‘’Ortaklığın parlaması‘’
Galatasaray maça set oynayarak oyunu gitgellere bırakmamaya çalışarak soğukkanlı başlamak istedi. Ancak bunu biraz fazla abarttılar. Neredeyse uyuşuktular. Robinho’nun Douglas’la ortaklığıyla attığı gol de onları uyandırmadı. Ancak penaltıdan sonra kendilerine geldiler. Biraz da kaçındıkları oyuna dönerek. Sivasspor’un savunmadan hızlı bir şekilde Robinho’ya topu ulaştırabildiğinde konuk ekip, baskıya takılıp bunu yapamadıklarında Galatasaray’ın orta sahada rahat olduğu bir oyuna döndü. Bu gitgeli Galatasaray lehine çeviren Feghouli-Belhanda ortaklığının parlamasıydı. Ndiaye onlara yakın oynadı, Onyekuru’nun hep uyanık olması Galatasaray’ı öne geçidi. 4-2’ye gelene kadar oyunu dakika dakika aldılar. Galatasaray’ın savunma ya da santrfor sorununu çözdüğünü söylemek doğru olmaz. Ancak Feghouli ve Belhanda’yı kazanmak, yapılabilecek en iyi transferden daha fazlası demek.
Gecenin sorusu
Galatasaray ikinci yarıda 41 puan bulabilir mi? İşte soru bu.
Maçın starı
Çok adaylı maç. Onyekuru maçı bitirdi. Robinho yürüyerek takımını ortak etti. Belhanda kalite kattı. Ancak belirleyici Feghouli’ydi. Bir oyuncudan fazlası olabileceğini nihayet ispatlayan performanslarından birini daha gördük.
Maçın olayı
VAR’ın çok belirleyici olduğu bir maç daha. Ancak bu VAR işini doğru anladığımız konusunda şüphelerim var. VAR olmasaydı maç şu skorla biterdi ya da puan durumu böyle olurdu tespitleri doğru değil. VAR bir düzeltme sistemi değil entegre bir bir sistem. VAR ile artık hakemlik değişti.
Kısa mesaj
Santrfor en büyük eksik kabul. Ancak Galatasaray’ın savunma rotasyonu sanırım daha büyük problem. Galatasaray, Türkiye’de son dönemdeki maçların çoğunda atmadığı için değil, tutamadığı için zorlanıyor.
‘’Galatasaray Başakşehir'e uydu‘’
İki takım da o kadar iyi kontrataklar kurdular ki 2 takımın da bu kadar kontrollü oynamalarına kızamıyorsunuz. Belli ki çekiniyorlar. Başakşehir ligin geri kalanını uyutarak zirveye tutunmak istiyor. Mert’in ligdeki çoğu stoper ve orta sahadan daha iyi ayakları var. An itibarıyla 16 maçta sadece 7 gol yemiş olmasından daha önemli olan bu. Savunmasını ligde hiçbir kalecinin yapamadığı kadar rahatlatıyor. İlk yarıda kontrolü topu da çok almayarak alana doğru yayılarak yaptılar. Sanki Adebayor’un dışarıda kalması da bundan. Hemen orta sahaya gelip takımı akına kaldırmak peşinde. Ama Abdullah Avcı öyle değil. Rakibi uyutmak istiyor. İlk yarıda yüzde 49’da kalan topa hakimiyetin ikinci yarıda yüzde 65’lere çıkışı bu kontrol deliliğinden. Her an kontrol istiyor. Galatasaray da buna uydu. ‘Bir kontra gelirse ne âlâ’ dedi.
Gecenin sorusu
Artık tek bir soru var. Bir santrfor gelecek mi? Bunu iki takım için de sorabiliriz.
Maçın starı
İrfan ilk yarıda iyiydi. Ama özellikle üzerinde durulması gereken Feghouli. Dün 90 dakikalık değildi. Ancak Galatasaray’ın hücum adına yaptığı tüm olumlu girişimlerde o var.
Maçın olayı
Galatasaray 8 puan gerideyken ikinci yarıda Selçuk da oyuna girmişken oyunu alamıyor. Halbuki ilk yarıda topa daha fazla sahipken bunu yapmışsanız ikinci yarı ihtiyaç varken yapabilirsiniz. Başakşehir istediği gibi oynadı.
Kısa mesaj
Terim belli ki devre arasını bekliyor. 8 puan kapanır diyor. Riskten kaçınması bundan.
‘’Oyuncuları dipten çıkarmalı‘’
Öncelikle Ersun Yanal bu takımı, kadroyu beğeniyor. “Bu takım bu kadar oynar” fikrine katılmıyor. Sonra... Hoca çok güçlü bir şekilde geldi ama kariyer olarak en güçlü halinde değil ve yeniden öyle olmak istiyor. En büyük avantajlar bunlar. Bu çerçevede hiçbir şey yapmasa takımda bir elektrik yaratır. Yanal’ı taraftar sever ama oyuncular için aynı şeyi söylemek çok mümkün değil.
İyi polis kötü polis
Terstir. Bu tersliği kadroda bir silkinme yaratır. Bu kesin. Öte yandan antrenmanı eğlencelidir. Bireysel olarak ayrı progamlar verir, fiziksel gelişim sağlar. Taktik açıdan karmaşık değildir. Oyuncu kolay anlar. Sıkıdır. Oyuncular kendisini asla rahat hissetmez. Bu avantajlar ve dezavantajlar yaratır. İdari ve sportif yönetimin mutlak denge yaratması gerekir. Yani iyi polis kötü polis şart.
Yardım alması şart
Yapılacak transferler bir yana asıl beklentim bazı oyuncuların düştükleri dipten yukarı tırmanmaları. Şener, Slimani, Topal vs... İletişim ve oyuncu ilişkileri konusunda ona, bazen ona rağmen yardım etmek şartıyla Fenerbahçe hareketlenir. Ne kadar yukarı çıkar göreceğiz.
‘’Beşiktaş oyunu alamadı‘’
Son 7-8 dakikadaki Malmö yorgunluğundan birşey çıkmamasının hesabını da Q7’ye kessek haksızlık olmaz. Malmö bir ABBA değil ama kesinlikle İkea... Hiçbir şeyi yanlış yapmadılar. Hiçbir ekstraları da yoktu. Orta sahada Bachirou mükemmel bir basitlikle oynarken Rosenberg her seferinde hem orta saha hem orta saha olmayı başardı. Birbirlerine yakın oynadılar ama iyi açıldılar ve aldıklarında topu çok iyi dolaştırdılar. Takım şekli açısından yanda Şenol Güneş sürekli kaymaları hatırlattı. Uwe Rösler neredeyse seyrederek takımının nasıl bu işi yaptığını izledi. İkinci yarıda bu oyuna ön alan baskısını da eklediler. Dönen topları da toplamaya başladılar. Takım şekli ve ve pas trafiği Beşiktaş’ın topu kaybetmesiyle arttı. Korkunç bir derinlik eksikliğinde mükemmel bir baskınla işi bitirdiler. Beşiktaş’ın maçın başında Pektemek’le kaçırdığı bir bir pozisyon ve korner karambolü sonrası oyunu hiç alamadığını, maçı dakika dakika terk ettiğini görmek üzücüydü.
Gecenin sorusu
Q7’nin bu kaçıncı kendisni kaybedişi? Yaşadığı sıkıntıyı anlıyorum. Takım gitmiyor. Ama liderin o olması gerekmez mi?
Maçın starı
Bachirou gerçek bir çapa gerçek bir oyun merkeziydi. İki yönlü oyunu gösterişsiz bir şekilde sergiledi. Sertikle değil, akılla, iyi yer tutarak, takımın her bir bireyi için iyi bir yardımcı olarak.
Maçın olayı
Geçen sene Şampiyonlar lideri grup lideri olan bir takımın 1 senede bu kadar gerilemesini anlamak da anlatmak da zor. Necip, Dorukhan, Oğuzhan savunma üçgeniyle oynamak gibi sebeplerin sonucu bu. Pektemek’in maalesef hep -miş gibi oyununun da.
Kısa mesaj
Bir yılda bu dağılma ve gerileme kurumsallığa da planlamaya da uymuyor
‘’Sadece coşku yeterli değil!‘’
Galatasaray olağanüstü bir baskıyla başlayıp, yine çok güçlü bir baskıyla maçı tamamladı. Ve kalesine gelen her top da gol oldu. Halbuki maç öncesinde bildiğimiz neydi? En önemli direnç noktası Muslera ve Galatasaray. 60’tan sonra fizik olarak düşüyor. Şampiyonlar Ligi bildik sürprizsiz performanslar ister. İçerideki Lokomotiv maçının dışında biz Galatasaray’dan ne göreceğimizi hiç bilemedik. Ve gördüğümüze de hep şaşırdık. İki Porto maçında beklediğimizin üzerinde bir oyunla skor alınamadı. 2 Schalke ve deplasmandaki Lokomotiv maçlarında ise değerlendirecek bir oyun dahi yoktu. Bunu salt santrfor eksikliğiyle anlatmak zor. Coşkuyla kırabildiğin pas oyunları geçen sezonun başından beri Sarı-Kırmızılılar’ın oyun oynayabildiği maçlar oluyor. Ancak pas galip geldiğinde ya da kontra oyunlarında kırılan Galatasaray oluyor. Galatasaray’ın iyi bir santrfor kadar ihtiyaç duyduğu kontrollü bir set oyunu. Salt coşkuya yaslanmak yüksek ve gereksiz riskler de getiriyor çünkü.
Gecenin sorusu
Ozan yanında Ujfalusi, Popescu tarzı bir usta olsa üzerindeki baskı az, öğrenecek çok şey olsa hayat daha güzel olmaz mıydı?
Maçın starı
Kaçırdığı penaltının sonucu ağır olsa da Feghouli’nin bu performansına Galatasaray’ın ihtiyacı var. Dün Sarı-Kırmızılılar’ın hücumunu çok iyi yönetti. Sadece Eren değil, Onyekuru ve Rodrigues de onu daha iyi anlayabilseler Sarı-Kırmızılılar için işler çok daha kolay olacak.
Maçın olayı
Eren’in attığı golden sonra yuhalanması... Kuşkusuz tepki sadece kaçırdığı 2 net pozisyona değil. Gomis’in yokluğuna, takımın aradığı santrfor performansının alınamayışına. Ancak ne olursa olsun. Maç sırasında hele de bir gol attıktan sonra ıslıklamak yararsız.
Kısa mesaj
Galatasaray, Porto’ya karşı oynadığı oyunu kimseye oynayamıyor.
‘’Fenerbahçe Light‘’
Fenerbahçe kendi seyircisi dışında kimseyi korkutmuyor. Bu hafta itibarıyla bütün maçları seyretmiş biri olarak ligin tartışmasız en kötü futbol oynayan takımı olduğunu söyleyebilirim. Boş pas yapıyorlar. Boşuna pas yapıyorlar. Santrfor performansı yok. Orta saha direnci yok. Takım boyu çok uzun. Yüksek yüzdeyle gol yiyorlar. Bu takımın adı Fenerbahçe olmasa küme düşmenin en büyük adayı olur. Ümit kesilen takım yani. Adının Fenerbahçe olması bu adaylığı geçersiz kılmıyor. Sadece biraz ümidi var Fenerbahçe’nin. Adının getirdiği bir ümit.
Koeman ‘Valbuena takımı’yla bir kıpırdanma sağlamıştı. Ancak o ve Jailson’un yokluğunda bu plan uygulanamaz oluyor. Başka da bir plan yok.
Dün Akhisar geri çekilip ceza sahasıüzerinde oyunu kabul ettiğinde de daha iyi olan taraftı, kalabalık çıktıklarında da... Ezici bir fark vardı arada. Çünkü Fenerbahçe hiçbir rakibini korkutmuyor. Bu Fenerbahçe değil Fenerbahçe Light...
Gecenin sorusu
Fenerbahçeli oyuncular uyuyabilecekler mi? 90 dakikalık uykudan sonra zor olur.
Maçın starı
Josue... Büyük bir rahatlıkla ve konsantrasyonla hem savunma hem hücumda takımını harika yönetmekle kalmadı, estetik de sergiledi. Uzun süredir onu bu kadar iyi görmemeiştim. Josue, tam bir yıldız performansıyla büyük bir güvenle rakibinin tüm zaaflarının üzerine gitti.
Maçın olayı
Slimani’nin hala ilk 11 oynaması. 13 Süper Lig maçında 1 gol 0 asistlik performansla dünyanın hiçbir takımında forma bulamazsınız. Kadroda kimse yok mu? U21’de kim varsa o oynar o zaman. Büyük hayalkırıklığı olmayı geçti artık utanç verici bir oyun oynuyor.
Kısa mesaj
Çözüm olacağını düşünmüyorum. Ancak Ali Koç’u getirenler Ersun Yanal’ı istiyor.
‘’Slimani defteri kapatmış!‘’
Trezeguet ilk yarıda topla en çok oynayan oyuncu. Kasımpaşa’nın bütün akınlarını organize etti. Fenerbahçe ona ilk faulü 53. dakikada yaptı. Diagne 2 golü de demarke pozisyonda attı. 6 pasın içinden savunma yerleşikken. Aynı zamanda topa sürekli sahip olan ikinci topları alan baskı kuran bir Fenerbahçe’den de bahsetmek mümkün. Valbuena ve Barış topla cirit attılar iki kanatta. Ama Slimani defteri kapatmış görünüyor. Bütün sorun orada başlıyor. Sorunun tamamı o değil ama puan durumunun ilk sorumlusu o... Öte yandan Kasımpaşa’nın hücumu ile savunması başka iki takım gibi. Öndekiler şampiyon olabilir. Savunma küme düşebilir. Fenerbahçe içinse durum farklı. İki hattın da pek oluru yok.
Gecenin sorusu
Barış ve Eljif dışında bu takımda kimlerin kalmasını istersiniz?
Maçın starı
Diagne. Çok güçlü, çok güvenli, çok teknik... Slimani ne değilse Diagne o. Kaçırdığı penaltı sonrası ayakta kalmayıp uçması onun hakkında çok şey anlatıyor. 5 sezon önce Juventus tarafından neden tercih edildiğini şimdi gösteriyor.
Maçın olayı
Özgür Çek’in kendi kalesine attığı gol jeneriklik. Onun adına büyük şanssızlık. Edouk’un Harun’un kurtardığı penaltı sonrası attığı golün iptali üzerine de konuşulur. Fenerbahçeliler de ihlal yaptığına göre tekrar gerekmez mi? Farklı yorumlar olacağı kesin.
Kısa mesaj
Fenerbahçe’de futbolu bırakmış oyuncular var. En azından bu seviyeden düşmüş ya da hiç çıkamamış olan.
‘’Düşük kalite yüksek mücadele‘’
Beşiktaş, maça geniş alanda sert bir baskı oyunuyla başladı. Savunmasını öne çıkardı. Galatasaray’ın muhtemel pas bağlantılarını kesti. Topu kaptıkları anda hemen geniş alana çizgiden çizgiye yayıldılar. Topu verdiklerinde alanı hemen daralttılar. Ama kalite eksik kaldı. Dolayısıyla çabuk top kaybettiler. Şenol Güneş, Atiba’yı oyuna alarak orta sahayı ele geçirmek istedi. Ancak olmadı. Savunmadan oyunu kuramadılar. Atiba, Dorukhan, Medel üst üste bindiler akın geniş yaratamadılar. Quaresma ve kanada giden Ljajic de takımdan kopuk kaldı. Mustafa ise sadece mücadele etti. Ama Fernando topu her seferinde çıkardı. Forse ettiler rakip alana gittiler ama yine Maicon’u ileri sürene kadar elle tutulur bir plan üretemediler. Hem oyuncu hem de plan olarak düşük kalitede yüksek mücadele oldu. Çok enerji sarf edildi... Kontrolsüz bir sarfiyat...
Gecenin sorusu
Verilen verilmeyen penaltılarda Necip- Onyekuru kararına itiraz edebilirim. Faul elle oynamadan az da olsa önce. Çakır bunu nasıl yorumladı merak ediyorum. Öte yandan Onyekuru’ya da sormadan edemeyeceğim: Orada kolunu uzatmaya ne gerek var?
Maçın starı
Yıldız statüsünde bir oyuncu bulmak kolay değil. Görevlerini yapmaya çalışan bir kaç oyuncudan bahsedilebilir. Pektemek’in, Vida’nın çabası, Fernando’nun 2. yarıda topu çıkaran adam olması vs. Ama yıldız performansı? Hayır yoktu.
Maçın olayı
Geçen sene sonunda birisi çıkıp ‘Beşiktaş ve Galatasaray, Vodafone’da karşılaşacak ve biz bu oyunu mücadele üzerinden anlatacağız’ dese dalga geçerdik. İyi baskın oyunu oynayan bir ekiple iyi pas oyunu oynayan iki takımın 5 ayda bu noktaya gelmiş olması inanılmaz.
Kısa mesaj
Kontrolsüzlüğü maçın sonunda Galatasaray tüm riskleri almışken Caner ve Quaresma’nın kaçırdığı kontralardan daha net ne anlatır?