Arama

Popüler aramalar

‘’Cim Bom için zor olmadı‘’

Geçtiğimiz hafta Kayseri deplasmanından 1-1’lik beraberlikle dönen Galatasaray, Çaykur Rizespor’u konuk etti. Son lig maçındaki kadrosunu bozmayan Riekerink, beklenilenin aksine Cavanda’yı ilk 11’de düşünmedi.

Aslan domine etti

Taraftarının desteğini arkasına alan Sarı-Kırmızılı takım maça iyi başladı. Rakibine ileride basan Aslan, Çaykur Rize’nin kendi sahasında kalmasını sağladı. Bruma, Yasin, Sneijder ile rakip savunmaya pres yapan Galatasaray’da Selçuk ve Tolga daha fazla savunmaya yardımcı oldu. Rize ise ilk bölümde sahaya iyi yerleşemedi. Orta alanda yapılan pas hataları ise pozisyon üretememelerine neden oldu. 6. dakikada Sneijder sağ taraftan ceza sahasına ortaladı Eren harika bir rövoşata vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0. Henüz çok erken olmasına rağmen Eren golü sezonun en güzel gollerden biri olacağa benziyor. İlk 25 dakikalık bölüm tamamen Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçildi. Başarılı pas yüzdesi ile rakibini bunaltan Aslan oyunu Rize yarı alanında oynadı. Sonraki bölümde tempo az da olsa düşse de Galatasaray ilk yarıda rakibine hiç şans tanımadı. İstekli, agresif bir ilk 45 dakika çıkartan Rikerink’in öğrencileri soyunma odasına 1-0 önde gitti.

Eren faktörü

Galatasaray ikinci yarıda da top hakim olan taraftı. Orta alanda kapılan topları kanatlara yönlendiren Cim Bom çoğunlukla Bruma’nın görev yaptığı bölgeyi tercih etti. Buruma adam geçmekte son derece hünerli olsa da son pas ve orta konusunda bir o kadar yetersiz kalınca Aslan adına skoru değiştirmek mümkün olmadı. Öte yandan 70’ten sonra Yasin ve Sneijder’ın yavaş yavaş düşmesi orta alanın performansını olumsuz etkiledi. Buna karşı Çaykur Rize hızlı ataklarla çıkmak istese de orta alanda kaybedilen toplar ve forvet oyuncularının savrukluğu el freni oldu adeta. Bu yarıda hakem Tolga Özkalfa’nın Ismael’in ceza sahası içerisinde Yasin’e müdahalesini es geçtiğini ve penaltıyı vermediğini de söylemek gerekir. 90. dakikada ise Sneijder’ın ortasına kafayı vuran Eren kendisinin ve takımının 2. golünü attı: 2-0. Uzatmalarda ise Bruma ceza sahası içerisinde yerde kaldı hakem penaltı noktasını gösterdi. Selçuk’un vuruşu direkten döndü ve maç 2-0’lık Galatasaray üstünlüğü ile tamamlandı. Mücadele boyunca oyuna yön veren Galatasaray rakibini 2-0 mağlup etmeyi başardı. Fakat Galatasaray’ın önümüzdeki hafta oynanacak Beşiktaş derbisinde, Eren’i çok daha fazla topla buluşturması gerekecek. Brumu’nın da son hamlelerini çok daha iyi yapmak zorunda olduğu kesin.

18 Eylül 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gole kadar Galatasaray‘’

Ligde oynadığı iki maçı da kazanan Galatasaray, milli aradan sonra Kayserispor’a konuk oldu. Yeni transfer De Jong’un sahaya ilk on birde çıkıp çıkmayacağı maç öncesi merak konusu olurken, Reikerink kazanan takımını bozmadı ve Tolga-Selçuk ikilisine forma verdi.

Sneijder ve Eren...

Mücadeleye iyi başlayan taraf Galatasaray oldu. Orta alanda topu ayağında tutmayı başaran Aslan, oyunu kanatlara taşıdı. Özellikle Bruma ile sağ kanadı iyi kullanan Cim Bom, rakip yarı alanda baskısını kurdu. Kayseri’de ise özellikle savunmada Ufuk ve Anıl bu bölümde bir hayli aksadı. İleride de Nakoulma ve Umut beklenen katkıyı yapamadı. 12. dakikada Bruma sağ kanattan topu iyi taşıdı ve altı pasa doğru gönderdi. Yasin kale ağzında düzgün vurdu ve takımını öne geçirdi: 0-1. Golden sonra Bruma yine etkili oynamaya devam ederken Sneijder ve Eren oyundan düştü. 30. dakikadan sonra Kayserispor daha etkili atak organizasyonları yapmaya başladı. Deniz ve Welliton, Sabri’nin kanadında rakip kaleye son derece kolay geldi. Golfrn önce adeta ‘gol geliyorum’ dedi. 40. dakikada Welliton ceza sahası içinde topu önünde buldu ve düzgün bir vuruşla Muslera’yı mağlup etti: 1-1. ilk yarı karşılıklı atılan gollerle 1-1 sona erdi.

Sadece Bruma ile olmaz

İlk yarıdaki oyundan memnun olmayan Rikerink ikinci yarıya Selçuk-De Jong, Yasin-Josue değişiklikleri ile başladı. Fakat bu değişikliklerin Galatasaray’ın temposunu olumlu anlamda etkilediği söylenemez. Kayserispor ise ilk yarının son bölümündeki temposunu sürdüremedi. Ev sahibinde de bireysel düşüşler başladı. Rakibi üzerine Burma ile gitmeye çalışan Cim Bom’da Sneijder biraz daha fazla mücadele etmeye başlasa da Eren rakip savunma arasında kayboldu. 57. dakika ceza sahası sol çaprazındaki Bruma’ya oynadı. Topu önüne alan Buruma etkisiz bir vuruş yapınca kaleci için zor bir pozisyon olmadı. 77’de Josue, pasını Sneijder’a verdi. Hollandalı yıldız ceza sahası içinden vurdu top auta gitti. Oyuna sonradan giren Josue de ilk maçta olduğu gibi beklenen katkıyı yapamadı. Kayserisporlu oyuncular hemen hemen her pozisyonda yerden kalkmayınca oyunun temposu iyice düştü. Tabii ki buna imkan sağlayan Mete Kalkavan’ın da payı büyük. 3. maçında Kayserispor ile 1-1 beraber kalan Galatasaray il puan kaybını yaşadı. Burada ortaya çıkan tablo ise Chedjou-Hakan ikilisinin ağır kaldığı, Orta alanda Buruma dışında topu direkt kaleye götüren başka bir ismin olmayışı ve Eren’in 90 dakika boyunca diri kalamadığı oldu. Takımıyla iyi bir uyum sağlayan Riekerink’in bu sorunu bir an önce çözmesi.

11 Eylül 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galibiyet kadar değerli‘’

Dünya Kupası Eleme Grubu ilk maçında Hırvatistan’a konuk olan milli takımımız sürpriz bir kadroyla sahaya çıktı. Euro 2016 sonrası köklü değişime giden Fatih Terim güçlü rakibi karşısında Okay ve Kaan’a ilk 11’de şans tanıyarak radikal bir karar verdi. Mücadelenin ilk bölümünde savunma ve orta sahayı birbirine yakın tutan Ay- Yıldızlılar, rakiplerini bu bölgede tutmayı başardı. Fakat bu durumu uzun süre devam ettiremedik. 10. dakikada Vrasljiko sağdan içeri çıkarttı, Madzukic vurdu top üst direkten döndü. Pozisyonun devamında Pjaca vurdu meşin yuvarlak üst direğe vurup auta gitti. 15 dakikadan sonra ise geriye yaslandık ve Hırvatistan oyunun kontrolünü eline geçirdi.

Yaklaşık 30 metreden...

22’de Perisc ortaladı, Pjaca kafayı vurdu top üst direkten döndü. Yine şanslı olduğumuz anlardan biriydi. 32. dakikada ise Vrsaljko ceza sahası içerisinde vurdu top üst direğe vurup auta gitti. İlk yarı boyunca rakibimiz karşısında iyi dirensek de direklerin de bizi koruduğunu söylememiz gerekir. Fakat 43. dakikada Hırvatlar aradığı golü buldu. İsmail, Modric’i ceza sahası içerisinde düşürdü ve hakem penaltı noktasını gösterdi. Topun arkasına geçen Rakitic düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0. 45+3. dakikada Hırvat savunması Emre’yi düşürünce hakem serbest vuruşu verdi. Hakan Çalhanoğlu’nun yaklaşık 30 metreden kaleye gönderdiği top baraja çarparak ağlara gitti: 1-1. Bu gol aynı zamanda ilk yarının da skoru oldu.

Orta alanı bırakmadık

İkinci yarıya iki takım da daha geniş alana yayılarak başladı. Ay-Yıldızlılar’da, Hakan Çalhanoğlu daha serbest oynamaya başlayınca ilk 45’teki durgunluğunu arttı. Millilerimiz topu kanatlara iyi taşısa da bir türlü son bölgeye aktaramadı. Hırvatistan’da ise Modric ve Rakitic bireysel yeteneklerini sahaya yansıtamayınca ev sahibi takım korkulan baskıyı kuramadı. Terim, 71’de Cenk-Olcay değişikliğine giderek orta alanı daha kalabalık tutmayı hedefledi. 75. dakikada Corluka ceza sahasına ortaladı Mandzukic kafayı vurdu, Volkan çok kritik bir kurtarış yaptı ve mutlak golü önledi.

Yeni bir oluşumla

80’den sonra fizik olarak yorulunca oyunu iyice geride kabul etmeye başladık. Grubun en büyük favorilerinden biri olan Hırvatistan karşısına yepyeni ve genç bir kadroyla çıkan milli takımımız oyundan hiç kopmadı ve çok iyi direndi. Zorlu rakibi ile 1-1 berabere kalan Ay-Yıldızlılar gruba iyi bir başlangıç yaptı. Yeni bir oluşumla böylesi zor bir deplasmandan 1 puan almak belki de galibiyetten de önemli. Eksiklerimizin olduğu kesin ama bu takımın daha da iyisini yapacağı kesin.

06 Eylül 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşimiz zor olsa bile umut var‘’

EURO 2016 faciasından sonra Milli Takımımız’da hiçbir şeyin eskisi gibi olması beklenemezdi. Facia kelimesini kullanmamın sebebi gruptan çıkamamak, mücadele etmemek ya da bir oyun karakteri ortaya koyamamamız değil. Asıl facia saha dışı gelişen olayların takım içinde hesaplaşmaya dönmesiydi.

Aslında sorunların başlamasının medya tarafından geç fark etmiş olması belki de krizin önlemez boyuta gelmesine sebep oldu. Acı tecrübeler ve anılarla kapanan şampiyonanın ardından Dünya Kupası Elemeleri’ne Fatih Terim’in aynı kadro ile başlamayacağını tahmin etmek zor değildi. Ve beklenen oldu, Terim yeni bir yapılanmaya gitti. Bu kararı almasaydı, gruplara yeni teknik direktörle gidilmesi mecbur olacaktı. Yani, ya kadroya çağrılmayan isimler ya da Fatih Terim devam edebilirdi.

Tek ihtiyaçları destek

Terim’in genç bir kadroyla yoluna devam etmesi kamuoyunda pozitif karşılandı. Milletçe kaostan o kadar bıktık ki Dünya yıldızı olsan da ya da kendini öyle sansan da kimse neden kadroda olmadığını sormuyor. Genç kadronun böylesine sert bir gurupta ve zorlu bir statüde işinin kolay olmadığını herkes biliyor.

Birkaç kötü sonuç sonrası baskıyı kontrol edebilmenin de çok zor olacağı kesin. Fakat bu risk alınmak zorundaydı. Aksi takdirde Fransa’dan daha derin yaraları Dünya Kupası öncesi alabilirdik.

Şimdi önemli olan, skora göre yapılanmaya devam ya da tamam denmemeli. Zaten genç kardeşlerimin yüzündeki o heyecan ve öz güven uzun vadede başarının geleceğinin habercisi. Şimdi onları kazanmak zamanı ve bunun için de çok istekli hırslı ve aç oldukları kesin. Yetenek konusunda da hiçbir sorunları yok. Tek ihtiyaçları sonuna kadar destek.

Hırvatlar fark diyor

Hırvatistan’ın havasından biraz bahsedecek olursak, burada herkes maçı rahat kazanacaklarını düşünüyor. Hatta sohbet ettiğimiz Hırvatlar 3-0, 4-0 gibi net skorlar veriyorlar. Tabi onların da böyle düşünmesini haklı kılacak nedenler var. Maçın seyircisiz olması ise tek avantajımız olacak gibi.

Zor bir deplasmanla başlamamız ise en büyük dezavantajımız. Fakat umudumu yitirmememin en büyük nedeni ise tamamen gençler. Para pul hesabı yapmadan, özel hayatlarını bu işe karıştırmadan, kampta transfer görüşü yapmadan, kendisini ‘Dünya Yıldızı’ sanmadan sadece mücadele edeceklerinden eminim. Varsın yenilelim ama tek yenilgimiz saha içinde olsun.

05 Eylül 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yolumuz uzun ve zor‘’

Euro 2016’daki hayal kırıklığı sonrası ilk hazırlık maçını Rusya ile yapan Milli Takımımız bu mücadeleye yepyeni bir kadroyla çıktı. Fransa’da sorun yaşadığı Arda, Selçuk, Burak, Caner ve Gökhan’ın yanı sıra ilerleyen yaşı nedeniyle Hakan Balta’yı kadroya almayan Fatih Terim, genç oyunculara şans verdi. Dünya Kupası elemeleri ilk maçında Hırvatistan ile karşılaşacak olan Ay-Yıldızlılar’ın bu oluşumu tek test etme imkanı Rusya maçı oldu.

Pas hatalarını aşamadık

Son derece sıcak ve bunaltıcı bir havada oynanan karşılaşma beklenilenin aksine tempolu başladı. İlk bölümde Rusya daha etkili gelirken biz savunmadan çıkarken yaptığımız pas hataları nedeniyle topu ileri taşıyamadık. Özellikle orta alan ve savunma arasındaki kopukluk rakip kalede etkili olamamamıza neden oldu. Emre Mor ve Volkan Şen’le hızlı hücum etmek istesek de bunu pratiğe yansıtamadık.

Yaratıcılığı ile takım oyununda büyük rolü olan Hakan Çalhanoğlu da bekleneni veremeyince istediğimiz şanları bulamadık. 22. dakikada ise gole en çok yaklaştığımı pozisyonu yaşadık. Volkan içeri ortaladı, Ozan ceza sahası içerisinde boş pozisyonda kafayı vurdu, top kalecide kaldı. Her ne kadar hücumda vasatı aşamasak da savunmada hata yapmadık. Mücadelenin ilk 45 dakikasında gol olmayınca soyunma odasına 0-0’lık beraberlikle gidildi.

Hakan kötü, Emre farklı

İkinci yarıya millilerimiz daha düşük tempoda ve oyunu daha fazla geride kabul ederek başladı. Fatih Terim ikinci 45’e Kaan Ayhan’ı oyuna alarak başaldı ve onu ilk kez milli
formayla tanıştırdı. Terim özellikle ileride istediği futbol oynanmayınca Hakan Çalhanoğlu-Yunus, Cenk-Enes değişikliklerini yaptı. Özellikle Hakan’ın performansı Hırvatistan maçı öncesi endişe vericiydi. 68. dakikada Emre Mor serbest vuruştan içeri gönderdi. Mehmet Topal’ın kafa vuruşu ağlarla buluşsa da hakem ofsayt bayrağını kaldırmıştı.

Emre Mor’un ikinci yarıdaki bireysel performansı ise bu maçta öne çıkan en pozitif durumdu. Oldukça sıcak ve nemli bir havada oynanan mücadele iki ekip de gol bulamadı ve maç 0-0’lık eşitlikle sonuçlandı. Yeni bir yapılanma içerisinde olan milli takımımızın yolunun uzun ve zor olduğu ortada. Bu değişim süreci içerisinde Dünya Kupası Eleme Grubu’nda Hakan Çalhanoğlu, Emre Mor, Mehmet Topal ve Volkan Babacan’a çok büyük rol düşecek. Unutulmamalı ki Dünya Kupası Eleme Grubu statüleri, Avrupa Şampiyonası statüsünden çok daha zor. Bu defa o kadar şanslı olamayabiliriz.

01 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hem futbol hem skor iyi‘’

Galatasaray, ligin ilk maçında Karabükspor’u uzatma dakikalarında Eren Derdiyok’un golü ile mağlup ederken, futbolu ile beğeni kazanamadı. Akhisar Belediye karşısına son maçın kadrosundan iki değişikliğe giden Riekerink, Sinan ve Linnes’i kulübeye çekerken, Sabri ve Yasin’e ilk 11’de şans verdi.

Erken gol kendine getirdi

Mücadeleye iyi başlayan taraf Akhisar oldu. Güçlü rakibi karşısında ilk dakikalarda hızlı hücum eden ev sahibi ekip, golü bulmakta zorlanmadı. 3. dakikada kornerden gelen topa, Vaz te arka direkte kafayı vurdu ve takımını öne geçirdi: 1-0. Bu pozisyonda Selçuk, kolay topu izlemekle yetindi. Golden sonra Galatasaray oyunun hakimiyetini eline geçirdi. Bruma, Sneijder ve Tolga ile orta alanı kontrol eden Cim Bom, her ne kadar ceza sahasına girmekte zorlansa da, rakip yarı alana yerleşti. Ceza sahasına atılan toplarla gol arayan Riekerink’in takımı ilk tehlikeli atağını 17. dakikada yakaladı. Chedjou’nun havadan ceza sahasına gönderdiği topa Eren kafayı çok iyi vurdu, kaleci son anda kornere çeldi. Akhisar ise özellikle orta alanda etkisiz kalınca, topu bir türlü rakip alana taşıyamadı. Oyundaki etkinliğini her geçen dakika artıran Galatasaray aradığı golü 35. dakikada buldu. Bu bölüme kadar pas hataları ve isabetsiz şutları ile dikkat çeken Sneijder ceza sahasına ortaladı, iyi yükselken Eren kafayı vurdu ve skora denge geldi: 1-1. Bu gol aynı zamanda ilk yarının da skoru oldu.

Bruma golü yarattı

İkinci yarı da benzer bir görüntüde başlasa da, Galatasaray’ın ilk bölümde ileri çıkmakta zorlandığı görüldü. 58. dakikada ise Sarı-Kırmızılılar’da sakatlanan Eren’in yerine Josue oyuna girdi. Bu değişiklik sonrası takımda en uç bölgede hiç kimse oynamazken, Riekerink; Yasin, Bruma, Sneijder ve Josue ile kalabalık hücum edilmesini istedi. 54. dakikada Sneijder ceza sahası dışından çok sert vurdu, kaleci son anda tokatladı ve topu kornere gönderdi. 63’te ise Bruma topla beraber hızla rakip yarı alana yöneldi. Yaklaşık 50 metre top süren Bruma, Yasin’e oynadı. Kaleci ile karşıkarşıya kalan Yasin düzgün vurdu ve Cim Bom’u öne geçirdi: 1-2. Golden sonra ise, Akhisar etkili gelmeye başladı. Ev sahibi takım daha cesur ataklar yapmaya başladı. 69’da Rodallega ceza sahası dışından vurdu,top direkten döndü. Galatasaray savunmasında ise Hakan ve Chedjou bireysel hatalar yaptılar. Ev sahibi takım son bölümde tekrar oyundan düşünce, Galatasaray oyunu domine etmeye başladı. Uzatma anlarında Bruma skoru bir kez daha değiştirince, Aslan rakibini 3-1 mağlup edip 3 puanı almayı başardı. Maçın büyük oranında iyi oynayan ve üstün olan Cim Bom, hem skor hem de futbol olarak taraftarlarını mutlu etti.

28 Ağustos 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Riekerink başarır‘’

Geçtiğimiz sezonu, Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe’yi yenerek tamamlayan Galatasaray bir kupadan fazlasını kazanmıştı aslında. Avrupa cezasını bir yılda tutmayı başaran Sarı-Kırmızılı takımda bir gerçek vardı ki; o da köklü değişikliklerin kaçınılmaz olduğuydu. Bu beklentiler ışığında Türkiye Kupası’nı kazanan Riekerink’in yerine ‘camianın burun kıvırmayacağı’, ‘oyuncuların üzerinde ağırlığını hissettirecek bir isim’ üzerinde yoğunlaştı yönetim. Bu bağlamda Lucescu ve Fatih Terim’e kimsenin ‘hayır’ diyemeyeceği aşikardı. Yönetim iki hocayla temasa geçmesine karşın imza attırmayı başaramadı. Başarısız girişimlerin ardından Dursun Özbek ve ekibi ‘macera’ aramaktan vazgeçti ve alt yapı için getirilip Türkiye Kupası’nı Fenerbahçe’nin elinde alan Rikerink’e adeta ‘napalım bir sezon daha kal bari’ denildi. Riekerink’li kamp döneminde, Hollandalı’nın kupa başarısının anlık reaksiyon olup olmadığı, futbol bilgisinin derinliği ortaya çıkacaktı.

En hazır Riekerink

Riekerink tüm olumsuz yaklaşımlara rağmen özgüvenli duruşu ve oyuncuları üzerindeki hakimiyetiyle hemen dikkatimizi çekti. Başarılı hoca, yönetimin teknik adam arayışlarını kompleks haline getirmedi ve oyuncularının ruhuna dokunmayı başardı. Hocanın antrenmanlardaki enerjisi ve disiplini ise açıkçası daha bir çok sürprizle karşılaşacağımızın sinyallerini verdi. Sezon öncesinin en formda ismi, tartışmasız Riekerink idi. Takım için ise açıkçası bu kadar net konuşmak mümkün değil. Çünkü çok formda ve bir o kadar formsuz oyuncular var.

Takım içi dengesizlik var

Hem fizik hem de kondisyon olarak futbolcuların farklılıklar gösterdiği aşikar. Örneğin Bruma fırtına gibi uçar, Sneijder Galatasaray’a geldiği günden bu yanaki en fit haline bürünmüşken, savunma oyuncuları ise bir hayli eksik. Takım için yardımlaşma ile Riekerink sorunu çözmeye çalışsa da, bu durum ciddi sıkıntı yaratabilir. Öte yandan Umut, Olcan ve Tarık ’ı kadro dışı bırakan Cim Bom’un, Eren Tolga, Serdar Aziz ve Cavanda’yı transfer etmesi pozitif hamleler oldu.

Yönetim daha tecrübeli

Bu anlamda yönetimin geçen seneye göre daha tecrübeli olduğunu söylemek de mümkün. Aslan’ı motive eden en önemli unsur ise tartışmasız ki Süper Kupa. Beşiktaş’ı deviren Galatasaray’da Riekerink tam anlamıyla tribün desteğini arkasına aldı. Belki de en önemlisi ise ‘bitik’ denen Galatasaray’ın, üst üste Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın elinden kupalar alması, rakiplerinin üzerinde baskı kurdu.

Süper Kupa etkisi

Sonuç olarak Galatasaray yeni sezona teknik, taktik ve fizik olarak çok da iyi bir şekilde girmese de çok önemli bir kenetlenme ve psikolojik rahatlıkla giriyor. Bu da zaten bir takımın en çok ihtiyaç duyduğu şey.

22 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kriz yaratma şampiyonları‘’

Geçtiğimiz sezonu sancılı atlatan Galatasaray, bu sezonu da krizle açmayı başardı. 14 oyuncusuna astronomik para cazaları kesen yönetim bir anda kimsenin anlam veremediği bir gerginliğe neden oldu. Geçtiğimiz dönemde lig altıncı bitirebilme adına uçuk primler belirleyen yöneticiler, bunu yanı sıra Türkiye Kupası için de yine oyuncularına oldukça cömert davranmıştı. Peki bu sezon ne oldu? Şampiyonluktan başka çaresi olmayan yönetim 14 oyuncusunu neden karşısına aldı. Aslında yönetim ‘disiplin uygulaması’ dese de durum hiç de öyle değil. Dursun Özbek artık şahsi çekleri ve cebinden yaptığı ödemelerle çarkın dönmeyeceğini anladı. Yani tam anlamıyla taşıma suyla değirmen dönmüyor. Fakat burada büyük bir samimiyetsizlik var. Geçen sezonun ‘disiplin cezaları’ neden bu yıla taşındı ve bu cezalar neden geçtiğimiz dönemin alacaklarından kesilmiyor? Çünkü Özbek ve yönetimi ne yaptığını bilmiyor.

Kimse inanmaz

14 futbolcu arasında Wesley Sneijder’e kesilen 2.3 milyon Euro’luk ceza akılla açıklanabilecek türden değil. Açıkça söylemek gerekirse bu cezanın anlamı Sneijder’e git demek. Sneijder’ı gönderebilirsiniz. Galatasaray’da daha önce de birçok yıldız gitti gidecek de. Fakat Sneijder’ı karşınıza alarak, yani bu yöntemle değil, değerleştirerek. Taraftarınızın kombine ve forma alması için elinizde hemen hemen hiçbir argüman kalmamışken bunu yapmak ne kadar akılcı. Ve yaptığınız yöntem hiç etik değil. Galatasaray markasına yakışmaz. Eğer yolları ayırmak gibi bir niyetiniz varsa bunu hem Snijder’e hem de camiaya açık açık söylersiniz. Çünkü sizin ‘disiplin cezası’ dediğiniz uygulamaya kimse inanmıyor.

Huzur da var, risk de

Yeni sezon hazırlıkları için İsviçre’nin yolunu tutan Galatasaray doğa olarak doğru bir yeri seçmiş. Alplerin dibinde tertemiz hava ve sakinlik.. Kamp için olmazsa olmazdır bunlar. Fakat otel konusunda soru işaretleri var kafamda. Otelin arkasında halka açık gölün olması oyuncuların rahatını bozabilir. Gurbetçi vatandaşların da ilgisinin yoğun olacağı düşünülürse güvenliğe çok iş düşecek.

12 Temmuz 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI