Arama

Popüler aramalar

‘’Güzel goller güzel maç‘’

Öyle ki, gelen toplara baskı yapıp kazanmaya çalışan ev sahibi takımı defans oyuncuları Dong ve Yalçın Henrique'ye press yaparken Trabzonspor yarı alanındaydı. İyi oynayan Kasımpaşa, iyi savunan Trabzonspor'du. İlk pozisyonu bir korner organizasyonunda Malouda 'nın topuğuyla yaptığı güzel vuruşla Trabzonspor yakaladı. Ancak oyun Kasımpaşalı oyuncularla Trabazonspor defansı arasındaydı. Babel, Malkin, Scarione ve Adem Büyük gibi tehlikeli silahları olan Kasımpaşa, üstünlüğü Kerem'in 25 metreden attığı harika şutla yakaladı. Henrique takipçiliğiyle beraberliği sağladı ama, oyunun üstünlüğü Kasımpaşa'daydı. Trabzonspor'un ön liberosu Zokora'nın, Bamba ve Giray'ın kucağında oynaması, Soner'in etkisiz kalması, üstünlüğün hep ev sahibinde kalmasını sağladı. Scarione'nin auta giden frikiği, Castro'nun Onur tarafından kurtarılan müthiş füzesi golün habercisiydi. Çok iyi stoperleri olan Trabzonspor, korner organzisyonunda yaptığı hatayla ikinci golü yedi. Söylemek gerekir ki Adem Büyük'ün dar açıdan topa vuruşu da çok güzeldi.

Trabzonspor'da Reşit Akçay, ikinci yarıya riskli bir değişiklikle başladı. Soner'i oyundan çıkartıp, Janko'yu oyuna alan Reşit Akçay önde Janko ve Henrique, kanatlarda Yusuf ve Olcan'la oynayıp 4-2-4'e döndü. Bu riskli karar, Kasımpaşa'nın oyundaki hakimiyetini artıracağını düşündürdü. Malki'nin çok şık topuk pasında Scarione'nin attığı gol, farkın geleceğini düşündürse de Trabzonspor çok iyi reaksiyon verdi. Mükemmel frikiğiyle farkı bire indiren Olcan Adın, hemen 1 dakika sonra Janko'nun harika pasında bomboş durumdaki Hernique'ye topu yuvarlasa beraberlikte gelecekti. Olmadı, Trabzonspor yine Janko'nun indirdiği topta Bamba'yla bir pozisyon daha yakaladı ama golü yapamadı.

Çok doğru transfer hamleleriyle iyi bir kadro oluşturan Kasımpaşa, ikinciliğe yükselmenin ötesinde müthiş bir özgüven yakaladı. Önümüzdeki günlerde daha iyi bir futbol oynayıp, güzel sonuçlar alacaklardır. Trabzonspor açısından ise en kötü sahne, Özgür Yankaya'nın hatalı kararından sonra tüm Trabzonsporlu futbolcuların çileden çıkmasıydı. Aykut'a bence faul olmayan bir pozisyonun ardından bir sarı kart çıktı. Aykut itiraz etti. Direk kırmızı görmesi gereken itirazında, ikinci sarıyla oyun dışı kaldı. Onur bu pozisyonlarda kaptan olsa bile ceza alanını terketmemesi gerektiği halde gitti, itiraz etti ve sarı kart yedi. Aynı pozisyonda Olcan da sarardı. Basit bir pozisyonun ardından bir takım futbolcularının sinirleri bu şekilde boşalamaz. Gördük ki, hazır Janko da bu takımda oynar. Çok da katkı sağlar. Özgür Yankaya verdiği her karardan sonra takındığı kararsız yüz ifadesiyle Süper Lig hakemi olmadığını bir kez daha ispatladı.

28 Ekim 2013, Pazartesi 22:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu savunmayla zor‘’

Zira, Ali Palabıyık’ın fahiş hatasıyla altın puanı, moralini Bursa’da bırakan ve sakatlarının yanına 2 de kırmızı kart cezalısı ekleyen Kayserispor maçın ilk devresinde oyuna ortak olacakmış izlenimini hiç vermedi.
Galatasaray yüksek tempoyla oynamasa da, ustalarıyla, genç rakibi karşısında maçı ilk yarıda büyük farkla kapatacak pozisyonları yakaladı. Ancak atamadı. Maç antrenman maçı havasına bürünmüşken, defans kurgusundaki arızalar ve yapılan basit hatalar maça bambaşka bir çehre kazandırdı.
Ömer Bayram, Chedjou’nun kontrolsüz müdahalesinde bir penaltı aldı, bir dakika sonra yine Chedjou’yu iki ayağının üstünde yakalayıp çalımladı ve bir de Jaja’ya gol attırdı... Ömer, Burak’ın ofsayt kokan golünden sonra bir de çok hayati fırsat kaçırdı.
Galatasaray defansının sağ kanadındaki Sabri savunmada, solundaki Dany hücumda hiç yoktu. Defansın sigortası olarak görülen Chedjou da iki büyük hata yapınca Mancini’nin tamir etmesi gerekenin yalnızca takım savunması değil, defans dörtlüsündeki arızanın giderilmesi olduğu da ortaya çıktı.
Galatasaray’ın en iyileri sağ kanatta Sabri’nin önünde tam bir kanat oyuncusu gibi oynayan Umut ile orta sahadaki iki oyuncusu Selçuk ve Melo’ydu. Burak, Sneijder’e verdiği gol pası ve attığı golle yine önemli rol oynadı. Sneijder temiz vuruşuyla skor perdesini açtıktan sonra kayboldu. Drogba, kaleci Ertuğrul’un pozisyon hatasını cezalandıran harika bir gol attı ama o
da durumu idare eden bir performans ortaya koydu.
Galatasaray bu zengin kadrosuyla ligdeki her takımı gole boğabilir ancak, her maçı Kopenhag maçı konsantrasyonuyla oynarsa... Kayserispor ise sakatlarının dönmesiyle eski günlerine dönecektir. Geçen sezon da 9. haftada 7 puanı vardı, ligi 5. tamamladı.

28 Ekim 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Futbola dönüş‘’

Dany’nin sol bek oynamasının dışında dizilişte kafalarda soru işareti bırakan tek bir isim yoktu. Hücuma hiç destek veremeyeceğini düşündüğüm Dany sağ korner direğinden Melo’ya attığı şahane gol pasıyla endişeleri boşa çıkardı. Galatasaray mükemmel bir ilk 45 oynadı. Verimli bir sezon geçirmeyen Eboue hem Sneijder’e, hem de Drogba’ya ‘al da at’ tadında gol pası vererek maçın kahramanı olmayı hak etti. Geçen sezon havaalanında binlerce taraftar tarafından karşılanan, ancak geçen haftaya kadar pek bir katkı yapamayan Sneijder biraz da moralle oynadığını gösterdi. Klas futbolcu defansın kör noktalarına çok güzel koşular yapıyor, net pozisyonlar yakalıyor. Selçuk’un ortasında volesinin kalecinin üstüne gitmesi şanssızlığıydı, ancak Eboue’nin pasında yaptığı gol vuruşu birinci sınıftı. Drogba’yı konuşmaya gerek yok. Attığı gol onun için sıradan, ancak 15. dakikada kalecinin kurtardığı pozisyonda arkasında stoperi geçişi biz futbolseverler için dünyanın en iyi santrforundan görebileceğimiz kalitedeydi. Chedjou-Semih defansın merkezinde, Melo-Selçuk orta sahada işlerini mükemmel yaptılar. Melo’nun Dany’nin ortasında yaptığı koşu ve attığı kafa şutu mükemmeldi ve gol perdesinin açılması açısından çok önemliydi. Bruma ise sürekli oynamayı hak eden topu ayağına aldığında izleyene keyif, rakibe endişe veren futbol kimliğiyle sahadaydı. Drogba’nın attığı golde Eboue’ye yaptığı ara pası kelimenin tam anlamıyla harikaydı. Üstelik savunmaya da ciddiyetle yardım ediyor.

Burak’a da değinmek gerek. Burak hep aynı Burak. Rakip defans arkasına su gibi akıyor, ancak geçen senenin aksine son vuruş şanssızlığı yaşıyor. Bu konsantrasyonla oynarsa bu sene de kral olur. Güzel olan taraftarının onu doğru davranarak alkışlaması, yüreklendirmesiydi. 7 maç aradan sonra Şampiyonlar Ligi’nde galibiyetle tanışan Mancini, Karabük ve Kopenhag maçlarından oyuncularının ve takımın hangi anlayışta oynayıp oynamaması gerektiğini de görmüştür. Futbolsuz haftaların bitmesi sevindirici.

24 Ekim 2013, Perşembe 09:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yine oynamadan‘’

Kanat beklerinin birinin önünde Ceyhun, birinde Selçuk oynarsa, öndeki usta ayaklar Drogba, Sneijder ve Burak savunmaya hiç yardım etmezse Galatasaray her takım karşısında benzer sıkıntılar yaşar.

Sarı Kırmızılı takım orta sahada topa ve oyuna hiç hakim olamadı, hücumda çoğalamadı, takım savunmasına bazı isimler hiç katılmadı. Bu yüzden Karabükspor oyunun kontrolünü elinde tutan takımdı.

Sarı kırmızılılar Droga ve Sneijder’le yaptığı hücum organizasyonunda Burak’ın takipçiliği ve güzel pasının ardından Hollandalısı ise skor üstünlüğünü de yakaladı. Fakat, futbola dair doğru organizasyonları Karabükspor yaptı. Uğur’un sağdan yaptığı ortada İlhan’ın kötü vuruşunu son anda Semih kurtardı. Soldan Erkan’ın yaptığı ortada Muslera, Akpala’nın ilk vuruşunu mükemmel kurtarsa da, ikincisinde çaresiz kaldı. Akpala’nın her iki pozisyonda da yapayalnız olması Galatasaray savunmasının durumunu özetlemek için yeterliydi.
Maç aslında 55’te bitti. İlk golün pasını veren Burak, Drogba’nın şahane pasında kendisine faul yapan Puygrenier’i attırdı, gol attığı maçlar kadar önemli katkı yaptı.

Drogba futbol bilgisi ve özellikle Selçuk’un kornerindeki mükemmel kafa şutuyla iz bıraktı.
Mancini’nin takımın savunmada yetersiz, hücumdaki etkisizliğine son vermek için sistemi değiştirmesi, 4-3-3 türevlerinden vazgeçmesi, Drogba kesilemeyeceğine göre Burak ya da Sneijder ikilisinden birini yanına çekmesi gerek.

Karabükspor birer düzine pozisyon vermelerine rağmen Arena’dan puanla dönen Antalyaspor ve Gaziantepspor’dan çok daha iyi oynadı ama kırmızı kartın altından kalkamadı.
Hakem İlker Coşkun uzatma dakikalarını 5 saniye daha uzatmayarak, maçın kaderi de etkilenmeyecekken atağı kesip “futbolun ruhuna” ayıp etti.

20 Ekim 2013, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hollanda maçı başladı!‘’

Hollanda maçında galibiyeti son anda kaçıran rakibimiz Estonya, bizi yenmek için başladığını daha ilk dakikada atak yaparak gösterirken, Volkan’ın degajıyla başlayan kontratakta Burak müsait pozisyonu kullanamadı. Estonya’nın defansını ileri çıkartarak oynaması mutlak galibiyet isteyen oyuncularımızın pozisyonlar bulabilmesi adına iyi fırsatlar yarattı.

Ülkenin in formda oyuncularından Caner topu yine çok iyi kullandı. 16. dakikada ön direğe kullandığı kornerde Umut’un arkaya aşırdığı topa kimsenin dokunamaması şanssızlıktı.

Hollanda’nın Van Persie ile attığı golün haberinin bir dakika sonrası Umut kaleyi yokladı, olmadı. Ancak bir dakika sonrasında Caner, 3 kişiyi çalımlayıp mükemmel ortaladı. Ülkemizin örnek profesyoneli Umut harika yükselip, kafasıyla şahane noktaladı ve takımı grupta ikinciliğe taşıdı. Caner keşke bir de sarı kart görüp final maçlarımızın ilki Hollanda maçında cezalı duruma düşmeseydi çok iyi olacaktı. Büyük bir ihtimalle Hollanda maçında Caner’in görevini Hasan Ali yüklenecek. Hasan Ali’nin savunma açısından Caner’den daha başarılı olması belki de şansımız olacak kim bilir… Selçuk’un merkezde, Gökhan Töre’nin sağda, Arda’nın solda, Burak’ın önde etkisiz kaldığı dakikalarda kaleci Volkan hata yapması halinde golle bitebilecek iki ortayı kurtararak hepimize nefes aldırdı. Aynı anda Hollanda 2-0 yapıp Macaristan’ı 2 puan gerimize ve tamamıyla taca attı.

Biliç ve Terim’le ciddi bir çıkış yakalayan Gökhan Töre maçın ilk yarısında kötü oynamakla kalmadı, adaşı Gökhan Gönül’ün 4 doğru koşusunda pas vermeyerek gol bulabileceğimiz atakları başlamadan bitirdi. Ancak, Gökhan Töre takımın akordunu bozan adam kimliğindeyken, Burak’a attığı “al da at” pasıyla maçı noktaladı. Üstelik haftalardır gol atamayan Burak’a da ciddi moral kazandırdı.

Sonrasında da 4 pozisyon yakalamayı başardık. Atamadık. Romanya’nın 4 gollü galibiyetiyle averaj hesapları yapmaya başladık. Biz en az tek farkla kazanıp, Romanya’nın Estonya’ya 5 fark yapmamasını bekleyeceğiz.

Hayalimiz büyük ve işimiz çok zor. İmkansızdan, hala çok zor noktasına geldik. Yani ümit var. Hollanda’nın Estonya’ya son maçında 5 atan Macaristan’ı 8 golle uğurladığını hiç unutmayıp, sabırla dikkatle coşkuyla oynanacak, şansın da yanımızda olduğu bir 90 dakikaya ihtiyacımız var.

Volkan formda. Umut ve Burak moralli. Ömer Toprak, Manchester United’e dahi gol attı, semih sakatlığını tamamen atlattı. Mehmet Topal büyük bir ön libero. Selçuk ve Gökhan Gönül büyük maçı büyük kariyerlerine yakışır bir şekilde oynayacaklardır. Türk futbolunun yüzakı Arda, büyük futbolcu olduğunu tüm dünyaya bir kez daha kanıtlayacağı maçta başrolü Robben ve Van Persie’ye bırakmayacaktır.

Almanya ve Hollanda’yı yenmeyi başarmıştık. Bir kez daha başarabiliriz.

Fatih Terim - Galatasaray ayrılığını kaşımaz, Türk futbolunun önemli de olsa kısır tartışmalarıyla oyuncuların konsantrasyonunu bozmaz ve Ay Yıldızı yüreğinin tam da üstünde taşıyan tüm kardeşlerimizin yanında olursak play off 90 dakika uzağımızda…

11 Ekim 2013, Cuma 23:55
YAZININ DEVAMI

‘’Yolun sonu karanlık‘’

Elbette Galatasaray kalecisi Muslera, stoper Chedjou, Sneijder, Drogba ve Burak gibi silahlarıyla Türkiye’deki her takımı yenebilirdi ama son 2 senedir Türkiye’de taraflı tarafsız herkesin önce beğenisini sonra saygısını kazanan Akhisar Belediyespor da kazanbilirdi. İkincisi oldu. Çünkü top Galatasaray’dayken müthiş bir alan savunması yapan, topun arkasında pas açılarını kapatarak Sneijder ve Yekta gibi isimlerin topla buluşmasını ve oyun kurmasını engelleyen, sağdan Eboue ve Sabri soldan Hakan’ın bulunduğu kanadı iyi kapatıp en etkili silah olan Drogba’nın topla buluşmasını engellediler. Sezon başından beri son 2 senesini inkar edercesine oynayan Burak’ın düştüğü ofsaytlar ve yaptığı faullerle başladı müsabaka... Ve Oğuz Dağlaroğlu kariyerinin en rahat 45 dakikasından sonra yere yatmadan soyunma odasına gitti. Drogba’nın ceza alanının dışından attığı cılız şutun dışında en ufak bir tehlike yaratamayan Sarı-Kırmızılar, Güray’ın güzel ortasında Niasse’ın vuruşuyla topu da ağlarından çıkardılar. Devre arasında Bruma’nın oyuna gireceğinden neredeyse hepimiz emindik. Ama kimin çıkacağını bilmiyorduk. Öyle kötüydü ki Galatasaray, Mancini gayet rahat Yekta, Muslera ve Drogba dışında kalan 8 oyuncusunu çıkartabilir, “O da çıkar mı yahu?” denilemezdi. Bruma, Sabri değişikliği Galatasaray’a biraz hareket getirse de takımın fizik kalitesindeki düşüklük, dönen topların hiçbirinin alınamaması Akhisar’ın oyun disiplininden hiç kopmaması Sarı-Kırmızılılar’ı İstanbul’a eli boş ve ayakları yere değmiş gönderdi. Niasse’ın attığı ikinci golden sonra Akhisar, kontrol oyunu oynamak yerine ataklarda biraz risk alsaydı fark daha da büyük olabilirdi. Oynadığı 7 lig maçında yalnızca 2 galibiyet alan (Beşiktaş dahil), Akhisar’dan 2 gol az atıp 1 gol fazla yiyen Galatasaray, bu temposuz, coşkusuz futboluyla şampiyonluğun 1 numaralı favorisi değildir. Başta Hamza Hoca ve ekibine, daha sonra da olağanüstü oynayan Merter ve Emrah başta olmak üzere tüm Akhisar Belediye futbol emekçilerine gönülden tebriklerimizi gönderiyoruz.

07 Ekim 2013, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Altın puan‘’

Çiçeği burnunda teknik adam Mancini, tanımadığı futbolcularıyla çok iyi tanıdığı Juventus’a kan kusturdu. Aldığı risklerle takımına her maç kâbus yaşatan Dany’yi kadroya almayıp, Semih ve Chedjou’dan oluşturduğu defans merkezi doğru tercihti. Chedjou’nun 22’de Vucinic’e, 58’de Quagliarella’ya yaptığı kademeler maçın en kritik müdahalelerindendi.

Sıfır risk, sıfır hata, dünya devi Juventus’u uzun süre çaresiz bıraktı. İki stoperin yanındaki Hakan Balta ve Eboue savunmada, stoperlerin önündeki Selçuk ve Melo olağanüstü oynadı. Mancini’nin Bruma ile maç eksiği olan Riera’yı yarım saat ters kanatta oynatması ise bir işe yaramadı. Aldıkları toplarla hep içeri dönmek zorunda kalan bu iki futbolcu sırf bu yüzden hücum zenginliği yaratamadı.

Sneijder katkı yapmayı, bırakın takımı bir kişi eksik oynattı. Savunmayı uzun süre sanat gibi yapan Galatasaray, dünyanın faal en kariyerli santraforu Drogba ile dünyanın en kariyeri iyi faal kalecisi Buffon’u geçince, büyük kaleci Muslera ilk yarının sonunda kalesini tutan iki topu kurtarınca Sarı-Kırmızılılar soyunma odasına mutlu gittiler.

İkinci yarıda savunma açısından her şey güzel giderken, maç duvar tenisine döndü. İkinci topları kazanamamak Juventus’a gol davetiyesi çıkardı. Amrabat’ın acemiliği ile hakem Kassai’nin yaptığı 2 hata ile puanlar çöpe gitti derken büyük profesyonel Umut, Drogba’nın şahane indirdiği topta aslında esas adam olduğunu bir kez daha gösterdi ve Aslan’ı hayata döndürdü. Kapris yapmayan, bulduğu her dakikada işini en iyi şekilde yapmaya çalışan Umut’u ne kadar alkışlasak da az...

Sadece savunma yaparken dünya devi Juventus’tan deplasmanda 2 golle alınan bir puan altın değerinde. 87. dakikada hayal haline gelen ikincilik artık hayal değil hedef...

03 Ekim 2013, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Balayı bitti‘’

Taraftar, Aysal’a İmparatorlar’ına yaptıklarından dolayı çok kızgın olsa da aslolanın Galatasaray olduğu bilinciğiyle sadece Terim’e sevgi gösterilerinde bulundu. Ancak, Aysal’ın kazandığını düşündüğü maç, sezon boyu sürecek ve muhtemelen en geç 2014 Mayıs’ında kongreyle bitecek. Tarihin en değerli “Elemanını” yönetemeyen başkana, kulüp yönettirmezler.

İkinci meseleyse maçtı. Galatasaray’ın kadro kalitesi açısından Türkiye’nin 16 takımına bariz üstünlüğü var. Maçın başlamasıyla Rize ile Galatasaray arasındaki kalite farkı hemen sahaya yansıdı. Aynı Antalyaspor maçında olduğu gibi Galatasaray yine 10’a yakın pozisyon yakaladı. Sadece bir tanesini gol yapınca sahadan aslında boynu bükük ayrıldı. Soru işaretleri bulunan Bruma adam eksiltmesi akıcılığı ile Galatasaray’a renk kattı. Ancak vasat oyuncuların bile gol yapabileceği 4 pozisyonu harcaması performansıyla bağdaşmadı. Golde Ali Adnan’ı geçip, iki Rizeli’yi oyundan düşürerek Engin’e verdiği pas çok güzeldi. Ancak Viera’yı geçip auta vurmak yerine bomboş durumdaki Drogba’ya pasını vermeliydi. Burak formsuz görüntüsünü devam ettiriyor. Kolay pozisyona giriyor. Ancak Umut’un Trabzonspor’da yaşadığı sıkıntıyı o da yaşıyor. Umut 100. golü atana kadar Trabzon taraftarı kan kusmuştu. Burak 100. golü atana kadar da Galatasaraylılar sıkıntı çekecek. Özellikle Amrabat’ın verdiği pasta 2 metreden kaçırdığı fırsat formsuzluğunu gösterdi. İlk yarıdaki oyunu Çalımbay bozdu. Etkisiz eleman Cernat’ı çıkarıp Cenk Ahmet’i aldı. Sanki Rizespor 2 kişi fazla oynamaya başladı. Galatasaray, Rize kalesine bir daha geldiğinde dakika 65’ti. Selçuk’un atılması maçı Rus ruletine çevirdi. Galatasaray 2 puanı beceriksizlikle yitirdi. Artık Türkiye’nin en gergin kulübü Galatasaray...

29 Eylül 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI