‘’Acaba diyorum...‘’
Hagi Galatasaray’a teknik direktör olarak getirildiğinde yazmıştım. Dün gibi hatırlıyorum. Karpatların Maradonası’nın kariyeri, hırsı, bilgisi, eğitimi ve çalışkanlığı mükemmel. Ama ya onu çok iyi tanıdığımız ikinci ruhu sık sık ortaya çıkarsa... Ne olur? Ne yapar Canaydın ve yönetimi? Çünkü o ikinci ruh oldukça tehlikeli üstelik de hem Hagi’ye hem de çevresine zararlı. Yaşananlar ne denli önemli bir detayı işaret ettiğinin canlı delili. En kritik ve zorlu dönemlerde dahi Hagi skandalları ortayı karıştırdı. Sağlıklı huzurlu bir ruh durumunu barındırdığı zamanlarda dahi tercümanını devreye sokan Rumen, stres yüklü olup zıvanadan çıktığı anlarda o berbat Türkçesini kullanıyor ve bir çuval inciri berbat ediyor.Aylar önce kendisine “Kulübedeki halini videoya çektir, evinde sevdiklerine izlet. Eleştiriye açık ol ve davranışlarını kontrol altına almayı başar” demiştim. O devam etmeyi yeğledi. Ne ailesinden ne de kulubünden hocaya ‘dur’ diyen yok. Belki de var anlayan yok. Galatasaray Teknik Direktörü kartı hamili biri, üç düşünecek bir konuşacak. Bu konuda zaafiyeti varsa, kendisini kontrolle görevli profesyonel mutlaka bulunacak. Son moda yoga denilen aktiviteye sarılacak. B-Complex, St. John’s Worth yutacak. Aksi halde sadece Sarı-Kırmızılı kulüpten çıktıktan sonra hiçbir kurumda kendisine yer bulamayacak. Yani? Böyle bir değere yazık olacak. Sporcu olarak sadece kendi ülkesi ve Türkiye değil dünya futbolunun unutulmazları arasına adını yazdırmış Hagi çok başarılı olabileceği ikinci bölümde, yani teknik direktörlük kariyerinde ne diye kendine yazık etme gayretindedir ki. Bu soruma Hagi dahil cevap verebilecek var mı?Futbolcuların derdi ne? Anlamak mümkün değil. Kulübün zehir içtiği halde hayır bu içilen kızılcık şerbetidir dediğini en iyi bilenlerden biriyim. Er veya geç gereksinimleri karşılanıyor. Galatasaray Kulübü çatısı altında olabilmek kaç kula nasip olur. Evet sizlerin yetenekleri de öyle. Öyle de mevcudun yani kapasitenizin tam karşılığını verseniz ya. Eğer derdiniz çoksa ve anlatacak muhattap bulamıyorsanız, size önerim; Serap Ezgü ve İnci Ertuğrul hanımefendilerin programına çıkmanız. Yasemin Bozkurt neden mi yok? Futbolcuların sorunları ‘biz bize’ ya da ‘sizin sesiniz’ tanımlarına uyar da ‘Kadının Sesi’ adı altında olmaz!
‘’Nereden nereye?‘’
Düşüncemi haklı çıkarmak için takım halinde yemin etmişler! Belli. Hevessiz, özensiz, dikkatsiz. Yusuf şimşek gibi çakıyor. Sarı- Kırmızılılar da çarpılmak için çanak tutuyor! Evet Şimşek ilk girişiminde gökgürültüsü gibi korkuttu. Sonra? Kavurdu! Dikkat özürlü goller yiyen Mondi, şimdi harbiden yedirdi. Bu işe ne ağızlılık derlerdi? Şom değil de, neyse aklıma gelmedi!Selahattin topu LPG tüpüyle karıştırmayıp iyi vursa 2-0 olacak. Conceiçao da kedi olalı ikinci fareyi tuttu! Olmayacak yerden atmıştı, bu kez de bulunması tesadüf olan yerde tuttu! Brezilyalı’yı iki rastlantıdan anımsayacağız. Oysa orta alanın unutulmazlardan biri olarak anılmak için getirilmişti. Fısssss!Galatasaray merdaneli çamaşır makinesi gibi çırpınıyor. Akçaabat Sebatspor mu? Yusuf’la, Domingos’la pozisyon bulmakta, fakat kaçırmakta. O müthiş Cim Bom savunması bomladı. Kahramanmaraş dondurması gibi yapışkan adamlar, artık bisikletli macır dondurması kıvamındadır. Orta alan mı dediniz? Yok ki! Seyrediyorlar.Sabri ve Orhan Ak ikilisinin hakkını yemeyelim ama... Genç yıldız da zaten golü ıkına sıkına, doğum sancısından farksız attı 1-1 ve perde... Şey! Devre.Song Dereli’yi hacamat etti. İyi ki Beşiktaş-Sakaryaspor maçı değildi, buna da penaltı verirdi! Necati’nin yerinde Kabze var. Şaş da sahada. Etkinlik daha yoğundur artık.İki gayretlinin ilkinden sonra ikincisi Orhan Ak ikiledi, hemen sonra ‘Revolver’ üçledi. Zafer de girdi. Renk verdi.Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi umutları devam... Süper Lig’de şampiyonluk ümidi mi dediniz? Geçiniz!
‘’Maymunlar cehennemi!‘’
Neyse boş ver... Zaten çoğunluk boş veriyor. gel ben sana başka şey sorayım. ‘Bazı kalecilerin yedikleri’ demiş, üstelik ‘geçmiş yıllarda’ diye okur dimağını zorlamışsın... Bırak yahu! Bu millet zaten balık hafızalı. Yorma insanı. Gel geçen haftaki kaleciye bakalım. Sakaryaspor kalecisi Şenol. Aynı golü Galatasaray’dan üstelik 90 artı 3’te yese, sevinç gösterileriyle Özhan Canaydın’a sarılsa! Sonra Galatasaraylı futbolcuların formalarıyla resmi geçit yapsa neler olurdu? Necip spor medyamız ‘işte o resim’ diye sarmaş dolaş kaleci-başkan posterleri basmazmıydı? Köşeler erdem, etik destanlarıyla dolmaz mıydı? Mesela sen hemen bir düşünürün özlü deyişini anımsatıp, ‘gerçek sporcu nasıl olmalı?’ etik dersini kaleme almaz mıydın?Çok iyi bildiğini bildiğim bir hikayeyi yine de paylaşalım seninle. Aziz paşalarımızdan biri, mükemmel bir ‘Köşk’ projesi hazırlatır. Mesela Hamdi Bey diyelim. (Bestekar değil!) Çantasına koyar ve Ankara’da payitaht görevlileri Hakan Reis ve İsmet Efendi’ye sunar. Proje gerçekleşme aşamasına gelir ama payitahtın başı ve mebbusları ‘Bu köşk payitahtın olmalı’ diye baskı yapar. Reis ve arkadaşı sadrazamın sarayına gider ve ‘Kudretli er efendimiz sunuyoruz ki, köşk bizim hakkımız, fakat payitaht üzerine konmak istemekte.’ ‘Sadrazam vallahil-azim sizin hakkınızdır’ der. ‘Öyleyse bir oda sana, geri kalanı takım taklavata’ der ikili. Sonra? Sadrazam biraz direnir ve zevcesine seslenir ‘Getir hele şu listenin olduğu fermanı.’ Meğer sadrazam efendi kime neresi layık, önceden hazırlamıştır bile...Evet Tanrıkulu... Bu hikaye ve daha onlarcasının çeşitli versiyonlarını yazdım. Sizin cemaat dut yutmuş bülbül! Gücü olmayana, uzağınızda olana Allah ne verdiyse vuruyor, fakat ‘Ben işimi polise bırakmam’ diyen kimliğin karşısında bildiklerinizi bile unutuyorsunuz! Bravo.Sizlerle ilginç birşey daha paylaşmamı ister misiniz sevgili okurlar... Bir kulübümüz başkanını en çok sevenler kimlermiş, biliyor musunuz? Çok özel bir anket sonucu öğrendim.... Geçen sezon Beşiktaş, bu seneyse Galatasaray’a karşı oynayanlar! Sonuç istenilene uygun bitince kazandıkları armağan, neredeyse bir sezon idare ediyormuş.. Eeeee, şimdi böyle başkan sevilmez mi?Ne maymunu? Maymun kere maymunlar cehennemi!
‘’Yetti artık!‘’
Çocukları sıkıntıyla salonda dolaşıyordu. Nazarlar babanın üzerinde toplandı ve sordular; ‘Ne oldu?’ ‘Yine olmadı evlatlar! Sabredecek ve hatayı nerede yaptığımızı arayacağız’ ‘Senin bulacağın hatanın...’ dedi ve babasına tokadı salladı en büyüğü... Sanki işaret bekler gibi diğer kardeşler de saldırdı. Az sonra ağzı burnu kan içindeki ihtiyar, soğukkanlılığını koruyor ama göz yaşları zehir gibi yüreğine akıyordu...Bu feci olay gerçekten yaşanmış, insanlık erdeminden azıcık nasiplenen kulları dahi dehşete düşürüp çok da üzmüştür. Biliyorum ki, sizler de ‘Olmaz olsun böyle evlatlar, insanlık bu denli ucuz mu!’ diye kendi kendinize söyleniyor ve lanet ediyorsunuz. Ama hayatın içinde, günlük kazançlara, kaptı kaçtıya egemen olan çürümüş felsefede böyleleri de var. Üstelik çok fazla var. Bu eğitim ve kültür çöküşünden, düzeysizlikten nasiplenmiş, üstelik Galatasaray taraftarı olduğunu iddia eden kimlikler de var.Sorarım size, Trabzonspor’un Galatasaray’ı yendiği maçtan sonra yapılanlarla, söz konusu babaya reva görülen davranış arasında ne fark var? Bu kadar ucuz, olabilir mi insan değerleri! Hagi ve Sarı- Kırmızılı yönetime maç sonrası reva görülen hakaretler beni o denli üzdü ki, kelimelerle ifade etmekte zorlanıyorum hissettiklerimi...Tribüne gelip en anlamsız deyişler ve utanılası küfürlerle ortamı çirkinleştirmekten başka hiçbir işe yaramayanlar, son marifetleriyle ne yaptıklarını ve yapılanın ne işe yaradığını bilmekte mi acaba?Gerçek sevgi ve dostluğun ifadesi kötü günde dahi omuz vermek, destek olmaktır. Dayanışmadır. Bu kimlikler işi bozulan babalarını dövüp, yemek yapacak mecali kalmayan annelerini yerden yere vurup, hastanelik mi etmektedir.Galatasaraylı şunu bilmeli. Hagi’nin yanlış yapma hakkı var. Futbolcuların da zaman zaman kötü oynama... İnsanların yarışıp keyif alması için düzenlenen futbol etkinliğini böylesine kirletmekle, emeğe ihanet etmenin farkı var mı? Zaferleri de, kayıpları da olgunlukla karşılayabileceğimiz kültür ve uygarlık düzeyini acaba ne zaman yakalayabileğiz?Bir kaç sözde aydınlığı kendinden menkullere... Yıllardır Türk insanının her türlü tahrikine sessiz kalıp, demokrasi yaftası yapıştıranlar, söz konusu bölücü eylemleri ve onların hırpalanması olunca, çok sesli koro halinde ortaya çıkıveriyorlar hemen... Ne Trabzon ne Sakarya insanının ne de başka yöre insanlarımızın sabırlarının zorlanmasına çanak tutmayın. Yeter artık. İnsanlığı ve insanları gerçekten seviyorsanız Türkiye’nin kaybettiği 30 bin insan ve ziyan olan milyonlarca dolarlık milli servetin hesabını araştırın. Bölücü avukatlığı yapa yapa verdiğiniz zarar ziyan yetti artık. Canımız burnumuzda!
‘’Destan yazanlar!‘’
Conceiçao sıradan gösterilere devam ederken Sabri gibi bir güç kenarda. Ribery mi? Galiba şalteri indirdi. Oyun denk gibi giderken, gol önce Fatih ile gelebilirdi, Tomas önledi. Hemen ardından Polonyalı’nın önü açık! Öyleyse Mondragon’un da görüş açısı açık... Fakat O, iki kaşının ortasından vuruluyor. Szymek de iyi nişancı ama, gelen mermi olsa neyse, koskoca futbol topu be birader... İki günde iki cinayet! Cumartesi Sakaryaspor kalecisi Şenol, pazar Mondi aynı şekilde vuruluyor... Dikkat ediniz! Fenerbahçe’nin şampiyonluk destanını belki de rakip kaleciler yazıyor.Futbol değerlerini istatistiklerle kantara vuramazsınız. Basketbola benzemez ‘Ayak oyunu’ işleri. Neymiş? Galatasaray son 60 yılın en iyi dönemindeymiş. Yahu sormazlar mı adama ‘Rakibin nerede?’ diye... Kanarya almış başını gitmiş... Sen Trabzon’dan üstelik evinde iki yemişsin. İstatistikçiler ‘Son yıllarda böyle başarıya rastlanmadı’ demekte. Dalga geçmenin bilimsel yolu mu bu?Trabzonsporlular futbolu daha kolay oynayıp, topu gereksiz işlere alet etmedi. Galatasaraylılar mı? İki haftadır futbolu bırakıp, süsleme işlerine girişti. Görüntü Pakistan otobüsleri gibi. O otobüsler nasıl bir günlük yola üç günde gitmekteyse Cim Bom’lular da öyle. Günümüz futbolunda teyzinata dalar, realiteyi gözardı ederseniz, hedefe gidemezsiniz.Hasan Şaş, Kabze, Sabri var. Var da yine etkinlik yok. Trabzonlular daha iyi. Zorlama, hırlama ve sonunda tırlama... Galiba en doğrusu Hagi’nin “İlk sıra meşgul” sözünü kabullenmek ve ikincilik için dua etmek.O da zor ya!
‘’Yıldızlar savaşı...‘’
Necati Ateş aslanlar gibi hakedip milli formayı giyiyor, fakat aynı taife aynı püskürtme ve yıldırma harekatını bu çocuğa da bıkmadan usanmadan reva görüyor. Bu arada Yanal’ın ne denli dirençsiz olduğu ve son kadroyu açıkladığı gece neler olduğu da kulaktan kulağa fısıldanıyor! Günü gelince paylaşacağız.Evet Fatih Tekke ‘Benim beş yılımın hesabını kim verecek’ demiş, adresi kendinde değil de başka taraflara doğru işaret etmişti. Oysa Tekke öncelikle Sakıp Özberk, Giray Bulak, Nurullah Sağlam ve diğer teknik direktörleriyle konuşsa yıllardır bildiği doğru, kendisine bir kez daha hatırlatılacaktı... O beş yılın tek sorumlusu Tekke’dir, ikinci isim mi? Yine Tekke’dir. Hocalarının, yani bir türlü geçinemediği teknik adamların bana anlattıkları şeyler sonucu, tanıyıp öğrendiğim zaman zaman da büyük keyifle izlediğim Fatih, Ronaldo’dan bile daha yetenekli fakat futbol düşüncesinde yeterince nitelikli değildir. Sıkıntı budur ve bu neden ancak beş yıl kaybedildikten ve onca kulüp gezildikten sonra kısmen giderilmiştir. Neden kısmen? Çünkü... İyi niyetli bir sporcu kendinden menkul sorunlar için başka adresleri işaret etmez.Gökdeniz mi? Henüz çok genç ve Tekke’nin hatalarını da örneklemiş değil. Çok uzun ve parıltılı yıllar onundur yani... Tek sorun Polonyalı eski takım arkadaşlarının Almanya’da yaptığı açıklamalardır ve konu da aslında Trabzonspor Kulübü’nün iç işlerini kapsamaktadır. Uzun sözün kısası Ay-Yıldızlı formanın olmazsa olmazları olarak tanımlanan iki Trabzonlu’yla, biri tarih yazmış olan diğeri de şahit olacaksınız ki, yazacak olan Galatasaraylı Şükür ve Ateş’in değerlerini ispat savaşı olacaktır yarın izlenecek olan mücadele.Galatasaray, Kayseri’de hakem marifetiyle üç puandan edilmişti. Ne gariptir ki, aynı kimlik bu hafta da, Sarı-Kırmızılılar’ın ezeli rakibi ve şampiyonluğun en iddialı ekibinin maçında görevlidir. Suya sabuna dokunmayan gibi gözüken tavrı ve iş bitiren kimliği! Evet Arzuman bakalım ne yapacak? Yine kalıbı verilen tarife göre mi çıkartacak yoksa Yüce Rabbin gazabından mı korkup, sadece kuralları uygulayacak... Pazar akşamı belli olacak!Cem Papila’nın yine 90 dakikalık mükemmel bir hakemlik gösterisi yapacağından eminim. Standardını korusun yeter.Hagi gerçekten ‘Kurt’ gibi olan ve işini bilen bir rakibi daha var karşısında. Güneş’in hem ağzı iyi laf yapar hemde oyun kurgusu ‘bam’ diye can yakar. Aslında Şenol Hoca geçen hafta üç puanı yakalasaydı bu maçın tadına doyum olmazdı... Çünkü sonuç ve şartlar çok daha değişik olacaktı.Her şeyiyle ortada bir oyunun izleyenlere büyük keyif vereceğinden emin olduğum, bir günün futbolun kazancıyla sonuçlanması dileğimdir.
‘’Kupa gelecek ama!‘’
İsmet Arzuman yere göğe konulamıyor! Neymiş? Oyunda hiç gözükmemiş... Vay canına! Oysa Galatasaraylılar’a hiç düşünmeden gösterdiği, Kayserililer’inse hak edip de es geçildiği pozisyonlarda ben pekala gördüm sayın hakemi. Hele hele verilmeyen penaltıda... Hangi vicdan o pozisyona sırt çevirebilirdi? Ne kokup ne de bulaşacak, işaret edileni kollayacaksınız ve bol bol puan alacaksınız. Bravo...Bir kısım hakem ve gözlemcinin danışıklı döğüş içinde oldukları gelemez mi akıllara, şu yaşananlardan sonra? Cim Bom göz göre göre infaz ediliyor, Canaydın seyrediyor. Turgay Şeren hakeme bayılmış... Neden bayılmış? Zevkten mi? Kederden mi? Hele hele Doğan Koloğlu... Varsa yoksa Hakan Şükür... Allah Aşkına ağabey maça baksana... İnfazın farkına varsana. Bak ne yazmışlar; “İki gol atan Kayserili artık ömür boyu unutulmaz!” Çocuk iki gol atınca unutulmazlar listesine kaydedilip, neredeyse kasideler yazılıyor. Galatasaraylı 200 bilmem kaç gol atmış, Ay - Yıldız’la zaferlere imza atmış ve futbol oynamaya devam eden efsaneye bizzat Galatasaraylı duayenler sallamaya bayılıyor. Bunun adına ayıp derler.Koloğlu ağabey Şükür’den başka şikayet edecek konu bulamıyorsa, anımsatayım. Bir takım bir başka takıma 600 milyar para verdi. Meclis komisyonu bile ses edemedi. Yine bir takım bir daha başka takıma 500 bin USD gönderdi. İşin bırakın kokusunu, rezilliği çıktı, necip medyamızdan çıt çıkmadı. Samsunspor Başkanı İsmail Uyanık “İş adamlarımızdan prim geldi, biz bu paranın nereden geldiğini bilemeyiz ama dağıttık” dedi. Yine ses yok. Hakemlerin Galatasaray’a ettikleri ortada! Daha onlarca örnek var, fakat sevgili ağabeyim Hakan Şükür’e takıldı gitti. Sanki bozuk plak gibi. Şu meselelere bir girsen, deşsen açığa çıkarsan; devlete, millete çok daha hayırlı olur. Gerçi Hakan’a sallamanın hiçbir zararı yoktur, bu konulara girince belki sıkıntı olur. Ama bilirim ki, sen eski devrimcilerdensindir, sana vız gelir Doğan ağabey.Ersun Yanal yenmek istenmiş. Kimin tarafından, Hakan Şükür. Yüce Allah hiçbir gerçeği ahrete bırakmıyor artık. Sabırlı olacak ve neyin ne olduğunu göreceğiz. Yanal’la, Şükür’ü şu anda aynı kefeye koymam dahi mümkün değil. Kral’ın kariyerinde kazandığı kupalar TIR’a bile sığmaz. Yanal hayatında ‘Maşrapa’ bile kazandı mı?Bıçakcı racon kesmeye kalkıştı ve Yıldırım’dan cevabını aldı. Fenerbahçe Başkanı’nın bir çok davranışını beğenmiyorum fakat şu tavrını, canı nasıl isterse öylece ortaya koymasına da bayılıyorum. Helal olsun. Böyle başa, böyle tarak.
‘’O kadar zor mu?‘’
Hikmet Karaman orta alanı karartmış adeta. Öyle sıkı önlemler alınmış ki, Sarı - Kırmızılılar karanlık bir tünelde çıkış arayan gezginden farksız. Zaman zaman körün tutuğunu öptüğü misali, çıkışı buluyorlar fakat, Kamber’e takılıyorlar. Kayserili savunmasının temel direği, Galatasaraylılar’ın kamburu oldu her pozisyonda.Ev sahibi, kadro arayışları nedeniyle, puan arayışına pek vakit bulamamış. Acaba Cim Bom’dan alır mı? Biraz Mehmet gidiyor, soldan da Cem Karaca futbolcuya en fazla yakışan işleri üretiyor, golleri atan Gökhan da geceye damgasını vuruyor. Gerisi çok ince işleri en kalın haliyle icra etmeye çalışan futbolcular gösterisidir.Galatasaray’ın hakemlerle başı dertte. İlk yarı iki sarı kart gördüler. Hakem takdiri veya Arzuman tercihidir tamam! Fakat be birader Kayserispor formalılardan kart görmeyi anasının ak sütü gibi hakettiği halde, göremeyenlere ne demeli? İlahi adalet mi! Yok... Hake- i adalet diyelim!Galatasaray forvetleri takma dişlerini kaybetmiş ihtiyarın, bonfileyi eveleyip gevelemesi gibi tuhaf işler yaptı. İhtiyar, bonfileye; bunlar, topa yazık etti! Hagi bile artık sinirlenip tepki vermekten vazgeçti. Güldü geçti... Hırs küpü gülmeye başladıysa, eyvah ki eyvah!Son 10 dakika her iki tarafın da arı kovanına çomak sokması sonrası, başına gelenlerin izlenmesidir. Müslim Can’ı 90 dakika sahada tutan İsmet Arzuman, Ergün’ün düşürülmesine hangi göz ve nasıl bir vicdanla devam demiştir? Şaibesiz Federasyon açıklasın.