Dadaşlar veda ettiği Süper Lig’e bir sezon aradan sonra geri döndü. Mavi-Beyazlılar, iddiasız Ümraniyespor’u rahat geçerek Play-Off’a kalmadan işi bitirdi. Zaferin sevinci şehirde sabaha kadar doyasıya kutlanırken teknik direktör Mehmet Özdilek de omuzlarda taşındı.

Soğuk iklimi, sıcak taraftarı, cağ kebabı, yöresel yemekleri ve her maç ağzına kadar dolu tribünleri... Erzurum, Süper Lig’in ihtiyacı olan renkli bir deplasman. Geri dönmesi lazımdı ve Mehmet Özdilek yönetiminde bunu başardılar. Bir takım aslında sezon başında küme düşer ve şampiyon olur bana göre... Süper Lig’de nasıl hatalar yaparak düştüler ise 1. Lig’de de kadroyu koruyup doğru isimlerle takviye ederek çıktılar. Belki haftalar öncesinden garantileyebilecek bir takım kalitesi vardı ama Muzaffer Bilazer’le kötü başlangıç, Erkan Sözeri ile yaşanan düşüş ve son olarak Adana Demir karşısında alınan iç saha yenilgisi bunu geciktirdi. Neticesinde zafer Ümraniyespor’a karşı elde edilen galibiyetle geldi.

Kalacaklar belli!

Emrah Başsan’ın erken golü, Hamroun’un penaltısı Dadaşlar’ın fişi çekmesini sağladı. Muhammet’in Ümraniye adına attığı jeneriklik gol ise konuk için teselli. 81’de Emrah, son bölümde Sissoko attığı golle sezonu kapattı. Mehmet hoca, Süper Lig’de tutamadığı takımı geri döndürerek bir anlamda borcunu ödemiş oldu. Şimdi Süper Lig’de yapılan hatalardan ders alma zamanı. Vakit dar. Yeni sezon planlaması için fazla zaman yok. Bu yüzden Sehic, Obertan, Emrah Başsan, İbrahim Akdağ, Aykut Demir, Hamroun gibi oyuncular dışındakilerle yolların ayrılıp Süper Lig’de uzun yıllar kalacak bir Erzurumspor kadrosu oluşturabilmek için kesenin ağzını açmak şart.

Sumudica fark yaratmayı, adının konuşulmasını seven hatta bayılan bir hoca. Takımının fikstürü de tam onun istediği ortam. Herkesin gözü ateş hattındaki büyük kapışmada. Rumen teknik adam da bu fırsatı fazlasıyla değerlendiriyor. Denizli’yi yendi, Bülent Uygun gönderildi. Maçtan çok Sumudica konuşuldu. Hafta içinde yine aynı. Konya’ya ağır bir yara verirken oynattığı oyun alkış aldı. Dün eski takımına karşı da tam motivasyonla sahadaydı. Sanki düşen Kayseri değil de Antepmiş gibi. Başından sonuna hem fiziksel hem de taktiksel olarak üstün taraf Kırmızı-Siyahlılar. Bir iki küçük fırsat dışında şans tanımadılar. Kayserispor’un mental zayıflığı da momentumu konuk ekibe çevirdi. Güneydoğu ekibinin çilingiri Maxim enfes bir şutla 62’de son haftaların en formda ismi Lung’u avlarken puan mecburiyetinin getirdiği strese dayanamayan Mensah ve Diego kızardı.

Günay boşa çıkınca...

Takımın en önemli iki isminin direkt kırmızı kartla oyundan atılmaları demek son iki maçta cezalılar demek. Bunu gözetmeden düştükleri tuzak Kayserispor’un uçurumun kenarında tuttuğu dalı çatırdattı. 9 kişi kalan İç Anadolu temsilcisi için uzatmada yaşananlar ise adeta mucize. 90 dakika mütiş kurtarışlara imza atan Günay boşa çıkarak Kravets’i kahraman yaptı. Böyle bir maçtan çıkan puan altın değerinde elbet. Ancak Mensah ve Diego’suz Kayseri’nin işi son iki maçta hiç kolay olmayacak.

Akdeniz derbisi nefesleri kesen bir mücadeleye sahne oldu. Alanyaspor bu ligin analiz edilebilen ama engellenemeyen takımlarından biri. Turuncu-Yeşilliler’in hücum hattındaki fark yaratan yetenekli silahları, Cisse’nin soğukkanlı son vuruşlarıyla birleşince rakipler için tüm tedbirlere rağmen bulaşması önlenemeyen virüse dönüşüyor. Ancak Tamer Tuna kupadaki farklı hezimetten dersini almış, bağışıklığını kazanmış. O maçtaki plan hatası dün gece yoktu. Bu kez rakibe boş alan bırakmayan, alan paylaşımını doğru kullanan ve kazanmaya mecbur rakibe karşı fırsat kollayan bir anlayış izledik.Nitekim sahaya yansıması da doğruydu. Cezası biten Jahovic, Doğukan’ın asistini 22’de gol yapınca oyun tam da ev sahibinin istediği şekle döndü.

Hafızalarda kalır

Kırmızı-Beyazlılar, eksiklerinin sıkıntısını yaşadı. Poldi, Sinan ve Mukairu gibi tabelaseverlerden yoksun olmasa belki farkı artıracak şanslardan da yararlanabilirdi ama en azından skoru koruyacak disiplini hiç bozmadı. Erol Bulut elindeki muhteşem 11’i alterne edecek oyunculardan yoksun olmanın sıkıntısını yaşadı. Kulübeden girenler oyunun üstüne koymak yerine el freni olmasa gecenin kaderi farklı olabilir. 1-0’lık galibiyet Antalyaspor ve Tamer Tuna için önemli prestij. Derbide Alanya’ya takılan Avrupa çelmesi hafızalardan silinmez kolay kolay.

Aykut Kocaman’lı dönem dahil biraz rakamlara, performans analizlerine önem verenler veya merak edip bakanlar görecektir. Konyaspor ligin en çok koşan takımı, en fazla ikili mücadele kazanan ekiplerinden biri. Savunmadan kısa paslarla oyun kurma, topla oynama, hücum bölgesinde topa sahip olma ve elde edilen başarılı pas verilerinde de öyle. Bajic’in şımarıklığı, Milosevic’in kaleyi çok kovalamaması ve Ömer Ali’nin en kısır sezonunu yaşaması nedeniyle bu kâbusun içinde Yeşil-Beyazlılar... Dünkü gibi yani... Milosevic 13. dakikada golü buluyor. Oyunun hakimi, topu rakibine vermiyor. Kısa paslar, kendinden emin oyun karakteri, ne ararsan var ama biri de çıkıp, “Ya arkadaşlar bir gol daha bulmazsak patlarız” demiyor. Bajic’in kaçırdığı karşı karşıya pozisyona saç baş yolan yok. Bu umursamazlığın faturasını, rahat konumda olmasına rağmen maçı çevirmek için 70’e kadar tüm kozlarını oynayan Sumudica keser. Kesti de...

Bülent hoca geç kaldı

87’de Maxim penaltında skoru eşitlerken Bülent Korkmaz kulübede sinirden dönüyor. Penaltıya itiraz ettiği enerjisini oyuna müdahaleye harcasa, deli gibi koşmaktan kramp giren oyuncularını değiştirse maçın kaderi farklı olacak. 5 oyuncu değişikliği hakkı varken, 45 dakikada kale arkasında ısınan adamlar şu maça girmeyi hak etmiyorsa bıraksınlar futbolu. Pandemi sürecini ülkesinde geçiren, futbolcularını zar zor toplayan, üstüne pozitif vaka sıkıntısı yaşayan Antep’in hocasına helal olsun. Virüs arasından sonra bileği bükülmedi, ligde kalışını 90+9’da resmen ilan etti.

Zirve yarışına ortak olduğu, devleri titrettiği süreçte Sivasspor’un en önemli özelliği her maçta bir şekilde kilidi çözüp golü bulmasıydı. Pandemi süreci sonrası ise Yiğidolar’ın o eski halinden eser yok... Son iki maçında gol atamadan Malatya’yı ağırladı Kırmızı- Beyazlılar. Hakkını teslim edelim; Rıza hoca tüm kozlarını oynuyor. 5 oyuncu değişikliği hakkı Sivas gibi dar kadrolara avantajdan çok sıkıntı. Hocanın kulübesinde hamle yapabileceği 3 oyuncu 75’e kadar içeri girdi zaten. Ancak bir türlü karşılığı yok. İlk yarı Mert Hakan’ın gollük şutu dışında heyecanlanamadı bile Sivaslılar. İkinci yarı can havliyle saldıran Yeni Malatya’nın golü, ‘Geliyorum’ diyordu ama golü bu şekilde geleceğine o enteresan vuruşu yapan Acquah bile inanamamıştır. 30 metreden aldığı top yaprak kımıldamayan günde fırtınaya kapılmış gibi yön değiştirdi ve ağlarla buluştu.

Başarı ve başarısızlık!

O dakikadan sonra Hikmet hoca bulduğu golün değerini bilmek için savunma özellikli hamlelere soyunurken bu kez çılgınlar gibi saldıran Sivas oldu. Tabii iş işten geçti. Malatya kurtuluş yolunda çok değerli bir zafer kazanırken Sivas’ın tarih yazma ümitleri tükendi. Ne olursa olsun Rıza hoca, “Ligde kalalım yeter” kadrosuyla işi bu noktaya kadar taşıyarak büyük bir başarıya imza attı. Sonunu getirmek elbette kolay değil. Başakşehir 5 senede üstüne koyduklarıyla ancak buralara kadar geldi. Dolayısıyla Rıza hoca ve takımın tüm fertlerine ne olursa olsun ‘başarı’ yazar bu sezon.

Düşme korkusunu iliklerine kadar hisseden iki takımın maçı olunca beklenti büyük oluyor. Çünkü kazanma mecburiyetinin sahaya yansıması olması gerek. Temaslı, mental olarak güçlü, arayan, üreten, deneyen, pozisyonlar yakalayan, korakor bir mücadele vadediyor takımların durumu. Ancak maç sonu ortaya çıkan rakamlar beklentilerde ne kadar yanıldığımızı gösteriyor. İki takımın da 90 dakika sonucunda 1’er şutu var. Nasıl kalacaksınız ligde bu futbolla? Geçtim kalmayı, en azından ‘ligde kalmak için savaşıyor, mücadele ediyor bu takımlar’ dedirten kimse yok sahada. Sonuç olarak iki takımın da hocasının; takımın başına ilk geldiklerinde yerine çakılı gibi duran koltukları bitime 4 hafta kala sallanan sandalyeye dönmüş durumda. Bakalım önce hangisi düşecek? Duyduğuma göre Gençlerbirliği, Samet Aybaba’ya teklif götürmüş bile.

Karşılıklı direğe takıldılar

Gelelim maçın önemli anlarına... 39. dakikada sol kanatta rakip ceza sahasının dışında topla buluşan Karim Hafez’in ortasında rakip savunma tehlikeye izin vermedi. 52’de Flavio’nun 64’te de ceza sahası içerisine verilen ara pasla topla buluşan Fofana’nın vuruşu direkten oyun alanına geri döndü. 70’inci dakikada sağ çaprazdan Chebake’nin ceza sahasına yaptığı ortasını savunma uzaklaştırdı. Karşılaşmada gol olmadı ve müsabaka 0-0 eşitlik ile sonuçlandı.

Denizlispor, Bülent Uygun’la elde ettiği krediyi pandemi arasından dönüşte tüketiyor. Yeşil-Siyahlılar’ın; Beşiktaş karşısında kaybettiği özgüven Rize’de erken gelen iki golle geri kazanıldı sandık. 20’de Estupinan’ın golü, 30’da Fernandes’in kendi filelerini sarsması Horoz’un kafasını kaldırdı ama daha ötmeye fırsat kalmadan 40’ta Moroziuk’un asistini gol yapan Skoda sesi kıstı. 70’te Boldrin’in belki tehlike bile yaratmayacak şutu savunmaya çarpınca skora denge geldi, ateş hattındaki kapışma sert bir düelloya döndü. 5 oyuncu değişikliği geniş kadrolar için avantaj olduğu kadar dar kulübelere eziyet. İki hocanın da 3’ten fazla değişiklik yapacak oyuncusu yok. Hakkı varken yapmaması kulübedeki oyuncuyu kızdırırken saha içini de çaresiz bırakıyor.

Kulübeler çaresiz!

Bu yüzden pandemi arasından sonra özellikle Anadolu takımlarının fiziksel kapasitesinin üstünü bulması gerekiyor. Bulamayanlar, yazın sıcağı kadar ateş hattının kavurucu havasıyla eriyor. Hem Rize’yi hem Denizli’yi zor günler bekliyor. 1 puan iki takıma da çare değil. Eminim ki iki takıma gönülverenler maç sonunda ellerinde kağıt kalemle geçirecekler hafta sonunu.

Malatya, tam 188 gün süren galibiyet hasretine Göztepe karşısında son verdi. Sarı-Kırmızılılar, Umut’un enfes golüyle öne geçerken skoru Alpaslan’la eşitleyen Göztepe’yi Kjartanson’la devirdi, ateş hattında işler iyice karıştı.

Wilczek’in artık, ‘Ben buradayım’ demesi gereken bir maçtı Göztepe adına. Ancak 26. dakikada takımının hızlı atağında el freni olurken kaptırdığı topla da önemli bir pozisyona verdi. Fofana’nın klasik son vuruş beceriksizliği olmasa ev sahibi tabelaya 1-0’ı yazabilirdi. 35’te bu kez net fırsatta topu direğe nişanlayarak takımını golden eden Wilczek için ilk yarı tam bir hayal kırıklığına döndü. Maçın en istekli isimlerinden biri olan Gökhan Töre, 41. dakikada 3 kişi arasından mükemmel keserken Umut Bulut’un geriye doğru uçup penaltı noktasından yaptığı kafa vuruşu mucize gibiydi. Zaten Sergen Yalçın sonrasında iki hocayla hanesine tek puan yazdırabilen Malatya’yı öyle sanıyoruz ki ancak bu şekilde mucizeler kurtarabilecek. Çünkü dünkü maç özelinde Gökhan dışında sahada didinen, fark üretmeye çalışan kimse yok.

Gökhan Töre farkı

İlk yarı pozisyonları tabelaya yansıtmayan Göz Göz’ün artan iştahı daha tempolu ve heyecanlı bir ikinci 45 getirdi. Hikmet Karaman’ın takımı da geri yaslanınca baskı penaltıyla sonuçlandı. Beyaz noktadan Alpaslan’ın golü skoru dengeledi. Malatya ise yine Gökhan’la dirildi. Başarılı oyuncunun arzulu oyunu Kjartanson’la bir gol daha getirdi. Böylelikle 28 puana ulaşan Malatya ateşten uzaklaş