‘’Zirvenin tek hakimi‘’
İlk yarıda Başakşehir ne kadar çok pas yapmaya, hücuma çıkmaya, özetle pozitif futbol oynamaya çalıştıysa; Konyaspor da bir o kadar tersini yaptı. Bunda futbolcu kalitesi ve kapasitesinden ziyade, İki hocanın tamamen birbirlerine zıt oyun anlayışının da etkisi var. Aykut Kocaman her zamanki gibi skoru olabildiğince uzun süre 0- 0’da tutma düşüncesiyle maça başladı. Abdullah Avcı ise maç her durduğunda kenardan takımına, “İleri çıkın” talimatını yolladı. İlk 25 dakika tamamlandığında Konyaspor’un ne bir gol girişimi, ne de bir şutu vardı. Topla oynama oranı ise sadece yüzde 36’ydı.
İlk gol VAR’a takıldı
18. dakikada sağ kanat Visca ortaladı, sol kanat Elia attı. Serkan Kırıntılı milli takım seviyesindeki bir kaleciye yakışmayacak gol yemişti ki, imdadına VAR yardımıyla gelen ofsayt kararı yetişti. 27’de Robinho tehlike yarattı, 30’da Konyaspor ilk kez Jahovic ile kaleyi yokladı. 32’de ilk yarının belki de en iyi ismi İrfan Can topu müthiş getirip, şutunu çekti. Serkan bu kez kalitesine yakışır bir kurtarışla, gole izin vermedi.
Konyaspor rekor kırdı!
45 dakikada kalesinde tam 12 şut gören ve bu alanda ligin en kötü ilk devresini yaşayan Konyaspor, ikinci yarıda bu baskıya dayanamadı. Çizgiye inen Robinho’nun içeriye çevirmek istediği top, tekrar kendisine çarpıp pas olurken, Ali Turan’dan önce ayağını uzatan Mossoro golü attı. Ali Turan’ın yerde yatarak golü iptal ettirme çabası, bu kez VAR’da kabul görmedi!
Visca’sız galibiyet olmaz
Barcelona’nın oyun tarzını örnek alan Abdullah Avcı, ilk golü hazırlayan isim olmasına rağmen Robinho’dan geçen haftalardaki Luis Suarez etkisini göremeyince, kulübedeki gerçek santrforu Adebayor’u oyuna aldı. 1 dakika sonra ise Visca, neden bu ligin en değereli oyuncusu olduğunu bir kez daha kanıtladı. Boşnak yıldız sağ çaprazdan kaleye füzeyi yollayıp, Serkan’ı çaresiz bıraktı: 2-0. Galatasaray’ın maç fazlasıyla farkı 3’e indirdiği haftada hata yapmayan, maçın başından sonuna kadar üstün oynayıp; Konyaspor’a ilk isabetli şut iznini 75. dakikada veren Başakşehir, son 7 haftaya girilirken 6 puanlık farkın erimesine izin vermedi. Daha da önemlisi şampiyonluk havasına girdi.
‘’Skoru tutmak puanın şifresi‘’
Abdullah Avcı’nın yanında hocalık temellerini atan Erol Bulut, anlayış olarak da Başakşehir’in 2-3 sene önceki görüntüsünü Yeni Malatyaspor’a benimsetmiş bir teknik adam... Takım olarak topun arkasına geçen, hızlı hücumları ve duran topları en önemli gol fırsatı olarak gören Sarı- Kırmızılı ekip, 4 gün önce bu sahada oynadığı kupa maçına benzer bir sistem ve diziliş ile bugün sahada olacaktır. Skoru olabildiğince uzun süre 0-0 götürmek Bulut ve ekibinin önceliği ancak ilk yarıda bulabilecekleri bir gol, Türk Telekom Stadı’nda kazanma şanslarını kesinlikle yükseltir. Aleksic - Guilherme ikilisi sezon başından bu yana Malatyaspor’un fark yaratan oyuncuları olarak gözükse de bu maç özelinde en kilit isimler savunma tandemindeki Mina-Mustafa Akbaş ve merkezdeki Donald ile Murat Yıldırım... Onların 90 dakika boyunca rakibe karşı dirençli oynaması, Sarı-Kırmızılı takımı ayakta tutacaktır.
Kısa mesaj
37 golün 10’unu duran toptan atan ve bu alanda Beşiktaş’ın (15) ardından ligin en başarılı takımı olan Malatyaspor, özellikle kornerlerde Galatasaray’ı bir hayli zorlayacaktır. Bir diğer önemli avantajları da, hızlı hücumcularına karşılık bugün Luyindama’nın olmaması.
Ön plana kim çıkar?
Kupa maçında sonradan oyuna giren Kamara’nın bugün ilk 11’de başlaması yüksek ihtimal. Müthiş driplingleri ve güçlü fiziği ile sıkıntılı Galatasaray savunmasına karşı Malatyaspor’un en büyük kozu Kamara olacaktır.
Bu istatistiğe dikkat!
Önceki sezon Malatya deplasmanında kaybeden Galatasaray’da Tudor gönderilirken, bu yıl da ligin ilk yarısındaki mücadeleyi Terim’li Aslan kaybetmişti. Son yıllarda Malatyaspor, Cim Bom’a en çok sıkıntı çıkartan Anadolu ekibi.
‘’Çaykur Rizespor durdurulamıyor‘’
Anadolu’da haftanın maçı, tam da beklendiği gibi başladı... Konyaspor topu kontrolünde tutan, Rizespor ise arkada bekleyip, kontrataklarla açık arayan taraftı. Karşılaşmanın henüz başında dengeyi, Filipovic’in büyük hatası bozdu. Önce topu sektiren, sonra kalecisine hatalı bir pas gönderen Konyaspor’un stoperi, adeta golü Vedat Muriç’e ikram etti: 0-1. İlk yarıda cılız bir kaç tehlike yaratan Yeşil- Beyazlılar’ın eksiği net şekilde kaliteydi. Rizesporlu Aatif ve Boldrin, dün Konyaspor’da olsaydı, ilk yarının hikayesi bambaşka seyredebilirdi. Evet Konyaspor mücadele ediyor, oyuncular özveri gösteriyor ancak o son vuruşta veya o son kilit pasta, takımın kalitesi yetmiyor.
Gökhan Akkan ve direk...
İkinci devrenin başında, Aykut Kocaman’dan önce Jahovic hamlesi geldi, 59’da da Hurtado oyuna girdi. İki ismin dahil olmasıyla, o bahsettiğimiz kalite yoksunluğu biraz giderilirken, bu kez de Gökhan Akkan devredeydi! Rizespor’un başarılı kalecisi üst üste kritik kurtarışlar yaptı. 62. dakikada ise şans konuk takımın yanındaydı. Bu dakikada Milosevic’in vuruşu, direğe takıldı.
Skubic atıldı, maç bitti
68. dakikada maçı bitiren organizasyon gerçekleşti. Rizespor, kaptığı topla çok iyi çıktı. Günün iyilerinden Vedat Muriç çok şık bir ara pasla savunmayı deldi, Samudio tek dokunuşta topu uzak köşeye göndirdi: 0-2. 76’da Skubic, kontrolsüz hareketi sonrası direkt kırmızı kart görünce kalan dakikalar Konyaspor için formalite havasında geçti.
Teknik direktör farkı!
Geçen sezon Akhisar’a tarihi başarı yaşatıp Türkiye Kupası’nı kazandıran, sezonun ikinci yarısında Rize’da harikalar yaratan Okan Buruk, son 1-2 seneye bakıldığında ligin en formda hocası olma yolunda ilerliyor. Ona maddi-manevi hakettiği değeri vermeyen Akhisar ise ligin dibinde kümede kalmak için çırpınıyor. Konyaspor’da ise kötü seri 7 haftaya çıktı; Avrupa Ligi hedefi hayal olmaya başladı. Aykut Kocaman’ın hakemler ve maç saati gibi argümanlardan ziyade bu gidişata son vermek için daha ciddi çözümler üretmesi gerekiyor!
‘’Altınordu tepeye Es Es ateşe!‘’
Aylarca süren çalışmalar sonrası transfer yasağını kaldıran Eskişehirpor, devamındaki 4 maçlık süreçte 8 puanı hanesine yazdırınca, herkes ‘Bu takımPlay-Off’u bile zorlar’ görüşündeydi. Ancak o günden sonra Es Es çıktığı 5 maçta da kazanamadı. Dün de Altınordu önünde ders çıkarılması gereken bir yenilgi aldı! Hüseyin Eroğlu’nun takımı, hatalı bir golle geriye düşmesine rağmen 90 dakika boyunca doğruları yapan, rakibin zaaflarını iyi kullanan ve gol bölgesinde daha rahat sonuca giden taraftı. İlk yarıda sağ bekten bozma sol bek Hakan Aslantaş’ın yavaşlığını çok iyi değerlendirdiler, Okan Derici ve Serdar Deliktaş’ın hazırlanış açısından birbirine çok benzeyen golleriyle öne geçtiler: 1-2.
En iyisi taraftar!
İkinci yarıda ise Eskişehir üstlerine geldiğinde en iyi bildikleri şeyi yaptılar; arkada bekleyip, kontrataklarla sonuca gittiler. 67’de Hüseyin, 70’te KerimAlıcı attıkları gollerle fişi çekti. O dakikadan sonra Eskişehir adına günün en iyisi olan taraftarlar da kabuğuna çekildi. 77’de İbrahimHalil Öner’in golü sadece tabelayı belirledi: 2-4.
Hasret bitebilir
Transferlerine lisans çıkartamayıp, gençlerle oynadığı dönemde dahi bundan çok daha yürekli bir mücadele sergileyen Eskişehirspor’da, bu görüntü değişmezse 5 maçlık kazanamama serisi daha da uzar gider. Altınordu ise üst üste aldığı 2 deplasman galibiyetiyle Play-Off hasretini bu sene bitireceğinin sinyalini yolladı.
‘’Douglas en iyi tercih‘’
Mariano’dan 4 yaş genç, Süper Ligi tanıyor ve bonservis maliyeti yok... Sırf bu 3 madde bile Douglas’ı sezon sonunda almak için yeterli. Ancak Brezilyalı futbolcunun daha büyük artıları da var. 2 gol, 6 asistlik performansla ligin en skorer defans oyuncusu olan Douglas, top tekniği ve oyun görüşüyle sıradan bir sağ bekten çok, Sivasspor’da oyuncu kurucu rolünü üstlendi. Zaten her ne sebeple olursa olsun Barcelona seviyesine çıkmış bir futbolcunun, sıradan olma şansı pek yok. Artıları fazla ancak Douglas her yönüyle dört dörtlük bir futbolcu mu, elbette değil. En büyük sıkıntısı, gereksiz agresifliği. Zaten ligde kaçırdığı iki maç da kırmızı karttan dolayıydı. Fakat Galatasaray’a gelmesi durumunda, Fatih Terim ‘ayarıyla’ bu sorunu aşacaktır.
Eski Mariano yok
Kabul etmek gerekir ki, Mariano bu sezon karakter koyan, takımı sırtlayan ve kritik anda sahneye çıkıp şampiyonluk golünü atabilecek (Başakşehir maçı) seviyede değil. Önümüzdeki yıl mevcut görüntüsünün dahi altına düşme ihtamili de çok yüksek. Dolayısıyla bonservissiz bir Douglas hamlesi ve onu Linnes ile yedeklemek, Galatasaray’ın 3-4 sene sağ bek sorunu yaşamasını engeller.
‘’Bu işte bir 'Hikmet' var‘’
Bizim ülkemizde futbol biraz gariptir. İstikrar çoğu zaman rehaveti getirir, üst üste 3-4 yenilgi hocayı göndermek için yeterlidir! Teknik adam değişikliği ise genelde daha ilk maçta sonuç verir. Oyuncular ayağa kalkar silkenir, sanki tek suçlu giden hoca gibi gösterilir. Kayserispor için de dün benzer bir tablo yaşandı. Ertuğrul Sağlam’ın ardından göreve gelen Hikmet Karaman, aynı kadroyu oynattı. Ancak takımda ciddi farklılıklar vardı. Sarı- Kırmızılı futbolcular, yenildikleri son 4 maçın aksine özgüvenli bir şekilde maça başladı. 19. dakikada hakem Serkan Çınar, VAR yardımıyla Kayseri lehine penaltıyı çaldı. Chery, ağları havalandırdı: 0-1.
Hakem çok istedi!
Sonrasında hakemin Kasımpaşa lehine ince değil bariz dokunuşları vardı. Serkan Çınar 35’te Diagne yerde kaldığında Kasımpaşa’nın yıldızına sarı kart vermesi gerekirken, ‘penaltı’ dedi. Kral, 3. penaltısını kaçırdı, Lung kurtardı. 69’da Paşa’ya bir kolay penaltı daha çalındı! Bu kez Trezeguet üst direğe takıldı. Pozisyondan sadece saniyeler sonra Kayseri kontrataktan Deniz’le ikiyi attı: 0-2. Fişi çeken oyuncu ise 80’de Mansah’tı: 0-3. Kayseri dışarıda 3 ay sonra kazanırken, Kasımpaşa ise sezonun en farklı yenilgilerinden birini aldı.
‘’Değişim ve gelişim‘’
Bruma kadar yetenekli, Rodrigues kadar hızlı. Daha da önemlisi Galatasaray’ın yakın geçmişine damga vuran iki kanat futbolcusundan da oyun bilgisi daha iyi. Onyekuru’nun yaptığı müthiş gol vuruşu bir yana doğru zamanda doğru yere koşması, pas zamanlaması ve geriye gelip rakip beki kovalaması önemli detaylar. Feghouli ve Sinan’dan çok önde olduğu aşikar ve şu bir gerçek ki; Rodrigues ile beraber oynarsa, Galatasaray hücuma çıkışlarda kolay kolay durdurulamaz.
Emre Akbaba ise sahada kaldığı 30 dakikalık bölümde çok net sinyaller verdi. Bir kere tarzı Belhanda’dan çok farklı; ceza sahasına giriyor hep golü arıyor. Soğukkanlı kalabilmesi ve saha içi olgunluğu en büyük avantajları. Net olarak görülüyor ki, Galatasaray bu iki transferle hem sistem olarak değişecek hem de oyun anlamında gelişecek.
‘’Sonuç çok iyi!‘’
Süper Kupa maçındaki genel görüntüsüyle sezona soru işaretleriyle giriş yapan Galatasaray, Ankaragücü karşısında da 90 dakikaya sıkıntılı başladı... Gomis, Belhanda, Feghouli’nin kulübede olması sürpriz değil, aslında beklenendi. ‘Fiyat-performans oranı’ hazırlık maçlarından bu yana düşük olan bu üçlünün yokluğunda, takımın yeni halini yorumlayamadan, bir Galatasaray klasiği olan gol geldi! 7. dakikada Sinan’ın kaptırdığı top, savunmanın uyuklaması sonrası Galatasaray filelerinde sonuçlandı: 1-0.
Ritimsiz orta alan
Fernando ile Donk, orta alanı sağlam tutma hamlesi gibi gözükse de, aslında ritimsiz ve bir o kadar da verimsiz bir ikili. Özellikle Donk’un yerine ortalama bir Selçuk her zaman tercih edilir gibi. Neyse ki maç daha sıkışmadan Galatasaray’ın imdadına, Ankaragücü defansı yetişti. 21’de Sinan’ın kornerinde Maicon’un sektirdiği topu arka direkte Serdar Aziz filelerle buluşturdu: 1-1. 30’da Mariano’nun şut görünümlü ortasında Kone, Galatasaray forvetlerini kıskandıracak bir kafa vuruşuya topu kendi ağlarına gönderdi: 1-2.
El Kabir zorladı
İkinci yarıda tempo ve kalite düşmesine rağmen, her iki takım savunmasının zaafiyetleri nedeniyle bolca pozisyon yaşandı... 47’de Sinan rahat durumda kötü vurdu. 55’te Muslera, kalesinden çıkıp bir stoper gibi hamlesini yaptı. 64’te El Kabir tehlike yarattı. 80’den sonra Ankaragücü’nün topu tüfeğiyle ileri çıkmasıyla Galatasaray geniş alanlar buldu. 90+2’de noktayı Eren koydu: 1-3. Evet belki Sarı-Kırmızılılar sezona kazanarak başladı ancak oynanan futbol pek anlaşılır değil. Bu durum ligde telafi edilebilir ancak Şampiyonlar Ligi’nde cezası ağır olur.