Arama

Popüler aramalar

‘’Yazık değil ayıp‘’

Mancini sahaya sürdüğü kadroyla önce iyi savunma yapıp, Juventus maçında olduğu gibi sürpriz gollerle sonuç alma amacındaydı. Çikışlarda çok sayıda pas hatası yapsalar da, yardımcı hakemin ofsaytı kaçırmasıyla Bale'nin yakaladığı yüzde yüz pozisyon dışında 37. dakikaya kadar pozisyon vermemeyi başardılar. O da pozisyon değildi. Genç kaleci Eray kariyerinin dördüncü maçında çıktığï Bernebau'da, Bale'nin kurtarılabilr frikiğini ağlardan çıkartsa da, golü yiyen o muydu, böyle bir kadro planlaması yapan teknik heyet ve kurumsal organizasyon mu tartışılır!

Arka arkaya 3 pas yapamadan 19. dakikayı bulan Galatasaray, Casillas'ın kalesine ilk şutu Selçuk'la attı. Sol kanatta oynayan Dany ve maç eksiği olan Amrabat hiç katkı sağlayamıyor, Drogba alışılmışın ötesinde pas kayıplarıyla oynuyordu.
Galatasaray'da ibreyi değiştiren isim Aslan yürekli Umut Bulut oldu. Önce defansın belkemiği Ramos'un kırmızı kart görmesini sağladı. Sonra o ana kadar çok pas hatasıyla oynayan Drogba'nın olağanüstü pasında Casillas'ı avladı.
Gol Galatasaray'ı morallendirdi. 45 dakika bir fazla oyuncuyla oynayacak olan Galatasaray, ucuz bir gol yemez, sarı kartlı Melo bir acemilik yapıp atılmazsa İstanbul'a 3 puanla dönecektir diye düşündük. Feci yanıldığımızı 45 dakika sonra anladık.

Ucuz golü yediler! Sol bek olmadığı halde Riera yerine sol kanatta oynatılan Dany uyuyunca, arkadan gelen Arbeloa yumuşak bir vuruşla topu kaleye yolladı. Eray yine kurtarılabilecek bir topu içeri aldı. Sonra Galatasaray dağıldı, Ancak hata elbette genç kardesimizin değil! Aynen sol bek oynamak Dany, sol açık oynamak Amrabat'ın kararı olmadığı gibi! Galatasaray sayısal üstünlüğü sözde sağlamışken, tek bir olumlu katkı yapmayan Amrabat'ın sahada 20 dakika daha kalması elbette Mancini'nin hatası.

Mancini Juventus'un şansının Galatasaray'dan yüksek olduğu tespiti yapmak yerine, maçlara doğru kadroyla başlamaya, oyuncu değişiklikleriyle fark yaratmaya başlasa iyi olacak. Mancini'nin tek doğru hamlesi bitime dakikalar kala Melo'yu kırmızıdan koruyup, Juventus maçı için kulübeye alması oldu!
Casillas Drogba'nın topunu çataldan çıkartırken kaleci kalitesinin maçın kaderine nasıl etki yaptığını gösterdi.
Ronaldo'na gibi bir süperstarı olmayan, ideal 11'den dört oyuncusunu kullanmayan Real Madrid'e karşı 11'e 10 oynarken ikinci 45'te 3-0'lık bir hezimet yaşayan Galatasaray Juventus'u ancak taraftarın 2 kişilik etki yapması, Mancini'nin de futbolcularını ideal pozisyonunda oynatması halinde yenebilir.
Zor yani...

28 Kasım 2013, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oğuzhan ve seyircisiz maç‘’

22 eylül 2013’te Olimpiyat Stadı’nda Galatasaray maçının bitimine 2 dakika kala sahaya girerek yarattıkları tahribatı, “sözde sevdikleri” kulüpleri, Beşiktaş’ı gönülden seven gerçek taraftarlar, kombine kartlılar, sporcular ve futbolseverler hala ödüyor.

Beşiktaş’ın önce golü silindi, Galatasaray’a ekstra bir gol yazıldı, sadece kadın ve çocuklara açılan 2 iç saha maçında tek gol atamadan Karabükspor ve Çaykur Rizespor gibi iki mütevazı rakibe 4 puan kaptırıldı!
Şiddete hiç karışmamış olsa da stadyumu yalnız erkeklere kapatan, bireylere hak ettikleri maddi manevi cezayı ödetmeyen anlayış artık değişsin. Cezalar bireylere verilsin. Futbolseverlerin tamamını cezalandıran bu çağdışı uygulama devam ederken, kimse, “futbolumuzu güzel yönetiyoruz” diye sağda solda konuşmasın...

Beşiktaş da futbol oynamaya benim yazımda olduğu gibi ilk yarının ortasından sonra başladı. Biliç, Motta’nın yerine Beşiktaş’ın bu seneki en önemli transferi Hutchinson’u çekmişti. Hutchinson sağ tarafta ve ön liberoda olduğu gibi sol kanatta da çok iyi savunma yaptı. Serdar sağ kanatta eski günlerini yine arattı savunmada hata yapmazken, hücumda hiç gözükmedi. Veli savunmaya iyi destek verdi. Oynayıp oynamayacağı merakla beklenen Fernandes sahadaydı. Ve kötü de oynamadı. Skor 2-0’ken attğı çalım ve Ersan’a yaptığı “al da at” tadındaki orta harikaydı. Ancak Ersan bu güzel pası harcadı, Fernandes’in emeğine de yazık etti. Oğuzhan takımın bence en etkili, en faydalı adamıydı. Harika oyununu güzel bir golle de taçlandırdı. Hazır yeri gelmişken söylemeliyim. Beşiktaş yönetimi, Portekizlilerle sözleşme uzatırken, erkenden Oğuzhan’ın sözleşmesini de şimdiden uzatsın. Ne kadar gecikirlerse o kadar sıkıntı olur.

Öndekiler, Almeida, Gökhan ve Olcay çok kötü başladılar, çok kötü oynadılar, taa ki ilk gole kadar. Çabuk gelişen Beşiktaş kontratağında Gökhan Töre arka direğe çok güzel ortaladı, Olcay ustaca bir vuruşla takımını 1-0 öne taşıdı. Sonra Almeida bir atak başlattı. Olcay’ın soldan yaptığı ortada Gökhan topu kafayla Almeida’ya çok iyi bıraktı. Daha kolaylarını kaçıran Portekizli bu güzel atağı güzel sonuçlandırdı.

İlk yarıda, tek bir korner dışında Tolga’yı tedirgin edecek atak yapamayan Konyaspor’un bu maçtan puan çıkartması futbol mucizesi olurdu. Uğur Tütüneker’in Djalma’yı oyuna alması Konyaspor’un oyununa akıcılık getirdi ve ikinci yarının hemen başında yine bir kornerde gol yenince Beşiktaş gerildi. Stoperlerden Erdinç’in kafayla çevirdiği topta, Selim kafayla bitirdi. Ve derbi maç için Beşiktaş’ın en çok neye dikkat etmesi gerektiğinin altı çizildi. Duran toplarda böyle kolay pozisyon vermemek lazım. Zira Fenerbahçe’de Alves ve Egemen’in dışında forvetler de bu toplarda çok etkili.
Djalma rüzgarı geçtikten sonra Beşiktaş oyunu dengeledi. Gökhan, Almeida, Holosko ve maçın yıldızı Oğuzhan kimi zaman kendi beceriksizlikleri, kimi zaman kaleci İtandje’nin başarısıyla farkı açmayı beceremedi.
Maçın sonunda bir pozisyonda Ersan iyi kademeyle farkın kapanması engellerken, diğerinde Tolga, Mehmet’in füzesini mükemmel çıkardı.
Önümüzdeki hafta futbolseverleri çok kaliteli, tempolu, pozisyonlu Bir derbi maçı bekliyor.

25 Kasım 2013, Pazartesi 23:45
YAZININ DEVAMI

‘’Kazanmak güzeldir‘’

Golümüzde Arda’nın doğru koşu yapan Caner’e verdiği pas, Caner’in doğru koşusunun ardından yine doğru bir koşuyla demarke kalan Umut’a topu yuvarlayışı, Umut’un güzel vuruşu derslikti...
İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır tezini kanıtlayan Arda’ya da bir paragraf ayırmak lazım. Çünkü top Arda’nın ayağına geldiğinde oyun anlam kazanmaya başlıyor. Takım arkadaşları Arda’dan topu en uygun şiddette ve doğru zamanda alıyor. Takımın en şöhretli, en değerli, en kariyerli futbolcusu olan Arda hem de bir hazırlık maçında savunmaya da şeklen değil, gerçekten yardım ederek tüm futbolculara örnek oluyor. Üstelik Arda ilk yarının sonunda futbolseverlerin ağzına öyle güzel bir bal sürdü ki; “Terim ona iyi ki izin vermemiş” dedirtti. Orta sahada kurşun gibi gelen bir topu kafasıyla yumuşattı, arkadaşından aldığı topla arkasındaki Belaruslu oyuncuyu konu mankeni gibi orada bıraktı, yaptığı güzel driplingin ardından kafayı kaldırıp çıkan kalecinin üzerinden mükemmel aşırttı ama top maalesef direğe takıldı. Burak’a attırdığı golde de topu kazanışı, Burak’ın en rahat vuracağı noktaya ortayı yapışı da derslikti. Ayağına sağlık...
Tolga maçı hatasız ve önemli bir kurtarışla tamamladı. Gökhan hâlâ formda günlerini aratıyor. Yine de Mevlüt’e verdiği gol pası çok güzeldi. Ersan ve Aykut iyi oynamadı. Ersan rakibin direkten dönen topunda ciddi bir hata yaparken, Tolga’nın kurtardığı atakta da ikisi birden hatayı paylaştı. Caner gol pası vererek başladığı maçta savunmada aksadı. Topu iyi kullanan Bilal savunmada Mehmet Topal’ın yaptığı katkıyı yapamadı. Mehmet Topal’ın alternatifi ikinci devrede oyuna giren genç Aytaç olacaktır. Yeter ki Sağlam’dan aldığı formayı bırakmasın.
Neyse burada keselim ve ekleyelim: Yeni arkadaşlardan formayı zorlayacak bir isim henüz gözükmüyor. Terim iyi 11’ler bulacaktır, ancak sistemsizliğe, altyapı problemlerine çözüm bulmak zor iş. Onu tek başına Terim bile yapamaz, onun liderliğinde bir büyük seferberlik lazım...

20 Kasım 2013, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Burak'ı Mancini durduruyor‘’

Ceza alanına iki kez etkili koşu yaptılar, birincisini Alves mükemmel bir zamanlamayla önledi, ikincisinde Burak kaleci Volkan’ı geçemedi... Fenerbahçe’de Ersun Yanal Galatasaray defansının hatalarına bel bağlamış gibiydi. O önde baskı yapan, rakip defanstan dönen topları kazanıp atak tazeleyen Fenerbahçe’yi göremedik. Ancak yine de Yanal’ın planı tuttu. Zira, çuvallar dolusu bonservis bedeli ödenerek alınan ve defansı toparlaması beklenen Chedjou saçma bir penaltı yaptırıp, Fenerbahçe’nin savunmada vereceği bütün alanları da kapattırdı. Fenerbahçe’nin sağ beki Gökhan Gönül, Burak karşısında hiç zorlanmadı. İyi savunma yapamadığı söylenen Caner, Bruma’ya nefes aldırmadı. Alves ve Egemen de Drogba’ya karşı hava toplarında bariz üstünlük sağladı.
Takımın 2 senedir yükünü çeken Selçuk oyunu iyi yönetmeye çalışsa, hatta çoğu zaman başarsa da, bu kez kritik ve kaliteli paslara imza atamadı. Mancini de Galatasaray’ın oyunda üstünlüğü ele almasını sağlayacak değişikliklere... 2 aydır takımın başında İtalyan hoca. 4-4-2’de ya da tek forvet olarak son 2 senede 2 kez gol kralı olan Burak’ın sol kanatta katkı yaptığını gören olmadı. Normalde golcüleri stoperler etkisiz hale getirir, Galatasaray’ın en büyük gol silahını hocası susturuyor!
Galatasaray 9 puanı bu futbolsuzlukla zor kapatır... Fenerbahçe kaybetmemesi gereken maçı kazanarak anlamlı bir fark yarattı.
Fenerbahçe taraftarı yaptığı İmparator Fatih Terim tezahüratıyla, Ünal Aysal’a kaçan balığın büyüklüğünü hatırlatır gibiydi.

11 Kasım 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olcan ve 3 altın puan‘’

İlk yarıda Colman ve Zokora’nın stoperlere çok yanaşması, orta sahada top kazanıp yaratıcı paslarla oyun başlatmaması ciddi sıkıntı yarattı. Legia Varşova çok adamla baskı yapıp üst üste atak yapma şansları kazandı. Sakatlanana kadar Onur’un 2 kurtarışı ile kaptanın yerine oyuna giren Zeki’nin yaptığı olağanüstü güzel kurtarış Trabzonspor’un oyunda kalmasını sağladı.

Zokora ve Colman’ın öndeki oyunculara yardım edememesi takımın çok verimsiz bir 65 dakika geçirmesine neden oldu. Adrian verimsizdi, Henrique etkisizdi, Malouda ise adeta takımı 10 kişi bırakmıştı. Dossa Junior’un kalemizde kullanamadığı iki pozisyondan sonra önce Zokora baskı yaparak bir top kazandı, fırsatı Adrian kullanamadı. Sonrasında Colman müthiş bir zamanlamayla top kazandı ve onun başlattığı atak golle sonuçlandı. O ana kadar maçın en etkisiz elemanı Malouda, Olcan’ın güzel ortasında topa dokunamasa da pozisyonda Dossa Junior’un topu kendi ağlarına göndermesini sağladı. Varşovalı futbolcuların risk aldığı dakikalarda Malouda, Olcan’a verdiği gol pasıyla ne denli önemli bir futbolcu olduğunu yine kanıtladı. Trabzonspor’u bir üst gruba taşımayı garantileyen golü atmak da takımın en çalışkan oyuncusu Olcan’a çok yakıştı.

Trabzonspor’un defans dörtlüsünde Bamba dışında hata yapan olmadı. Kesicilik açısından sıkıntı yaşamayan Bamba topu oyuna sokarken iki kez top kaptırdı ki; ikisi de kalemizde golle bitebilirdi. Aykut o pozisyonun oyuncusu olmamasına rağmen savunma fonksiyonlarını fazlasıyla yerine getirdi. Mustafa maçı hatasız bitirdi. Bosingwa ise iddia ediyorum ki, ülkemizde pozisyon bilgisi en yüksek futbolcuların başında geliyor.
Geçen sene 93. sırada tamamladığı UEFA takımlar listesinde bu sene 10 maçta 8 galibiyet 2 beraberlik alarak ülke puanına 12.5 puan katkı yapan ve başarılı sonuçlarla 75. sıraya yükselen Trabzonspor’u ve teknik direktör Mustafa Reşit Akçay’ı kutluyorum...

08 Kasım 2013, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Akord bozuldu bir kere‘’

Maç eksiği olan Riera oyuna ısındı, Sneijder’in yerine oynaması beklenen Aydın Kopenhag defansını zorlamaya başladı.

Kopenhag’ın attığı golde hata, arkasından gelen Braaten ile topun arasına giremeyen Eboue’deydi. Yüz milyon euronun üstünde maliyetli takımın yükünü üstlenmiş 104 dakika tecrübesi olan, 2500 lira maaşı olan Eray 42. dakikada Braaten’in vuruşunu kurtararak ağabeylerinin oyunda kalmasını sağladı.
Galatasaray maçı kazanmaya yetecek kadar pozisyonu daha ilk devrede yakaladı. Drogba’nın ortasında Burak kafayla köşeye bırakamadı. Aydın düşmemesi halinde gol yapabileceği pozisyonda kendini yere bıraktı. Bir başka pozisyonda Aydın güzel ortaladı, Burak kafasıyla bir fırsatı daha kötü kullandı. Riera’nın kornerinde Melo’nun kafası direğe takıldı. Burak’ın çok güzel adam eksilterek geldiği atakta Bruma, yüzde yüz golle bitecek pozisyonu felaket bir pasla harcadı. Ve Eray’ın kurtardığı pozisyonun ardından Drogba da kendisi için kolay bir pozisyonu harcadı.

Kopenhag yarı sahasında oynanan ikinci yarıda top Galatasaray’daydı. Ancak topa sahip olmak, bu kez çok sayıda yakalanan fırsatları getirmedi. Eboue sağdan, Riera soldan etkili gidemedi, çizgiye inip tek olumlu pas üretemedi. İki tehlikeli pas ve kaleyi tutan iki vuruş yine Drogba’dan geldi. Aydın özellikle ilk ortaya dokunabilse skora denge de gelecekti, olmadı.

Mancini daha Galatasaray’ı tanımaya çalışıyor. Stoper çıkartıp, stoper, kanat oyuncusu çıkartıp kanat oyuncusu sokuyor. Sistemiyle oynamıyor. Oysa, Burak’ı çizgide oynatmanın ne kadar yanlış olduğunu görmek için futbol dahisi olmaya gerek yok. İyi niyetlerinden şüphe olmasa da Selçuk’un dışında vasatı aşan oyuncu da yok! Şu mütevazı Kopenhag’dan alınacak galibiyet Juventus maçında elde edilecek beraberlikle takımı üst tura taşıyacakken, galibiyet zorunlu hale geldi… Kopenhag’a yetmeyen bu oyunla, Galatasaray, Fenerbahçe deplasmanı öncesi alarm veriyor…

05 Kasım 2013, Salı 23:45
YAZININ DEVAMI

‘’Gol yoksa mutluluk zor‘’

Sivok oynadığında yenilen gollerdeki azalmaya, Oğuzhan oynarken atılan gollerdeki artışa ve Karabükspor’un aldığı kötü sonuçlara bakınca doğal olarak Beşiktaş favori gözüküyordu. Evdeki hesap yine çarşıya uymadı.

İdeal 11’iyle oynayan Beşiktaş Fernandes ve Oğuzhan ikilisiyle sahada olmasına rağmen Karabük kalesinde ilk yarım saatte çok da etkili olamadı. Zira Kafkas’ın öğrencileri top Beşiktaş’a geçtiğinde çok iyi alan daraltüı, kanat beklerine kademe tam zamanında geldi ve Olcay ile Gökhan Töre etkili olamadı. Bütün iş Fernandes ve Oğuzhan’ın yaratıcılığına kaldı. Beşiktaş’ın ilk iki pozisyonunu da duran top organizasyonlarından geldi. Fernandes’in bir şutu direği yalayıp auta giderken, bir ortasında Ersan çok kolay bir pozisyonu berbat bir vuruşla heba etti. 30. dakikadan sonra Beşiktaş’ın oyunu akıcılık kazandı. En önemli pozisyon Oğuzhan’ın yakaladığıydı. Fernandes topu Olcay’a, Olcay kaleciyi geçip kendisini golcü yapan Oğuzhan’a verdi. 6 pasta topla buluşan Oğuzhan çok kolay gol yapabileceği pozisyonda topu auta yollayarak takımı mutlak bir golden etti.

Tolga 29. dakikada İshak’ın kornerinde içeri girmekte olan topu son anda tokatlayarak şok bir golü önledi… “Joker” Hutchinson iki kez çok iyi ters kademeye girerek hayati müdahaleler yaptı. Sivok defansı toparladı. Veli önünde iki klas futbolcu oynayınca rahatladı.

Karabükspor’da göze batan oyuncular Oğuzhan’ın Olcay’a attığı gollük pası son anda engelleyerek skor tabelasının değişmesini engelleyen Yiğit ve Gökhan-Hutchinson, Motta-Olcaylı kanatları iyi kapatan kanat bekleriydi.

Kartal ikinci yarıya Veli ve Serdar’ı değiştirerek ve yine gol kaçırarak başladı. Almeida çoğunlukla yaptığı gibi iyi bir santrforun rahatlıkla gole çevireceği ortayı auta yolladı. Kolay pozisyonu harcayan Portekizli yerini Eneramo’ya bıraktı. Eneramo da Fernandes’in ortasında önemli bir fırsatı kullanamadı. Oğuzhan ve Fernandes etkilerini yitirmeye başladı. Karabükspor’da Uğur’un sağ, İshak’ın sol bekte mükemmel oyunları devam ederken, Lua Lua top saklamaya ve faul almaya başladı. Tolunay hocanın Ahmet İlhan’ı sahaya sürmesi Karabükspor’un beklediği pozisyonları bulmasını da sağladı. Maçın en net pozisyonlarından birini Hakan Özmert’in şahane pasında İlhan yakaladı. İlhan kolay pozisyonu kötü bir vuruşla harcadı.
Bu puan kayıpları Beşiktaş’ın zirve iddiasını her geçen gün azaltıyor. Defans genelde başarılı ancak gol yolları arızalı. Beşiktaş ilk golü bulamadığı her maçta zorlanacaktır.

Eklemek lazım ki; Beşiktaşlı “olduğu söylenen” taraftarların Galatasaray maçında yaptığı ihanet tribünleri kadın ve çocuklara açarken, Karabükspor en ufak bir şekilde deplasman baskısı hissetmedi.

04 Kasım 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Anahtar...‘’

O ana kadar maçtan akılda kalanlar Drogba’nın Sneijder’e verdiği gollük pasta Hollandalı’nın sakatlanmasına neden olan ıskası, Galatasaray’ın başarısındaki anahtar isimlerden Muslera’nın topu sol ayağıyla oyuna sokmak isterken rakibe gollük paslara dönen iki vuruşu, Gekas’ın Recep’e golü attırışı ve ilk golde büyük hatası olan Muslera’nın çok güzel gelişen Konyaspor atağında uzayarak Ömer Ali’nin boş kaleye atacağı golde topu çelişi...

Baskı yapamayan, ceza alanına etkili top sokamayan, ön liberolarını rakip ceza alanına yanaştıramayan Galatasaray sol kanatta Sabri Burak ikilisiyle oynarken, sağ açıkta görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan Umut sıfıra çok güzel bir koşu yaptı, arka direğe ortaladı, Drogba da kariyerine yakışır bir kafa golü attı. Anahtar da bu aslında. Drogba ve Burak gibi hava toplarında etkili iki silahı olan takımlar, çizgiye inip kaliteli orta üretmeli ki, gole ulaşmak kolaylaşsın. Yeterince yapmıyor Galatasaray...

Bu arada Umut’un teknik direktörlerine gösterdiği saygı, her an hazır olması, hep elinden gelenin en iyisini yapması alkışa değer... İkinci yarı ise tamamen Galatasaray’ın üstünlüğünde geçti. Drogba’nın gollük pasları golle bitmese de, tatili biraz uzun tutan Aydın kendisinden senelerdir beklenen pası attı. Konya defansını çaresiz bırakan pas tam da Burak’ın istediği cinstendi. O pozisyon da başka bir şey gösterdi. Burak merkeze yakın oynadığında önemli bir gol silahı haline dönüyor. Belki de Drogba ve Burak’lı bir 4-4-2 oynamanın zamanı geldi de geçiyor. Selçuk ve Melo formunu yükseltiyor ancak öndekilerin defansa yardımı hala yeterli değil, savunmada da her maç bir başkası bireysel hatalar yapıyor. Mancini’nin daha çok işi var. Ve gerçek potansiyelinden uzakken kazanmak bu ligde çok önemli... Torku Konyaspor’da ise Recep ve Ömer Ali, Türk futbolu için çok önemli kazanç olacaklar.

02 Kasım 2013, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI