‘’Ölüsü yetti‘’
Çok zaman olmadı Hagi Galatasaray’ın teknik patronu olalı... Yönetim, taraftarın sevgilisi Fatih Terim’i gönderirken, takımı Hagi’ye teslim etmeyi seçmeseydi, geçirdiği kriz belki de hiç bitmezdi... Biz, “Stajyer Hagi bu işi zor başarır, büyük futbolculuk başka, büyük teknik adamlık başka” derken, yönetimin transferdeki akıllı politikası Galatasaray’ı bu sezon şampiyonluğun büyük ortağı haline getiriyordu. Hagi’ye de haksızlık yapmamak lazım. Teknik direktör olarak 3 maç dışında hatasız olan, hatta çok iyi futbol oynatan “I love you Hagi”, “lider” olarak sınavı pekiyi ile geçti... Yönetim - futbolcu gerginliklerinde kendini ortaya koydu, güven buldu, takımı yarışta tuttu. Yoksa Sarı - Kırmızılılar için ikincilik bile zordu...Taraftar enteresan! Tam bir sosyolojik araştırma konusu. İyi gün dostu. Fatih Terim gönderilir, ertesi gün Hagi gelirken, pek mutluydular! Kaybederken, hayal bile edemeyecekleri başarıların mimarlarını yuhaladılar. Dün, “I love you Hagi” idi, bugün “Hırsız Hagi”. Oysa son maç kazanılsa yine, “I love you Hagi...” 100 milyon doları aşan borcu yapılandırıp, servetini riske atarak Galatasaray’ın geleceğini kurtarmaya çalışan Özhan Canaydın: Ruhsuz başkan!.. Attığı kritik gollerle takımı zirveye taşıyan Necati, kötü oynadığı maçtan çıkarken kendisine edilen küfürlere yanıt verdiği için “hain”... Herkes kendine sorsun: Ben Galatasaray için ne yaptım, Galatasaray’a ne yapıyorum!Trabzonspor, Galatasaray’ı evire çevire yenip, en azından hakları olan Şampiyonlar Ligi iddialarını sürdürdü. Öyle bir üstünlük ki; bütün yorumcular Fatih ve Gökdeniz’in kötü oynadığı tespitini yapmışlar. Yine de, golle bitebilecek bir sürü atağı harcayıp, 2-0 kazandılar. Mondragon’u tuş eden Szymko sezon başında alınabilse, önceki 4 maçta yitirilen 8 puandan 6’sı kazanılabilse, Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki maç pekala şampiyonluk karşılaşması olabilirdi. Gökdeniz de sevinmesin, “intikam aldık” diye. Onun isyanı başkaydı, “Onlar bize bırakmadılar, biz de onlara bırakmayacağız!” Bu ayıp. Oynayacaksın, her maçı, sonuna kadar! Doğrusu budur!Hiç bu kadar güç farkı olmamış, hiç bir takım ligin bitimine bu kadar uzun süre kala bu kadar rahat olmamıştı. Fenerbahçe kadro derinliğinin (kalitesinin) getirdiği üstünlüğü hiç bir zaman futbol gösterisine dönüştüremese de, bu üstünlüğünü 3 puana çevirmeyi başarabiliyor. Ülkenin en iyi futbol oynayan, dengeli takımlarından Sakaryaspor’u neredeyse tek pozisyon vermeden, 3 kez direğe takıldıkları maçta 90+3’te yenmeleri şans değil, ancak şanssızlık olarak değerlendirilebilir. Fenerbahçe sahip olduğu kadro ile sergilenen futbol arasındaki dengesizliğe bakılınca, doğal olarak hep eleştirilecek. Ancak bir gerçek hiç değişmeyecek: Rakiplerinin hepsinden 10 yıl öndeler...Beşiktaş’ın Carew’i 2 şahane gol atıp, bir de penaltı yaptırınca, Ankaragücü engeli kolay aşıldı ama Trabzonspor’un Galatasaray’ı evinde devirmesi, sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Beşiktaş’ın, Fenerbahçe ile yapacağı karşılaşmayı prestij maçına çevirdi... 2 kulüp arasında yaşanan “Sen yaptın, ben yaptım” polemiği bitmeli, futbol ve ezeli rekabet yüceltilmeli: “LÜTFEN”.Galatasaray’ın şampiyonluk ümitlerini neredeyse tüketen Kayserispor, Sebat önünde hezimetten kurtuldu, bir puan şahane! Rakipleri Mkalele’nin tedavisi için topu taca atarken, Malatyalı futbolcular o pozisyonda golü yapıp şeytanın bacağını kırdılar! Evlerinde kazanamıyorlardı ya, barıştılar! İstanbulspor’un işi artık imkansız gibi, Kayserispor’un ise artık çok zor...
‘’Fener farkı‘’
Daha 3 büyük rakibiyle oynayacaklar diye düşünenler, özellikle Galatasaray’ın umudunun Kaf Dağının ardında kaldığını kabul etmeliler. Fenerbahçe yine iyi futbol oynamadı. İyilikten kasıt, tempo, pres ve pozisyon zenginliği. Bu dediklerimizin hiçbiri yoktu ama kadro zenginliğinin ve bireysel ustalıkların izleri... Hafızalarda, Ümit Özat’ın 45+1’de, Alex’in 90+2’de attığı harika goller, Rüştü’nün 2 muhşem kurtarışı kaldı... Öyle kaliteli bir kadro ki; geçen sene 54 gol atan Tuncay, Nobre, Van Hooijdonk kulübede, geçen yılki şampiyonluğun mimarlarından Luciano yok, kaleci Volkan yok, yeni transferler Murat Hacıoğlu, Serkan yok, Ümit milli takımdaki yıldızlar Semih ve Mahmut Hanefi yok... Öyle bir kadro ki; doğru teknik adamın elinde Avrupa’da kupa, özellikle UEFA iş değil... Tempo futbolunu seven iki teknik direktör ve bu kadrodan çıkacak iki takım ligi 1. ve 2. bitirebilirdi...Galatasaray rakibinin anlamsız kayıplarla kendini ortak ettiği şampiyonluk yarışındaki iddiasını, Ersun Yanal’ı bitirme noktasına getiren Hakan Şükür’ün inanılmaz fırsatları değerlendirememesi sonucu yüzde 40’lardan yüzde 5’lere indirdi... Hoş Galatasaray Fenerbahçe’den daha keyifli bir futbol oynuyor, ancak onlardan daha kolay yiyip, daha zor atıyor. Kayserispor elindeki kadroya bakılınca Galatasaray önünde Hikmet Karaman’ın tercihleriyle destan yazıyor... Gökhan sezonun ilk yarısında Fenerbahçe’ye karşı durum 0-0’ken Galatasaray maçında attıklarından çok daha kolayını kaçırmış, sonra da özür dilemişti. Konuşarak değil, oynayarak özür en güzeli. Özellikle son dakikadaki kafa golü onun Kayseri’de hiç unutulmamasını sağlayacak...Trabzonspor, Hakan Sivriselvi’nin sezon sonuna kadar dinlenmesini sağlayacak hatası sonucu 82 dakika 11’e 10 oynama avantajını kullanamadı. Üstelik atılan oyuncu herhangi biri değil, rakibin defanstaki en önemli ikinci adamıydı. Şenol’un hatalı ihracı kadar önemli hataları Trabzonspor adına baraj acemisi Trabzonlular ve Petkoviç tekrarladı. 10 kişi ile 2-0’ı yakalayan Ankara ekibi eğer Tita’nın topu direkten dönmeseydi, belki de mağlup olacaktı... Hatta, Sivriselvi Trabzon’un ilk golünde Mehmet Yılmaz’ın önündeki defans oyuncusunu çuval gibi savurmasını görseydi, galip gelecekti. Ligin en çok para kazanan kalecilerinden Jevric performansıyla bunun nedenini de açıkladı... Şimdi Galatasaray’la oynayacaklar, kazanırlarsa Şampiyonlar Ligi için umutlanacaklar. Kaybederlerse havlu atıp, “Fatih ve Gökdeniz” gidiyor dedikodularıyla sezonu tamamlayacaklar. Beşiktaş, MHK’nın cesur kararıyla (!) 1 yıl sonra atadığı Cem Papila’nın yönettiği maçta Diyarbakırspor’u aşamadı. Beşiktaş’tan kiralanan Sinan, Yasin ve Eser anlaşma gereği tribünden, Çalımbay’ın önümüzdeki sene kullanmayacağı 8 kişi yeşil çimlerin üzerinden izledi karşılaşmayı... Fenerbahçe’ye bakınca işleri önümüzdeki sene de çok zor. Alt sıralardaki en önemli maç Ankara’daydı... Futbolseverlerin gözdesi Sakaryaspor 3-0 kolay yakaladı, başkent ekibi Cenk’le umutlandı, aşırı motivasyon, öfke, acele 2 kırmızı kart ve Yılmaz Vural’ın tarihi ayıbıyla sonuçlandı... Adem’i ve Effa’yı tartaklayan Vural sahadan Cüneyt Çakır tarafından atılmalı, başkanı ve spor yorumcuları tarafından da korunmamalıydı!İstanbulspor kazandı ancak forvetsiz kadroları yakın gelecek için ümit vermiyor, fikstürü güzel Kayserispor’un başarılı olması halinde çanlar Ankaragücü ve Samsunspor için çalıyor...
‘’Daum'a yeni ders‘’
Dahi yakıştırmasının neden yapıldığını bir türlü anlayamadığım Daum, UEFA’da çok üstlere belki de kupaya taşıyabileceği takımını, ligde Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’a karşı her açıdan sahip olduğu avantajlara rağmen şarampole sürmeye devam ediyor. Tabloya bakınca güle oynaya şampiyon olmak iş değil dedik durduk. O da güle oynaya şampiyon olmayı seçti; çalışmadan, çalıştırmadan... Konuşmadan, oyuncularına sarılmadan... Elindeki çok alternatifli, derinlikli kadroyu takım yapmadan... Kaybetti, bu kez hiç değilse oyuncuları ve rakibi suçlamadı, “Ders çıkaracağız” dedi. 50 milyon euroya kurulamayacak bir kadronun 5 milyon euroya kurulabilecek bir takıma ezilmesinin gerekçeleri ders olur da; bu ders 90 dakikadan çıkmaz. Bu kadar üretkenliğe rağmen, futbolcularından ortalama yüzde 80 verim alan, medyada Daum’un binde biri kadar yer verilmeyen Bulak’tan “bir takım, bir sistem yaratmak” dersi muhakkak alınmalıdır. Daum ders almakla birlikte, futbolcularının İbrahim ve Burak gibi iki mütevazı defans oyuncusu karşısındaki acizliklerinin sebebini açıklamalıdır. Aynı şekilde Servet ve Luciano’lu defansın Ömer Rıza karşısındaki çaresizliğinin nedenlerini de... Rakibin orta saha oyuncusu iki gol atarken kendi orta saha oyuncularının neden 40 metre geride olduğunu da! Mümkünse takımın hangi sistemle oynadığını da! Bu Fenerbahçe her şeye rağmen şampiyonluğun en büyük adayı... Stajyer diye tanımladığımız, ama liderliğini alkışladığımız, sporcularının neredeyse tamamının inandığı Hagi’den de ders almalı... O kadar yoklukta, yalnızlıkta, kimi zaman yönetimlerine, kimi zaman taraftarlarına rağmen yürümeyi başardılar, Ankaraspor’a 4 gol atıp umudu son 9 haftaya taşıdılar. Hakan’la, Necati’yle hazırlanış ve yapılışı öyle güzel 3 gol buldular ki; umutlu olmak için çok sebepleri var. Üstelik artık sıkıntılı geçebilecek deplasmanlarda endişelerini azaltabilecek bir de Ribery... “Takım” olmak, “takım yaratmak” önemli iş! Hoş Mondragon Erman’ın karşısında bir buz dağı gibi durmasaydı, Galatasaray’da da çok kazan kaynardı.Beşiktaş futbol kalitesinden çok, mücadelenin ön plana çıktığı maçta kendisinden çok zirvedekileri sevindiren bir galibiyet kazandı. Trabzonspor’un 2 rakibiyle de deplasmanda oynayacağını düşününce Şampiyonlar Ligi’ne ikinci olup gitmesi bile zorlaştı. Haftanın en hoş gelişmesi ise Beşiktaş’ın küfüre karşı başlattığı kampanyaydı. Taraftarlar 88’de teker patlattılar. Umarım bundan sonra o da olmaz... Çünkü bu galibiyet istatistiki bir bilgi olarak kalacak ama kampanya başarıya ulaşırsa, geçtiğimiz hafta sonu ve Beşiktaş yönetimi tarihe altın harflerle kazınacak...Ligin ortasında bir deprem yaşandı... Bir kısım Malatyaspor taraftarı çok şaşırtıcı bir biçimde önce kendilerini komadan çıkartıp UEFA’ya taşıyan yönetimini ve Hikmet Tanrıverdi’yi, sonra da bu ülkenin en değerli teknik direktörlerinden Aykut Kocaman’ı istifaya çağırdı, oyuncularını ıslıkladı... Dua etsinler Kocaman istifadan dönsün. Başkanın inandığı bir adamı küstürenler, bir sonrakinde Tanrıverdi’yi de yitirirler... Malatya sahipsiz kalmaz da demesinler, son ikinci lig serüvenleri tam 11 yıl sürmüştü!Sakaryaspor çok eksiği olan haftada çok hayati bir maçı kazandı, kendini Kayserispor İstanbulspor’la berabere kalınca kendini düşme hattının üstüne attı. Sebat’ın kazanması da onlara yaradı. “Gerçek” Yusuf’lu Sebat değil İstanbulspor ve Kayserispor’u, kimi yense şaşırtmaz...
‘’Kendinize gelin!‘’
Güzel sahneler de vardı futbolseverler için, kanıksadığımız ama üstüste olunca insanın canını acıtan gelişmeler de...100 yıllık çınar sahne aldı önce... Tam bir kültür yuvası! Spordan o kadar bihaberler ki; o kadar vefasızlar ki; o kadar duygusuzlar ki... Arif’i yuhaladılar, Hasan’ı yuhaladılar, aslında takımı bombaladılar... Tarihin en güzel sayfalarını yazan futbolculara reva gördükleriyle, gençlere “Bizde sevgi, vefa, bağlılık yoktur. Kendinizi kurtarın. Sevgimize inanmayın, biz iyi gün dostuyuz” mesajı yolladılar. Bu yöneticiler o taratarlara o kadar yüz verdiler ki; tepki almamak için Süper Kupa kazanılırken gol pasını veren Fatih Akyel’i transfer etmediler, bu taraftara o kadar teslim oldular ki; Hagi’nin kalmasını istediği Petre’yi gönderdiler! Onu da yuhalamışlardı... Ey Galatasaray’ın eski ve yeni yöneticileri eserinizle övünün! Hagi’nin teknik tercihlerini hep tartıştım, tartışırım... Ancak sporcusuna, kulübün değerlerine sahip çıkışını, taraftara eyyam yapmayıp isyan edişini alkışlarım... O ıslıklayıp, yuhalayanlar hiç bir başarıya layık değil.Daum, açık açık, Beşiktaş’a ilk kornerini 70. dakikada attıran Gençlerbirliği’ni o maçta oynamamak, kendilerine karşı oynamakla suçladı... Kadrosunda Alex, Anelka, Van Hooijdonk, Luciano, Aurelio, Nobre gibi 6 ‘top class’ yabancı, 10’a yakın A Milli futbolcu bulunan Daum haklı! Rakibe 3 haksız sarı kart gösterilen, alakasız bir pozisyonda penaltı kazanan, bir futbolcusu daha 30. dakikada atılmayan Daum haklı! İyice bize benzedi, burası Türkiye, burada “Kazanan haklıdır”!Galatasaraylılar nasıl ki Ayhan ve Orhan’ın önceki maçlarda daha ilk devrelerde atıl(a)mamalarını görmedilerse, Daum da haksız penaltıyı ve diğerlerini gör(e)medi! Bizim büyüklerin gözlerine Beşiktaş ve Trabzon da dahil, haksız kazanırken perde iner! Fenerbahçe de 100 yıllık bir çınar... Maç 90’da kazanılmış. Avrupa’nın en güzel stadlarından biri, Türkiye’nin tartışmasız gelmiş geçmiş en kaliteli kadrosu... Taraftar maçı kazanmanın coşkusunu yaşamıyor, çıkış tünelindeki brandalar parçalanıp rakibe haddi bildiriliyor! Ya Şenol Güneş... Son derece doğru demeçler veren, ufuk açan teknik direktörümüz 4-1 öndeyken yedikleri goller üzerinde durmuyor. Önce samimi tebrik ettiğini sanıyoruz, sonrasında anlıyoruz ki, o da kendilerini zorlayan Sakaryaspor’a sitem ediyor. Şenol Hoca da onlara benzerse bizim ümidimiz azalmaz mı! Rakiplerinin sahadaki erkekçe, mertçe mücadelesinden şikayet etmemeli Şenol Güneş. Bu oyuna gölge düşürenlerden bahsetmeli, kirlilikle mücadele için doğru hedefleri göstermeli. Bu güne kadar bunu yaptı, bundan sonra da yakışanı odur! Beşiktaş çile dolduruyor... Kirlilikten yakın zamanda en hasarlı çıkan Siyah Beyazlılar 2 farklı geriye düştükleri maçı 4 golle kazanarak su serptiler taraftarın yüreğine... Ama bu kadrodan kimlerin kalacağını Rıza Çalımbay bile bilmiyor! Yoğun bir çalışma ve transfer dönemi onları bekliyor. Bari bu ara şiddetten, öfkeden uzak, eğlenceli geçsin! İşte bir haftanın panoraması daha bitti... Figüranları atladık sanmayın... Samsunspor da garip işlerine bir yenisini ekledi. Teşvik falan almadan İstanbulspor’dan sonra Kayseri’yi de çelmeledi! Kazanmak için didindi durdu. Sanki onlar bu ülkenin takımı değil, bu düzeni bilmiyorlar! İhraç edilmeliler, bu lige yakışmıyorlar... Aslında Kayserisporlular da öyle... Bize niye asıldılar diye ağlamadılar, üstelik 2 puan da bıraktılar!Küçükler “büyük” düşünemiyor. Ancak, mertlikleriyle benim gözümde büyüyor! Futbolu, temiz futbolu seven herkese selam olsun!
‘’Daum'un çapı bu!‘’
Bir çekirge hep sıçrıyor, diğerleri 3 sıçrıyor bir takılıyor. Avrupa’nın bonservis bedelleri açısından en değerli kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’nin, Avrupa’da başarılı olamayacaklarını Avrupalı dostlarıyla paylaşan teknik direktörü Daum futbolcularının 10 kişilik rakibine karşı pozisyon bile üretemediği maçtan sonra, “Takımım ikinci yarının en iyi futbolunu oynadı” diyerek hepimizi bir kez daha şaşkına çevirdi... Daum için “dahi değil ballı” yakıştırmasını yapmamdan bu yana çok zaman geçmedi. Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği’ni, Sebat’ı, Kayseri’yi Alex ve Hooiijdonk’un son dakikalarda attıkları gollerle geçtiklerini hatırlayıp, Şampiyonlar Ligi ve özellikle UEFA’daki hezimete bakıp, derbilerdeki suskunluğunu da göz önüne alınca kendisinin Türkiye’de güzel bir tatil ve Avrupa’ya karşı iyi bir imaj çalışması yaptığı konusundaki düşüncem pekişti. Çünkü performansını artıran tek futbolcu yok! Hücum pres yok, tempo yok... Camianın büyüklüğü ve kadro kalitesinden kaynaklanan farklarla elde edilmiş galibiyetler var! Bu başarılardan dolayı birisi tebrik edilecekse o kişi Daum değil!Mehmet Demirkol, Rıza Çalımbay göreve geldikten sonra, “Beşiktaş bu çağdışı sistemiyle çok dramatik maçlar yaşanmasına neden olacaktır. Olmaaz” derken herkes övgü yarışındaydı. Futbolcuların emeğine ve mücadele isteğine hepimiz alkış tutarken sistem meselesi kaynayıp gidiyordu. Ve bir hafta önce Samsunspor karşısında çok hayati bir 3 puan yitiren Galatasaray Beşiktaş’ı Veysel’in direkten dönen topu dışında tek pozisyon vermeden, kaleye getirmeden yenmeyi başardı. Hakemlerin ihraç gerektiren davranışları görmemesi ev sahibinin avantajıydı ama futbol adına doğruları yapan da tek takım vardı! Beşiktaş’ın bu felsefeyle başarılı olabilmesi için (Avrupa’da da) sağa ve sola birer Ribery, orta sahaya Emre, forvete de Anelka tipinde oyunculara ihtiyacı var. Galatasaray’ın ise paraya, stada, saha kapanmasına hatta futbolcunun atılmasına neden olacak davranışları sergilemeyecek taraftara...Trabzonspor hafta içinde sürklase ettiği Gaziantepspor’a bu kez yenildi, kimileri ev sahibinin oyuna asılmasının nedenini teşvik priminde zannetti. Antep’in oyuna deliler gibi asılmasının nedeni bir önceki maçın son 15 dakikasında gizliydi. Aciz duruma düşürdüler, çaresiz yakaladılar, gol yapmadılar, maçı kahkahalarla tamamladılar. Bu maçta da fazla rahattılar... Fair playin altın kurallarından biri, “Rakibe saygı”. Unutulmamalı!Geçen sene mucizelerle ligde kalan Sebat genç bir hakemin inanılmaz düdükleriyle hayata sarılmasını sağlayacak 3 puanı ve 2 futbolcusunu kaybetti. Tutunma ümitleri bitti, ama ligin selameti açısından her maça asılmak zorundalar! Ancak tarihe geçen seneki mucize tutunuşlarıyla değil, gol attıkları pozisyonda kural hatası yapıldığı gerekçesiyle itiraz ederek geçecekler.Sakaryaspor ve İstanbulspor’un 2’şer altın puan kaybettiği, Kayserispor’un ümitlendiği haftaydı. Aslında Sakaryaspor da, İstanbulspor da altın birer puan kazandı. Sakarya’da M Bayo hakemi kandırıp penaltıyı çaldırdı, İstanbul’daki çifte standarda en sakin teknik direktör Erol Tok çıldırdı. Ofsayt itirazında haksız, çifte standart konusunda haklıydı. Yalçın ise yerden göğe haksız. Sarı kartın varsa rakibe vurmayacaksın! İstanbul da gidiyor, gönül Kayserispor ve Sakaryaspor’dan daha iyi futbol oynayanın kümede kalmasını istiyor.
‘’Tek sürpriz!‘’
Galatasaray’ın Samsun’da burnunun üstüne çakılmasının dışında çok da önemli bir sürpriz yaşanmadı aslında... Geçen sene göreve ‘enkaz devralarak’ başlayan Hagi’li Galatasaray o takıma eklenen Tomas, Song, Ribery, Conceiçao, Hasan Kabze, Hakan Yakın gibi futbolcularıyla kaybetti bu kez! Ancak o zaman ‘takımın içi boşalmış’ diyerek Fatih hocasını hedef gösteren Hagi bu kez de suçluyu bulmakta gecikmedi: Ona göre kırmızı kart olacak pozisyonda Krita’yı oyundan atmayan hakem! Bir de ekleme yaptı. Zirve meşgul çalıyormuş da, yeni hedeflere bakacaklarmış! Çok da kızmamak lazım, o büyük bir futbolcuydu, şu an stajyer teknik direktör! Fanatik’te staj yapmak bir gazeteci adayı için nasıl iyi bir referanssa, Galatasaray’da staj yapmak da bir teknik direktör için o kadar iyidir...6 yeni futbolculu, 10 ay çalıştırdığı Galatasaray, devre arasında ekonomik ve sosyal sebeplerle Cenk ve Şenol, hafta arasında Tamer gibi üç klas futbolcuyu kaybeden Samsunspor’u yenemeyecek, fatura da hakeme kesilecek. Bu Hagi’yi kurtarmaz... Ancak ne olursa olsun büyük bir sürpriz gerçekleşti bizim gibi ön yargıyla bakanlar için... İsmail Uyanık, uyanık... Uyanık da değil, vizyoner ve akıllı! Ertuğrul Sağlam en sağlam hamle... O da stajyer(!) (akademi mezunu), Hagi de stajyer. Samsun’daki maça bakanlar elbette anlarlar, kime yatırım yapılmalı aslında...Başka sürpriz yoktu... Avrupa macerasını daha başlarken, kura da şahaneyken daha ilk turda hüsranla bitiren Fenerbahçe, kendisiyle kıyaslanınca tüy sıklet görünümündeki Sebatspor’u Anelka ve Alex’in golleriyle geçti, hem zirvedeki yerini korudu hem taraftarını mutluluğa boğdu! Anelka, Alex... Sebat’ı da geçtiler! Daum’u kutlamak gerek, Türkiye böyle bir teknik direktör görmedi!İnönü’de de sürpriz yoktu... Çalımbay’lı Beşiktaş yine çok iyi mücadele etti, Sakarya’daki ilk maç gibi yine 2 penaltıya hükmedildi, Carew birini kaçırıp diğerini galibiyet golü olarak ağlara gönderdi. Penaltının biri yanlıştı. Sakaryaspor, Denizli ve Galatasaray maçlarında olduğu gibi yine çok iyi futbol oynayıp puan kazanamadı. Bir gün şans da yanlarında olacak...Türkiye’nin en çok ceza ödeyen kulübünün taraftarları yine küfüre sarıldı. Ancak daha kötüsü vardı. Özel güvenlikçi midir, bodyguard mı, bilmediğimiz ama güvenlikçi imiş gibi gözüken holiganlar bu kez abarttı, Sakaryaspor’lu futbolcuları yumrukladı. Hatta Serdal’ın burnunu kırdılar. Sahada futbolcuya küfredeni mi ararsınız, kafa atanı mı? Şimdi ceza alacaklar. Sonra da federasyon aleyhinde bas bas bağıracaklar. Bir şeyler düzelsin artık, sıkıldık!Erman hoca özür dile!Erman Toroğlu, Maraton’da Beşiktaş maçını yorumlarken ve sözüm ona eleştirirken “Şenol’un annesine tersten laflar ettiler, düzden etsinler” gibi anlamsız, çirkin ifadeler kullandı. Haklı olarak federasyonu eleştirirken de, “Yapanın yanına kâr kalıyor, herkes yapsın” dedi. Hocam yutkunmadan konuşman güzel de, ağzından çıkanı kulağın duysun lütfen! Bunu yazmalıydım çünkü derbi maçları kadar izleniyorsunuz.Şenol hocayla balayı devam ediyor. Trabzon bu kez de Denizlispor’u 3 golle geçip uğurladı. O meşum 1996 sezonunun 23. haftasındaki gibi. O zaman da Fenerbahçe, Trabzonspor’un 1 puan önünde ancak düğüm maçı Avni Aker’deydi... 6 sene Şenol Güneş’in hayatını karartan, kelle avcılarınca ısıtılıp ısıtılıp önüne konan maçın rövanşını almak zor ama imkansız değil... Çünkü nedense Anadolu takımlarının çok sıcak davranacağını da düşünmüyor değilim. Üstelik Trabzonspor’un kadrosu da havası da bence Galatasaray’dan da Beşiktaş’tan da iyi...Ankara takımları şahane, Kayserispor beceriksiz, İstanbulspor talihsizdi...
‘’4 büyüklerin ligi‘’
İspanyollar’ın Real Zaragoza maçı sonrası yaptıkları eleştiriler her ne kadar ağrımıza gitse de Türk futbolu’nun fotoğrafı ancak bu kadar güzel çekilebilir. Onlar futbol oynamıyor, bağırıyor!Aurelio’nun yokluğu sebebiyle vasat bir İspanyol takımı karşısında çaresiz kalan Fenerbahçe, adı Süper Lig takımı olarak anılan Kayserispor’u 7 golle geçti. İlk golü kaleci, ikinci golü iki stoperin hatası, sonraki 5 tanesi biraz Hikmet Kahraman’ın orta sahayı rakibe bırakması ve çokca da kalite farkından kaynaklandı. UEFA Kupası’nı kazanmak için önünde 8 maç kalan Fenerbahçe’nin İspanyol rakibine karşı kendini parçalarken neredeyse pozisyon bulamaması, Kayserispor’a karşı güle oynaya 7 golü bulması bu ligde dengelerin oturması için federasyona, hatta 4 büyüklere çok iş düştüğünü gösteriyordu.Daum’un Zaragoza’ya tek, Kayserispor’a çift ön libero kullanması kötü niyetlileri, “Daum Türkiye Ligi’ni kazanmayı, UEFA’yı kazanmaktan daha çok istiyor” düşüncesine sevkedebilir, ki rövanşta da tek ön libero kullanırsa bu görüşün altına imzamı atarım.Galatasaray Sakaryaspor’u tek golle, o da penaltıdan bulduğu golle geçti, hiç olmazsa 2. kez cumartesi gecelerini lider bitirdi... Sakaryaspor’u ve özellikle Şaban Yıldırım’ı kutlayıp, sezon başında Yıldırım’ı gönderip çareyi başka teknik adamda arayan, sonra da genç teknik adama yeniden sarılan yönetimi suçlayıp, Galatasaray’a geçelim... Kötü oynuyorlar, hem de çok kötü! Defans mükemmel, orta saha ve forvet vasat... Profesyonel bilinç sıfır. Geçen hafta Orhan daha ilk yarıda, bu hafta Ayhan 60. dakikada kendilerini attırmaya çalıştılar, tam o sırada hakemlerin gözüne perde indi! İyi niyetliler! Zayıf karakterliler desek hiç yakışmaz, kötü hakemler desek çare öneremeyiz. Fenerbahçe maçında Bülent’in yardımcı hakeme dediği gibi “Cesur olun”... (Bu arada Kayserili Thomas bıkmadan usanmadan küfretti yardımcıya. Bunu anlamak için çok da yabancı dile gerek yok. Ezdirmeyin kendinizi ey hakemler)Galatasaray’ın defansı da şahaneydi, 30 dakika şov yapan Ribery’si de... Herkesten hızlı düşünüyor, top ona geldiğinde oyunun vitesi yükseliyor ve futbol hızlıyken oyun daha güzel gözüküyor. Kedi olalı bir fare yakalayan Galatasaray yönetimi, transferi gerçekleştiren Adnan Öztürk’e döne dolaşa teşekkür etmeli.Trabzonspor çok zor bir deplasmanı Fatih’in harika golüyle geçti. İki takımın mücadelesi güzel oyun kalitesi felaketti. Gençlerbirliği’nin 22 puanda kalmasını Arıca’ya da, Çetin’e de bağlayamazsınız. Hele Ziya Doğan’a hiç. Bunun sorumlusu İlhan Cavcav... Deniz’i, Serkan’ı, Veysel’i, kalecileri tutamazsanız, ligde tutunmaya çalışırsınız. Fatih’i, Gökdeniz’i, Yattara’yı tutan Trabzonspor’un durumu size örnek olsun. Büyük olmak kolay değil!Beşiktaş hakemin aleyhlerine tek hata yapmadığı (!) maçta Gaziantepspor’u Veysel’in golüyle geçti. Sonra uzun süre yarı sahayı geçemedi. Koray yine müthiş, Veysel ise belli ki kulübede pişmişti! Tümer ve Pancu’nun yokluğu bir takımın hücum karakterini bu kadar etkiliyorsa, kanatlardan ceza sahasına tek düzgün pas düşmüyorsa eğer Rıza Çalımbay haklı olarak çok transfer ister, yönetime de bunu gerçekleştirmek düşer... Gaziantepspor’a da bir nokta santrfor lazım, Hasan Özer gibi!Sebatspor bir çuval pozisyonu gol yapamadı, sanki havlu attı. Ankaragücü şanslıydı... Onların bir de taraftar avantajı var. İstanbulspor santrforsuzluk kurbanıydı, onların da havlu ellerinde! Kayserispor, Sakaryaspor son haftaya kadar yarışacaklar. Diğerleri yalnızca 4 büyüklerle oynarken vitrine çıkacaklar! Süper bi lig gerçekten!
‘’Daum'un ateşle dansı‘’
50 ve 58 arası öyle bir Fenerbahçe seyrettik ki; Daum, kazanılan her kupanın mimarı değil, kazanılamayan her kupanın sorumlusu olur... İstanbulspor sistemin erittiği takımlardan birisi olmasına rağmen Türkiye Süper Lig takımı! (En azından 14 hafta daha) Ve Fenerbahçe 50 ve 58. dakikalar arasında tam 6 pozisyon yakaladı. İlerideki Nobre ve Anelka, arkalarındaki Alex hiç bir kaleciyi huzur içinde uyutmaz... Anelka’nın uyum sağlaması, güçsüz takımlara dahi yapılan defanstaki hatalara çözüm bulunması her kulvarda iddiayı artırır. Ancak 4-1-3-2 ile UEFA’da nereye ulaşılır, bunu bilmek için kahin olmak lazım. Bir tek Aurelio ile çok sıkıntı yaşanır. Dörtlü savunmanın önüne Selçuk şart!Beşiktaş direniş öyküsü yazdı. Beşiktaş’ın 11 kişi, tribünlerin daha 1. dakikada küfür yağdırarak başladığı, 19. dakikada 10, 63. dakikada 9 kişi kaldığı, bu arada bir de penaltı kaçırdığı, Ronaldo ve Tümer’in amatörce kendilerini attırdığı maçta Anadolu’nun en şahsiyetli takımı Denizlispor’u 2-0 yenmesi anlamlıydı. Denizlispor’un bir penaltısı çalınmadı ama çalınsaydı, hatta Beşiktaş mağlup olsaydı da, sahada cansiperane mücadele eden futbolcular galip sayılırlardı. Kazanıldı, gık çıkmadı. Yöneticiler, hakeme bir teşekkür yollamadı, futbolcularının hatalı olduğunu açıklamadı, tansiyonu azaltmadı... Öyle gerginler ki, bir gün yine çok kırmızı kart görecekler! “Lütfen, yeter lütfen” haklı, anlamlı, zarif bir pankarttı. Bu arada Beşiktaş’ın 3’lü ya 4’lü ne oynaması gerekirse gereksin, ilk yarıda yapamadığını yapmasını sağlayanlardan biri de şüphesiz Koray’dı!Koray’sız Rizespor Galatasaray’ı salladı yıkamadı. 2 net pozisyonu kolayca harcayan, 3.’sünde Mondragon’a takılan Rizespor’lular, bir de kendi kalelerine gol attılar! Koray’sız, moralsiz, hedefsiz Rizesporlular sonra tamamen dağıldılar. Cim Bom için en önemli virajlardan biriydi, ummadıkları kadar kolay atlattılar. Moralsiz Hakan’ın 2 gol yapması en sevinilecek noktaydı. Fenerbahçe zorlu bir viraja giriyor, Galatasaray’ın fikstür dezavantajı bitiyor. Unutmamalı ki, Fenerbahçe bundan önceki şampiyonluğunu Galatasaray Avrupa’da çeyrek final oynarken yaşamıştı. Bir not da Mustafa Çulcu’ya açmalı (Dereli 2 Beşiktaş’lıyı 2. sarı karttan atarken, Orhan’a göster(e)mediği 2. sarıyı Beşiktaşlı’lar emsal gösterseler kimin diyecek neyi olabilir?)Trabzonspor kazanması gereken bir maçı iyi oynayarak kazandı. Şampiyonluk yarışındaki iddiasını korudu. Maçtan akıllarda Gökdeniz’in golü ve basın toplantısında Aykut Kocaman’ın açıklamaları kaldı. İstanbulspor ve teşvik örnekleri Türk Futbolu’nun gerçeği! Bu çirkin oyunun bütün aktörleri aynı anda eleştirilmeli, incelenmeli...Sebat Diyarbakır’ı aşabilseydi geleceğe bir ümit taşıyabilir, Kayserispor 1 dakika daha dayanabilse Ankaragücü’nü ateşe atabilirdi. Daha 14. haftada üstelik başarılıyken Reha Kapsal’ı gönderen başkent ekibi 21. haftada Yılmaz Vural’ın ipine sarıldı. Bir yerde hata yapıldı... Sakaryaspor 2-0 öne geçip kolayladığı maçta Gaziantepspor’a 2 puan kaybetti ama sergilenen güzel futbol ligde tutunmalarına yeter.