Arama

Popüler aramalar

‘’Yazık kere yazık‘’

Üstelik bu maç burada bitmeyecek. 2-1’lik maç skoru belki 3-0’a çekilecek. Belki 4-5 maç seyircisiz oynama cezası da gelecek.

Fikret Orman yönetimi batık durumdaki kulübü tekrar yüzdürmeye başlamışken, milyonlarca Beşiktaşlı sıradaki maçları heyecanla bekleyip puan hesapları yaparken bu yönetime teknik heyete ve oyunculara yapılan büyük bir ihanettir.

Oysa maçtan söyleyecek çok şey vardı. Fernandes’in maçın başında Muslera’yla karşı karşıya pozisyonu heba edişi, Gökhan-Serdar paslaşmasının ardından Almeida’nın şık kafa golüyle öne geçişi, Türk futbol tarihinin seyirci rekorunun kırılışı, Hutchinson ve Veli’nin Galatasaray orta sahasını iptal edişi, Melo’nun pasında Burak’ın Fernandes’e nazire yapışı ilk yarıda akıllarda kalan pozisyonlardı. Fatih Hoca, ikinci yarı Bruma’yı Engin’in yerine almakla kalmadı. Dizilişi de değiştirdi. Sneijder’in pasında Burak’ın vuruşunu mükemmel kurtaran Tolga Zengin, Serdar ve Veli’nin hatalarında Drogba’nın vuruşlarını engelleyemedi. Tehlikeli bölge içinde böyle pas yapılmaz. Öte yandan Burak’ın Veli’nin pasında koluna çarpan topa Fırat Aydınus’un düdük çalmaması da bir başka tartışma konusu. Neyse bunlar maçla ilgili şeyler... Meselemiz; maçla ilgili olmayanlar. Rakip seyircinin statta olmadığı bir derbi, 2013 yılının Eylül ayında yarıda kaldı, bitti!

23 Eylül 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Daha iyi futbol‘’

Selçuk savunmaya öyle iyi destek verdi ki; Bursaspor ve Fenerbahçe ile oynanan maçlarda bir virtüöz gibi parlayan Erkan hiç etkili olamadı. Galatasaray’da kötü oynayan bir tek Burak’tı. Maça, Boffin’in saçma pasını kapan Drogba’nın verdiği pası harcayarak başladı. Sonra saklandı da saklandı. Ne bir top kazandı, ne de güzel bir pas yaptı. Konsantrasyonu çok kötü. Bir maç yedek kaldı diye bu kadar kopulur mu oyundan? ‘Yahu adam yürüyor ama golünü de atıyor’ övgülerine 2013 yılında yer yok. En azından çağdaş futbolda yok...

Nitekim Fatih hoca onunla birlikte Engin’i devrede yanına aldı, Selçuk’u normal yerine, Sabri’yi Eboue’nin önüne çekti. Oyun dengelendi.. Ve daha da renklendi.

Final toplarının klas adamı Necati Fenerbahçe maçında olduğu gibi gözü kapalı gol yapacağı 2 pozisyonu harcayınca evsahibi öne geçme şanslarını kolayca harcadı.

Drogba yine maçın başından sonuna her pozisyonda vardı. Ancak, uzak mesafeden topu kullanmak için ve topun başına geçip, Selçuk’u yanından uzaklaştırarak imkansızı zorladı. Oysa Selçuk’un uyarısı yerindeydi. Nitekim birkaç dakika sonra, Selçuk yine herkese olağan gelen olağanüstü serbest vuruşlarından birini kullandı. Drogba gözü kapalı yapabileceği pozisyonda topu auta göndererek büyük bir fırsat kaçırdı. Bir topta da direğe takıldı. Sabri, Drogba’nın direkten dönen şutunda pası verdiği gibi, dönen topta Sneijder’in Boffin tarafından harika kurtarılan şutunda da pasın sahibiydi. Mükemmel oynayan Melo’nun 2 metreden kaçırdığı fırsatın tarifi, Gökhan’ın yürürken sakatlanmasının izahı ise yok. Yerine oynayan Ceyhun hazır gözüktü.
Şampiyon hoca Ertuğrul Sağlam önceki maçlarda takımını çok iyi hazırladığını göstermişti. Gencecik filizlere hak ettikleri şansı veriyor. Aytaç çok önemli bir ön libero olacak. Sağlam’ın cesareti Erkut’u da bize kazandırıyor. Tarık sol kanatta hiç sırıtmıyor. Pozisyona da giriyorlar. Yolları açıktır. Cüneyt Çakır ilk yarıda Kamara’nın pozisyonuna ‘devam’ dese, Özgür’ün pozisyonuna penaltıyı çalsa kimse ‘gık’ diyemezdi. Penaltıydı.

31 Ağustos 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Altın puan‘’

Bursaspor, Belluschi ve Murat’ın katılımıyla kimlik değiştirmiş gibiydi. Aradılar, baskı yaptılar, öne geçmeyi başaramadılar. Sarı-Kırmızılılar, klas futbolcularıyla bekleyerek oynadı, kalite farkıyla 2 pozisyon yakaladı. Sneijder’in maçın başında attığı harika ara pasında Burak korkmasa Frey kırmızı kart görebilir ya da Galatasaray öne geçebilirdi. O pozisyon olmadı. Kırk dakika kalitesini ve kariyerini inkar eder gibi oynayan Hamit bir kez ayakta kaldı, ara pasında Burak takımını öne taşıdı. Bütün bu sürede futbolun doğrularını daha çok yapan, koşan, basan Bursaspor’du. İkinci yarı başladığında Selçuk olağanüstü paslarından birini daha yolladı, Burak bunu harcayınca çanlar Galatasaray için çalmaya başladı. Kanat bekleri, oyuna hiç girmeyen orta saha oyuncuları, Burak’la Drogba’ya hiç yanaşmayan Galatasaray, topu Bursaspor’a bıraktı, ancak golü arayan Bursaspor, birinci sınıf hücum organizasyonuyla Enes’in ayağından beraberliği yakaladı. Bugün, ‘Drogba gibi adam 66’da çıkar mıydı’ tartışması yapılacaktır, belki çıkmayabilirdi o ayrı konu, ama tartışılması gereken Galatasaray’ın fiziksel zaafiyetleri ve tempo sorunudur. Bu kadar statik oynayarak, dönen topları neredeyse hiç kazanamadan da maç kazanabilirsiniz ancak izleyene keyif vermez, büyük hedefleri de yakalayamazsınız. Durarak oynanan oyunda Chedjou, Gökhan, Melo ve Selçuk arkadaşlarından bir nebze daha iyiydi. Bursaspor’da ise Batalla, Belluschi, İbrahim, Murat ve Taiwo arkadaşlarından öndeydi. Enes, bugün futbolu bıraksa hayatı boyunca anlatacak muhteşem bir anısı var. Muslera’lı, Eboue’li, Hakan Balta’lı, Chedjou’lu, Gökhan Zan’lı defansa gol attı. Onu şımartmamalı. Alt yapısından Türk futboluna pırıl pırıl gençler yetiştiren Bursaspor altyapı hocalarını alkışlamalıyız. Burak’ı yedek kaldığı zaman surat astığı için eleştirmiştik. Futbolculuğu kadar karakteriyle fark yaratan Drogba’nın oyundan çıkarken takındığı tavır ona hiç yakışmadı.

26 Ağustos 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Alkışa alkış‘’

Haklı çıktı. Dünokadar güzel bir başka olay yaşandı. 2-0 Galatasaray öndeyken, Muhammed harikulade bir röveşata ile golü yaptı. Maç skor açısından bunalımlı bir hal alsa da Galatasaray taraftarları bu mükemmel golü alkışlayarak 10 numaralık iş yaptı.

Çok güzel bir futbol gecesi oldu ilk yarıda Galatasaray için. Bu senenin bence düşme adaylarından biri olacak Gaziantepspor’u çok iyi oynamasalar da özellikle sürklase etmeyi başardılar. Her açıdan kat be kat üstündüler. 3. dakikada Hakan’ın ortasında Drogba’nın 3 metreden auta attığı mutlak fırsatla başladılar. Sonrasında 9. dakikada şahane bir gol yaptılar. Selçuk orta saha yayındaki Drogba’ya, Drogba ceza alanına koşan Burak’a, Burak defans arkasına top isteyen Sneijder’e, Hollandalı da dar açıdan Gaziantepspor ağlarına yolladı topu. Sonra dünyanın faal en büyük santrforu Drogba’nın kısa süreli bir resitali vardı.

Drogba’nın 13’te sağ kanattan ortasında Sneijder’in şutunu ve 20’de soldan yaptığı ortada Burak topu kafayla gol yapacakken Karcemarskas son anda kurtardı. Karcemarskars aslında ilk yarıya damgasını vuran adamdı. Selçuk’un frikiğini, Drogba’nın ve Hakan’ın kurtarılması çok güç şutlarını da önlemeyi başardı. Gördük ki; çift santrfor oynamak çok daha fazla pozisyon yakalanmasını sağladı. Karcemarskas, Sneijder’in güzel bir şutunu aynı güzellikle kurtardıktan sonra, acemice bir penaltı yaptırdı. Burak’ın penaltısı gol olunca çoğunluk maç bitti sandı.

Bülent Uygun’un Uğur’u sağ beke, Muhammed’i Cenk’in yanına alması oyunu dengeledi. Muslera Chedjou’nun uyuduğu
bir pozisyonda Muhammed’in bir şutunu mükemmel kurtardı ama yazının başında belirttiğim pozisyonda çaresiz kaldı.
Galatasaray vasatın biraz üstünde oynadığı maçta 10’a yakın pozisyon yakaladı ve güç bela kazandı. Sneijder, Drogba, Hakan Balta ve Semih çok iyi oynadı. Fizik kaliteleri yükselince gol olup yağabilirler.

20 Ağustos 2013, Salı 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sağlam başlangıç‘’

Maçın düğümünü saçma sapan bir gol çözse de, ben bir futbolsever olarak 90 dakikadan keyif aldım. Civelli ile başlamalıyım. Arjantinli maçın kaderini belirledi. Avrupa kupası maçlarında kötü oynamıştı. “Uyum sorununu a∫ması için zamana ihtiyacı var” diye düşünmüştük. Bu maç iyi oynadı ama bu hayati hata performansını sildi, takımının puanını ise sıfırladı...

Erkan Zengin’le de devam etmeli. Maçın ilk yarısında Musa’yı yaptığı incelerle bunaltan Erkan, Şener’i öyle bir çalımladı, öyle güzel bir ortayla topu Bienvenu’nün kafasına kondurdu ki, gol kaçırmak çalıma da, ortaya da ihanet olurdu. Boffin de Pinto’nun ilk yarıda çatala giden kafa şutu ile ikinci yarıdaki penaltısını kurtarıp maçın kader adamlarından biri olmayı başardı. Bienvenu’ye verdiği al da at pası ise cabasıydı.

Dede’nin yokluğunda Tarık’ı sol beke yerleştiren Sağlam, Özgür Çek’i orta sahanın merkezine çekmişti. Özgür hem iyi oynadı, hem de kornerlerde çok etkili ortalar yaptı. Akaminko ile Diego’nun uyumu da çok iyiydi. Akaminko gücü ve süratiyle çok iyi kademeler yaptı. Yalnız bir pozisyonda çok şanslıydı. 75. dakikada Ferhat’ın kademesine öyle tehlikeli girdi ki; sol koluyla itişine Aydınus penaltıyı çalsa kimse ‘gık’ diyemezdi. Bence penaltıya daha yakın bir pozisyondu. Aytaç ön liberoda iyi oynadı. İkinci devre Batalla’dan üst üste çalım yiyip, sarı kart da görünce Sağlam doğru bir hamleyle onu kulübeye aldı. Kamara etkisiz, Bienvenue şanslıydı. Formda bir Necati ikisini de keser.

Bursaspor’a gelince. Genel olarak oyun anlayışları çok iyi. Ancak Sestak, Pinto, Tuncay formsuz. Batalla oyunda bu anlamda çok yalnız kaldı. Kaleci Frey özellikle Erkan’ın vuruşunu çok güzel uzanıp kurtardı. İbrahim her zamanki gibi oynadı. Rakip forvetleri durdurdu, Civelli’yi tutamadı. Taiwo’yu maç boyu iki kez hücumda gördük, ikisinde de etkili ortalar yaptı. Daha
çok hücumda olmalı.

19 Ağustos 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kartal Fernandes'le uçuyor‘’

Hem de protokol tribününe değil, Beşiktaş taraftarının tam da göbeğine… Rekabet duygusunun düşmanlıkla yer değiştirmeye başladığı bu dönemde 10 numaralık şahane bir davranıştı. Beşiktaş Başkanvekili Ahmet Nur Çebi’nin de protokol tribünü yerine taraftarlarının arasında, misafirin yanında olması bir başka şıklıktı.

Hacıosmanoğlu bu hareketiyle bütün ezberleri yıktı. Elbette bu tarihi adımı sabote etmeyen Beşiktaşlı taraftarları da alkışlamalı…

Bu güzelliğin ardından yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyona dönmeli. Colman cebinde bir sarısı varken, Mustafa’nın almak üzere olduğu bir topa ayağını uzattı. Niyeti o olmasa da; öyle kötü bir darbe yaptı ki, Mustafa’nın ayağı kırılabilirdi. Çok sert ve gaddarca gözüktü. Niyet kötü olmasa da; Halis Özkahya en azından ikinci sarı kartla onu sahadan göndermeliydi. Colman bir de Mustafa’ya sezonu kapattıracak bir darbeden sonra, Mustafa tedaviye giderken atışmaya girmesiydi. Gidip, “Niyetim bu değildi” mesajını hem arkadaşına, hem de tribünlere verse güzel olacaktı.

Maçın en hayati pozisyonlarından biri 54. dakikada yaşandı. Alanzinho’nun pasıyla ceza alanına doğru Serdar’la bire bir giden Volkan pozisyonu harcadı. Bire birde Serdar’ı geçemeyeceğini anladı, arkadan ortaya yuvarladı. Serdar topu kesmeyi başarıp, Tolga’yı ve takımını gol yemekten kurtardı.

Tolga hemen maçın başında ve özellikle 87. dakikada Batuhan’ın vuruşlarında yaptığı kurtarışlarla Beşiktaş kalesindeki serüvenine başlangıcı güzel yaptı. Serdar hücumda gözükmese de savunmada çok başarılıydı. Maçın kırılma anlarından biri olabilecek bir Trabzonspor atağında Volkan’a bire birde geçilmediği gibi, Volkan’ın pasının Henrique’ye geçmesini engelleyerek hayati bir katkı yaptı. Kaptan Sivok, Escude ile neredeyse maçı sıfır hatayla tamamladı. Ersan solda sırıtmadı. Hutchinson daha yeni gelmesine rağmen hem savunmaya iyi yardım etti, hem hücuma iyi gitti. Veli oynadı, mücadeleden başka bir şey yapmadı. Böyle olunca da bütün iş Fernandes’in şapkadan tavşan çıkartmasına kaldı. Çok iyi ortalar yaptı Portekizli sanatçı. 24 ve 72. dakikalarda defansın kör noktalarına mükemmel ortalar yaptı, ilkinde Hutchinson, ikincisinde hem Hutchinson hem de Escude dokunamadı. Golsüzlüğü bitiren pas da onun ayağından çıktı. Olcay’a verdiği pas da, Olcay’ın attığı gol de bu güzel futbol gecesine yakıştı. Mustafa çok çalıştı ancak orta sahanın sadece Fernandes’e kalmasından, o oyundayken Olcay ve Dentinho’nun verimsizliğinden gol yapamadı. Almeida oyuna sonradan girse de, etkili olmayı başardı. Zeki’nin ona yaptığı hareket penaltıydı. Colman’ı atmayan Özkahya, penaltıyı da çalmadı.

Gökhan Töre’nin iki güzel çalımın ardından attığı güzel gol Beşiktaş açısından maçı noktaladı. Trabzonspor’a gelince. Olcan’ın sol bekteki oyun disiplini, Aykut Demir’in oyun 0-0’ken 3 mükemmel kademesi, Aykut Akgün’ün orta sahada bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi dışında ligin ilk maçında iz bırakacak işler yapamadılar. Zeki bu düzey için daha hazır değil. Özkahya’nın çalmadığı penaltılık bir faul yaptı, ikinci golde topu Olcay’a kaptırdı. Henrique ve Volkan hücumda üretken olamadı. Usta Malouda fizik olarak hazır olmadığı için pek katkı yapamadı. Colman’ın yaptığından zaten bahsetmiştik ki; Reşit Akçay onu doğru bir kararla kenara aldı. Volkan’ın Malouda ile bir pas tercihi yüzünden yaptığı hareket de hiç şık olmadı.

Beşiktaş bu sezon geçen sezondan çok daha az gol yiyecek onu gördük. Ancak hücumdaki üretkenliği sağlayacak bir anlayışın gelmesi lazım. Trabzonspor da geçen seneden daha başarılı olacak.

Hakan Can

19 Ağustos 2013, Pazartesi 00:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aynı tas aynı hamam‘’

İdeal kadromuz vardı... İki kanat oyuncusunun oyuna girmesiyle bu kadar değişir mi? Evet oyun bu kadar değişir. Bundan bir önceki milli maçtan sonra Arda, ‘Aslında biz buyuz’ diye bir açıklama yapmıştı. Arkasından da Abdullah Avcı bir açıklamada bulunmuştu: “Arda akıllı çocuk.” Biz dünya 59. olmamıza rağmen önceden güzel günler gördük. Milli takım bize yaşatmış olduğu bir çok başarılar var ama bu takım Hiddink’le de bu kadar oynadı, Abdullah Avcı ile de bu kadar oynuyor. 5-6 senedir diplerde dolaşan bir ülke haline geldik. Kulüp başarısı çok üst düzeyde iken eğrisine doğrusuna denk geldiği bi sezon olduğu için çok geride kalmıştık. Gana da son Dünya Şampiyonası’nın çeyrek finalist bir takım. Ben çok üzülmeye başladım. Tribünlerimizin boş olması şaşırtıcı bi şey değil. Bizim futbolsever bir ülke olmadığımızı gösteren yeni bir fırsat oldu. Kuralları tanımadığımız bir maç oldu. Maçtan 1 saat evel toplam 110-120 bilet satıldığı söylenirken, maç başladığında tribünlerde insan seçerken bir baktık 20. dakikaya doğru tribünler dolmaya başladı. Türkiye Futbol Federasyonu da Cem’in (maçı sunan) yaptığı açıklamadan sonra yayındayken kapılar açıldı heralde oluk oluk insanlar geliyor diye. İronik bir yaklaşımda bulundum. Biz bedava bilet almadık diye Cem’e haber gönderdiler ki nasıl bir yayıncı kuruluş, bizi nasıl zan altında bırakır.

16 Ağustos 2013, Cuma 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’60. olmamalıyız‘’

Maça 1 saat kalana çok az sayıda bilet satılmışken, maç başlarken tribünler boşken, meğer sonradan 8 bin bilet daha satılmış. 6222’ye göre bedava bilet suç olduğu için kimseye vermemişler, tebrikler... İşte marka değeri, işte futbol sevgisi, işte futbol kültürü... İlk yarıda Gana’nın genç takımı görev yaparken çok sayıda pozisyon bulan milli futbolcularımız 4-5 golle bitirebilecekleri devreyi 2 farkla bitirdi.

Attığı gole sevindiğimiz Burak, konsantrasyonunu kendisini kanıtlamaya değil, oyuna verse rekorunu kırardı. Hata yapıyor. Önde baskı yapamamamızın dışında, bir arızamız yine devam etti. Rakip duran top kullanırken defansımızın durmasıyla ilgili 8 Eylül’deki Hollanda maçında yazmışız, “Bulunduğun noktada dur değil ki, bu! Önündeki arkandaki alanı kontrol et, çevreni (rakibi) kontrol et, topa bak, topa git! Baka kalma” diye.. 2 net pozisyonu böyle verdik.

Hamit her zamanki ciddiyetiyle oynadı. Belirtmeliyiz ki kaptanlık bandı ona çok yakıştı. Umut çabalarına değecek bir gol attı. Alper arkadaşlarına alıştı derken ikinci yarı başladı. Ve her şey değişti. Çünkü Gana’da oyuna abiler girdi. Bizimkiler yürürken, onlar koştular. Topu daha iyi kullandılar. Volkan hatalı bir gol yedi. Hamit yalnızlaşınca bütün ataklar onun kanadından geldi. Stoperler de sallanınca beraberlik kaçınılmazdı. Oyuna bakıp umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Allah’tan umut kesilmez...

15 Ağustos 2013, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI