‘’Türkiye'nin gururu Filenin Sultanları!‘’
6’lı Finaller’de son Avrupa Şampiyonu Sırbistan’ı yenen Filenin Sultanları, şampiyonluk yolunda da voleybolun ekol ülkesi Brezilya’yı 3-0’la yıktı. Ay-Yıldızlılar bugünkü kupa maçında da bir başka devi, ABD’yi yıkmaya çalışacak.
Başarılı antrenör Giovanni Gudietti yönetiminde A Milli Kadın Voleybol Takımı köklü bir değişime gitti. Türk kadın voleyboluna uluslararası arena birçok ilki yaşatmış isim, kariyerini sonlandırırken, Filenin Sultanları’nın da gençleşme zamanı gelmişti. İşte bu yolda, bir tek tecrübeli voleybolcu olarak kaptan Eda Erdem Dündar’ın yer aldığı kadro tamamen jenerasyon değişimine girdi. Dünya Şampiyonası yılıydı, zaman kısıtlıydı, gerçi altyapılarda birlikte oynamış olsalar da, bu yeni ekip kısa sürede iyi bir uyum sağlamasının yanı sıra müthiş bir motivasyonla harikalar yarattı.
Tarihte 3. kez son 4’e kalmışlardı
1993’ten bu yana FIVB Grand Prix adıyla düzenlenen ve Uluslar Ligi olarak değiştirilen turnuvada, dünyanın en iyi takımlarıyla karşılaşan Filenin Sultanları, 6’lı Finaller’e çıkmakla kalmadı aynı zamanda tarih yazdı Gruptaki maçlarda son Avrupa Şampiyonu Sırbistan’ı 3-2 mağlup eden kızlarımız, ABD’yle birlikte yarı finale çıktı. Böylece Türkiye, 2012 ve 2014’te olduğu gibi tarihte 3. kez dünyanın en iyi son 4 takımı arasına girdi.
93 dakikada işi bitirdiler
Filenin Sultanları bununla da yetinmedi. Ay-Yıldızlılar dün oynadıkları yarı finalde, daha önce elemelerde 3-1 yenildikleri, Ze Roberto’nun öğrencileri Brezilya’yı yıktı. Turnuvanın son 2 yılın şampiyonunu işini 93 dakikada bitiren kızlarımız, güçlü rakibine set dahi vermeden sahadan 3-0’la galip ayrıldı ve tarihte ilk kez finale çıktı.
Final bugün TSİ 14.00’te
Uluslar Ligi’nde bugün final zamanı ve rakip; ev sahibi Çin’i 3-1’le geçen ABD... Filenin Sultanları, bu sezon iki kez 3-2’yle ellerinden kaçırdığı ABD’yi bu defa şampiyonluk maçında yenmeye çalışacak. Mücadele TSİ 14.00’te başlayıp, S Sport’tan naklen yayınlanacak.
‘’Kaçınılmaz mağlubiyet‘’
Euroleague’deki ikinci şampiyonluğu kazanmamak için hiçbir neden yoktu!.. Taraftar, Ülker Arena’yı aratmayacak şekilde Stark Arena’yı doldurmuş, Zalgiris Kaunas engeli aşılmış, Obra ve askerleri beklenen performansı sergilediğinde yenemeyeceği de takım yoktu. Finaldeki rakip; Real Madrid’di. Üst üste sakatlıklar yaşamış buna rağmen Final-Four’a gelmişti ve tam kadro olarak Play-Off’larda mücadele etme imkânı yakalamıştı. Kolay olmayacaktı, mücadele de son dakikaya kadar devam etti. Ancak Fenerbahçe beklendiği isimlerden verim alamayıp, özellikle de ikinci yarıda savunmada düşüş yaşayınca, mağlubiyet de kaçınılmaz oldu. Maç boyunca adeta tek başına oynayan Melli’nin çabası ve son çeyrekte Ali Muhammed’in takımını oyuna ortak etmesi yetmedi. Real Madrid’in 20 yıllık Euroleague şampiyonluk hasretini 2015’te dindiren coach Pablo Laso ve öğrencileri, 85-80’lik skorla Belgrad’da ikinci kez kupayı havaya kaldırdı.
Ali Muhammed’in üçlüğü umutlandırdı
Karşılaşmanın ilk çeyreğinde Vesely’nin erken faul problemi dengeleri bozdu. Ancak Vesely’nin yokluğunu Ahmet’in müthiş performansı aratmadı ve 8 sayıyla takımını oyunda tuttu. Görev adamı Kalinic’le de Fenerbahçe öndeydi: 6-11. Llull ve Fernandes oyuna girer girmez, Doncic skorer oyununu sürdürdü ve Real Madrid’in ilk çeyreği 21-17 üstün kapatmasını sağladı. 2. çeyrekte takımını tek başına ayakta tutan Melli’nin şovu vardı. Melli, bu bölümde rakip potaya gönderilen 25 sayının 11’ini attı ve devre 40-38 lehimize bitti. 3. çeyrekte etkili savunmamızdan eser yoktu. Obra, oyuncu değişiklikleriyle doğruyu aradı. Hücumda Melli ayakta kaldı ancak son bölüme 63-55 geride girdik. 34’te fark 10’a çıktı: 71-61. Ancak Melli’nin bırakmaya niyeti yoktu. Wanamaker’ın katkısı ve bitime 24 saniye kala Ali Muhammed’in üçlüğü (81-78) herşeyi değiştirebilirdi. Causeur iki faulü de kaçırmıştı ki, ribaundu alan Thompkins sonucu belirledi (83-78). Kalan süre de zaten zafere yetmedi.
‘’İşlem Tamam!‘’
Euroleague’de üst üste 4.kez Final-Four’a kalan ve Belgrad’a ikinci şampiyonluk zaferi için gelen Fenerbahçe Doğuş, Stark Arena’yı dolduran taraftarının bir kez daha gururlandırdı. Sarı-Lacivertliler, kendi oyunundan uzak bir performans sergilese de Jasikevicius’lu Zalgiris Kaunas’ı 76-67 yendi ve 3. kez finale kalmanın sevincini yaşadı. Litvanya temsilcisi, kadrosuna ve bütçesine göre son 4 takım arasına kalarak zaten 19 yıllık hasteri dindirmişti. Bu seviyeye gelmek bile onlar için büyük bir başarıyı ve yarı finalde kaybedecekleri hiçbir şey yoktu. Zaten onların üzerindeki bu rahatlık da 40 dakika boyunca hissedildi.
Sadece 10 dakika kalmıştı...
Fenerbahçe savunmada rakibine 20 top kaybı yaptırıp, 67 sayıda tutsa da, hücumda ise kısır bir döngü yaşadı. Oyun içinde birçok kez, Fenerbahçe’nin fitilini ateşleyecek farkın açılmasına sağlayacak pozisyon yaşansa da olmadı. Datome ve Sloukas’la Kanarya ilk yarıyı 39-33 üstün geçti. Üçüncü çeyrekte de fark açılmışken, Zalgiris’in 11-0’lık serisine engel olmadık ve son bölüme 54-50 galip girdik. Şampiyonluk için sadece 10 dakika kalmıştı ki, zaferi getirecek ve takımı taşıyacak isim bu bölümde ortaya çıktı.
İlaç gibi yetişti
Ali Muhammed adeta ilaç gibi yetişti. Daha iyi olan tarafın Zalgiris olduğu anlarda, Fenerbahçe Datome ve özellikle de Ali Muhammed’ten gelen üçlüklerle 33’te skoru 62-52’ye getirdi. Ve bitmek bilmeyen son 3 dakika... Üst üste gelen fauller ve Zalgiris lehine girmeyen serbest atışlar. Belki Litvanya ekibi, bu serbest atışları kaçırmasa belki de sonuç çok farklı olabilirdi ama Obra ve askerleri galibiyeti bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ve Fenerbahçe Doğuş bir kez daha finale adını yazdırdı.
‘’Avrupa Kupası şampiyonu Galatasaray‘’
Türk kadın basketboluna yön veren kulüplerin başında gelen Galatasaray haklı gururunu bir kez daha yaşadı. Avrupa serüvenine 1989’da Euroleague’de başlayan ve bu 10 yıllık süreçte Türkiye’nin Avrupa’daki sesi haline gelen Sarı-Kırmızılılar, ‘Tarih yazarlığını’ ilk kez 1999’da elde ettiği 3.’lükle ortaya koymuştu -ki, bu elde edilmiş en iyi dereceydi-. Tabii ‘Yenilmez Armada’nın işi bununla da bitmemişti. 2009 EuroCup zaferiyle Türk kadın basketboluna Avrupa’daki ilk kupayı kazandıran Galatasaray, 2014’te de en büyük kupa; Euroleague’i ülkemize kazandırmıştı.
Zor bir sezonda gelen kupa
Galatasaray için zorlu bir sezondu. Çünkü bütçesi azaltılmış, genç oyuncuların yer aldığı rotasyonu dar bir kadro oluşturulmuştu. Türkiye Kupası’na katılamayan, ligde de Play-Off şansını son maçta elde eden Saray’ın Sultanları, Avrupa’da da Euroleague’deki gruplardan çıkamamıştı. Ancak Aslan yoluna devam ettiği EuroCup’ta sonuca gitti. Başarılı Sırp antrenör Marina Maljkovic’in önderliğindeki Sarı- Kırmızılılar, çeyrek final ve yarı finalde iki İspanyol Girona ile Avenida’yı, finalde de İtalyan rakibi Reyer Venezia’yı safdışı bıraktı.
Kurtarıcımız serbest atışlar
İstanbul’da oynanan final serisi ilk maçında Galatasaray müthiş savunmasıyla istediğini almış ve Reyer Venezia’yı 22 sayı farkla yenip, deplasmana çok avantajlı gitmişti. Dün oynanan rövanşta ise temsilcimiz istediği oyunu ortaya koyamadı. Ancak skor avantajı bize şampiyonluğu getirdi. Sarı-Kırmızılılar, Venezia’ya 72-65 kaybetse de kulüp tarihindeki 3. Avrupa kupasını müzesine taşıdı. Karşılaşmada hücumda kısıtlı kaldı. Üçlüklerde (4/15) ve ikilikte (17/38) gibi kötü bir yüzdeyle oynayan ve 21 top kaybı yapan Galatasaray devreyi 38-34, 3.çeyreği de 58-52 geride kapattı. Ancak Galatasaray’ı ayakta tutan faul atışlarıydı: 19/21. Galatasaray, basket faulle tamamlayamadığımız hücumları, serbest atış çizgisinde değerlendirdi ve farkın açılmasına böyle engel oldu. İlk maçta 37 sayı atan Quigley bu kez etkisiz kaldı ama , Işıl önderliğinde, Petronyte ve Davis farkını ortaya koydu.
‘’Darısı kupaya‘’
Türk kadın basketboluna, Avrupa kulvarındaki ilk şampiyonluğu 2009’daki EuroCup zaferiyle yaşatan Galatasaray, 2 gün önce bu tarihi kupanın 9. yılını kutlamıştı. Sarayın Sultanları bu kutlamanın ertesi günü, Avrupa Kupası’nı 2.kez kazanma yolunda ilk sınavına çıktı. Rakip İtalyan ekibi Reyer Venezia’ydı... Dişi Aslanlar, Sinan Erdem’de sadece taraftarın değil, Fatih Terim’den Oktay Mahmuti’ye, yönetimden diğer branşların sporcularına kadar tüm desteği arkasına almıştı. Atmosfer muhteşemdi. Onlar da yüzümüzü kara çıkarmadı. Coach Maljkovic’in öğrencileri, istikrarlı savunmasından bir an olsun ödün vermediği maçı ikinci yarıda yakaladığı 22 sayılık farkla 90-68 kazanıp, kupanın kulbundan tuttu.
22 top kaybı yaptırdık
‘Ne kadar fark o kadar kâr’ mantığının işlediği maça Galatasaray etkili savunmasıyla ön plana çıktı. Öyleki, rakibine tam 22 top kaybı yaptırdığı karşılaşmada bu hatadan tam 28 sayı buldu. Aslında hücumda da başarılıydık; top çevirdik, boyalı alanda etkiliydik, ikili oyunları iyi kullandık ama ilk yarıda bunun karşılığını pek alamadık. Çünkü Venezia’nın her üçlüğü girdi ve yüzde 50 gibi inanılmaz yüzdeyle oynayınca, istenilen farka ulaşamadık. İlk çeyrek 25-19, devrede 43-35 lehimize bitti. İkinci yarıda Galatasaray’ın oyun kalitesi kendini gösterdi. İtalyan ekibi 2 sayıda 10/34 gibi kötü bir isabet oranında kalınca, düşüşe geçti, hataları arttı. Galatasaray da farkı açıp, sahadan 22 sayı 90-68 galip ayrıldı.
Hatay’ın nasıl elendiği unutulmasın...
18 Nisan’da şampiyonun İtalya’da belli olacağı rövanş maçında Galatasaray 21 sayı farkla yenilse de kupayı havaya kaldıracak. Ancak unutulmaması ve ders alınması gereken; Venezia’nın yarı finalde, 20 sayı avantajı olmasına rağmen Hatay’ı elemesiydi. Gerçi finallerin takımı Galatasaray’ın bu konudaki tecrübesi de tartışılmaz.
‘’Fener'den müthiş rövanş!‘’
Ülker Arena’daki Panathinaikos maçı, Fenerbahçe Ülker için doğru işlerin yapıldığı bir karşılaşma oldu. Rakiplerini 70 sayı ve altında tuttuğun maçları genelde son topta kaybeden Sarı-Lacivertliler, bu kez aynı hatayı yapmadı ve EuroLeague’de Final- Four’un iddialı ekibi Panathinaikos’u 67-62’lik skorla yenerek rövanşı aldı. Kanarya ayrıca ilk maçta 70-68 kaybettiği Yunan rakibine de ikili averajda üstünlük sağlamış oldu. Karşılaşmaya 8-0’lık seriyle başlayan Fenerbahçe’ye karşılık Panathinaikos Calathes ve Singleton’la skoru eritti, ilk çeyreği 20-18 önde kapattı.
Vesely kaldığı yerden
2. çeyrekte temsilcimiz pota altında etkiliydi. Özellikle de sezon başından bu yana çok eleştirilen ve son 3 maçında performansında yükselişe geçen Thompson ön plandaydı. Bir de Dixon’dan gelen üçlüklerle devre 35- 30 lehimize bitti. 3. çeyreği 50-47 mağlup kapattığı maçın son bölümüne Vesely farkını ortaya koydu. Sakatlıktan döndüğü ilk maç olan Panathinaikos karşısında kaldığı yerden devam eden Çek pivot, adeta takımını ateşledi... Sayı attı, ribaunt aldı, blok ve smaç yaptı... Vesely müthiş oyunuyla (12 sayı, 8 ribaunt, 2 asist, 2 blok), takımın sahadan zaferle ayrılmasını sağladı.
‘’Zafer ve ötesi‘’
Fenerbahçe Doğuş, THY Euroleague’nin ikinci yarısına Baskonia galibiyetiyle girdi. Sarı- Lacivertliler, deplasmandaki maçta, 8 yıl sonra hezimete uğrattığı güçlü İspanyol rakibini Ülker Arena’dan da eli boş gönderdi: 79-74. Aslında, kadroya katıldığı günden bu yana, çok eleştirilen ABD’li pivot Jason Thompson, bu sezonki en başarılı performanslarından birini ortaya koydu. 12 sayı, 10 ribauntla double-double yapan ABD’li pivot bu maçın da konuşulması gereken isimlerin başındaydı. Ancak 3.çeyreğin bitimine 1 dakika kala, Nunnally'nin smaç bastığı sırada yere düşmesi ve bilincinin gitmesi her şeyin önüne geçti. Ve Fenerbahçe Doğuş için bu zafer en değerlisiydi!...
Her şey Nunnally için
Maçın ilk yarısında savunmada sıkıntı yaşayan Fenerbahçe, Thompson ve Guduric’le skor üretti, ilk çeyrek 22-18 alehimize bitti. Hücumda pota altını iyi kullanan Baskonia devreyi de 38-36 üstün geçti. İkinci yarıda savunmada daha etkili olan Fenerbahçe 3.çeyreği 63-59 galip kapattı. Son bölümde de takım arkadaşları Nunnally için oynayan Fenerbahçeli oyuncular, Sloukas, Wanamaker ve Guduric’le 33’te farkı açtı: 73-63. Baskonia’nın geri dönüş için bulduğu isabetli şutlarına rağmen rakibinin öne geçmesine izin vermeyen Fenerbahçe galibiyete gitti.
‘’Anadolu Efes geri döndü‘’
20 Aralık’ta takımın başına geçen coach Ergin Ataman’ın yönetimindeki Anadolu Efes, Khimki’ye farklı kaybetmiş, Olympiakos’u elinden kaçırmış ve yenilgi serisi de 4’e çıkmıştı. EuroLeague’nin dibine demir atan Efes, Brose Bamberg zaferiyle nefes aldı! Anadolu Efes için aslında bu maç, belki bir galibiyetten daha fazlasıydı.
14 dakikada 40’a 14 sayı
İlk çeyrekte daha başarılı savunma yapan Efes’e karşılık Bamberg’in dış şutları isabet sağlayınca skor 15-18 alehimize bitti. Bire birde içeri penetre ederek yaptığı hücumlarda Efes’in savunma hattını rahat geçip, sayı bulan Alman ekibi devreyi de üstün geçti: 38- 29. 4 dakika sayı atamadığı 3. çeyrekte fark 15 sayıyı bulmuştu: 29-44. İşte bu noktada; ilk yarıları geride bitirdiği iç saha maçlarını (R.Madrid, CSKA, PAO, Olympiakos) hep kaybeten Efes öncelikle ‘Nasıl başlarsa, öyle gider’ felsefesini yıktı. Takımı ateşleyen ise; McCollum’un üst üste attığı 3 üçlük oldu. Bununla birlikte Bamberg’in dengesi bozulurken Simon-Dunston ikilisinin katkısıyla fark 4’e indi: 44-48. Bu temposunu 4. çeyreğe de taşıyan Lacivert-Beyazlılar’da Bamberg’i bitiren son noktayı Brown koydu, farkı getiren sayılarıyla Efes 69-58 galip geldi. Efes’in büyük iş yaptığının en büyük göstergesi ise 15 sayıdan geri dönüş yaptığı son 14 dakika içinde 40 sayı atıp, Bamberg’in 14 sayıda kalmasıydı!
Ruhu da geri gelsin!
15 sayı geriden gelinerek alınan Bamberg zaferi, umalım da EuroLeague’nin ikinci çeyreğinde, yeni yılla birlikte Anadolu Efes’in ruhunu da geri getirsin! Çünkü henüz hiçbir şey bitmiş değil. Üst üste alınacak galibiyetler temsilcimizi, Play-Off adayları arasına sokabilir.









































