durum başta Lutfi Arıboğan olmak üzere tüm kurumsal personelin huzurunu bozar. Kaldı ki daha önce üyeleri arayarak tehditkar konuşmalar yapan İç Denetim ve Risk Yönetim Müdürü Ebru Gün tüm birimlerden dosyalar ister.

Sedat Doğan ve Mehmet Karlı uyardı ama...

İşin en acı bölümü ise avukat yönetim kurulu üyeleri Sedat Doğan ve Mehmet Karlı’nın daha önce Ayşegül Egemen’in yetersizliği konusunda Başkan Ünal Aysal’ı uyarmasına rağmen yönetici Aka Gündüz Özdemir’in ısrarı sonunda Egemen’in çalışmaya devam etmesi. Her kürsüye çıktığında Genel ve Divan Kurulu üyelerinin tepkisini alan Özdemir’in önderliğinde yapılan kurumsallaşmanın aslında kadrolaşma olduğunun en net göstergesi Ayşegül Egemen örneği oldu.

20 Şubat 2014, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aslan yürüyüşü başladı‘’

Alınan Antalya beraberliği Galatasaraylılar’ı karamsarlığa itmiş gibi görünüyor. Halbuki görüntüden benim çıkardığım sonuç; Galatasaray şampiyonluk için geçen haftadan daha avantajlı bir durumda. Daha önce deplasmanda puan kaybederken kişiliksiz, ruhsuz ve teslim olmuş görüntüde bir futbol ortaya koyuyordu. Ama
son Antalya deplasmanında Arena’da başlayan yükseliş sürdü. Galibiyeti kaçıran taraf Galatasaray’dı. “Galatasaray yetersiz” diyen ağabeylerimiz var, “Galatasaray 70
dakika rakibi izledi” diyen her lafının ardında şeytani düşünceler aranması gerekenler var, yürüyüş var, şike davasını paralele çekme çabaları var, dengesini kaybetmiş
hakemler var. Çizilen karamsar tablonun aksine boynunu kürek kemiklerinin arasına kıstırarak avına doğru emin adımlarla ilerleyen Aslan’ın ziyafete olan yürüyüşü
başladı. Sağdan soldan gelen kuş cıvıltılarına kanarak konsantrasyonunu bozmazsa sofradaki en güzel yeri kapmaması için hiçbir neden yok.

Beşiktaş maçı çok önemli

Bu hafta sonu Galatasaray’ın gelecek sezon Şampiyonlar Ligi biletini alma haftası. Rakip Beşiktaş, son haftalarda da iyi oynuyor ama Yeni Ali Sami Yen’de şansı çok
az. Almeida ile Drogba’yı kıyaslayan kafalar dışında Beşiktaş’ın puan alabileceğini düşünen yok. Fenerbahçe ise Elazığ deplasmanına gidiyor. Doğu ekibi geçtiğimiz
hafta 3-2 kazandığı Konya deplasmanında oynadığı oyunu sergileyebilirse; fark 3...

Her zamanki taraftar yeter

Ligde ne olursa olsun psikolojik üstünlük Galatasaray’da. Zirve için mücadele eden takımlar içinde en rahatı Galatasaray. Fenerbahçe davalarla, UEFA ile o kadar
meşgul ki... İlerleyen haftalarda Ersun Yanal faktörünün de eklenmesiyle büyük kayıplar yaşaması sürpriz olmaz. Beşiktaş’ın ise sürekliliği yok, hatta şu anda stadı bile yok. Takım da bir hafta başka öbür hafta başka oynuyor. En ufak bir dirençte teslim bayrağını çekiyorlar, yıldızı Fernandes’le de neredeyse tüm camia küs. Bu havada
Galatasaray’ın aradan sıyrılarak 4’üncü yıldızı göğsüne takması kadar doğal bir durum yok; yeter ki Aslan yürüyüşündeki konsantrasyon bozulmasın.

19 Şubat 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ağlatan kadro!‘’

Galatasaray'ın Antalyaspor ile oynayacağı kupa maçı kadrosu açıklandığında şöyle bir arkama yaslandım, 3 dakika kadar duvardaki tabloya baktım, kış manzarasında bir çocuk annesinin elini tutmuş ağaçlı bir yolda yürüyor. Onların o ana-oğul yalnızlığı mı, Galatasaray'ın kadrosu mu bilemiyorum ama bir şey boğazıma düğümlendi. Bıraksam ağlayacağım. Kendi kendime, "Çok çabuk mu yaşlılık havasına girdin" dedim.

Sonra maç başladı, Galatasaraylı futbolcuların suratlarına bakıyorum benim minicik oğlumdan çok fazla büyük değiller. O düğüm yeniden boğazıma, sinüslerime yerleşti. O anda, "Maçın sonucu önemli mi?" diye sordum yine kendi kendime. Aldığım cevap iki türlü de "Hayır"dı. İlki skor ne olursa olsun Galatasaray yarı finalde, ikincisi ise daha güzel; skor ne olursa olsun böyle genç bir kadroyla ciddi bir kupa maçına çıkabilen cesurlukta bir hocası var Galatasaray'ın, bir de tabii ki gençleri. Takımın yaş ortalaması neredeyse 20. Maddi değeri de 20 milyon euro bile değil. Türk Futbolu'nu kurtaracak ilk hamle bu gece yapıldı. Hem de "Para kazanmaktan başka bir şey düşünmezler" denilen bir yabancı hoca sayesinde. Kendi adıma Mancini'ye teşekkür ediyor ve gönül tribünümdeki en iyi yerlerden birini kendisine ayırıyorum. Bu günü bir dönüm noktası olarak bir yerlere kaydetmenizde yarar var. Ben yazı yazarak kendi adıma sanal alem var olduğu sürece tarihe kazıdım bu günü. Bu kadroya bakıp çok vatanımın evladı geçinen yerli antrenörlerimiz, her şeyi ayağına getirten teknik adamlarımız umarım bir ders çıkartmışlardır.

Maça gelelim

Çok da önemli değil dedik ama sahada da büyük bir mücadele vardı. Galatasaray'ın genç aslanları aslan gibi mücadele ettiler. İş yaşta başta değil, ruhta kalpte. Hiç de sırıtmadılar. Formanın ağırlığını layıkıyla taşıdılar. Gol atabilirlerdi de yiyebilirlerdi de. Her pozisyonda topa bastılar. Yani taraftarın istediği gibi oynadılar, kalpleriyle, ruhlarıyla. Yine de Ontivero ve Salih bir adım öne çıkan isimlerde. Oğuzhan, Umut ve Koray az gayretle btık yukarı çıkabilirler. Emre, Eboue ve doğuştan Galatasaraylı Yekta bir üst klasmanın adamı olduklarını gösterdiler. Neticede kötü yoktu dün Galatasaray'da neşe vardı, umut vardı, geleceğe güvenle ekonomik bir şekilde bakan Başkan Ünal Aysal vardı, az ama cefakar taraftarı vardı. Gerektiğinde topu yakalayan Aykut vardı. Kötü niyetsiz, kompleksiz hakemi bile vardı karşılaşmanın.

Hamit'in dönüşü

Çok uzun süredir sakat olan ve sezonu kapadı denilen Hamit Altıntop dün ikinci devrede takımdaki yerini aldı. Böylece Galatasaray devre arasında bir transfer daha yapmış oldu. Tam hazır gibi görünüyor, korkusuzca pozisyona dalıyor. Zordur bu kadar uzun sakatlıktan sonra kora kor mücadeleye girmek. Demek ki ameliyatı da tedavi süreci de iyi geçmiş. Hem erken hem de formda dönmek için çok çalıştığı aşikar. Sağlık ekibini de tebrik etmek lazım. Onlar da perde arkasındaki kahramanlar.
Son sözü söylemek gerekirse; Galatasaray dün gol de atamadı gol de yemedi. Bir puan aldı, grubunu 2. sırada tamamladı. Yarı finalde rakip Bursaspor. Ama bu maçta kazandıkları müthişti Galatasaray'ın. Herhalde tüm Galatasaraylılar'ın ağızları kulaklarındadır maçın sona erdiği bu anlarda geleceği seyrettikleri için.

12 Şubat 2014, Çarşamba 19:55
YAZININ DEVAMI

‘’Şampiyonluk geliyor‘’

Maçın hemen başında Burak'la golü bulan Sarı Kırmızılılar karşılaşmanın tek hakimiydi. Bursaspor'a attığı 6 golün rüzgarıyla fırtına gibi esti Arena'da. Çok fazla zorlamasa da kendini ikinci golü de bularak taraftarının gönlünü de rahatlattı. Telles ve Hajroviç 40 yıllık Galatasaraylı gibiler. Hele Hajroviç yıllardır süren "Açık" eksikliğini mükemmel kapattı. Telles oyunu biliyor, pozisyon hatası yapmadan oynuyor. Gelecek haftalarda sanki daha iyi olacak gibi görünüyor.

Haftaya belli olur

Tamam Galatasaray Yeni Ali Sami Yen'de fırtına gibi esiyor. Ligin iki dişli ekibine 7 günde 9 gol attı, 1 tane bile yemedi. Yanlış anlaşılmasın tüm takım mükemmel oynuyor. Bu 180 dakikada Muslera'nın net 5 kurtarışı var. Taraftarın ruhunu okşayan bir 180 dakikaydı. Haftaya Antalya deplasmanında da bu futbol sahada olursa rakiplerinin ne yapacağının çok fazla önemi kalmayacak. Şampiyonluğun ucu göründü. Yok hayal satmıyorum, bu futbol sürerse Galatasaray aradaki farkı kapatır. Zirve yarışındaki rakibine aldığı puanlarla değil oynadığı futbolla "Ben geliyorum" sinyalini çok belirgin bir şekilde veriyor.

Tekrar maça dönecek olursak; ikinci devrede iki takım da yakaladığı pozisyonları değerlendiremedi. Umut dışında tabii ki. Bu çocuk bence Galatasaray'ın en verimli futbolcusu. Kulübede beklemeye yerinmediği gibi ihtiyaç duyulduğu anda da hazır bir şekilde görevini sonuna kadar yapıyor. Sarı Kırmızılılar güç tasarrufu yaparken bile net gol şansı ve gol buluyor. Galatasaraylılar adına bu futbol, yeni transferler, takımdaşlık umut verici. Sistem oturuyor, Galatasaray'ın da zirve koşusu devam ediyor.

Taraftara alkış

Galatasaray taraftarına da tekrar tekrar tebrik. En küçük bir taşkınlık yapmadan devreyi kapadılar. Galatasaray'ın pozitif futbolu taraftarını da olumlu etkiliyor. Uzun yıllardır kulübe ceza aldırmayan taraftar bu özelliğini koruyacak gibi. İkinci devrede yaptıkları tribün şovu ise gerçekten görülmeye değerdi. İnsanın tüyleri diken diken oluyor.

08 Şubat 2014, Cumartesi 21:25
YAZININ DEVAMI

‘’Silindirsaray‘’

Uzun zamandır tüm Galatasaraylılar'ın beklediği patlamayı Yeşil Beyazlılar karşısında gerçekleştiren Galatasaray'ın kuşkusuz en iyi ismi Felipe Melo, keşke her maç yüzüncü maçını oynasa. Gerçi bu sezon Galatasaray'ın her maçta aynı performansı gösteren tek adamı. Bir devrede 3 gol atan Sneijder da 2 maç dinlenmesinin hakkını fazlasıyla verdi. Demek ki bu çocuğun arada sırada dinlenmesi gerek. Bence Chelsea maçlarından önce de dinlendirilsin. Metin Oktay'ın forma numarasının hakkını da sonuna kadar verdi Hollandalı.

Metin Oktay ruhu

Skora bakıp da Muslera'ya iş düşmedi demek de hata olur. Takımın tamamı Metin Oktay ruhuyla sahadaydı. Sabri performansıyla Mancini'ye, "Benden vazgeçemezsin hocam" sinyali veriyor. Haftaya Eskişehirspor karşısında da aynı futbolu oynayabilirse Sarı Kırmızılılar Yeni Ali Sami Yen'de; şampiyonluk yolunda bir ışık yandı demektir.
Sistem mi; beni ilgilendirmez. Bol bol gol atabiliyorsan demek ki sistemin iyi. Drogba da ikinci devrede kendisine yakışan bir golle tribünleri coşturdu. Sonra sıkmadı Cim Bom lay lay lom yaptı. Günün çalışkan ismi Selçuk da Galatasaray'ın 6'ncı golünü atarak Arena gol rekorunu kırdırdı takımına.

Taraftara büyük alkış

"Gözünün üzerinde kaş var" diyerek Galatasaray'a ceza yağdıran federasyona karşı en akıllı davranışı gösteren Galatasaray taraftarına büyük alkış. Küfür, şiddet, sahaya giriş, olumsuz pankartları kendi otokontrolleriyle engellemeleri iş yapmaktan aciz federasyona verilecek en güzel cevaptı. Zaman zaman taraftarları rahatsız edecek olumsuzlukları nasıl yazıyorsak, bugünkü mükemmel organizasyonu da yazmamız şart, yoksa taş oluruz.

03 Şubat 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kurtuluş reçetesi‘’

Başkan Aysal ilk geldiği gün “Ben futboldan anlamam ama futboldan anlayandan anlarım” demişti. 3 yıl geçti aradan ve futboldan anlayan ne kadar tanıdığı varsa yolunu ayırdı. Mancini ile baş başa kaldı. İtalyan teknik adam da günlük başarıların gelip geçici olduğunu, uzun süreli başarılar için uzun vadeli planlar yapmanın gerekliliğine Başkan’ı ikna ederek, “Bana first class futbolcu alamıyorsanız hiç almayın” dedi. Başkan da ‘çilek’ yerine ‘çilek fidesi’ almaya başladı.

Bu düşünceyi Galatasaray’ın maddi ve manevi kurtuluşunun ilk adımları olarak görüyorum. Galatasaray’ın ve Türk Futbolu’nun sınıf atlayabilmesinin yolu artık bu projenin başarılı olmasına bağlı. Tutarsa futbolumuzun bütün taşları yeniden dizilir, tutmazsa vah halimize.

Gençlik aşısı

Koray Günter 18, Oğuzhan Kayar 18, Lucas Ontivero 19, Alex Telles 21, İzet Hajrovic 22, Salih Dursun 22, Umut Gündoğan 23 yaşındalar. Alt yapıdan çıkan Emre Can Coşkun 18, İbrahim Coşkun 17 yaşındalar. Oldu gibi düşünülen Endoğan Adili ise 19... 10 fidenin 3’ü çilek verse Galatasaray’ın en aşağı 10 yılını sürüklerler. Semih Kaya ve Emre Çolak’tan meyvayı alalı çok oldu zaten.

Bu yazıyı özellikle saklayacak ve 5-6 yıl sonra gururla, “2014 yılında bu yazıyı yazmıştım. İşte o günlerde görebilmişim geleceğini Galatasaray’ın” diye hatırlatacağım siz sevgili futbolseverlere.

01 Şubat 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI