‘’Önce kutlama‘’
Anlayamadığım bir şey var! Bir kısım amigo ve çevresi başka kulüpler ve başkanlarına küfür etmek için mi ASY’ye gelir! Yoksa, bir yerlere mesaj verme adına, düzenlenen güç gösterisi midir, duyulan çirkinlik... Düşününüz!Erken attı, erken sevindi Cim Bom. Oysa Gençlerbirliği ve elbette Doğan ciddiyetini asla akıldan çıkarmayacaksınız. Cihan’la 3. dakikada öne geçip sonra ipe un sermeye uğraşırsan, birileri ipini çeker! Gençlerbirliği halı saha maçındakinden daha kolay bir gol buldu: 1-1 Zaten kanatlar çatırdıyor... Göbek mi? Kendini dahi taşıyamıyor. Arayan bulur, inleyen ölür. Ankaralılar aradı ve buldu! 1-2 ASY’dekiler mi? Öldü. Oysa hakem efendi ele çarpanı görebilseydi, ne olacaktı? 2-0... Şimdi ayıkla pirincin taşını. Tek Youla’yı ayıklayamayıp, perişan olan, onca pirinci nasıl ayıklasın!Hagi ne düşündü? Anlamak mümkün değil. Orada Hakan Şükür niçin çıkarıldı? Sen orta alan ve savunmada süzgeç gibi olmuşsun. Her an golü bulması olası bir firmayı çıkarıyorsun. Amaç yenilgiyi korumaksa, mesele yok! Doğrudur bu seçim. Rumen teknik adamın doğruları çok. Çok ama kritik geçitlerde yanlışı da çok. Cinayeti de! Dün bunlardan biri daha yaşandı. Tıpkı Gaziantep, Diyarbakır, Samsun, Trabzon’daki gibi.İşini iyi yapana ‘Neden iyi oynadın?’ diye sorma hakkınız olamaz. Siz daha iyisini yapacaksınız. Yok yapamadınız, sonuca katlanacaksınız.Şampiyonluk ‘İlle de geleceğim’ diyor. Galatasaray... En başta da Hagi ‘İstemem’ diyor.Hayırlısı!
‘’Ayıp kere ayıp!‘’
Ersun Yanal gönlünden geçenleri konuşmak istiyorsa, ‘reklam kuşağında çıksın.’ Tüm ülkenin izlediği bir sunumda böyle skandal olur mu? Sonra o ortamda ‘Hakan Şükür’ü Milli Takım’a almayı düşünüyor musunuz?’ sorusundan daha doğal başka ne gibi bir soru sorulabilir? Ahmet Çakar, “Şu eski teşvik meselesini bir de senden dinleyelim” dese, tamam. Çünkü o konu ayıplı ve Meclis Komisyonu kapsamında, ama şunun nesi var?Ersun Yanal, Milli Takımlara geldiği geceden itibaren, sınav verdiği tüm platformlarda benden sıfır almıştır. Başkalarının verdiği yüksek notlar bir süre daha onu idare edebilir. Fakat ben otuz senedir bu alemin içinde öylelerine şahit oldum ki, bu tür modeller zaman içinde yer ile yeksan olur. İyi bilirim. Çooook örnek var, çok.Meselenin aslı ne? Yanal Fenerbahçe’ye endeksli. Onlar izin vermezse Hakan Şükür’ü kadroya alamaz. Perşembe akşamı alıyor, cuma gecesi çıkarıyor. Davut Dişli’nin bu gelişmelerde rol oynadığından şüphelendiğimi yazmazsam, yanlış olur. Futbolumuza yıllarca her platformda hizmet eden İlhan Peksan da, Dişli marifetiyle haksızca görevinden alındı. Sportif değil, siyasi güçle gelen, o yerin kıymetini bilemez. Sınırlı sorumlu emek harcamıştır çünkü. Şimdi canınız nasıl istiyorsa öyle oynarsınız. Bir gün hak, hukuk ve doğrular gündeme girer mutlaka. O zaman ne olacak?Esat Yılmaer... ‘uTAN’ gazetesini aratmayacak düzeyde attığın manşete şöyle bir bak. Sonra kendi kendine sor ‘ Hürriyet’e yakıştı mı?’ Kişileri batıralım derken, kurumları rezil etme girişlerinin pahalı faturalarını bu ülke çok ödedi. En iyi bilenlerden biri Esat sanırdım... Yanılmışım.Rüştü Rençber ve Sergen Yalçın dillerde. Türk Futbolunun nadide çiçeklerine bu şekilde davranamazsınız. Hakkınız yok. Şöyle bir bakın... Kaç Rüştü, kaç Sergen gelmekte. Hele hele benim gözümde ‘dürüstlük abidesi’ olan Rıza Çalımbay’ı kendi ucuzluklarınıza hiç karıştırmayın. Bunun adı ayıp bile değil. Başka şey de! Yazamam! Fenerbahçe’nin yenilgisinde ‘bir başına’ Rüştü’yü hedef göstermek alçaklıktır. Kolektif sporlarda sayı yenildiğinde, takımın bütününe bakacaksınız. Atarken de öyle... Sizin uydurduğunuz kılıfa Rüştü gibi bir firma sığmaz. Dün Galatasaray yenilmişti, bugün Fenerbahçe. Yarın ne olacağını kim bilebilir?İsmet Arzuman uzun süre görev yaptığı Kayseri’de! Galatasaray maçındaki yönetimi de belleğimde! Bekleyelim, görelim.
‘’Kupa Tatlı'nın!‘’
Tribünler boş. Sebep? Bir kısım amigo marifeti.Necati bir iki uzaktan ateşledi. O Şam’a gönderdi, top Fizan’a gitti! Sonra Fenerbahçeliler yine öyle olur zannetti! Ribery, Şükür’ün boşalttığı alana öyle bir girdi ki. Bu harikaya kombinezon mu, kombinasyon mu, ne derler bilmiyorum. Fakat son yılların en güzel gollerinden biri olduğunu biliyorum. 1-0. Oysa gole kadar şakıyan Kanarya, ne yapacağı belli olmadan turlayan da Aslan’dı. Sonra Mondi gece boyunca olağanüstü kurtardı. O da ne! İlk golün tam tersi! Yok canım Galatasaray’a değil yine Fener’e... Bu kez Ribery asisti ve Necati’nin ateşi: 2-0Fenerbahçe geliyor. Gelecek tabii. Cumhuriyet’in en büyüğü! Elbette bilgiçlere göre! Aklıma gelmişken sorayım. Naber Necati ağabey? Nasılsın Gürcan?İnanmıyorum! Şükür, Semih Saygıner’e mi özendi ne? Sanki bilardo. Deniz vasıtasıyla banttan: 3-0Sonra adeta Fenerbahçe bombardımanı ve Mondi de yetmedi: 3-1Müthiş bir tempo ve harika bir final. Helal olsun. Tuncay azıcık şanslı olsa ‘Mazi kalbimde yara’ diyeceğim yine. Vay canına devre nasıl bitti? Acaba yerimde mi bitti.Avrupa Fenerbahçe’ye gerçekten yaramıyor. İkitelli’ye ilk gelişlerinde yolda kaybolmuşlardı. Şimdi de sahada! Şey... Kupada... Şükür ‘4’dedi, ikiledi. Sonra üçledi. Cim Bom mu 5’ledi be birader. Ben olsam Kupa’yı gerçekten Tatlı’ya armağan ederdim. Bunlardan Galatasaray’da öyle çok varki.
‘’1-1 başlıyor‘’
Herşey aklıma gelirdi de! Tribündekilere ‘Eskiye dönün!’ diyebileceğim gelmezdi. Teknik adamı, futbolcusuyla yaşanan aşama ortadayken, taraftarların geçmişi aratacak hale gelmesi kötü. Evet henüz birkaç yıl önce Galatasaraylı ve Fenerbahçeli’nin yan yana maç izleyebildiği o şahane kültüre dönme günü neden olmasın bu gece. Kupa finalleri her zaman yaşanması olası heyecanlar ama asla gurur, onur ve herhangi bir kimliğin ispatı yarışı değil. Bir yarışmanın mutlu sonu, hepsi o. Kazanan kupa, kaybeden orada olabilme adına sevinecek. İnsanlara yakışır şekilde evine dönmeyi de bilecek. Mesele budur.Türkiye’de taraftar kimliğinin doğru örneklendiğini zannetmiyorum. Destek adı altında kendi takımlarına yaşattıkları köstek, rakipler içinse eziyettir. Bu nedenle rakibe küfreden, işler iyi gitmiyorsa kendi futbolcu ve yöneticisini de asla ihmal etmeyen zihniyet midemi bulandırır hep. Futbolcuların ‘Taraftarımızla bütünleşecek ve onlarla kazanacağız’ söylemi riyadan öte anlam taşımaz benim için. Gelelim tribünde ve sahada olabileceklere...1- Yıllar sonra iki takım taraftarları tribünde eşit şekilde dağılacak. Bu, sahadaki futbola nasıl bir etki yapar?- İki ayrı taraftarın tribünleri eşit paylaşacağı Olimpiyat Stadı sportif yarışlarda kazanmak veya kaybetmenin de doğal karşılanması gereğinin örneklendiği bir platform olur dilerim. Fenerbahçeliler’in daha coşkulu ve özverili olduğunu da eklemeliyim. Galatasaraylılar mı? Futbol takımlarının yaşadığı başarı trendini görmezden gelmeyi marifet zannetmekte bu sene.2- Teknik direktörler oyuna hangi oranda katkı sağlar? Kadro tercihleri nasıl yapılmalı?- Hagi başarılıdır. Çünkü ekibini hem lig hem de kupa yarışında zirvede tutmaktadır. Daum da öyle. Ama istediği önünde, istemediği arkasında, deneyimli bir Alman’ın daha iyi futbol oynatması gereğini düşünmemek mümkün mü? Futbol alanlarında yaşanası finallerin çoğunu yaşamış, üstelik kazanmış Rumen, agresif ruhunu sporcularına mutlaka yansıtacak ve doyumsuz bir final yapacaktır diye düşünmekten kendimi alamıyorum.3- Türkiye Kupası’nda iki takımı 5 yıl sonra karşı karşıya getiren bu büyük final, ligdeki şampiyonluk yarışına etki eder mi?- Yıllar sonra iki büyük armada yine başrolde. Bu maçın sonucu ne olursa olsun, lig etkilenmez. Onlar böyle geceleri çok yaşadıkları için büyük oldular. Her maçı kazandıkları için değil.4- Maçın kaderini etkileyebilecek futbolcular kimler olabilir?Hakan Şükür’ün son performansı beni ümitlendiriyor. Alex mi? Oyunda görebilsem söyleyeceğim de!.. Hep asistleri ve golleri sonrası fark ediyorum. Galatasaray enerji ve deneyimi harman ettiği kadrosunda Cihan, Ayhan, Necati ve Orhan Ak dikkat edilmesi gereken adamlar. Beklenen veya onlardaki gerçek güç açığa çıkarsa sonucu belirlerler. Ribery havasını bulacağı bu alanda resital verir.Neyse kazanması gerekenin ‘İNSANLIK’ olduğu ilginç bir gece yaşıyacağız. Çünkü son yılarda öylesine yer ile yeksan oldu ki!
‘’Vallahi bravo‘’
Neredeyse 12 sene olmuş ulusal medyada yazmaya başlayalı. Zaten 10 yıldır aynı ocaktayız. Geçen bunca yıla karşın yazılarımı üst üste 9 kere okur yine de doyamam. Akşama kadar bu sayı 17’yi bulur ama bıkmam. Eserlerim gururumdur! Neyse uzun zamandır bizim başlıkları da 9 kere okuyor, akşama kadar 17’ye çıkarıyorum. Neden mi 9 ve 17 daha fazla akılda kalsın diye. 10 ve 20 desem sıradanlaşır. Doğallığını kaybeder! Neyse şu muhteşem başlıklarla herşeyi bir anda anlatan çocuklarımızı, gazetemizin gerçek kahramanlarını kutluyor... Bir okur olarak kendilerine teşekkür ediyorum.Bakar mısınız... ‘Aslan, Ankaragücü’nü devirdi, Sami Yen inledi SARIII..’ merakla gezetenizi açıyor ve ‘Acaba allta ne var?’ diyorsunuz... Bu arada nasıl oldu da Fenerbahçe arka tarafa gitti diye de merak ediyorsunuz... O da ne! ‘Fenerbahçeliler, Diyarbakır’dan cevap verdi LACİVERT!’ Böyle de güzel tanımlanır, anlatılır mı be birader... Helal olsun. Sonra benimkilerle ilgili başlık... ‘ACEMİ KASAP SAKARYA!’ Masatın yerini de ben kulaklarınıza fısıldıyacağım. ‘Veeer elini banaaa!’ Şey yanlış oldu... ‘Uzat kulağını’ diyecektim!Evet Galatasaray yola devam ediyor. Hayır iz sürüyor fakat taraftar ortalıkta gözükmüyor. Kapı işkencesi kadar, taraftarlığını vestiyerde bırakanların da bu tenhalıkta dahli var.İstanbulspor’a kızanlar var. Neymiş zaten düşmüşlermiş. İşini iyi yapana hiç kimsenin kaş çatma hakkı yok. Sen ondan daha iyisini başarmanın yollarını arayacaksın. (Gaziantep mi? Şöyle bir geçmişi anımsayın ve ne demek istediğimi anlayın! İlk işleri mi?) Sadece futbolcu değil, yönetim bazında da. Gerekli motivasyonu sağlamayı beceremedi Selahattin Aydın ve arkadaşları. Çulcu’ya değil kendine bakacak bizimkiler. Zaten hakemin sonuca etki ettiğini düşün müyorum.Cumartesi gecesi Antalya’dan Stork’s mücevheratın genel müdürü sevgili kardeşim, Adnan Ersan aradı. ‘Oğuz ağabey, Kayserispor maçına 5 milyar galibiyet primi vereceğim. Bu arada tüm Sakaryalılar’ı katkıya davet ediyorum. Yeni Sakarya Gazetesi aracı olsun. Biliyorum futbolcularımızın böyle bir maddi destek beklentisi yok ama yanlarında olduğumuzu bilsinler’ dedi. Adapazarı Donatımspor’un unutulmaz yöneticisi Halil ağabeyimin oğluna da böylesi yakışırdi. Teşekkürler evlat. MHK’nın yeni Başkanı Ufuk Özertem ve yönetimi de umarım bu kritik maç için hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir isim seçer. Güvenmek zorundayız.Galatasaraylılar olası ikinciliği asla küçümsemesin. Futbol öylesine muhteşem bir olgu ki, bırakınız Süper Ligi, Amatör küme veya minikler liginde dahi ikinci olabilmek için çırpınan ve bu başarıyla dünyalar bizim oldu diyenler var. Futbol ve futbolculuk çok erdemli bir sanat. Gençken ‘Mithatpaşa veya Ali Sami Yen’de bir maç oynayayım ömrümün beş yılını veririm’ derdim... Şimdi yaşlandım ya! Ulan ben o lafı nasıl etmiştim diye aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor... Bırrrrr... Allah Baba iyi ki, duymazdan gelmiş.Evet çarşamba gecesi bir muhteşem final daha oynanacak. UEFA Finali’ni falan boş verin. Önce kendimizi, kendimize beğendirmeyi deneyin. Hiç de zor değil. İstanbulspor’a yenilip büyük yara alan Sakaryalılar’ın erdemi ve olgunluğu gerçek Türk insanının resmidir...Derstir. Vallahi bravo.
‘’Yola devam!‘’
Ankaragücü sezon başından beri kaç teknik adam gönderdi? Üç mü, dört mü karıştırdım. Oysa şu kadro sezon başı oluşturulsa, korkulu rüya görmesi mümkün müydü Sarı - Lacivertliler’in.Galatasaray sezonun en iyi 90 dakikalarından birini örnekliyor, ister istemez insanın aklına Kayseri ve Trabzonspor faciaları geliyor.Uğur bu takımın geleceği. Ya Cihan? Nerede iş gösterirsen göster. Asla ‘I ıh!’ demez. Gerekeni yapar. Sormuşlardı ‘Conceiçao şimdiye kadar kaç gol attı?’ Duymuş demek ki... Önce Brezilyalı 1-0, sonra Cihan 2-0.Song ve Tomas’a ne demeli? Kale sahası içinde kafa vurdurup Mondi ortaklığında yedirdikleri gol hariç! Bravo. 2-1 Bonfile lezzetindeki ‘Kemik’. Kim ne derse desin, her eve lazım, olmazsa olmaz gibi. Yine iyiydi. Ribery rakiplerince çözülmüş! Önemli değil. Kendi çözülmesin de!Ankaragücü net kontralar yakaladı. Kendisi ASY’de, kulağı Diyarbakır’da olanlar ancak bu denli performans gösterebilirdi. Çocuklar başarılıdır. Tek kabahatleri virajlarda dikkat kesilip, düz otobanda uyumaları oldu. Anımsayın en çok zayiat verilen kazalar Konya Ovası’ndaki dümdüz asfaltta olanlar! Yani Galatasaray önce Olimpiyat Stadı’ndan geçecek, sonra Kadıköy ve Konya’dan gelecek haberi bekleyecek.Başka çare var mı? Yok.
‘’Vakitsiz veda!‘’
Türkiye için çalışan, olağanüstü katkılar yapan gizli kahramanlarımız var. Neş’e de bunlardan biriydi. Harbiye Şehir Tiyatrosu’ndaki törende çok daha iyi anladım ve kendisini yeterince destekleyemediğim için utandım. Başımı öne eğen sadece üzüntü değil, mahcubiyetimdi. Sokak çocuklarını tiyatroya kazandırmak için projeler hazırlıyor. Bu güzelliği realiteye geçirebilme adına çalmadık kapı bırakmıyordu. Yüzlerce çocuğumuz onun emek ve sevgisiyle, muhteşem bir kültürün filizlenmesinde geleceğe, uygarlığa koşuyordu. İnşallah bayrak yere düşmez. Aynı inançla, illede inatla yola devam eder. Dostlarında bu azmi gördüm. Ya yönetici konumundakiler? Bakacağız.Hüzünlü, duygu yüklü ve acıların yüreklere akıttığı gözyaşlarıyla süslü görkemli bir törendi. Kırk yıl öncesinin İstanbulu ve kalitesi o mütevazı salona nasıl sığmış? Nereden gelmiş! Ay-Yıldızlı bayrağımızla koyun koyuna Neş’e ve kısa kısa güzel yüreklerin mikrofondaki sesi. Son olarak din görevlimiz resmi kıyafetiyle kürsüdeki yerini aldı ve salonda bu yaşıma kadar yaşamadığım bir olay yaşandı. Herkes ayakta, din görevlisinin konuşmasını dinliyor ve son olarak dua okunup, avuçlar ‘Amin’ sadaları arasında göğe dönüyor. Tiyatro camiası, uygarlığın resmini, dinimize saygının gereğini öylesine güzel örnekledi... Dostluk neymiş, insanlık nasıl olurmuş öyle bir sahneledi ki... Helal olsun. Onca duygu yoğunluğu içinde ‘Aaaah sporumuz, vah futbolumuz’ diye düşünmekten alamadım kendimi. Bizim cemaat, bir dakikalık saygı duruşunu dahi becermeyi henüz öğrenemedi!Adapazarı’na, Neş’e dostları geldi. Son görevleri için konuk olan o güzel insanlara Zihni Göktay, Önder Bali, Ayşe Kökçü’nün şahsında sevgili Neş’e, Selim, Elif Atakan, Erçetin, Ayhan ve Dizer aileleri adına şükran ve teşekkürlerimi sunmak isterim.Galatasaray bugün Ankaragücü karşısında! Bu oyunlarda en büyük handikap kolay zannedilmesi. Özgüven yerini nasılsa yenerim rahatlığına bırakırsa öyle bir çarpılırsınız ki... Tüm hayaller yer ile yeksan olur.Fenerbahçe ve Diyarbakırspor’un son derece dramatik geçecek 90 dakikası öncesi Ne Sarı-Kırmızılı tribünler ne de futbolcular ciddiyet ve iş birliğinden taviz vermemeli...Bu hafta Kadıköy’deki Türkiye derbisini son yılların en güzel finali haline getirebilecek konumda. Bekleyelim. Görelim.
‘’II. Bir Bilen...‘’
Evet kendisini çok sever ve sayarım. Dostluğu benim için çok nadide bir değerdir. Dobradır, adamdır, kavgasını da sevgisini de aleni yapar. İyiliğinde de, kötülüğünde de insanın kafasında hiç karanlık nokta bırakmaz. Neyin neden olduğunu aptal değilseniz hemen çözersiniz.Galatasaray’ın Seyrantepe Projesi’yle ilgili Şen konuşmaları için kendisine teşekkür ederim. Olması gerekeni yüce divanda dile getirmiş ve kurumların desteklenmesi sonucu Türkiye’nin ne gibi kazanımları olabileceğini en net biçimde anlatmıştır. II. Bir Bilen Ali Şen’e şükran ve saygılarımı gönderiyorum.Her zaman söylerim... Türkiye, ayakta uyuyup otel parası vermeyenler cenneti. CHP Zonguldak ve Bursa Milletvekilleri Harun Akın’la Mehmet Küçükaşık, TFF Başkanı kriterleri konusunda çok önemli şeyler söyledi. Başkanlığa giden yol yüksek okul mezunu olmaktan geçmekte. Yani? Üniversite değil. Neden? Sadece yüksek okul işaret ediliyor! ‘En az yüksek okul’ denmedi de, başka şekil tarif edildi. Amaç nedir? Merak eden yok mu? Her iki milletvekili bu konuya dikkat çekti... Yoksa ‘top secret’ aday, ‘beyaz çoraplı’ biri mi? Hiç kimseden çıt yok. Birileri ‘Haluk Ulusoy’un yolu kesildi’ diye avuç ovuşturuyor ama kendileri de iyot gibi açıkta kalacak, algılayamıyor.Sayın Cumhurbaşkanım Sezer! Sayın Baykal, Sayın Ağar, Sayın Mumcu... Türkiye Cumhuriyeti’ni canı nereye isterse oraya doğru çekmek üzere işbaşı yapanlara demokratik yolla ‘DUR’ demek zorundasınız.Türkiye ülkesi için çalışan, ülkesini seven, başaran yurtseverlerin imha edilmek, ortadan kaldırılmak istendiği bir konuma taşınmak isteniyor. Bir kısım aydınlığı kendinden menkul kişiler ve Ali Kemal benzerlerince tutulan köşeler de bu eylemin taşaronluğunu icra ediyor.Size futboldan bir örnek... Bize Dünya üçüncülüğü gibi bir onur yaşatanlar nasıl infaz edildi... Bir düşünün! Nerede Alpay? Nerede Fatih Akyel? Hani Tugay, Ümit Davala? Hakan Şükür’ü bitirme hainliğine bir başka ülkede rastlandı mı?Ya Haluk Ulusoy... Nedir suçu? Gelmiş geçmiş en başarılı Başkan olması mı? Seçme hakkı olan bir insan ancak diktatörlük rejimlerinde görülebilecek yöntemlerle seçilme hakkından men edilmiştir. Yazık.Anayasa Mahkemesi konusu ve asker meselesi de başlıbaşına bir konudur. Paylaşacağız...