Arama

Popüler aramalar

‘’Dükkan‘’

Ya devam ya da tamam maçına çıktı Kayseri Kadir Has Stadı’na dün akşam Fenerbahçe. Çünkü az da olsa şampiyonluk şansı vardı ve bu ümidini önümüzdeki haftalarda da devam ettirmesi için dün sahadan mutlaka galibiyetle ayrılması gerekiyordu.

Ama rüyasında görse inanmakta zorlanacağı bir görüntü karşısına çıktı Sayın Aykut Kocaman’ın maç başladığında. Zira Sumudica adeta 12. oyuncusu oldu sarı lacivertlilerin tercih ve tavırlarıyla. Romen teknik direktör üçlü savunmayla oynattı takımlarını inanılmaz şekilde. Hem de birinci ve ikinci kalecileri oynamayacakken ve sahaya gencecik, tecrübesiz üçüncü kalecisi Vedat’la çıkmak zorunda olduğu bir maçta.

Bütün bunlar yemezmiş gibi kenardaki tavırlarıyla takımını gerdi, rakibi rahatlatınca Sumudica, maç antrenmana dönüştü Fenerbahçe adına.

E, tabii başka faktörler de vardı Aykut Kocaman ve öğrencileri adına maçı bu denli kolay hale getiren. Bu faktörlerin şahı da AAtıf’ın oynadığı oyundu hiç şüphesiz. Faslı futbolcu resmen “Oyun iki yönlü nasıl oynanır” konulu uygulamalı ders verdi. Özellikle oyunun ofansif yönünde formül oldu takımı adına resmen. Problem çözen ehil ve yetkin bir matematik öğretmeniydi sanki. Hele attığı bir gol var ki, selama durmamak saygısızlık olurdu bence.
Şüphesiz, Roman Neustadter’in defanstaki lider özellikli performansını da teslim etmezsek en hafifinden ayıp etmiş oluruz.

Açıkçası Kayserispor’un gencecik kalecisi Vedat adına üzüldüm. Ama Sumudica balonunun sönmesi de hoşuma gitti. Ve çok önemli bir viraj maçında Fenerbahçe rakibine hem de deplasmanda tek pozisyon vermeden maçı 5-0 gibi bir skorla kazanarak (az da olsa) şampiyonluk şansını ileriki haftalara taşıyacak bir galibiyet aldı. Ve adeta antrenman maçı yaparcasına üstelik.

02 Nisan 2018, Pazartesi 22:39
YAZININ DEVAMI

‘’Tesadüf değil ki!‘’

Sayın Abdullah Avcı ve öğrencileri 2 sezondur şampiyonluk mücadelesi veriyorlar. Bu sezon daha da ciddi hale getirdiler iddialarını. Açıkçası takdiri hak ediyorlar.

Ve lakin abartmaya da gerek yok bence. Çünkü 6. sezondur bu kulüpte görev yapıyor Sayın Avcı. Bu ülkede her kese nasip olmayacak bir avantaj bu.

Ancak gene de abartmamak lazım. Zira milyonlarca taraftarı bulunan kulüplerimizin hocalarına sunamadığı olanaklarla çalışıyor sonuçta Abdullah Hoca.

Bilinen şeydir; başarı tesadüfle yakalanamaz. Yani başarı adına gerekli olan çok şey mevcut zaten Başakşehir kulübünde. İstikrar, kaliteli ve geniş kadro, maddi ve manevi rahatlık hepsi mevcut bildiğiniz gibi.

Oynayanlar bir yana doğru dürüst oynama şansını bulamayan oyuncularının başına iyi bir hoca getirin Süper Lig’de şampiyonluğa oynar resmen…Mert Günok, Riad Bajıç, Napoeloni, İrfan Can, Egemen Korkmaz, Attamah, Mevlüt Erdinç, Tunay Torun, Gökhan İnler, Kerim Frei, Chedjou, Alparslan Erdem, Uğur Uçar, Cihan Yıldız, Manuel da Costa ve diğerleri…
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın almak isteyip de alamadıkları futbolcuları çok rahat transfer edebilecek maddi güce sahip bu kulüp, unutmayalım lütfen.

Dahası da var elbette. Beş yıldızlı tesislerde çalışıyor, hak edişlerini zamanında alıyor futbolcular ve teknik heyettekiler. Yenildiklerinde otobüsleri taşlanmıyor, tesisleri basılmıyor, yöneticileri protesto edilmiyor. Basın ve taraftar baskısı yok, psikolojik olarak rahatlar anlayacağınız.

Ayrıca hafiften de kollanıyorlar sanki. Mesela 13. haftada Kayseri’deki maçta ev sahibi 1-0 önde maçı götürürken, Adebayor yan hakemin gözü önünde topu eliyle alıp götürüp golü yaptı ve golle yenilmekten kurtuldular. Keza arkadan hakeme hakaret eden Caner Erkin 6 maç ceza alırken aynı fiili hakemin yüzüne karşı gerçekleştiren Emre Belözoğlu sadece 1 maç ceza aldı.
Dolayısıyla Abdullah Avcı ve öğrencilerinin performansı alkışı hak ediyor bence de. Ama göklere çıkarılmaması koşuluyla tabi.

26 Mart 2018, Pazartesi 22:01
YAZININ DEVAMI

‘’Güneş olmak!‘’

Farkındalığı yüksek ender teknik direktörlerimizdendir Sayın Şenol Güneş. Zarafet sahibidir. Terapist, eğitmen ve liderdir. Gomez, Talisca, Queresma, Babel, Ozan Tufan, Volkan Şen, Burak Yılmaz, Selçuk İnan, Cenk Tosun ve daha nice yerli ve yabancı futbolcu onun önderliğinde performans sıçraması yaptı. Bahanelere sığınmadan başında bulunduğu grubun sorunlarını elindeki olanaklarla yetinerek çözdüğüne de tanıklık ettik çoğunlukla.

Ve lakin ona ve kariyerine yakışmayan düş kırıklıkları da yaşatmıyor değil Sayın Güneş. Özellikle “eşik” olarak nitelenebilecek maçlarda virajı almakta zorlanıyor sanki. Bunun en son örneğini Beşiktaş’ın Başakşehir’le oynadığı maçta gördük.

Golü 28. dakikada yedi Beşiktaş ama ne itiraz ne de isyan gördük saha içinden ve kenar yönetiminden. Üstelik 35 dakika bir kişi eksikken yararlı, etkili 3 oyuncusundan yoksunken rakip.

Açıkçası şampiyonluk mücadelesinde çok önemli olan böylesi bir maça motive ve konsantre çıkmadığını, sahada hayalet gibi dolaştığını gördük Beşiktaş’ın.

Sayın Güneş’e yakıştıramadığım başka şeyler de var maalesef. Misal 34 yaşındaki Vagner Love’ın 3 küsür milyon euroya transferine onay vermesi. Hem de Demba Ba gibi bir futbolcu gelmeye hazırken.

Keza Babel 30 küsür, Atiba 35, Adriano 33, Queresma 34 yaşındalar. Ve maalesef Babel ve Adriano hayli gerilemiş durumdalar geçen sezona oranla. Yani Beşiktaş gibi önemli hedefleri bulunan bir takımın (Atiba, Adriano, Babel) taşıyıcı kolonları yaş, yorgunluk, kilo ya da formsuzluk nedeniyle yapmaları gereken katkıyı yapamıyorlar bu sezon.

Diğer kanadın lokomotifi Queresma ise problemli bir mantaliteye sahip ve sık sık maraza çıkardı hocasına ve takımına bildiğiniz gibi.

Peki, bu durumda sol kanatta geride ve ilerde oynayabilen Caner Erkin’in çok daha fazla süre alması gerekmez mi?

Keza başından beri Lens bu sezonki performansıyla “çakma Lens” gibi oynuyorken, Orkan Çınar’ı kiraya vermek biraz hesapsızlık, plansızlık değil mi?

Açıkçası çölü andıran futbol ortamımızda bir vahadan farksızdır benim için Sayın Şenol Güneş. Ve fakat altını çizdiğim bu “Tutulma”lar da ona ait işte. Dilerim ona ve kariyerine yakışmayan eksik ve yanlışlarını da aşar bir an önce, çünkü Şenol Güneş olmak daha, daha fazla sorumluluk demektir!

22 Mart 2018, Perşembe 14:14
YAZININ DEVAMI

‘’Boşuna heyecanlanmışız!‘’

Fenerbahçe için daha önemliydi dün akşamki maç. Zira tam 6 puan gerisindeydi liderin. Yani şampiyonluk ümidini ileriki haftalara taşıyabilmesi için acilen 3 puana ihtiyacı vardı Aykut Kocaman ve öğrencilerinin. Ama hiçte bunu hakedecek bir oyun oynamadı sarı lacivertli takım.

Peki, Galatasaray 3 puanlık performans sergiledi mi? Tabii ki, hayır. Hoş, pozisyon buldu 2 takım da. Ancak rakibin bireysel hataları sonucu oldu bunlar da.
Galatasaray’ın bir Kadıköy fobisi var, bu bir gerçek. Kadrosunda bu kadar zaaf ve sakatı bulunan Fenerbahçe’yi bu haliyle bile yenemiyorsanız, Kadıköy’deki galibiyet hasretiniz biraz zor sona erer. Hem de devre arasında tek takviye yapamayacak kadar eli kolu bağlıyken sarı lacivertlilerin.

Dolayısıyla “ 1 puan da olur” anlayışını önceleyerek oynadı sanki Galatasaray. Fatih Term’in Feghouli’ye bu kadar sabretmesi ve topu rakibe bırakması başka türlü izah edilemez her halde. Feghouli çok geriye gitmiş İngiltere günlerinde. Dün akşam adeta Galatasaray’ın el freniydi.
Fenerbahçe özellikle ikinci yarıda çok çırpındı 3 puan adına. Ama gücü yetmedi. En önemli pozisyonunu Maıcon’un hatasından yakaladı sarı lacivertliler. Ama Soldado ve arkadaşları bu ikramı geri çevirdiler.

Gerçeği söylemek gerekirse günlerdir Türkiye’nin heyecanla beklemesine değmedi dün akşamki maç. Oyunun kaderini ve heyecanında başrole çıkması gerekenler yarattı en büyük düş kırıklığını da. Hem de Giuliano’sundan Belhanda’sına kadar.

Dolayısıyla da sayılı pozisyonların kahramanı beceriksiz golcülerden ziyade kalecilerdi dün akşam Ülker Stadı’nda.

17 Mart 2018, Cumartesi 22:10
YAZININ DEVAMI

‘’Uyutarak kazandı!‘’

Şaka yapmıyorum, gerçekten uyuttu Fenerbahçe. Hem rakibi hem de sıkıcı oyunuyla izleyenleri uyuttu ve ama net bir skorla da galip geldi. Üstelik Galatasaray’ın 3 Beşiktaş’ın da 2 puan bırakmak zorunda kaldıkları Malatya deplasmanında.

İlk yarının büyük bölümünde her yönüyle üstün olan taraf Evkur Yeni Malatyaspor’du. Öyle ki, 20 dakika geride kalırken 5 korner kullanırken evsahibi Fenerbahçe’nin ne korneri ne de pozisyonu vardı.

Aslında Volkan Demirel’le maça başlayarak önemli bir tercih yaptı bence Sayın Aykut Kocaman. Büyük ihtimalle daha maçın ilk çeyreğinde Khalid Boutaib ve Mina’yla 2-0 öne geçerdi Erol Bulut’un takımı eğer Kameni kalede olsa dün. Ama Volkan Demirel öyle 2 kurtarış yaptı ki, Fenerbahçe 30. dakikadan sonra Fenerbahçe olduğunu hatırlamak mecburiyetinde kaldı.

Bir antrenör takımı göze hoş gelen futbol oynamayabilir, bu anlaşılır bir şeydi. Ama antrenör takımı bu adar uzun süre reorganize oynayamaz, bu kadar top kaybıyla, bu kadar geriye yaslanmaz diye düşünüyorum. Zaten bu yüzden de Giuliano uzunca süre kaybolup gitti sahada. Brezilyalı yıldız kalitesini maçın son dakikalarında ancak ortaya koyabildi ve bunu uzatmalarda da sürdürdü. Bence bu farkı ve değişimi yaratan da Alper’in oyuna dahil olmasıydı. Pas trafiğini yapmak ve ayarlamakta, golü bulmakta ne kadar ehilse Giuliano, bütün bunların ortaya çıkmasında da o kadar pay sahibidir doğrusu Alper Potuk.

Sonuç olarak haz vermedi oynadığı oyunla Fenerbahçe. Ama çok önemli bir deplasmanda 3puanla dönerek şampiyonluk şansını devam ettirdi. Hem de 2 hafta üst üste aldığı mağlubiyetlerle bir hayli camia topyekun demoralize olmuşken.

11 Mart 2018, Pazar 18:00
YAZININ DEVAMI

‘’Maalesef!‘’

Türkiye’nin şu andaki sorunlarının büyük çoğunluğu yıllarca ötelenmiş türdendir. Azalacağına yumaklaşıyor sorunlarımız dolayısıyla. Çünkü sorun çözme makamları sorun çözmek için uğraşmıyor, kolayına kaçıp öteliyor sorunlar adeta bir “genel izleyici” gibi.

Yıllardır tanıklık ediyoruz tribünlerdeki çirkin ve kötü tezahüratlara, hem de tüm şehir ve statlarımızda.

Ne yapıyor sorun çözme makamında oturanlar? Ya kulübe para cezası veriyorlar ya da seyircisiz maç oynatıyorlar. Yani sorunu çözmüyorlar, öteliyorlar, daha büyüklerine çanak tutuyorlar. Oysa zor olanı tercih edip sanık ve sanıkları bulsalar ve cezalandırsalar hem suçlunun yanına kar kalmaz yaptığı hem de borç batağındaki kulüplerin yükü biraz daha ağırlaşmaz verilen para ve saha kapatma cezalarıyla.

Federasyon ve kulüp yöneticilerinin sorunu çözmek yerine işin kolayına kaçtıklarının yerleşik bir örneği de kırmızı kart gören veya disiplinsiz davranan futbolcular konusundaki tavrıdır.
Ya oynamama cezası veriliyor ya da kadro dışı bırakılıyor bu oyuncular.

Oysa yapılacak şey daha hakkaniyetli ve caydırıcı olmalı. Mesela kadro zafiyetine rağmen Ozan Tufan’ın aylarca kadrodışı bırakılması Ozan’a mı yoksa kulübe mü cezalandırmıştır son tahlilde?
Yani doğru olan futbolcuya verilecek yüklü para cezasıdır. Zira milyon dolar-euro’lar kazanan bir futbolcuya para cezası vermek futbolcuya, kadro dışı bırakma veya oynamama cezası vermek ise kulübe fatura çıkarır sadece.

Bir de suçun şahsiliği sorunu var bildiğiniz gibi. Dolayısıyla verilecek ceza veya uygulanacak yaptırım öncelikle suçu işleyenin canını yakmalı ki bir işe yarasın. Ne yani, tribünde çirkin ve kötü tezahürat yapan taraftarı kulübüne ceza verilince üzülüyor mu? Yada kulübünün ceza almasına neden olduğu için vicdan azabı çekip ve bir daha aynı kabahati işlememeye yemin edecek o taraftar? Aksine kulübe fatura çıktıkça ilk fırsatta çirkinlik yapmaya devam ediyor.

Tabii, sorun çözme makamındakilerin misyonlarını unutması sonucunda kaçınılmaz olarak irtifa kaybımız artıyor.

O halde eğer giderek dünümüzü arar hale gelmek, elde kalan değerlerimizin de tarihe karışmasını, şiddet ve cinnetin daha fazla bizi birbirimizin boğazını sıkacak denli sırtlandırmasını istemiyorsak bir an önce sorumluluklarını hatırlaması gerekiyor artık sorumluların. Aksi halde şu anları bile arar hale geliriz yakın gelecekte, maalesef!

06 Mart 2018, Salı 22:00
YAZININ DEVAMI

‘’Herkes formsuz!‘’

Başkandan hocaya kadar büyük bir formsuzluk yaşanıyor Fenerbahçe’de. Kaç maçtır en formsuzu da Giuliano maalesef. 10 numarası bu denli aksayınca, Valbuena belenen katkıyı veremeyince ve Mehmet Ekici de yaklaşık 80 dakika yedek kulübesinde unutulunca organizasyon sorunu tavan yaptı. Ve gene maalesef maçın son yarım saatinde şiddetle gole ihtiyaç olduğu halde çokça top şişirdi seyircisi önünde yazık ki.

İlk yarıda golü yiyene kadar ve golden sonra da uzun süre tek şut atamadı rakip kaleye, olacak şey mi bu şimdi?

Hoş, tek formsuz Giuliano da değil. Fenerbahçe’nin sol beki Hasan Ali kaleciyle karşı karşıya golü atamıyor yetenek sorunundan ötürü ama elindeki iki üç yetenekli futbolcudan biri olan Mehmet Ekici’yi ikinci 45’te sahaya sürmüyor Sayın Kocaman.

Tamam, Akhisar öteden beri ters geliyor Fenerbahçe’ye. Ama bu kadar uzun süre organize olamamak ve iç sahada bu denli çok puan kaybı yaşamak bu tür mazeretlerle izah edilemez her halde. Kadro zafiyeti, hakem hataları veya şanssızlık örtmeye yetmez bu kadar olumsuzluğu bence.

Misal, şampiyonluk mücadelesinin bu evresinde Alper Potuk ve takımın kaptanı Volkan Demirel’in amatörce kırmızı kart görüp cezalı duruma düşmeleri olacak şey mi? Milyon dolar karşılığında çalışan futbolcuların profesyonellik anlayışlarının ve İdari ve teknik yönetimin politika ve davranışlarının sorunlu olduğu aşikar değil mi?

“Fernandao’ya yapılan penaltı verilse böyle mi olurdu?” dediğinizi duyar gibiyim, ama size katılmıyorum. Çünkü maçı kazanacak kadar oynamadı Fenerbahçe, Sayın Aykut Kocaman hem doğru on birle maça başlamadı hem de gerekli müdahaleleri zamanında yapmadı ve aksine Akhisar 3 puanı hakeden taraftı bence.

Hakemlerin Mustafa Yumlu’ya dikkat etmelerini öneriyorum. Sporcu ahlakını içselleştirdiğine inanmıyorum. Rakibi töhmet altında bırakmak ve hakemi aldatmak için hep fırsat kolluyor, sporcuya yakışmayan hinlikler yapıyor ne yazık ki!

04 Mart 2018, Pazar 22:20
YAZININ DEVAMI

‘’Hakeden kazandı!‘’

Müthiş bir geriye dönüşle ve hak ederek kazandı maçı Beşiktaş. Oysa maça çok iyi başlayan ve 6.dakikada golü bulan taraf Fenerbahçe’ydi dün akşam. Öyle ki, evsahibi takım maçın ilk yarım saatinde tek isabetli şut bile çekemedi.

Fernandao’nun golünde ilk ateşi Josef’in sağ tarafa o mesafeden attığı harika pas yaktı. Ama hem o pasın altında bulunan Josef’in top kayıplarının sayısı hem de Giuliano’nun oyun içinde kaybolup gitmesi giderek oyun üstünlüğünün Beşiktaş’a geçmesine yol açtı.

Şu gerçeği kabul edelim artık. Eğer Giuliano gününde değilse Fenerbahçe organize olmak sorunu yaşıyor maalesef. Dün akşam tam da böyle oldu. Dolayısıyla bu bariz gerçeğe rağmen Sayın Aykut Kocaman’ın Valbuena ile Alper’i uzun süre yedek kulübesinde tutması problemi çözecek formülü unutmakla eşdeğerdi benim için.

Tamam, İsmail’in erken sakatlanması sonucunda Isla’nın savunmanın soluna ve Şener’in de savunmanın sağına geçmesi hesapta yoktu ve Fenerbahçe’nin oyununu olumsuz yönde etkiledi, kabul. Ama unutmayalım, Beşiktaş da Pepe, Talisca ve Oğuzhan’dan yoksun çıkmak zorunda kaldı sahaya dün akşam.

Peki, bu kadar eksiği bulunan Beşiktaş’a karşı hele de skor üstünlüğünü o kadar erken yakalamışken Valbena hamlesi bu kadar geç mi gelmeliydi? Hem de Guliano bu kadar etkisizken ve Fenerbahçe’nin organize olmak sorunu basbas bağırıyorken.

Gerçeği yüksek sesle dillendirelim. Fenerbahçe’ye bu mağlubiyetle büyük bir çelme takıldı. Beşiktaş ise bu galibiyetle şampiyonluk umuduna su verdi resmen.

Fakat dün akşamki maçın bu şekilde sonuçlanmasından sonra Galatasaray gülümsemiş, Başakşehir ise aynanın karşısına geçip oynamıştır her halde.

26 Şubat 2018, Pazartesi 00:00
YAZININ DEVAMI