‘’Hayırlı olsun!‘’
Fenerbahçe ve Jorge Jesus için bir maçtan fazla bir karşılaşmaydı dün akşamki maç. Şampiyonlar Ligi'nde İsmail Yüksek'in erken gördüğü kırmızı karttan ötürü Dinamo Kiev'e kaybetti ve yoluna devam edemedi sarı lacivertliler, bu bir gerçek.
Daha önce, yani Şampiyonlar Ligi kulvarındaki maçlarda olduğu gibi dün akşamki maçtada fazlasıyla faüle maruz kaldı Fenerbahçe. Beğenseniz beğenmesenizde Lucescu biraz böyle bir teknik direktör işte.
Maça müthiş bir baskıyla başladı gene Fenerbahçe. Deyim yerindeyse rakibi sahasına hapsetti, nefes alamadı, kıpırdayamadı, sadece aşırı sertlikle kırmaya çalıştılar bu baskıyı Dinamo Kievli futbolcular. Nitekim bu baskı galibiyeti de getirdi.
Öne geçtiği halde ikinci yarıda öndeki üçlünün kötü performansı bas bas bağırırken Sayın Jesus oyunu seyretti sadece bizim gibi. Açıkcası oyuna müdahale etmekte geç kaldı Jorge Jesus. Lucescu'nun takımları az biraz "Anti futbol" dediğimiz anlayışla oynarlar öteden beri, bu gerçeği hesaba katmadı veya gözönünde bulundurmayınca Portekizli teknik direktör hiçte beklenmeyen o beraberlik golünü yedi maalsef Fenerbahçe. Şüphesiz, Dinamo Kiev'in çerçeveyi bulan ilk vuruşunda bulduğu gol biraz da Altay Bayındır'ın hatasının sonucuydu, ama bunlar var futbolun içinde bildiğiniz gibi.
Macar hakem Tamas Bogner rakibin aşırı art niyetli hareket ve davranışlarına fazlasıyla ödün verdi maalsef. Daha ilk yarıda Rossi, Ferdi ve Alaoski'ye yapılan sarı kartlık hareketlere gözlerini kapayarak vazifesini yaptı hakem. Bütün bu gerçeklere rağmen Fenerbahçe ilk yarıdaki oyununun karşılığı olarak en az iki farklı bir skorla soyunma odasına gitmeliydi bence. Zira, işi garantilemeden, tek farkla önde oynamak kesinlikle tehlike anlamına gelir Lucescu takımları karşısında. Nitekim, hayli zorlandı ikinci yarıda Jorge Jesus'un talebeleri.
Fenerbahçe'nin ilk golünde Rossi'nin kesmesi güzeldi ama Gustavo Henrigue'nin ilk goldeki zamanlaması ise tıpkı galibiyet golünü atan Michy Batshuayi'ninki gibi mükemmeldi.
Neyse, galibiyetle başlamak çok önemli gurup maçlarına. En önemlisi de Lucescu takımlarına karşı ilk galibiyet bu ülke takımlarımız adına. Hayırlı olsun, devamı gelir dilerim.
‘’Hoş geldin Pedro!‘’
Jorge Jesus gene rotasyon yaptı. Hoş, bu rotasyona rağmen daha istekli ve çoşkulu maça başlayan taraf oldu dün akşam Fenerbahçe, Kayserispor karşılaşmasına. İlk yarım saat resmen maçı rakip yarı sahada oynadı. Ama üçüncü bölgede gerekli final vuruşlarını yapamadı sarı lacivertliler.
Bunun ana nedeni Fenerbahçeli futbolcuların bir an önce sonuca gitmek isteğiydi bence. Bu da doğal olarak acaleciliğe yol açtı, futbolcuların sakin kalmasını, final anında doğru karar vermesini engelledi kaçınılmaz olarak.
Taki Pedro'nun 37. dakikadaki golüne kadar.
Bu golde İrfan Can, Arao ve Pedro'yu birlikte kutlamak lazım. Üç futbolcu da yapılması gerekeni yaptı, gerekli zamanda doğru kararı verip o ana kadar kurdukları belirgin üstünlüğü golle taçlandırdı böylece Jorge Jesus'un öğrencileri.
İlk yarda 41. dakikada Mensah'ın Crespo'ya yaptığı hareket tartışmasız şekilde kartı berektiriyordu bence. Sayın Ali Palabıyık beğendiğim bir hakem, ama Mensah'ın bu hareketine kart çıkarmaması onun kalitesindeki bir hakeme yakışmadı. Tıpkı 64'te gene Crespo'ya arkadan yapılan bariz sarı kartlık harekete gözünü kapatmasında olduğu gibi.
Crespo demişken, sahada kaldığı sürece Fenerbahçe adına en etkili performansı sergileyen futbolculardan olduğunun altını da çizelim bu arada.
Joshua King'in golü harikaydı. Ama golden önce Joao Pedro'nun yaptığı yalancı koşuyu da görmezden gelmek en hafifinden haksızlık anlamı taşır. Bu arada Fenerbahçe'nin birinci ve ikinci golünü atan bu iki futbolcunun göze batan bir uyum yakaladıklarının altını çizmeden de olmaz.
Mensah iyi futbolcu, ama dün akşam agresif oynamayı fazlasıyla abarttı. Bu anlayışla her hangi bir Avrupa liginde ilk yarıda bile takımını bir kişi eksik bırakırdı büyük olasılıkla Ganalı futbolcu.
Gizlemeye, takiye yapmaya gerek yok. Ben de dahil çok kişiye rotasyonun bu kadarı biraz abartılı geliyor. Ama Sayın Jesus, Konyaspor maçı ( birazda Valencia'nın atılmasıyla oluşan handikaptan ötürü) hariç hemen her maçta sahaya sürdüğü oyunculardan verim aldı. Saygı duymak lazım. Ve inanıyorumki gün geçtikçe daha iyi bir Fenerbahçe izletecek futbolsevere Portekizli teknik direktör.
‘’Fenerbahçe'ye erken uyarı!‘’
Bu sezonki en uyumsuz veya ahenksiz Fenerbahçe vardı dün akşam sahada. Maalesef, eski alışkanlıklarından hala kurtulamamış Emre Mor. Şansını zorlamaya devam ediyor ne yazıkki gurbetçi futbolcu. Dolayısıyla, takım oyununu, ekip ruhunu zedeleyenlerin başında yer aldı.
Valencia'nın sorumsuz hareketiyle daha maçın başında eksik kalınca ve kaleci Altay Bayındır, Miha Zajc ile Attila Szalai dışındakiler de vasatı aşamayınca ilk yarıyı mahküm oynamak zorunda kaldı Fenerbahçe. Hem de doğru dürüst bir tehlike yaratamadan rakip kalede.
Temaşaya yer var futbolda, ama fantezi için aynı şeyi söylemek tek kelimeyle fantezi olur. Elbette böylesi geniş ve kaliteli kadroda rotasyona başvurması doğaldır Jorge Jesus'un. Ancak, üstüste iki maç bile yanyana oynamamış futbolcu gurubunun bu kadar kısa sürede uyum yakalamasını ummak ve kariyerinin sonuna gelmiş, yaşı kemale ermiş Valencia'nın deyim yerindeyse rotasyonun dışında tutulması... İşte burada soru işaretleri üşüşüyor kafama.
İkinci yarıda da değişikliklere rağmen geride kalan haftalardaki görüntüsüne dönemedi bir türlü sarı lacivertliler, hem de Konyaspor da bir kişi eksilmişken.
Muhammet Demir'in golünde oluşan zincirleme uyku hali ise Fenerbahçe ve Jorge Jesus adına çözülmesi gereken acil bir problemi gözümüze soktu resmen.
Açıkçası, bu yenilgi hem Sayın Jesus hem de Emre Mor başta olmak üzere başdönmesi yaşayan futbolcular adına erken gelen bir uyarıdır bence. Maçın tamamında (Altay Bayındır ve bir iki arkadaşı hariç) futbolun gereklerini, takım oyununu, kalite ve misyonlarını saha kenarında bırakarak oynayan futbulcu gurubu adına deyim yerindeyse tam bir musibet olsa gerek kanımca.
‘’Adrenalin tavan yaptı!‘’
Jorge Jesus'un özgüvenine saygı duymamak mümkün değil. Görüldüğü gibi tüm futbolcuları da bu kanıda. Kimi oynatırsa oynatsın veya kimi yedek kulübesinde oturtursa oturtsun "Gıg" çıkmıyor. Tüm kadro Sayın Jesus'un bilgisine, liderliğine ikna olmuş. Böylesine egosu yüksek, önemli özelliklere ve kariyere sahip futbolculardan oluşmuş bir kadroyu sorun çıkarmamaya ve yaptığı her tercihe saygı duymaya ikna etmek çok önemli elbette.
Ama gene de ikinci yarıda uzun süre mahküm oyarken takımı müdahale etmekte geç kaldığını söylemek zorundayım. Adanademirspor Süper Lig'in en ciddiye alınması gereken takımlarının başında geliyor. Buna rsğmen Henry Onyekuru'yu durdurmakta uzun süre aciz kalan savunmanın sağını seyretmesi anlaşılır gibi değil.
İkinci yarıda üç farklı skor avantajına rağmen müthiş bir baskı kurdu Montella'nın takımı skoru 3_ 2 ye de taşıdı. Doğrusu, eksilmese işler sarpa da sarabilirdi bence.
Miha Zajc'ın bu takımda 90, Emre Mor'un da en fazla 45 dakika oynaması gerektiğine inanıyorum, en azından şu andaki kondüsyon ve performaslarıyla tabi.
7'de Valencia'ya, 9'da Ferdi'ye ve 81'de Rossi'ye yapılan faül veya kartlık hareketleri atladı maalsef Abdülkadir Bitigen. Keza, Valencia'nın aldığı ve attığı penaltı da öyle. Doğrusu bu seviyedeki bir hakem için talihsizlik bütün bunlar.
‘’Büyük sürpriz!‘’
Fenerbahçe'nin kalesini eğer Altay Bayındır korumasa daha ilk yarıda iki farklı üstünlüğe ulaşırdı Ümraniyespor. Josua King'i izlerken Serdar Dursun adına üzülmemek elde değil. Bu King'in performans ve üretkenliğini en hafif deyimiyle ikiye katlar Serdar Dursun.
Emre Mor çok bencil. Takımını değil fazlasıyla (sıradışı futbolculara yakışmayacak denli) kendini düşünüyor, takımı için değil kendisine oynuyor ve kaçınılmaz şekilde ayağından çekiyor arkadaşlarını ne yazık ki. Demekki yerleşik hale gelmiş alışkanlıklardan Jorge Jesus'a rağmen bile kurtulmak öyle kolay olmuyormuş. Açıkçası, gereğinden fazla bir süre tuttu sahada Sayın Jesus bence Emre Mor'u.
Oysa kendisine değil de takımı için oynamayı düşünse ve ona göre yeteneklerini sahaya yansıtsa daha ilk 10 dakikada galibiyete ulaşırdı pekala Fenerbahçe.
Ferdi az biraz aksadı sanki savunma beki olarak oynadığı bu maçta. Çünkü, Ümraniyespor dün akşam ilk yarıda en çok da onun savunduğu kanattan yordu sarı lacivertlileri.
Arao iyi, ama keşke Crespo veya Mert Hakan'dan biriyle oynayabilseydi. Kesinlikle ikiye katlanırdı bu durumda yararı ve performansı büyük olasılıkla Brezilyalının.
Lincoln ve Valencia bu denli etksizken Arda Güler ve Serdar Dursun neden bu kadar yedek kulibesinde otururlar, bu da Sayın Jesus'un ayıbı bence.
Futbol, fanteziyi kaldırmıyor bir kez daha görüldüğü gibi. Ferdi çok iyi bir futbolcu, bu tartışılmaz. Ama bir forvet oyuncusundan hem iyi bir sol bek hem de ideal bir sağ bek devşirmeyi düşünmek çok aşırı bir iyimserlik kanımca.
Açık açık altını çizelim, bu sonuç Jorge Jesus'a yazar. Kesinlikle tercihlerinin büyük bölümü yanlıştı Portekizli teknik direktörün. Doğal ve kaçınılmaz olarak büyük bir sürpriz nanik yaptı dün akşam Fenerbaçelilere dün akşam Şükrü Saraçoğlu'nda maalesef.
‘’Çok üzüldüm!‘’
Gerçekten çok üzüldüm. Üzüntümün tek nedeni Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne veda etmesi değil. Sadece bu olsa "Futbol bu, olur böyle şeyler" der geçerdim. Ama koca bir camianın, kompleksi boyunu aşmış bir kaç kişi yüzünden utanç yaşamak zorunda kalması insanı fazlasıyla üzüyor ne yazık ki.
Yıllar önce de dillendirmistim, her ailede, her mahallede, her camia ve ülkede iyiler olduğu gibi kötüler de olacaktır.
Dolayısıyla, sorumsuz, hastalıklı, yani kişiliği ve sorumluluk bilinci yeterince gelişmemiş bir kaç kişi yüzünden, o kişilerin mensup olduğu aileyi, mahalleyi, camia ve ülkeyi mahkûm etmek akıl, bilim ve adaletle bağdaşmaz.
Böyle durumlarda, o kişi veya kişileri bulup cezalandırmak, mensup oldukları aile, camia ve ülkeleri töhmet altında kalmasını önlemek sosyal devlet ve kurumların asli görevi olmalı.
Bu gün gibi anımsıyorum, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik başlattığı saldırıya ilk tepki koyanlardan biride Fenerbahçe kulübü olmuştu. Bu gerçeğe rağmen Mircea Lucescu'nun basın toplantısına katılmamak adına Fenerbahçe'yi ırkçı kulüp ilan etmesini de kınıyorum.
Elbette, her iki maçta da daha iyi futbol oynayan taraf Fenerbahçe'ydi. İdda ediyorum, eğer Ukrayna'ya Rusya böyle bedeller, ödetmese şu anda Fenerbahçe, Şampiyon Ligi'nde yoluna devam etmiş olacaktı.
Geçen yıl E. Frankfurt maçında Fenerbahçe'nin önünü kesen İtalyan hakem bir kez daha "Dur" dedi sarı lacivertlilere. Neden, Rusya'nın çıkardığı faturaya karşılık pozitif ayrımcılık yapıldı Dinamo Kiev'e resmen. King'in attığı golü "Faul" gerekçesiyle iptal etmek, İsmail Yüksek'i çok temiz şekilde rakibinden önce topa dokunduğu halde ikinci sarıdan oyundan atmak... Bunların tümü pozitif ayrımcılık Dinamo Kiev adına.
Jorge Jesus'un iki maçta da büyük oranda doğru seçim ve taktikleri vardı. Dezavantajları, rakibin beş yıldır bir arada oynaması ve kendisinin ise takımıyla sadece bir kaç haftalık birlikteligiydi.
Dolayısıyla, beni elenmekten ziyade kendini bilmez bir gurubun yaptığı o yüz kızartıcı kısa süreli tezahüratti.
‘’Çantada keklik değil!‘’
Jorge Jesus'un kariyeri ve vizyonu saygıyı fazlasıyla hak ediyor. La Liga 'dekiler dahil hemen tüm futbolcuların birikim ve liderliğine saygı duyduğu, inandığı bir teknik direktör Portekizli.
Zaten, Fenerbahçe'de de kısa sürede oyun anlayışını yerleştirmek ve başında bulunduğu gurubu ikna etmekte hayli yol aldı.
Ancak, gene de çantada keklik değil karşısındaki rakip. Bir kere Fenerbahçe 'ye oranla çok daha büyük deneyimler edinmiş bu kulvarda Dinamo Kiev. Eksiklerine rağmen yerleşik hale gelmiş bir oyun kültürü söz konusu Ukrayna ekibinin.
Dahası, en az Jorge Jesus kadar saygıyı hak eden, İtalya dahil değişik ülkelerde kendisini kanıtlamış Mircea Lucescu gibi "Kurt" bir teknik direktör bulunuyor başında Dinamo Kiev'in.
Şu da var, Lucescu şapkadan tavşan çıkaranlar kategorisinde bir teknik direktör bence. Sınırlı kadrolarla bile sonuç alabilen, bu kulvarda önemli tecrübeye sahip olduğunu da unutmamak lazım tabi.
Elbette bütün bunları dillendirirken bile Fenerbahçe'nin daha şanslı olduğuna da inanmıyor değilim.
Zira şu bir haftada oyun anlayışını biraz daha yerleştirecek Sayın Jesus. İlk maçta rollerinin gereğini yapamayan futbolculara yapmaları gereken daha iyi anlatılıp kavratilacak.
Yani ilk maça oranla oyun otomatiği biraz daha gelişecek sarı lacivertli takımın.
Dilerim, rehavete girilmez ve yıllar sonra Şampiyonlar Ligi'nde tekrar sahne alır Fenerbahçe.
Çünkü, buna sadece Fenerbahçe 'nin değil ülke puanı açısından Türkiye'nin de ihtiyacı var.
‘’Kolay değil!‘’
Yargılamak, yermek yada övmek için henüz çok erken.
Hazırlık maçlarında hiç yenilmedi Fenerbahçe. Takım ruhu ve oyunu anlamında bir aşama gözlemledik bu maçların tamamında.
Ferdi Kadıoğlu'ndan İsmail Yüksek'e, Pelkas'tan Mergim Berisha'ya kadar her futbolcu önemine, birikimine iman etmiş Jorge Jesus'un. Yani bu ikna temelli güven ve saygı duyuyorlar futbolcular yeni hocaya.
Dolayısıyla, takım ruhu, takıma aidiyet konusunda daha şimdiden önemli bir mesafe kat etmiş sarı lacivertliler.
Bence bu çok önemlidir. Zira, zafer için yanyana gelmiş, kazanmak adına kendilerini zorlu bir yürüyüşün beklediğini bilen askerler öncelikle komutanlarına inanmak ve güvenmek zorundadırlar.
Açıkçası, Portekizli teknik direktörün kısa sürede çok mesafe kat ettiğini görüyoruz.
Mealen "Yıldız değil, takıma yararlı olacak ve adı pek bilinmeyen futbolcu takviyesi istiyorum" demişti yeni gelecek oyuncular hakkında Sayın Jesus.
Bütün bunları biraz da kulübün içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan dolayı dillendiriyor bana kalırsa. Bu duyarlılık, aidiyet ve sorumluluk demektir en hafifinden.
İsmail Yüksek gibi genç bir yeteneği yüreklendirip değerlendirmesi, geçen sezon düş kırıklığı yaratmış Berisha'yi özgüvenine kavuşturmasi v.s, v.s. Hepsi teknik direktör adına büyük bir vizyon demektir benim açımdan.
Ancak, bütün bu artılara rağmen çok büyük bir zaaf gözlemledik hazırlık maçlarında. Hemen her hazırlık maçında (rakip kim olursa olsun hem de) azımsanmayacak denli pozisyon verdi rakiplerine Fenerbahçe, maalesef.
Tamam, daha erken belki, yürünecek yol, yapılacak çok şey var. Ama özellikle futbolda oyunun savunma yönü sanıldığından da önemlidir. Hele de başında tam bir "Kurt" Mircea Lucescu gibi teknik direktörün bulunduğu Dinamo Kiev'se rakibiniz, oyunun savunma yönü hepten önem kazanıyor doğal olarak.
Dilerim şu kısa sürede bu sorunu da çözer Sayın Jesus.