Arama

Popüler aramalar

Altın puan

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bursaspor, Belluschi ve Murat’ın katılımıyla kimlik değiştirmiş gibiydi. Aradılar, baskı yaptılar, öne geçmeyi başaramadılar. Sarı-Kırmızılılar, klas futbolcularıyla bekleyerek oynadı, kalite farkıyla 2 pozisyon yakaladı. Sneijder’in maçın başında attığı harika ara pasında Burak korkmasa Frey kırmızı kart görebilir ya da Galatasaray öne geçebilirdi. O pozisyon olmadı. Kırk dakika kalitesini ve kariyerini inkar eder gibi oynayan Hamit bir kez ayakta kaldı, ara pasında Burak takımını öne taşıdı. Bütün bu sürede futbolun doğrularını daha çok yapan, koşan, basan Bursaspor’du. İkinci yarı başladığında Selçuk olağanüstü paslarından birini daha yolladı, Burak bunu harcayınca çanlar Galatasaray için çalmaya başladı. Kanat bekleri, oyuna hiç girmeyen orta saha oyuncuları, Burak’la Drogba’ya hiç yanaşmayan Galatasaray, topu Bursaspor’a bıraktı, ancak golü arayan Bursaspor, birinci sınıf hücum organizasyonuyla Enes’in ayağından beraberliği yakaladı. Bugün, ‘Drogba gibi adam 66’da çıkar mıydı’ tartışması yapılacaktır, belki çıkmayabilirdi o ayrı konu, ama tartışılması gereken Galatasaray’ın fiziksel zaafiyetleri ve tempo sorunudur. Bu kadar statik oynayarak, dönen topları neredeyse hiç kazanamadan da maç kazanabilirsiniz ancak izleyene keyif vermez, büyük hedefleri de yakalayamazsınız. Durarak oynanan oyunda Chedjou, Gökhan, Melo ve Selçuk arkadaşlarından bir nebze daha iyiydi. Bursaspor’da ise Batalla, Belluschi, İbrahim, Murat ve Taiwo arkadaşlarından öndeydi. Enes, bugün futbolu bıraksa hayatı boyunca anlatacak muhteşem bir anısı var. Muslera’lı, Eboue’li, Hakan Balta’lı, Chedjou’lu, Gökhan Zan’lı defansa gol attı. Onu şımartmamalı. Alt yapısından Türk futboluna pırıl pırıl gençler yetiştiren Bursaspor altyapı hocalarını alkışlamalıyız. Burak’ı yedek kaldığı zaman surat astığı için eleştirmiştik. Futbolculuğu kadar karakteriyle fark yaratan Drogba’nın oyundan çıkarken takındığı tavır ona hiç yakışmadı.