Türk futbolu kötülük çukuruna batmış. Yanlış yönetimler olduğu kadar; kötü kalplerle ekilen nefret tohumlarının yansımalarını görüyoruz hep birlikte. Anadolu’da da işler aynı. İşçi kentinin tek keyfi futbol. Yani Karabük’ü bu noktaya getirenlerin çaldıkları yalnzıca para değil, aynı zamanda bir kentin mutluluğunu da alıp gittiler. Ortada böyle bir enkaz varken futbol anlatmak manasız. Sabah zengin uyandıklarını sanan o kötüler, günün sonunda aslında en fakirin kendileri olduğunu anladıklarında iyilik kazanacak yine. Üst üste 10 maç kaybeden Ünal Karaman’ın öğrencilerine karşı 4-1 kazanan, 139 gün sonra deplasmanda yüzü gülen Bursa cephesine de iyi gözle bakalım.

Arkasında durulsun!

Yönetimin forvet transferindeki hatasını; Le Guen’e 8.75 milyon TL emeklilik ikramiyesi ödeyerek örtmeye çalıştığı Yeşil- Beyazlılar’ın sahip çıkabileceği bir hocası var artık: Mustafa Er... Geçen sezon ateşten gömleği giyen genç antrenörün kapatıldığı cam; yine acil durumda kırıldı ve o da üzerine düşeni yapıyor. Değeri bilinirse önce Bursa, sonra Türk futbolu bir teknik adam kazanacak. Ama arkasında ‘tutmak’ için durulursa; itmek için değil. Maça gelince... Batalla, Sow, Barış, Stancu attı, Timsah kazandı. Murat Akın’ın tek sayısı ise buruk bir teselli ev sahibi için.

Ertuğrul Sağlam görevden ayrıldıktan sonra herkesin burun kıvırdığı Yeni Malatyaspor’a kariyerindeki ilk takımı olarak imza atan Erol Bulut, gösterdiği cesaretin arkasının da aslında ne kadar dolu olduğunu net şekilde gösteriyor. Sarı- Kırmızılılar, dün son dakika gelen golle galibiyeti kaçırmış olabilir. Ancak maç boyunca üstün olan, rakibe göz açtırmayan, alanları doğru savunduğu kadar organize çıkmaya çalışan bir Malatya izledik. Mevcut kadrodan en üst düzey verim nasıl alınır örnekliyor resmen genç hoca. Murat Yıldırım’ın 78’deki enfes pasında Adem Büyük yine mest eden özelliğini konuşturdu. Müthiş bir zamanlama ve klas bir dokunuşla hocasının oynattığı futbolu tamamladı.

Bulut farkı

Golde Adem’i bozamayan, ağır kalan ve yenilginin en büyük sorumlusu sayılacak Welinton’un uzatmada kafayla attığı gol ise futbolun cilvesi. Alanya belki puanı hiç hak etmediği bir maçta 10 dakikalık futbolla çok değerli bir puanı cebine koydu ve 32 puana ulaştı. ‘38 ligde kalmaya yetmez’ diyerek şimdilik mütevazı konuşan Erol hoca için son bir şey daha. Malatya’da kalır mısınız bilmem ama bu şehir ligde kalıyorsa size borçludur!

Her sezon Süper Lig adaylarından biri olması beklenen Adana Demirspor, her sezon hüsran yaşatmaya devam ediyor... Lacivert-Mavililer için büyük hedeflerle başlanan bu yıl da kabusa döndü. Bir türlü tehlikeli bölgeden uzaklaşamayan Güney ekibi geçen hafta deplasmanda Giresun’u yenerek puanını 34’e çıkardı, dün ise ateş hattından tamamen kurtulma şansını geri tepti. Zirve yarışındaki Ümraniyespor’u konuk eden Adana Demirspor, rakibine baştan sona kadar bir türlü diş geçiremedi. 61. dakikada Mücahit’in attığı gol kıran kırana geçen 90 dakikanın sonucunu belirlerken Şimşekler adeta korku tünelinde kaldı.

Gözler Başkent’te olacak

Bayram Bektaş yönetiminde sezon başından bu yana zirve yarışı içerisinde olan Ümraniyespor ise ligin en zor deplasmanlarından birinde; Adana’da elde ettiği bu önemli zaferle puanını 50’ye çıkardı. Ankaragücü’nü maç fazlasıyla geride bırakıp yeniden ilk 2’nin içerisine girmeyi başaran Kırmızı- Beyazlılar, Başkent ekibinin bu hafta Eskişehirspor’la oynayacağı mücadelede kayıp yaşamasını bekleyecek.

En zorlu deplasmanı Eskişehir’dir. Ligin üstünde olan tek taraftar grubuna sahip olduğu içindir bu. Taraftarın bu direnişine takımın verdiği reaksiyon da saygıya değer. Ancak bir gerçek var ki futbol olarak dün kazanmayı hak eden taraf sahadan 3 puanla ayrıldı. Hakemin futbolcularla yaşadığı iletişim bozukluğunun gerginliğiyle başka bir boyuta gelen maçın daha 3. dakikasında Kerim’in attığı penaltı heyecanın yükseleceğinin ispatı. 31’de Semih skoru eşitledi ama 55’te Barış yeniden konuk ekibi öne geçirdi. 63’te yine Semih diriltti.

Yetiştiren ve yarışan...

Oyun kurma, hücumda rakibi uyutan farklı setler uygulama konusunda bu ligin en iyisidir Altınordu. Es Es atamadıkça dinamizmleri arttı, Deniz ve Rıdvan’la iki gol bulup galibiyete uzandılar. 31 puanlı Eskişehir için istim üstünde geçecek 7 hafta var. Yücel hocanın işi zor ama kurtaracağına eminim. Yetiştirirken yarışan, güçlü rakipler arasında 45 puana ulaşan, İtalya ve Bundesliga’da oyuncusu olan başka bir hoca var mı bilmiyorum. Ancak Hüseyin Eroğlu büyük işler yapıyor. Kutlamalı. Sahaya girenler bu şehre kötülük yapıyor anlasınlar artık!

Süper Lig’de en fazla maça çıkan hoca kim? Ben söyleyeyim. Dün akşamla birlikte 571 kezle Samet Aybaba. Deneyim böyle bir şey işte. Yeri gelir üzülürsün, bazen dibe de vurursun. Ama ayağa kalktığında artık senden güçlüsü yoktur. 2. Lig’den aldığın oyuncuyu 11’de oynatırsın, 1. Lig’den getirdiğini Süper Lig’in yıldızı yaparsın. Dünyaca ünlü Robinho’yu hazır olmadan bu takımda oynayamayacağına dair terbiye bile edebilirsin. Hatta, ‘Transfere gerek yok’ diyerek altyapıya bütçe bile yollarsın. Samet hoca Sivas’ta sezon başından bu yana adeta Türk futboluna ders veriyor, okumasını bilene. Antalya’daki resital de bu dersin bir gecelik sahneseydi sadece.

Son söz Mert’ten

Birçok hocanın elinde kadroyu hayal bile edemez belki Bolu’dan gelen Emre Kılınç ama Hakan Arslan’a attırdığı ilk gol zekasının en büyük ispatı. Genç oyuncunun 54’te Deniz Kadah’ın golüne verdiği füzeli cevap ise kalitesi. 84’te Ndinga’nın golüyle Antalya’nın puan ümitleri tükenince geçen sezonu Menemen Belediyespor’da bitiren Mert Hakan Yandaş gecenin son sözünü söyledi. Böylelikle Sivasspor son derece zorlu geçmesi beklenen maçı kazanıp Avrupa biletini almaya layık bir takım olduğunu bir kez daha gösterdi. Antalya hücumda iyi, ama bu savunma toparlanmazsa sezon bitmez!

Adana Demir için tehlike çanları yüksek sesle çalıyor, Toros Kaplanı ise Play-Off hedefinden her geçen gün bir adım daha uzaklaşıyor. İki takım da deyim yerindeyse bıçak sırtında olunca doğal olarak taktik disiplinden uzak, bir o kalede bir diğer kalede geçen bir Adana derbisi izledik. Ev sahibi konumundaki Adanaspor’un bir türlü barışamadığı taraftarı derbiye de beklenen ilgiyi göstermeyince zaten gözler yalnızca sahadaydı. Orta sahaların çabuk geçildiği, savunma arkası topların havada uçuştuğu ilk yarıda tarafların didişmelerinin ötesine geçilmedi. Bahattin ve Lalawele 1-1’i yapabilecek pozisyonlara girseler de devre 0-0 tamamlandı.

80’de ortalık karıştı

İkinci yarıda maç Adana Demir için can havline döndü. Savaş’ın 47’de kaçırdığı, daha doğrusu Hayrullah’ın kurtardığı pozisyon kırılma anı olabilir. 70’lerde yapılan hoca hamleleri 80’e tam bir kör dövüşü bıraktı. Gege, Aydın ve Atabey’le 3 pozisyona giren Şimşekler’e cezayı 89’da Roni müthiş bir deparla kesti. Demirspor’a yazık oldu. Kalan haftalarda ciddi bir kabus onları bekliyor. Turuncu- Beyazlılar için ise Play-off umudu yeniden doğdu. Ancak iç sahada kazanmak buna yetmez.

Tamer Tuna'yı futbolculuk yıllarından sonra yardımcı hoca olarak Sergen Yalçın'ın yanında gördük. Öncesinde bir Dardanel deneyimi vardı tabii ama Sergen Yalçın'ın Gaziantepspor'da ve bir bölüm Sivasspor'da başardıklarının başrolündeydi. Nitekim Beşiktaş'a gelişi, Şenol Güneş'in yanında işe başlaması tesadüf sayılamazdı. 2 tarihi şampiyonluk yaşayan ekibin önemli bir parçası olarak sezon başında kariyerinde yeni bir sayfa açtı, çok doğru bir kulüpte işe başladı.

Ekipleri karşılaştıralım

Önce iyi bir ekibe ihtiyacı vardı. Bugün kendisi için, "Eğittiğim adamları hoca olarak karşıma çıkarmayın" diyen Şenol Güneş'ten öğrendiği en net şeyi burada uyguladı mesela. "Yardımcı beni yönetmez, ben yardımcıyı yönetirim" diyerek kibre düşmedi Şenol hoca gibi. Yıllardır Şeref Çiçek ve Mehmet Kulaksızoğlu'yla çalışıyor hoca, yani en yakın dostlarıyla. Tamer Tuna ise futbolculuğundan birçok arkadaşı ekibine girmek istemesine rağmen geri çevirdi. Boğaziçi mezunu 3 uzman, kondisyoner Morreno, bu işin akademik kısmına büyük kafa yoran Mehmet Ak ve uzun yıllar altyaş kategorilerinde görev yapan Tahsin hocayla çalışıyor. Ahbap çavuşa değil, ekibe inanıyor. Kariyerindeki ilk takımıyla, 14 yıl sonra Süper Lig'e çıkan bir şehirle sezonun ilk yarısında 30 puan topladı, yani Şenol Güneş'in topladığı puan kadar. Belki de hocayı bu kızdırıyordur.

Rakamları biliyor

Çünkü kızacağı aslında çok daha farklı şeyler varken basın toplantılarında en çok sinirlendiği soru bu oluyor. Buna gerek yok. Kimse Şenol hocadan, "Tamer bu ekibin en önemli adamıydı. fiziksel olarak geçen sezondan daha kötüyüz, daha az koşuyoruz. Taktiksel manada eksiklerimiz var" demesini beklemiyor. Ki bunların hepsi rakamlarda gerçek. Hoca bunu en iyi bilen kişi. Ancak en azından, "Eğittiğim adam" denilecek kadar eğitimsiz biri değil Tamer Tuna. Biraz araştıranlar eğitim konusunda bu ligde birçok hocadan önde olduğunu bilecektir.

Türk futbolunu ayağa kaldırma parolasıyla göreve gelen Mircea Lucescu’nun en ilginç icraatına dün tanık olduk. TFF’nin duyurduğu organizasyon şu: Spor Toto 1. Lig ve TFF 2. Lig kulüplerinin 23 yaş altı futbolcularından oluşacak karma takımlar, 27-28 Şubat’ta karşı karşıya gelecek. Oyuncular, Riva’daki tesislerde 2 gün kampa alınıp gözlenecek. Lucescu’nun talebi üzerine düzenlenecek organizasyonun A, Ümit ve Genç Milli Takım antrenörlerinin ortak koordinasyonuyla gerçekleştirileceği de yine yapılan duyuruda belirtilenler arasında.

Sanki seçmeye girecekler

Buradan anladığımız şu; bütün dünyanın izlediği Cengiz Ünder’in son formunu görmek için Ukrayna’ya giden Lucescu’nun alt liglerdeki gençleri izlemeye ayıracak vakti yok. Bu yüzden onları bir araya toplayarak profesyonel futbolculara çocukken yaşadıkları seçme psikolojisini bir kez daha hatırlatma lüzumu duymuş.

Puan durumuna bakın!

‘En azından aşağıları taramak için kafasında bir düşünce var’ diyerek iyimser bakmaya çalışıyorum. Ancak sayın Lucescu’yu geçtim, yardımcılarının onu uyarması gereken bir şeyler yok mu! Elbette var. Yardımcıları hocaya sormamış ama ben onlara sorayım. Hiçbir şeyden haberiniz yok ise elinize bir 2. Lig puan durumu alın. Kırmızı ve Beyaz Grup’taki yarışın nasıl kızıştığına bir bakın. 1. Lig’i söylemiyorum bile. Her takım için her oyuncusunun bu kadar değerli olduğu dönemde onları idman günü almak ve böyle bir heyecanın içine sokmak ne kadar mantıklı. O kamptan takımı için önemli bir oyuncunun sakat dönmesinin takımları ve futbolcuyu düşüreceği zor durum hiç mi umrunuzda değil! Planlama zaten hatalı, onu da geçtim.

Kimsenin haberi yok

Takımlarında birlikte oynama pratikleriyle yeteneklerini ön plana çıkarmış ve seçmeye katılmaya hak kazanmış (!) çocukları karma halinde sahaya sürüp ne kadar değerlendirebileceksiniz! Bunun tek bir açıklaması var. Onlarca hak eden isim varken Erol Alkan’ı videodan izleyerek milli takıma alan ve idmanda beğenmeyip oynatmayan Lucescu bu kez yoğurdu üflüyor, 33 antrenörün belirlediği oyuncuları kendi gözleriyle görmek istiyor herhalde!

Kulüpler sıcak bakmıyor

Bu yazıyı yazarken daha hiçbir kulüp bu konuda bilgilendirilmemişti. Ayrıca konuştuğum kulüplerin hiçbiri de böyle plansız bir organizasyona futbolcu yollama taraftarı değil. Son sorum ise ‘Survivor Riva’nın kazananlarına ne ödül verilecek?