‘’Vah, vah, vah!‘’
Türkiye-Danimarka maçında yaşanan güvenlik zaafiyetine ilişkin haber 2006 Türkiyesi’nde stadyumda güvenlik açısından hangi noktada olduğumuzu gösteren bir belge niteliğindeydi... UEFA tarafından gözlendiğimiz ve ülke iç dinami(k)(t)leri sebebiyle üst düzeyde alınması gereken güvenlik önlemleri, bilinç seviyemiz asgari düzeyde olduğu için aksamıştı ve bu ihmallere ülke futbolunun hiç de tahammülü yoktu. Güvenlik önlemleri maalesef alt düzeydeydi ve kötü niyetli herhangi biri ülkeye kaosa sürükleyebilecek bir eylem yapabilirdi... Şükürler olsun yapmadı!Sorumluluk sahibi insanlar bu durumda, önce “samimi” bir “pardon” diyip, “Dişlilerden biri aksıyor. Hatanın sebebini bulalım ve çözelim” derdi. Bizim Futbol Federasyonumuz ise telaş içinde bir basın duyurusu yapmayı ve Fanatik Gazetesi’ni suçlamayı tercih etti. “Fanatik Gazetesi’nin gerçek dışı haberinden doğabilecek yanlış bilgilerin düzeltilmesi amacıyla” ifadesi ile biten bir basın bültenini medya kuruluşlarına faksladı. Haberi yapan ve yayınları yalancılıkla suçladı! Şaşırdı! Ancak duvara tosladı!8 maddelik açıklamanın pekçoğunun haberle ilgisi yok ama madde madde yanıtlayalım...STAT KAPILARININ AÇILDIĞI İDDİASI ASILSIZ! (Yarım saatlik kamera görüntülerini izlemenizi tavsiye ederim)Türkiye ile Danimarka arasında oynanan 2006 Dünya Kupası eleme maçı sırasında vuku bulduğu iddia edilen asılsız olaylardan müteşekkil haber üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu olarak, maç ile ilgili gerçek verileri kamuoyumuzla paylaşmak isteriz. 1) 3 Eylül Cumartesi akşamı İstanbul İnönü Stadı’nda Türkiye ile Danimarka arasında oynanan müsabakanın Cumhurbaşkanımız Sn. Ahmet Necdet Sezer, Başbakanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanımız Sn. Bülent Arınç ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Sn. Mehmet Ali Şahin ile birlikte İstanbul idari ve mülki erkanı tarafından da izlenecek olması sebebiyle Emniyet Müdürlüğümüz maç ile ilgili en üst düzeyde tedbir almıştır. (TFF olarak bunu siz değerlendirecek durumda değilsiniz. Benim açımdan bu açıklamayı onlar yaparsa bir anlamı olabilir)2) Söz konusu tedbirler çerçevesinde maç öncesinde stada girişlerde yapılan tüm aramalar İstanbul Emniyet Müdürlüğümüz polislerince en üst düzeyde gerçekleştirilmiştir. (Tabii ki onlar tarafından gerçekleştirilecek. Zaten haberde de bunun aksi bir ifade yok. Taraftarı federasyon mu aradı yazmışız) 3) Sadece bu maçla ilgili olarak değil, bu tür uluslararası müsabakalarda uygulanması gereken ve hassasiyetle takip edilen ‘Stadyum Güvenlik Kriterleri’ çerçevesinde, bir giriş kapısının, üstelik de söz konusu haberde yer aldığı şekliyle ‘alenen’ açılabilmesi için stadyum yöneticilerinin ve emniyet yetkililerinin talimatı ve izni gereklidir. Maç boyunca hiçbir yönetici ve emniyet yetkilimizin bu doğrultuda bir emir, talimat veya izni olmamıştır. (Haberde emir ve izin ifadesi geçmiyor. Okuyamıyor musunuz, okuduğunuzu mu anlamıyorsunuz. Kapılar açık! Görüntüleri izleyin.)4) Bu talimat ve izinlerin de ötesinde, böylesi bir uluslararası müsabakada giriş kapılarının açılması halinde bu olay maçı izleyen gözlemcilerin raporlarında mutlaka yer alır ve kaydı tutulur. Gerek stad yöneticilerinin, gerek maç gözlemcilerinin maç sonrası raporlarında herhangi bir giriş kapısının maç başladıktan sonra açılması ile ilgili hiçbir kayda rastlanmadığı gibi, maç ile ilgili hiçbir olumsuz bilgi de yer almamıştır. (Yani “gözlemcinin görmediği ya da yazmadığı şey olmamıştır” mı diyeceğiz. Ya bu görüntüler ne olacak! “Raporlarda olumsuz bir bilgi var yazmışız” da haberimiz mi yok. Siz neden bahsediyorsunuz) 5) 29.721 biletli taraftarın izlediği maçta, konuk takımın taraftarlarının oturduğu kale arkası bölüm haricinde stadda tek bir boş yer kalmamıştır. Konuk takımın taraftarlarının bulunduğu bölüme hiçbir şekil ve surette taraftar alınması söz konusu değildir. Bu çerçevede, Fanatik gazetesinin iddia ettiği ’75. dakikada kapıların açılarak içeri taraftar alınması’ olayı, fiziken de mümkün değildir. (O stada giren insan değildi ki! Hani koşa koşa geliyorlar ya. Kimisinin sırtında sırt çantası var, kimisinin yok! Maçı izleyen emniyet yetkilileri ile özel güvenlikçilerin ensesinden seyrediyorlar ya onu anlatıyoruz. Kamera meğer hayal de çekebiliyormuş!)6) Uluslararası standartlar çerçevesinde, maç sonrası stadyumun hızlı bir şekilde tahliyesi için, özellikle de kalabalık maçlarda, çıkış kapılarının 85. dakikadan sonra açılması gerekmektedir. Bu çerçevede, İnönü Stadı’nın çıkış kapıları da 85. dakikadan sonra açılmıştır. Söz konusu kapılar çıkış kapısı olduğu halde bir takım kötü niyetli kişilerin buraları giriş amaçlı olarak da kullanabilecekleri göz önünde bulundurularak gerekli önlemler de alınmıştır. (Ha şunu bileydiniz. 85. dakika diyorsunuz. İnsanlar koşa koşa maça giriyor. neden sonra 81. dakikada golümüz geliyor. Özel güvenlikçi kardeş çılgınlar gibi seviniyor. Bütün dünya golü 81. dakika olarak biliyor. Bir düzeltme geçerseniz 86 diye düzeltiriz) 7) Gazetede söz konusu haberin ‘kanıtı’ olarak sunulan dört fotoğrafın hepsi de, maçın değişik dakikalarında çekilebilecek, iddialar ile ilgili hiçbir net delil teşkil etmeyecek türden fotoğraflardır ve bu fotoğraflardan yola çıkılarak bir yorum yapmaya dahi gerek yoktur. (Nasıl maçın herhangi bir dakikasında çekilebilir! 35. dakikada, 50. dakikada? Ne aceleniz var kardeşim alelacele cevap yazıyorsunuz. Düşünün öyle yazın! Gazeteler fotoğrafla çıkar. 30 dakikalık görüntüyü gazetede yayınlayamadığımız için özür dileriz. Ancak siz bi zahmet saçma sapan cevap yetiştirmek üzere görüntüleri seyredin. ) 8) Türkiye Futbol Federasyonu’ndan hiçbir yetkili, haberde iddia edildiği gibi, ‘stadyum görevlilerinin Beşiktaş kulübünün elemanları olduğu’ şeklinde bir ifade sarfetmemiştir. (Haydiii. Kim kime sordu da kimin kime ne söylediğini öğrendi. Ne yazdığınızı bilmiyorsunuz, kimin ne söyleyip söylemediğini nereden bileceksiniz) TFFSorumlular göreveBu yalanlamadan sonra Başkanvekilleri Sayın Hasan Doğan ve Sayın Şekip Mosturoğlu ile konuştum. İkisi de basın bülteninden bilgileri olmadığını söyledi. Merak ediyorum, başkanvekillerinin haberi yok, Ukrayna’da olup görüntüleri izlemeden yalanlama yazdıran Levent Bıçakçı’yı yanıltan kim? Medya danışmanı Ali Saydam’dan yazılı bir açıklama bekliyorum. Başkan ve başkanvekillerinin bilgisi olmayan bir basın bülteni kimin emri ile yazılmıştır. Niye imza Türkiye Futbol Federasyonu... Bu açıklamayı kaleme alan ya da aldıran çıksın oturup bir konuşalım, hatta istifasını yazmasına da yardımcı olalım. Çünkü orayı hak etmiyor... Bize kimse yalancı diyemez... Değil ki sorumluluklarını bilmeyenler! Doğan Özmekik cüzi bir maaşı olan kameraman. Sizler localarınızda maçı izlerken, emniyet yetkilileri ve özel güvenlikçilerin bir kısmı izlerken, o gerçeğimizi çekiyordu. O bu ülkeyi ve milli takımı sizden az mı seviyor? O işini yapıyor, siz yapmıyorsunuz! Bu işin peşini bırakmayacağız. Ya güvenlik meselesinde hep birlikte samimi olacaksınız, ya da koltuklarınızı boşaltacaksınız!Mehmet Ali Şahin’e güveniyorum. Ne demişti: İşini yapmayan gider!Sayın Muammer Güler, Sayın Vali... İl Güvenlik Kurulu Başkanısınız... Yasa size stadyum güvenliğine ilişkin ihmali bulunanların cezalandırılması görevini veriyor. Sizin de görüntüleri izleyip gereğini yapmanızı bekliyor, (muhtemelen bu basın bültenini yazdıran kişinin sorumluluğundadır) görüntüler gerçekse onu stadyumlara 6 ay süreyle almamanızı diliyorum. Federasyonun basın bülteninde pet şişe sevkiyatına emniyet yetkilisinin yardımına ilişkin nedense bir açıklama yok. Bundan “Buna diyecek bir şeyimiz yok” anlamını mı çıkartacağız bilmiyorum. Ama bu metni ciddiye almamı da yadırgamayın. Şaçma olsa da imza TFF, üstelik, “haber gerçek değil” diyorlar... Hadi işinizi iyi yapamıyorsunuz, bari susun... LÜTFEN! LÜTFEN İŞİMİZİ CİDDİYE ALALIM, FUTBOLUN ÇIKARLARINI KORUYALIM, AKILLI OLALIM!
‘’Son dakika sevinci‘’
Kadroların ekonomik değeri ne olursa olsun oynanan futbol artık birbirine o kadar yaklaştı ki, Anadolu kulüpleri biraz daha alternatifli ekiplere sahip olsa ligin dibi ile tepesi arasındaki puan farkı oldukça daralabilir. 25’er eşdeğer futbolcuya sahip 4 büyükler ilerleyen haftalarda elbette avantajlı olacak, bu hafta son dakikada belirlenen maç sonuçları 70 - 75. dakikalarda alınacak...Hayallerinize sınır koymayınFenerbahçe taraftarıyla oynama şansı bulduğu ilk maçta Samsunspor’u 5 golle geçti ama, maçtan akılda kalan Alex’in takımını beraberliğe taşıyan olağanüstü güzel golü idi. Sağ ayağının yürümeye yaradığını düşündüğümüz Brezilyalı süperstar hiç kimsenin beklemediği bir pozisyonda, hatta pozisyon dahi yokken röveşatayı sağ ayağıyla çatala gönderip, demecinde de “Hayal ederseniz, yapabilirsiniz” deyince, biz de “Hayal edin, deneyin” çağrısı yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi. Tanju’nun biri Samsun biri Galatasaray formasıyla Engin İpekoğlu’na attığı goller unutulmuyorsa, bu gol de hafızalarımızda kalacak... Selçuk, Appiah ve Aurelio’lu orta saha Alex’i rahatlattı. Fenerbahçe rakibi bayıltacak kadar çok pas yapıyor. Ancak tempo düşük. Biraz daha hızlanır ve göbekteki pozisyon hatalarını azaltırlarsa zor tutulurlar...Feyyaz Uçar bir açıdan haklıTeknik direktörlerin özellikle Türkiye’de valizleri hep hazırdır! Kendisine göre haklı gerekçe yokken maçın 5 dakika uzaması ve son anda misafirin gol bulması Uçar’ın yaşadığı baskıyı da gözler önüne serdi. Uzatmada hakemlerin tercihlerini rakipler lehine kullanmasına kızan diğer teknik adamlardan hiçbiri böyle anlamlı laflar edemedi. Uçar, “Hakemin 5 dakika uzatma vermesine bir anlam veremedim. Trabzonspor’un etkili forvetleri karşısında önlem almak zorundaydık. Allah her teknik adama Yattara, Gökdeniz ve Fatih Tekke gibi forvet nasip etsin. Kaleci Bora’yı kutluyorum. Kaderine karşı geldi. Bu kadar tempolu, kimsenin yerde yatmadığı bu maçta 5 dakika uzatmayı gerektirecek bir şey yoktu. Hakemler değişmiyor, teknik direktörler değişiyor!” derken haksız mı? Beşiktaş - Diyarbakırspor maçında o ana kadar iyi bir yönetim gösteren Orhan Erdemir’in yardımcı hakemin uyarısına rağmen tacı yanlış vermesi, yanlış bir faule hükmetmesi, Gaziantepspor - Galatasaray maçında İsmet Arzuman’ın bir atışı 3 kez tekrar ettirmesi bilinçaltlarında “büyükler kaybetmemeli” duygusunun esiri olduklarını düşündürmez mi? Kaybedilen 2 puanlar kimi zaman hocaları o şehirden yollarlar. Biraz daha dikkat..Çerçeveye vurursanGalatasaray’ın maçları tüm futbolseverler için çok keyifli olacak demiştik. Gerets de Yanal gibi yüksek tempoyu, rakip kale önünü çok seviyor. Galatasaray 25 şut attı, 7’sinde kaleyi buldu. Yani isabet yüzdesi çok düşük. Hakan Şükür’ün statik futbolu, rakip stoperlere müdahale şansı doğuruyor. Galatasaray çok gol yer, ama büyük ihtimalle ligin en çok gol atan takımı da olur. Hele bir de Hakan gol yaparsa! Oynamadığı dönemde milli takımda gündem yaratan, Ersun Yanal’ı zayıflatan Hakan Şükür için gol zamanı geldi. Hakan bu hayati maçta ya gol yapıp bir maça daha damgasını vuracak, ya da kötü oynayıp hocasını ateşe atacak. İnşallah gol atar... Fatih Hoca leblebi gibi gol atan Ümit Karan’ı da düşünmeliydi.Sorumsuzlar!Beşiktaş da rakibine göre daha üstün oynadığı karşılaşmada bir puanı çok çok güzel bir gollekurtardı. 6-1, 6-2 kazanabilirlerdi, kazanamadılar. Futbolda bu var... Hatta futbolcular arasında kavga da! Ancak sahada taraftarın ne işi var! Kimsiniz siz! Ne hakla sizin dışınızdaki 30 bin kişinin, hatta milyonların cezalandırılmasına sebep olursunuz! O şiş stada hala nasıl giriyor? Sorumlusu kim? Disiplin Kurulu ceza verse Beşiktaş - Fenerbahçe seyircisiz oynasa kim ne diyebilir?Futbolu kirletmeyin!“Fatih gibi oyuncun olsun”Feyyaz Uçar Şenol Güneş’e sitem ederken bu lafı da kullandı. Gerçekten böyle santraforun olsun! Bu kadar komple bir futbolcu hiç bir yerde yok. Hakan Şükür 2 gol attığı Fenerbahçe Kupa finalinden bu yana 6 resmi maçta tek gol atamadı, tek asist yapamadı. Fatih Hakan’ın 2 gol attığı maçtan bu yana geçen sürede 11 resmi maç oynayıp 10 gol attı 2 de asist yaptı. Üstelik bir de ameliyat oldu! Fatih’i kaybetmemek lazım. O giderse takımın yarısı gitmiş olur... Öte yandan Trabzonspor gerçekten çok güçlü ve iyi futbol oynuyor. Şenol Hoca ise moralsiz gözüküyor. O düşerse şehir de düşer.Her şeyin başı moral...Ziya Doğan’ın kaderiZiya Doğan hep zordaki takımlarla çalıştı. Hep başarılı oldu. O gitti transfer üstüne transfer geldi. Mesela Szymkowiak o varken gelseydi, belki Trabzonspor ligi şampiyon bitirecekti. İlhan Cavcav onu, sözüm ona şampiyonluk için getirdi. Ümit, El Saka, Mustafa Özkan, Ali Tandoğan, Youla, Filip gibi futbolcuları gönderdi.. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu! Ve Ziya Doğan bu kez parasını da iade ederek gitti. Adamlığından gitti. İdeallerle uğraşacağına ilişkiler kursa, keyfine baksa hiç canı sıkılmazdı. Ama o prensip sahibi. Yazık oldu... Sivasspor yeni bir takım kurmuş olmasına rağmen 4 maçta da rakiplerinden üstün oynadı. Transferler isabetli ama ürün tamamen Lorant’ın eseri. Demek ki medyanın 4 büyük takımın hocaları üzerinde de bozucu etkisi varmış. Ankaragücü’nde sıkıntı çok. Taraftar - yönetim bağlılığı koparsa bu kez Kenan Evren de yok. Herkesin takıma destek olması lazım! Bu hafta diğer takımlara yer veremediğim için taraftarlar kusura bakmasın...
‘’Tadından yenmeyecek‘’
Galatasaray maçları kesin olarak sezonun en yüksek gol ortalamasına sahne olacak. Çünkü ekip rugby takımları gibi hücum ve savunmacılardan oluşuyor. Saymakta zorlandığımız kadar çok gol pozisyonu yakalayan forvet takımı rakibi yalnızca gözleriyle takip ettiği için defans orta kalitedeki takımlar karşısında bile yine saymakta zorlanılacak sayıda pozisyon veriyor. Malatyaspor defansta yaptığı pozisyon hatalarına rağmen çok güçlü bir ekip. Genç Bilal’den sonra Sakaryaspor’dan alınan Aytaç ve Ümit milli Ramazan’ı da Türk Futbolu’na sunacaklar...Galatasaray Gerets’in de dediği gibi 3 maçın en kötüsünü oynadı. Yine de özellikle son pas ve vuruşlarda olağanüstü beceriliydi. Ümit’in Cihan’ın ortasında yaptığı koşu ve gol vuruşu ile Hasan Şaş’ın slalomlarının ardından sıfıra yakın bir yerden yaptığı gol unutulmayacak güzellikteydi. Hasan Şaş’tan sonra Ümit Karan’ı da kazanan Galatasaray Ergün ve Ayhan’ın dönüşleriyle orta sahanın belki de rakipler için gezinti alanı olmasını engelleyecektir...Gerets, “2 hafta sonra tribünlere gelecekler” demişti. Bu kadar pozisyona ve hücum zenginliğine de taraftar gelmezse nereye gidecek ki! Protesto zarif ancak uzundu! Taraftar son aşkı Gerets’in sözlerine de dikkat etmeli: Eğer gelecek futbolcu en yüksek para kazanan futbolcunun iki katını alacaksa düşünmek gerek...Kleberson, KlebersonBeşiktaş taraftarları “Ailton Ailton, I love you Ailton” diyorlar ama Ailton’un kalitesini tartışmamakla birlikte en önemli transferin, Beşiktaş’ın omurgasını düzelten, defans ve hücum hattındaki ilişkiyi düzelten ismin Kleberson olduğunu düşünüyorum. Çok ama çok yüksek tempoda oynanan maçta, Ziya Doğan’ın genç ve deneyimsizliklerine rağmen mükemmel bir takım haline getirdiği Gençlerbirliği ilk 45 dakikada pozisyon vermeden oynadı, salladı yıkamadı. Defansta ve orta sahada mükemmel bir alan savunması yapan Gençler özellikle orta sahada yaptıkları presle izleyeni bile bunaltıyorlar. Kleberson’un oyun zekası ve yüksek pas yüzdesi olmasaydı eğer ne Gençler’in direnişi biter, ne de Beşiktaş kazanabilirdi. Gençler iyi bir santrafor alır, bu takım oturursa önümüzdeki sene tadından yenmezler.Zor viraj kolay geçildi. Ve geçen hafta söylediğim gibi artık şampiyonluktaki en büyük favorim Beşiktaş. Cordoba - Koray - Kleberson ve Ailton ile sağlam bir omurga oluşturuldu. Ali Güneş ve Adem Dursun kanatlarda başarılı. Defans organizasyonu güvenli bir hale getirilirse bu Beşiktaş yenilmez...Hovarda Fenerbahçeİlk 2 hafta puan saçarak başlayan Sarı - Lacivertliler, Rize’de 3 puan alsa da ileride ihtiyacı olabilecek, hatta çözüm olabilecek sayıda çok fırsatı harcadı. Rizespor’un defansı bugüne kadar gördüğüm en uyumsuz, pozisyon bilgisi en az takımdı. Fenerbahçe çok gol kaçırsa da onları bu kadar kolay ve bol pozisyona sokan inadı kırılan Daum’un yeni oyun anlayışıydı. Selçuk - Appiah ve Aurelio’lu göbek iyi mücadele edip, bol bol hücuma gidince, “Şampiyon” nihayet çift santrafora dönünce, iyi oynamasalar da bol pozisyon yakaladılar. Daum Nobre’yi bir kez daha yalnızlığa, Fenerbahçe taraftarını da pozisyon açısından kısır maçlara mahkum etmeyecektir.Ve YattaraKıbrıs’ta oynanan maçta yaptığı çocukça hatayla belki de tura mal olan, o soğukkanlı başkanını bile çileden çıkartıp, “İyi bir talip çıkarsa satarız. Göndermeyi düşünüyorum” dedirten taraftarın sevgilisi Yattara yine kreatif izler bıraktı Trabzon gecesine... Fatih’in attığı ilk gol için Yattara attırdı demek güç çünkü orada olağanüstü güzel olan Fatih’in kafa vuruşuydu. Ancak ya ikincisine ne demeli. Topa dokunmadan Hakan Kutlu’yu auta yollayan, Orkun’u yatıran, Fatih’e hayatının en kolay gollerinden birini attıran Yattara gönderilebilir mi! Hem taraftara hem takıma haksızlık olmaz mı!Neyse Trabzonspor komadan çıkıyor ve o dirençli takipçilik karakterleriyle zirvenin ortağı oldukları mesajını yolluyor.Ankaragücü iyi mücadele ediyor ama genç takım özgüvenini kaybederse tehlike çanları onlar için çalıyor!Zayıflar belirleniyor3. hafta bu tür yorumlar yapmak için çok erken biliyorum ama ekonomik güçleri ve kadrolarına bakınca sezon boyunca sıkıntı yaşayacaklar da belirleniyor. Rize’de mucize kabilinden bir 3 puan kazanan ve bu hafta Sivasspor’a yenilen Samsunspor, çok iyi mücadele etmesine ve coşkulu taraftarına rağmen orta sahada sıkıntılı gördüğüm Ankaragücü, Kürşat ve özellikle Koray’ı kaybettikten sonra defans organizasyonunu hiç kuramayan Rizespor, Ersen Martin ve Timuçin’i yitirdikten sonra oyun sistemini değiştiren Denizlispor, iki hafta daha üstüste mağlubiyet yaşarlarsa çok sıkıntılı günler yaşayabilirler. Denizli yönetimine bir soruyla yazıyı bitirelim: Giray Bulak 3 sezondur yaptığı gibi hep hazırlayıp hazırlayıp futbolcu mu satacak, yoksa, yetişmiş, sistemine uygun transferlerle takım kurma şansı olacak mı?
‘’Özlenen Kartal‘’
İki futbolcunun takımı nasıl değiştirdiğine şahit olduk. Beşiktaş yönetiminin transfer mucizeleri daha ilk maçta kendini gösterdi. Denizlispor maçında özellikle Kleberson’un oyun anlayışı önce arkadaşlarına, sonra takımına sınıf atlattı, en azından sınıflarını yakalattı. Kleberson’un dönen toplardaki kademe anlayışı,topu kullanışındaki ustalığı hem Okan’ı hem Adem Dursun’u, hem de Ahmed Hassan’ı şahlandırdı. Ailton’un golcülüğünü biliyorduk. İzleyince emin olduk. Youla eğer topla kavga etmese, son pas ya da son vuruşlarda biraz becerikli olabilse skor yarım düzinelik, Ailton’un gol sayısı da 3-4 olabilirdi. Fenerbahçe’nin futboldaki kısırlığına bakınca, yeni yabancılarıyla daha ilk mücadelede çok güzel sinyaller veren Beşiktaş şampiyonluk adayı değil, şampiyonlukta favoridir...Kaçırmamak gerek!Galatasaray Ümit Karan’ın 90+3’te attığı faul tartışmalarına neden olan golle bir kez daha 3 puana ulaştı. Haftanın en zevkli maçıydı. Galatasaray yakaladığı yüzde yüzlük pozisyonların yarısını yapsa averajı da sağlama alacaktı. Ankaragücü mücadeleci ruhunu yeniden kazanıp, ilk toplara basan bir takım hüvviyetini tekrar kazanmış. Onca yenen pozisyonun ardından yakalanan pozisyonda Faruk topa iyi vursa belki 3 puanı da alacaktı. Galatasaray’ın eleştirilecek çok yönü var ama hücum hattı gerçekten heyecan verici. Hakan, Ümit, İliç, Necati ve Hasan olağanüstü çabuk oynayıp, rakibe hata yaptırıyor. Çok pozisyon yakalıyor. Kesin olan bir şey var. Galatasaray şampiyon olamasa bile, maçlarında pozisyon zenginliği yaşanacak, bu işten futbolseverler kazançlı çıkacak... Maçtan sonra Cemal Aydın’ın isyanı kendi açısından haklıydı ama gönül Cemal Aydın’ın değil hakem Selçuk Dereli’nin haklı olmasını istiyor. FIFA kokartlı hakemimizin geçen sene Sakaryaspor-Beşiktaş maçında verdiği penaltılar ve önceki gece vermediği penaltıları görünce kaçınılmaz olarak insan, “Dereli’nin ceza alanı içinde yapılan ihlaller konusunda uzman hocalardan uzun süreli ders alması, kafasının rahatlatılması” gerektiğini düşünüyor. Bu hatalar FIFA kokartlı hakemlere yakışmıyor.Daum düğümü!Önceki sene sürpriz, geçen sene ise rahatlıkla şampiyon olan Fenerbahçe ekonomik gücü, kadro derinliği ile lige senelerce damgasını vuracağını düşündürmüştü. Alex, Anelka gibi iki süperstarın yanına İtalya Şampiyonu Juventus’lu yıldız Appiah’ı katan, Luciano, Nobre ve Aurelio gibi ortanın üstünde başka yabancılara da sahip olan, A Milli takımda oynamış ve oynayacak 8 oyuncusu bulunan Fenerbahçe bebeklerin gelişimi gibi önce emekleyecek, sonra tay tay yürüyecek, sonra da koşup gidecekti. Fenerbahçe bu denli kaliteli kadroya rağmen hala emekliyor. Biz gerekçeyi söyledikçe, Fenerbahçe biz ve bizim gibi düşünenleri “düşman” ilan ediyor!Haksız ve zamansız bir biçimde seyircisiz maç oynama cezasına çarptırılan “şampiyon” son 2 senede nasıl oynadıysa öyle oynadı! Ancak karşısında kendisini geçen seneye göre çok geliştirmiş bir Diyarbakırspor vardı. İlyas ve Maznov’un şık golleri ile 2 gollük üstünlük sağlayan Yeşil Kırmızılılar, Hüseyin Kalpar’ın “çıkın, çıkın” diye bağırmasına rağmen, Atilla’yı çıkartıp, Stavrevski’yi almasıyla geriye yaslandı. Bu girişim cezasız kalmazdı. Cezayı Alex ve Tuncay kesti, “şampiyon” bir puana sevindi. Tuncay’ın panoları tekmeleyip sarı kart görmesi “arabesk”, kulübeden küfredip kendini attırması “kendine, kulübüne, takım arkadaşlarına ihanetti”. “Şerefsiz” yakıştırması onu takımından 3-4 hafta uzak bırakacak, Serdar Tatlı’nın vicdanı rahat olacak, ancak bu tür küfür ve söylemleri hangi hakem duyup da sporcuyu cezalandırmazsa bu sıfat “onlara” yakışacak.Trabzon’un işi zorİki futbolcunun takıma sınıf atlattığını söyleyerek başlamıştık yazıya. Aslında bir futbolcu takımı sınıf düşürebiliyormuş. Ben de, “Satın kardeşim. Bir stopere 5 milyon dolar veriyorlarsa, o paraya 2 stoper bulursunuz” diyenlerdendim” Feci şekilde yanılmışım. Tolga’nın yokluğu Trabzonspor’da bütün balansı bozdu. Erdinç ve Eller bir türlü anlaşamıyor. Trabzonspor, arkasına atılan her topta pozisyon veriyor, vermese de yürekler ağza geliyor. Eller çok iyi futbolcu ama Tolga gibi değil. Hava toplarında bir tehdit değil. Sorun sanırım Erdinç’te... Moralsizlikten kurtulmadılar, önceki senelerde olduğu gibi futbolcular oynarken zevk almıyorlar. Fatih’in forma girmek için süreye ihtiyacı olması, Gökdeniz’in “bahis” iddiaları ile en az 3 ay futboldan uzak kalma ihtimali, Trabzonspor’un sancılı döneminin daha süreceğini gösteriyor. Konyaspor’da sıkıntı yakında biter. Zafer Biryol ve Murat Hacıoğlu’un kendini bulması ile Ceyhun’un takıma katılması iyi futbolu bol gollü futbol gösterilerine çevirecektir..****Metin Yıldız iyi futbol oynattığı takımını kendi mi sabote etti ne! Kimse onun adamlığını tartışmadı ki! Futbolcunuzu taraftarın önüne atarsanız, diğerlerinden de destek bulamazsınız. Teknik adamlıktaki geleceğinin önüne mayın döşedi genç hoca... Vestel Manisa, Galatasaray maçındaki kimliğinin çok ötesinde bir kimliğe büründü. İddia ediyorum, Malatyaspor’a kimse 20 dakikada 5 gol atamaz. Bir kötü haberim de iş bekleyen teknik direktörlere: Vestel’i daha beklersiniz! Çok para harcayan Ankaraspor, çok gençeleşen Gençler’i deviremedi. Transfer bir sanattır. 240 bin dolarlık Risp bunu Jaba ve Ersen’i silerek gösterdi. 2 takım da yürür gider... Kazanan takımlar Samsun ve Erciyesspor ise defansta bu kadar hata yaparsa gider!
‘’Hoşgeldin futbol‘’
Doğan’ın fendi!İki sezondur medya mensuplarından taraftara kimseyi memnun edemeyen Daum’un şampiyon Fenerbahçe’si Ankara’da da puan kaybederek başladı. Everton’la yapılan hazırlık maçındaki gövde gösterisi tüm futbolseverlerin Fenerbahçe’den yarı siklet rakipler karşısında hiç zorlanmadan sonuca gideceğini düşündürmüştü. Arasında benim de olduğum kalabalık bir grup taca çıktı!Ümit Bozkurt, El Saka, Özkan, Ali Tandoğan, Youla ve Atilla Birlik gibi değerli futbolcuları gönderen Alkaralılar’ın şampiyonluk hedefinden vazgeçtiğini anlamıştık da, kümede kalıp kalmayacağını tartışmaya başlamıştık. Ama transfer ustası İlhan Cavcav ve elinin değdiği takımı altın eden Ziya Doğan’ı unutmamıştık. İlk güzel haber usta yorumcumuz Tunç Kayacı’dan gelmişti; ‘Ayman, Sedat, Hasan Uğur, Erhan, Mehmet Nas, Mehmet Çakır”dan oluşacak herhangi bir 4’lü orta saha Birinci Lig’deki tüm rakiplere mücadelede üstünlük sağlar. Risp çok iyi stoper, Ömer iyi kaleci, Isaac geleceği olan bir futbolcu. Forvet sorunu hallolursa, Gençlerbirliği hiç sıkıntı yaşamaz ve yukarıyı zorlar.’ Hepsi doğru çıktı. Ziya Doğan gencecik bir kadroyla geleceğin iyi takımını hazırlamaya başlamıştı. Mehmet Çakır’ın İkinci Lig A Kategorisi’nde bile oynamadan Fenerbahce maçında karşılaşmaya damgasını vuran isimlerden biri olması Türkiye’de bazı futbolcuların anlamsızca abartılması anlamını da taşıyor, futbolcu izleme komitelerinin işlerini iyi yapamadığını da... Sarı - Lacivertliler Appiah’ı 8 milyon Euro’ya aldı. Cavcav’ın aldığı 17 yaşındaki Nijeryalı Isaac’ın bonservis dahil toplam maliyeti 370 bin Euro... 17 yaşındaki Nijeryalı Isaac, Deniz Barış- Önder ve Luciano’lu defansı böylesine zorluyorsa, 25 milyar lira peşin 1 milyar lira da maaşa oynayan Mehmet Çakır ayakta kalan isim oluyorsa, kulüpler transfer politikalarını ve hocalarının başarılarını gözden geçirmeli.Daum’un ismi Ziya Doğan, Ziya Doğan’ın ismi Daum olsaydı ‘Fenerbahçe’nin hocası hemen gitsin’ tartışmaları ilk haftadan başlar mıydı, başlamaz mıydı?..Zavallı Saidou!Yarası hala kanayan aslana 3 puanı Hasan Şaş ve İliç’in iyi işleri getirdi. Fakat futbola bakınca Konyaspor Ali Sami Yen’den puansız dönmemeliydi. Çok net gözüktü, Konyaspor daha iyi bir takımdı. Görevleri daha iyi tarif edilmiş, orta saha ve forvet arasındaki bağ daha gelişmişti. İliç ‘Türk futbolseverin özlediği Hasan’ın’ olağanüstü mücadelesi ve güzel paslarıyla iki gol attı. Kral Zafer Biryol ve Ömer kolayca gol olacak pozisyonları yapamadı. Galatasaray her iki devrenin ilk yirmi dakikasından sonrayı hücum ve forvet takımları olarak oynuyor. Orta sahayı rakibe terk ediyor. Bu anlayış yalnız taraftarı değil, Saidou’yu da kalpten götürür. Gerets de bunu görmüştür, bekleyeceğiz. Aykut Kocaman da nihayet çok iyi bir kadro ile çalışma fırsatı yakaladı. Takım, hocasının oyun felsefesini kavramış. kendi futbolunu Ali Sami Yen’de Galatasaray’a kabul ettirmek her babayiğidin harcı değil. Onlardan kocaman bir başarı bekliyoruz.Taraftarın protestosuna gelince, birincisi ki onlar da biliyordur, hiç bir taraftar grubu Galatasaray’dan büyük olamaz. Kimi eleştirilerinde haklılar, uygarca protesto yaptılar ancak maça damgasını taraftar değil, futbol vurmalı.Kartal’ın uçan 2 puanıBeşiktaş’ın bana göre yaptığı en önemli transferi Ali Tandoğan, bir çuval inciri berbat etti. Kırmızı kartı da, kulübünün verdiği astronomik para cezasını da haketti. Beşiktaş Ali kırmızı kart görmese o sıcakta takım 80 dakika 10 kişi mücadele etmese rahatlıkla üç puanla dönebilirdi. Çünkü Erciyesspor, bireysel olarak değerli futbolcular alsa da takım olmak için zamana ihtiyaç duyuyor. Malesef A Milli takımımızın önemli futbolcularından İbrahim Toraman, diğer stoperlerimiz gibi büyük zamanlama ve pozisyon hataları yapıyor. Beşiktaş’ın yediği golü amatör takımlar bile yememeli. Ali Tandoğan’ın gördüğü kırmızı kartı kimse görmemeli, küfür etmemeli. Beşiktaş’ı görmek için bekleyeceğiz. Ailton, Kleberson ve Tümer’li Beşiktaş şüphesiz daha iyi futbol da oynayacak, daha iyi takım da olacak.Yattara kalmalıTrabzonspor Famagusta maçından sonra Kayserispor’a da kaybetseydi koca bir seneyi kaybederdi. Famagusta maçının sorumsuzu, turu kaybetmemizin sorumlusu Yattara muhteşem oynadı, belki de seneyi kurtardı. Yattara gönderilmemeli. Yattara’nın yaptığı hataydı ve futbolcular kimi zaman büyük hatalar yapar... Yattara hem takıma hem kulübün bütçesine katkı yapabilecek bir değer.Olmuşa yapacak bir şey yok geleceğe bakmak, tek vücut olmak lazım. Olağanüstü genel kurul tartışmaları da yanlış. Çünkü Atay Aktuğ yönetimleri gerçekten çok başarılı ve bu takım sıradan bir ekibe elenmiş olsa da hala diğer büyükler kadar iddialı, üstelik 2 puan avantajlı... Kayserispor düşmekten son anda kurtulan geçen seneki takımdan iyi görüntü vermedi. Hala hem transfere hem de zamana ihtiyaçları var...Çekişme olacakAnkaraspor Denizlispor’u yakalayıp geçemediği maçta üstüne gelen rakipleri yenebileceği ve geçen seneden daha iyi olduğunu gösterdi. Giray Bulak ise yetiştiriyor veriyor, alıyor parlatıyor veriyor. Denizli hep yukarılarda oluyor. Yusuf, “Yusuf olursa” Denizli sessiz sedasız yükselir, olmazsa bu sezon 10.’luk iyidir! Vestel Manisa - Ankaragücü çok kırılma noktası olan maçta iyi mücadale gösterdi. Ankaragücü Adnan Şentürk’le eski savaşçı kimliğine bürünürken, Levent Eriş’li Manisa Galatasaray maçından bu yana çok yol almış. Diyarbakırspor çok önemli bir üç puanı İlyas’ın şahane golüyle kazandı. Rizespor’un ise transfere ihtiyacı var ve tehlike onlar için de kapıda... Olimpiyat Stadı’nda oynanan Sivasspor-Malatyaspor maçında Sivasspor’un galibiyeti kaçıran taraf olması enteresandı.
‘’Hasan Şaş döndü...‘’
Karşılaşmaya çok istekli ve tempolu başlayan, Konyaspor’u her noktada boğan, kısa paslarla çabuk ve dikine oynayan Cim Bom, Iliç’in doğru koşusuyla golle başladı.Böylelikle kendi maçını oynamaya gelmiş UltraAslan kimlikli taraftarı da yanlarına almayı başardılar. 15. dakikaya kadar tempo devam etse de, Konyaspor’un son derece şahsiyetli futbol oynaması, göbekteki Levent - Batista - Zafer Demir üçlüsünün Iliç ve Saidou ikilisine bariz üstünlük sağlaması, oyunun kontrolünü Konyaspor’a geçirdi.Yeşil-Beyazlılar, Zafer Biryol’la beraberliği yakalayabilir, Galatasaray da, Ömer’in Hakan’a yaptığı sarmayı Papila’nın penaltı olarak değerlendirmesiyle 2 farklı öne geçebilirdi.Olmadı...Ancak, maçta tempo mücadele ve heyecan vardı. Galatasaray ikinci yarıya da harika başladı. Gerets’in Türk Futbolu’na yeniden armağan edeceğini düşündüğüm, ‘basit’ oynadığı takdirde dengeyi takımı lehine bozacak Hasan Şaş, şahane bir arapas yaptı, Iliç güzel vuruşuyla tamamladı.Sarı-Kırmızılar rahatladı, Konyaspor tam oyun disiplininden kopuyordu ki, Cem Papila, Song’un elle oynamasını iyi gördü. Konyaspor’un küçük devi, penaltıdan skoru 2-1’e taşıdı... Hakan Şükür’ün 66. dakikada kaçırdığı pozisyonun ardından yaklaşık 30 dakika hakimiyet Konyaspor’daydı. Saidou orta sahada tek başına direnmenin çaresini ararken, yorulan Altan ve Hasan Şaş, defansa yardım etmeyen forvetle takım ikiye ayrıldı; hücümcular ve savunmacılar...Kötü oynayan orta saha ve sol kanattaki eksiklikleri açıkça ortaya koyan bir maçtan üç puan almak Galatasaray için iyidir. Kocaman’ın elinin değdiği belli olan Konyaspor, Beşiktaş’ın geçen yıl yaşadığı gibi bir süreç yaşarsa, ilk 4’teki yerini alacaktır.
‘’2 yıl uzatılamaz‘’
Havuz probleminin çözümüne ilişkin iyi niyetli girişimin federasyonun sonunu hazırladığını, en erken 3-4, en geç 1 sene içinde futbolumuzu olağanüstü genel kurulun beklediğini yazalı çok olmadı... Çok iyi niyetli idiler... 4 büyükleri zarara uğratan bir dağılım modeli olmasa da, hatta kimilerine daha fazla gelir sağlayacak olsa da (hatta 4 büyüklerin büyüklüklerini de tartışmaya açacak bir şekilde), tavır incitti bir kez 4 büyükleri... Emri vaki ile onlara haber verilmeden alınan genel kurul kararı onları bir kucaklaştırdı ki o kadar olur! Dersiniz ki, onlar ezeli rakip değil, ebedi dost! Futbol Federasyonu yöneticilerinin 4 büyüklerin zararlarını federasyon bütçesinden tazmin etme garantisine bile hayır demeleri, amaçlarının üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu gösteriyor...Artık, federasyonun gidiş süreci resmen başladı maalesef... Maalesef, çünkü iyi niyetlerinden zerre kadar kuşkum yoktu... Şikeyle, şiddetle mücadele konusunda bir öncekine göre çok daha fazla kafa yordular, uğraştılar, bütçeyi artırmaya çalıştılar, ama en önemli konuda, “hukuk uygulamalarında” sınıfta kaldılar!Öncelikle futbol federasyonunu yöneten herkesin bilmesi gereken ve geçmişte rekabet kurulu tarafından alınmış, “Naklen yayın sözleşmesininin 4 yıldan fazla olmasının rekabete aykırı olacağı” görüşü var.Sevgili Cemal Ersen bugün (dün) futbol federasyonunun Digiturk’le sözleşmeyi 2 sene uzatma girişiminin rekabet kurulu tarafından reddedilmesinin sözkonusu olduğunu yazdı... Hoş, rekabet kurulu ne karar verirse versin, federasyon çile çekecek... Birincisi rekabet kurulu bu talebi reddederse, sözleşmesi uzatılmayan Digiturk senede 7 milyon dolar ekstra para vermeyecek, federasyonun kendi bütçesinden telafi etmeyi düşündüğü gelirlere bütçe yetmeyecek. 4 büyüklere telafi için verilecek paralar, yatırım için federasyondan ödenek bekleyenlerin hayallerini götürecek.Rekabet kurulu “evet uzatabilirsiniz” derse bu kez medya devleri isyan edecek. Diyecekler ki; “Biz ihaleye girip alacaktık. 4 senelik sözleşme yatırımımızı karlı bir hale getirmiyordu. 6 senelik olsaydı biz alırdık”. Ya da, “Biz yatırım planımızı sözleşmenin bitişine göre yapmıştık. 3 sene sonra havuz gelirini artıracaktık”. Kimse gık diyemez!Hukuki olan her şeyin ahlaki olamayacağını biliriz ama ahlaki açıdan doğru da olsa hukuksuzluğa göz yumulamaz...Hukukçular bu işi böyle yaparsa, hukukçu olmayanlar ne yapmaz...Levent Bıçakcı “hukuk doktoru”. Şekip Mosturoğlu avukat... Biri başkan, biri asbaşkan...Federasyon yönetimi hukuk kurulunun tavsiyesini dinlemiyor!Mali Genel Kurul’da alınan karardan sonra 4 büyükler mahkemeye müracaat ettiler... Yani havuz dağılım modeline ilişkin alınan karar mahkemelik... “Federasyonun hukuk kurulu”, “Mahkeme sonuçlanana kadar yapılacak dağılımdan yönetim kurulu üyeleri olarak şahsen sorumlu olursunuz. Parayı yeni modele göre dağıtmak suç olur” diye görüş bildirmiş... Buna rağmen Levent Bıçakcı çıkıyor televizyona, “Yapacağız” diyor. “Fransa’yı inceledim, İngiltere’yi inceledim. Bizim için en uygunu budur” diyor, Hasan Doğan, “Kararımız kesindir. Uygulayacağız” diyor. Şekip Mosturoğlu gık demiyor... Altyapısı, kamuoyu hazırlanmadan yapılan havuz modeli, Anadolu kulüplerinin “alan da kaçan” zihniyeti, 4 büyüklerin “hep bana rabbena” direnişi, bu federasyonu götürecek!Ya yayıncı kuruluş vazgeçerseDigiturk’ün ödemede yaşadığı sıkıntılar sebebiyle vermiş olduğu teminat mektubu nakde çevrildi. Yani 2 aydır yönetim kurulunun ihaleye çıkma hakkı dahi var. Hak mı desek, görev mi desek bilmiyorum ama sorumluluklarını biliyorlar.Bugün yayıncı kuruluş “Ben vazgeçtim derse, ya da para ödemiyorum” federasyon yönetimi kendini nasıl kurtarır. Bir ihale ne kadar zaman alır? Yayını kim kaça alır? Güç artık kimde, federasyonda mı, yayıncı kuruluşta mı?Ne risktir, neye kumar denir? Kimi zaman, hatta çoğu zaman söz imzadan değerlidir... Ama böyle durumlarda, bütün yatırımı söze güvenerek riske atmaya ne denir?Olmaz olmaz demeyin, çünkü olmaz olmaz!Samim Ünan’ın istifasıTahkim Kurulu ve federasyon yönetiminin görüş ayrılıklarını defalarca yazdık. İkisini de eleştirdik. Kendisiyle ropörtaj yapan tek gazeteci olarak Tahkim Kurulu Başkanı’nı Samim Ünan’ın “iş yoğunluğu” gerekçesiyle istifa etmesini garipsedik...Yeni Tahkim Kurulu Başkanı’nın Levent Bıçakcı’nın mütevelli heyeti üyesi olduğu Kadir Has Üniversitesi’nin bir üyesi olmasını garipsemedik de, diğer tahkim kurulu üyelerinin hiçbir reaksiyon vermemesini garipsedik. İnşallah “hukukun üstünlüğü” hep korunur.Ne diploması?Şu diploma işi iyi olmadı mı ne? Biliyorsunuz yeni yasa lise mezunlarının başkan olma dönemini bitirdi.Üniversite diploması bir işi yapabilme ehliyeti, bir alandaki uzmanlık belgesi... O üniversite diploması Ulusoy’da yok ama onun ehliyeti var. Bu yönetimin kritik kararlarına imza atan yöneticilerin diplomaları var ehliyetleri yok, maalesef!Ehliyetli, üniversite mezunu bir başkan aranacak. Yakında...
‘’Bitişin başlangıcı‘’
Bugüne kadar kimsenin eleştir(e)mediği yönetim, 4 büyüklerin gelirlerini tehlikeye atacak bir paylaşım modeli hazırlayarak -ki Anadolu kulüplerinin daha da fazla pay alması gerektiği kanaatindeyim- çok ciddi bir kitleyi karşısına alacak.Bu öyle bir model ki; ne İsa’ya yaranabiliyorlar ne Musa’ya...Gelirlerinde ciddi bir iyileşme sağlanacak Anadolu kulüpleri de yeni paylaşım modelinin senelerce ellenmeyeceği düşüncesiyle biraz daha pay kapmaya çalışacak. Mali Genel Kurul’da yaptıkları emri vaki ile açtıkları kapıdan gelen parayla tatmin olmayacaklar. 4 büyükler bir kez daha birarada! Başkan Levent Bıçakcı barış sağlamak için hepsini davet ettiğinde, toplantının öznesi olacak olan Aziz Yıldırım gelmemiş, Bıçakcı ve diğer kulüp başkanları tepki göstermişti. Şu an ise fireleri yok! Kulüpler ve federasyonun toplantısına başkan yardımcısı düzeyinde katılacaklar: “Başkanlarımız sizi tanımıyor!” Başkanlar sonra biraraya gelip nasıl bir strateji izleyeceklerini karara bağlayacak: Büyüklerin kardeşliği!Bu tavır 14 kulübün boykotu gündeme getirmesine kadar uzanacak...Federasyonun en masum ve belki de en haklı olduğu iş bu! Ancak, felsefesi sağlam değil ve büyükleri koruyan tavır maalesef aynen sürüyor... Bu model eskisinden çağdaş olsa da eyyam kokuyor. Büyükler dünyanın hiçbir yerinde olmayan taraftar dağılımının verdiği güçle, sistemin de, futbol dünyasının da kendilerine çalışmasını sağlayacak modelde ısrar ediyor... Belki de hayalleri 4 Fenerbahçe, 4 Galatasaray, 4 Beşiktaş ve 4 Trabzonsporlu bir lig... Hayal etmeseler de bu dağılım bizi 10 sene sonra oraya götürecek... Sistemden hep daha fazla para, dolayısıyla başarı, sonrasında taraftar kazanacaklar... Ürünlerinden sağladıkları 19 milyon dolarlık ciroyu 30 milyon dolarlara taşıyıp, havuzdan 1 trilyon az kazanmaya razı olmayacaklar! Onlar büyükler, büyük kalacaklar. Deplasmanlarda da tribün onların olacak... Siyasetçisi de, medya mensubu da bunu destekleyecek, bu düzen böyle sürüp gidecek...***Başkanla yönetim kurulu üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları da bugün yarın açığa çıkacak. Bıçakcı’nın bugün (dün) SKY TV ekranlarında yönetim kurulu üyelerinin haberi ya da onayı olmayan, “Milli takımlar kurulundaki isimleri değiştireceğiz” açıklaması kendisini yönetimde de tartışılır kılacak.Başkan, Serdar Güzelaydın ve Davut Dişli’nin değişeceğini ima ederken, yönetim kurulunda yapılacak oylama, başkanın güvenoylamasına dönüşecektir. Başkanın birlikte çalışmak istemediği isimlerin görevde kalması başkanın saygınlığına gölge düşürecektir. Değişmesi de federasyonu zorlayacaktır. Başkan ateşle oynadı!***Artık tartışmalar başlayacak ve hiç bir şey eskisi gibi olmayacak...Taşıma suyla değirmenin dönmeyeceği belliydi... Ortak bir ideal ve felsefe doğrultusunda yapılanmamış yönetim kurulunun hatalar yapacağını öngörmüştük ve hatalar birbirini takip ediyor...İyi niyetli ama sağlam zemine oturtulamamış, ne 14 kulüpten, ne 4 büyükten destek almamış girişimler, sorumluluk almadan yetki kullanma ihtirası bu federasyonu bitiriyor...Hiç değilse radikal ve gerçekten devrim sayılabilecek bir paylaşım modeli yapılsaydı da, gitmelerine değseydi...2 - 3 ay içinde genel kurul yapılır.Bugün bitişin başlangıcıdır...