MENÜ

Ölüsü yetti

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çok zaman olmadı Hagi Galatasaray’ın teknik patronu olalı... Yönetim, taraftarın sevgilisi Fatih Terim’i gönderirken, takımı Hagi’ye teslim etmeyi seçmeseydi, geçirdiği kriz belki de hiç bitmezdi... Biz, “Stajyer Hagi bu işi zor başarır, büyük futbolculuk başka, büyük teknik adamlık başka” derken, yönetimin transferdeki akıllı politikası Galatasaray’ı bu sezon şampiyonluğun büyük ortağı haline getiriyordu. Hagi’ye de haksızlık yapmamak lazım. Teknik direktör olarak 3 maç dışında hatasız olan, hatta çok iyi futbol oynatan “I love you Hagi”, “lider” olarak sınavı pekiyi ile geçti... Yönetim - futbolcu gerginliklerinde kendini ortaya koydu, güven buldu, takımı yarışta tuttu. Yoksa Sarı - Kırmızılılar için ikincilik bile zordu... Taraftar enteresan! Tam bir sosyolojik araştırma konusu. İyi gün dostu. Fatih Terim gönderilir, ertesi gün Hagi gelirken, pek mutluydular! Kaybederken, hayal bile edemeyecekleri başarıların mimarlarını yuhaladılar. Dün, “I love you Hagi” idi, bugün “Hırsız Hagi”. Oysa son maç kazanılsa yine, “I love you Hagi...” 100 milyon doları aşan borcu yapılandırıp, servetini riske atarak Galatasaray’ın geleceğini kurtarmaya çalışan Özhan Canaydın: Ruhsuz başkan!.. Attığı kritik gollerle takımı zirveye taşıyan Necati, kötü oynadığı maçtan çıkarken kendisine edilen küfürlere yanıt verdiği için “hain”... Herkes kendine sorsun: Ben Galatasaray için ne yaptım, Galatasaray’a ne yapıyorum! Trabzonspor, Galatasaray’ı evire çevire yenip, en azından hakları olan Şampiyonlar Ligi iddialarını sürdürdü. Öyle bir üstünlük ki; bütün yorumcular Fatih ve Gökdeniz’in kötü oynadığı tespitini yapmışlar. Yine de, golle bitebilecek bir sürü atağı harcayıp, 2-0 kazandılar. Mondragon’u tuş eden Szymko sezon başında alınabilse, önceki 4 maçta yitirilen 8 puandan 6’sı kazanılabilse, Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki maç pekala şampiyonluk karşılaşması olabilirdi. Gökdeniz de sevinmesin, “intikam aldık” diye. Onun isyanı başkaydı, “Onlar bize bırakmadılar, biz de onlara bırakmayacağız!” Bu ayıp. Oynayacaksın, her maçı, sonuna kadar! Doğrusu budur! Hiç bu kadar güç farkı olmamış, hiç bir takım ligin bitimine bu kadar uzun süre kala bu kadar rahat olmamıştı. Fenerbahçe kadro derinliğinin (kalitesinin) getirdiği üstünlüğü hiç bir zaman futbol gösterisine dönüştüremese de, bu üstünlüğünü 3 puana çevirmeyi başarabiliyor. Ülkenin en iyi futbol oynayan, dengeli takımlarından Sakaryaspor’u neredeyse tek pozisyon vermeden, 3 kez direğe takıldıkları maçta 90+3’te yenmeleri şans değil, ancak şanssızlık olarak değerlendirilebilir. Fenerbahçe sahip olduğu kadro ile sergilenen futbol arasındaki dengesizliğe bakılınca, doğal olarak hep eleştirilecek. Ancak bir gerçek hiç değişmeyecek: Rakiplerinin hepsinden 10 yıl öndeler... Beşiktaş’ın Carew’i 2 şahane gol atıp, bir de penaltı yaptırınca, Ankaragücü engeli kolay aşıldı ama Trabzonspor’un Galatasaray’ı evinde devirmesi, sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Beşiktaş’ın, Fenerbahçe ile yapacağı karşılaşmayı prestij maçına çevirdi... 2 kulüp arasında yaşanan “Sen yaptın, ben yaptım” polemiği bitmeli, futbol ve ezeli rekabet yüceltilmeli: “LÜTFEN”. Galatasaray’ın şampiyonluk ümitlerini neredeyse tüketen Kayserispor, Sebat önünde hezimetten kurtuldu, bir puan şahane! Rakipleri Mkalele’nin tedavisi için topu taca atarken, Malatyalı futbolcular o pozisyonda golü yapıp şeytanın bacağını kırdılar! Evlerinde kazanamıyorlardı ya, barıştılar! İstanbulspor’un işi artık imkansız gibi, Kayserispor’un ise artık çok zor...

YORUM YAZ