‘’İyi ki ara geldi!‘’
Bakasetas ve Trezeguet'in yokluğunda Trabzonspor’un hücumda nasıl üretkenlik sağlayacağı, en temel konuydu maç öncesinde. Solda Bardhi, forvet arkasında Yusuf Yazıcı’yı tercih etti Abdullah Avcı. Ancak iki isim de beklentilerin çok altındaydı. Bu ikiliye Abdülkadir Ömür ile Maxi Gomez de eşlik edince, Bordo-Mavililer 3. bölgede hiç bir şey yapmadı! Ömer Erdoğan ise dersine iyi çalışmış olacak ki, Ankaragücü’nün ön tarafı ve orta sahası, Trabzonspor’un stoperlerine hatta zaman zaman Hamsik’e doğru yerde baskı yaptı, kolay oyun kurma fırsatı tanımadı. Kenarları da iyi kullananan ve enine geniş bir alanda oynamaya çalışan Ankaragücü, final paslarında ise sıkıntı yaşadı. Açıkçası Trabzonspor adına çöpe giden bir ilk yarı vardı.
Üst üste hamleler
Devrede hemen 2 değişiklik yapıp Djaniny kozunu oynayan Avcı, çok geçmeden Abdülkadir’in yerine de Naci Ünüvar’ı soktu. 55’ten sonra kıpırdanmaya başlayan Trabzonspor, 70’te golü Bardhi ile bulsa da 4 dakika sonra Larsen’in sebebiyle verdiği penaltının ardından skor dengelendi. Uzatmalarla birlikte son 20 dakikalık bölümde orta sahayı tamamen Siopis’e bırakıp risk alan Abdullah Avcı, hücum hamlelerinden yine sonuç göremedi ve son 4 lig maçında 3. kez puan kaybetti. Trabzonspor açısından iyi ki Dünya Kupası arası geldi! Çünkü mevcut görüntü, pek umut vermiyor. 1.5 aylık uzun molada oyunla ilgili köklü değişimler gerekiyor.
‘’İlhan Palut maçı çevirdi‘’
Beklerde stoper orijinli 2 ismi oynatmak, Konyaspor’un hızlı kenar oyuncularına karşı riskli gözüküyordu. Ancak ilk yarıda konuk takım, kenarları pek de istediği gibi kullanamadı. Trabzonspor ise topa hakim olarak açık aradı, ön tarafta da doğru pres yaparak fırsatlar yakaladı. Perdeyi ise yine Bakasetas açtı. Adil’in Trezeguet’ye yaptığı hareket sonrası hakem VAR uyarısıyla beyaz noktayı gösterdi, Yunan yıldız Fırtına’yı öne geçirdi. Golden sonra daha özgüvenli oynayan BordoMavililer, ikinciyi de penaltıdan attı. Bu kez Trezeguet ağları havalandırdı. Ancak devreye girerken Diouf’la Konyaspor’un attığı şık gol, maçın hikayesini değiştirdi. Çift forvete döndükten sonra daha etkili olmaya başlayan Konyaspor, 54’te Diouf’la skoru eşitledi. Tartışmalı golde VAR, neredeyse 2.5 dakika pozisyona karar veremedi; açık şekilde elle oynamayı görmedi!
Kulübeden sıfır katkı
2-2 sonrası Abdullah Avcı üst üste değişikler yaparken, Trabzonspor 64’te Yusuf Erdoğan’la net fırsatı kaçırdı. Konyaspor’un 10 kişi kalmasının ardından baskısını iyice artıran Bordo-Mavililer, tamamen rakip yarı sahada maçı oynadı ancak aradığı boşlukları bir türlü bulamadı. Açıkçası Konyaspor’un dünkü geri dönüşü, İlhan Palut’a yazılır. 2-0’dan sonra çift forvete dönüp çok doğru hamleler yapan genç teknik adam, 10 kişi tamamladığı maçta istediğini aldı. Trabzonspor’da ise kulübeden gelenler yine katkı yapamadı
‘’Avrupa'da devam...‘’
Sezon başından bu yana 20 maçlık periyottaki en iyi ilk yarı performanslarından birini gösterdi Trabzonspor... Topa sahip olup, tempoyu istediği gibi ayarlayan Bordo-Mavili takım, kaptırdığı topları çok hızlı geri kazandı, alan paylaşımında da hatasıza yakındı. Bu oyunu Bakasetas’ın müthiş golü de destekleyince, işler tamamen Trabzonspor’un beklediği şekilde ilerledi. İlk yarıda Yusuf iki önemli fırsat yakaladı, Trezeguet direğe takıldı. Ferencvaros’a tek bir önemli gol fırsatı vermeden devreye giren Trabzonspor’un şanssızlığı; rakibini her anlamda pasifize ettiği bu oyunda farkı artıramamış olmasıydı.
Bu gruptan çıkılırdı!
İkinci yarıda Trabzonspor tempoyu biraz düşürdü. Açıkçası pek de ikinci golü arayan bir görüntüde değillerdi. Buna rağmen Hamsik ve Bakasetas çıkıncaya kadar oyun hakimiyetini rakibe vermediler. Ancak değişikliklerin ardından son 20 dakikada Ferencvaros biraz daha cesur gelmeye başladı. Bundaki en büyük etken, ön taraftaki kalitenin eksilmesiydi. Her şeye rağmen skoru tuttu ve Konferans Ligi de olsa Avrupa’da ‘devam’ dedi Trabzonspor. Elbette şu da bir gerçek; Trabzonspor 9 puan topladığı bu gruptan çok rahat çıkabilirdi. Evindeki tüm maçları kazanan Bordo-Mavili takımın, 3 deplasmandan 1 beraberlik dahi çıkaramaması kaderini belirledi.
‘’Sonuçsuz hamleler‘’
Sırbistan’da maç dengeli başladı, ilk yarım saatlik bölümde nispeten Trabzonspor’un istediği bir oyun vardı. Özellikle Gbamin üzerinden merkezden oyunu iyi kuran Bordo-Mavililer, 3. bölgede yaptığı anlık preslerde topu kazanıp, fırsatlar da yakaladı. Ancak olmayacak bir pozisyonda, yine olmayacak bir hatayla geriye düştü. Umut Bozok’un rakibe attığı top sonrası Katai’nin kusursuz vuruşuyla golü yiyen Trabzonspor, hemen cevap verdi. Avrupa’da en başından beri çok başka oynayan Bakasetas’la skoru eşitleyen Fırtına; topla oynama, pas sayısı, şut gibi istatistiklerde rakibinden daha iyi bir grafik çizerek devre arasına girdi.
Hamsik golü atsa...
İkinci yarının 15 dakikalık bölümünde kontrolü elinde tutan Trabzonspor için kırılma anı; 56’da Hamsik’in direkten dönen topuydu. 64’te ise Bordo-Mavililer golü aradığı pozisyonun devamında topu ağlarına gördü. Abdülkadir- Djaniny hamleleriyle ön tarafa yaratıcılık katmak isteyen Avcı, günün en iyisi Gbamin’i çıkartarak risk aldı. Devamında da Yusuf Yazıcı ve Lahtimi girdi. Değişikliklerden sonra Trabzonspor reaksiyon gösteremedi, belki de maça başlayan kadro devam etse daha iyi bile olabilirdi. Sonuç olarak Bordo-Mavililer, liderlik hesapları yaparak gittiği Sırbistan’dan yenilgiyle ayrıldı, gruptan çıkmayı riske attı.
‘’15 dakikada bitti!‘’
Beşiktaş derbisinden tek ismi değiştirerek maça başladı Trabzonspor. Bir türlü ritmini bulamayan Abdülkadir’in yerine Umut Bozok 11’deydi. Dün Trezeguet-Gomez-Umut üçlüsü ön tarafta sürekli yer değiştirdi ancak bir türlü doğru dizilişi bulamadılar. Durum böyle olunca, Hamsik’in güzel golünden sonra Trabzonspor devamını getiremedi; oyun olarak da, skor olarak da... Sivasspor ise beklenildiği gibi özellikle orta sahada ekstra temaslı bir mücadele gösterdi, kanatları da iyi kapattı. İşin hücum tarafında organize olmakta zorlansalar da ilk yarıda N’Jie ile yakaladıkları fırsatlar vardı. Birinde direğe takıldılar, diğerinde karşı karşıya pozisyonda Uğurcan’ı geçemediler.
Orta sahada kazandı
İkinci yarıda Trabzonspor skoru koruma odaklı oynasa da hücumda final paslarını doğru atabilse farkı artırabilirdi. Buradaki en önemli problem; Abdülkadir, Bardhi gibi kulübeden gelenlerdeki enerji eksikliğiydi. Açıkçası dün Bordo- Mavili takımın orta sahadaki üstünlüğü, maçı kazanmasını sağladı. Gbamin müthiş oynadı, Hamsik zaten galibiyet golünü attı, Bakasetas zaman zaman fizik olarak düşse de standartının çok altında kalmadı. UEFA Avrupa Ligi’ndeki Kızılyıldız deplasmanı öncesi bu galibiyet elbette önemli ancak Trabzonspor’un ilk 15 dakikadaki müthiş oyunu maçın devamında kesinlikle daha fazlasını vaat ediyordu.
‘’En önemli galibiyet‘’
Monaco’nun hızlı hücumlarına karşı alanı doğru kapatarak başladı Trabzonspor... 3. bölgeye kalabalık giden, buna rağmen geriye dönüşlerde de sıkıntı yaşamayan Bordo-Mavililer, önceki ilk yarı performanslarına bakıldığında uzun bir aradan sonra ilk kez bu denli dirençli ve enerjikti. Konuk takım uzaktan çektiği şutlarla tehlike yaratmaya çalışırken, o anlarda da Uğurcan devreye girdi. Djaniny-Umut Bozok ikilisiyle rakip savunmayı sürekli rahatsız eden Fırtına, aradığı golü ilk yarı biterken buldu, hem de hiç beklemediği bir şekilde. Monaco defansının büyük hatasında top ağlara giderken, maçın senaryosu tamamen Trabzonspor’un lehine gelişiyordu...
Psikolojik kazanç
İkinci yarının henüz başında Vitor Hugo’nun kafa golüyle özgüveni tamamen yerine gelen Trabzonspor, kontrolü ele aldı, istediği dominant oyunu oynadı. Devamında da Bardhi ve Trezeguet golleri atıp, güzel geceyi kusursuz hale getirdi. Bordo-Mavililer, dün sadece gruptaki kırılma maçını kazanmadı, psikolojik anlamda da önemli bir eşik atladı. Dalgalı performansların sergilendiği sezonda hem hocanın hem de takımın böylesine sükseli bir galibiyete ihtiyacı vardı.
‘’Sorun sonuç değil oyun‘’
Herkesin bildiği gerçeklerden başlamak gerek önce... Visca ve Dorukhan gibi iki önemli oyuncusu uzun süreli sakatlanmış, 13 transfer yapıp, ilk 11’inin yarısından fazlasını değiştirmiş bir takım Trabzonspor. Bu değişim biraz zorunlu biraz da planlı yapıldı elbette. Ve son dönemlerin moda sözü; Bordo-Mavililer geçiş sürecinde. Ancak bu süreç, Abdullah Avcı’nın göreve ilk geldiği dönemle karıştırılmamalı. O zaman mental olarak dibe vurmuş bir takım almıştı hoca. Kolay gol yiyen, çabuk dağılan, reaksiyon gösteremeyen bir oyuncu grubu vardı. Sorunlar sadece sahada değildi, taraftarın da takımla bağı kopmak üzereydi. O geçiş sürecinde en önemli şey maç kazanmaktı. Oyun, organizasyon hepsi bir tarafa, tek gerçek 3 puandı. Ancak bu periyot, o günlerden çok farklı. Şimdi şampiyon birtakım var, üstelik 13 transfer yapmış, son yılların en maliyetli kadrolarından biri kurulmuş. Haliyle beklenti de o ölçüde büyük oluyor.
Kırılma maçı Kopenhag...
Taraftarlar oyun anlamında bir ışık görmek istiyor, göremeyince de sabır kelimesinin altı dolmuyor. İlk ve en büyük kırılma; Akyazı’da oynanan Şampiyonlar Ligi Play-Off turundaki Kopenhag maçıydı. Gruplara kalamamak ciddi şekilde heyecan kaybına sebep oldu. Sonrasında ligde ve Avrupa’da çıkılan 9 maçta 4 galibiyet alındı. Sonuçlar bir tarafa, esas sorun oyun ve takım enerjisiyle alakalı yaşandı. Evet, önceki gün Trabzonspor kazansa ligde lider olacaktı. Dolayısıyla enseyi karartacak bir durum kesinlikle yok ancak durumu sadece puan cetveli üzerinden okumaya çalışmak da büyük hata olur.
İnançlarını kaybetmediler
İlk resmi maçtan bugüne neredeyse 2.5 ay geçmiş ancak Trabzonspor’un hâlâ net bir oyunu yok. Takım temposuz, enerjisiz ve daha da önemlisi sahada bu duruma isyan eden oyuncu yok, belki biraz Bakasetas o kadar... Taraftarlar da bunu net şekilde görüyor, o yüzden tribünde homurdanmalar yaşanıyor, Akyazı’da seyirci sayısı azalıyor. Trabzonspor taraftarı, yeni kurulan takımda taşların hemen yerine oturmayacağını bilseler de en azından gelecekteki oyuna dair bazı emareler, biraz mücadele, biraz istek görmek istiyor. Ve tepkileriyle de, oyuncu grubunu uyandırmaya çalışıyor. Bu da gayet doğal. Çünkü şampiyon takımın bu hali, onlara acı veriyor. Yoksa ne inançlarını kaybettiler ne de hocaya olan güvenlerini. Dolayısıyla onların bu reaksiyonuna kulak vermek, doğru yorumlamak gerekiyor.
‘’11. dakikada bitti‘’
Trabzonspor büyük umutlarla gitmişti Monaco’ya... Rakip her ne kadar güçlü olsa da deplasman baskısının yaşanmadığı bir maçta alınacak 1 puan bile Bordo- Mavililer için önemli kazanç sayılacaktı. Ancak tüm hesaplar henüz 11. dakikada şaştı. Maxi Gomez’in amatörce hareketi sonrası kırmızı kart görmesinin ardından sarsılan Trabzonspor, 14’te golü yiyince maça çok erken havlu attı. Fransızlar’ın bek-stoper arasına yaptığı her koşuda ve attığı her pasta pozisyon bulması, Bordo-Mavili takımın en büyük defosuydu. Nitekim ilk golü de böyle attılar. Embolo ile 1 kez direğe takıldılar, ilk yarı biterken ise Ben Yedder’in penaltı golüyle umutlarımızı tamamen bitirdiler.
Alınacak dersler var
İkinci yarının henüz başında bu kez yan toptan golü kalesinde gördü Bordo-Mavililer. Devamında Abdullah Avcı üst üste değişiklikler yaptı. 72’de Bakasetas’ın şık vuruşu sadece teselli olurken, önümüzdeki hafta Akyazı’da oynanacak Monaco mücadelesi adeta erken final haline geldi. İlk 2 hedefi için Trabzonspor’un rövanşı mutlaka kazanması gerekiyor. Dünkü maçta hakem performansı, Gomez’in erken atılması gibi faktörler direkt sonucu etkilese de, oyun anlamında çıkartılacak ciddi dersler de var.