Arama

Popüler aramalar

‘’İlan ediyorum!‘’

Baros’a yapılan takır takır faulleri çalmayan Çakır, hele hele Giray’ın yaptığına ‘devam’ diyen, Çakır, Galatasaray’ın emeğinin içine etmedi mi? Dönen top acele faulle değerlendirilip, Burak tarafından şıpın işi gole tahvil edildi. Galatasaraylı futbolcular o pozisyona takılıp kalmamalıydı aslında ama takılı kaldı. Olmaz ki kardeşim! Müsabaka esnasında rakip kontrolu ve top takibinden başka hiçbir şeye, hatta oradan Sophia Loren bile geçse bakmayacaksın! Aksi halde kalene giren topa bakmak zorunda kalırsın. Kaldınız da zaten 0-1. Çakır; öyle ilginç işler ettin ki, ardından denge kurmaya çabalasan da beceremedin. Çalınası faullerin görmezden gelinmesi nedeniyle, ortam bozulmuş, sinir katsayısı çıkmış bir kere!
Elmander aksiyonları aranır da, bu denli aranır mı? Arandı valla! Güneş ‘baskın basanındır’ diye planlamasını yapmış. Açıkçası orta alanı da mükemmel uyguladı hocalarının hesabını kitabını. Bir de Çakır marifetleri gündeme girince, işleri kolaylaştı. Bu dönemde böylesi sıkıntıları yaşamak da Terim ve çocukları için bir şans olmalı. Tüm Galatasaraylılar için de! Play-Off döneminde başa gelebilecekler ve alınması şart önlemler adına. Özellikle asabi davranışlarını terk etmek zorunda Sarı-Kırmızılı futbolcular. Mesela sararan Engin! Yan kahvede çıkan kavgaya müdaheleye koşan ve kim vurduda, gazi olan meraklıdan farklı mıydı? Entresan düdüklerin çalındığı, gerilim yüklü bir 90 dakika izledik. Melo’nun beraberlik golü dahi kafa karışıklığımı önleyemez. Sadece benim değil, sanırım hiç kimsenin önleyemez. Galatasaray camiasının büyük ölçüde dayanışma, birlik, beraberlik ve haksızlıklara karşı direniş dönemi başlamıştır. İlan ediyorum!


26 Mart 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ermander ve Dermander!‘’

Eğer Ufuk’un mükemmel kurtarışı olmasa, ya da Ermander topa gereği gibi vursa daha ilk yarıda, Galatasaray golü yemiş olacaktı! Sarı-Kırmızılı savunma ikinci yarıya da gaflet uykusunda başlayınca, bu kez Ufuk yetişemedi zaten Ermander de affetmedi 0-1. Böylesi yüksek kalibreli bir yapının, savunma arkasına bu kadar adam kaçırmasına önce ‘gaflet’, devamı halinde de ‘derin uyku’ desem, bu teşbihte hata var mı?
Oysa geceye etkili başlamıştı ev sahibi. İlk 25 dakika Sivasspor bırakın gol tehlikesini, doğru dürüst rakip alana dahi geçememişti. ‘Cıvıl cıvıl İstiklal Caddesi, ama onca kalabalık ve gelen gidene rağmen sefte bile yapamayan dükkan sahibi. Gelen geçen olmamasına rağmen sabırla bekleyen fakat şans bulduğu anda sefte eden, kuytu sokaktaki!’ İşte buna benzer bir Kupa vakası yaşandı dün gece!
Rakip alanı gezi alanı haline getiren Galatasaray ve karşı tarafa ara sıra uğrayan Sivasspor. Az ama pek iş yaptı Sivaslı’lar.
Elmander’e, Dermander derim ya zaman zaman! Bu sıfatın ne kadar doğru olduğuna, bir kez daha şahit oldum dün gece. ‘Oynamayan futbolcuyu konuşmamak lazım!’ derler ya! Ama bu adam Elmander ise konuşmak lazım. Çünkü Çalımbay’ın Ermander’ini gördükçe, ‘Terim’in Dermander’i de olsaydı keşke’ diye düşünmemek mümkün mü? Riera’nın bezgin, Aydın’ın gayretli ve gezgin olduğu forvet tiplemesini golle sevindirecek kimsecikler olmadı. Aydın gitti Riera kaldı! Melo’nun sağladığı savunma derinliğini sağlayan da olmadı. Olmayınca 40. dakikadan sonra Aslan sustu, Aşık Veysel’in torunları da şakıdı. Abitoğlu’nun iyi bir yönetim örneklediğini, Ujfalusi’nin de kaybettiği her fizik kavgadan sonra, sinirlenmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Eleme kapışmasında yapmaları gereken her şeyi doğru uygulayan, Çalımbay ve sporcuları tek kelimeyle turu haketti. Kutlamak lazım.

21 Mart 2012, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ferrari'sini hakeden bilge!‘’

Paulo Coelho’nun öyküsüdür ‘Ferrari’sini satan bilge.’ Dün gece Ferrari’sini satan değil, hakeden bilgeler’in büyüleyici öyküsünü izledik sanki. Uzun yılardır böylesi mükemmel bir derbi, Sow ve Alex’in attığı gibi olağanüstü goller izlememiştim. ‘Yandı, bitti, kül oldu’ denilen futbolumuzun, başkaldırısı olmalı dün gecenin 90 dakikası. Sporcu’ların Ferrari’leri hakettikleri, futbolu seven herkesi mutlu ettikleri gece yani...
Tanrı insanlara daha çok ondan istedikleri şeyleri verir. Böylesi de, elbette inanç ve doğru konsantrasyonun göstergesidir. Fenerbahçe daha motive ve inançlı başladı oyuna. Birbirinden güzel 2 golle de istediklerine doğru müthiş bir koşu başlattılar. Fakat Galatasaraylı futbolcular da, Fenerbahçe’li meslektaşlarından farklı şeyler beklemiyorlardı ki Yüce Yaradan’dan. 25. dakikadan sonra dengelerin değiştiğini, gündeme fizik kuvvet, taktik anlayış, takım bütünlüğü gibi olmazsa olmaz gerekliliklerin girdiğini izledik. İşte bu tarafta Galatasaray daha ağır bastı. Elmander golü sonrası, Necati ve Engin’le öne dahi geçebilirdi. Necati’nin işleyişi, overloktan farksızdı. Düz, çapraz, kesim, biçim ne istersen! Asisti bile vardı da golü yoktu. Mükemmel bir müsabaka yöneten Yıldırım’ın düdüğü yetişti, Sarı-Lacivert Ferrari’nin su kaynatmasına ramak kalmışken! Kocaman ve Terim hamlelerinin şahane derbiye çeşni katacağı, etkin olacağı şahit olma zamanı şimdi... Galatasaray daha etkiliydi: 2-2.
Güzelim futbol temaşasının içine eden kendini bilmez bir kısım Fenerbahçe’liye seslenmek gerek! Terim ve Şaş’ın başına atılanları görünce... Hedef koyma ve hedefe ulaşma sanatında ustalaşmak, oralara varabilmek için ‘utanç duyma’ denilen erdemi de öğrenmek gerek. Skorda yazan rakamlardan çok daha önemli ve değerli olmalı, misafire karşı utanmayı bilebilmek! Nokta.

18 Mart 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Haydarpaşa garında!‘’

Türk filmlerinde rastlamışsınızdır, Anadolu’dan gelen saf ve bakir delikanlı trenden iner inmez çarpılır, feleğini şaşırırdı. Fuat Çapa geçtiğimiz hafta Haydarpaşa garı civarında, darmadağın olunca, ne kadar tedbir varsa almış. ‘Daha Anadolu yakasında böyle olursa, Beyoğlu tarafında başıma neler gelmez?’ diye düşünmüş olmalı! Uçkur sımsıkı bağlı bu defa! Düğüm üstüne düğüm atıp çıkmış yola. E o kadar düğüm olunca, havasız kalıp farklı sıkıntılar yaşamak da olası tabii! Trafik kazası geçiren kazazedenin başında onlarca insan görürsünüz bazen. Birikir ve her kafadan ses çıkarmakla kalmaz, müdahale de ederler. Gençlerbirliği ceza alanı önü, kazazedeye yardım gönüllülerinin yarattığı manzara gibiydi! İki taraf da bunalımda aslında! Herkes yardımcı olmayı arzu ediyor ama telaşeden işe yarayacak, aksiyon üretmek mümkün olmuyor.
Bu karmaşa içinde geçti ilk yarı. Uçkurun düğümünü çözmeye bütün parmaklar uzanınca, kuru kalabalığın ilk yardım(!) teşebbüsünden ötesi olmadı. Ord. Prof. Dr. Terim devre arası konsültasyonunda ya çözecek, ya da çözecekti problemi. Çözdü de, basit bir hamleyle. ‘Kenarda durun, kazazede az nefes alsın yeter’ dedi herhalde. Bu iş için de Emre’yi seçmiş, kalabalığa kalabalık katan Riera’yı da yanına çekmişti. Hasta anında nefes aldı ve kendini az saldı, müthiş fiske Melo’dan 1-0. Az sonra Selçuk bir de serbest atış saldı. Nasıl bir vuruş o? Aman Ya Rabbim! 2-0. Zor anlarda üretilen Terim formülleri ve sporcuların çözüme dönük aksiyonları, Galatasaraylı’yı mutlu ediyor. Bu işlerliğin ziyadesiyle lazım olacağı, kritik haftaya da giriliyor. Hayırlısı!

11 Mart 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Geçmişe doğru!‘’

Evet Galatasaray’da artık 1996-2000 arası muhteşem dönemini tekrarlama umudu yoğun. ‘Fatih Terim’le geçmişe, Avrupa zirvelerine doğru’ diye sohbetler başlıyor ve yadırganmıyor. Hiç kimsenin asla unutamayacağı muhteşem bir dönemdir o muhteşem 4 yıl. ‘1996-2000’deki gibi, şampiyonluklarla bezeli yarınlar bizim’ demekte şimdi Galatasaraylı...

Bir takım pek iyi oynamadan da kazanmayı biliyor, yoluna devam ediyorsa, taraftarın büyük umutları yüreğinde barındırması en doğal hakkı. Dün bir arkadaşımla sohbet ediyoruz Adapazarı’nda ‘Oğuz abi Necati gittiğinde ne kadar bağırmıştın, sesin hala kulaklarımda!’ dedi. O an aklıma hemen Osman Şenher geldi, birlikte bağırmıştık! Şimdi de sevinmek hakkımız olmalı. Boşuna bağırmamışız. Osman’ın duygu patlamaları daha da yoğundur, ağlamıştır bile belki o. Doğru tespit ve söylemlerin nedeniyle öpüyorum seni sevgili Osman. Haklı çıktık demeyi pek sevmem ama söyleyeceğim ‘haklı çıktık!’

Beni böyle konuşturan elbette Fatih Terim’in seçimleri ve Necati’nin zaten bildiğimiz futbol ateşi realitesi. İşler iyi gidince insan mutlu oluyor. Kim ister ki iç karartan yazılar kaleme almak. Ama gerçekleri hatta olasılıkları yazmak zorundayız. Buram buram felaket kokusu vardı ve dile getirmek zorundaydık o dönemde. Şimdi Aysal yönetimi tutarlılığı ve Terim başarılarını yansıtmak da görevimiz. Kolay mı?

Ekibin neredeyse tamamı değişti ve daha az maliyetle, başarılara doğru yelken açılmış, gidiliyor.
TFF’de inşallah başarılara doğru yelken açar. Feyyaz Uçar Sakaryaspor-Bursaspor A2 müsabakasını izliyordu Yılmaz Vural ile beraber. Önceki hafta da Emre Aşık Adapazarı’ndaydı. Tolunay Kafkas liderliğindeki ekibi müsabaka izlemeye gittiğim hemen her şehirde görebilmem mümkün. Çalışıyor, gelecek adına umutlarımızı pekiştiriyorlar. Yolları açık, başarıları daim olsun.

Bu arada Zekeriya Alp, Yüksel Okçuoğlu ve ekip arkadaşlarına sonsuz başarı dualarımı göndermek isterim. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın MHK yine emin ellerde. Dürüstlüklerine, adamlıklarına tek kelime edebilecek insanı bırakın Türkiye’yi, Dünya’da bulamazsınız. Geçmişe doğru, geçmişin doğru ve başarısı kanıtlanmış insanlarıyla, başarılara inşallah.

08 Mart 2012, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ateş topu‘’

Sivasspor ve Galatasaray ligin sinameki tipli değil, yürekli futbolu tercih eden ekipleri. Ev sahibinin konuğu muhasara altına aldığı, Muslera’nın arkadaşlarına ‘ohhh’ çektirdiği dakikalarda, Necati öyle bir mancınık atti ki, bırakın Senecky’i sanırım ataları dahi böyle bir ateş topu yememişti! 0-1. Riera’nın asistinde kontrol, çabukluk ve vuruş mükemmmelliği, Necati kalitesine yakışan değerlerdeydi. Zaten gösterisine de devam etti!
Çalımbay’ın teknik direktörlüğü de aynen futbolculuğu dönemindeki gibi. Tempolu, akıllı, doğru. Doğrudur fena fark yediler ama bu anlayış Galatasaray’a zor anlar yaşattı. Galatasaray kalesinde çoook sancı yaptı! Eboue, Semih, Ujfalusi, Balta ve ille de Muslera’nın tehlike çanları çaldığı anlardaki hamleleri konuğun gol üzüntüsü yaşamasını önleyen önemli etkinliklerdi.
Melo, Selçuk, Balta her hafta yükselen bir performans örneklerken, Çolak’ın gitgide patinaj çeker hale geldiğini paylaşmalıyım. Gol arayışlarında ısrarlı bir Sivasspor ve geneli temkinli, Necati’si ateşli bir Galatasaray. Erman çok etkili. Sarı-Kırmızılı orta alan ve savunmaya kızgın yağ döküyormuşçasına ıstırap çektiriyor! Pedriel, Eneramo, Grosicki ve Erman öyle toplar attı ki, Galatasaray yöneticilerine sanırım ‘Muslera’ya biz az para vermişiz bile dedirtti! ‘Necati’si ateşli’ demiştim ya, yakıyor aslında! Yine Ateş’in son anda önlenen şutu ve kazanılan korneri Selçuk’un kullanışı. Sıkıntılı dakikalar yaşayan Ujfalusi bir çaktı, kırlangıç gibi seken top filelere takıldı 0-2. Zorluklar yaşandığı anda ve mükemmel zamanda gelmiştir 2. gol. Gecenin etkilisi Necati asisti ve gözün aydın Aydın, gözün aydın Galatasaraylı 0-3. Rahat nefes alabilirsin şimdi. Muslera mükemmellikleri, Ateş güzellikleri 4. gol de ondan geldi. Sonrası mı? Çok ciddi ve tehlikeli bir rakip karşısında galibiyet sevinci 0-4. Durmak yok yola devam yani! Terim her türdeki depreme dayanıklı bir projeyi hayata geçirmiş belli...

06 Mart 2012, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Devam Terim...‘’

Galatasaray taraftarları müsabaka öncesi renkli, mükemmel bir gösteri örnekledi. O güzel hava futbolun olmazsa olmazı, sıcak temaslar sonrası insani yansımaları da izletti. Üstelik istem dışı kapışmalar sonrası bile! Taraftar elbette galibiyet ve şık futbol gösterileri bekliyor ama sahadaki insancıl davranışların daha çok olmasını da istiyor. Tribünlerdeki huzur, sahadan yansıyan pozitif elektriğin, dışa vurumuydu mutlaka.

İmece anlayışı daha fazla pekişmiş, bütünlüğü yoğun ve konsantre taraf Galatasaray. Engin, Melo, Selçuk ve Emre hem top kazanan, hem de iyi kullanan futbolcular. Bu hal orta alan üstünlüğünü sağladı ama konuk alanında beklenen baskı sağlanamadı. Eboue inadı, takipçiliği girdi devreye. ‘Arayan bulur, geveleyen ölür’ misali bir pozisyon. Eboue arıyor, BJK savunması geveliyor ve Galatasaray adına devrenin ilk ve tek şutuyla gol Dermander’den geliyor. Sanırım Emre Çolak’ı da uyarmak gerekiyor! ‘Özgüven güzel şeydir ama fazlası da tehlikelidir!’

Toraman Gaziantep’te şöyle, BJK’da böyle gol atmazsa rahat edemiyor Galatasaray’a. Devre başladı ve hemen attı 1-1. Selçuk’un olağanüstü bir asisti daha. Melo’nun şahane koşusu, ardından gol vuruşu 2-1. Q7’nin topu attığı yerde, sanırım pek kimse olmak istemez! Kaçırırsa takım arkadaşının, kaçırmazsa rakibinin başı belada! Semih kaçırmadı 2-2. Futbol bu, ne kadar doğru işler yaparsan yap sürprizlere hamile!

Terim kağıt üzerinde ve mantıkta doğru girişimler yaptı. Baskı ve hamle üstünlüğünü ele aldı. Almeida’nın Carvalhal’ı kavurması hemen ardından, Selçuk’tan yine müthiş bir asist ve Dermander’le 3-2. Şahane bir derbi ve Galatasaray’lılar adına büyük sevinçti. Devam Terim....

27 Şubat 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Terim'le bir başka...‘’

DMC binası zemin katında gelin duvağı gibi uzanan baskı makineleri vardı, uzunca bir süre önce... FANATİK sayfaları hazırlanınca, ilk baskıyı beklerdik bazen. En büyük keyiflerimden biri de makinelerin çalışmasını izlemekti. Maestro işareti verir ve müthiş bir gösteri başlardı. O geceler anısı çabukluk, düzen, otomasyon ve mükemmel sonuç keyfini, yine yaşadım dün gece zaman zaman. Galatasaray adeta otomasyona bağlanmış böylesi şık futbol gösterilerini, kısa zaman dilimlerinden daha da fazlasına taşırsa, seyrine doyum olmaz.
Terim ve Sağlam savunmayı karşı alanda başlatan mücadelesi, çatırtısı, avantür sahneleri zengin futbol senaryosu yazmışlar. Fakat Cim Bom baskısı MİY baskısını önce bastırdı, sonra kırdı. Yetemedi yani ilk yarı Mersin tarafı. Emre ve Engin hareketliliği, sıkça kanat değişimleri Selçuk, Elmander, Necati üretimi top süsleme sanatı incelikleri, oyunu ev sahibi sahasına yıktı. Ya Ceyhun? Rakip hücuma çıkarken hem top kazanan, hem de doğru kullanan adamdı. Önce gol tehlikesi yarattı, ikincide tabela Necati’yle değişti. Ceyhun kazanıyor, Necati topu Engin’e aktarıyor ve Engin’in Ateş’e uzattığı pas asist değeri kazanıyor. Necati’nin kafa vuruşu şahmerdan gibi etkili: 0-1.
İkici yarı 10 kişi kalan MİY ve ilk devrenin otomasyon işlerliğini yakalamakta zorlanan Galatasaray zaman zaman tehlike, ardından da Erhan’dan beraberlik golünü yedi: 1-1. Aydın’ın canverdiği hücum anlayışı ve Necati’nin MİY’i kadavraya yatırışı! Önce penaltıya sebep olup Selçuk’la 1-2 ardından yine kendisi... Necati’nin son attığı kredi kartına 3 taksit gibi... Kim ne derse desin, Terim’le bir başka oluyor Aslan.

18 Şubat 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI