Arama

Popüler aramalar

‘’Nice rekorlara...‘’

Buz gibi İstanbul gecesinde sızıltı, sadece ayaz kaynaklı değildi. Büyük Türk milliyetçisi Rauf Denktaş, eşsiz Fenerbahçeli, milletimizin futbol sahalarındaki yüzakı Lefter Küçükandonyadis ve genç şampiyonumuz, yıldızımız Aslı Nemutlu’nun kayıpları nedeniyle oluşan yüreklerimizdeki sızıltıya dondurucu soğuk da harman olmuştu adeta. Hepimizin başı sağ, kaybettiğimiz değerlerin mekanı cennet olsun inşallah. Dualarınızı eksik etmeyiniz.
Henüz müsabaka başında gol bereketli bir müsabaka izleyeceğimiz belli olmuştu. Selçuk’un Galatasaray’ın kazanması adına ürettiği asistlerine, Karabükspor yararına olanı da eklenecekti! Muslera şahaneydi. Bir, atamayana atarlar klasiği daha ve Baros’la 1-0. Çabuk atak yaparak kaçıranların, acele yediği Elmander katkılı bir gole şahit olduk yani!
Hücuma çıkarken kaptırılan her top kabus olur. Semih’ti korkulu rüyayı yaşatan. Shelton direğe vurdurdu, Cernat da Muslera’nın ayaklarına, kaçan gol sonrası Bülent Korkmaz da başına! Eee, sen bu kadar hovardalık yaparsan, kredi kartı ekstresi de gelecek elbette, Elmander’le 2-0. Oysa Karabükspor çok iyi top yapıyor, mükemmel mücadele ediyordu. Duruşlarını ikinci sarıdan Mabiala bozdu! 11 kişiyken bile hem kendi, hem de rakip alandaki gol pozisyonlarında eksik kalan konuk umduğunu değil bulduğunu yiyecekti ve yedi de zaten. Melo’nun golüne Sarp’ın cevabı ancak teselli ikramiyesiydi 3-1. Yine bir Baros, Elmander alışverişi de, zenginlik göstergesi 4-1. Şimdi de Baytar’dan 5-1. Galatasaray çok mükemmel oynamasa dahi kazanıyor ve galiba bu hale takım olma hali ve özgüven adı veriliyor. Nice rekorlara...

15 Ocak 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Formalar kallavi‘’

Galatasaray’ın da, Adanademirspor’un da Türk Futbolu’na katkılarını görmezden gelemez, unutamayız. E ozaman iki tarafın da bulunduğu ligleri nazarı dikkate almayacak, büyük kulüpler ve camialar olduğunu da anımsayacak ve haklarını vereceğiz ‘formaları kallavi.’
Skoru dikkate almak, elbette en doğrusu ama şunu da dikkatimizden kaçırmamamız gerek ‘Adanademirspor Galatasaray’ın attığından çok daha fazla sayıda pozisyona girmiş ama yıldızlarla bezeli rakibinin kazandığı gol sayısına erişememiştir.’
Fatih Terim ve Hasan Şaş’ın eski kulübü yetiştirdiği yıldızları ve Adana’nın şanına yakışır bir futbol sergiledi. Kutlamam gerek bu güzel futbol mücadelesini. Oyunu çirkinleştirmediler, sportmenlikten taviz vermediler, hoş futbol enstantaneleri örneklediler ve sanırım izleyenleri de memnun eden bir düşünceyi sahnelediler.
Galatasaray forma şansını pek veremediği sporcularına öncelik vermiş. İyi de etmiş. Böylece çocuklar oyun alışkanlıklarını, akışkanlıklarını pekiştirme, tabii ki geliştirme şansını da bulmuş oldular. İstenilen düzeyde pas trafiğini sağlayamamaları, ara sıra tıkanmaları doğal. Antrenmanda beraber oynamak, ne mücadelesi olursa olsun 90 dakikalık resmi müsabakaya benzemez. Bu doğruyu Adanademirspor’un bulduğu çok net pozisyonlar eşliğinde de görmüş olduk zaten. özellikle Servet’in adeta asist değerindeki hataları, dikkat çekti.
Tura ve 4-1’lik galibiyete rağmen Terim’in, forma şansı verdiği futbolcularına öğütlemesi gereken çoook şey var diye düşünüyorum.

11 Ocak 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bravo valla!‘’

Yürüyen vasıtanın can damarlarından biridir triger kayışı. Her şey yolunda gözükürken ‘tık’ motor stop eder. Arızayı çözemez, ısrarla marşa basarsınız. ‘Vırvır-vırvır’ siboplar eğilir ve motor kucakta! Çare çekici ve sonra rektifiye operasyonundadır. Dün gecenin triger kayışı, Sabri oldu. Henüz müsabakanın başında, Ekigho’yu kaçırdı, sibop Semih’ti. Marşa basmaya devam ve sonra tüm siboplar eğildi! Samsunspor’dan 2 gol geldi. Uzun süre sakatlık yaşamış, fizik gücü zayiata uğramış bir Sabri’yi, infaz edemeyiz tabii. E bir de göbek saplaması kırık Austin’den farksız Engin, her pozisyonda yerde! Lig uzun maraton. Böyle arızalar hep yaşanacak, önemli olan çözüm aramak, elbette bulmak.
Terim rektifiyeyi, ilk 45 dakikada motoru kucağa aldıktan sonra yaptı. Oysa sağ kanadın iki önemli adamı yok... Üstelik kanat aksiyonlarını kullanacak tipte kimse de yok. Engin, Sabri, Selçuk, Emre içe kat eden, oyunu daha da sıkıştıran modelde oyuncular. Oralarda bir de Elmander ve Baros var. Mısır Çarşısı kalabalığı sanki! Devreyi 2-0 geride kapatan Terim, ikinci yarıda gerekli onarımı yaptı. Sağ arkada Ujfalusi, sol önde Riera, göbekte Servet ve bir anda değişen oyun yapısı. Samsunspor’un alanı daraltıp, rakibi adeta kucağa alan oyun düşüncesi yelpaze gibi açılan anlayış karşısında iflas etti. Semih, Emre, Selçuk ve Baros kanat zenginlikleriyle uçtular. Sercan’ın golü mü? Mükemmel bir golcünün şahane ürünü. Galatasaray’ın 2-0’lık yenilgiden 2-4’e varması mucize değil; hatasını onarmayı bilen, güvenli ve ‘baba’ standartlarını aşmış bir ‘büyükbaba’nın anasının ak sütü gibi hakkıdır.
Galatasaraylı, işte bu Galatasaray’ı seviyor ve bağrına basıyor. Teknik kadro ve futbolcusuyla, böylesi metanete, duruşa, inanca bravo valla.
Trabzonspor ve Keşanspor camialarına başsağlığı diliyor, acılarını paylaşıyorum. Genç evlatlarımızın mekanı cennet, rahmetleri bol olsun.

08 Ocak 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Webo patlatmasa!‘’

Be birader, krampon takviyeli tabana dayanacak kemik, henüz icat edilmedi! Çıkan kırmızı yoruma dahi gerek olmayan halis bir karttır. Semih’i de ‘Allah korudu’ desem, abartmış olmam. İyi başlamıştı Galatasaray. Üstelik Emre Çolak da öyle bir gol attı ki, ‘Maşallah!’ Ondan sonraki futboluna da ‘fesuphanallah!’ Ne zamana kadar yine ikinci yarı başında attığı gole kadar. Şimdi yine maşallah! ‘Ölü toptan iş çıkaramıyor’ denilen Galatasaray artık ölüsünden, dirisinden gol çıkarmaya başladı. İlk Çolak golü diri, ikincisi de ölü topa monte edilen futbol gustosu harikulade aksesuarlarıydı!

Arif Erdem’e haksızlık edemem, 45. dakika’nın son düdüğü ötene kadar mükemmel oynattı ekibini. Hele hele Vısca’nın Boşnak’ların kol böreği gibi uzanan çıtır golü, eski renktaşlarını, arkadaşlarını, hocasını strese sokmuş, bunalım evresine aktarmak üzereydi üstelik. Sonra Webo Semih’e bir daldı, körüklü otobüs gibi dolu dolu yol alan Belediye’nin tüm sistemlerini patlattı!

İkinci yarı patlak freni, çatlak körüğüyle Şişhane rampasından inmeye çalışan otobüsten farksız bir Belediye ve gümbür gümbür Galatasaray. Bir süre ‘Acaba kramponları biribirine mi bağlı?’ diye düşündüğüm Elmander bile hareketlenmiş. Baros aradı ve buldu 3-1. Bir de Selçuk 4-1.
Şimdiii gelelim sadede ‘Webo olmasaydı, bu sonuç olmazdı. Olsaydı yine olmazdı!’ Galatasaray orta alanda eveler gevelerken, rakip kucağında kalmamalı. Visca’nın attığı golde, orada olması gerekenler neredeydi? Bakılmalı. Önde sürpriz koşular da mutlaka olmalı. Bence!

04 Ocak 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’10. yıl marşı!‘’

Çolak’ın 45. dakikada attığı kafa hatırlattı bu kazayı. Be evladım Selçuk’un orta değil, zarfı sana doğru geliyor. Adrese bakacak ve kutuya bırakacaksın! Ne diye kendini sıkar, tam teslimat anında eciş bücüş olup buruşursun? Yüzde 100 pozisyon ziyan oldu gitti. Bu işler beceriden çok özel çalışmalarla gelişecek işler. Yani? Normal çalışma sonrası, Emre mutlaka futbol melekelerini geliştirecek meşguliyetlerle uğraşmalı!

Bu Kenan’ın neresi yaralı anlamadım! Bir de yaralı olmasa ne yaparmış? Yaralı-maralı ama mükemmel bir takım oluşturup, ne futbolcular bulmuş. Kapı gibi savunma, çatır çatır orta alan. Üstelik her yöne hareketli, çabuk, sağlam, dayanıklı futbol anlayışı. Kemal Özdeş’i de sporcularını futbolla bu denli özdeşleştirmesi nedeniyle kutlamak isterim. Galatasaraylı’ların asabını bozacak düzeyde sıkı mücadele ettiler, zorladılar. Hele hele Dixon! Melo ve Ujfalusi’yi sinir hastası edip öldürecekti de, cinayet aletini hiç kimse bulamayacaktı! Bu ikili ‘Kantaron’ ekstresi içmeli, her an kızarabilirler dikkat! Muslera ve İlker’i de kutlamak isterim. İki mükemmel kaleci izlettiler.

İlk yarıda gönlündeki gezi alanlarını bulamayınca bunalan, ruhu da kararan Galatasaray, diri Manisaspor karşısında ikinci yarı iyice bocalar düşüncesinde, ümidinde olanların çuvalladığı bir süreç yaşandı Arena’da! Temposunu rakibinin üzerine çıkarmaya yeminli bir Cim Bom. Başardılar da, onlarca pozisyon arasında bir Selçuk resitali. Adeta Rumelihisarı’ndan attı, top gitti Anadoluhisarı baruthanesinde patladı 1-0.

Dün gece 10. yıl marşı yazılabilecek değerde gibi oldu! Bu liderliğe bir Kayahan bestesi gider mi? Gider. ‘6 maç üst üste kazandık, araya Fenerbahçe’yi de kattık’ gibi bir güfteyle başlasınlar işte... Galatasaraylı için kaç türlü hasret bitti be!

22 Aralık 2011, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Antilop ve timsah‘’

Sonra? Timsahın ani hamlesi ve dişleri arasında çırpınan antilopun çaresizliği. Dün gece Baros golü sonrası bu sahne aklıma geldi nedense! Çünkü o dakikaya kadar Orduspor sahanın her tarafında görülüyor ve Galatasaray da zerre kadar kıpırdamadan timsah misali bekliyordu. Eboue’nin ortası timsahın kuyruğuysa, Kazım ve Baros da dişleri olmalıydı, Fevzi arada kaldı 0-1.
Timsah’ın avlanması sonrası yaşadığı rehaveti, Galatasaray’da üst üste topladığı puanlar nedeniyle yaşıyor olabilir miydi? Son zamanlarda pek rastlamadığım pozisyon hataları, duruş bozuklukları vardı savunmada. Özellikle de Semih’te! Yanlış hamleler, aynı hatta yakalanmalar, adam kaçırmalar olmaması gereken düzeyde oldu. Şanslıydılar ki karşılarında antilop kriterlerinde bir rakip vardı. Ya su aygırı değerlerinde olsaydı? Timsah mimsah dinlemez, büyük çatırtı yaşatırdı. Gol sonrası üst üste hamleler ve pozisyonlar geldi özellikle Kazım ve Elmander’e. Fevzi’nin bu pozisyonlardaki başarısını, becerisini görmezden gelemeyiz, nasıl ki gol topunu sektirmesini görmezden gelmediysek!
Emre Çolak’a bir önerim var; ‘koridorunda hücuma çıkan rakibi kovalarken koşunu kesme, aksi halde Terim’de seni keser!’ Çünkü ‘pat’ diye kestiğin koşu, fena halde yanıltır arkadaşlarını. Koşu dedim de! Bir de Elmander’in Orduspor savunmasını peşine takan koşusu ve Kazım’ı boşa çıkarışı var. Hızlandırılmış futbol dersi mi bu? Baros’tan terse mükemmel bir pas ve Kazım’ın şık vuruşu. Buyrun Terim’in torpilli çocuğu 0-2. 5’te 5 yapan Galatasaray, 5 yıldızlı futbol değerlerini de yakaladığında, herkes nostaljiye hazırlansın. Hani ‘dejavu’ mu diyorlar ne?

17 Aralık 2011, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kusursuz rüzgâr!‘’

Galatasaray performansı buralarda kalmaz, daha üst düzeye çıkar diye düşünüyorum. Öyleyse şimdilik ‘Kusursuz rüzgâr’ diye tanımlamayı tercih edelim ve önümüzdeki maçlara bakalım! Hücumda top kazanmanın dayanılmaz güzelliği olmalı Kazım’ın yaptığı. Henüz dakika ‘5’ Kazım’ın presi, Elmander’e asisti ve çıt 1-0. Güneşten mahrum soğuk ülke insanı Dermander, Galatasaray’ı hem aydınlatıyor, hem de ısıtıyor. Erken gol misafiri kıpır kıpır, evsahibini de şoklanmış Kefal misali kaskatı etti. E kolay değil, zor bir Şampiyonlar Ligi sürecinden geçmiş her anlamda yıpranmış, üzerine de evinde henüz 5. dakikada yenik duruma düşmüşsün. Galatasaray’da her geçen hafta, daha bir takım olmaya başladı. Hakan Balta’nın yükselen performansı, hangi Galatasaraylı’yı mutlu etmez? Çok hünerlerinin var olduğu bilinen ama örneklemeyi esirgeyen isimler, şimdi geçmiş ayıplarını örtbas peşinde! Öyle olunca pas trafiği, savunma emniyeti, yardımlaşma ve pozisyon üretimi, takım olma hüviyeti daha bir yoğunlaşıyor. Dolayısıyla Cim Bom’da ‘Kusursuz fırtına’ olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.Selçuk’un attığı golü nasıl anlatmalı? ‘Ampul gibi astı’ desem ucuz olur! ‘Kristal muhteşem bir avize tam köşeye asıldı ve Galatasaray’ın gecesini aydınlattığı gibi, aynı anda Trabzon’luların da gecesini kararttı’ diyelim o zaman. İkinci yarı derli toplu futbolu devam etti Terim tarafının. Trabzon’a zor bir gece yaşattılar.Üstüne üstlük 3. gol Selçuk asisti ve Ceyhun vuruşuyla gelmez mi? Trabzon’lu bir arkadaş ‘Bu kaderin cilvesi değil başka şeyi!’ dedi. Çok sallamışlarda zamanında Selçuk ve Ceyhun’a! Neyse Fatih Terim ve ekibi çok zor bir süreci, mükemmel performansıyla aşıyor, üstelik geleceğe dönük de müthiş ışıltı saçıyor. Bravo.

12 Aralık 2011, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sırılsıklam etti!‘’

Abartmıyorum! Eğer fırsatların tamamını değerlendirebilseler, 7 Aralık tarihiyle müsemma bir skoru tabelada görebilmek mümkündü daha ilk yarıda. Uzun yıllardır Fenerbahçe karşısında böylesi baskı üreten, tempo yapan ve Kanaryaları adeta tutsak eden bir Galatasaray izlememiştim. Gaibe karışıp gitti koskoca Fenerbahçe sanki! Burada ‘Fenerbahçe kötüydü’ demek olmaz. Onları bu hale getirip, ortalıktan yok eden emeği, beceriyi, taktik anlayışı ve yüreği görmez, anlatmazsanız hiç olmaz! Galatasaray’ı tüm birimleriyle kutlamanın şart olduğu bir geceydi dün gece.

‘Dermander’ demiştim ya, boşuna dememişim. Pozisyon fırtınasında büyük emeği ve katkıları vardı Elmander’in. Selçuk da her 90 dakika böyle olsa ne olur? Çok güzel olur. Semih ve Emre Çolak ‘çorak’ denilen futbol tarlamızın bereketli, değerli ürünleri. Daha da kuvvetlenmelerine, sayılarının artmasına duacı olmak lazım. Sadece Galatasaray değil, Türk futbolu için de lazım çocuklar.

Erman Toroğlu söyler zaman zaman ‘futbolu yanlışa sürükleyen bazı düdükler’ diye. Dün gece de öyle oldu. En küçük bir dokunuş, hatta sert bakışta bile kendini yere bırakmaya alışmış Fenerbahçeli futbolcular müsabakayı adam gibi yöneten birine çatınca döküldüler. Elmander’in göstere göstere attığı, Bilica’nın da kendini yere saldığı pozisyon ders niteliğindedir.

Fenerbahçe’lilerin ders alması gereken nitelikte! Kadın basketbolunda dahi düdük yok artık o pozisyonlara. Aydınus ve ekibini kutluyorum. Galatasaray’ın anlamlı liderliğini ve Alex’i de 3-1.

08 Aralık 2011, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI