‘’Bir plandan fazlası‘’
Çağdaş Atan eksiklere ve kulübe dezavantajına rağmen maça lider zihniyetiyle çıktı. Marafona’dan başlayan bir pas örgüsüyle oynadılar. Uzun vurması gerektiğinde bile bunu ayağa yapan bir takım. İlk yarıda yakın topa sahip olma oranı vardı ama sanki hep onlar oynuyor gibiydi. Siopis’in liderliğinde erken presle özellikle Atiba-Souza bağlantısını çok iyi kestiler. Aslında bu kadar değil tabii. Rosier’nin hem hücuma desteğini kestiler hem de bu oyuncuyu sürekli hücumcusuyla birebir bıraktılar. Efecan’ın dinamizminden yararlanabiliyor olsalar daha geniş alanda ve hızlı hücum etme şanları olabilirdi. Bu olmayınca, Beşiktaş savunma kurgusu da sağlam durunca istedikleri netlikte pozisyonlara girmediler. İkinci yarı başındaki Beşiktaş ön alan baskısını da yine ayağa pasla kırdılar. Souza oyuna hiç giremedi, Atiba çok az... Aboubakar’ı da harika kontrol ettiler. Pas aldırmadılar ya da koridoruna savunma deparları atarak bu güçlü silaha set çektiler.
İmkan tanımadılar
Attıkları ikinci goldeki sabır, soğukkanlılık, hücumun yönünü değiştirmeleriyse derslik. Kırmızı kart sonrası topu verdiler. Ama Güven’in karambolde önüne düşen top ve Efkan’ın soğuk olmasından kaynaklanan gelen penaltı dışında imkan tanımadılar. Şu bir gerçek ki Çağdaş Atan ortaya bir planın fazlasını koyuyor.
‘’Takım raydan çıkmış‘’
21. dakikada evinde 2-0 geri düşünce ‘Eyvah!’ mı diyorsun, yoksa ‘Hadi arkadaşlar. Düzeltiriz!’ mi? Fenerbahçe ‘Eyvah!’ diyor. Aşırı gerginler. Sorunları büyüten bu. Öte yandan Malatya 4 santrforla 1-0’a kadar stoperlere baskı yapan ama dengeli bir oyun sergiledi. 2- 0’a kadar tam saha presle topu çok iyi gezdiren, Fenerbahçe’nin hatlarını biribirinden kopartan sağlam ve rahat bir oyun... 2-0’dan sonra da oyun merkezini geri çekip rakibi erken ortalara zorlayarak rahat karşıladıkları bir savunma... Malatya mükemmeldi. Fenerbahçe gergin, ağır, tedirgin paslaşan çok stresli bir ekip. Fenerbahçe, Malatya’nın kontrolünde uzak şut ve kalabalığa orta dışında üretemedi. Hamza Hoca’nın savunmasını enine ya da boyuna genişletecek bir girişimde de bulunmadılar, bulunmadılar değil. Savunmada duran top yan top sorunları da devam edince eksiye düştüler. Merkezi kullanamadılar. Takım raydan çıkmış görünüyor. Raya girmek için ilk şart bu gerginlikten kurtulmak.
Gecenin sorusu
Oyun istatistiklerde olduğu gibi %66’ya %34 Fenerbahçe’de mi gerçekten? Her saniye %100 Hamza Hoca’daydı halbuki.
Maçın starı
Kubilay Kanatsızkuş sistemi mükemmel işleten olağanüstü bir pivot performansı gösterdi. Umut da her Fenerbahçe maçında olduğu gibi %150’yle oynadı. Oyunun mimarı Hamza Hoca’yı unutmamak lazım. Rakibin tüm sorunlarını büyüttü.
Maçın olayı
Fenerbahçe’nin bilgeliğe, soğukkanlılığa, kontrole ihtiyacı var. Volkan Demirel, Emre Belözoğlu, Ali Koç ve Erol Bulut; doğru organize olursa inanılmaz bir enerji üretebilir, organize olamazsa Çernobil de olabilir...
Kısa mesaj
Caner olağanüstü ortalar yapan bir oyuncu. Ancak futbolda ‘ortacılık’ diye bir pozisyon yok. Bu yüzden tutunca ‘yıldız’ tutmayınca ‘sorun’ oluyor. Caner değil, durum...
‘’Cebelitarık hariç hepsi!‘’
Bu grupta Cebelitarık dışında herkese kaybedebilir ve herkesi yenebiliriz. Hollanda son karşılaştığımızdan beri yükseliş trendine girdi ama maksimumda değiller. Hoca değişiklikleri kadroda süreklilik sağlamak konusunda çektikleri sıkıntı da bir gerçek. İtalya’ya kaybettiler ama zor gol yiyorlar. Dikkatli olursak ve kadromuz tam olursa Fransa’dan 4 puan almış bir kadro olarak yapabiliriz. Norveç de 3. torbanın zor ekibi. Umarım bu iki ekiple arka arkaya karşılaşmayız çünkü iki takım arasında oyun tarzı açısından büyük fark var. Bu tip durumlarda sallanıyoruz. Dikkatimiz dağılıyor.
İyi odaklanmalıyız
Norveç, 2022’yi hedefleyen yeni ve sağlam bir jenerasyona sahip. Sörloth ve Haaland’a sahip bir hücum gücünden bahsediyoruz. Sırbistan’a kaybettikleri kritik Play-Off maçı onlarda bir stres yaratmış olabilir ama sağlam dersler çıkarmış olmaları da mümkün. Karadağ’ı da küçümseyemeyiz. Kendi denkleri ve bir üst seviye karşısında başarılılar. Yani sonuç itibarıyla belirleyici olan bizim oyunumuz olacak. İyi odaklanmak, iyi savunma performansı. Hücumu her halükarda yaparız.
‘’Beklenmedik bir düşüş‘’
Beşiktaş maçındaki çok kötü oyun ve sonuçtan sonra gelen galibiyet önemli. İlk yarıda sadece Caner’in servislerinden oyun 4’e 5’e gidebilirdi, bu doğru. Türkiye’de hiç çıkmayan tarzda bir itiraz sarı kartından Serdar Aziz’in atılışı da takımı etkiledi. Buna da itiraz yok. Ancak ne olursa olsun 2-0 önde şampiyonluk adayı bir Fenerbahçe, lig 20.'sine karşı 10 kişi de olsa pas yaparak oyunu soğutabilmeli. Oyunu kalesinden uzağa taşıyabilmeli. Elinde Sosa, Caner, Gökhan, Ozan, Pelkas, Cisse, Valencia vs vs. varken pas dizileri oluşturabilmeli. Bu yetenek ve tecrübe seviyesindeki bir takım 40 dakika bu kadar mahkum oynamamalı. Fenerbahçe 10 pas ve üstü dizilerde ligin 14.’sü. İki pas yaptıktan sonra hemen topu karambole vuruyorlar. Bir şekilde top ileri çıkarıldığında ise orta yapılıyor. Erol Bulut’un yeni alternatifler bulması şart. Bu kadar kolay top kaybedilmez.
Gecenin sorusu
Ali Palabıyık bundan sonra bu seviyedeki itirazlara sarı kart gösterirse ne olur? Ne saçma bir soru aynı maçta daha fazla itiraz edenlere bile sarı göstermedi ki!
Maçın starı
Maçın skorunu tayin eden 4 temel oyuncu vardı. Altay maçın son bölümünde çok önemli kurtarışlarla direnç noktası oluşturdu. Penaltı ve fazlasını kurtardı. Ben oyumu Altay’a veriyorum.
Maçın olayı
Maçın yıldızının Altay oluşu üzerinde durulmalı. ‘Hakem bizi doğradı’ bunun cevabı değil. Eğer gol buluyorsan ve pozisyon vermiyorsan topa sahip olmaya mecbur değilsin.
Kısa mesaj
3 puan hayata döndürdü ama futbol gelişmek bir yana sezon başının da gerisine düştü. Savunma geriliyor, hücum gelişmiyor.
‘’Dinamizm‘’
Galatasaray’ın özellikle ilk yarıda, karşı presle sağladığı rakip yarı alan oyunu takdire şayan. Yüksek bir dinamizmle hemen topları geri kazandılar, geniş alanda hücum ettiler. Feghouli’nin oyunu geriden organize edişi, Oğulcan, Taşdemir, Kılınç’ın bu oyuna verdiği dinamik iki yönlü destek çok değerliydi. Topa sahip olup akın sürekliliği sağladılar. Bunun karşılığı olan sayıda olmasa da 2-3 net şans da buldular. Sayısal durumdan bağımsız olarak geçen haftaki netlikte, golcüyü demarke netlikte pozisyonda buluşturma konusunda 2 hafta önceye dönülmüş gibiydi. Burada bir gerileme olsa da Diagne’nin büyük bir beceriyle attığı golden daha net 2 pozisyonu çok kötü vuruşlarla harcadığını söylemek lazım.
Kerem gecenin bonusu
Geçen haftaki oyun ve istatistikler standardı çok yukarı çektiği için burada bir eksiklik görmek haksızlık olabilir. Ancak üzerinde durulması gereken bir eksiklik de var. Geçen haftadan farklı olarak Hatayspor’un özellikle orta sahada tek bir verkaç yapabildiğinde savunma kanatlarının arkasına direkt toplarla kaçabildi. Özellikle ikinci yarıda Gökhan Karadeniz’in oyuna girişiyle kırmızı kart görüşü arasında geçen 17 dakika boyunca Hatayspor iki çok net gollük pozisyon ve kesin bir saha hakimiyeti sağladı. Son 2 haftadan farklı olan buydu. Gökhan oyundan atıldıktan sonra ise perde kapandı. Genç Kerem’in attığı gol gecenin her anlamda bonusu oldu.
‘’Takdiri hak ediyor‘’
Beşiktaş özellikle rakip yarı alana yerleşip orada pas yaparken son derece iyi durdu. Takımın şekli, pas akışı, alan kullanımı, alan boşaltma, hemen her şeyi doğru yaptılar. Yine Fenerbahçe maçında olduğu gibi rakibin pas kanallarını tamamen tıkadılar. Eksik kalan sistemi daha etkin kılacak, pozisyon yaratacak santrfor arkasındaki performansı. Oradaki oyuncu çabuk ve yaratıcı top kullanmalı. Dün Mensah’ın hareketli olduğu, çabuk düşünüp uyguladığı her atakta Kasımpaşa savunmasını zorladılar. Hem bu hem Koomson’un sakatlığı sonrası Aboubakar’ın sol kanattaki inişlerinde engellenememesi, Beşiktaş’ın tüm hücum unsurlarını rahatlattı. İlk gol sonrası özellikle kendi sağ kanatlarını çok etkin kullandılar. Kırmızı kart sonrasında ise her şey bitti. Beşiktaş rahat kazandı.
Gecenin sorusu
Kasımpaşa’da Kemal Özdeş göreve gelir mi? Diye sormuyorum. Fuat Çapa gidip, bir daha gelir mi?
Maçın starı
Aboubakar maçın fark yaratan oyuncusu. Geçen hafta olduğu gibi tüm tıkanıklıkları açıyor. Bunu bazen ince işçilikle yapıyor, bazen de kapıyı kırıyor. Bu kadar az forma giydikten sonra bu dönüşü, takdiri hak ediyor.
Maçın olayı
Mensah’ın oyununun dönüşmesi, defansif olarak etkinliğinin artması, maç içindeki dalmalarının minimuma inmesi hatta tamamen bitmesi Beşiktaş’ın oyununu oturtması açısından önemli. Onun etkinliği, herkese katkı veriyor.
Kısa mesaj
Başakşehir ve Fenerbahçe maçlarından sonra bu galibiyet bu kadro için level atlamak demek. Güven limiti zirve yapar.
‘’Şampiyonlar Ligi'ne damga vurdu‘’
Bir Şampiyonlar Ligi gecesine bu derece damga vurmak herkesin yapabileceği bir şey değil. İrfan Can 2 şahane gol attı. Sonra serbest vuruşta topun başına geldi. Deniz Türüç’ün ManU maçında attığı olağanüstü golden sonra bu topu İrfan’a bırakmış olması nasıl alevlendiğini anlatıyor. Topun başına geldiğinde kaleci dahil herkesi gole inandırmıştı. Bu performansıyla İrfan herhalde tüm üst düzey teknik direktörlere hayal ettirmiştir. Burası kesin. İrfan Can’ı kutluyor ve gerçeklerimize dönüyorum.
İki maçta da yediğimiz gollerde dikkat çekici olan yüksek tempoda, kontrol, pas, şut becerisiydi. Bu gollerin ‘her şeyi öğretebilirsin ama yetenek doğuştan gelir’ tezini çürüten organizasyonlar oluğunu düşünüyorum. İrfan Can nefis 3 gol attı. Ancak Leipzig’in attığı goller farklı. Leipzig’in gollerinde öğrenilmiş bir ‘Xavilik’ ve ‘Messilik’ var. 3. golde Olmo’nun bileşik hareketle attığı golde de, ikinci goldeki pasda da ilk maçtaki iki golde de bunları görmek mümkün. İşte artık fark burada açılıyor. Bireysel taktikte. Barça ve Bayern’i geçtim, Leipzig’de bu farkın belirginleşmesi ürkütücü. Biz daha takım yapılarını kurmakta, ekip taktik ve stratejisini kurmakta bocalarken vasata yıldızlık öğretiyorlar.
‘’Sergen Yalçın'a cevap veremedi‘’
Erol Bulut’un maça başladığı 11’i ve ilk planıyla ilgili sorun yok. Lemos’un hızına, Novak’ın daha iyi savunmacı olmasına, Gökhan’ın tecrübesine güvendi. Sorun, Bulut’un Sergen Yalçın’ın planına cevap verememesi. 2. yarıda oyuncu değil plan değiştirmek, kesin bir üstünlük sağlayan Beşiktaş orta sahasına cevap vermek çözüm olabilirdi. Ademi ve Cisse’yi birlikte sahada tutup rakibin güvensiz stoperlerini sarsmak mümkündü.
‘Vasat bile değillerdi’
Erol Bulut’un Beşiktaş derbisinde sahaya sürdüğü 11 çok tartışıldı. Bulut’un başlangıç planı ve kadrosu doğru muydu?
“Erol Bulut’un ilk 11’i ve ilk planıyla ilgili bir sorun yok. Lemos’un hızına güvendi. Novak’ın daha iyi bir savunmacı olduğunu düşündü. Gökhan’ın da tecrübesini önemsedi. Ancak başta bu oyuncular olmak üzere direnç noktası oluşturamadılar. Bunun sebebi Sergen Yalçın’ın planının nefis işlemesi. Atiba’ya baskı olacağını bildiği için oyunu Souza ve Mensah üzerinden çok iyi yönlendirdi. Fenerbahçe, Altay’dan Perotti’ye kadar dağıldı. Stoperlere baskı yapmayıp orta sahadan baskıya başlamak isteyen Fenerbahçe tuzağa düştü. Hiçbir oyuncu kendi vasatında değildi.”
‘2 santrfora orta yapsa!’
İlk golü atan Papiss Cisse’nin devre arasında oyundan alınması, maçın en çok konuşulan konularından biriydi. Bu değişiklik için biraz daha beklenmeli miydi?
“Erol Bulut, Sergen Yalçın’ın oyun planına cevap veremedi. Baştaki plana itirazım yok. Ancak 2. yarıda oyuncu değil plan değiştirmek, kesin bir üstünlük sağlayan Beşiktaş orta sahasına cevap vermek çözüm olabilirdi. Misal Ademi ve Cisse’yi birlikte sahada tutup güvensiz stoperleri sarsmak mümkündü. 3-5-2’ye dönerek Ozan-Mert ve Gustavo ile orta sahada sayısal üstünlük sağlamak da. Ama sadece oyuncu değiştirip 1 kişiye orta yapan, topu almak istemeyip buna mecbur kalan bir Fenerbahçe izledik. Halbuki Caner orta yapacaksa 2 santrfora yapsa daha iyi değil mi?”
‘Organize akın gelişmeli’
Fenerbahçe, Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra bile rakibine üstünlük kuramadı. Bunun sebebi nedir?
“Fenerbahçe, ceza sahasında biten organize atak kurmada ligin 15.’si. Sürekli topa sahip olmak zorunda değilsiniz kuşkusuz. Topa az sahip olarak da maç kazanılır. Ama şampiyonlar yüzde 90 oranında daha fazla topa sahip olan takımlardan çıkıyor. Sezon başından bu yana Fenerbahçe’yi övdüğümüz çok şey var ama organize akınla rakibi baskı altına almak bunlardan değil. Burada gelişim sağlanması lazım.”
‘Daha alınacak 90 puan var’
Erol Bulut, Pelkas’ı oynadığı 6 maçta da oyundan aldı. Geride kalan 10 haftanın 4’ünde devre arasında oyuncu değiştirdi. Bulut’un genel olarak tercihleri ve oyuna müdahaleleri konusunda ne düşünüyorsunuz?
“Ben burada bir sorun görmüyorum. Sorun oyun tıkandığında başka bir planla cevap verememek. Sergen Yalçın şahane bir plan yapmıştı ama sorunlu savunmasına bir iki darbe indirilse başka bir çözüm bulamayabilirdi. Fenerbahçe elinde çok iyi orta saha ve hücum oyuncuları olmasına rağmen rakibinin planına bir karşı plan geliştiremedi... Bütün bunlar bir yana yeni kurulmuş bir takım için bu yenilgiden sonra gereğinden fazla çıkarım yapmak doğru değil. Hâlâ alınacak 90 puan var ve bu ligde şampiyonun 90 puan çıkarmasını beklemiyorum. Hızlı ve radikal hamlelerle yeni çözümler üretmek lazım.”