Arama

Popüler aramalar

‘’Sayın Jesus'u alkışlıyorum!‘’

Her açıdan üstünlük sağladı Fenerbahçe dün akşam Larnaka'ya. Neredeyse pozisyon vermedi. Çok hareketli bir oyunla golü de buldu. Alioski'nin müthiş asistini çok sakin şekilde ağlarla buluşturdu Pedro.

Aslında gerçeği söylemek gerikirse Arao ve Mert Hakan Yandaş'ın yokluğunda Crespo'yu kenarda oturtmak ve İsmail Yüksek'i deyim yerindeyse partnersiz bırakmak cesaret işi. Ama yetmemiş gibi bu kadroyla Arda Güler ve Pedro'yu birlikte sahaya sürmek ise çok büyük bir cüret.

Dolayısıyla, Sayın Jorge Jesus'a saygı duymamak, inanmamak, taktir etmemek mümkün değil. Arda Güler misal. Hem de böyle bir maçta görev vermek ehil teknik direktörlerin tercihi olabilir ancak. Nitekim sevgili Arda da hocasını haklı çıkaran bir performans segiledi. Attığı paslar, oyunun savunma yönünde sunduğu katkı alkışı haketti bence. Hem de asli yerinde değil de sağ kanatta oynadığı halde. Elbette gördüğü sarı kartı görmesi kendisine yakışmadı. Ama buda doğal. Zira elinde olmadan kendisini kanıtlamak hırsı taşıyor.

İlk yarının tamamında üstün oynayıp skor üstünlüğünü de almışken kaleci hatasıyla penaltıdan gol yemek Sayın Jesus'un takımına yakışmıyor. Feberbahçe'nin Altay Bayındır'a psikolojik destek vermesi lazım profesyonel düzeyde. Çünkü Altay Bayındır yetenek olarak bh ülkenin bir numaralı kalecisi, bu tartışılamaz. Sadece küçüçük bir desteğe ihtiyacı var şu anda.

Sayın Jesus'un oyuncu değişikliklerini de saygıdeğer bukuyorum. Sonradan sahaya sürdüğü her futbolcu büyük güç kattı takıma, Fenerbahçe'nin oyununu yukarı taşıdı. Osayi Samuel, penaltıyı kaçırmasına rağmen Valencia, Bathshuayi, İrfan Can ve elbette Crespo.

Portekizli teknik direktör istisnalar dışında ne yapsa doğru yapıyor. Üç, dört, beş, bazen altı oyuncuyla rotasyona gidiyor ama gene de istediği futbolu oynatıyor, gereken skoru elde ediyor. Bu adamı alkışlıyorum dolayısıyla.

13 Ekim 2022, Perşembe 23:04
YAZININ DEVAMI

‘’Unutulmaz bir maç!‘’

İlk yarıda Fenerbahçe'de aksamayan futbolcu sayısı bir elin parmak sayısını bile bulamadı. Crespo, biraz Valencia azbiraz da İsmail Yüksek. Geri kalanların büyük çoğunluğu ders yılının son günlerinde rehavete teslim olmuş öğrenci gurubunu çağrıştırdı performanslarıyla. Misal, Pedro en küçük bir katkı veremedi. Emre Mor da öyle.

Bu görüntüde Sayın Jorge Jesus'un tercihleri de etkili oldu kanımca. Savunmanın solunda Lincoln Henrique oynatılınca, Boroni için tam bir konfor alanı doğdu ve bu da kaçınılmaz olarak Szalai'nin performansını olumsuz yönde etkiledi. Macar futbolcu aylar sonra ilk kez bu kadar etkisiz kaldı ve kalitesine yakışmayacak oranda pas hatası yaptı.

İkinci yarıda da kalitesini sahaya gereği gibi sahaya yansıtamadı Fenerbahçe. Başta Jorge Jesus olmak üzere rehavetin hamağında sallanmaya devam etti Sarı-Lacivertliler. Hele de Altay Bayındır ve Attila Szalai. İnanamadım gözlerime uzun süre. Sanki kendileri değil de dublörleri oynuyordu onların yerinde.

Sayın Jesus'un yedek kulübesinde Alioski, Arda Güler, Rossi, Michy Batshuayi, Serdar Aziz, kaleci İrfan Can ve daha nice kaliteli oyuncusu otururken bu kadar uzun olup biteni seyretmesini kendisine yakıştıramadım doğrusu. Demek ki, Karagümrük takımının puan cetvelindeki yeri veya misafir takımın geride kalan maçlarda aldığı sonuçlar azbiraz Jorge Jesus'u da rehavetin salıncağına bindirmiş. Aksi olsa ne Altay Bayındır ve Szalai bu kadar çok hata yaparlardı ne de Sayın Jesus rakibin özelliklerini gözardı eden böyle bir kadro ve taktik tercihlerinde bulunurdu.

Aslında Lincoln Henrique'yi ısrarla savunmanın solunda oynatmak Brezilyalı futbolcuya haksızlıktır bence ki, buna rağmen skora da katkı sağladı görüldüğü gibi.

Elbette, her şeye rağmen kazanmak Sarı-Lacivertliler için çok değerliydi dün akşam. Ama bir maçta tam 9 gol izlemek ise kimsenin hayal bile edemeyeceği, tadına doyulmaz bir gece olarak yazıldı her halde anı defterine sporseverlerin.

09 Ekim 2022, Pazar 23:27
YAZININ DEVAMI

‘’Bir engeli daha aştı!‘’

Fenerbahçe'nin bu oyununun karşılığı daha ilk yarıda enaz iki farklı galibiyetti. Bunun gerçekleşmemesinde en büyük neden Emre Mor'un öteden beri taşıdığı ve bir türlü revize etmediği yada edemadiği oyun anlayışıydı bence. Gurbetçi futbolcunun kolektif düşünce ve davranışı sorunlu maalesef. Takım için oynamak fikrinden yoksun. Kendisini takımının bir parçası yapamıyor, yapamıyor, başardığı veya yaptığı onca güzel hareketin finalini olumsuzlaştırıyor. Doğru zaman ve yerde vermesi gereken pas yerine kendi gştmeye yeğliyor. Bu da en hafifinden Michy Batshuayi'nin oyuna katkısını olumsuz yönde etkiliyor, Belçikalı yıldızın daha çok gol atmasını otomatik olarak engelliyor. Hem de Rossi ve İsmail Yüksek'in önemli katkılarına rağmen.

Gerçek şu, ilk yarıdaki oyununu bile 70. dakikaya kadar tutturamadı sarı lacivertliler. Sayın Jesus'a büyük saygım var. Ama Barshuayi bu kadar uzun süre beklediği yada gerekli olan pasları alamazken, sol önü bu denli üretimsiz haldayken neden 70 dakika bekledi müdahale etmekte, işte bunu hem anlayamıyor hem de Sayın Jesus'a yakıştıramıyorum. Üstelik, kulübesinde onca kaliteli futbolcu otururken.

Arda Güler'e bence de çok az şans tanıyor Portekizli teknik direktör. Fizikgüç olarak yetersiz olduğuna ben de inanıyorum. Ama bu çocuk sonradan oyuna girse de önemli katkılarda bulundu takımı adına. Neden? Çünkü özel bir futbolcu, çalışmakla, antrenmanla edinilemez Allah vergisi yetenekleri var sevgili Arda'nın ki, ne parayla, ne deneyimle sahip olunamayacak türden.

Nitekim, başta Emre Mor olmak üzere aksayan, takımın ritmine ulaşmasını engelleyen futbolcuları kenara alıp, İrfan Can, Valencia'yı sahaya dahil sürünce hoca, ikinci gol de geldi akabinden.

Her şeye rağmen, Feberbahçe dün akşamki galibiyetle gurup liderliğini sürdürdü ve gurubu lider bitirmek yokunda önemli bir adım daha attı.

07 Ekim 2022, Cuma 00:13
YAZININ DEVAMI

‘’Derbiye yakışmadı!‘’

İlk yarıda bir elin parmaklarını aşan sayıda korner kullandı Fenerbahçe. Elbette önemli bir başarı bu. Ama bu kadar kornerden bir gol bile çıkaramamak hayli düşündürücü doğrusu. Şüphesiz, takım adına bir zaafiyet belki bu durum, ancak burada her kesten önce kornerlerin tamamında topun arkasına geçen İrfan Can Kahveci'nin kendisini sorgulamasıdır.

8'de Gustavo'ya 22'de Crespo'ya Weghorst'un yaptığı sarı kartlık haraketleri görmezden geldi Volkan Bayarslan. Tıpkı 28'de Gustavo Lingoln'e yapılanı görmezden geldiği gibi. Keza her fırsatta kendisini deyim yerindeyse söz ve mimikleriyle eleştiren Josef'i de görmezden geldiği gibi.

İlk yarıda elbette her yönüyle üstün olan taraf Fenerbahçe'ydi. Deyim yerindeyse deplasman takımı gibi oynadı Beşiktaş. Pedro arkadaşlarının temposuna ulaşsa, Valecia ve İrfan Can final anlarında doğru tercihlerde bulununabilse daha ilk yarıda dilediği skora ulaşabilirdi sarı lacivertliler.

İkinci yarıda tam bir "Pata" oyunu izledik maalesef. Maçın son dakikaları hariç genelde üstün taraf Fenerbahçe'ydi. Ama bu üstünlüğün skora yansımasını bence Jorge Jesus'un tercihleri engelledi. Böyle bir maçta Aloiski dururken Lingoln'u savunmanın solunda Ferdi'yi de sağda oynatmak çok lüks kaçtı doğal olarak.

Valencia'yı ilk kez bu kadar kendine oynayan, takım ruhunu zedeler bir performans sergilerken gördüm. Bu da kaçınılmaz şekilde Fenerbahçe'nin ofansif yönden aksamasına, kalitesinin karşılığını vermekten uzak kalmasına yol açtı. Sayın Jesus gibi bir teknik direktörün bu açmazı uzunca zaman seyretmesini kendisine yakıştıramadım doğrusu. Pedro ve Valencia'nın hayli uzun bir zamana yayılan etkisizliğine Michy Bathsuayi ve Serdar Dursun kartlarıyla müdahale etmemesi yakışmadı kanımca Portekizli teknik direktöre.

Açıkçası, "Dağ fare doğurdu" denilen kategorisine giren bir derbi maçı izledik dün akşam. Büyük ihtimalle bu skor ve sonuca ençok sevinenlerden biri de hakem Volkan Bayarslan'dır. Bitiş düdüğünü "Oh, Rabbim, sana şükürler olsun" der gibi çaldı deyim yerindeyse.

02 Ekim 2022, Pazar 22:27
YAZININ DEVAMI

‘’Asıl sorun nerede‘’

Lüksembug ve Faroe Adaları maçlarında aldığı sonuçtan da kötü olan milli takımımızın oynadığı futboldu. Şüphe yok ki, bu görüntü ve sonuçların ana nedeni Stefan Kunz'un tercihleriydi.

Alman teknik direktörün "11 üst düzey oyuncunuz yoksa yerlerine yeni oyuncular koymak mümkün olmuyor" diyerek durumu izah etmesi ise kötünün de kötüsüydü.

Çok geniş ve kaliteli bir futbolcu havuzu var oysa Türkiye'nin. Salih Uçan'ı kadroya almayacak kadar hem de. Ama Sayın Kuntz kalitemizi gerekçe yapıyor maalesef. İsmail Yüksek dururken bu sezon tek maç oynamış Berkan'ı ilk 11'de oynatan kendisi değilmiş sanki.

Tabi bu kötü sonuç ve futbolun nedenini liglerimizdeki yabancı futbolcu sayısının çokluğuna bağlayanlar da yok değil. Bu satırların yazarı öteden beri liberalizme mesafelidir. Ama gene de futbolumuzdaki düzen ve düzeyin yabancı sayısının çokluğuyla şekillendiğini iddia etmek gerçekçi gelmiyor bana.

Futbolumuz ve kulüplerimizin ana problemi sorumsuz, vizyonsuz yöneticiliktir bence. Kulüp sevgisi ve menfaatleri değil kendi maddi ve manevi çıkarları çoğunluk ön plana alınmıştır kulüp yöneticileri tarafından. Bu da çoğu kulübümüzü ya batırmış yada batma noktasına getirmiştir.

Tanju Çolak, Ertuğrul Sağlam, Tümer Metin, İlhan Mansız, Cenk İşler, Serkan Aykut, Celil Sağır, Ercan Koloğlu ve daha nicesi. Çoğu Samsunspor altyapı ürünü ve hepsini büyük paralarla satmıştır. Gene de ne cefalar çekti kulüp.

Aykut Kocaman, Oğuz Çetin, Turhan Sofuoğlu, Engin İpekoğlu, Tuncay Şanlı, Bahri Kaya, Recep Çetin, Ayhan Elmastaşoğlu, İlker Yağcıoğlu, Şenol Çorlu, Aykut Yiğit, Bülent Uygun ve daha niceleri Sakaryaspor'un altyapısından ve çoğundan önemli bonservis parası kazandı kulüp. Ama gene de ne çileler çekti parasal açıdan ve yıllardır hasret Süper Lig'e.

Gaziantepspor bölgesel ligde şu anda. Oysa ne çok futbolcu yetiştirdi ve ne büyük paralara sattı onlarcasını. Ömer Çatkıç, Kemal Aslan, Hakan Bayraktar, Hasan Özer, Ayhan Akman, Bekir İrtegün, Yaşar Duran ve daha niceleri.

Ya Eskişehirspor. Zafer Tüzün, Bahtiyar Yorulmaz, Aytaç Kara, Hürriyet Günaçar, Dorukhan Tokgöz, Veysel Sarı, Alper Potuk, Tarık Çamdal, Ömer Kaner, Sevki Şenlen, Ender Konca, Güray Vural ve daha niceleri. Altyapıdan geldi çoğunluğu ve neredeyse hepsinden büyük paralar kazandı kırmızı siyahlılar. Ama maddi açmazdan dolayı yıllardır acı çekiyor ve hasret Süper Lig'e.

Dolayısıyla, futbolumuzun ana sorunu yabancı oyuncu çokluğu değil çok kötü yönetilmesidir. Ülkenin, yönetici ve menajer ortaklığıyla yaşlı veya üçüncü, dördüncü sınıf yabancı futbolcu cennetine çevrilmesidir kulüplerimizin sorunu. Çünkü iyi futbolcunun yerlisi yabancısı olmaz, olmamalı da.

27 Eylül 2022, Salı 14:27
YAZININ DEVAMI

‘’İmza, Jorge Jesus!‘’

Deyim yerindeyse Feberbahçe maça Rossi'nin golüyle önde başladı. Dalga dalga üstüne giderek, anafora sokuyor resmen rakibini sarı lacivertliler. Hiç şüphesiz, taraftarın, hatta futbolseverin futbolun bu güzellikleriyle başını döndüren kahramanın adı Jorge Jesus'tur tek kelimeyle.

Futbolcularının deyim yerindeyse tamamına forma veriyor ve verim alıyor her futbolcusundan. Bu güne kadar çok seyrek tanıklık yaptık buna liglerimizde. Üçlü, dörtlü farketmiyor, takımına dilediği ve istediği futbolu oynatıyor, sonuç da alıyor Portekizli teknik direktör. Üstelik sadece Süper Lig'de değil Avrupa'da da. Öyleki bir önceki maca göre yarı yarıya kadroyu değiştirerek sagaya sürüyor takımını ama görüntü değişmiyor; Rakibi ezen, skor üreten ve sonuç alan bir Fenerbahçe. Tek kelimeyle saygı duyulacak bir teknik direktör Sayın Jesus. Dolayısıyla onun adına şu andaki tek eleştirim Emre Mor'u hala takımı için oynatmaya ikna edememesidir. Haşa, yeteneğine lafım olamaz. Ama takımın akortunu bozan detone ses oluyor çoğu zaman gurbetçi futbolcu.

Pedro aldığı ve kullandığı penaltıyı belki kaçırdı ama Fenerbahçe'nin üçüncü golünü Crespo'ya attırarak ne kadar yetenekli ve profesyonel olduğunu da kanıtladı kanımca.

Valencia ilerlemiş yaşına rağmen hala "Ben ölmedim, ayaktayım" diyiyor performansıyla. Ama hakkını teslim etmesek ayıp olur. Ekvadorlu yıldızın attığı golde aslan payı kesinlikle cepden cepheye koşan Mehmetçik'i çağrıştıran Crespo'nundur bence.

Alanyaspor teknik direktörü Francesco Fariloli iddialı ve ütopya sahibi bir teknik direktör, bu tartışılamaz. Ama, "Her kuşun eti yenmez" bir deyim var kültürümüzde, bunu birilerinin genç İtalyan teknik direktöre anlatması lazım. Kaldı ki, iyi teknik direktör olmanın olmazsa olmazıdır rakibin özelliklerine göre taktik belirlemek. Efendim "Biz kendi oyunumuzu oynarız her rakibe karşı" derseniz işte böyle nakavt olur takımınız ve tabi siz de.

İrfan Can Kahveci öteden beri yeteneğine inandığım bir futbolcudur. Yeterki oyun ve takım disiplinine inansın, sadık kalsın. Böyle bir ankayışla oynarsa Avrupa'nın üst düzey takımlarında bile oynar İrfan Can. Gole bu kadar yakın ve bu kadar yetebekli futbolcu sayılıdır zira Avrupa'da.

Maçın rejisörü elbette Sayın Jorge Jesus. Ama maçın en iyi futbolcusu da tartışmasız şekilde Miguel Crespo'ydu dün akşam benim için.

18 Eylül 2022, Pazar 23:54
YAZININ DEVAMI

‘’Jesus çok cüretkar‘’

Jorge Jesus gerçekten çok cüretkar. Şaşırtmaya devam ediyor hepimizi sahaya sürdüğü onbirlerle Portekizli teknik direktör. Böyle bir rakibe karşı Willian Arao ve Crespo'suz başlamak, Ferdi ve Alioski dururken Lincoln'u savunmanın solunda görevlendirmek... Batshuayi tercihi de yabana atılmayacak yanlış bir tercih kanımca tabi aynı şekilde.

12'de İsmail Yüksek'e yapılan net fauldü. Ama Belaruslu hakem oralı bile olmadı. İsmail Yüksek demişken değinmemek olmaz. Kaliteli bir kumaşı var, bu tartışılamaz. Ama yeteneğine ve gençliğine rağmen hala katetmesi gereken çok uzun bir yol var önünde bence. İki müdahalesinden biri sorunlu genç futbolcunun çünkü neredeyse.

Dün akşam beni en çok düş kırıklığına uğratan futbolcu ise tartışılmayacak şekilde İrfan Can Kahveci'ydi. Disiplin ve sorumluluk kavramlarını umursamıyor, çevre görüşü denilen kavramdan bihaber nedense. Oysa yeteneğine denk gelen bir sorumlulukla oynasa Avrupa'nın her takımında rahatlıkla oynar her halde.

Valencia, Batshuayi'den daha yararlı takım oyuncusu, dün akşam bir kez daha kanıtlandı bu bariz gerçek. Elbette saygı duyuyorum Sayın Jesus'un kariyerine, ama bence ilk on bir tercihinin sorunlu olduğunun altını çizmek zorundayım gene de.

Misal, kaç maçtır Osayi'yi kenarda bekletiyor Portekizli teknik direktör. Ama dün akşam Fenerbahçe'nin en efektif futbolcusuydu Nijeryalı yıldızdı tanıklık yaptığımız gibi.

Fransa ve Avrupa'nın önemli takımlarından Rennes karşısında deplasmandan puanla dönmek elbette çok önemli. Ancak, eğer daha doğru bir on birle başlasa veya tercihleri daha isabetli olabilse Portekizli teknik direktörün, Fenerbahçe pekala üç puanla dönebilirdi dün akşam Fransa'dan.

16 Eylül 2022, Cuma 00:22
YAZININ DEVAMI

‘’Satrancı Emre hoca kazandı‘’

Başakşehir maça sabırlı başladı. İlk yarıda tüm istaatistiklerde Beşiktaş'a üstünlük sağladı Emre Belözoğlu'nun öğrencileri. Misal, ilk yarıda 0/60lık oranla topa sahip oldu, kornerler de üstünlük sağladı dolayısıyla konuk takım. Aslında Traore ve Choular biraz olsun geçmiş maçlardaki performanslarına ulaşabilseler daha ilk yarıda skor bile üretebilirdi Bsşakşehir. Öyle ki ilk yarıda Beşiktaş sadece biri N'Koudou ile olmak üzere sadece iki tehlike yarattı ve bunların ikisi de rakibin hatası sonucunda doğdu gerçeği söylemek gerekirse.

İkinci yarıya pas hatalarıyla başladı Başakşehir. Dolayısıyla üstünlük Beşiktaş'a geçti. Ve bu kez satranç oyununu tercih etti, rakibin hatalarına bel bağladı resmen Emre Belözoğlu. Sabırla oyunu doğutmaya, rakibi uyutmaya odaklandı Belözoğlu ve öğrencileri. Bu da Beşiktaş'ı provoke etti deyim yerindeyse. Maçı kazanmak adına baskılı oyuna yöneleyim derken aceleci olmakla çabuk oynamayı birbirine karıştırdı az biraz siyah beyazlılar. Bu da Başakşehir için şansa dönüştü.

Çünkü organizasyonla olgunlaşmamış her hücum yada atak futbolla sonuç alamadığınız zaman oyun bir anda sizin adınıza Rus Ruleti'ne dönebilir pekala. Bence Valerien İsmael dün akşam oyunu çok yönlü kafasında oynamamış ve daha da önemlisi rakibin (ki, şu ana kadar hiç gol yememiş Başakşehir) en önemli özelliklerini hesaba katmadan oyun anlayışını, sahaya süreceği onbirini ve taktiğini belirlemiş.

Açıkçası, satrancı çağrıştıran böylesi maçlarda atan kazanır genelde ve nitekim öyle de oldu, atan kazandı gördüğünüz gibi. Yani, satrancı Emre Belözoğlu kazandı dün akşam.

12 Eylül 2022, Pazartesi 21:26
YAZININ DEVAMI