Arama

Popüler aramalar

‘’Papila ve paprika!‘’

Bir ülke düşününüz, bir büyük kulüp başkanı, büyük meclis komisyonuna gidip “Ben herşeyi yaparım” demiş. Ama büyük meclis üyelerinden tık yok. Özel sohbetlerde anlatabiliyorlar ancak. Hukuk Fakültesi kökenli yaşanmış hikayeler, yargısız, haksız infazlar, gelecekte dillenecek ve mutlaka ‘Vay anasını!’ denilecek. Bu rezillikler ya Türkiye’de olsaydı!Malatyaspor çok canlıydı dün. Hele hele Boliç. Bir sezonda üç teknik direktörün başını yiyen Boşnak, bu sefer Feyyaz’ı kurtarmaya yemin etmiş sanki! Belli. Ev sahipleri neler kaçırıyor neler. Ya Osterc? Top sekmese, zemin düzgün, azıcık da şanslı olsa, bir senelik birikimini tek maçta yapacak! Fakat olmuyor.Penaltı kurallarının geçerli olabilmesi için, kaçırılması şart. Attın mı yandın! Tamam birincide kural ihlali var. Pekiiii, ikincide henüz topa vurulmadan önce, Bora çizgiden öne doğru kaç adım atmış, içeri kaç kişi girmişti? Gol şansı tatlı tatlı kaçtı!Ah Güney Kore ah... Şükür, orada attığı golün Malatya versiyonunu tekrarladı: 1-0. Ama yazık ki Dünya Kupası’nda başarıya imza atanların neredeyse tamamı bir kısım cemaat şerrinden kurtulamadı. Hatta cezalandırıldı. Bu arada Necati’nin asisti, genç Uğur’un da ortası nefisti.Hagi ne düşündü ve ne amaçla değişiklik yaptı, anlamak mümkün mü? Çünkü gol sonrası Galatasaray kayboldu. Belki onlar da sadece sahada oynamanın değil, her tarafta oynamanın gerekli olduğunu biliyordu!Evet Cim Bom bir deplasman maçını daha kazanıp üç puanı alıyor, ama galiba boşa kürek çekiyor. Bilmem anlatabildim mi!

02 Mayıs 2005, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güzel haberler‘’

Özhan Canaydın’ın örnek tavrı ve davranışları tüm olumsuzlukları silecek. Eminim. Kimbilir belki de bu gelişmelerde en büyük destek, şu an biraz soğuk gibi gözüken Aziz Yıldırım’dan gelecek. Fenerbahçe Başkanı’na ismen ayıplı şekilde seslenen taraftar grupları da tavrını ve eylem şekillerinden vazgeçmeli. Yaklaşık 10 yıl önce Çavuşoğlu ve benzerlerince ekilen kötülük tohumları, yok edilsin artık. Geçmişin asil, düzeyli ve güzel rekabet günlerine dönmek çok mu zor? İnanıyorum ki, Ultraslanlar çağdaş kimliklerine, çirkinliklere son verme apoletini de ekleyecektir. Bekleyelim, görelim.Yavuz Kocaömer... TESYEV Vakfı Onursal Başkanı. Engelli insanlarımız için nasıl bir ömür feda etmiştir. Hepimiz bilir, ‘Allah razı olsun’ deriz. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı genç evlat Demirhan Şerefhan... Onun yoktan yonga çıkarmak için nasıl paralandığını da çok iyi bilirim. Rabbim razı olsun. Evet, bu ikili ve Sinan Kalpakçıoğlu bir araya geliyor ve Galatasaray Kulübü’nün de bu hayırlı işe girişimi için protokol yapıyorlar. Sadece güzel değil, mükemmel bir haber. Son derece hayırlı bir girişim. Tüm emeği geçenleri gönülden kutluyor, şükranlarımı sunuyorum.Ahmet Cömert Spor Salonu, Galatasaray’ın devamlı kullanabileceği hale getirilecek. Bu gelişme adına Mehmet Atalay’ın büyük desteğini ve İstanbul’a büyük hizmetleri olan genç kardeşim Tamer Taşpınar’ın gayretlerini de sizlerle paylaşmak isterim. Hizmetin, gençlerimize aktivite sağlayacak alanların tesisi için gecesini, gündüzüne katanlara helal olsun.Galatasaray 17 Mayıs 2005 tarihinde çok önemli bir zirvenin konuğu olacak. Hani şu her devlet adamının ‘Ah bir katılabilsem’ diye ağzının suyunu akıtan G8 zirvesi var ya! Dünya kulüplerinin de öyle bir zirvesi var. G-14’ler... Evet Türkiye’nin Galatasaray’ı, yeryüzünün en önemli 14 kulübünün katılacağı platformda... Cim Bom’un gurur gösterimlerinden bir yenisi daha vizyona girmek üzere. Hayırlı olsun.Büyüklük sadece şampiyonluklarla olmaz. Bunu da en iyi Galatasaraylılar bilmeli, kulübünün değerini 90 dakikaların sonucuna göre de belirlememeli. Yaşamı Fenerbahçe sevgisiyle özdeşleşmiş (Tahtakale tüccarlarından, eski üstüpücü Hamza Yiğit ağabeyimin torunu) Yıldırım Yiğit dün dedi ki, “Oğuz ağbi... Bizim 10 şampiyonluğumuzu alsınlar, ama yerine bir Avrupa Kupası versinler!” ‘Büyüklük’ derken... Ne demek istediğimi bilmem anlatabildi mi?Aziz Başkan... Tesadüf, mesadüf ama taraftarlara hiç öyle gelmiyor galiba o tesadüfi (!) kupa. Belli değil mi?

30 Nisan 2005, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hep destek tam destek‘’

Tarihi camialarımız, taraftarlarını doğru yönlendirip, yurdumuzun hava, su gibi ihtiyacı olan huzur ortamına katkıda bulunma fırsatını kaçırmamalı. Bu iyi niyetli girişim sonucu, başkanlar görevlerini değil, büyük hizmet yapmış olacaktır.İki başkan sorumlu oldukları kulüplerin yasal çerçevedeki tüm girişimlerini karşılıklı desteklemek zorunda. Devlet mi? Bu memleket gençliği için işini, geleceğini ipotek eden tüm kulüp yöneticilerine el vermek, hizmetlerine katkıda bulunmak zorunda.Barış dolu ortamın miladı bugün start alabilir. Bu tarihi en mükemmel şekilde değerlendirecek iki portrenin, ezeli ve ebedi dostluğu, gerçek platformuna taşıyacağına inancım büyük.

28 Nisan 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kendine ha!‘’

Aziz Yıldırım’ın böyle bir projeye kendi adına talip olması, hayır! Düşünmesi dahi yanlış. Salt Fenerbahçe adını kullanarak, camianın gücünü ileri sürerek... Hatta mağduriyetini iddia ederek, Seyrantepe projesine çomak sokma girişiminin ardından böylesi bir beklentinin çıkması, açıkçası şaşırttı.Rabbim bereketini artırsın, Yıldırım’ın servetinin ölçüsüz olduğunu biliyorum. Yani, ‘Karun’ gibi zengin. Belki ondan da zengin. Yedi ceddinin sırtı yere gelmez maaşallah. Maaşallah da bu ne hırs!Yok eğer amaç sadece Galatasaray’a zarar vermek, kulübün geleceğini baltalamak adınaysa, o yanlış. Fenerbahçe Türkiye’nin olmazsa olmazıdır. Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğerleri de öyle... Yani ülkenin kurumlarına hizmet sözüyle iş başına gelenler, sportif alanlarda elbette en sert mücadeleyi örnekleyecek, camiaların sosyal ve ekonomik gelişimini de sağlayacak. Rakip kurumların ekonomik girişimleri baltalamayacak, aksine destekleyip, daha da iyisini kurumunuz adına gerçekleştirecek yöntemleri arayacaksınız. Amaç hep köstek tam köstek değil, dayanışma ve dostluğu pekiştirmek olmalı. Beraber gelişip, güçlenmek ve Türkiye’yi Dünya platformlarında en üste taşımak olmalı.Aziz Yıldırım’ın Galatasaray’ın önüne sportif yarışların dışında engeller çıkararak yol kesme hevesi bir kaç kişinin alkışına mazhar olabilir, ama bu yöntem aklı başındaki her Fenerbahçeli için bir üzüntü vesilesi de olabilir. Aynı davranışı Canaydın örneklerse, Galatasaray camiası duayen başkanını enterne etmek için bir an bile beklemez. Biliyorum.Fenerbahçe’nin büyüklüğünü Galatasaray’ın gücü belirler. Başiktaş’ın da öyle. Cim Bom, Kanarya, Kara Kartallar, Trabzonspor ve diğerleri var oldukça memleketimin yarış kalitesi artar. Birbirlerinin olmazsa olmazlarından birini sportif alanda değil de başka platformlarda yok etme girişiminin insanlık suçuyla eşdeğer olduğunu düşünüyorum.Sayın devlet yetkilileri... Yasal çerçeve içinde ve kurallar neyi gerektiriyorsa uygulayınız ve Galatasaray’ın Seyrantepe projesine gereken desteği verip, 500 yıllık eğitim, kültür ve spor camiasının daha da gelişimi için gerekeni yapınız. Türkiye kurumları güçlü olduğu müddetçe daha da güçlenecektir. Namus ve dürüstlük simgesi Özhan Canaydın ve yönetimi devletinin yüzünü ak çıkaracak ve yapılacak tesisin bereketinden yine Türkiyemiz kazanacaktır.Başka Seyrantepeler de, diğer kulüplerimiz için bulunsun ve gereken yardım yapılsın. 100 binlerce insanımız bu uygarlıktan yararlansın. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı renkdaşları kadar ben ve benim gibi düşünenlerin de gurur vesilesidir. Yıldırım’dan da aynı ülküyü beklemek, dostluk ve dayanışmaya gönül penceresini açmasını istemek, bir sporsever olarak hakkımdır. Dileğim bu yanlış ve yıkıcı tavrından bir an önce uzaklaşmasıdır. Türkiye’nin kavgaya, çekişmeye, gerginliğe değil; huzur, dayanışma ve dostluğa ihtiyacı var. Gün o gündür.

27 Nisan 2005, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kafam basmıyor!‘’

Diyarbakırsporlular tünelden ısınmaya çıkıyor... Yuh! İçeri giriyor... Yuh! Öyleyse kafamın basmadığı, kabullenemediğim bu yersiz eyleme de benden yuh...Diyarbakır akılcı başladı. Adam paylaşımı, yardımlaşma ve alanı daraltma. Galatasaraylılar’ın hareketlenip boşa çıkması gerekiyor. Fakat örneklenmiyor. Sabit halk pazarındaki esnaf gibi herkes kendi tezgahının başında!Azıcık kıpırtı ve önce Ribery’nin şutu kaleyi sıyırdı. Orta ve yan hakem dayanışması ders niteliğindedir; penaltı. Şimdi de Şükür direği süsledi. Yazık. Cihan ve Orhan daha yoğun hücuma girip, Ayhan da klas gösterisine başlayınca tehlike üretmeye başladı Cim Bom. Fırsat yağmuru çok, atan yoktur!Orhan ortası ve Necati golü, kan kaybından komaya girmek üzere olan hastaya yetişen hayırseverin katkısı sanki 45. dakikada. Devre 1-0.Konuk daha fazla hücum düşünen, çabuk çıkabilen örneklerle seyir keyfi de vermekte artık. Bülent, Tomas’la değişiyor. Sabri mi? Sağlam, araştırıcı, çabuk. Ergün yeteneklerine tempo katmış dün gece... Yetmiyor ki. Kopuk kopuk işler ve işleyişe, üç- beş gayretkeş yetmez. Eskiler derlerdi ya hani ‘Avropa işi makina düzeninde bir ekip’ Galatasaray o yeteneğini kaybetmiş. Bulamıyor bir türlü. Mesele bundan ibarettir!

25 Nisan 2005, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ayıp oluyor!‘’

Necip medyamızın düşünen, konuşan, yazanları da sustu. Açıkçası onların suskunluğu da ayıp oldu. Bir garip teknik adam veya futbolcuya kazma kürekle saldırıp adeta savaş açanlar, söz konusu Aziz Yıldırım olunca, dut yutmuş bülbül... Helal olsun!Vural, Sakaryasporlu yöneticilerle yemek yemiş! ‘Teşvik ödülü oskarı’ aday adayları kimliği dillere pelesenk olanlar, Sakaryalılar’a ve Vural’a çamur atamaz. Ayıp olur.Giray Bulak ve sporcularının karşılaştığı tahrikler, bir başka ayıp gösterisinin farklı versiyonudur. Kadıköy’de direnmeyecek, kuzu kuzu yenilip dönecek! Aksi halde cezanı çekeceksin.Fenerbahçe futbolcularının direncine, takım ruhuna saygı duyup ‘Bravo’ diyorum, Özat gibi sevdiğim bir evladın yaptığının da son özürü olmasını diliyorum.Yavuz Semerci, Seyrantepe’den sorumlu Sabah yazarı! Oysa yeri ekonomi sayfası. Neden yazmaz Türkiye’deki 67 katrilyonluk kayıt dışı işi. Bu kaçağın nerelere gidip, askerime, polisime mermi olarak döndüğünü... Niçin Armutlu ve benzeri semtlerdeki toprak gaspından rahatsız olmaz. Türkiye’yi parsel, parsel çalıyorlar çıt yok... Galatasaray ve diğer kulüplere arazi tahsis edilince kıyamet. Bu ülkeye yasal platformda hizmet eden her namuslu kurum ve işadamı desteklenmeli. Ne Galatasaray, ne Beşiktaş, ne Fenerbahçe ne de diğerleri bu tür değerleri oğluna, kızına miras bırakmaz. Topluma hizmet eden birimler olarak kullanılır bu yerler. İstihdam sağlar. Sportif ve sosyal yaşamda renk olur. Türkiye için bir demet maydanoz ekeni dahi sırtta taşımak gerekirken, hırsıza sessiz kalıyor, devlete-millete hayrı dokunacak gelişmelere, histeri nöbetleri içinde vuruyorlar. Bir kısım medyanın 40 yıllık aşkı şu; ‘Hırsıza, bozguncuya, bölücüye yol ver... Doğru ve yararlı işe set çek.’ Ayıp be!Meclis Araştırma Komisyonu onlarca doneye rağmen, bir türlü radikal bir sonuç üretemedi. Manisasporlu Cafer ve Hakan Olgun infaz edilmek isteniyor, sorumlu kuruluşlardan çıt yok. Dürüstlüğün cezası mı bu sessizlik? Sanki kovboy filmi! Doğru konuşana infaz. Silahını iyi kullanan kahraman!TFF başkanlığına Bekir Coşkun’u öneriyorum. Hükümet futbolu bitirip, gömmek için türlü hazırlıklar peşinde. Hiçbir federasyonda aranmayan şartlar, peşi sıra geçirilmek isteniyor. Madem kriter başarı değil, başka şey! Sonuçta da futbolu öldürmek... O zaman bu spordan nefret ettiğini her fırsatta deklare eden Çoşkun’u, TFF’nin başına getirin ve meseleyi kökünden halledin. O hiç olmazsa erkekçe ve dürüstçe sorunu çözer.Ayıp oluyor... Ayıp!

23 Nisan 2005, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Neden gelsin ki?‘’

Galatasaray taraftarları stada ne denli zor giriyorsa, Trabzonspor futbolcuları da o denli oyuna kolay girmekte. Daha basit ve ustaca top kullanıp, tehlike yaratıyorlar. Çabuk düşünen, kuçu kuçu taktiğiyle kendi ceza alanı önünde hamsiye aslanı boğduran kurnazlığı uygulayan bir rakip var Sarı- Kırmızılılar karşısında.Orhan Ak sadece savunma aksiyonları değil, hücum etkinliklerinin de göze batan adamıdır. Cim Bom ilk yarım saatte iki gol şansı buluyor ve ikisinde de, Orhan Ak ve Cihan’ın adı notlara giriyor. Bu gelişme kollektif çalışmanın ürünü mü? Yoksa forvetlerin yine durgun bir günü mü?Herkesin gözü Szymkowiak üzerinde ama Lee Yong da mayın sanki! Hüseyin Cimşir gibi her sezon kendini geliştiren kaç futbolcu var?Galatasaray iki Kabze darbesi ve bir Ergün vuruşuyla devreyi nafile geçirmiş, etkin olmayı da becerememiştir ilk yarı.Güneş estetik güç arayışına girdi ki, Yattara da oyundaydı. Koreli malulen gidince Volkan geldi. Yattara zorluyor korner. Fatih Tekke’nin ‘Matrix’ animasyonlarına taş çıkaracak bir gösterisi ve top Conceiçao’nun katkısıyla (!) mıh gibi çatalda: 0-1.Hagi doğru değişiklikler yaptı ve gol son anda Ateş’le geldi: 1-1.Gerilim ve korkunun futbolcuları gülleciye çevirdiği sıkıntılı uzatma dakikaları izledik. Bilimum beceriksizlikler arasındaki ‘Kardelen çiçeği’ Yattara’nın direkten dönen vuruşu oldu. Maçı mükemmel yöneten Arzuman, tahmin ederim ki penaltılara davet eden düdüğü çaldığında içinden ‘Ohhhh’ dedi!Sizce turu kim haketmişti?

21 Nisan 2005, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rıza efendi...‘’

Gösterişsiz görüntünün hemen ardındaki görkemli adam Rıza Çalımbay... Ona sadece ‘Efendi’ demek yetmez. Ama yakışmış.Pekiii ‘Süt ve ekmek de ne oluyor?’ diyeceksiniz. Bu bölüm işin bir başka rengi... Toplumdaki kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü, bozulmayı yeterince anlatabilmenin iki simgesi olamaz mı süt ve ekmek... Önce ortalığı sütü bozuklar sardı. Sonra ekmeğine bile hıyanet edip, tüm değerleri çürütenler... Toplumun bu rezilliği beceren kesiminin, tribüne yansıyan çirkef suratıdır, sözde esprinin arkasındakiler!Türkiye aristokratlar ülkesi değil. Çoban Sülolar, çiftçi, köylü, esnaf, memur kökenli Mehmetçikler, mübarek çilekeş analar memleketi. Bu mozayiği, bu bütünlüğü, bunca hıyanet ve hainliğe karşı kim ayakta tutuyor? Kimler koruyor zannediyorsunuz? Bektaş baba da, Türkiyenin bölünmez bütünlüğüne omuz vermiş, evlatlarına helal ekmek yedirmiş, temiz süt içirmiş, hayırlı çocuklar yetiştirmiştir. Çalımbay Ailesi’nin ana ve babasının ellerinden öpüyorum. Rabbim keşke herkese Bektaş baba ve eşine yaşattığı gururu, onuru nasip etse.Evet şahane pazar gecesi için Fenerbahçe ve Beşiktaş emekçilerine teşekkürler. Yıllardır inatla yazdığım ‘Türkiye’de futbol iyi icra ediliyor’ iddiamın ne denli isabetli olduğu bir kez daha kanıtlandı. Önemli olan haklı çıkmam değil, büyük çok büyük emeklerle hazırlanıp sahneye konulan emeğin, doğru kritik edilip yorumlanması gereğidir.Aziz Yıldırım’a küfür edilmemeli. Ayıp. Bir sürü musibet uygulamalara imzasını atmış olsa da, yaptığı doğru işler de ortada. Yıldırım’ı sevmeme hakkı herkeste var. Ama küfür ve hakaret hakkı yok. Hiç kimse için bu tavrı onaylayamayız. Ahlak eğitimi sağlanmalı. Sağlanamıyorsa toplu küfür eylemlerinin oluştuğu bölümler polis marifetiyle derhal boşaltılmalı. Elebaşıları hakkında mutlaka hukuk yolları aranmalı. Kurumlara, dolayısıyla Türkiye’ye hizmet eden insanlara hiç kimse hakaret ve küfür edemez. Bu çirkinliğe son verecek yönetici portreleri şiddetle aranmaktadır.Galatasaray - Trabzonspor maçı mı dediniz? Birinden biri elenecek ve yaşam devam edecek. Hepsi o!

20 Nisan 2005, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI