‘’Manşet: Aslan pençesi‘’
Galatasaray, Slovenya deplasmanında sadece pençelerini devreye soktu. Ya bir de dişlerini kullanmaya başlarsa ne olur? Aslanlar adına muhteşem zaferler gündeme oturur, Dün gecenin mesajı cem-i cümleye budur! Sporda, elbette futbolda denge çok önemli unsur. Okan Buruk’un da Galatasaray‘da mükemmel şekilde devreye soktuğu bu olgudur. Sporcular arasında kurduğu pozitif iletişim savunma değerlerine, tabii dikkat bütünlüğüne, dayanışma ve mücadele olarak olumlu katkı oluyor. İstikrar denilen güzellik de, gönüllere nakş ediliyor. Dakika 74’te Bakambu çıktı İcardi girdi. Bakambu oynadığı sürece mücadelesi ve doğru hamleleriyle gönülleri fethetti. Başka? Buruk hızlı çıkan kanatlarını çok iyi yönlendirip değerlendirmiş. Barış Alper ve Kerem neler yaptılar neler. Posavec’in anlık hatasının bedeli, Kerem’in kestiği ceza idi! 1-0 önde Galatasaray. Bir süre Olı canlandı, Muslera avlanmadı. Gönülleri ferahlattı. Berkan’ın direnişine ve gücüne şapkamızı çıkarmayalım da ne yapalım? Alkışlayalım. Sergio çok iyi futbolcu, iyi insan aynı zamanda.
Daha ne yapsınlar?
Galatasaray’da iyilik timsali emsalsiz insan Mertens de var elbette. 48’de bu sefer vole ile değil; allem etti kalem etti alayını yatırdı 2-0 yaptı. Abdülkerim 3’ü attı. Nelsson VAR ofsaytına takıldı! Halil sonra 3’e tamamladı! Boey ve Kazımcan kanatlara da, savunma ilkelerine de can kattı. Daha ne yapsınlar? Disiplinli, kontrollü, kompakt ve sağlam; haddini bilerek sergilenen oyun sonucu pençe operasyonu tamam. Dişlerin devreye girmesi için biraz daha zaman.
‘’Adanmış hayatların umudu!‘’
Sen gözümün nuru, şanlı Galatasaray dizelerini mırıldanan taraftarlar, Rams Park Arena’yı coşkuyla doldurdu. Gladyatörler değil de boksörler vardı sanki. Sahayı iki orta sikletin mücadele ettiği ringe benzettim dün gece! Köşesine çekilmiş kontra hamlelerle rakibini alt etmeye çalışan Zalgiris ve bilumum hücum aksiyonlarını devreye sokan Galatasaray. Sağ sol direk vuruş, kroşe, swing, aparkat denemeleri Aslanlar’dan. Zaman zaman iri fiziğini kullanıp hatta sert hamlelerle kickboks benzeri çabalar da konuktan. Okan Buruk gardını almayı ezberletmiş. Ezberletmiş de Oyewusi’ye kimse ‘Haddini bil’ dememiş ! Adam tam bir bela. Yüreklerimizi hoplattı valla. Bu işler böyledir zaten. Abondone eder, ardından yere sererim hesabı yaparken; bir kontra yer serilirsin! Yaşandı bu korku son düdüğe kadar.
Hakimiyeti hiç bırakmadı
Çeşit çeşit korner deneyen Sarı-Kırmızılılar Kerem ile topu ortaya Mertens’e havale etti. Belçikalı yıldız, bir nakavt vuruşu denedi. Ben diyeyim “Bu nasıl vole?”, siz deyin “Roket nasıl gitti öyle filelere?.” Galatasaray hakimiyeti hiç bırakmadı, gol kovaladı, atamadı. Zalgiris ise fiziğim sağlamdır; beklentim her daim kontradır felsefesinden taviz vermedi. Neticede orta siklet mücadelesini SarıKırmızılı armada kazandı. Ama kabul etmeliyiz ki ağır siklet müsabakalarına çıkabilmek için önlerinde fazla zaman kalmadı! Adanmış hayatlar cehennnem azabı değil, cennet mutluluğu bekliyor. Hatta hakediyor nokta.
‘’Umutlar ve bulutlar!‘’
Şampiyonlar Ligi ön eleme ilk müsabakasına umutlarla çıkan Galatasaray; Abdülkerim’in attığı beraberlik golüne kadar bulutlar içinde kalmış pırpır tayyareden farksızdı! Kalite farkı net olarak Sarı-Kırmızılı ekip adına belirgin. Belirgin de hava fena! Aslanlar henüz havasını bulamamış, olmazsa olmazlarla tamamlanması gereken kadro bütünlüğünü de sağlayamamış tabii. Zorlama mevkilere tayin, beklenen değerleri, elbette neticeleri da sağlayamaz futbol müsabakalarında. Net pozisyonlar bulundu, bulundu da top gol olmadı. Mesela 40 ila 45 arasında Muslera’nın mükemmel müdahelesi olmasa ev sahibi 1-0 önde. Yunus’un akıllı vuruşu kıl payı direği sıyırmasa bu sefer de konuk 1-0 önde! Yani al birini vur ötekine! Suni çimde birlik ve beraberlik içinde devre.
Ümitlendiler...
Galatasaray kaynaklı medcezir vakalarını neye bağlayalım? Baştan da söylediğim gibi 90 dakikaya umutla başlayan SarıKırmızılılar’ın futbol değerlerinin fena halde bulutlanması ve Zalgiris’i ümitlendiren, cesaretlendiren hatta 1-0 öne geçmesini de temin eden bilumum arızalandı! Yunus, Muslera, Abdülkerim ve Halil de çakılmayı önleyen Aslanlardı. Abdülkerim 1-1’i Halil 2-1 öne geçmeyi sağladı. Sağladı da Muslera 90+’da gelen ev sahibi beraberlik sayısına mani olamadı 2-2 bitti. Hayırlısı.
‘’Zincirleri kırdılar!‘’
Gençlerimiz sayesinde muhteşem sportif zaferlerle bezeli sevinçlere vesile; harikulade bir yaz mevsimi yaşadığımı ifade etmeliyim. Türkiye U 19 Basketbol milli takımımızın ABD U 19 ekibini 84 - 70 gibi bir farla yenerek Dünya üçüncülüğünü kazanması hangi sporseveri mutluluktan uçurmadı? U19Basketbolcularımızın attığı sağlam temel üzerine doğru yapı kurma görevi TBF‘nin, elbette yetişmelerini sağlayan kulüplerimizindir. Aydın Örs sön derece doğru ifade etmiş. ‘Kadromuzda potansiyelli isimler gördük. Ancak geçmişten beri var olan potansiyelin çok azını A takımlara taşıyabildik. Bu kez aynı hatayı yapmamak lazım!’ Gençlerin süre bulması, gelişimlerinin doğru hamlelerle sürdürülmesi şart. Voleybol federasyonumuzdan da, ders alınabilir bu konuda.
Alt yaş gruplarında cümlemizi umutlandıran Ay-Yıldızlı kadın voleybolcularımız, Milletler Ligi şampiyonu olarak FIVB Dünya sıralamasında ülkemizi zirveye taşıdı. İkincilik, üçüncülük, dördüncülük yaşadığımız VNL’yi kazandı. ABD, İtalya, Çin, Brezilya, Belçika, Almanya, Sırbistan, Polonya, Japonya ve daha nice zorlu voleybol ülkesi ardımızda kaldı. Voleybol yorumcularımızca birçok turnuva ardından dile getirilen ‘ ilk dört takım içinde her daim temel atabilmek, ve olmak çok zor iş’ tespitine de ; ABD, Çin, Sırbistan, Polonya, İtalya, Belçika, Brezilya, Japonya gibi nice ülkenin oluşturduğu, zorlu zinciri kırarak ‘gökdelen’ statüsünü kazandılar.
Mehmet Akif Üstündağ ve ekibini kutluyorum. Voleybol sporumuza emek veren, sponsor olan tüm insanlarımıza, elbette kurumlarımıza da şükran duygularımı ve dualarımızı göndermek isterim.
İzlediğim müsabakalar, sporcularımız, zaferimizle gelen ulusal sevincimizi de paylaşacağım tabii… Müsadenizle…
‘’Çok mutluyuz çok‘’
Kuntz ‘savunmadan çok hücum önemli. Rakibi nasıl bozarız onu düşünüyoruz’ demişti. Haklıymış. Ay Yıldızlı gençlerimiz Galler karşısında topa ziyadesiyle sahip oldu. Hemen her alamda baskı yaptı. Hatta kendi kalelerine gol atmalarına dahi vesile oldu! Ofsayt çizgisi hava muhalefeti nedenli çizilemedi. Yan hakemin ofsayt yok teşhisi, hatalı tespittir. VAR ekibi muhalefetiyle kabul edilmedi. Orta hakem de harbi eyyama gitti! Al sana, bir dış güçler kazığı daha! Golümüz badem edildi yani! 42’de Merrell; Ferdi’ye insafsızca tekme salladı. Maresca’da Galli’yi dışarı postaladı. O vakte kadar oyunun sahibi gözüken fakat baskısını neticeye tahvil edemeyen, rodajda çalışan motor ritmindeki milliler, birkaç şutla sadece istatistiklere katkı sağladı. İlk yarı 0-0. Merrell atıldığında Arda zamanı diye düşünmüştüm. Kuntz’da düşünmüş demekki. Verim arızalı Kerem çıktı, yerinde Umut var. Barış kenarda. Arda’da dahil edildi. Kahveci de. Ve Galler savunması üst üste zelzele yaşamaya başladı!
Futbol mimarı
Önce penaltı ma-teessüf Ward kurtardı. Az sonra Umut attı, bu sefer de ele çarptı! ‘Bu ne… Makus kader mi yine ?’ Derken Umut Barış’ın şahane ortasına kafayı çaktı. Harbi 1-0 şimdi. Arda Mimar Sinan’ın dahi ‘işte bir ordinaryüs futbol mimarı daha geldi’diyeceği nefasette bir gol attı 2-0 . Kutlu olsun Kuntz, başarılarınız daim olsun Ay Yıldızlı yiğitlerimiz… Çok mutluyuz çok…
‘’Yaldızlar döküldü!‘’
Fenerbahçe’nin lüzumundan fazla abartılmış yıldızları, dökülüyordu. Galatasaray karşısında ise bir kısım medya, bilumum Fenerbahçeli yöneticiler, gerçekleri görüp ifade etmeyi çok sakıncalı addeden, doğrulardan kaçan taraftarlarınca mütemadiyen; her yerine sürülen, bulanan, zerk edilen yaldızları da külliyen döküldü. Muhterem Fenerbahçe camiasına tavsiyem; gerçekleri tespit, müşahede ve tedaviden asla kaçınmayın. Kanarya’nın tüyleri dökülmüş, bitik haline rağmen ‘bu gördüğünüz kuş mutlaka hedefe varacaktır, son derece sağlıklı ve azimlidir’ diyen Baytar’a da asla kanmayın!
Evinde çok rahat
Onca para saçılıyor, masraf ediliyor ve menajerler, yaldızlı yıldızlar ve aziz Jesus’tan başka mutlu olana rastlanmıyor. Gerçek Fenerbahçe sevdalıları mı? Kahır içinde, göz pınarları ıslak ıslak, yıllardır şampiyonluk hasretiyle yanıyor. Şampiyon evinde çok rahat, kendinden emin ve starlar kalite üretimi profilini sahneye koyarak başladı. Ezeli rakibi yine çaresiz bıraktı. 2 Zaniolo, 1 İcardi golüyle de derbiyi net galibiyetle tamamladı Galatasaray 3-0 Fenerbahçe neticede. Tribünlerden yansıyan mı? Sen gözümün nuru, adanmış hayatların umudu Şanlı Galatasaray… 2023 ve 23 şampiyonluk Cumhuriyetimiz 100 yılında… Tarih yazdı yine ülkemin eğitim, öğretim, kültür, spor ve doğru yaşam eğitim ocağı… Kutlu olsun…
‘’Helal olsun sana Okan Buruk‘’
Savaş kimin haklı olduğuna karar vermez. Futbol savaşı da öyle! Kazanan büyük emekler, acılar, taktik planlamalar ve stratejik hamlelerle bezenmiş, onuru, acıları da yaşar. Bir dahaki savaş iklimine kadar tabii. Beklenmeyeni aşmak. Hayatın ve hayat mücadelesi tüm birimlerinin anlamı, bence beklenmeyeni aşmaktır. ‘Okan Buruk’un yaşam öyküsü budur’ yani beklenmeyeni yaşama ve yaşatma mücadelesidir diye düşünürüm.
Öyle ya! Henüz çocukken Galatasaray formasıyla ayağının kırılması ve bu faciayı olağanüstü azim ve değerleriyle aşması. Hem futbolcu hem de teknik direktör kimliği ile. Sonra Akhisarspor ile Türkiye Kupası, ardından Başakşehir ile Süper Lig Şampiyonluğu ve şimdi de Galatasaraylı Aslanları ve camiasıyla birlikte 2023’te 23’üncü kupayı Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında kucaklaması. Helal olsun sana Okan Buruk, Galatasaraylı canlar bekliyor senden, Avrupa zirvelerinde de doruk.
Galatasaray Ankara’ya tüm kadrosuyla el ele gitti. Yönetimi, taraftarı ve futbolcularıyla bir bütün halinde sezon boyunca sürdürdükleri futbol savaşını; son etapta da 4 gollü harikulade zafer, 23. şampiyonluk apoletliyle taçlandırdılar. Çok mutluyuz, sizler de mutlusunuz değil mi?
‘’Ateş böcekleri...‘’
Ay ışığının denizde yansımasına mehtap, ışıl ışıl parıldayan yakamozların muhteşem görseline ise uğurlu ateş böceklerim derim. Dün gecenin tribünlerden sahadaki aslanlara; yani tüm Galatasaraylı’ları ateş böceği huzur ve mutluluğu verdiyse, en ziyade ışık saçanlarının İcardi ve Torreira olduğunu söylersem, hak vermez misiniz? Torreira sahada ay dede gibi gezindi, hemen her topta olağanüstü etkiliydi. İcardi mi ? Arjantin tangonun tüm figürlerini, golleriyle taçlandırdı. Futbola gravite kattı. İcardi Galatasaray camiasının ‘Guapo Gaucho’sudur! Zaman zaman atlı karınca gibi ‘calesita’ ritmi yakalar. Kimi zaman da ürettiği ‘taco’ ile, futbol alemine muhteşem figürler katar. Güney Amerikalı yıldızlarımız alayımızı ‘tanguero’ hastası etti.
Galibiyet ne güzel şey
Okan Buruk’a da bir ayrı parantez açmalı, geçtiğimiz iki sezon her tarafı kırış kırış ve buruşmuş hali yok ettiğini işaretle... Florya’da, elbette futbol takımında ‘kalojen’ etkisi, tabii yapılandırması sağladığını söylemeliyim. Galatasaray‘daki protein zafiyetini güçlendiren mükemmel uzmandır bizim dönemin efsane 7 numarası. Galatasaray kontrollü, dikkatli, bloklar arası daim irtibatlıydı. Zaten top kullanma işini de Sivasspor ev sahibine bırakmıştı! E tabii Kerem&İcardi Company derhal sahne aldı ve daha dakika 13’te Tangocu nefis bıraktı 1-0 Dakika 63’te ise Ali Şaşal harbiden şaştı ve ters ayakta yakalanınca topu kapattığı köşeden aldı 2-0 Kaleciler ve savunmacılar; bu yaz Argentino Tango figürleri kursuna gitsinler. Çok fayda görür, şart zurt fake yemezler uyarıyorum! Galatasaray İcardi ile ikiledi ve bitti. Galibiyet ne güzel şey dimi Aslan Galatasaraylı?