Arama

Popüler aramalar

‘’Fenerbahçe skoru ortalarla aldı‘’

Fenerbahçe Valencia’yı kullanamadığı geçtiğimiz 5 haftada ön alan baskısı ve rakip savunmayı tedirgin etme açısından çok geriledi. Belki seçilen oyunun ilk kaçak yaptığı yer de burasıydı. Erol Bulut net 2 santrforla, Thiam ve Ademi’yi ön alan baskısı için seçmiş olmalı. Ancak maçın başında bu olmadı. Başakşehir oyunu Mahmut ve İrfan’ın etkin oyunlarıyla aldı. Akın sürekliliği de yakaladılar. Fenerbahçe ne pas oyunuyla ne baskıyla oynuyordu ve aslında ne oynadığı yine çok belli değildi. Konuk ekibin Visca ve Ba’dan yararlanamıyor oluşu ve Aleksiç ve Deniz’in oyuna giremeyişi 20’den sonra işi değiştirdi. Fenerbahçe’nin bildiği tek plana dönebilmesine imkan verdi. Caner yine öldürücü ortalar yapmaya başladı. Başakşehir’in kompakt oyunu koptu. Ancak yine de denge biraz olsun Başakşehir’den yanaydı. Ortalarla ev sahibi skoru aldı. Sonrasında gelen kırmızı kartlar da maçı bitirdi.

Gecenin sorusu

Faulü yapan Skrtel’in değil de rakibine müdahale etmeyen Rafael’in sarı kart görmesine müdahale edemeyen ya da etme hakkı olmayan VAR’ın varlığının tartışılması normal değil mi?

Maçın starı

Kırmızı kart gören İrfan’ın ve maçın başındaki Mahmut’un performansları arkadaşlarından destek görse belki bu 2 isimden biri bu unvana layık olabilirdi. Bunun ışığında yaptırdığı 2 penaltıyla morali dibe vuran Tisserand’ın maçı 2-1’e getiren golü onu ön plana çıkarıyor.

Maçın olayı

Maç 0-1’ken Gustavo’nun önce topa müdahale etmiş dahi olsa tabanla Hasan Ali’nin kaval kemiğine girişine VAR’da 2 dakika izleyerek verdiği sarı kartın kırmızıya dönmeyişi tartışılacak bir karar. Rafael’in bir pozisyonda 2 sarı karttan atılması da öyle. Gelişi sertti ama faulü yapan Skrtel’di.

Kısa mesaj

Fenerbahçe kazandı ama hâlâ geçerli bir oyunu yok. Erol Bulut’un oyunu çeşitlendirmesi ve topa sahip olunan bir oyun da bulması şart. En azından alternatif olarak.

24 Aralık 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Zirveye Taylan damgası‘’

Galatasaray, mükemmele yakın bir alan paylaşımı/baskı ve pas trafiği sağladı. 12. dakikadan sonra Göztepe, oyuna net şekilde hükmetti. Taylan'ın 3. goldeki becerisi ise büyük takımların ihtiyaç duyduğu dokunuşlardan biriydi.

Göztepe oyuna Karagümrük’ün oyun şablonu üzerinden başladı. Ama maç başında ne savunma merkezi aynı seviyede pas dağıtabildi, ne de elde Biglia ve Aatıf’ın merkez orta saha performanslarına sahiptiler. Diagne’nin arkasındaki 4’lü hareketli ve becerili grup, nefes aldırmayan bir baskı yapınca plan yürümedi. 12. dakikada maç 2-0 olmuştu ama daha fazlası da olabilirdi. Galatasaray, mükemmele yakın bir alan paylaşımı/baskı ve pas trafiği sağladı. Arda’nın golündeki direkt oyun 2. bölgeden çıkışlar konusunda da çok tehditkar olacaklarını söylüyordu. Diğer yandan Arda, Belhanda ve Feghouli’yle bu baskıyı 90 dakika götürmek çok ihtimal dahilinde değildi.

Soğukkanlı kaldılar

2. golden sonra oyun ve baskı merkezini 2. bölgeye çekmek de bu iki sebeple mantıklıydı. Beklenmedik olan Göztepe’nin bu erken yıkıcı skora rağmen soğukkanlı kalabilmesiydi. İlhan Palut’un Hatayspor performansı sadece başarılı sonuçlar sebebiyle dikkat çekici değildi. Oyunla ilgili bir önerisi, yeni bir teklifi vardı.. Ve muhtemelen bu sebeple Mehmet Sepil yönetimi tarafından tercih edilmişti. İşte 12’den sonra tüm bunların izlerini gördük. Özellikle Soner ve Halil’in ekstra perfomansı ve ayağa pasla özellikle Galatasaray’ın sola kanadını iyi kullandılar. Taylan’ın Feghouli’ye attırdığı güzel gole kadar İzmir ekibi net bir şekilde oyuna hükmetti.

İstedikleri gibi olmadı

Soner’le kale ağzından kaçırdıkları pozisyon bir anlamda kaderlerini belirledi. Diğer yandan bu kadar kalabalık ve etkili hücum edebilmeleri de ligin geri kalanında aslından neler yapabileceklerini gösteriyor. Galatasaray 2-0’dan sonra istediği hızlı akınları istediği seviyede yapamadı. Oyunu verdiler. Taylan 3. goldeki becerisiyse bu tip sıkışan oyunlarda büyük takımların ihtiyaç duyduğu dokunuşlardan. Zirve için bunlar olmazsa olmaz.

23 Aralık 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Mükemmel final‘’

Penaltı golü sonrası zaten moral açıdan fazlasıyla kırılgan olan rakiplerinin üzerine hiç hız kesmeden gitmeleri, Beşiktaş’ın mental açıdan sağlamlığını gösteriyor. Dünkü maç, Siyah-Beyazlılar için mükemmel hafta sonunun mükemmel finali oldu.

Beşiktaş penaltıya kadar belki istediği tempoda topu çevirip çizgiye inemedi. Ancak riski artırırken savunma güvenliğini hiç kaybetmeden oyunu adım adım ileri taşıdılar. Oyun kilitlendiğinde ligde hemen her şampiyonluk adayı açık veriyor. İlk yarıda rakibe verilen 2 top dışında Beşiktaş bu açıdan kusursuza yakındı. Penaltı sonrası zaten moral açıdan fazlasıyla kırılgan olan rakiplerinin üzerine hiç hız kesmeden gitmeleri de mental açıdan sağlamlıklarını gösteriyor. Rakibi buyur etmediler, son darbeyi hızlı vurdular.

Penaltıya kadar Mensah ve Ghezzal’ın takımın biraz gerisinde kalması Aboubakar’ın savunma arasında yalnızlaşmasına neden oldu. Bununla bağlantılı olarak Erzurum’un dönen toplardaki çıkışlarında Rıdvan ve Souza gibi oyuncuların ekstra çaba sarf ederek açıkları kapamaları da son derece değerli.

Necip en iyilerden

Geçen hafta Alanyaspor, Beşiktaş’ın oyununu ön alan baskısıyla bozmuştu. Erzurumspor ise derin savunma tercih etti. Beşiktaş’ın alacağı riskleri özellike bek arkasına sarkarak değerlendirmeyi planlıyorlardı. Ancak Necip sarı kartlıyken Novikovas’ın oyundan çıkması ve akın yönünü tamamen kendi sağlarına çevirmeleri onları negatif etkiledi. İkinci yarıda oyunu tamamen Beşiktaş’a verdiler, Necip de sahanın en iyilerinden oldu. Beşiktaş için mükemmel hafta sonunun mükemmel finali oldu.

21 Aralık 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Radikal kararlar şart‘’

Sangare’nin pasında Pelkas’la bir beraberlik golü bulmuş olsa da Fenerbahçe için bütün bir ilk yarının futbolsuz geçtiğini söyleyebiliriz. Birbiriyle uyumlu herhangi 2 oyuncu yoktu. Kadro farklı ama oyun aynıydı. Ne topu alıp oyunu yönlendirebilen bir takımdı ne hızlı bir geçiş oyunu oynayabilen bir ekip. Fenerbahçe zaten sezonun başından bu yana bunları çok iyi yapamıyor. Ama rakibe şans tanımayan bir savunma organizasyonu kurmuştu.

Geçtiğimiz birkaç hafta geri dönerken yaşadıkları sıkıntılar dün başka bir boyuta taşındı. Dün yerleşik savunmada, herkes yerindeyken 2 amatörce gol yediler. Pozisyonlar yakaladılar ama detayları halledemediler. 75’ten sonra Cisse’nin çıkışı ve Sumudica’nın savunmayı 3. bölgede ön alan presiyle başlatması Fenerbahçe’yi yine bozdu. Oytun’un hatalı kurdurduğu barajdan Kenan’ın attığı golle de hakettikleri galibiyeti aldılar.

Gecenin sorusu

Sosa’nın nesi var? Neden sahada yok ya da varken bile yok? Bu krizi kim düzeltecek?

Maçın starı

Sumudica, Fenerbahçe’nin 2. yarı başındaki oyunu ele almasına yol açan değişikliklere savunmayı daha da geride tutarak değil rest çekerek cevap verdi. Ön alan baskısına döndü. Buna yönelik değişiklikler yaptı. Ve Fenrebahçe’yi kalesinden uzaklaştırdı. Cesur, etkili ve sonuç getiren hamlelerdi bunlar.

Maçın olayı

Mert Hakan, Sivasspor’da ekstra işler yapan bir hücum oyuncusuydu. Büyüklerin ilgisini çekmesi gayet normaldi. Tabii aşama kaydetmesi gerekiyordu. Maalesef kısa parlamalar dışında bu gerçekleşmiyor. Sürekli zayıf işler yaparak Fenerbahçe orta saha standardını da aşağıya indiriyor.

Kısa mesaj

Fenerbahçe’yi ligin başında ayakta tutan Erol Bulut’un kurduğu iyi savunmaydı. İstatistikler orada duruyor. Ancak son haftalarda rakibe gerek olmadan kendi kendilerine gol yiyorlar. Saçma penaltılar, kırmızı kartlar ve yanlış barajlar... Erol Bulut’un radikal kararlar alması şart.

20 Aralık 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Roco'nun atılması tuzak oldu‘’

Karagümrüklü Roco kırmızı kart görmese Galatasaray yine risk alır ama beraberliği cebine koyar, bu kadar açık bırakmazdı. Bu kart riski daha da büyütmesine yol açan bir tuzak oldu.

Bay geçen takımlardan sıklıkla duyduğumuz ‘ritim kaybı’ Galatasaray’ı da etkilemiş olmalı. Arda, Belhanda, Feghouli sonrası alternatif orta sahayla kompakt oyunu yakalamışken girilen aradan iyi etkilendiklerini söylemek zor. Üstüne bu oyuncuların kulübede oluşu da belki sahadakiler üzerinde bir negatif baskı yaptı. Bilmek zor.

Ancak bu kompakt yapıyı bozan aslında rakipti. Biglia ve Aatıf’ın son derece rafine pas oyunlarıyla taçlanan geriden ayağa oyuna, sürpriz bir şekilde Koray da çok olumlu bir katkı yaptı. Böylece Galatasaray ön alan baskı girişimini başlamadan bitirdi. Ev sahibi ilk 15 dakikada uzun ama ayağa toplarla rakip alana kolay ve etkili geçti. Sonra iki takım da kontrole geçti. Bu dakikalarda hala Galatasaray’ın bay öncesi oyunundan herhangi bir emare yoktu. Özellikle Emre Akbaba sahada yok gibiydi. Oğulcan da çok top ezdi. Bunlar oyunu temelden etkiledi.

Karambol oyunu oynandı

İkinci yarı Galatasaray seviyesinde olmayacak hamlıkta bir karşılamayla yenen golle başladı. Ndao’yu Sabo’nun yokluğunda ilk kez olması gerektiği gibi kullandılar. Sonra Galatasaray topa sahip oldu ama Diagne’ye topu indirmek konusunda sadece orta denediler. Böyle olunca akın dublajı ve sürekliliği yakalanamadı. Taylan, Biglia’yı mı kontrol edecek açık mı kapatacak soruları arasında kayboldu. Karagümrük orta üçlüsü ise yine oyunu iyi yönlendirdi. Eğer biraz daha seri olsalar Galatasaray’ın aldığı riskleri daha net pozisyonlara çevirebilirlerdi. 64’te yapılan 3 değişiklik Galatasaray’ın ön alanda topu kullanması ve Belhanda’nın organizatörlüğü gibi etkiler yapsa da yine uzun Karagümrük savunmasına orta kesmek dışında çok üretim olmadı. Bu kadar ayağı iyi oyuncu, yerden verkaçlarla çizgiye inmek konusunda yeterli değildiler. Karambol oyunu oynandı. Ama yine de penaltıdan beraberlik geldi. Belki Roco kırmızı kart görmese Galatasaray yine risk alır ama beraberliği cebine koyar, bu kadar açık bırakmazdı. Bu kart riski daha da büyütmesine yol açan bir tuzak oldu. Futbolu olmasa da heyecanı zirvede bir final aldı. Ndao’nun müthiş zeka ve becerisi ve Mevlüt’ün soğukkanlılığı maça damgasını vurdu.

19 Aralık 2020, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Eldeki kadro 3'lüye yakın‘’

Karacabey Belediye maçında ben de eldeki alternatif oyuncuların görev alması gerektiğini düşünüyorum. Ancak Erol Bulut açısından bakıldığında, muhtemel bir elenme, varolan krizi patlama noktasına getirebilirdi .Başından beri eldeki kadronun 3’lüye çok yatkın olduğunu düşünüyorum. Stoperde Gökhan ya da Novak’ın, kanatlarda Caner ve Sangare’nin yer aldığı çift santforlu bir kadro 3-4-1-2 dizilişiyle etkili olabilir.

‘Kadro seçimi anlaşılabilir’

Erol Bulut’un Karacabey Belediye karşısındaki kadro seçimi, as oyuncuları riske ettiği gerekçesiyle çok eleştirildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Erol hoca yeni bir diziliş ve sistem denedi. Muhtemelen oyun kurulumundaki değişiklikler sebebiyle bir de kaleciyi değiştirmek istemedi. Kaleci sadece topu tutan oyuncu değil, sistemin işleyişinde de temel rolü var. Hem 3’lüye yakın bir savunma hem de baklava orta saha gibi oynayınca herhalde kaleciyi değiştirmeyi de riskli görmüş olmalı. Ben de eldeki alternatif oyuncuların görev alması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Erol hocayı eleştirmek yanlış değil. Ancak onun açısından bakıldığında şunu da unutmamak gerekir. Muhtemel bir elenme, varolan krizi patlama noktasına getirebilirdi. Onun yerine hoca sistemin işlemediğini görerek bir revizyon denedi. Bunun yanı sıra eleştiri oklarının döndüğü tecrübeli oyunculara da güvendiğinin altını çizmek istedi.

‘Transfer işi bırakılmalı’

Transferde son dönemde stoper ön plana çıksa da Gustavo’nun alternatifsiz olduğu görüşü de var. Orta sahaya takviye gerekir mi?

Fenerbahçe’nin kadrosu ve özellikle orta sahası, Beşiktaş ve Başakşehir ile birlikte şu anda ligin kağıt üzerinde en iyilerinden. Artık transfer falan işlerini bırakıp, kepengi kapatıp eldeki oyuncuları nasıl maksimum değerlendirebiliriz çalışmasına ihtiyaç var. Fazlasıyla transfer zaten yapıldı.

‘Fenerbahçe’nin planı önemli’

Gaziantep karşısında nasıl bir Fenerbahçe ve nasıl bir maç bekliyorsunuz? Kalede Oytun’un oynaması takımı etkiler mi?

Ben başından beri eldeki kadronun 3’lüye çok yatkın olduğunu düşünüyorum. Hocanın uygulamasında farklı olarak savunmada Gustavo’yu değil sol ya da sağ stoper olarak Gökhan Gönül ya da Novak’ın olduğu, orta sahanın kanatlarında ise Caner ve Sangare’nin yer aldığı bir yapının iki santrforla birlikte etkili olabileceğini düşünüyorum. Yani 3-4-1-2 gibi bir diziliş Fenerbahçe’nin elindeki kadroya uyar.

‘Gaziantep pozisyon veriyor’

Gaziantep’in doğru değerlendirildiğini düşünmüyorum. Evet, sonuç alabilen bir ekip. Sumudica pratik bir hoca. Ancak Başakşehir maçında İstanbul ekibinin bir gol kaçırma rekoru kırdığını söylemek mümkün. Yani Gaziantep pozisyon veriyor. Diğer yandan Sumudica çok başarılı bir dönem geçirse de büyük maç performansları oyun olarak asla diğer maçlara yaklaşmıyor. Galatasaray karşısında izlediğim Gaziantep korkunç bir durumdaydı.

‘Oytun’a güvenilebilir’

Dolayısıyla burada kritik olan Gaziantep’in performansından ziyade Fenerbahçe’nin ne seviyede bir plan ve direnç ortaya koyacağı. Erol hoca 3’lüye döner mi bilmiyorum ama sezon başındaki savunma standardı bile yeterli olabilir. Ben Oytun’un fiziğine rağmen ligdeki çoğu kaleciden daha dinamik ve çevik olduğu kanaatindeyim. İzlediğim kadarıyla üzerine yatırım yapılabilecek, güvenilecek bir standardı var.

‘Yönetime çok zarar verir’

Kicker’in iddiasına göre Max Kruse, Fenerbahçe’ye karşı açtığı 7.5 milyon Euro’luk tazminat davasını kazandı. Bu gelişmenin yönetim üzerindeki yansıması nasıl olur?

Ali Koç yönetimi futbolda başarıyı getiremeyebilir. Basketbolda sıkıntı da yaşayabilir. Sportif olarak her şeyin oturması zaman alabilir. Ancak böyle basit bir kontrat meselesinden 7.5 milyon Euro’luk bir zarar ortaya çıkacaksa insanlar, “Peki biz neye güvendik? En azından Koç ismi bunları ortadan kaldırır diye düşündük” diyecektir. Baştan beri takınılan, “Kruse bir pokerciydi” tavrı yanlıştı. Çünkü bir pokerci oyunu, riskleri iyi hesaplayabilen, karşısındakinin gözünün içinden zaaflarını anlayabilen adamlardır çoğu zaman. Kumarbaz ise farklıdır. O, en büyük riske bile bahis yapar. Eğer bu davanın sonu iyi hesap edilmediyse ve Almanya’dan gelen haberler doğruysa hesabın düzgün yapılamamış olması Koç Yönetimi’ne çok zarar verir.

18 Aralık 2020, Cuma 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Tur da var sıkıntı da‘’

Erol Bulut orta sahada baklavaya yakın bir oyun denedi. Ömer Faruk rakip savunma önündeki pencerede 10 numara/destek santrfor rolünde başladı. Bu tip bir görevde baklavanın ucunda, önünde 2 santrforla oynasa hem pas opsiyonu artabilir hem de oyun hızlanabilirdi. Ona destek veren Pelkas ilk haftalardaki akıcı oyunundan uzak kalınca sistem istenen seviyede işlemedi. Bu oyuna Sangare’nin verdiği destek ve takımın boyunu kısaltmaya dikkat edişleri başlardaki artılardı.

FORMA KAZANMAK İÇİN TIKLAYIN..

Organize olamadılar

Altay’ın kırmızı kartı sonrası ise Fenerbahçe dağınıktı. Hareketlilik az olunca, hem pas tercihi hem de pas hızı çok düştü. Oyunu akışkan kılamadılar.

Bu dağınıklık takımın boyunu uzattı. Sadık savunmada, Thiam hücumda rakiplerinden her zaman daha yavaş kalınca bu uzama daha da arttı. Karacabey’in korkusu da ortadan kalkınca oyunu yine verdiler. Fenerbahçe yine organize akınlar üretemedi.

Hoş bir mesaj değil

Hafta sonu da ceza sahası içinde biten ya da şutla sonuçlanan 10 pas ve fazlasıyla sadece 1 akın yapmışlardı. Bu sıkıntı devam etti. Karacabey’in lig seviyesi düşünüldüğünde bu hoş bir mesaj değil. Ancak asıl sıkıntı verici olan bomboş kontratlarda yapılan top kayıplarıydı. Ferdi, Thiam, Mert Hakan, Pelkas, Cisse, Ozan herkes Amerikan futbolcusu gibi ‘touchdown’a koşuyor gibiydiler. Sayısal olarak kalabalık olsalar da hiç tehdit yaratamadılar.

17 Aralık 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’İyi bir mesaj veremediler‘’

Galatasaray baskıyla akın sürekliliği sağlayacak temeli oluştursa da çizgiye inmek, ara pasları gibi işleri fazla yapamadı. 2 istisna var. Belhanda’nın nefis pasında Arda golü kaçırdı. Kaçırmayacağı bir pozisyonu. Kötü vurmadı, ‘gol olmaz’ vurdu. Standardın hafif de olsa üstüne çıkan, bekleneni veren, Emin ve Omar vardı diyebiliriz. Diğer hiç bir isim için ‘tamam’ demek pek mümkün değil.

Darıca Gençlerbirliği savunmada nasıl duracağını iyi sindirmiş bir takım. Ender Hoca oyuncularına evrensel anlamda bu şablonları öğretmiş. Derin savunmanın ötesinde kaymaları da gayet iyi yaptılar. Eksik kalan kalite seviyesini yükseltecek hızlı pas ve genişlemedeydi. Yoksa Galatasaray’a karşı iyi direndiler. İlk yarıda, 2. topları sürekli Galatasaraylı oyuncular almasına rağmen yapı dağılmadı.

Galatasaray baskıyla akın sürekliliği sağlayacak temeli oluştursa da çizgiye inmek, ara pasları gibi işleri fazla yapamadı. 2 istisna var. Belhanda’nın nefis pasında Arda golü kaçırdı. Kaçırmayacağı bir pozisyonu. Kötü vurmadı, ‘gol olmaz’ vurdu. Bu biraz fazla düşünmekten, otomatiğini unutmuş olmaktan. Rahatsızlığı sonrası durgun ve yorgundu. Diğerinde ise çizgiye indiler penaltıyı kazandılar.

‘Darıca’yı kutlamak lazım’

İkinci yarıda Darıca bu kez ayağa pasla çıkmayı da başardı. Ama aşırı heyecan ve yavaşlık fazlasını yapmalarını engelledi. Derli toplu futbolları için kutlamak lazım. Merak edilen detaylar gelince.

Terim’in muhtemelen 90 dakika sahada kalma garantisiyle oyun rahatlığı verdiği Ali Yavuz’un tam olarak gerginliğinden kurtulduğunu söylemek zor. Genç oyuncuların tam ideal bir takıma monte edilmesi, bu tip karma takımlara şans bulmalarından daha iyi sonuç veriyor.

Misal Belhanda’ya Feghouli’nin yardım ettiği, 3 Emre’nin baştan bunu tamamladığı oyunda durum farklı olabilirdi.

Bunun dışında standardın hafif de olsa üstüne çıkan, bekleneni veren, Emin ve Omar vardı diyebiliriz.

Diğer hiç bir isim için ‘tamam’ demek pek mümkün değil. İyi bir mesaj veremediler.

16 Aralık 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI