‘’Kaledeki dev‘’
Ligin bitimine sayılı günler kala yine bir maç değerlendirmesi değil de, Muslera güzellemesi yapacağızÖ Daha önce defalarca yaptığımız gibi. Mersin İdmanyurdu takım olarak tempolu, baskılı oynarken Galatasaray’ın 3 puan kazanmasının başrol oyuncusu çok önemli kurtarışlar yapan Uruguaylı kaleci oldu. Maçın başında Nakaulma’nın çaprazdan yaptığı vuruşu kornere atmak onun için sıradandı. Skor 1-0’ken Pedriel’in çaprazdan vuruşundaki blokajı da sıradandı belki ama, Melo’nun uzaklaştırmaya çalıştığı topun Wellinton’un göğüsünden çatala giderken yaptığı kurtarış, “Muslera sen ne büyük kalecisin” dedirtecek cinstendi. 32’de Pedriel’in indirdiği topta Oktay’ın gollük vuruşunu çıkartışı da maçın kaderini belirleyen bir başka enstantaneydi. Büyük kaleciyi bir kelimede tarif etmek gerekirse o kelime bu sene için belli: Muslera.
Cezalı duruma düşmesi ciddi bir handikap ancak Galatasaraylı oyuncular Gençlerbirliği’ni de kaleci katkısı değil, güçleri - teknikleri ve kaliteleriyle aşsınlar. Galatasaray kazansa da iyi oynamadı.
Muslera’dan sonra fark yaratan adam Melo’ydu. Çok top kazandı. Kazandığı topları doğru paslarla oyuna soktu, yeri geldi birebirde adam eksilterek nefes aldırdı.2 kritik müdahaleyle Mersin’li oyuncuların altı pasta topla buluşmasını önleyen Hakan Balta da ciddi bir fark yarattı. Mersin’de Nakaulma solda oynarken Sabri, sağda oynarken Telles’e bariz üstünlük sağladı. Emre orta sahada vasatı aşamadı. Oyundan çıkarken, “Hep mi ben çıkacağım?” derken haksız, hocasının elini görmezden gelirken kabaydı. Ayıp etti.
Burak da yine şanslıydı. Ekmeğini taştan çıkartıp kazandığı top, yaptığı dripling ve 2 kişiyi çalımlamasını ardından Muammer’e takılırken şanssız, Sneijder’in defanstan seken topunu müsait pozisyonda auta gönderirken beceriksizdi. Ondan beklenen gol vuruşu Yasin’den geldi. Takım ligi şampiyon bitirirse şüphesiz ki kariyerinin en değerli gollerinden biri olarak tarihteki yerini alacak. Ali Palabıyık harika yönetimiyle Cüneyt Çakır’ın veliahtının kim olduğunu gösterdi. Umarız bozulmaz, egosu konsatrasyonunun önüne geçmez.
‘’İlk viraj geçildi‘’
Sivasspor maç değerlendirmemizi, “Hamza hoca Akhisar maçı için Burak, Hakan, Telles ve Emre’yi dinlendirdi. Galatasaray’ın ligi ve kupayı götürecek kadro derinliği var. Savunma konsantrasyonu biraz daha yüksek olursa ikisini kazanacak kalitesi de...” diyerek bitirmiştik. 45 dakika yüksek konsantrasyonlu hücum ilk virajı almaya yetti de arttı. Dinlenen adamlardan Hakan Balta Chedjou’yu, Emre Melo’yu aratmadı. Telles vasat, Burak sonuca yaptığı etkiye bakarsak harikaydı. İlk goldeki takipçiliği, ikinci goldeki fırsatçılığı ve vuruş ustalığı alkışa değerdi. Bir de yakaladığı diğer 2 net fırsatı gol yapsa maç onun için unutulmaz olacaktı. Takımın kaderine en büyük katkı Muslera’dan geldi. Defansın yerleşim hatalarının tamamında kalesinde büyüdü. Skor 0-0’ken karşı karşıya kaldığı pozisyonda Güray ’ın topunu kurtarışı da, hemen peşinden kornerde topa Lualua’dan önce uzanışı da harikaydı.
Kaptan her yerde başarılıydı
Selçuk ve Sneijder yine maestro gibiydi. Emre’nin fiziksel yetersizliği göz önünde bulundurulunca Selçuk’un savunma konusundaki yükünün nasıl arttığı ortadaydı. Kaptan oyunun iki yönünde de başarılıydı. Sneijder, Zokora’nın tatlı sert faullerinden kurtulduğu her anda oyunun kaderini etkiledi. Yasin’in pasında güzel dönüp attığı şut ilk golün hazırlayıcısı oldu. Emre’nin Burak’a attırdığı golde Emre’ye de pası o verdi. Yasin’den aldığı pasın ardından Burak’a verdiği pas da gol olmalıydı. Semih maç eksiğinden ve endişelerinden sıyrılmış görüldü. Sabri çok öne çıkmadı, bir kez gollük bir atağa gidiyordu, kötü günündeki Abitoğlu avantajı oynatmadı.
Kapasite buysa...
Hamza hocanın Bruma ısrarından vazgeçme zamanı geldi. Koşuyor çabalıyor ama olmuyor. Anadolu’da, “Bir dirhem bal için bir çeki keçi boynuzu çiğnemek” diye bir deyim vardır ya futbolda da bu söz Bruma için söylenebilir. Bir gol ya da bir asist için kaç bin dakika daha seyretmek zorundayız, bilmiyorum. Olcan her koşulda Bruma’dan fazla katkı verir. 60’tan sonraki fiziksel düşüş düşündürücü. Skorun etkisiyle bilinçli bir ayarlama ise sorun yok, kapasite bu ise sıkıntı büyük!
‘’Sneijder'le çok güzel‘’
Aysal’ı kulübü getirdiği ekonomik durum gerekçesiyle çok eleştirdik. Harcadığı paraya bakınca çok daha önemli işlere imza atabilirlerdi. Ancak Sneijder transferi için kendisine bir teşekkür borçluyuz. Sneijder büyük futbolcu. Birebirde adam eksiltiyor, şut atıyor, en doğru ve etkili pası veriyor ve coşkulu oynuyor. Attığı frikik golü onun için sıradan sayılabilir ama şahaneydi ve dünyanın her yerinde gerçek bir futbolsever 47’de Umut’a, maçın sonunda Yasin’e attığı pasları izleyebilmek için maça gider. Galatasaray, lig ve kupa şampiyonluğunda çok iyi oynamamasına rağmen iddialıysa eğer, bunda Sneijder’in varlığı en önemli faktör.
Sabri’ye de değinmek lazım. Galatasaray’ın geçen sezon Türkiye Kupası’nı kazanmasını sağlayan oyuncularının başındaydı. Bursaspor’a karşı oynanan rövanş maçının kahramanıydı. Sebepsiz yere kadro dışı kaldı. Döndüğünden beri iyi oynadı. Takımını bunalımdan çıkaran golü harikaydı. İbrahim’den topu kazanıp yaptırdığı penaltıyla da çok önemli bir fayda sağladı. Aynı işleri Gökhan Gönül yapınca övgüde sınır tanımayanlar Sabri’ye küçümseyerek bakıyorlar ya, bunu da anlamak zor.
Maçın kader anı, Muslera’nın büyük hatasında Burhan’ın direkten dönen topuydu. Dünyanın teknik olarak da, sportmenlik anlamında da en iyilerinden biri olan Muslera’nın şans bir gün elbet yüzüne gülecektir! Maç 2-2 olsaydı, rövanş maçı başka türlü bekleniyor olacaktı. Melo ise bildiğimiz gibiydi.. Belki haklıydı ama ilk yarıda Aatıf’la dalaşmasına sarı kart çıkabilirdi. Keza ikinci yarıda Aatıf’la, Costa’ya yaptığı faullere de... Yine ucuz atlattı. Bir gün 30. dakikada kızaracak, kaybın faturasını bütün kulüp ödeyecek. Selçuk yine çok iyiydi. Yasin çok çalıştı. Hamza hoca Akhisar maçı için Burak, Hakan, Telles ve Emre’yi dinlendirdi. Galatasaray’ın ligi ve kupayı götürecek kadro derinliği var. Savunma konsantrasyonu biraz daha yüksek olursa ikisini kazanacak kalitesi de...
‘’Hakan'ın gecesi‘’
Cim Bom’da futbolcular, çabuk oynamakla acela oynamanın ayarını yapamadı. Burak’a atılan paslar, asist hanesine yazılamadan harcandı. Hakan’ın golü ise Arena’yı bayram yerine çevirdi.
Bu kadar zor olmamalıydı. Fenerbahçe’nin puan kaybından sonra motivasyonu, konsantrasyonu en üst düzeyde olması gereken Galatasaraylı futbolcular çabuk oynamakla, acele oynamak arasındaki inceliğe dikkat etmedikleri için önde bitirebilecekleri ilk yarıyı boşa geçirdiler. Sneijder’sizlik hücumdaki akıcılığı alıp götürmüştü. Gaziantepspor savunmaya iyi yerleşen, ayağa oynayan, temiz bir takımdı. Elyasa’nın sakatlanmasına rağmen ekstra hiçbir çaba sarf etmeden oyunu kontrol etmeyi başardılar. Ancak girdikleri her ikili mücadeleden sonra yerde yatıp, doktor çağırarak çok antipatik oldular. Ve gitgide oyundan düştüler. Her iki devrede birer pozisyonları vardı. İlk yarıda Leal’in pasında ters kademeye mükemmel gelen Sabri golü engellemeyi başarırken, ikinci yarının hemen başında gelen fırsatı Gaziantepspor’un en başarılı oyuncusu Mustafa Durak auta yolladı.
Aranıp da bulunmaz
Chedjou’nun kaçırdığı gol akıl alacak gibi değildi. Hakan’ın arka direğe aşırdığı topta Chedjou bomboş yükseldi, Eray çaresizce bakarken o topu auta gönderdi. Sneijder’in yokluğunda, Emre harikulade 3 pas yaptı, ilkinde Burak’ın vuruşunu Eray kurtardı, ikincisinde Selçuk altı pasa çevirmek yerine vole sevdasına kapılıp, ıskaladı. Kalabalık Gaziantep defansının arasından Burak’a bıraktığı top bir golcü için aranıp da bulunamayacak cinstendi. Burak en kolay yaptığı işi yapamadı, topu auta yolladı. O kaçan fırsat Burak’ı dağıttı. Golcü futbolcu kalan dakikalarda 3 fırsatı daha harcadı. Kaçırdığı fırsatlarda Sabri’nin, Melo’nun ve Selçuk’un attığı şahane paslar “asist” hanesine yazılamadan harcandı...
Akıcılığı artırdı
Kralı bu kadar çok gol kaçırırken, devreye, oynadığı için kimi zaman karalar bağlanan Hakan Balta girdi. Selçuk’un kullandığı kornerde ön direkte güzel yükselip harikulade bir vuruşla Arena’yı bayram yerine çevirdi. Hamza Hamzaoğlu’nun Yasin hamlesi ve Melo’nun ikinci yarıda kıpırdaması Galatasaray’ın hücumdaki akıcılığını artırdı. Altın 3 puan moral verecek, Sneijder’in dönüşü de hücumdaki verimliliği yükseltecektir. Yeter ki; Galatasaray gol yemeden maç tamamlasın!
‘’Yarışa devam‘’
Maçın başında geri düşmesine rağmen topun arkasına geçip rakibini beklemekten vazgeçmeyen Kasımpaşa, attığı golü yeterli bulup risk almayan, tempo yapmayan Beşiktaş 34 dakika hepimizi uyuttu...
Bu dakikada Sancak’ın ortasında Babel’in yaptığı gollük vuruşu Günay harika kurtardı, uykumuz açıldı. İki dakika sonrasında da Beşiktaş harika bir gol attı. Sosa’nın ceza alanına doğru gönderdiği yerden pasta stoperi yanında götürürken topun üzerinden atlayan Olcay, Demba Ba’yı kaleci İsaksson ile karşı karşıya bıraktı. Demba Ba da golü kolayca yaptı. Şimdi istatistiklerde asist Demba Ba’dan önce topla son oynayan Sosa’ya yazılacak, bu da Olcay’a haksızlık olacak. Bence bu golde gol pası Olcay’ın!
Atiba&Sivok kalmalı
2-0 Beşiktaş’ı rahatlatır diye düşünürken, Tunay’ın 30 metreden gelen ortasında Ersan Gülüm’ün ıskası Günay’ı çaresiz bıraktı. Stoperlerden söz açılmışken ilk golün pasını veren Sivok’tan hangi futbol aklı vazgeçiyor anlamakta zorlanıyorum. Ben teknik adan olsam Atiba’yı da, Sivok’u da takımda tutarım.
İkinci yarı Olcay’ın pasında Motta’nın golüyle başladı. Demba Ba’nın takipçiliğiyle gol bölgesine taşıdığı topta Barış’ın son adamken yaptığı faul ve gördüğü kırmızı kartla, “Kasımpaşa maça ortak olur mu?” soruları noktalandı.
Özen’in işi çok zor
Mustafa’nın pasında Olcay’ın şahane golü, Dolmabahçe’de ağırlanmasının ardından ilk maçta küfürden kırmızı kart gören Adem ve Sosa’nın harika golü diğer notlardı. Aklıma bir soru takıldı; Fenerbahçe-Beşiktaş maçını Aydınus değil, Abitoğlu yönetse kaç kişi atılırdı?
Skor kandırmasın, Beşiktaş’ın disiplin, akıl ve kalitenin yanına tempoyu da koyması lazım... Kazanmak önemli, iyi oynayarak kazanmak daha da önemli...
Önder Özen’in ‘Süper’ Lig’deki macerası mağlubiyetle başladı. Kibarlığı, üslubu, teknik bilgisiyle yorumcuyken ‘hep galip’ olan Özen’in şimdi ise işi çok zor.
‘’Tren kaçıyor‘’
Böyle kazanması zor, pozisyon zenginliği az olan müsabakalarda maçın düğümünü bir hata çözer. O hatayı Yalçın yaptı, Demba Ba’nın vuruşunda alanı genişletmek isteyen Yalçın’ın koluna gelen topta Mete Kalkavan’ın çalmadığı penaltı düdüğü ligin kaderini etkileyecek nitelikteydi, çalmadı. Beşiktaş, Türkiye’nin savunmada en güzel yerleşen takımı olan Başakşehir’le orta sahada yaptığı mücadeleyi hiç kazanamadığı için çok pozisyon da yakalayamadı. Ya merkezden adam eksilterek geleceklerdi, ya da kanattan. Sosa önce Badji’yi, sonra Mahmut’u çalımladı, kademeye gelen Epureanu’yu Olcay’la ikiye 1 yaparak oyun dışı bıraktı, artık Volkan’la karşı karşıyaydı, adımını ayarlayamadı ve haftanın golüne imza atacakken fırsatı kaçırdı. Diğerinde ise Uğur’un yerine sağ bekte forma giyen ve ilk yarıda felaket gözüken Sedat’ı yakalayan Gökhan, güzel bir çalımla geçip penaltı noktasına bıraktı. Kaleci Volkan önce Sosa’nın, sonra Olcay’ın vuruşlarını kurtarıp devrenin berabere bitmesini sağladı. İlk yarıda Beşiktaş takımının dönen topları toplamaktaki zafiyetini görünce Veli’nin Beşiktaş için ne denli önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bilic 60’ta Cenk’i oyuna alıp çift santrfora dönerek doğrusunu yaptı, orta sahayı kaybetmek üzere olan Siyah-Beyazlılar dengeyi sağladı.
Genç Günay Mossoro’nun şutunu harika kurtarıp alınan puanda önemli pay sahibi oldu. Başakşehir’de orta sahada iki kişilik koşan Mahmut, Beşiktaş stoperlerini çok zorlayan Mehmet Batdal ve kritik kurtarışlar yapan Volkan öne çıkan oyuncular olsa da evinde misafir olan Başakşehir’in en etkileyici yönü takım boyunun 45 metreyi geçmemesi ve müthiş yardımlaşmalarıydı. Bir de zaman kazanmak için ekstra oyalamalar yapmasalar alkış da alacaklardı. Beşiktaş’ta Sosa dışında çok etkili oynadı diyebileceğimiz isim olmadı.
Beni yazıya, vermediği penaltı kararını eleştirerek başlatan Mete Kalkavan, özellikle ilk yarıda Sedat ve Serdar’a göstermediği kartlarda da büyük hatalar yaptı.
‘’Diriliş‘’
51. dakikada Adem Büyük’ün kafa şutunda Muslera’nın harika dokunuşunun ardından direkten dönen top, sezonun en önemli kırılma anı olarak kabul edilebilir. Zira Galatasaray iyi oynamasına rağmen 2-0 gerideydi ve 3-0’ın ardından skorda tutunmak mümkün olmayabilirdi. Uruguaylı kalecinin harika kurtarışını bir kenara not alalım. İlk yarıda bir başka not almışım, “Galatasaray’ın defans 4’lüsü vasat, Kasımpaşa defans 4’lüsü feci” diye. Kasımpaşa’nın kulübesi de feciydi. Galatasaray’ın maç başından itibaren Veysel’in kanadını kalbura çevirişini izleyerek, soruna çözüm olacak tek hamle yapmayarak mağlubiyete davetiye çıkardı. İlk yarıda Olcan iki kez, Yasin ve Telles birer kez çizgiye inip geriye çıkardı, son vuruşlar felaketti. Neticede Muslera kurtardıktan bir dakika sonrasında sol kanattan daha önce çok sayıda pozisyon yakalamış ancak tekini bile gol yapamamış Galatasaray, Yasin’in pasında Selçuk’un dokunuşuyla skora da tutunmayı başardı.
Yasin kalitesini gösterdi
Maçın en iyilerinden Yasin, aynı kanattan Umut’un topu boş kaleye yuvarlamasını sağladı. Bir gol Yasin’e çok yakışacaktı. Zira, ara transferde gönderilmesi tartışılan genç futbolcu karakter sınavından, kalitesiyle yüzünün akıyla çıktı. Burak ’ın attığı gol onun için sıradan, Galatasaray ’a maç kazandırması açısından çok önemliydi.
Kolay puan kaybetmez
Muslera, Yasin ve Burak’ın maçın kaderine yaptıkları pozitif etkilerden bahsettik. Orta sahayı ayakta tutan, Melo’yu hiç aratmayan, topu çok doğru kullanan, Sneijder’i hareketlendiren Hamit’i de unutmamalıyız. Doğru koşuyu yapan arkadaşlarına kullanılması kolay paslar ve rakip kaleyi tehdit eden güzel şutlar atan Sneijder’i de 2 güzel şutu Ertaç tarafından kurtarılsa da etkiligünlerinden birindeydi. Chedjou da defansta ayakta kalan liderdi. Başakşehir maçında olduğu gibi 2-0’dan puan kaybetmek ne kadar yıkıcıysa, 2-0’dan maç çevirmek o kadar güçlendiricidir. Burak’ın dönüşünü de hesaba katarsak, Galatasaray kolay kolay puan kaybetmez.
‘’Volkan'ın maçı‘’
Hamza Hamzaoğlu’nun teknik adam olarak doğruları yaparak başlaması Galatasaray’ın ligin evinde en iyi oynayan takımlarından birine karşı maçın başında üstünlük kurmasını sağladı. Genç Koray’ı yerine çok deneyimli Hakan Balta, Savruk Bruma yerine Umut’la başlamak çok akıllıcaydı. Üstelik Umut hava toplarında rakibe önlem için de önemli bir silahtı.
Galatasaraylı futbolcular Fenerbahçe’nin muazzam baskısını orta sahadaki maestro Selçuk’un pas organizasyonu ile rahatça aşarken, tecrübeli futbolcunun harika vuruşunu Volkan muazzam kurtardı. Çok tehlikeli ataklar yapan Galatasaray’da Burak ilk yarıda çok önemli iki fırsatı harcadı. Önce Sneijder’in harika pasını montrol edemedi, sonra Umut’un şahane pasında Volkan çaresiz kalmışken topu auta yolladı. Galatasaray ilk yarıda savunmada neredeyse hatasız oynarken, ilk devrenin ortasından itibaren Mehmet Topal’lı Fenerbahçe orta sahası dönen topları kazanıp, oyunu rakibin yarı sahasına yıktı. Gökhan’ın Hamit’i geçip verdiği pasta Muslera, Kuyt’un vuruşunu güzel kurtardı. Sarı-Lacivertliler’in en önemli pozisyonu Emenike’nin ortasında Egemen’in çerçeveyi bulmayan kafa şutuydu.
Emenike’nin ortasında Kuyt yüzde yüz fırsatı kaçırdı, Sow’un şutunu Muslera kurtardı, Emenike’nin kafa şutunun direği yalayıp dışarı çıkışı, Emre’nin direkten dönen şutunda Kuyt’un topu içeri itemeyişi hep Galatasaray’ın şansıydı. Digeo’nun çıkışı Webo’nun girişi orta sahada oyunu Galatasaray’ın almasını sağladı. Hamit’in Selçuk’un pasında ceza alanı dışından yaptığı güzel vuruşu güzel kurtaran Volkan, Kuyt’un güzel golünden sonra herkes nefesini tutup pozisyonu çaresizce izlerken Yasin’in vuruşunu inanılmaz şekilde kurtararak maça imzasını attı.
Emenike’nin Olcan’la girdiği mücadelede sarı kart çıkartan Çakır bence hata yaptı, kartın rengi kırmızı olmalıydı.